Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/987 E. 2020/76 K. 30.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/987
KARAR NO : 2020/76

DAVA : Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
DAVA TARİHİ : 17/10/2018
KARAR TARİHİ : 30/01/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 12/02/2020
Mahkememizde görülmekte olan Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili tarafından mahkememize sunulan 17/10/2018 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ….. Gayrimenkul Danışmanlık İthalat İhracat Sanayii Ve Ticaret Limited Şirketi’nin 2013 yılında gayrimenkul ve inşaat taahhüt firması olarak dava dışı 3. Şahıslar tarafından kurulduğunu, 2015 yılında şirketin hisselerinin % 100’ünü ….. ‘nün devir aldığını, müvekkili şirket banyo küvetleri, duş tekneleri ve duş kabinlerin imalatı ve satışım yaptığını, şirketin hisselerini devir alan …..’nün, sektördeki tecrübesi ile 17 olan bayii sayısını 57’ye çıkardığını, bayii sayısının artması neticesinde kapasitesini artırmış ve üretim yerini 2017 yılında …. bölgesindeki 2000 m2 fabrikaya taşıdığını ve halen burada 1.300 m2 alanda üretim 550 m2 alanda ise showroom da pazarlama yaptığını, şirket bünyesinde toplan 26 kişi istihdam edildiğini, …..’nün 2007 yılında duş kabini, banyo küvetleri ve duş teknesi imalatına başladığını ve 2015 yılında müvekkili şirketi devir aldığını, ….. 2007 yılından beri duşa kabin ve inşaat sektöründe pazarlama IT departmanlarında yöneticilik yaptığını ve halen babası ….. ile birlikte ….. Gayrimenkul Danışmanlık İnşaat İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin şirket müdürlüğü görevini yaptığını, konkordato müracaatlarına neden olan ekonomik gerekçelerin müvekkili şirketin borçlarını ödeme güçlüğü içerisine girdiğini, bunun ana nedenlerinin kurumsal yapıya sahip olunmaması , şirketin fınans ihtiyacını bankalardan yüksek faizli temin etmesi ,şirket hizmet verdiği şirketlerden tahsilat sorunu yaşaması, şirketin, mal sattığı müşterilerinin ödemelerini geç yapması neticesinde şirketin nakit ödeme dengesi bozulduğunu, şirketin ana müşterileri inşaat yapan müteahhitler olması, konut satışında ki durgunluk müteahhitlerin müvekkili şirkete ödemelerinde temerrüt oluşturduğunu, bankaların şirkete yeni kredi kullandırmaması, şirketin kredi geri ödemelerinde ki temerrüdü bankalar tarafından olumsuz karşılandığını, mevcut kredileri geri çağrıldığını ve yeni kredi verilmediğini, bu nedenle şirketin nakit akışının bozulduğunu, bozulan nakit akışı firmanın tüm faaliyetini olumsuz etkilediğini ve ülkenin genel ekonomisinden kaynaklı nedenler nedeniyle konkordato müracatına başvurduklarını, Müvekkili şirketin bu nedenlerden dolayı bozulan mali yapısını düzeltmek için bir taraftan tahsilat sorunu yaşadığı firmalar ile yollarını ayırırken diğer taraftan firma ortağının ve üçüncü şahısların kişisel kefalet ve ipotekleri ile borçlanarak finans dengesini düzeltmeye çalıştığını , ancak süratle yitirilen öz kaynak yabancı kaynak ile kapatılmaya çalışıldığını ve ek finansman sağlamak amacıyla uzun vadeli çekler ile satın alınan gayrimenkuller kredi sağlayacak bankalara teminat olarak verildiğini, müvekkili şirket, nakit ve gelir dengesinin bozulması nedeni ile tüm borçlarını ödeme konusunda acze düştüğünü, mevcut hali ile ekonomik faaliyetini devam ettiremez hale geldiğini, müvekkiil şirketin önünde artık iki hukuki çözüm seçeneğinin olduğunu, birincisi iflas, ikincisi ise Konkordato olduğunu, müvekkili şirket faaliyetine