Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/959 E. 2020/746 K. 12.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/959
KARAR NO : 2020/746

DAVA : Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)
DAVA TARİHİ : 09/10/2018
KARAR TARİHİ : 12/11/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 01/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu 09/10/2018 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde; … Madencilik San. ve Tic. Ltd. Şti. …. Ticaret Sicil Numarası ile İstanbul Ticaret Odası’na kayıtlı olduğunu ve madencilik alanında faaliyet gösterdiğini, müvekkili … %25, diğer müvekkili … ise %25 olmak üzere …. Madencilik San. ve Tic. Ltd. Şirketi’nin ortakları olduğunu, şirketin diğer %50 pay sahibi … Maden İnş. San. Tic. Ltd. Şti.’dir. … Maden in vekili, davalı … olduğunu, müvekkili … ve davalı …, Eyüpsultan … Noterliği 30.05.2018 tarih ve …. yevmiye numarasıyla onaylanmış Genel Kurul Kararı ile … Madencilik San. ve Tic. Ltd. Şirketi’ne müşterek imza ile temsil etmek üzere müdür olarak atandığını, müşterek imza ile müdür tayinine ilişkin Genel Kurul Kararı Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığını, böylelikle …’ in müdürlüğü tescil ve İlan olduğunu, … (müşterek müdür); çalışan 5 işçinin SGK Kaydını usulsüz olarak 25.07.2018 tarihinde slldirmiştir. Şirket ortaklarından … ; … in usulsüz SGK Kaydını silmesini 30 Temmuz 2018 tarihinde öğrendiğini, şirket ortaklarından müvekkili …, şirket muhasebecisi ….’yı 30 Temmuz 2018 tarihinde aradığını, şirketin SGK dökümü istediğini, muhasebeci , … ‘in talimatı ile bütün çalışan işçilerin SGK kaydını sildiğini öğrendiğini, bunun üzerine … , şuan … Madencilik ‘in maden sahasında çalışan işçiler olduğunu, davalı …’ın şirketin çalışmasına engel olmak için işçilerin çıkışını yaptırdığını söylediğini, davalı … ‘in çalışan kişilerin SGK kaydını silmesinin suç olduğunu, bu suça muhasebeci olarak ortak olmaması gerektiğini söylediğini, sonrasında muhasebecisi …. e mail ve sms gönderilerek asil olarak işçilerin SGK kaydının oluşturulması talep edildiğini, maden sahasında çalışan 7 işçinin SGK kaydının oluşturulması için , … ve diğer ilgililere 4 ihtarname , 7 mail , 3 sms gönderildiğini,SGK tarafından yapılan denetim ile işçilerin SGK kaydı oluşturulmaksızın çalıştırıldığının tespit edildiğini, düzenlenen tutanak ile SGK kaydı yapılmaksızın ; … Maden Şirketinin işçi çalıştırıldığının tespit edildiğini, davalı … İş Kanunun aykırı davrandığını, kasıtlı olarak şirkete zarar veren … , … Madencilikteki Müdürlük görevinden azli yasal zorunluluk olduğunu, şirketi açıkça zarara uğrattığını, …’in … Madenciliğin Rödovans Sözleşmesinin feshini sağlayabilmek için işçilerin SGK kaydının yapılmasını engellediğini, … Madencilik San. Ve Tic. Ltd. Şti. ile …. Madencilik isimli şirket arasında rödovans sözleşmesi yapıldığını, …, … Maden şirketinin müdürü olduğunu, davalı …, aynı zamanda …. Madencilik isimli şirket müdürü olduğunu, … Madencilik İnş. San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin de vekili olduğunu, …. Madencilik şirketinin tüm işlemlerini, … Maden İnş. An. Şirketinin tüm işlerini … Yürüttüğünü, … ayrıca müvekkillerin ortağı olduğu … Madencilik San. ve Tic. Ltd. Şti’nin dışardan müdürlüğünü yapmak olduğunu, …, hem … Maden isimli firma vekili, hem maden ruhsatı sahibi şirketin müdürü ve gerçekte sahibi, hem de rödovans verdiği şirketin dışarıdan müdürü olduğunu, …, … Maden Şirketinin ortaklarından … ve … ile anlaşmazlık yaşadığını, anlaşmazlık sonrasında dışardan müdürü olduğu … maden şirketinin rödovans sözleşmesini fesh etmek için girişimlerde bulunmaya başladığını, … müdürü olduğu … maden aleyhine ihtarname