Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/840 Esas
KARAR NO : 2018/1354
DAVA : Tanıma ve Tenfiz
DAVA TARİHİ : 03/04/2014
KARAR TARİHİ : 21/12/2018
K.YAZIM TARİHİ : 10/01/2019
Mahkememizde görülmekte olan Tanıma ve Tenfiz davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile duruşmadaki beyanlarında özetle, davalıların davacı müvekkilinden tahsil ettiği parayı iade etmemesi nedeniyle ,müvekkili tarafından davalılar aleyhinde….Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nde açılan alacak davası sonunda mahke- mece 21/05/2012 tarihinde “davalıların müteselsil borçlu olarak davacıya 20.451,68 Euro ana parayı 19/12/2011 tarihinden itibaren ve 1561,28 Euro tutarında ek meblağı 19/12/2011 tarihinden itibaren %5 faizi ile birlikte ödemesine “hükmedildiğini, söz konusu mahkeme kararının 04/10/2013 tarihinde kesinleştiğini beyanla Almanya Paderborn Eyalet Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nin ilamının Türki- ye’de tanınması ve tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde, müvekkillerinin yabancı mahkemede açılan davadan ha- berdar olmadığı gibi kendilerine bu hususta usul ve yasaya uygun yapılan bir tebligatın bulunmadığını, bununla beraber tenfiz davası açabilmek için MÖHUK m. 53/1-a gereğince ilamın kesinleştiğini gösteren ve o ülke makamlarınca usulen onanmış yazı ve belge ile onanmış tercümesinin tenfiz dilek- çesine eklenmesi gerektiğini, bu ilamın kesinleştiğini gösteren belgede bu kararın müvekkillerine teb- liğinin nasıl ve hangi tarihte yapıldığına ilişkin bir ifadenin bulunmasının zorunlu olduğunu, müvek- kilerinin böyle bir kararı tebliğ almadığını, yabancı mahkemece yapıldığı belirtilen kesinleşme işle- minin hukuka aykırı olduğunu, zira kararın taraflara nasıl ve ne zaman tebliğ edildiğinin kesinleşme şerhine yazılması gerektiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Dava, 5718 sayılı MÖHUK’nun 50 vd md ne dayalı olup yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkindir.
Mahkememizce iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre yapılan yar- gılama sonunda tesis olunan …Esas, … Karar nolu 03/05/2016 tarihli ilam ile “dava- lılara yapılan tebligatların diplomatik yollarla yapıldığı ve Türkiye yetkili makamlarının, mahke- meye, davalılara tebligat yapıldığını bildiren belgeler gönderdiği ve kararın da bu şekilde -şeklen- kesinleştiği, ancak davalı …’ya yapılan tebligatın, şirket merkezinin bulunduğu adresin muhtar- lığına yapıldığı, Türkiye’de şirketlerin yerel yönetimlerde kaydının bulunmaması nedeniyle yapılan bu tebligatın geçersiz ve esasen maddi anlamda bu davalının davadan haberdar olmadığı ve davaya karşı da savunma yapamadığı ve Alman kanunlarına göre de yapılan tebliğe rağmen yargılamaya ka- tılmayan davalının davayı kabul ettiğine dair hukuki düzenleme karşısında davalının evrensel ve bütün hukuki normların üstünde ve hem ferdi hem de kamusal nitelikte bir hakkı olan savunma hakkının ve adil yargılanma hakkının elinden alındığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Yargıtay … HD’nce yapılan temyiz incelemesi sonunda tesis olunan …. Esas, ….Karar nolu 09/05/2018 tarihli ilamda” 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 12. ve 13. maddelerinde hükmi şahıslara yapılacak tebligatın usulü gösterilmiş olup aynı Yasa’nın 21. maddesine göre; “Ken- disine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimse- lerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz ve tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olu- nacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine yahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıtırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya bildirir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” Bu durumda davalı şirkete tebligatın 1965 tarihli “Hukuki ve ticari konularda Adli ve Gayriadli Belgeler Yabancı Memleket- lerde Tebliğine Dair Sözleşme (Lahey Sözleşmesi)”hükümlerine uygun olarak Adalet Bakanlığı aracı- lığıyla Türkiye’de ve Tebligat Yasası’nın 21. maddesine göre yapıldığı anlaşılmakta olup Mahkemece şirketlerin yerel yönetimlerde kaydının bulunmadığından bahisle yazılı gerekçe ile şirket yönünden davanın reddi doğru olmamıştır. Ayrıca davalılardan … yönünden de tenfiz talebinde bulunulmuş olup hiçbir araştırma yapılmaksızın ve gerekçesiz olarak davanın reddi doğru değildir ” denilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Usul ve yasaya uygun bulunmakla hükmüne uyulan Yargıtay …. HD’nin …. Esas, ….Karar nolu 09/05/2018 tarihli bozma ilamı doğrultusunda yargılamaya devam olunmuştur.
