Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/903 E. 2020/693 K. 22.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/903
KARAR NO : 2020/693

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/09/2018
KARAR TARİHİ : 22/10/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili tarafından mahkememize sunulan 25/09/2018 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile borçlular arasında imzalanan 06.01.2015 tarih ve 300.000 USD, 02.09.2016 tarihli ¨1.000.000 bedelli Kefalet Taahhütnamesi gereği, adı geçen şirket lehine verilen kuruluşlarının kefaleti ile …. Bankası A.ş. tarafından …. Makina Elektronik San Ve Tic Ltd Şti. lehine Ticari Kredi kullandırıldığını, borçlu …., ….. VE ….sözkonusu kefalet taahhütnameleri gereği ¨ 1.000.000 ile, …., ….Gıda Tekstil Tıbbi Malzemeler Tic. ve San Ltd. Şti. ve tasfiye halinde … Denge Makine Dış Tic Pazarlama Ltd Şti söz konusu Kefalet Taahhütnamesi gereği 300.000 USD ile müteselsil kefil sıfatı ile sorumlu olduklarını, davalı ….. Makina Elektronik San ve Tic Ltd. Şti., ….. Bankası A.Ş. ile akdettiği sözleşmelerden doğan taahhütlerini yerine getirmediğini, davalı borçluların ….. Bankası A.Ş. nezdinde kefalete konu kredi borcunu ödememesi nedeni ile anılan bankanın talebi ile kuruluşlarının kefaletine başvurarak sorumluluk tutarını tazmini talep edildiğini ,bankanın talebi üzerine müvekkili tarafından kefalete konu ….. Bankası A.Ş’ ye 18.05.2018 tarihinde ¨690.000 ödeme yapıldığını, ancak masraflar, faiz ve sair alacaklar neticesinde talep tarihinde ki alacaklarının ¨ 700.541,67 ‘ ye yükseldiğini, takip çıkışı alacaklarının ¨727.779,50 olduğunu, bunun üzerine davalı ….. Makina Elektronik San Ve Tic Ltd Şti ve kefillerine Ankara …. Noterliğinin 08.06.2018 tarih ve …. yevmiye nolu ihtarnamesi keşide edilerek ödenmeyen ücretlerinden kaynaklanan borcun müvekkilinin şirkete ait …bank A.Ş. hesabına 3 gün içinde ödenmesi , ihtarnamede belirtilen miktar öngörülen süre içinde ödenmediği takdirde muhataplar hakkında kanuni takibe geçileceği hususu ihtar edildiğini, ihtarname davalı borçlulara tebliğ edilmesine rağmen öngörülen sürede ve sonrasında ödeme yapılmadığını, davalılar hakkında Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin …. D.İş Sayılı dosyasından ihtiyati haciz kararı alındığını ve Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden esas takibe geçildiğini, bu takip neticesinde borçlulara ödeme emri ve dayanakları ….’ye 04.08.2018 tarihinde, …..’a 7/8/2018 tarihinde, …’ye 06/08/2018 tarihinde tebliğ edildiğini, ….. Makine Elektronik San ve Tic Ltd Şti’ye çıkarılan tebligat bila kapalı iade döndüğünü, davalılar vekili tarafından 15.08.2018 tarihinde icra takibine haksız olarak yetki ve borca itiraz yapıldığını, yapılan itiraz neticesinde icra takibi durduğunu, davalıların itirazları doğrultusunda 25.09.2018 tarihinde tebliğ edildiğini, yasal süresi içinde itirazın iptali davasını açtıklarını, 02.09.2016 tarihli ¨ 1.000.000 bedelli kefalet taahhütnamesine ve 06.01.2015 tarihli 300.000,00 USD bedelli kefalet taahhütnamesine bakıldığında yetkili mahkemeler başlıklı 17. Maddede, ” işbu taahhütnameden doğacak her türlü anlaşmazlıklarda genelde … A.Ş.’nin Merkez ve Şubelerinin bulunduğu yer Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkili olup, takibe konan teminatların durumuna göre … A.Ş.nin yetkili Mahkemeleri ve İcra Dairelerini belirleme hakkı ve yetkisi olduğunu da ayrıca kabul ediyoruz.” dendiğini, müvekkilinin … AŞ’nin … .şubesi mevcut olup, Bakırköy İcra Daireleri ve Mahkemelerinin yetkili olduğunu, görüldüğü üzere davalı/borçluların yetkiye ve borca itirazları haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, bu sebeple yetki yönüden itirazlarının reddini talep ettiklerini, fazlaya ilişkin dava talep ve hakları saklı kalmak ve tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla davalı borçluların Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapmış oldukları haksız ve yasal dayanaktan yoksun itirazın iptali ile yetkili Bakırköy …. İcra Müdürlüğü dosyası üzerinde devamına, ayrıca dava konusu alacağın % 20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı talep etmek zaruri olduğunu, bu nedenlerle davalı borçluların Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyasına yapmış oldukları haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazlarının iptali ile takibin icra takip talebinde belirtilen koşullarda davalılar yönünden faizi ve ferileriyle birlikte ayrı ayrı devamını, davalıların dava konusu alacağı yüzde 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA;
Davalıya usulüne uygun tebligat çıkartıldığı ancak davalının cevap dilekçesi sunmadığı görüldü.
Davalı kefiller …,….. ve ….. hakkında açılan davanın bu dosyadan tefrikine karar verilmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE :
Dava,kefalet sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili için davalı aleyhine girişilen icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Talimat yoluyla Ankara … Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından alınan bilirkişi raporunda; Davacı …. Fonu AŞ.’nin takip konusu yaptığı kredinin , … kefaletiyle dava dışı … Aş. Tarafından kullandırıldığı ancak ilgili bankaya ait kredi belgelerine dosya kapsamında rastlanılmadığını, verilen yetkiye istinaden, mail ortamında bankadan eksik belgelerin talep edildiği ancak talebin mahkemeye müzekkere yazılarak yapılması gerektiği ifade edilerek karşılanmadığını, rapor düzenlenebilmesi için aşağıda belirtilen belgelerin dosyaya kazandırılması gerektiğini,
Eximbank’dan talep edilecek belgeler
Kredinin türü de (BCH , taksitli, KMH vs.) belirterek
1-Davalı ………Ltd. Şti. İle banka arasında düzenlenen sözleşmeler,
2-Kredinin canlı olduğu döneme ait hesap ekstresi
3-Bankanın krediye fiilen uygulandığı akdi faiz oranları ile temerrüt tarihinde geçerli olan temerrüt faiz oranları
4-136.800,00 olarak deposu talep edilen teminat mektubunun sistem kayıtlarıında halen meri olduğunu gösteren hesap ekstresiyle birlikte teminat mektubu fotokopisinin,
5-Davalı ……… Ltd. Şti. ‘nin banka nezdinde bulunan DTH ve TL mevduat hesapları belirtilen her bir madde cevaplandırılıp dosyaya ibrazı halinde rapor tanzim edilebileceğini bildirmiştir.
Talimat yoluyla Ankara … Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından alınan bilirkişi ek raporunda;
Takip tarihi 31.07.2018 itibariyle , davalı ….. Makina Elektronik San. Ve Tic. Ltd. Şti. ‘nin davacı …. Aş.’ne
A-Hesaplanan borç tutarının ¨652.058,29 esas alınması halinde