keşide ederek ; rödovans sözleşmesini fesh etmeye çalıştığını, yine … Madenin haklarını kaybolmasını sağlamak için ve iş yapmasına engel olmak için … Maden şirketinin işçilerinin SGK kaydının yapılmasına engel olduğunu, bu nedenlerle dava süresince …’in … Maden Şirketindeki Müdürlüğünün Tedbiren kaldırılarak, dava sonuçlanıp kesinleşinceye kadar Yönetici Kayyım Atanmasına, atanan Kayyımın dava edilmeyen diğer müşterek müdür … ile birlikte müştereken görevini ifasını, … ‘in … Maden Şirketindeki müdürlük görevinden çalışan işçilerin SGK kaydını silme ve yeni işçilerin SGK girişlerini yazılı uyarılara rağmen yapmayarak müdürlük görevinin kanuna aykırı kullanımı nedeniyle, maden sahasındaki işçiye baskı ve tehdit amaçlı 6136 yasaya aykırı silah temini , müdürü olduğu şirketin aleyhine olacak şekildeki faaliyetleri ve menfaat çatışması nedenleriyle; haklı nedenlerle azline , yargılama gideri ve ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişti.
SAVUNMA:
Davalı vekilinin 19/11/2018 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; … Madencilik Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi 19/04/2018 tarihli, … sayılı ortaklar kurulu kararı ile … ve …’in şirket müdürü olarak müşterek imza ile şirketi temsil ve ilzama yetkili olduğu kararlaştırıldığını, anılan karar 08/06/2018 tarihli, 9596 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nin 360. Sayfasında yayınlandığını, davacılar vekili tarafından iddia edilen çalışan 5 işçinin SGK kaydının usulsüz olarak … tarafından sildirildiği iddiası tamamen gerçek dışı olduğunu, adı geçen 5 işçi hiçbir şekilde müvekkilinin müdürü olduğu şirket bünyesinde fiilen çalışmadıklarını, şirket muhasebecisi …. tarafından bahsi geçen 5 işçi fiili çalışmaları olmadığından SGK hizmetli listesinden çıkarıldığını, bilindiği üzere sosyal güvenlik mevzuatı tamamen fiili çalışmayı esas almakta olup; aksi yasal düzenlemelerle bağdaşmadığını, davacılar tarafından 5 işçinin çalıştığı iddia edilen dönemde şirketin hiçbir ticari faaliyetinin bulunmadığı ticari defter kayıtları ile sabit olduğunu, … Madencilik Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi’nin ticari defterleri incelendiğinde iddia edilen dönemde ticari faaliyetinin olmadığı ortaya çıkacağını, SGK tarafından yapılan denetim ile işçilerin SGK kaydı oluşturulmaksızın çalıştırıldığının tespit edildiği hususunun da gerçeği yansıtmadığını, SGK kaydı oluşturulmaksızın işçi çalıştırıldığı iddiası da diğer iddialar gibi huzurdaki dava için suni delil elde etme çabasının ürünü olduğunu, müvekkilinin müdürü olduğu … Madencilik Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ile … Madencilik İnş. San. Tic. Ltd. Şti. arasındaki …/…. de bulunan kum ocağına ilişkin imzalanan rödovans sözleşmesi 09/09/2018 tarihi itibariyle sona erdiğini, müvekkilinin müdürü olduğu … Madencilik Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin bahse konu maden sahasındaki rödovans sözleşmesi dışında herhangi bir ticari faaliyeti bulunmadığını, bahse konu MİGEM onaylı rödovans sözleşmesi 09/09/2018 tarihinde sona ermesine rağmen davacılar maden sahasından çıkmadığını ve yasa ve yönetmelik hükümlerine aykırı davranarak maden sahasında haksız işgalci pozisyonuna düştüklerini, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğü 20/09/2018 tarih, 19783817-101.03.02-E.441946 sayılı işlemi ile rödovans sözleşmesinin 09/09/2018 tarihinde sona erdiğini müvekkilinin müdürü olduğu rödovansçı … Madencilik Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi’ne de bildirdiğini, buna rağmen davacılar hem sözleşmeye hem de idari işleme karşı direngen davranarak maden sahasını terketmediğini ve fiili işgallerini devam