Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/874 E. 2020/822 K. 07.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/874
KARAR NO : 2020/822

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/09/2018
KARAR TARİHİ : 07/12/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 30/12/2020
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesi ile müvekkilinin lavaş ekmeği üreten tandır dükkanı sahibi olduğunu, müvekkilinin, … tarafından gerek sözlü gerek silahla olmak üzere tehdit edildiğini ve boş senet imzalatıldığını, …’ ün babası … adına doldurulan senedin Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyası ile icraya konulduğunu, müvekkilinin iş bu icra dosyasından 16.08.2018 tarihinde bankadan hesaplarına haciz konulduğuna ilişkin bildirim ile söz konusu senedin Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi … D.İş kararı ile ihtiyati haciz kararı alınarak Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile işleme konulduğunu öğrendiğini, davanın kabulü ile davalı aleyhine kötüniyetli olmasından dolayı % 20 tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile müvekkiline çıkarılan tebligatın usulsüz olduğunu, davacının iddialarının dayanaksız olduğunu, davacı tarafça senedin borçluya zorla imzalatıldığına ilişkin beyanlarının da asılsız olduğunu, ödemesini zamanında alamayan ve bu nedenle ağır mağduriyet içinde olan müvekkilini daha fazla mağdur etme çabasından ibaret olduğunu, senedin zorla imzalatıldığına ilişkin hiç bir delil bulunmadığını, aksine müvekkilinin alacaklarını talep ettiği için iftira ve yalan beyanlarla müvekkilini ve ailesini zor durumda bıraktığını, davacının iddialarını destekleyen delil sunamadığını, haksız ve kötü niyetle açılan davanın reddine, davacı aleyhine % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
DELiLLER VE GEREKÇE: Taraflara usulüne uygun tebligat yapılmıştır.
Bakırköy …. İcra Dairesinin …. Esas Sayılı dosyası dosyamız arasına alınmıştır.
Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …. Soruşturma dosyanının kesinleşmiş karar ilamı dosyamız arasına alınmıştır.
Büyükçekmece …. Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasının UYAP kayıtları dosyamız arasına alınmıştır.
Tanık … beyanında; “Ben olay günü …. Hanımın dükkanında hamurculuk yaptığımdan olaya şahit oldum, … oradaydı, bir bağırış duydum, silah patladı, …’in elinde silah vardı, …. Hanımı zorla arabaya bindirmeye çalıştı , arabaya bindirip bindirmediğini tam hatırlayamıyorum, ancak sonradan … Hanımı bıraktı gitti, zaten biz olaya müdahale ettik, 155’i aradılar, Polisler geldi, sonra tehdit mesajları gönderdiğini gördüm, o mesajları okudu, zaten olay günü … Hanım geldiğinde tedirgindi, ben olay anında senet imzalatıldığını görmedim, ancak sonradan … Hanımın …’i arayarak bana zorla senet imzalattınız dediğini duydum olaya öyle vakıf oldum, sonradan da senedi yırtıp attığını söylemiş … Hanıma, ama yırtmamış ki böyle bir durum ortaya çıktı” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Dava, İİK 72. Maddesi uyarınca takipten sonra açılan menfi tespi davasıdır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 72.maddesi gereğince, borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında, borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir.
Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 s.TMK m.6).
İspat yüküne ilişkin bu genel kural menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf, o vakıayı ispat etmelidir.
“… Somut olayda davacı tarafından takibe dayanak kılınan belge, davalının aleyhine delil teşkil edecek irade beyanını içermekte olup, davalı da senetteki imzanın kendisine ait olduğunu yargılama sırasında ikrar etmiştir. Davalının senette tahrifat iddiası da yoktur. Şu halde senedin, kenarları gayrimuntazam kesilmiş bir kağıt parçası olmasının veya üzerindeki yazıların ve imzaların farklı farklı kalemlerle yazılmış olmasının HMK m.205 vd. maddelerine göre ispat gücünü etkileyen bir yanı bulunmamaktadır. Davalı, imzasını boş kağıda attığını üstünün sonradan davacı tarafından anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu iddia etmektedir. Senet için imza kurucu bir unsur olsa da imzanın senet metninden önce atılması mümkündür. Bu durumda beyaza (açığa) imzadan söz edilir. Beyaza imza atan kişi, senedin anlaşmaya aykırı olarak kendi zararına doldurulabileceğini genel hayat tecrübesiyle bilmesi gerekir. Buna rağmen açığa imza atmış olmakla kendisinden beklenen dikkat ve ihtimamı sarf etmediğinden hukukun himayesinden yararlanamaz. İspat yükü iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkartan tarafa ait olduğuna göre bu hususu davalının ispat etmesi gerekir (HMK m.190/1). Ancak böyle bir iddia ile senedin hüküm ve kuvveti azalacağından Hukuk Muhakemeleri Kanunu HMK’nun 201. maddesi çerçevesinde bu iddia sadece kesin delille ispat edilebilir. Hukukun amacının maddi gerçeğe ulaşmak olduğu şüphesizdir. Ne var ki, bu amacın sağlanmasında hâkimin izleyeceği yol kanun koyucu tarafından sübjektiflikten olabildiğince uzaklaşmış usul hükümleri ile çizilmiş olup, aksi düşünce ile verilecek kararlar uygulayıcı elinde değişkenlik göstererek hukuk güvenliğini ortadan kaldıracaktır. Şu halde beyaza imza iddiasının ispat yükü davalıya ait olduğu ve yazılı delille ispatı gerektiği halde mahkemece bu husus göz ardı edilerek, yazılı nedenlerle senedin ispata elverişli olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir…” Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, 2016/28448 Esas, 2019/8367 Karar.