devam etmek ve ekonomi içinde kalarak istihdam ve katma değer üretmek için iflas seçeneğini reddettiğini mali darboğazı aşarak ekonomi içindeki üretken konumunu devam ettirmek için ikinci hukuki çözüm seçeneği konkordatoyu seçtiğini, müvekkillerinin dava dilekçesi ekinde sundukları konkordato projesi bir ön proje olduğunu , geçici mühlet ve kesin mühlet zarfından alacaklılar ile yapılacak müzakereler ile değişebileceğini, böylece alacaklılar toplantısına başlangıçtaki ön projeden farklı bir konkordato projesinin sunulabileceklerini, konkordato ön projesi yasanın istediği asgari hususları kapsadığını, müvekkillerinin konkordato ön projesinde İİK 285 maddesi ve devamı gereğince rehinli olmayan alacaklılar ve İİK 308/h maddesi gereğince rehinli alacaklılar olmak üzere iki ayrı teklif sunduğunu, rehinli alacaklılara, ödeme konusunda 5 yıllık bir vade teklifinde bulunduğunu, rehinli olmayan alacaklılara da hem tenzilat hem de 5 yıllık bir vade teklifinde bulunduğunu, teklif edilen tekliflerinin, konkordatonun mahkeme tarafından tasdik edilmesi ile geçerlilik kazanacağını, konkordato ön projesinde şirketin iflas etmesi halinde alacaklıların elde edebileceği alacak miktarı ile projede alacaklılara teklif ettikleri miktar karşılaştırmalı olarak gösterildiğini,Müvekkili şirketin geçici mühlet süresi alarak, vadesi geçmiş ve geçmemiş borçlarını ödemek ve mali darboğazdan çıkmak istediğini, borçlarını ödeme konusunda zamana ihtiyacı olduğunu, bunun için İİK 285. Maddesi ve devamı maddeler gereğince adi konkordatoya müracaat ederek geçici mühlet süresi talep etmek ve bu sayede ticari hayatına devam etmek istediğini, müvekkili şirket, geçici mühlet süresi ile atanacak komiserin denetimi ve gözetimi ile ticari faaliyetine kendisi devam edecek ve konkordato ön projesinde teklif ettiği borçlarını ödeyeceğini, müvekkili şirketin borçlarına müteselsil kefil olan şirket müdürleri ….. ve …..’de şirkete geçici mühlet verilmesi halinde de geçici mühlet talep etmek zorunluluğu doğacağını, İİK 287′ inci Madde: “Konkordato talebi üzerine mahkeme, 286 ncı maddede belirtilerin belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunu tespit ettiğinde derhal geçici mühlet kararı verir….” Hükmü gereğince ve yukarıda izah edilen nedenlerden dolayı mahkemeden geçici mühlet kararı talep etmek zorunluluğu hasıl olduğunu bu nedenlerle taleplerinin kabulüne, müvekkili şirket, ….. Gayrimenkul Danışmanlık İthalat İhracat Sanayii Ve Ticaret Limited Şirkete, İİK 287′ nci maddesi gereğince 3 ay süre ile geçici mühlet karari verilmesini, müvekkili, ….. Müvekkili İİK 287′ nci maddesi gereğince 3 ay süre ile geçici mühlet kararı verilmesini, müvekkil,….. , müvekkili İİK 287’ nci maddesi gereğince 3 ay süre ile geçici mühlet kararı verilmesini talep etmiştir.
Borçlular …. ve …..’nün açtığı dava bu davadan tefrik edilerek başka bir esasa kaydedilmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava, İİK’nın 285 ve devamı maddelerince açılan konkordato talebine ilişkindir.
Mahkememiz dosyasının 22/10/2018 tarihli tensip tutanağı uyarınca belirtilen gider avansı eksikliğinin davacı vekilince süresinde tamamlanması üzerine davacı şirket hakkında 22/10/2018 tarihinden itibaren üç ay süre ile geçici mühlet verilmesine, SMMM …., SMMM ….. ve Hukukçu ….’in geçici konkordato komiseri olarak görevlendirilmelerine,ilgili kurumlara gereken bildirimlerin ve ilanların yapıldığı,borçluların malvarlığının muhafazası için gerekli görülen bütün tedbirlerin alındığı görülmüştür.