ettirdiklerini, müvekkili ise müdür olarak yasal sorumluluğu bulunduğundan rödovans sözleşmesinin 09/09/2018 tarihi ile sona ermesi ile birlikte maden sahasındaki faaliyetlerine, iş ve işlemlerine son verdiğini, 25 Eylül 2018 tarihinde SGK tarafından bahse konu madende yapıldığı iddia edilen denetimde SGK kaydı olmaksızın çalıştırıldığı iddia edilen şahıslar müvekkilin bilgisi ve talimatı dahilinde işe alınmamış veyahut çalışma talimatı verilmediğini, Maden İşleri Genel Müdürlüğü tarafından 09/09/2018 tarihinden itibaren madencilik faaliyetleri durdurulduğundan maden sahasında işçi çalıştırılması yasak olup; faaliyetin devamı halinde maden mevzuatı gereği ağır yaptırımlar söz konusu olduğunu, bu bağlamda müvekkili rödovans süresi sona erdikten sonraki aşamada maden sahasında çalışma yapılamayacağını bildiğinden bu tarihten sonraki çalışmaları müdür olarak onaylamadığını, davacıların huzurdaki davanın dayanağı yapmış olduğu işçilerin SGK kaydının oluşturulmasına engel olma eyleminin maddi gerçeği yansıtmadığını, rödovans sözleşmesinin sona ermesi nedeniyle Migem tarafından madencilik faaliyetlerinin 09/09/2018 tarihinden itibaren sonlandırıldığını ve maden mevzuatı gereği bu tarihten sonra sahada çalışma yapmanın suç teşkil edeceği de dikkate alındığında müvekkilin şirket müdürü olarak 09/09/2018 tarihinden sonra maden sahasında işçilerin çalışmasına onay vermemesi belirtilen yasal düzenlemelere uygun olduğunu, Rödovans sözleşmesinin sona ermesinden sonra madencilik faaliyeti yasaklanan sahada düzenlenen uydurma bir ‘‘İş Yeri Durum Tespit Tutanağı’’ ile müvekkili aleyhine müdürlükten azil davasının ikame edilmesi davacıların kötüniyeti olduğunu gösterdiğini, bu nedenlerle davacıların mesnetsiz ve hukuka aykırı davasının reddini, davacıların … yerine tedbiren yönetici kayyım atanması yönündeki ihtiyati tedbir taleplerinin dosya kapsamı ve mevcut delil durumu dikkate alınarak reddini, yargılama giderlerinin davacılara yükletilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava, limited şirket yöneticisinin temsil ve yönetim yetkisinin kaldırılması istemine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmıştır.
Dava dışı şirketin 19/04/2018 tarihinde yapılan genel kurulun 6 nolu kararı ile şirket ortaklarından davacı … ile ortak olmayan davalı …’in,süresiz olarak şirketi müştereken temsil etmeye yetkili kılınmışlardır.Temsil ve ilzam yetkisi TTSG’nin 08/06/2018 gün ve 9596 sayılı nüshasında yayınlanmıştır.Davacılar ise,dava dışı şirketin ortağı olup tarafların aktif ve pasif husumetlerinin bulunduğu anlaşilmaktadır.
Huzurdaki davanın konusu dava dışı … Madencilik Sanayi ve Limited Şirketi’nin müdürü davalının TTK md. 630 (2)’ye istinaden haklı sebeple mahkemece temsil yetkisinin kaldırılarak görevden azlidir, Ortaklara ait yönetme hakkı ve temsil yetkisinin kaldınlmasına ilişkin olarak 6102 s. TTK mülga TTK dan farklı bir düzenleme getirmiştir, Limited şirketlerde müdürlerin görevden alınması, yönetim ve temsil yetkisinin geri alınması ve sınırlandırılmasını düzenleyen TTK md, 630- (1) e göre “Genel kurul müdürü veya müdürleri görevden alabilir, yönetim hakkım ve temsil yetkisini sınırlayabilir”
Görüldüğü üzere TTK md. 630’da müdürlüğün azille sona ermesi bakımından ne ortak olan müdürle ortak olmayan müdür ayrımına gidilmiş ne dc müdürlük sıfatının şirket sözleşmesi ya da genel kurul kararıyla kazanılması durumları için farklı hükümler öngörmüştür. Böylece 6102 s. TTK ortak olup olmamasına, veya sözleşmeyle veya genel kurul kararıyla atanıp atanmadığına bakmaksızın genel kurul kararıyla müdür veya müdürleri görevden alma ya da yönetim hak ve temsil yetkisinin sınırlanmasına, imkân sağlamıştır.
