Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/106 E. 2021/397 K. 20.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/106 Esas
KARAR NO : 2021/397

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 17/12/2018
KARAR TARİHİ : 20/04/2021
K.YAZIM TARİHİ : 17/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
TALEP:Davacı vekili dava dilekçesi ile taraflar arasındaki ticari ilişki nedeni ile davacı tarafından davalıya bir kısım faturalar kesildiği ancak davalının söz konusu fatura bedellerini ödemediği, bu sebeple davalı hakkında 73.024,40 TL üzerinden İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından takibe geçildiği, davalının yetkiye ve borca itiraz etmesi üzerinde dosyanın Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’ne gönderilerek … Esasına kaydının yapıldığı, davalının haksız ve kötü niyetli olarak borca itiraz ettiği, borçlunun vaki itirazın iptali ile takibin devamını, davalı tarafın % 20 oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatı ile mahkumiyetini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili tarafından verilen cevap dilekçesi ile söz konusu davanın arabuluculuk aşaması yerine getirilmediğinden davanın öncelikle dava şartı yokluğundan usulden reddine, aksi kanaatte olunması durumunda ise müvekkilinin davacı şirkete borcu olmadığından davanın reddine, davacının icra takibi açmakta kötü niyetli olduğu iddiası ile davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Taraflara usulüne uygun tebligat yapılmıştır.
Dosyamız arasına celp edilen Büyükçekmece .. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası incelenmesinde; Davacı vekili tarafından 73.024,40 TL asıl alacak üzerinden davalı aleyhine İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından takibe geçildiği, davalının yetkiye ve borca itiraz etmesi üzerinde dosyanın Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’ne gönderilerek … Esasına kaydının yapıldığı, bu dosyadan borçluya gönderilen ödeme emrinin 04/12/2018 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 04/12/2018 tarihinde süresi içerisinde borca itiraz ettiği, icra müdürlüğünce İİK’nın 66. maddesince takibin durdurulmasına karar verildiği görüldü.
Dosyaya sunulan 30/09/2019 tarihli bilirkişi SMMM … tarafından düzenlenen raporda; tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmesine karşın davalının ticari defterlerini ibraz etmemesi üzerine sadece davacı şirket ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılmış; davacı şirketin ticari defterlerinin sahibi lehine delil niteliği taşıdığı; davacının 22.420,00 TL ve 52.604,40 TL tutarlı iki adet fatura keserek söz konusu faturaları ticari defterlerine işlediği ve kendi dönemleri içerisinde BS formuyla Maliye Bakanlığı’na süresi içerisinde ve usulüne uygun olarak bildirdiği, ancak davacı ticari defterlerinde “CH İstinaden Ödeme” açıklamasıyla 04/04/2018 tarih ve 10.000,00 TL tutarında ödemenin yer aldığı, bu nedenle davacının davalıdan icra takip tarihi itibariyle 65.024,40 TL alacağının bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Davacının BS formu ile Davalının BA formlarının ilgili vergi dairesinden celp edilmiş, takip konusu faturaların hem davacı BS formunda hem de davalı BA formunda ilgili vergi dairelerine bildirildiği görüldü.
Huzurda görülen dava itirazın iptali davası olup, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan normal bir eda davasıdır.
Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde vereceği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi davanın kabulü halinde borçlu da alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır. Bu nedenle mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Yasal dayanağını İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesinden alan itirazın iptali davası, alacaklının icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Büyükçekmece …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin E. …, K. …, 31/12/2018 tarihli kararı ile görevsizlik kararı verilerek dosyanın mahkememizin … esasına kaydının yapılmasına karar verilmiştir.
Her ne kadar davalı tarafça arabuluculuğa başvurmadan huzurda görülen davanın açıldığı, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi talep edilmiş ise de huzurda görülen davanın 17.12.2018 harçlandırma tarihli dava dilekçesi ile ticari uyuşmazlıklarda arabuluculuk şartının getirildiği 01.01.2019 tarihinden önce Büyükçekmece … Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılarak mahkememize görevsizlik kararı ile gönderilmiş olması ve görevli mahkemede görülen davanın görevsiz mahkemede açılan davanın devamı olarak kabul edilmesi karşısında davalının talebinin reddine karar verilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 09/04/2019 Tarih, 2017/5059 Esas, 2019/2363 Karar sayılı ilamına göre;
“İlk derece mahkemesince davacının takip dayanağı yaptığı fatura örnekleri davalının bağlı olduğu Vergi Dairesi Müdürlüğüne gönderilerek bu faturaların davalı tarafından 2017 yılı BA (Büyük Alış) formunda vergi dairesine bildirilip bildirilmediği ve bildirilmiş ise sonradan verilen düzeltme beyanı ile bildirimden çıkartılıp çıkartılmadığının sorulması gerekir. Bir satım faturasının alıcı ticari defterlerine kaydedilmesi halinde sonradan bu kayıt silinse dahi malın teslim alındığına karine olduğu gibi satım faturası BA formu ile vergi dairesine bildirilirse sonradan düzeltme yapılsa da malın teslim alındığına karinedir. Şayet bu araştırma sonucunda takip konusu faturaların davalının BA (Büyük Alış) formunda yer almadığı anlaşılırsa bu kere bu faturalara konu malların davalıya teslimine ilişkin üzerinde teslim alan isim ve imzası bulunan irsaliyeler yönünden davalının isticvap edilip, teslim alan imzalarının kendisine ya da çalışanına ait olduğunun kabul edilmemesi halinde imza ve sair incelemeler yapılarak karar verilmesi gerekmektedir.”