Geçici komiser heyetinin toplantı tutanağı ile; konkordato talep eden şirketin tüm malvarlıklarının rayiç değerlerinin tespit ettirilmesine, şirket malvarlıklarının rayiç değerlerinin tespiti işlemi teknik ve özel bilgiyi gerektirdiğinden bu konuda bilirkişiye başvurulmasına, şirkete ait stoklar hesabı altındaki gayrimenkullerin ve binalar hesabı altındaki gayrimenkullerin rayiç değerlerinin tespiti için bilirkişi görevlendirilmesine dair toplantı tutanağı mahkememizce onaylanmıştır.
Konkordato Geçici Komiser Heyeti tarafından sunulan 18/01/2019 tarihli raporunda; Davacı şirketin çalışma kabiliyetini kaybetmediğini; demirbaş, tesis makine cihazları ile mevcut çalışma düzenini koruduğu, faaliyetlerine devam ettiğini, revize Konkordato ön projesinde zikredilen borç rakamı ile, şirketin ticari defter kayıtlarmdaki borç rakamının uyumlu olduğunu; ancak bu borç rakamının doğruluğunun ve fıktif olmayan bir borç olup olmadığı hususunda şirketçe yapılan mutabakatların büyük oranda tamamlandığını ancak henüz sonuçlandırılmadığını, teknik bilirkişiler tarafından rayiç değer çalışmaları henüz tamamlanmadığından davacı şirkete ilişkin borca batıklık hesabının bu aşamada hesaplanamadığını, teknik bilirkişiler tarafından rayiç değer çalışmaları tamamlandıktan sonra davacı şirkete ilişkin TTK 376/3 maddesi çerçevesinde borca batık olup olmadığı yönünde bir değerlendirme yapılabileceğini, şirketin 16/10/2018 tarihinde gerçekleşen Faaliyet Karı/Net satışlar oram (-) % 0,08 iken, 1,5 aylık süreçte Faaliyet Karı/Net satışlar oranı (-) binde 0,004 olarak gerçekleşmiştir. Ancak şirketin hedeflenen esas faaliyet karlılık oranı olan (-) binde 0,007 olduğu görülmüş olup gerçekleşme pozitif yönde oluştuğunu, şirketin 30/11/2018 tarihi itibariyle çalışan sayısının 12 kişi olduğunu, personel ücretlerini düzenli ödediğini, şirketin konkordato ön projesinde 2019 yılında nakit sermaye öngördüğünü, konkordatonun tamamen feshini düzenleyen İİK m.308/f maddesinin 1. fıkrasından da anlaşılacağı üzere, konkordatodan beklenen amacın hasıl olabilmesi için, “borçlunun dürüst olması” nın şart olduğu, bu bağlamda şirket yasal defter kayıtları üzerinde yapılan incelemelerde herhangi bir aykırılığa rastlanılmadığını, diğer davacılar yönünden gayri menkul rayiç değer değerleme çalışmalarının da henüz tamamlanamadığını, şirketin rayiç değer çalışmalarının henüz tamamlanamaması nedeniyle borca batıklık yönünden bu aşamada herhangi bir değerlendirme yapılamadığı, borca batıklık hesabının geçici 2 aylık mühlet içerisinde ancak tamamlanabileceğini bildirmişlerdir.
Konkordato Geçici Komiser Heyeti tarafından sunulan 18/03/2019 tarihli raporunda;Konkordato geçici komiser heyeti olarak 31/12/2018 ve 31/01/2019 tarihli mali verilerin ve şirket faaliyetlerinin gözlemlenmesi neticesinde; davacı şirketin çalışma kabiliyetini kaybetmediğini; demirbaş, tesis makine cihazları ile mevcut çalışma düzenini koruduğunu, faaliyetlerine devam ettiğini, şirketin 31/12/2018 tarihi itibariyle Kaydi değerlere göre özvarlığınm ¨ (+) 1.752.608,60 olarak tespit edildiğini, şirketin 31/12/2018 tarihi itibariyle TTK 376/3. maddesinde belirtilen “aktiflerin hem işletmenin devamlılığı esasına göre hem de muhtemel satış fiyatları esas alınmak suretiyle düzenlenen bilançolara göre” hesap yapıldığında davacı şirketin özvarlığının ¨ (-) 1.118.413.58 olduğunu, dolayısıyla davacı şirketin 31/12/2018 tarihi itibariyle borca batık durumda olduğunu, davacı şirketin dosyaya sunulan revize konkordato ön projesinde yer alan satış hedefini yakalayamamış olmakla birlikte karlılık hedeflerinin üstünde performans