Genel kurulda çoğunluğun sağlanamaması halinde TTK md, 630 (2) ye istinaden her ortak, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir. Şirketin pay dağılımı dikkate alındığında davalının genel kurulda azlinin veya yetkilerinin sınırlandırılmasının mümkün olmadığı görülmekledir. O halde TTK md. 630 (2) ye istinaden her bir ortak tarafından mahkemeden haklı sebeplerin varlığına istinaden müdürün azli talep edilebilir, Bununla birlikte limited şirket müdürünün azli veya temsil yetkisinin sınırlandırılmasını isteyen ortağın haklı nedenlerin varlığını ispat etmesi gerekir. Haklı sebeplerin neler olabileceği TTK md, 630 (3)’de örnekseme yoluyla sayılmıştır. Buna göre, yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlâl etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunur.Haklı sebep, her olayın özelliğine göre değerlendirilmelidir.Genel kurulun birçok kez kanuna aykırı şekilde toplantıya çağrılması, azlık hakları ile bireysel hakların devamlı ihlâli, özellikle bilgi alma ve inceleme haklarının engellenmesi, şirketin sürekli zarar etmesi, dağıtılan kâr payının sürekli azalması, ortaklar arasmdaki şiddetli geçimsizlik, şirketin devamlı olarak kâr getirmemesi, şirket amacının gerçekleşmesinde ekonomik ve hukuki imkânsızlık, kanun esas sözleşme ve genel kurul kararlarının yerine getirilmemesi veya sürekli şekilde ihlali, uzun yıllar ciddi bir faaliyetin olmaması gibi hususlar haklı sebep olarak kabul edilebilir.
Nitekim Yüksek Mahkemenin uygulamasında da pek çok çeşitli ve hatta kişisel sayılabilecek olgunun ortaklığın feshinde haklı sebep olarak yorumlandığı görülmektedir. Örnek olarak, şirket mükellefiyetlerinin yerine getirilmemesi, rekabet yasağının ihlâli, sadakat borcuna aykırı hareketler, şirket defterlerinin düzgün tutulmaması gibi ortaklığa ilişkin sebepler yanında diğer ortaklar ve yakınlarına rencide edici sözler söylemek, haksız fiilde bulunmak, tutuklanma gibi sebeplerle ortaklık işlerinden uzak kalma ve boşanma gibi kişisel sebeplerin de uygulamada haklı sebep olarak nitelendirildiği görülmüştür.
Kişisel sebepler, pay sahiplerinin maddi haklarının ihlâl edilmesinden bağımsız olarak müdürlerin haklı sebeple azline gerekçe teşkil edecek ise, bu sebeplerin, ortaklığın devamına ve pay sahiplerinin bundan sonra birlikte çalışmasına engel teşkil edecek ağırlıkta olmalarını aramak gerekir. Bu da ancak pay sahiplerinin kişiliklerinin önemli olduğu şahıs şirketi benzeri aile şirketlerinde yahut az ortaklı küçük anonim ortaklıklarda söz konusu olabilir (Nuri Erdem, Anonim Ortaklığın Haklı Sebeple Feshi, İstanbul 2012, s. 154-155).
