Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/988
KARAR NO : 2022/962
ASIL DAVA : İflas (Doğrudan Alacaklı Tarafından Talep Edilen İflas (İİK 177))
ASIL DAVA TARİHİ : 17/10/2018
BİRLEŞEN BAKIRKÖY .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN …
ESAS … KARAR SAYILI DOSYASI
BİRLEŞEN DAVADA
BİRLEŞEN DAVA : İflas (Doğrudan Alacaklı Tarafından Talep Edilen İflas (İİK 177))
BİRLŞEEN DAVA TARİHİ : 22/11/2018
KARAR TARİHİ : 06/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan İflas (Doğrudan Alacaklı Tarafından Talep Edilen İflas (İİK 177)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
ASIL DAVADA
Davacı vekili Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine verdiği 17/10/2018 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde; Müvekkili şirketin …. Holding A.Ş. çatısında …ve … markaları altında kurulu ve sermayesinin tamamı …. Holding’e ait olan bir şirket olduğunu, aynı grup içerisinde yer alan ve özelleştirme ile satın alınan … Santral ve … Santrallerinden elde edilen elektriğin Türkiye genelinde satışını yaptığını, bu kapsamda davalı … A.Ş. ile 24/11/2015 tarihinde “Elektrik Alım-Satım Anlaşması ” başlıklı protokol imzalandığını, bu satım işi her ne kadar ana sözleşmeye göre başlamış ise de her ay alınacak elektriğin miktarı ve ücreti konusunda mail yolu ile mutabakata varıldığını ve bu mutabakata göre satım işlemi gerçekleştirildiğini, ödemeler ve faturalar konusunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmadığını, ödemelerin tamamının banka üzerinden yapıldığını ve faturaların e- fatura olarak tanzim edildiğini, bu nedenle fatura içeriklerine itirazın mümkün olmadığını, davalı …’nin ancak yaptığı ödemeleri belgelendirmek durumunda olduğunu, müvekkilden aldığı elektriği kendi bulduğu serbest tüketicilere ve grup şirketlerine satan … firmasının serbest tüketicilerden yaptığı tahsilatları müvekkil şirkete aktarmadığı için aleyhine Konya …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını, takibe borçlu şirket tarafından itiraz edildiğini ve itirazın Konya …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. … K. Sayılı kararı ile kaldırıldığını, borçlu şirket aleyhine devam eden süreçten doğan alacaklar için de Konya…. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını, borçlu şirketin bu takibe itiraz etmediğini ve takibin kesinleştiğini, diğer icra dosyası üzerinde ihtiyati haciz kararı bulunması nedeni ile hem o dosyadan ve hem de işbu icra dosyasından geçen süre içerisinde borçlunun malvarlığının araştırıldığını, bilinen adresine hacze gidildiğini, tüm bankalara haciz ihbarnamesi gönderildiğini, tapu, trafik, sgk ve vergi dairesi kayıtlarının araştırıldığını ancak hacze kabil bir malının bulunamadığını, borçlu şirket ortaklarının tekstil ve enerji alanında 19 şirkete sahip olduğunu, şirket ortaklarının tüm faaliyetleri tek bir şirket ile yapabilecek iken her bir iş ile ilgili farklı bir şirket kurarak bu şirketin borç ve alacağını diğer şirketlerin sorumluluğundan kurtarmaya çalıştıklarını, tüm bu şirket ortaklarının tüzel kişilik perdesini kullanarak alacaklılarının alacaklarının tahsiline engel olmak niyeti ile hareket ettiklerini, neticeten; davalı şirketlerin ve şahısların tüm malvarlıkları üzerine İflas Muhafaza Tedbiri şerhi konulmasına, UYAP üzerinden araştırma yapılarak davalıların alacaklı oldukları tüm dosyaların borçlularına tebligat çıkartılarak ödemelerin davalı şirketlere ve şahıslara yapılmamasına, davalı şirketlere ait tüm ruhsatlara İflas Muhafaza Tedbiri kararının uygulanmasına, İstanbul Ticaret Sicil memurluğuna yazı yazılarak tasfiye halinde olan şirketlerin tasfiye bakiyelerine tedbir konulmasına, davalı … firmasının doğrudan iflasına, takibe yapılan itirazın kaldırılarak iflasına, aktif ve pasifinin tespit edilerek kalan tüm malvarlığının satılarak alacakları oranında ödenmek suretiyle tasfiye edilmesine, davalıların müvekkil açısından her birinin tüm malvarlıkları ile birlikte sorumlu tutulmalarına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA,
İDDİA:
Davacı vekilinin Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu 22/11/2018 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde; Davalı şirketler ve gerekse davalı şirket ortakları ve/veya yönetim kurulu üyesi ve/veya temsilcisi olan davalıların ortağı ve/veya temsilcisi olduğu davalı şirketlerin tüzel kişilik perdelerinin çapraz olarak kaldırılmasını, dosyanın ilk invceleme tensibi ile birlikte Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini, ilk inceleme tensibi ile birleştirme kararı verilmediği taktirde TTK da iflas ile ilgili öngörülen tüm tedbirlerin resen alınmasını, bu tedbirlerin iflası istenen … şirketi ile diğer tüm davalı şirketlerin; şirket ortakları ve/veya yönetim kurulu üyesi