Asıl Alacak
¨ 652.058,29
İşlemiş Temerrüt Faizi
¨ 33.898,96
BSMV
¨ 1.694,95
Masraf
¨ 1.649,51
TOPLAM
¨ 689.301,71

B-Tazmin edilen borç tutarının (¨690.000,00) Esas alınması halinde;

Asıl Alacak
¨ 690.000,00
İşlemiş Temerrüt Faiz
¨ 35.937,50
BSMV
¨ 1.796,88
Masraf
¨ 1.649,51
TOPLAM
¨ 729.383,89

Borçlu olduğunu ,
Hesaplardan hangisine itibar edileceğinin mahkemenin takdirinde olduğunu,
Kabul gören asıl alacak tutarına %25 temerrüt faizi ve %5 BSMV uygulanmak , işlemiş faiz ve ferileri ilave edilmek suretiyle tahsilini gerektiğini bildirmiştir.
Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacının davalı asıl borçlu şirket ve dava dışı kefiller aleyhine genel kredi sözleşmesine konu borcun ödenmesi amacıyla ilamsız icra takibine geçtiği, borçlulara ödeme emrinin tebliği üzerine asıl borçlu şirket vekilinin süresinde, borca ve icra dairesinin yetkisine itiraz ettiğini belirterek takibin durmasına sebebiyet verdiği,İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği,bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği,davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.