gösterdiğini, davacı şirketin kış ayları olması ve inşaat sektöründe yaşanan durgunluk nedeniyle satış hasılatının düşük olduğunun anlaşıldığını, hali hazırdaki siparişleri incelendiğinde satış rakamlarının artacağının değerlendirildiğini, davacı şirketin geçici mühlet içerisinde komiser onayıyla doğan borçlarını ödeyebildiğini, şirketin 5 aylık geçen süreçte göstermiş olduğu performans çerçevesinde kesin mühlet içerisinde doğacak borçları ile imtiyazlı borçlarını ödeyebileceğinin anlaşıldığını, davacı şirketin olası bir iflas halinde konkordatoya tabi borçlarının % 43,91 nin ödenebileceğini, ancak konkordatonun başarıya ulaşarak tasdik edilmesi halinde borçlarının %100 oranında ödenebileceğini, bunun da alacaklıların iflasa nazaran durumunun daha iyi olacağı anlamına geldiğini, davacı şirketin hali hazırda alacaklı sayının 250′ yi aşmadığı imtiyazlı alacaklar dahil toplam borcunun ise ¨ 21.293.263,99 olduğunu, netice itibariyle şirketin müşteri potansiyelinin fazla olması, hali hazırda yüksek tutarlı siparişlerinin bulunması, faaliyetine kesintisiz devam etmesi, şirketin konkordato ön projesinde belirtilen karlılık hedeflerinin üstünde performans gerçekleştirmesi çerçevesinde konkordatoya tabi borçların konkordato ön projesinde belirtilen teklif kapsamında ödenebileceğinin değerlendirildiğini, dolayısıyla konkordatonun başarıya ulaşması mümkün bulunduğundan borçlu şirkete kesin mühlet verilebileceğini bildirmişlerdir.
Konkordato Geçici Komiser Heyeti tarafından sunulan 16/12/2019 tarihli raporunda;Davacı şirketin ticari faaliyetlerine devam ettiğini ancak Konkordato ön projesinde hedeflenen satış tutarlarının %55 oranında toplam ¨ 8.300.998,72 satış gerçekleştirebildiğini, şirketin esas faaliyet yönünden hedeflenen karlılığa ulaştığı görülmüş ise oluşan kur farkı zararları nedeniyle ¨ 40.063,49 net zarar raporladığını, davacı şirketin hali hazırda 10 personelinin bulunduğunu ve personele 3 aylık ödenmeyen ücret borcunun bulunduğunu, şirketin Finansal kiralama borçlarını, vergi ve SGK borçları ile son 3 aylık Komiser ücretlerini ödeyemediğini, davacı şirketin revize konkordato ön projesinde kaynakları arasında bulunan toplam ¨ 2.946.079,80 tutarındaki alacaklarının tahsili mümkün olmaması nedeniyle şüpheli alacaklar hesabına alındığı, davacı şirketin bu tutarı telafi edecek herhangi bir başka kaynak öngörmediğini, davacı şirketin 2019 yılında arttırılması öngörülen ¨250.000 tutarındaki sermayesinin hali hazırda ¨ 185.800 ‘ sinin ödendiğini, şirketin 30/09/2019 tarihi itibariyle kaydi değerlere göre özvarlığının ¨ (+) 1.898.345,11 olarak tespit edildiğini, davacı şirketin 31/12/2018 tarihinde tespit edilen ¨ (-) 1.118.413,58 rayiç özvarlık tutarından 31/12/2018 tarihinden 30/09/2019 tarihine kadar meydana gelen zarar ile şüpheli hale gelen alacaklar toplamının tenzili ile yapılan sermaye ödemesinin ilavesi yöntemiyle yapılan hesaplamalarda davacı şirketin 30/09/2019 tarihli rayiç özvarlık tutarının ¨ (-) 3.918.756,87 olarak hesaplandığını, dolayısıyla davacı şirketin 30/09/2019 tarihi itibariyle borca batık durumda olduğunun tespit edildiğini, netice itibariyle davacı şirketin gelinen süreçteki performansı, konkordato kaynaklan arasında yer alan toplam ¨ 2.946.079,80 tutarındaki alacaklarının şüpheli hale gelmesi, alım satım arasında vade uyumsuzluğu nedeniyle işletme giderlerini dahi karşılayamaz hale gelmesi hususları birlikte değerlendirildiğinde; borçlu şirketin konkordatoya tabi borçlarını ödemesinin mümkün görünmediği dolayısıyla konkordatonun başarıya ulaşma ihtimalinin mevcut şartlarla mümkün görülmediğini bildirmişlerdir.