ve/veya temsilcisinin şahıslarının, tüm şirket ortakları ve/veya yönetim kurulu üyesi ve/veya temsilcisinin eş ve çocukları ile 3. dereceye kadar kan ve sıhri hısımlarının (1. ve 2. derece dahil) tüm taşınır, taşınmaz malları ile 3. kişilerdeki hak ve alacakları üzerine tasarrufu engellemek üzere ihtiyati tedbir konulmasınr, tedbir kararının teminatsız olarak verilmesins, işbu dosya üzerinden görülen davanın ve birleştirilmesi istenen Bakırköy …Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası üzerinden yütütülmekte olan davada verilecek kararın kesinleşmesine kadar kendiliğinden devamını mahkemece başkaca uygun görülecek ve yasada gösterilen tedbir kararlarının resen talep olmaksızın alınmasını(defter tutulması dahil) ve ilk inceleme tensibi ile tüm bu hususlar hakkında hüküm kurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ASIL DAVADA
SAVUNMA:
Davalı … ENERJİ SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ vekili mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle açılan davada her ne kadar davalı olarak … Enerji gösterilmiş ise de dava sonucunda diğer tüzel kişilerin iflas kapsamında olduğunu, … Enerji San. A.Ş. ve Mepa Enerji Tic. A.Ş. ile ilgili olarak; bu şirketlerin davalı … ile bir ilgisinin olmadığını, bu şirketlerin davalı şirket ortakları ile bir ilgisinin de söz konusu olmadığını, bu şirketler yönünden vekilliğin de söz konusu olmadığını, … Danışmanlık ile ilgili olarak; dava dilekçesinde belirtildiği üzere adi ortaklık söz konusu olmadığını, bu şirket yönünden de vekilliğin söz konusu olmadığını, … İth. İhr. İle ilgili olarak; davalı şirketin ortaklık yapısı içinde bu şekilde bir şirketin söz konusu olmadığını, önceki dilekçelerden kopyala yapıştır yapılarak hatalı olarak yazıldığını, … Tekstil ile ilgili olarak; söz konusu şirket adresinin Şişli-İstanbul olduğu bu nedenle yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, … Enerji ve … Enerjisi ile ilgili olarak; davalı … ile söz konusu şirketlerin ortaklarının aynı açılan davada tüzel kişilik perdesinin kaldırılması koşullarının varlığı için yeterli olmadığını, … … Enerjisi, … Enerji, … … Enerjisi, … Enerji, … Enerji, … Enerji ile ilgili olarak; söz konusu şirketlerin yatırım yapması mümkün olmadığı için tasfiye haline girdiklerini, … Enerji ile ilgili olarak; işbu şirketin sermayesi 50.000,00 TL olup tamamının ödendiğini, herhangi bir yatırımı ve malvarlığının söz konusu olmadığını, … Enerji ve … Enerji ile ilgili olarak; söz konusu şirketlerin rehinli olduğunu, yurtdışında bulunan bir şirkete rehin edildiklerini, bu şirketler yönünden açılan davanın bu şirkete ihbarının gerekeceğini, … Enerji ile ilgili olarak; bu şirketin yatırımının … Bankası tarafından karşılanmış olması nedeniyle şirket hisselerinin ve şirketin yatırımına ait yatırım alacaklarının tamamının rehin edildiğini, … Enerjisi ile ilgili olarak; bu şirketin ticaret sicil kaydının kapatıldığını, davacı tarafından müvekkil şirket aleyhine yapılan Konya …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın geri alındığını, itirazın iptali davası aşamasında İcra Müdürlüğüne başvuru yapılarak itirazın geri aldığını, haciz konulan 3.kişilerdeki alacakların da alacaklıya ödenmesi yönünde beyanda bulunulduğunu, davalı şirketin sadece ayni ortaklık yapısı olan … A.Ş.’ye enerji satışı yaptığını, diğer şirketlere herhangi bir satışının söz konusu olmadığını, bu satışın söz konusu borcun oranının hileli bir satışın varlığı için söz konusu olamayacağını, davalının sadece davacıdan enerji alımı yapmadığını, ayrıca davalı şirketin davacı adına bir satış yapmadığını, satışları kendi adına yaptığını, bu nedenle satış bedelinden tahsil edilen alacağı davacıya aktarmasına gerek olmadığını, davalı şirketin ekonomik anlamda zor durumda kalmasının başlıca sorumlusunun davacı olduğunu, davalı şirketin sıkıntılar baş gösterdiğinde davalı şirket ortakları tarafından yeni bir şirket kurulmadığını, davalı şirket ortaklarının mal kaçırma gibi bir düşünceleri olamayacağını, şirket kayıtlarında davalı şirketin şirket ortaklarına borçlu olduğunu, şirket kayıtlarında davalı …’ın 121.712,07 TL, davalı …’ın 134.604,83 TL ….’ın 330.120,88 TL, … Enerji San. A.Ş.’nin ise 5.136.579,17 TL alacaklı olduğunu, neticeten; usul ve esastan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Asıl davada; Dava davanın İİK’nun 178. Madde hükümlerine dayalı doğrudan iflas olmadığı takdirde ,İİK.nun 156 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılmış iflas yoluyla yapılan itirazın kaldırılması ve davalı şirketin iflası istemine ilişkindir.
Birleşen davada;
Dava,davalılardan … firmasına ait borçtan dolayı tüzel kişilik perdesinin kaldırılarak bu borçtan diğer davalıların sorumlu tutularak bedelin tahsili istemine ilişkindir.