Davacılar davalının özen yükümlülüğünü ihlâl etmiş olmasını haklı sebep olarak ileri sürmektedir. 6102 s, TTK md, 626 da özen ve bağlılık yükümlülüğü düzenlenmiştir. Özen yükümlülüğü ve şirketin menfaatlerinin gözetimi şirket ortağı olsun olmasın bütün yöneticileri kapsayacak biçimde düzenlenmiştir. Madde dikkatle incelendiğinde “özen yükümlülüğü” ile “şirket menfaatinin gözetilmesi” kavramlarının birbirinden ayrıldığı görülmektedir. Özen yükümlülüğü ile kastedilen, müdürlerin iş ve işlemlerde göstermeleri gereken dikkat, ciddiyet ve bilimselliktir, Tl’K md, 626‘nın gerekçesinde bu durum “bir karar alınmadan önce pazar araştırması, finansal durum değerlendirmesi, borçlara ve etiğe uygunluk İncelemesi yapılması bilimselliğin ve modern yönetim ilkelerinin gereği olup, bu inceleme, araştırma ve değerlendirmeler özen kavramının tanımına dahildir” şeklinde ifade edilmiştir. İşin gerektirdiği özen görevi yerine getirebilmek için yetkin olma, ilgili bilgileri değerlendirebilme, uygulamayı vc gelişmeleri izleyebilme ve denetleyebilmek için gereken yetenek ve öğrenime sahip olmayı gerektirir. Müdür görevine getirilen bir kimseden aynı nitelik ve büyüklükteki bir şirketin yöneticisi gibi davranması, önüne gelen bilgileri değerlendirebilecek, uygulayabilecek, sektördeki gelişmeleri takip edebilecek, şirketi kontrolü altında tutabilecek, onu yönetebilecek yetenek ve eğitime sahip olması beklenecektir. Gerekli dikkat ve özenin gösterilip gösterilmediği, her olayın kendi bünyesinde incelenmeli ve ölçü olarak, normal tedbirli bir insandan, o olayda ve koşullarda beklenen davranış dikkate alınmalıdır.
Limited şirketlerin yönetim ve temsiline ilişkin TTK. m. 623/3 hükmüne göre: “Müdürler, kanunla veya şirket sözleşmesi ile genel kurula bırakılmamış bulunan yönetime ilişkin tüm konularda karar almaya ve bu kararları yürütmeye yetkilidirler”.
Sözkonusu hükümler birlikte dikkate alındığında, dava konusu şirketin temsil ve idare edilmesinin, şirket adına bütün işlemlerin basiretli bir tacir gibi yürütülmesinin, ticari defterlerin muhasebe ilkelerine uygun olarak tutulmasının,şirketin zarara uğramaması için gerekli tedbirleri almak,şirket menfaatlerini korumak için gerekli özeni göstererek yapılması gereken işlemleri yapmak ve bağlılık yükümlülüğüne aykırı davranmamak davalının sorumluluğunda olduğu açıktır.
Tüm bu genel açıklamalardan sonra somut olaya döndüğümüzde;dava dışı şirketin üç ortaklı olduğu ve en son yapılan genel kurulda davacı … ile ortak olmayan davalı şirketi müştereken temsil etmek üzere müdür olarak seçilmişlerdir.Davacıların iddiası,müşterek yetkili müdürün şirket menfaatlerine aykırı olarak hareket ettiği,şirketi bilerek zarar verdiği,sigortasız işçi çalıştırması nedeniyle şirkete idari para cezası uygulandığı ve davalının aynı faaliyet alanında başka bir şirketin müdürlüğünü yaptığından bahisle davalı müdürün azline karar verilmesidir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgeler incelendiğinde,davalı şirket müdürünün sigortasız işçi çalıştırması nedeniyle SGK tarafından şirkete idari para cezası uygulandığı görülmüştür.Her ne kadar davalı bu durumu kabul etmemiş,işçileri kendisinin çalıştırmadığını savunmuş ise de,SGK’dan gelen yazıyaekli işçi beyanları incelendiğinde,işçileri işe alan kişinin davalı olduğu saptanmıştır.Yine dava dışı şirketin faaliyetine devam edip amacını gerçekleştirmek için zorunlu bulunan maden ruhsatının idare tarafından iptal edilmesi üzerine şirket ortağı olan davacıların İstanbul 10.İdare Mahkemesine açtıkları davada davalı şirket müdürünün davaya icazet vermediği gibi diğer müşterek yetkili müdür ile birlikte hareket ederek ruhsatın iptali kararının iptali ile ilgili olarak herhangi bir işlem yapmayarak dava dışı şirketin menfaatlerine aykırı davranış içinde olduğu anlaşılmaktadır.Diğer taraftan davacıların şikâyeti üzerine davalı müdür hakkında kamu davası açıldığı,tarafların birbirini suçladığı,taraflar arasında ciddi geçimsizliğin bulunduğu,bu geçimsizliğin şirket faaliyetlerinin durmasına yol açtığı,müşterek yetkili müdürlerin bir araya gelerek şirketin menfaatleri gereği yapılması gerekenleri yerine getirmedikleri,bu durumda davalının kendisine yapılan ihtarlara rağmen gerekli adımları atmadığı ve şirketin menfaatlerini koruma yükümlülüğne aykırı davrandığı anlaşılmıştır.Davacılar her ne kadar davalının dava dışı … Madencilik şirketinin de müdürlüğünü yaptığından bahisle şirket müdürünün bu nedenle de özen ve bağlılık yükümlülüğüne aykırı davrandığını iddia etmişler ise de,davalının,bu şirketteki müdürlüğünün eski tarihli olduğu anlaşıldığından bu durum müdürün özen ve bağlılık yükümlülüğü kapsamında aykırılık teşkil etmediği sonucuna varılmıştır.