Tüm bu belirlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Mahkememize ibraz edilen son konkordato komiser heyeti raporu ile şirketin rayiç değer bilançosuna göre özkaynaklarının ¨ (-)3.918.756,87 olarak hesaplandığı ve şirketin rayiç değerler itibarıyla borca batık durumda olduğu tespit edilmiştir. Konkordato komiser heyeti tarafından konkordato projesinin gerçekleşmesinin kuvvetle muhtemel olduğu yönünde müspet bir kanaat oluşmadığı belirtilmiştir.
İİK’nun 285.maddesine göre borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlu, vade verilmek suretiyle veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflastan kurtulmak için konkordato talep edebilir.
İİK’nun 287.maddesinde borçlunun iyileşmesi ve konkordatonun tasdiki ihtimali “konkordatonun başarı şansı” olarak nitelendirilmiştir.
Mahkemenin kesin mühlet kararını verebilmesi için konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olması gerekmektedir.
İİK’nun 289/1 maddesinde mahkemenin kesin mühlet hakkındaki kararını geçici mühlet içinde vereceği düzenlenmiştir.
İİK’nun 288/1 maddesinde geçici mühletin kesin mühletin sonuçlarını doğuracağı, İİK’nun 292.maddesinde ise iflasa tabi borçlu bakımından kesin mühletin verilmesinden sonra gerçekleşecek durumlarda mahkemenin kesin mühleti kaldırarak konkordato talebinin reddine ve borçlunun iflasına resen karar vereceği düzenlenmiştir. Konkordatonun başarıya ulaşamayacağının anlaşılması hali aynı maddenin b bendinde hüküm altına alınmıştır. Yani, konkordatonun başarıya ulaşmayacağının anlaşılması kesin mühletin kaldırılmasını gerektiren hallerdendir. “Mühlet içinde, iyileşmenin ya da alacaklıların konkordatoyu kabulünün mümkün olmayacağının anlaşılması ya da konkordatoyu tasdik etmeyeceğinin açık olması, tasdik şartlarının mevcut olmadığının önceden anlaşılması halinde de konkordato mühleti kaldırılarak talep reddedilecek ve şartlar yerine gelmişse borçlunun iflasına karar verilebilecektir.
İİK m. 292’de konkordato sürecinin devam ettirilmesinin artık hukuken temelinin kalmadığı,konkordato sürecinin kesilmesi ve iflasın açılması gereken haller düzenlenmiştir. Mahkeme bu hallerden birinin gerçekleşmesi durumunda,herhangi bir talebe gerek olmaksızın,borçlu iflasa tâbi ise re’sen iflasın açılmasına;iflasa tâbi olmayan borçlu bakımından ise re’sen konkordato talebinin reddine karar verecektir.Ancak bu kararı vermeden önce bir duruşma açarak borçluyu,konkordatoyu bir alacaklı takip etmişse onu ve varsa alacaklılar kurulunu dinlemesi gerekir.Diğer alacaklıları da gerek görürse dinler.
Kanun’un 292.maddesinin 1.fıkrasında konkordato mühletinin belirli sebeplerle kaldırılması düzenlenmiştir.Maddede sayılan hallerde mahkeme daha önce konkordato mühleti vermiştir;ancak mühlet içinde ortaya çıkan haller,konkordato mühletinin amacını ortadan kaldırdığı için mahkeme kesin mühleti kaldıracaktır.
Mahkemenin mühleti kaldırması,aynı zamanda konkordato talebini de reddetmesini gerektirir.Maddede bu husus açıkça düzenlenmiştir.Mahkeme mühleti kaldırarak konkordato talebini reddedecek ve re’sen borçlunnu iflasına karar verecektir.