İİK.nun 173/2 maddesi atfıyla aynı Kanun’un 166/2 nci maddesi uyarınca Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ve tirajı 50.000’in üzerinde ve yurt düzeyinde dağıtım yapılan gazetelerden birinde iflâs talebi ilan edilmiş, gazete nüshaları dosyaya ibraz edilmiş, yargılama sırasında bir kısım alacaklılar davaya müdahil olmuştur.
25.000,00 TL iflâs avansı davacı tarafça yatırılmıştır.
Davalı şirketin ticaret sicil kaydı celp edilmiş incelenmesinde; firmanın sicil kaydının faal olarak devam ettiği, firma adresi itibariyle davaya bakmanın mahkememiz yetki alanında kaldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişiler Prof. Dr. …, Dr. …, …, … ve … tarafından düzenlenen 21/02/2022 havale tarihli bilirkişi raporunda; Asıl dava konusunun, Konya …. İcra Müdürlüğü’nün … E. dosyasında fatura alacağının tahsili amacıyla yürüttüğü takibe yapılan itirazın iptali ve davalı … Enerji San. ve Tic. A.Ş.’nin iflası talebinden ibaret olduğu, birleşen dava konusunun, asıl dava davalıları yönünden tüzel kişilik perdesinin çapraz kaldırılması talebinden ibaret olduğu,
-Davalı … Enerji San. ve Tic. A.Ş.’nin 2012, 2013, 2014, 2015, 2016, 2017 ve 2018 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu,
-Davalı Tasfiye Halinde … Enerji Üretim A.Ş.’nin 2012, 2013, 2014, 2015, 2016, 2017 ve 2018 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu,
-Davalı Tasfiye Halinde … Enerji Üretim A.Ş.’nin 2012, 2013, 2014, 2015, 2016, 2017 ve 2018 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu,
-Davalı … Enerji San. ve Tic. A.Ş.’nin 2013, 2014, 2015, 2016, 2017 ve 2018 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu,
-Davalı … Enerji San. ve Tic. A.Ş.’nin 2013, 2014, 2015, 2016, 2017 ve 2018 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu,
-Davalı … Enerji San. ve Tic. A.Ş.’nin 2013,2014,2015,2016, 2017 ve 2018 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu,
-Davalı … … Enerjisi Üretim A.Ş.’nin 2012, 2013, 2014, 2015, 2016, 2017 ve 2018 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu,
-Davalı … Enerji San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin 2012, 2013, 2014, 2015, 2016, 2017 ve 2018 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu,
-Davalı … Enerji San. ve Tic. A.Ş.’nin 2013, 2014, 2015, 2016, 2017 ve 2018 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu,
-Davalı … … Enerjisi Üretim A.Ş.’nin 2012, 2013, 2014, 2015, 2016, 2017 ve 2018 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu,
-Davalı … Enerji San. ve Tic. A.Ş.’nin 2013, 2014, 2015, 2016, 2017 ve 2018 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu,
-Davalı … Enerji Üretim A.Ş.’nin 2012, 2013, 2014, 2015, 2016, 2017 ve 2018 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu,
-Davalı … Enerji Üretim A.Ş.’nin 2012, 2013, 2014, 2015, 2016, 2017 ve 2018 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu,
-Davalı … Enerji San. ve Tic. A.Ş.’nin ticari defterleri ile ilgili olarak; davalı … Enerji San. ve Tic. A.Ş.’nin Sayın Mahkemece belirlenen inceleme gününde ticari defterlerini sunmadığı ve yerinde inceleme talebi bulunmadığından ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılamadığı,
-Davalı … Enerji San. ve Tic, A.Ş.’nin ticari defterleri ile ilgili olarak; davalı … Enerji San. ve Tic. A.Ş.’nin Sayın Mahkemece belirlenen inceleme gününde ticari defterlerini sunmadığı ve yerinde inceleme talebi bulunmadığından ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılamadığı,
Konya…. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Tal. Sayılı dosyasına sunulan bilirkişi raporunda, davacı şirketin ticari defterlerine göre 01.02.2017 takip tarihi itibariyle davalı şirketin … ENERJİ SAN. VE TİC, A.Ş.’nden 25.087.467,74 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, asıl dava konusu olan iflas yoluyla takibin Konya … İcra Müdürlüğü’nün …. E. sayılı dosyası ile 01.02.2017 tarihinde başlatıldığı, takibe dayanak olarak davacının düzenlediği 31.12.2016 tarih ve … nolu 4.873.323,30 TL tutarındaki faturanın her iki taraf ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 24.747.440,12 TL cari hesap borcunun olduğu noktasında taraf ticari defterlerinin birbirleri ile uyumlu olduğu, takip konusu fatura alacağı yönünden davacının davalıdan 4.873.323,30 TL alacaklı olduğunun tartışmasız olduğu, asıl dava yönünden; Konya …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile takip konusu yapılan 31.12.2016 tarih ve … nolu fatura tutarı olan 4.873.323,30 TL tutarındaki fatura açısından takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 4.873.323,30 TL (faturaya dayalı asıl alacak) ve 856.850,40 TL takip öncesi gecikme faizi olmak üzere ceman 5.730.173,70 TL alacaklı olduğu, birleşen dava yönünden; davacı … A.Ş. ile davalı … Enerji San. ve Tic. A.Ş. arasında 24/11/2015 tarihinde “Elektrik Alım-Satım Anlaşması” başlıklı protokol imzalandığı ve bu protokol kapsamında taraflar arasındaki ticari ilişkinin 31/12/2015 tarihinde başladığı, diğer davalılar ile … A.Ş. arasındaki ticari ilişkinin 2012 yılından beri devam ettiği, bu itibarla davalılar arasındaki ticari ilişkinin davacı ile ticari ilişki da ticari ilişki başlamadan 4 yıl öncesinden beri süregeldiği, davacı ile davalı … A.Ş. Arasındaki ihtilafın başlangıcı olarak kabul edilebilecek (davacı yanca kısmen tahsil edilen fatura tarihi olan) 31.08.2016 tarihinden sonra davalı … A.Ş. ile diğer davalılar arasında nakit akışının davalı … A.Ş. lehine olduğu ve … A.Ş.’nin net aktifinde azalma oluşturacak nitelikte diğer davalı tüzel kişilere nakit aktarımının görülemediği, bu bakımdan dava dışı borçlu şirkettin borcundan dolayı davalı şirketin sorumlu tutulabilmesi için gerekli şartların oluşmadığı yönünde görüş bildirmişlerdir.