Yukarıda yapılan tespitlere göre,davalı yöneticinin özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlâl etmesi özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlâl ettiği,taraflar arasındaki geçimsizliğin, ortaklığın devamına ve pay sahiplerinin bundan sonra birlikte çalışmasına engel teşkil edecek ağırlıkta olduğu,şirket müdürü davalının usulsüz işçi çalıştırması nedeniyle dava dışı şirketi zarara uğrattığı,şirketin amacını gerçekleştirmek için gerekli olan maden ruhsatının iptali kararının iptali istemi ile davacı ortakların açtığı davaya muvafakat etmediği gibi bu davanın yürütülmesi için kendisine yapılan ihtaratlara rağmen gerekli adımları atmayarak şirket menfaatlerini aykırı davrandığı,bu hâli ile azil için haklı nedenlerin oluştuğu anlaşıldığından davanın kabulü ile davalı müdürün yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin TTK’nın 630/2 nci maddesi uyarınca kaldırılmasına,şirketin menfaatlerinin korunması,müşterek yetkili müdürlerin ortak karar alamamaları ve şirketin faaliyetinin devamı için davacıların talebinin kabulü ile dava dışı şirkete tedbiren yönetim kayyımı atanması gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile;davalı şirket müdürünün,dava dışı 1667-5 sicil numaralı … Madencilik Sanayi ve Ticaret Limited şirketindeki yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin TTK’nın 630/2 nci maddesi uyarınca haklı sebeple KALDIRILMASINA,
2-Dava dışı … sicil numaralı … Madencilik Sanayi ve Ticaret Limited şirketine müşterek yetkili müdür … ile birlikte şirketi temsil etmek üzere …. ve ….’nin dava kesinleşinceye kadar tedbiren yönetim kayyımı olarak ATANMALARINA,
3-Şirketin, mahkememizce atanan yönetim kayyımları ile birlikte müşterek yetkili müdürünün oy çokluğu ile verecekleri kararlar ile temsil ve ilzam EDİLMESİNE,
4-Mahkememizce atanan kayyımlara ¨ 5.000,00 (Net) ucret takdirine,ücretin yönetim kayyımları tarafından doğrudan şirket hesabından çekilmesine,
5-Dava dışı … sicil numaralı … Madencilik Sanayi ve Ticaret Limited şirketine yönetim kayyımı atandığına ilişkin kararın tescili için İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne müzekkere YAZILMASINA,
6-Dava dışı … sicil numaralı … Madencilik Sanayi ve Ticaret Limited şirketine yönetim kayyımı atandığına ilişkin kararın ilanı için Ticaret Sicil Gazetesine müzekkere YAZILMASINA,masrafın davacılar tarafından KARŞILANMASINA,
7-Alınması gerekli ¨54,40 karar ve ilam harcından peşin alınan ¨35,90 Harcın mahsubu ile bakiye ¨18,50 harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
8-Davacılar tarafından ödenen ¨35,90 Başvurma Harcı ile ¨35,90 Peşin Harcın davalıdan alınarak davacılara VERİLMESİNE,
9-Davacılar tarafından yapılan 47 adet tebligat + posta ücreti ¨579,30, bir ilan masrafı ¨89,00 olmak üzere toplam ¨668,30 yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara VERİLMESİNE,
10-Davacıların kendilerini bir vekil ile temsil ettirdikleri anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap edilen ¨ 3.400,00 ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacılara VERİLMESİNE,
11-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafından peşin olarak yatırılan ¨336,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacılar vekili ile davalının yüzlerine karşı, oy birliği ile verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 12/11/2020

Başkan …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Katip ….
☪e-imzalıdır.☪

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.