HMK’nın 114/1 nci maddesinde dava şartları tahdidi olarak sayıldıktan sonra anılan maddenin ikinci fıkrasında da “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” hükmü ile diğer kanunlarda dava şartlarına ilişkin düzenlemelerinde dikkate alınması gerekliliğine vurgu yapılmıştır.
Sözü geçen Kanun’un 115 nci maddesi hükmü de “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
(2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.” şeklinde olup buna göre Mahkeme’nin dava şartı noksanlığı hâlinde yapacağı işlemler düzenlenmiştir.
Borçlu vekili takibin yapıldığı icra dairesinin yetkisine itiraz ettiğinden öncelikle takibin yapıldığı icra dairesinin yetkili olup olmadığının tespiti gerekmektedir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 50 nce maddesi hükmü “Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe yetkilidir.
Yetki itirazı esas hakkındaki itirazla birlikte yapılır. İcra mahkemesi tarafından önce yetki meselesi tetkik ve kati surette karara raptolunur.” şeklinde olup İcra ve İflas Kanunu yetki ile ilgili Hukuk Muhakemeleri Kanuna atıf yapmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ilgili maddeleri ise aşağıdaki gibidir.
“Genel yetkili mahkeme
MADDE 6- (1) Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.
(2) Yerleşim yeri, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre belirlenir.
Davalının birden fazla olması hâlinde yetki
MADDE 7- (1) Davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır.