Bilirkişi …. tarafından düzenlenen 01/06/2022 havale tarihli bilirkişi ek raporunda; Bir sonraki celse tarihi olan 30/06/2022 tarihi itibariyle depo emrine esas olacak; 4.873.323,30 TL asıl alacak + 856.850,40 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 5.730.173,70 TL takipte kesinleşen alacak, 4.410.184,02 TL takipten 30/06/2022 tarihli celseye kadar işlemiş faiz, 122.501,74 TL icra vekalet ücreti, 36,00 TL icra masrafları (başvurma ve vekalet harcı) ile 260.722,90 TL tahsil harcı olmak üzere toplam 10.523.618,36 TL hesap edildiği, mahkemenin celse tarihinden sonra karar vermesi halinde 1 günlük faiz tutarı 4.873.323,30 TL / 365 x 419,20 (aylık %1,60 üzerinden) – 2.563,50 TL olarak hesap edildiği, neticeten; 30/06/2022 celse tarihi itibariyle depo emrine esas alacak, vekalet ücreti ile faiz ve ferilerin toplamı 10.523.618,36 TL olarak hesap edildiği yönünde görüş bildirmiştir.
Bilirkişi … tarafından düzenlenen ve Konya …. Asliye Ticaret Mahkemesine sunulan 11/03/2020 havale tarihli bilirkişi talimat raporunda; Davacı şirketin 2016-2017-2018 yılları ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davacı şirketin ticari defterlerine göre 01/02/2017 takip tarihi itibariyle davalı şirket … ENERJİ SAN. VE TİC. A.Ş. ‘nden 25.087.467,74 TL alacaklı olduğu, iş bu dava konusu edilen Konya …. İcra Müdürlüğü’ne … E. sayılı dosyasına ait 31/12/2016 tarih ve … nolu fatura tutarı olan 4.873.323,30 TL tutarında alacağı olduğu, faturanın BS formlarında beyan edildiği, davacı tarafın takip tarihi olan 01/02/2017 tarihinden itibaren değişen oranlarda faiz talep edebileceği, taraflar arasında akdedilen sözleşme ve bu sözleşme gereği icra takip dosyasında yer alan talepleri doğrultusunda icra takip tarihi olan 01/02/2017 tarihi itibariyle 69.534,98 TL gecikme zammı, gecikme zammına ait hesaplanan KDV ise 12.516,30 TL olduğu yönünde görüş bildirmiştir.
Davacı vekili asıl dosyada davalı … firmasının iflasına birleşen davada ise iflas davasına konu borcun tüzel kişilik perdesinin kaldırılarak davalılardan tahsili istemi ile asıl ve birleşen davalarda dava açmış olup buna göre davaların ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmetedir.
Diğer yanda açılan davaların yargılama usulleri farklı olmakla birlikte her iki davanın birlikte görülmesinde usul ekonomisi açısından yarar bulunduğundan davaların birlikte görülerek yazıla yargılama usulüne göre dava yürütülerek sonuçlandırılmıştır.
ASIL DAVADA;
Davacı vekili,Konya .. İcra Müdürlüğünün … -esas sayılı takip dosyası üzerinden cari hesap alacağından dolayı iflas yoluyla takip talebinde bulunmuş,davalının itirazı üzerine,davacı vekili tarafından itirazın kaldırılarak davalı şirketin iflasına karar verilmesi amacıyla huzurdaki davayı açmıştır.
Somut uyuşmazlıkta öncelikle davalının itirazının kaldırılmasının gerekip gerekmediğinin tartışılması gerekmektedir.
Taraflar arasında davacı tarafından davalıya elektrik enerjisi satışı yapılması şeklinde ticari ilişki kurulduğu,cari hesap borcunun ödenmemesi üzerine davacının,davalı hakkında iflas yoluyla adi takibe geçtiği,davalının borca ve yetkiye itiraz ettiği anlaşılmaktadır.Takibe dayanak olarak davacının düzenlediği 31.12.2016 tarih ve … nolu 4.873.323,30 TL tutarındaki faturanın her iki taraf ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 24.747.440,12 TL cari hesap borcunun olduğu anlaşılmıştır.
Davalı her ne kadar icra dairesinin yetkisine itiraz etmiş ise de,taraflar arasındaki yetki sözleşmesine göre Konya İcra Dairelerinin münhasır yetkiye sahip olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin icra dairesinin yetkisine yaptığı itirazın reddine ara karar ile verilmiştir.