Yabancı mahkeme kararlarının Türk hukukunda tenfîzi için sahip olmaları gereken nitelikler, MÖHUK m.50’de “tenfiz kararı” başlığı altında “Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilâmların Türkiye’de icra olu- nabilmesi yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır. Yabancı mahkemelerin ceza ilâmlarında yer alan kişisel haklarla ilgili hükümler hakkında da tenfiz kararı istenebilir. ” şeklinde düzenlenmiştir. Buna göre, mahkemeler ancak yabancı mahkemelerden verilen hukuk, ceza, iş veya idare mahkemesi kararları hakkında -yabancı ilâm MÖHUK m.54’de aranan şartlara uygun olmak kaydıyla – tenfiz kararı verilebilirler.
Tenfiz Şartları MÖHUK 54. maddesinde dört bent hâlinde ,
1-Karşılıklılık ,
2-Yabancı mahkeme kararının Türk Mahkemelerinin münhasıran yetkisine girmeyen bir ko- nuda verilmiş olması veya yabancı mahkemenin yetkisinin kendisini “aşırı yetki” teşkil edecek surette yetkili görmüş olmaması,
3-Yabancı mahkeme kararının Türk kamu düzenine açıkça aykırı hükümler içermemesi,
4-Aleyhinde tenfiz talep edilen tarafın savunma haklarının ihlal edilmemiş olması şeklinde düzenlenmiştir.
Davacı vekilince ibraz olunan tenfiz konusu …. Mahkemesi …. Dai- resi’nin 21/05/2012 tarih ve… sayılı kararının MÖHUK’un 50. maddesinde yer alan şartlar açısından tetkikinde :
…Mahkemesi’nin Almanya Hukuku gereğince bir yargı makamı (mahkeme) olduğu konusunda herhangi bir tereddüt bulunmadığı,
Söz konusu mahkemece yapılan yargılama sonunda tesis olunan ilam ile ” davacı … ‘un yatırmış olduğu 40.000,00 DM yatırım bedeli ile davalı … ANO- NİM ŞİRKETİ’ne ortak olacağı ve telefon ihbarı akabinde sermaye tutarının her daim iade edile- bileceğinin taahhüt edildiği, ancak her iki taahhüdün asılsız çıktığı, davacının aslen bu yatırımı ile bu arada iflas etmiş bulunan Jetpa İnternational … isimli kuruluşa ortak edildiği ve yatırım bedeli olarak verdiği paranın iade edilmediği, uygulamaya koyduğu yanılma ey- lemi nedeniyle davalı …’e esasen Alman Medeni Kanunu BGB’nin 830. md gereğince ‘aracı’nın eyleminin isnat edildiği, her ne kadar konu sivil hukuku anlamında neticelen- dirilmemiş olsa da davalı …’un eyleminin bizatihi suç ortaklığı veya suça az- mettirici konumunda kabul edildiği, davacının zararı konusunda 1. davalının Alman Medeni Kanunu ‘nun 823 /2 md. Alman Ceza Kanunu Strafgesetzbuch’un 263.md. gereği tazminat sorumlusu olduğu ve 2. Davalının uyguladığı eylemlerin de 1. Davalıya isnat edildiği ” gerekçesiyle 21/05/2012 tarihinde “davalıların müteselsil borçlu olarak davacıya 20.451,68 Euro ana parayı 19/12/2011 tarihinden itibaren ve 1561,28 Euro tutarında ek meblağı 19/12/2011 tarihinden itibaren % 5 faizi ile birlikte ödemesine “hükmedildiği, söz konusu mahkeme kararının 04/10/2013 tarihinde kesinleştiği, kesin- leşme şerhinin Paderborn Eyalet Mahkemesi’nin Başkanı tarafından 07/10/2013 tarihinde imzalanıp onaylandığı, bu itibarla …. Mahkemesi kararının Alman Hukukuna güre kesin ve nihai olduğu tespit edilmiştir.