(2) Birden fazla davalının bulunduğu hâllerde, davanın, davalılardan birini sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı, deliller veya belirtilerle anlaşılırsa, mahkeme, ilgili davalının itirazı üzerine, onun hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik kararı verir.
Sözleşmeden doğan davalarda yetki
MADDE 10- (1) Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir.”
Yukarıda anılan Kanun maddelerine göre icra takibinin yapıldığı Bakırköy …. ncı İcra Müdürlüğünün yetkili olup olmadığı değerlendirildiğinde,takip borçlusu davalı şirket ile dava dışı kefillerin ikamet adreslerinin Bursa olması nedeniyle takibin yapıldığı icra dairesi yetkili değildir.Diğer yandan kredinin ,….. Bankası A.Ş’nin … şubesi kullandırıldığı ve davacı Kredi fonunun da davalı ile yapılan kefalet sözleşmesi nedeniyle sorumlu olduğu borcu … …. Bankası vasıtasıyla ödediği,buna göre sözleşmenin ifa edileceği yerin Bursa olduğu,ifa yeri icra dairesinin Bakırköy olmadığı, bu nedenle Bakırköy … ncı İcra Müdürlüğünün yine icra takibinde yetkili olmadığı anlaşılmıştır.
Davacı ile davalı tacir olup imzalanan Kefalet Taahhütnamesinde yetki şartını içeren düzenleme mevcut olup HMK’nnı 17 nci maddesi açısından konunun değerlendirilmesi gerekmektedir.
6100 sayılı HMK’nın 17 nci maddesi hükmü”Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” şeklinde olup anılan Kanun’un 18 nci maddesi hükmü de”Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri konular ile kesin yetki hâllerinde, yetki sözleşmesi yapılamaz.Yetki sözleşmesinin geçerli olabilmesi için yazılı olarak yapılması, uyuşmazlığın kaynaklandığı hukuki ilişkinin belirli veya belirlenebilir olması ve yetkili kılınan mahkeme veya mahkemelerin gösterilmesi şarttır.” şeklindedir.
Tacirlerle tacirlerin, tacirlerle kamu tüzel kişilerinin ve kamu tüzel kişilerinin kendi aralarında, üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri (sulh olmak suretiyle sona erdirebilecekleri) hukukî ilişkilerden kaynaklanmış ya da ileride kaynaklanabilecek olan hukukî uyuşmazlıklarla ilgili olarak açılacak davalar bağlamında, kanunen yetkili konumda bulunan genel ve özel (diğer) yetkili mahkemelerin yetkisinin devam etmesi kaydıyla, kanunen yetkili olmayan bir yargı yerini yetkili hâle getirmek; yani, alternatif bir yetki kuralı yaratmak yahut kanunen yetkili konumda bulunan genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisini tümüyle ortadan kaldırıp; salt kararlaştırılmış olan yer mahkemesini yetkili kılmak amacıyla yapmış oldukları sözleşmeye, yetki sözleşmesi denir.
Yetki sözleşmelerinin geçerlilik şartlarının neler olduğu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 18. maddesinin ikinci fıkrasında gösterilmiştir. Bu geçerlilik şartlarının ikisi esasa; birisi ise, şekle ilişkindir.
Her şeyden önce, yetki sözleşmesinin, geçerlilik kazanabilmesi için,uyuşmazlığın kaynaklandığı hukukî ilişkinin, belirli olması veya belirlenebilir bir nitelik taşıması şarttır. Yani, yetki sözleşmesinde, uyuşmazlığın kaynaklandığı veya kaynaklanacağı hukukî ilişki tipinin, kategorik olarak ferdîleştirilmiş (somutlaştırılmış) bulunması, yasal bir zorunluluktur.
Yine, yetki sözleşmesinin geçerlilik kazanabilmesi için, bu sözleşmede,yetkili kılınmak istenen mahkeme veya mahkemelerin açıkça tâyin edilmiş olması; yani, belirlenmiş bulunması şarttır. Açıkça belli edilmiş olmak kaydıyla, birden fazla yer mahkemesinin yetkili kılınması da, hukuken mümkündür. Belirli olmak kaydıyla, birden fazla yer mahkemesini yetkili kılmabağlamında, taraflara tanınmış olan usulî olanağın, dürüstlük ilkesine uygunolarak kullanılması gerekir (HMK m. 29, I; TMK m. 2). Dürüstlük kuralına ve kamu düzeninin korunması düşüncesine dayanılarak, taraflardan birisinin, nerede isterse orada dava açabilmesine olanak verecek şekilde, yetki sözleşmesinde, yetki bağlamında bir belirlemede bulunulmasına, izin verilmemelidir.. Kaldı ki; bu hâlde, yetkili kılınan mahkeme de, zaten belirlilikten yoksundur. Bu nedenle de, yetki sözleşmesi, geçerlilik kazanamaz.
Ayrıca, yetki sözleşmesinin geçerlilik kazanabilmesi için, yazılı şekilde gerçekleştirilmiş bulunması da şarttır. Burada sözü edilen yazılı şekilden maksat, adî yazılı şekildir. Yani, yetki sözleşmeleri bağlamında, adî yazılı şekil, bir sıhhat şekli konumundadır (TBK m. 13-15) (Prof Dr.Süha Tanrıver,Hukuk Muhakemeleri Kanunu Bağlamında Akdedilen Yetki Sözleşmeleri Üzerine Bazı Düşünceler ,https://…., Erişim Tarihi, 10/11/2020)