Netice olarak; davalının davacıya 4.873.323,30 TL borçlu olduğu ,davalının bakiye borcunu ödemediği anlaşıldığından icra takibine yaptığı itirazın haksız olduğu anlaşıldığından borçlunun icra takibine yaptığı itirazın kaldırılmasına ara karar ile karar verilmiştir.
İİK.nun 166/2 nci maddesi uyarınca Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ve tirajı 50.000’in üzerinde ve yurt düzeyinde dağıtım yapılan gazetelerden birinde iflâs talebi ilan edilmiş, gazete nüshaları dosyaya ibraz edilmiştir.
İflâsa tâbi bir borçluya karşı İİK m. 155 vd. maddelerine göre iflâs yollarından herhangi biri ile (genel iflâs yolu, kambiyo senetlerine ait iflâs yolu veya doğrudan doğruya iflâs yolu) takip yapılması mümkündür.Alacaklılar, borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yer icra dairesine başvurur (İİK m. 154) ve iflâs isteğini havi takip talebini doldurur. Böylece borçluya iflâs ödeme emri gönderilir (İİK m. 155; 171).
Borçlu, kendisine gönderilen iflâs ödeme emrine (yedi veya beş günlük) süresi içinde itiraz edebilir veya sessiz kalır (İİK m. 155; 171). Borçlunun süresinde itiraz etmeyerek borcunu ödememesi durumunda alacaklı, ödeme emrinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde, borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iflâs davası açar ve borçlunun ödeme emrine itiraz etmediğini bildirerek, sadece iflâsına karar verilmesini ister (İİK m. 154, 3). Borçlu iflâs ödeme emrine süresinde itiraz etmişse takip durur ve alacaklı, ticaret mahkemesinde açacağı iflâs davasında, borçlunun itirazının kaldırılması ile iflâsına karar verilmesini ister (İİK m. 156, 3).
Borçlunun ödeme emrine itiraz etmesi üzerine açılan iflâs davasında asliye ticaret mahkemesi, alacaklının, borçlunun itirazının kaldırılması ve iflâsına karar verilmesi hakkındaki talebini inceler. Ticaret mahkemesi, bu inceleme sırasında borçlunun önceden bildirdiği itirazlarıyla bağlı değildir.Mahkeme, İİK m. 68’de sayılmış olan belgelerle sınırlı olmadan, genel hükümlere göre inceleme yapar. Borçlunun itirazı haklı ise iflâs istemi reddedilir; itirazı haksız ise bir ara kararıyla kaldırılır. Ticaret mahkemesinin, borçlunun itirazının kesin kaldırılması kararıyla alacaklının iflâs takibi kesinleşir ve ilân edilir (İİK m. 158, 1). Alacaklının iflâs talebinin ilânından itibaren onbeş gün içinde, borçlunun diğer alacaklıları iflâs davasına müdahale ve itiraz edebilirler.
Alacağın varlığını, muaccel olduğunu ve ifa edilmediğini öne süren alacaklı, iflâs davasında ispat yükü altındadır (TMK m. 6; HMK m. 190).İddialarını ispatlayan alacaklıya karşı borçlu da, ödeme emrindeki itirazlarıyla bağlı olmadan, kendi iddialarını ispatlamalıdır. Herhangi bir alacak davasından farkı olmayan bu aşamadan sonra mahkeme, alacağın varlığına kanaat getirirse, borçlunun itirazı kaldırılır ve depo kararı verilmesi aşamasına gelinir (İİK m. 158, 2).
Asliye ticaret mahkemesi depo kararı ile, borçlunun yedi gün içinde asıl alacak, icra masrafları ve temerrüt tarihinden depo kararının verildiği tarihe kadar işlemiş faiz toplamından müteşekkil borcunu alacaklıya ifa veya mahkeme veznesine depo etmesini ister (İİK m. 158, 2).
Depo kararı borçluya veya varsa borçlunun vekiline tefhim edilir. Borçlu hazır değilse kendisine, vekil ile temsil ediyorsa vekiline depo kararının tebliği gerekir (Tebl.K. m. 11). Depo kararı bildiriminde, 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine uyulması zorunludur (İİK m. 158, 2).
İflas yoluyla takibe itirazın kaldırılması gerektiğinin anlaşılması üzerine, borçluya takip konusu borcu ödemesi için İİK’nın 158. maddesine uygun olarak bir depo kararı çıkarılır. Mahkemece, depo emrinin verildiği güne kadar asıl alacak, faiz ve icra masrafları hesaplattırılıp, borçluya İİK’nın 158. maddesine uygun olarak, depo kararında takip konusu borç ve …’ilerinin depo kararı tarihi itibariyle ulaştığı miktar açıkça gösterilmeli ve 7 gün içinde depo edilmemesi halinde iflasa karar verileceği meşruhatı yer almalıdır.
Depo kararı ile borçluya borcunu ödeyerek iflâs etmekten kurtulabilmesi için son bir imkân tanınmaktadır. Ticaret mahkemesi, depo kararını verirken, borçlunun borçlu olduğuna kesin kanaat getirmiş ve borçlunun itirazının kesin olarak kaldırılmasına karar vermiş, bununla borçlunun iflâsına karar vermek gerektiği sonucuna varmıştır. Ancak mahkeme, depo kararı ile, iflâs kararını yedi gün daha ertelemektedir. Bu yedi gün içinde borç (faiz ve icra giderleri ile birlikte) depo edilmez veya ödenmezse, mahkeme borçlunun iflâsına karar vermek zorunda olup bu çerçevede yaptırılan kapak hesabına göre davalı vekiline depo kararı tebliğ edilmiş ancak davalı şirket tarafından depo kararına esas tutar alacaklıya ödenmediği gibi Mahkeme veznesine de depo edilmemiştir.
