Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/936 E. 2020/213 K. 04.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/936 Esas
KARAR NO : 2020/213 Karar

DAVA : İtirazın İptali (Ticari İşletmenin Satılması Veya Devrinden Kaynaklanan)

DAVA TARİHİ : 02/10/2018
KARAR TARİHİ : 04/03/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/04/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari İşletmenin Satılması Veya Devrinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesi ile müvekkilinin, işletmekte olduğu “…” isimli işyerini davalıya devrettiğini, Kafe demirbaşlar bedeli olarak, 24/01/2018 tarihinde 5,6,7,9,10,11,12,13,14,15,16,17,21 sıra nolu faturalar düzenlendiğini, müvekkilinin fatura bedellerinden 15.000TL bakiye alacağı bulunduğunu, alacağın tahsili için davalı hakkında Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün, ….Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalının 26/07/2018 tarihinde borca itiraz ederek takibi durdurduğunu, davanın kabulüne, davalının % 20′ den az olmamak üzere icra inkar tazminatıana mahkum edilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile taraflar arasında kurulan borç ilişkisinin faturaya dayalı olmayıp kafe devrinden kaynaklanan bir ilişkisi olduğunu, müvekkilinin, davacıya 84.950.00TL toplam borcu olup, 72.700 TL bakiyelik kısmını banka kanalıyla ödediğini, tanık olarak dinletecekleri …’ya 2.900 TL elden ödeme yaptığını, müvekkilinin davacının … Gıda San ve Tic Şti’ye olan ve aralarındaki Franchise Sözleşmesinden doğan 3.500 TL borcu da ödediğini, ….. ve …’ya olan borçlarının kalan kısmı olan. 5.850 TL borcu da kendilerine bir türlü ulaşamadığı için ödemek zorunda kaldığını ve anlaştıkları rakamın tamamını davacıya ödediğini belirterek davanın reddine, takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Taraflara usulüne uygun davetiye tebliğ edilmiştir.
Davacı tanığı … 23/10/2019 tarihli duruşmada “Ben davacı …’nin şahıs firmasına eşimle birlikte gayri resmi olarak fiili ortağı idim, ortaklığımız 7-8 ay sürdü, bu ortaklığımız süresi içerisinde …. isimli iş yerini işletiyorduk, daha sonra davacı ve eşi ile konuşarak ortaklıktan ayrılmak istediğimi bildirdim, ortaklıktan ayrıldık, davacı … iş yerini devretmek istemiş, marka sahibi olan davalı … ile Frencay sözleşmesini iptal edip davalıya iş yerini devretmek üzere anlaşmışlar, devir işleminden sonra … benim ortaklıktan ayrılmak sebebiyle hisseme düşen bedelin 11.450 TL ‘lik kısmını bana … ödedi, iş yerinin kaçı devredildiği miktarı bilmiyorum, ancak davalıdan öğrendiğim kadar 80.000 TL’ye devredilmiş, demirbaşlar ve iş yerinin ayrıca devir parası konusunda ayrım olup olmadığına ilişkin bilgim yoktur ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlen- dikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi mahkemelerin Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki iliş- kinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işlet- mesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
“..Gaziantep … Asliye Hukuk Mahkemesi; “…Uyuşmazlığın her iki tarafından ticari işletmesiyle ilgili olduğundan davaya bakma görevinin Ticaret Mahkemesine ait olduğu…” gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Gaziantep ….. Asliye Ticaret Mahkemesi ise “…Davanın malvarlığı ilişkin olduğundan davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesine ait bulunduğu…” gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nun 4. maddesinde “…Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; a) Bu Kanunda, …… görülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.” hükmüne yer verilmiştir. Yine, aynı Kanunun 5. maddesinde tüm ticari davalara Asliye Ticaret Mahkemesinde bakılacağı belirtilmiştir. Dosya kapsamından, davacının Birfotoğraf ünvanlı işyerinin maliki ve işleticisi olduğu, 2. sınıf işletme defterine tâbi esnaf olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, davacı tacir olmadığından, uyuşmazlığın 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi uyarınca genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir…” Yargıtay 20 Hukuk Dairesi, 2016/9301 Esas, 2016/7937Karar.
Dosya tüm deliller ile birlikte değerlendirildiğinde; her ne kadar dava Ticaret Mahkemesine açılmış ise de, iş bu davanın mahkememizde görülebilmesi için davanın mutlak ticari dava olması durumunda her iki tarafın da tacir ve dava konusunun da ticari işletmesi ile ilgili olması gerekmektedir. Bu kapsamda davacının Esnaf ve Sanatkarlar odasına kaydının olduğu esnaf olduğu, Davacının bağlı bulunduğunu vergi dairesine müzekkere cevabına göre davacı 213 Sayılı VUK’un 177 maddesine göre birinci sınıf tacir olmadığı bilanço esasına göre defter tutmakla yükümlü olmadığı, münhasıran TTK 4. md de sayılan sözleşmeler arasında yer almadığı, ticari dava niteliği bulunmayan iş bu ihtilafın hallinde Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’nin gö- revli olduğu, kamu düzeninden sayılan mahkemenin görevi hususunun HMK 114/1-c md de dava şartları arasında düzenlendiği, taraflarca ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gerektiği dikkate alınmakla göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle, HMK 114/1-c ve 115/2 md gereğince DAVANIN USULDEN REDDİNE, Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğuna,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna baş- vurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Asliye Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne gönderilmesine,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin ihtarına,
5- Yargılama gideri ve harçların nihai karar ile birlikte değerlendirilmesine dair,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK 394/5 ve 341/1 maddesi gereğince tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
04/03/2020

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza

“iş Bu Evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanununun 5. Madde Uyarınca Güvenli Elektronik İmza İle İmzalanmış Olup, 22. Madde Uyarınca Da Islak İmza İle İmzalanmayacaktır.”