Yukarıda yapılan genel açıklamalar ışığında somut olaya döndüğümüzde,davacı ile davalı arasında akdedilen 02/09/2016 tarihli Kefalet Taahhütnamesi başlıklı sözleşmenin 17 nci maddesi “İş bu taahhütnameden doğacak her türlü anlaşmazlıklarda genelde … A.Ş.’nin merkez ve şubelerinin bulunduğu yer mahkemeleri ve icra daireleri yetkili olup,takibe konan teminatların durumuna göre …. A.Ş’nin yetkili mahkemeleri ve icra dairelerini belirleme hakkı ve yetkisi olduğunu da ayrıca kabul ediyoruz” şeklinde olup anılan yetki şartının geçerli olup olmadığının tespiti gerekmektedir.Öncelikle yetki sözleşmesinin yazılı olması, uyuşmazlığın kaynaklandığı hukukî ilişkinin, belirli olması ve sözleşmeyi imzalayan davacı ile davalının tacir sıfatının bulunması gözönüne alındığında geçerli olduğu kuşkusuzdur.
Yetki sözleşmesinin geçerli olması için gerekli bir diğer şart ise,yetkili kılınmak istenen mahkeme veya mahkemelerin açıkça tâyin edilmiş olması şartıdır.Bu bağlamda sözleşme incelendiğinde,taraflar davacı şirketin merkezinin ve şubelerinin bulunduğu mahkeme ve icra dairelerini yetkili kılmışlar,davacı da Bakırköy İlçesinde şubesi bulunduğundan bahisle icra takibini Bakırköy … nci İcra Müdürlüğünde başlattığını,borçlu vekili ise icra takibinin yapıldığı icra dairesinni yetkili olmadığını savunmuştur.
Yetki sözleşmesiyle yetkili kılınan mahkeme veya mahkemelerin gösterilmesi gerekir (m.18/1). Tarafların dilediği mahkemede dava açabileceği veya davanın açıldığı anda yetkili mahkemeyi davacının belirleyeceği şeklinde yapılan yetki sözleşmesi yetkili kılınan mahkeme belirli olmadığı için geçersizdir. Zira bu durumda davalı, davacının keyfî iradesine terk edilmiş olur. Davalı kendisi için elverişli olmayan bir yerdeki mahkemede savunma yapmak zorunda bırakılabilir. Savunma hakkının önceden tahmini mümkün olmayan zorluklara maruz bırakılması ihtimalini taşıyan böyle bir yetki sözleşmesi kamu düzenine aykırıdırSeçilen mahkemenin belirli olduğunun kabulü için yetkili kılınan mahkeme ismen zikredilmiş olmalıdır.(Yüksek Yargıtay 11 nci Hukuk Dairesi’nin 17/02/2016 gün ve 2015/7244 esas,2016/1657 karra sayılı ilamı)
Bu çerçevede somut olayda icra dairesinin yetkili olup olmadığı değerlendirildiğinde, yetki sözleşmesinde mahkeme isminin açıkça zikredilmediği,buna göre yetkili kılınan mahkeme veya mahkemelerin belirli olma şartının gerçekleşmediği anlaşıldığından,taraflarca imzalanan yetki sözleşmesi geçerli olmayıp icra takibinin İİK’nın 50 nci maddesi yollamasıyla HMK’nın 6 ncı maddesi uyarınca borçlunun ikametgah icra dairesinde yapılması gerekli iken bu kurala uyulmadan ve geçersiz yetki sözleşmesine dayanılarak yetkisiz Bakırköy …. ncı İcra Müdürlüğü’nde yapılmıştır.
Tüm bu belirlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;davacı vekili, davalı ile imzalanan kefalet sözleşmesi uyarınca dava dışıkredi kullandıran bankaya ödediği paranın tahsili amacıyla girişilen icra takibine vâki itirazın iptali istemiyle huzurdaki davayı açmış ise de;davacının yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere yetkili icra dairesinde icra takibini başlatmadığı,borçlu vekilinin süresi içerisinde icra dairesinin yetkisine itiraz ettiği,yetkili icra dairesinde icra takibinin yapılmasının dava şartı olduğu,davacının geçersiz yetki sözleşmesine istinaden giriştiği icra takibinde davalının ikametgah icra dairesinin yetkili olduğu anlaşıldığından,davanın,yetkili icra dairesinde takip yapılmasına ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle HMK’nun 114/2 ve 115/2. Maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM/Yukarıda açıklandığı üzere:
1- Davanın, yetkili icra dairesinde takip yapılmasına ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle HMK’nun 114/2 ve 115/2. Maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken ¨ 54,40 peşin harcın davacı tarafından yatırılan ¨8.789,76’den mahsubu ile fazla yatırılan ¨8.735,36 harcın karar kesinleştiğinde ve talep hâlinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap edilen ¨3.400,00 ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
5-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨735,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı,davalı vekilinin yokluğunda verilen oy birliği ile verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.22/10/2020

Başkan ….
☪e-imzalıdır.☪
Üye ….
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Katip …
☪e-imzalıdır.☪

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.