Tüm bu açıklamalar ışığında, yapılan yargılama, toplanan ve sunulan deliller, icra dosyası, bilirkişi raporu, ticaret sicil kayıtları ve tüm dosya içeriğine göre davalının itirazının kaldırılması, kesinleşen takibe ve usulüne uygun düzenlenip tebliğ edilen depo kararına rağmen davalı şirket tarafından depo emrinde belirlenen borç ödenmediğinden davalı şirketin iflâsına karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
BİRLEŞEN DAVADA;
Davacının iddia ve talebi; davalı asıl borçlu … Enerji San. ve Tic. A.Ş. ile diğer davalılar arasında organik bağ olduğu, tüzel kişilik perdesinin kaldırılarak dava konusu icra takiplerinden kaynaklanan alacak nedeniyle diğer davalıların müteselsilen sorumlu tutulması gerektiği yönündedir.
Taraflar arasında ihtilaf konusu olan ve raporumuzda çözüme kavuşturulması gereken temel problem; davacının asıl borçlu … Enerji San. ve Tic. A.Ş.’den olan dava konusu alacağından dolayı diğer davalıların – sorumlu – tutulmasının mümkün – olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Ticaret sicili kayıtlarından;Davalı asıl borçlu … Enerji San. ve Tic. A.Ş.’nin yönetim kurulu üyelerinin …, … ve … olduğu, davalı … Enerji Üretim A.Ş.,… Enerji Üretim A.Ş., … Enerji San. ve Tic. A.Ş., … Enerji San. ve Tic. A.Ş., … San. ve Tic. A.Ş., … … Enerjisi Üretim A.Ş., … Enerji San. ve Tic. A.Ş., … … Enerjisi Üretim A.Ş., … Enerji San. ve Tic. A.Ş., … Enerji Üretim A.Ş. Ve … Enerji Üretim A.Ş.’nin faaliyet konusu ve yönetim kurulu üyelerinin asıl borçlu şirket ile aynı olduğu;
Davalı … Enerji San. ve Tic. A.Ş. ve … Enerji San. ve Tic. A.Ş.’nin faaliyet konusu ve eski yönetim kurulu üyelerinin asıl borçlu şirket ile aynı olduğu;
Davalı … Tekstil San. ve Tic. A.Ş. ve … Enerji San. ve Tic. A.Ş.’nin faaliyet konusunun ayrı fakat yönetim kurulu üyelerinin asıl borçlu şirket ile aynı olduğu görülmekle birlikte, bu durum tek başına dava konusu borçtan davalıların sorumlu tutulması için yeterli değildir. Bunun için hileli ve muvazaalı işlemlerle borçlu şirketin malvarlığının davalılara aktarılmış olması gerekmektedir.
Öncelikle hileye ilişkin TBK. m. 36 hükmüne göre: “Taraflardan biri, diğerinin aldatması sonucu bir sözleşme yapmışsa, yanılması esaslı olmasa bile, sözleşmeyle bağlı değildir.Üçüncü bir kişinin aldatması sonucu bir sözleşme yapan taraf, sözleşmenin yapıldığısırada karşı tarafın aldatmayı bilmesi veya bilecek durumda olması hâlinde, sözleşmeyle bağlı değildir”.
Yine tasarrufun iptaline ilişkin İİK. m. 280/1 hükmüne göre: “Malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun, alacaklılarına zarar verme kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumun ve zarar verme kastının, işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hâllerde iptal edilebilir. Şu kadar ki, işlemin gerçekleştiği tarihten itibaren beş yıl içinde borçlu aleyhine haciz veya iflâs yoluyla takipte bulunulmuş olmalıdır“.
Söz konusu hükümler uyarınca hile ile yapılan sözleşmeler ile yine hileli şekilde mal kaçırmak amacıyla yapılan sözleşmelerin geçersiz olacağı açıktır. Taraflar arasında akrabalık bağının bulunması (Y.15.HD., E. 2002/6253, K. 2003/103, T. 13.1.2003), malın gerçek değeri üzerinden satın alma işleminin gerçekleşmemesi (Y. 15.HD, E. 2004/4579, K. 2004/6562, T.16.12.2004) ve malın kısa sürede elden çıkarılması ya da üst üste devirler yapılması, mal kaçırmaya karine teşkil eder.
Tüzel kişiliğin, sözleşmeden ya da kanundan doğan her türlü yüküm ve borçlardan ve kaynağı ne olursa olsun sorumluluklardan kurtulmak için bir araç olarak kullanılmasını engellemek amacıyla, Anglo-Sakson ve Kara Avrupası hukuk sistemlerinde “perdeyi kaldırma teorisi” olarak anılan hukuk ilkesi geliştirilmiş bulunmaktadır. Söz konusu teori, tüzel kişi ayrı ve bağımsız bir varlığının bulunması olgusunu sorgulayarak hakkın ve hukuk düzeninin kötüye kullanıldığı durumlarda tüzel kişiliğin varlığı ile onu oluşturan kimselerin varlığının kesin hatlarla ayrılmaması gerekebileceğini ortaya koymaktadır (Lerzan Yılmaz, Anonim Şirketlerde Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması Meselesi Hakkında İsviçre Federal Mahkemesi Kararlan Işığında Düşünceler, Sempozyum No: I, Tüzel Kişilik Perdesinin Aralanması, Konuşmalar-Tartışmalar-Bildiriler, İstanbul 2008, s. 235-236, s. 254; Ünal Tekinalp, Tek Kişilik Ortaklık I, Tek Paysahipli Anonim Ortaklık, İstanbul 2011, s. 333- 334).