“..Mahkemece; menfi tespit davasının İİK 72/ son maddesi uyarınca takibin yapıldığı yer mahkemesinde açılabileceği gibi davalı ikametgahında da açılabileceği ve davacının davalı ikametgahı mahkemesini seçerek bu hakkı kullandığı gerekçesiyle yetki itirazının reddine ve davanın ticari ilişki niteliği gereği iş bölümü itirazının reddine karar verilmiş, toplanan delillere göre; somut olayda dava konusu bono üzerinde malen ya da nakden kaydı yazılmayıp bedel hanesi boş bırakılmış olmakla ispat yükü davacı üzerinde bulunduğundan, imzası inkar edilmeyen senedin zorla ve tehditle imzalatıldığı iddiasının davacı tarafça usulüne uygun delillerle ispatlanması gerektiği, iddianın niteliği itibari ile tanıkla ispatı olanaklı bulunduğundan tanık dinlenmesi yönünde verilen ara kararların davacı tarafça yerine getirilmediği, tanığa tebligat gideri yönünden verilen kesin sürede masraf yatırılmadığı, bu suretle davacı tanıklarının dinlenilmemiş olduğu, davacı iddiasına dayalı olarak Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan şikayet nedeni ile …. nolu soruşturma dosyası kapsamında dinlenen tanık beyanlarının davacı iddialarını ispatlar mahiyette olmadığı, Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından senet yağması suçundan davalı hakkında takipsizlik kararı verilmiş olduğu görülmekle, senedin imzalanması sırasında ikrah halinin söz konusu olduğu iddiası davacı tarafından kanıtlanamamış olmakla, mücerretlik ilkesi gereğince bir hukuki işlem olarak senet düzenlenmesinin geçerli olacağı sonuç ve kanaatine varıldığı gerekçesiyle, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
.” Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2012/13425 Esas, 2013/4227
Karar.
Dosya tüm deliller ile birlikte değerlendirildiğinde; Dava icra takibine dayalı bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespitine ilişkindir.Menfi tespit davalarında ispat yükü kural olarak alacaklıdadır. Ancak kambiyo senetleri sebepten mücerret olduğundan borçlu olunmadığının ispat yükümlülüğü davacı borçluya aittir. Borçlu bononun tarafların iradesi dışında düzenlendiğini yazılı delil ile ispatlamalıdır.Bu konuda tanık dinletilmesi de mümkün değildir. Ancak davacı senedin tehdit ile imzalatıldığını iddia etmiş olmuş, iradeyi fesada uğradığını iddia ettiği için bu iddiasının her türlü delil ile ispatlaması mümkündür. Bu kapsamda dosyada davacı tanığı …. ile …. dinlenilmiştir. Tanıkların beyanlarının esas alınabilmesi için görgüye dayalı olması gerekmekte olup tanık … 06.11.2019 tarihli duruşmadaki beyanında senedin zorla imzalatıldığını duyduğunu, olayın olduğu gün senet imzalatıldığını görmediğini beyan etmiş, yine … beyanında senedin zorla imzalatıldığını görmediğini ancak bu hususta davacı ile davalının tartıştıkları ve polisin olaya müdahale ettiği gün zorla senet imzalatılmış olabileceğini tahmin ettiği yönünde beyanda bulunmuştur. Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …. Soruşturma dosyanın incelenmesinde; davacının şikayeti üzerine mağdurun senet haline getirtilebilecek bir kağıdı imzalamaya mecbur edilmesi suretiyle yağma” suçundan suç duyurusunda bulunması sonucu soruşturmanın başlatıldığı, 22.01.2019 tarihinde takipsizlik kararı verildiği, takipsizlik kararına itirazen dosyanın Bakırköy … Sulh Ceza Mahkemesine gönderildiği, Bakırköy …. Sulh Ceza mahkemesinin …. Değişik İş numaralı dosyası ile itirazın reddine karar verildiği, böylelikle takipsizlik kararının 20.05.2019 tarihinde kesinleştiği anlaşılmış olup, davacı vekilinin neticesinin beklenilmesi yönündeki talebi nedeni ile de Büyükçekmece … Asliye Ceza Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyası incelenmiş olup, suç türünün silahla tehdit olduğu, senede ilişkin bir şikayetin bulunmadığı bu kapsamda iş bu dosya bakımından neticesinin beklenilmesini gerektirir bir durumun söz konusu olmadığı anlaşılmakla gerek Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … Soruşturma dosyası gerek mahkememiz dosyasındaki tüm deliller ile davacının 07.12.2020 tarihli duruşmada yemin delili hatırlatılması üzerine yemin deliline başvurmayacağı yönündeki beyanı ve tanık beyanları dikkate alındığında davacının davasını ispatlayamadığı anlaşılmakla açılan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
AÇILAN DAVANIN REDDİNE,
1-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 54,40 TL ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Av. Kan. ve AAÜT gereğince reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 28.219,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalı tarafa ödenmesine,
4-Sarf edilmeyen gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK 394/5 ve 341/1 maddesi gereğince tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 07/12/2020

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza

“iş Bu Evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanununun 5. Madde Uyarınca Güvenli Elektronik İmza İle İmzalanmış Olup, 22. Madde Uyarınca Da Islak İmza İle İmzalanmayacaktır.”