Konkordato mühleti verildikten sonra mühletin kaldırılması ve iflasa karar verilmesini gerektiren sebeplerden ilki,borçlunun malvarlığının korunması için iflasın açılmasının gerekli olmasıdır.Özellikle borçlunun işletmesinin devamı,devamlı ve hissedilir ölçüde,aktiflerinin azalması ve pasiflerinin artmasına yol açmaktaysa ve bu durumun konkordato süreci içinde geri dönüşü olmayan bir aktif-pasif dengesizliğine yol açacağı öngörülüyorsa;iflasın derhal açılması ile borçlunun malvarlığının tasfiyesi sağlanmak suretiyle daha iyi bir tatmin elde edeceği tahmin ediliyorsa;işletmenin devamı mümkün gözükmüyor yahut çok düşük bir ihtimâl ise,malvarlığının korunması için kesin mühlet kaldırılarak iflasın açılması zorunludur.
Söz konusu şartlar altında iflasın derhal açılmasının “ultima ratio-son çare” olması gerekir.Eğer malvarlığının korunması,örneğin borçlunun tasarruf yetkisinin kaldırılması ve komisere tevdi edilmesi gibi,daha yumuşak uygun tedbirlerle sağlanabilecekse mahkeme ölçülülük ilkesi çerçevesinde bu daha yumuşak tedbirleri tercih etmelidir.
Kesin konkordato mühleti verildikten sonra konkordatonun başarıya ulaşmayacağının anlaşılması kesin mühletin kaldırılmasını gerektiren ikinci haldir.Bu halde mahkeme,komiserin raporundaki verilerden konkordatonun başarıya ulaşma şansının kalmadığı sonucuna varmalıdır.
İİK’da iyileşmenin konkordato alacaklılar tarafından kabul edilmeden ya da mahkemece tasdik edilmeden önce gerçekleşmesi halinde,konkordatonun tasdikine kadar gidilmesine gerek kalmayacağı ve mühletin kaldırılacağı kabul edilmiştir (İİK m. 291). Mühlet içinde,iyileşmenin ya da alacaklıların konkordatoyu tasdik etmeyeceğinin aşikâr olması,yani tasdik şartlarının mevcut olmadığının önceden anlaşılması halinde de konkordato mühleti kaldırılarak talep reddedilecek ve şartlar yerine gelmişse borçlunnu iflasına karar verilecektir.Örneğin,komiserin raporundan borçlunun mali ve finansal verilerinin iyileşmeyi imkânsız hale geldiği anlaşılıyorsa,komiser konkordatoyu reddedeceğini açık ve kesin şekilde ortaya koyan alacaklıların sayısından ve öneminden hareketle konkordatonun tasdiki için gerekli çoğunlukların hiç birinin sağlanamayacağı sonucuna varırsa,konkordatonun başarıya ulaşmayacağı önceden anlaşılmış olur ve bu halde mahkeme kesin mühleti kaldırarak iflasa tâbi borçlunun iflasına karar verir.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde borçlu şirketin durumunun değerlendirilmesi gerekmektedir.Borçlu şirketin konkordato ön projesinde hedeflenen satış tutarlarının %55 oranında toplam ¨ 8.300.998,72 satış gerçekleştirebildiği, şirketin esas faaliyet yönünden hedeflenen kârlılığa ulaştığı belirlenmiş ise de, oluşan kur farkı zararları nedeniyle ¨ 40.063,49 net zarar raporladığı, davacı şirketin hali hazırda 10 personelinin bulunduğu ve personele 3 aylık ödenmeyen ücret borcunun bulunduğu, şirketin Finansal kiralama borçlarını, vergi ve SGK borçları ile son 3 aylık Komiser ücretlerini ödeyemediği, davacı şirketin revize konkordato ön projesinde kaynakları arasında bulunan toplam ¨ 2.946.079,80 tutarındaki alacaklarının tahsili mümkün olmaması nedeniyle şüpheli alacaklar hesabına alındığı, davacı şirketin bu tutarı telafi edecek herhangi bir başka kaynak öngörmediği, davacı şirketin 2019 yılında arttırılması öngörülen ¨250.000 tutarındaki sermayesinin hali hazırda ¨ 185.800 ‘ sinin ödendiği, şirketin 30/09/2019 tarihi itibariyle kaydi değerlere göre özvarlığının ¨ (+) 1.898.345,11 olarak tespit edildiğini, davacı şirketin 31/12/2018 tarihinde tespit edilen ¨ (-) 1.118.413,58 rayiç özvarlık tutarından 31/12/2018 tarihinden 30/09/2019 tarihine kadar meydana gelen zarar ile şüpheli hale gelen alacaklar toplamının tenzili ile yapılan sermaye ödemesinin ilavesi yöntemiyle yapılan hesaplamalarda davacı şirketin 30/09/2019 tarihli rayiç özvarlık tutarının ¨ (-) 3.918.756,87 olarak hesaplandığını, dolayısıyla davacı şirketin 30/09/2019 tarihi itibariyle borca batık durumda olduğunun tespit edildiği, netice itibariyle davacı şirketin gelinen süreçteki performansı, konkordato kaynakları arasında yer alan toplam ¨ 2.946.079,80 tutarındaki alacaklarının şüpheli hale gelmesi, alım satım arasında vade uyumsuzluğu nedeniyle işletme giderlerini dahi karşılayamaz hale geldiği,buna göre de şirketin konkordato projesinin uygulanabilirliğinin mümkün olmaktan çıktığı anlaşılmaktadır.