Zira “tüzel kişilik perdesini aralama” kavramı, bir hukuk kişisinin (tüzel kişinin) varlığını yok saymayı gerektirmektedir (Erol Ulusoy, Şirketler ve Bankacılık Hukukunda Kapsama Alma ve Sorumlu Kılma Amacıyla Tüzel Kişilik Perdesinin Aralanması, Sempozyum No: I, Tüzel Kişilik Perdesinin Aralanması, Konuşmalar-Tartışmalar-Bildiriler, İstanbul 2008, s. 352).
Perdeyi kaldırma teorisi ile, tüzel kişiliklerin ayrılığı ilkesinin kötüye kullanıldığı durumlarda, tüzel kişilik dikkate alınmamakta, yani yokmuş gibi hareket edilmekte ve ayrı tüzel kişilik savunmasından yararlanmak isteyenlere izin verilmemektedir. Teoriye bu ismin verilmesinin sebebi, hukuki sorumluluktan kaçınmak amacıyla farklı tüzel kişilik savunması yapan kişilerin “tüzel kişilik” perdesi arkasına saklanmaya çalışmaları; teorinin müdahalesi ile tüzel kişiliğin yok sayılmasıyla veya bu perdenin aralanması suretiyle perdenin arkasındaki gerçek yükümlünün borçtan sorumlu tutulabilmesidir. Perdeyi kaldırma teorisi vasıtasıyla, tüzel kişinin borçlarının, üyelerine izafesi mümkün olduğu gibi üyelerin borçlarından dolayı, tüzel kişinin sorumlu tutulması da olanak dahilindedir. Bir diğer ifadeyle alacaklılarına karşı sadece kendi malvarlığı ile sorumlu olan tüzel kişiye ilişkin bir borçtan dolayı sorumluluk alanının, tüzel kişinin üyelerini de içine alacak şekilde genişletilmesi söz konusudur. Burada tüzel kişi ile üyelerinin malvarlıklarının ayrılığı prensibi kaldırılmamakta; sadece somut olaya özgü olarak ayrılık ilkesinin uygulanmasından vazgeçilmektedir. (Veliye Yanlı, Anonim Ortaklıklarda Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması Ve Pay Sahiplerinin Ortaklık Alacaklılarına Karşı Sorumlu Kılınması, İstanbul 2000, s. 37).
Tüzel kişilik perdesinin çapraz olarak aralanması da mümkündür. Tüzel kişilik perdesinin çapraz kaldırılması durumu, kardeş ortaklıklar açısından ele alınmıştır. Buna göre yavru ortaklığa ilişkin bir durumdan dolayı tüzel kişilik perdesi kaldırılarak ana ortaklık devreye sokulmakta, daha sonra ise ana ortaklık ve diğer bir yavru ortaklık arasındaki perde kaldırılarak diğer yavru ortaklığa ulaşılmaktadır (Yanlı, s. 40). Dolayısıyla perdenin “çapraz” kaldırılması halinde sadece ana ve yavru ortaklık arasında değil; aynı konzem veya holding sisteminde yer alan ortaklıklar arasında da perdeyi kaldırma söz konusu olmaktadır (Gülören Tekinalp/Ünal Tekinalp, “Perdeyi Kaldırma Teorisi”, Reha Poroy’a Armağan, İstanbul 1995, s. 399).
Tüzel kişilik perdesinin aralanarak şirketlerin sorumluluğuna gidilebilmesi için yerleşik Yargıtay kararında da ifade edildiği üzere, alacaklıların alacaklarını semeresiz bırakmak amacıyla borçlu şirketin malvarlığının usulsuz işlemler ile başka şirketlere aktarılmış olması gerekir. Tüzel kişilik perdesinin aralanması, perdesi kaldırılacak olan şirketin tüzel kişiliğin hukuken kötüye kullanılması amacıyla kurulmuş olması, yani mezkur şirketin kuruluşunun hile veya bir kanun veya sözleşme hükmünü yahut bir mahkeme kararını dolanmak kastı taşıdığı hallerde sözkonusu olabilir.