MÖHUK’nun 54 maddesinde yer alan şartlar açısından yapılan incelemede ise;
– Almanya ile Türkiye Cumhuriyeti arasında, Hukuki ve Ticari Mevaddı Adliyeye Müeallik Münasabatı Mütekabileye Dair Mukavelename”nin 04. Haziran 1930 tarihli RG’de yayınlanarak yü- rürlüğe girdiği, söz konusu mukavelename’nin 1. Maddesinde “akit devletlerin birinin tebasının diğer akit devlete bulunan şahıs ve malları ile ilgili adli himayesi hususunda tebaai mahalliyenin tabi oldukları aynı muameleden müstefit olacaklardır . Bu hususta mahkemelere serbestce müracaat ede- cekler ve tebaanın aynı imkan ve şeraitle ikamei dava edeceklerdir. ” hükmüne yer verilmekle karşı- lıklılık ilkesinin benimsendiği,
– MÖHUK’ta bir mahkemenin kendisini aşırı yetki teşkil edecek surette yetkili saymış olması bir tenfız engeli olarak öngörülmüş ise de, bu hususun tenfize engel olabilmesi için aleyhine tenfiz istenen davalı tarafından ayrıca ileri sürülmüş olmasının gerektiği, iş bu dava dosyasında davalının bu yönde bir itirazına rastlanmadığı için, aşırı yetki esasına binaen tenfize engel bir durum bulunmadığı,
– Türk mahkemelerinin münhasıran yetkili olmamasını öngören şart bağlamında ise Almanya ‘da görülen davanın alacağın tahsili talebine ilişkin olduğu ve bu nedenle de Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmediği ,
– Davalı taraf Almanya’da gerçekleşen yargılama esnasında kendisine usulüne uygun tebligat yapılmadığını, bu suretle savunma hakkının ihlal edildiğini ve bu durumun kamu düzenine aykırılık teşkil ettiğini ileri sürmüş ise de , davacının dava dilekçesi ekinde dava dosyasına sunulmuş olan T. C. Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü’nün yazısından Almanya Paderborn Eyalet Mahkemesi 3. Dairesi tarafından gönderilen belgelerin 15/ Kasım /1965 tarihli Adli ve Gayriadli Belgelerin Yabancı Ülkelerde Tebliğine Dair Lahey Sözleşmesi gereğince davalı taarfa usulen tebliğ edildiği,buna göre davalının savunma hakkına riayet edildiği ve kamu düzenine aykırı- lığın söz konusu olmadığı tespit edilmiştir.
MÖHUK 55/2 md de “Karşı taraf ancak bu bölüm hükümlerine göre tenfiz şartlarının bulun- madığını veya yabancı mahkeme ilâmının kısmen veya tamamen yerine getirilmiş yahut yerine getirilmesine engel bir sebep ortaya çıkmış olduğunu öne sürerek itiraz edebilir. ’ şeklinde düzenlenen hüküm ile Türk hukukunda, tenfiz davalarında davanın esasına girme yasağı getirildiğinden iş bu tenfiz davasında yabancı mahkemenin davanın esasına dair hukuki nitelendirmesi , vakıaları değer- lendirme biçimi ,hukuk kurallarını doğru tatbik edip etmediği ya da delilleri doğru değerlendirip değerlendirmediği dikkate alınamamış, değerlendirme konusu yapılmamıştır.
Toplanan deliller ile dosyadaki bilgi ve belgelere göre mahkememizce yapılan yargılama sonunda; … Mahkemesi …. Dairesi’nin 21/05/2012 tarih ve…. sayılı kararının, MÖHUK 50 vd md deki tenfiz şartlarını taşıdığı tespit edilmekle sübut bulan davanın kabulüne karar verilip aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KABULÜNE,
5718 Sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanun’un 50 vd md gereğince;…mahkemesi …. Dairesi’nin 21/05/2012 tarih ve … sayılı kararının TANINMASINA VE TENFİZİNE,
2-Harçlar Kanunu 3/2 md. gereğince göre hesaplanan ve tahsili gereken 4.646,45 TL karar harcından mahkememiz veznesine yatırılan 25,20 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 4.621,25 TL karar harcının müteselsilen ve müştereken davalılardan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-Kendisini vekil ile temsil ettiren davacı lehine AAÜT gereğince takdir olunan 7.832,19 TL vekalet ücretinin müteselsilen ve müştereken davalılardan tahsil edilerek davacıya ödenmesine,
4- a.) Davacı tarafından sarf olunan ; ( 25,20 TL başvurma harcı + 25,20 peşin nispi harç + 3,80 TL vekalet harcından ibaret ) 54,20 TL harç ile posta/tebligat/müzekkereden ibaret 216,55 TL yargılama giderinin müteselsilen ve müştereken davalılardan tahsil edilerek davacıya ödenmesine,
b.) Davalı tarafça sarf olunan 28.00 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
c-) Sarf olunmayan gider/delil avansının karar kesinleştikten sonra ilgilisine iadesine dair,
Davacı vekili ile davalılar vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde Yargıtay’a gönderilmek üzere mahkememize hitaben yazılacak dilekçe ile temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup açıklandı. 21/12/2018
Katip …
Hakim …