Borçlunun kesin mühlet alabilmesi, mali durumunu iyileştirebileceği veya konkordatonun tasdik edileceğinin inandırıcı şekilde ispat edilmesine bağlıdır. Dosya kapsamı, sunulan mali tablolar ve komiser raporları birlikte somut olarak değerlendirildiğinde konkordatonun başarıya ulaşması ihtimalinin bulunduğunun inandırıcı şekilde ispatlanamadığı anlaşılmıştır. İİK’nun 292.madde de, konkordatonun başarıya ulaşmayacağının anlaşılması halinde konkordato talebinin reddi ile iflasa karar verileceği düzenlenmiş olup,komiser heyeti raporları ve dosya içerisindeki tüm bilgi ve belgelerden konkordatonun başarıya ulaşmayacağının anlaşılması ve iflâsın derhal açılmasının alacaklılar yönünden daha avantajlı olması karşısında mahkememizce borçlu şirkete verilen kesin mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine, borçlu şirketin iflâsına karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM/Yukarıda açıklandığı üzere:
1- Borçlu hakkında Mahkememizce verilen kesin mühletin kaldırılarak borçlunun konkordato talebinin REDDİNE ve İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarası ile kayıtlı ve muamele merkezi ” … Mahallesi …. sokak No:…. Kat:… İç Kapı No:… … / … ” olan ….. Gayrimenkul Danışmanlık İnşaat İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin 30/01/2020 günü saat: 14:46 itibariyle İFLASINA,
2- İflas ile ilgili olarak Bakırköy Nöbetçi İflas Müdürlüğüne müzekkere YAZILMASINA,
3- İflas ile ilgili olarak İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne BİLDİRİLMDE BULUNULMASINA,
4- İflasın, iflas müdürlüğü tarafından İİK’nun 166.maddesinde yazılı usullere göre İLANINA,
5- İflas avansının Bakırköy İcra ve İflas Müdürlüğü’ne AKTARILMASINA,
6-Konkordato komiser heyetinin görevine son VERİLMESİNE,
7-Mahkememizce verilen tüm tedbirlerin hükümle birlikte KALDIRILMASINA,
8-İİK’nın 289/son maddesi uyarınca kesin mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine karar verildiği hususunun Ticaret Sicil Gazetesinde ve Basın İlan Kurumu İlan Portalında İLAN EDİLMESİNE ve İİK’nın 288 nci maddesinde belirtilen yerlere BİLDİRİLMESİNE,
9-Konkordato komiseri olarak görevlendirilen komiserlerin bugün itibariyle görevlerinin sona erdiğinin İstanbul Bilirkişilik Bölge Kurulu’na BİLDİRİLMESİNE,
10-Alınması gerekli ¨54,40 karar ve ilam harcından peşin alınan ¨35,90 harcın mahsubu ile bakiye ¨18,50 harcın davacıdan alınarak hazineye İRAT KAYDINA,
11-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
12-…. Şirketi tarafından sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde kendisine İADESİNE
13-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafından peşin olarak yatırılan ¨130,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 164/2 nci madde hükmü uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile 10 gün içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere borçlu şirket vekili ile bir kısım müdahiller vekillerinin yüzlerine karşı , bir kısım müdahiller vekillerinin yokluğunda oy birliği ile verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 30/01/2020

Başkan ….
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Kâtip …
☪e-imzalıdır.☪

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.”