Somut olayda, alacaklıların alacaklarını semeresiz bırakmak amacıyla dava dışı borçlu şirketin malvarlığının usulsüz işlemler ile davalı şirketlere aktarılmış olduğuna, davalı şirketlerin tüzel kişiliğinin hukuken kötüye kullanılması amacıyla kurulmuş olduğuna, yani mezkur şirketlerin kuruluşunun hile veya bir kanun veya sözleşme hükmünü yahut bir mahkeme kararını dolanmak kastı taşıdığına ilişkin somut bir delile rastlanmamıştır. Tam aksine, mali inceleme kısmında yer alan “… şirketine 2016 yılının ilkaltı ayında 4.056.075,16 TL ve ikinci altı ayında ise 1.233.533,70 TL nakit çıkışı yapılmış olduğu, buna müteakip … şirketinden 2017 yılında 11.394.746,56 TL ödeme alındığı ve 2018 yılında (icra dosyalarından) 2.866.081,13 TL net ödeme yapılmış olduğu, … şirketinin ihtilaf konusu dönemden sonra davalı … A.Ş.’ye nakit aktarımının davalı … A.Ş. lehine olduğu,… şirketine ilk altı ayında …’den 738.625,67 TL nakit girdisi olduğu, son altı ayında …’ye 587.893,30 TL nakit çıkışı olduğu, dolayısıyla nakit aktarımının … A.Ş. Lehine olduğu,… şirketine ilk altı ayında …’e 630.556,89 TL nakit çıkış işlemi olduğu, son altı ayında …’den 274.527,00 TL giriş işlemi gerçekleşmiş olduğu, yıllara sari olan borç rakamları için ise senet alınmış olduğu,… şirketi için ilk altı ayında 407.727,00 TL ve ilk altı ayında 796.526,70 TL nakit çıkışı gerçekleşmiş olduğu, 2017 yılında 319.452,48 TL nakit giriş işleminin olduğu, yıllara sari olan borç rakamları için senet alınmış olduğu, … şirketi için 2016 yılı ilk altı ayında 1.432.651,32 TL nakit çıkış işlemi olduğu, ikinci altı ayında 382.900,00 TL nakit girişin olduğu, 2017 ve 2018 yılında 48.643,89 TL nakit girişlerinin olduğu ve yıllara sari olan borç rakamları için senet alınmış olduğu tespit edilmiştir…. davacı …. Tedarik A.Ş. ile davalı … Enerji San. ve Tic. A.Ş. arasında 24.11.2015 tarihinde “Elektrik Alım-Satım Anlaşması” başlıklı protokol imzalandığı ve bu protokol kapsamında taraflar arasındaki ticari ilişkinin 31.12.2015 tarihinde başladığı, diğer davalılar ile … A.Ş. arasındaki ticari ilişkinin 2012 yılından beri devam ettiği, bu itibarla davalılar arasındaki ticari ilişkinin davacı ile ticari ilişki başlamadan 4 yıl öncesinden beri süregeldiği, davacı ile davalı … A.Ş. arasında ticari ihtilafın başlangıcı olarak kabul edilebilecek (davacı yanca kısmen tahsil edilen fatura tarihi olan) 31.08.2016 tarihinden sonra davalı … A.Ş. ile diğer davalılar arasında nakit akışının davalı … A.Ş. lehine olduğu ve … A.Ş.’nin net aktifinde azalma oluşturacak nitelikte diğer davalı tüzel kişilere nakit aktarımının görülemediği anlaşıldığından asıl borçlu şirkettin borcundan dolayı davalıların sorumlu tutulabilmesi için gerekli şartların oluşmadığı,tüzel kişilik perdesinin aralanmasını gerektirir bir durum söz konusu olmadığından birleşen davanın reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
ASIL DAVADA;
1- Davanın KABULÜNE,
2- İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde … sicil numarası ile kayıtlı ve muamele merkezi “… MH. … SK. No:19 B Şişli/İstanbul ” olan … ENERJİ SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ’nin 06/10/2022 günü saat 10:24 itibariyle İFLASINA,
3- İflas ile ilgili olarak Bakırköy Nöbetçi İflas Müdürlüğüne müzekkere YAZILMASINA,
4- İflas ile ilgili olarak İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne BİLDİRİMDE BULUNULMASINA,
5- İflasın, iflas müdürlüğü tarafından İİK’nun 166.maddesinde yazılı usullere göre İLANINA,
6- İflas avansının Bakırköy İcra ve İflas Müdürlüğü’ne AKTARILMASINA,
7-Alınması gerekli 80,70 TL karar ve ilam harcın peşin alınan 35,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
8-Davacı tarafından ödenen 35,90 TL Başvurma Harcı , 35,90 TL Peşin Harç, 5,20 TL vekalet harcının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
9-Davacının kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen 9.200,00 TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
10-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafından peşin olarak yatırılan 2.698,80-TL yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
BİRLEŞEN DAVADA;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 44,80 TL’nin davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3–Davalıların kendilerini bir vekil ile temsil ettirdikleri anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap edilen 9.200,00 TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile kendisini vekil ile temsil ettiren davalılara VERİLMESİNE,
4-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.320,00 TL yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacılara İADESİNE,
YARGILAMA GİDERİ;
Asıl ve birleşen davada davacı tarafından yapılan 108 tebligat + posta ücreti 3.297,65 TL, ilan masrafı 2.000,00 TL, 2 bilirkişi incelemesi 41.000,00 TL ile 25.000,00 TL iflas avansı olmak üzere toplam 69.297,65 TL yargılama giderinden tebligat ve posta giderinin 1/3’ü olan 1.099,22.-TL ve bilirkişi inceleme ücretinin 1/3’ü olan 13,666,67.-TL ile 2.000,00 TL ilan masrafı ve 25.000,00.-TL iflas avansı olmak üzere toplam 41.765,89.-TL’nin asıl davada davalı … ENERJİ SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ’nden tahsili ile asıl davada davacıya VERİLMESİNE, kalan kısmın birleşen dava dosyası davacısı üzerinde BIRAKILMASINA,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta (İflas davası yönünden 10 GÜN) içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta (İflas davası yönünnden 10 GÜN) içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere asıl ve birleşen davada davacı vekili ile asıl ve birleşen davada bir kısım davalılar vekili ile müdahil … Bankası vekilinin yüzlerine karşı, asıl ve birleşen davada bir kısım davalılar ve davalılar vekilleri ile müdahil … Bankası A.Ş. Vekillerinin yokluğunda oy birliği ile verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 06/10/2022
Başkan …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Katip …
☪e-imzalıdır.☪
“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.”