Dosya ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacının, fatura alacağından kaynaklı davalı aleyhine başlattığı icra takibine davalının itirazı sonucunda işbu davayı açtığı görülmüştür. Mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesinde tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmesine karşın davalının ticari defterlerini ibraz etmemesi üzerine sadece davacı şirket ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılmış; davacı şirketin ticari defterlerinin sahibi lehine delil niteliği taşıdığı; davacının 22.420,00 TL ve 52.604,40 TL tutarlı iki adet fatura keserek söz konusu faturaları ticari defterlerine işlediği ve kendi dönemleri içerisinde BS formuyla Maliye Bakanlığı’na süresi içerisinde ve usulüne uygun olarak bildirdiği, ancak davacı ticari defterlerinde “CH İstinaden Ödeme” açıklamasıyla 04/04/2018 tarih ve 10.000,00 TL tutarında ödemenin yer aldığı, bu nedenle davacının davalıdan icra takip tarihi itibariyle 65.024,40 TL alacağının bulunduğu kanaatine varıldığı; dosyaya celp edilen vergi dairesi kayıtlarından takip konusu faturaların hem davacı BS formunda hem de davalı BA formunda ilgili vergi dairelerine bildirildiği; davalı BA formunda takip konusu faturaların yer almasının davalının faturaya konu malların/hizmetin teslim alındığı/ifa edildiğine karine teşkil etmesi karşısında hükme ve denetime elverişli olarak düzenlendiği kabul edilen dosyada mübrez bilirkişi raporu doğrultusunda davanın 65.024,40 TL asıl alacak bakımından kabulüne, taleple bağlı kalınarak takip tarihinden itibaren asıl alacağa yasal faiz uygulanmak suretiyle takibin devamına ve alacağın likit olması nedeni ile davacının icra inkar tazminatı talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir. Ayrıca İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinde düzenlenen ve uygulamada “kötüniyet tazminatı” olarak adlandırılagelen tazminat türünün sadece takibe girişmekte kötüniyetli bulunduğu borçlu tarafından açıkça kanıtlanmış olan ya da öyle olduğu ayrıca kanıtlanmasına gerek bulunmaksızın dosya kapsamından açıkça anlaşılabilen alacaklıya yönelik bir yaptırım niteliğinde olduğu; alacağının varlığına maddi hukuk kuralları çerçevesinde inanarak icra takibine girişen, ancak bunu usul hukuku kurallarına uygun şekilde kanıtlayamadığı için itirazın iptali istemi reddedilen bir alacaklı, İİK’nın 67. maddesi anlamında “haksız” ise de kötüniyetli olarak kabul edilebilmesine ve dolayısıyla bu iki koşulun birlikte gerçekleşmesini açıkça şart koşan söz konusu hüküm çerçevesinde tazminatla sorumlu tutulmasına hukuken olanak bulunmaması; aksinin kabulünün hak arama özgürlüğünü düzenleyen Anayasa’nın 36. maddesi hükmüne de aykırı düşeceğinin kabulü (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun E. 2005/19-286, K. 2005/268, T. 27.4.2005 sayılı kararı) ile davalı borçlunun, takibin açıkça kötü niyetli olarak yapıldığını kanıtlayamadığından kötü niyet tazminatının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- AÇILAN DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
2- Davalının Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın 65.024,40 TL asıl alacak yönüden İPTALİNE, asıl alacağa davacının talebi aşılmamak üzere takip tarihinden itibaren yasal faizi uygulanmak suretiyle TAKİBİN DEVAMINA,
2- Alacağın likit olması nedeni ile asıl alacak tutarı olan 65.024,40 TL’nin %20’si oranında (13.004,88 TL) icra inkar tazminatının davalıdan alınarak ile davacıya verilmesine,
3- Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
4- Davalının yasal şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
5- Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan ve tahsili gereken 4.441,82 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 1.247,08 TL nispi harçtan mahsubu ile bakiye 3.194,74 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
6- Davacı tarafından sarf olunan (800,00 TL bilirkişi ücreti + 595 TL posta/tebligat/müzekkere/talimattan ibaret) 1.395,00 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre (%89,04 kabul oranı) hesaplanan 1.242,11 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine; bakiye yargılama giderlerinin davacı üzerine bırakılmasına,
7- Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL başvurma harcı ve 1.247,08 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8- Davalı tarafından sarf olunmuş yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar tesisine yer olmadığına,
9- Sarf olunmayan delil/gider avanslarının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
10- Kendisini vekil ile temsil ettiren davacı taraf lehine yürürlükte bulunan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/1 maddesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan ve takdir olunan 9.253,17 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
11- Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı taraf lehine yürürlükte bulunan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/1 maddesi gereğince reddedilen miktar üzerinden hesaplanan ve takdir olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341. ile 360. madde hükümleri uyarınca mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/04/2021

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı