Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/802 E. 2019/817 K. 05.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/802
KARAR NO : 2019/817

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/08/2018
KARAR TARİHİ : 05/09/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/09/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili tarafından Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne hitaben yazmış olduğu 28/08/2018 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle;
Müvekkilinin davalı şirkete sattığı mallar ve sunduğu hizmetler karşılığında faturalar kestiğini, davalının da bu faturaları ticari defterlerine işlediğini, davalının kısmi ödemelerden sonra müvekkiline ¨ 570.110,81 borcu olduğunu, müvekkilinin yaptığı araştırmalarda, davalının mal kaçırmak için işyerinde bulunan makineleri başka yere taşıma kararı aldığını öğrendiğini, bu nedenle Bakırköy …… Asliye Ticaret Mahkemesinin …… D.iş dosyası ile taraflar arasındaki fatura ve cari hesap ilişkisinden kaynaklanan alacak sebebiyle, teminat miktarı yüksek çıktığından fazlaya dair haklan saklı tutularak, alacaklarının bir kısmi üzerinden ihtiyati haciz talebinde bulunulduğunu, ¨ 213.532,80 üzerinden ihtiyati haciz kararı verildiğini, bu karann Küçükçekmece……İcra Dairesi ….. Esas sayılı dosyası ile infaz edildiğini, davalı şirketin menkul mallarının haczedildiğini, yediemin olarak şirket yetkilisi ….’e bırakıldığını, borçlunun 3. Kişilerdeki hak ve alacaklarının tahsili amacıyla 89/1 göre birinci haciz ihbarnamelerinin gönderildiğini, davalı aleyhine ¨576.110,81 alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının bu takibe itiraz ettiğini, davalının ihtiyati haciz kararından sonra alacağı bertaraf etmek amacıyla müvekkiline iade faturası kestiğini, faturaları kargo yolu ile gönderdiğini, müvekkilinin bu faturaları iade taahhütlü posta ile iade ettiğini, bunun üzerine Bakırköy ……Noterliğinin …. yevm. Nolu 31/07/2018 tarihli ve ……. Yevm. Nolu 01/08/2018 tarihli ihtarnameleri ile ….. ve …… nolu 2 adet faturayı tekrar gönderdiğini, müvekkilinin Kartal ….. Noterliği ….. Yevm. Nolu 06/06/2018 tarihli ihtarname ile faturalan davalıya tekrar iade ettiğini, davalının takibe konu edilen faturaları ticari defterine işlediğinin Ba-Bs mutabakat formları ile sabit olduğunu, davalının ihtiyati haciz kararının kaldırılması talebiyle Küçükçekmece ….. İcra Hukuk Mahkemesi ….. Esas sayılı dosyası ile dava açtığını, mahkemenin ¨247.533,91 teminatın yatırılması halinde takibin durdurulmasına karar verdiğini, davalının halen teminatı yatırmadığını, Bakırköy ….. Asliye Ticaret Mahkemesinin ….. D. İş dosyasından verilen ihtiyati haciz kararına itiraz ettiğini, kararın kaldırılmasını talep ettiğini ve yargılamanın devam ettiğini, davalının itirazının iptalini, takibin devamını, davalı aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, davalının taşınır taşınmaz ve 3. Kişilerdeki hak ve alacaklan üzerine konulan hacizlerin yargılama sonuna kadar devam etmesi için ihtiyati haciz kararı verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA;
Davalı vekili Mahkememize süresinden sonra sunduğu 10/10/218 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davacı firmaya herhangi bir borcu olmadığını, müvekkilinin borçlu gösterilme çabası ile muhasebeleştirilmemiş son hesapları beklemeden takibe geçildiğini, davacı şirketin müvekkilinin alt taşeronu olarak, müvekkilinin Denizli şantiyesinde yapılan işlerin bir kısmının yaptığını, bu işler nedeniyle cari hesap tutulduğunu, ancak cari hesap kapatılmadan davacının bir kısım faturaları takibe koyarak müvekkili aleyhine takip başlattığını, müvekkili ile davacı şirket arasındaki taşeronluk işlerinin 2018 Haziran-Temmuz ayında sona erdiğini, davacı şirketin müvekkiline ait olan bir makinenin başka bir firmaya satılmasına aracılık ettiğini, davacı ile çalışmak istemeyen müvekkilinin bunu davacıya bildirdiğini, davacının müvekkilini tehdit ettiğini, tüm bunlar nedeniyle davacının müvekkilince kesilecek iade faturaları ve müvekkilinden alınan mallara ilişkin faturaları beklemeden takip başlattığını,davacının müvekkilinden aldığı malzemeler olan ¨159.398,93’lik fatura ve müvekkilinden iade aldığı diğer malzemelere ilişkin ¨347.740,10’lik iade faturasını göz ardı ederek takip başlattığını, davacının kendisine kesilecek faturaları bildiği için, faturalar kesilmeden kötü niyetli olarak takip başlattığını, izah edilen nedenlerle, davanın reddini, davalı aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava,davacının,faturaya dayalı bakiye cari hesap alacağının tahsili için davalı aleyhine giriştiği icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Küçükçekmece ….. nci İcra Müdürlüğü’nün ……. esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; Takibe konu cari hesap ekstresinden dolayı ¨576.110,81 cari hesap alacağı icra gideri, vekalet ücreti ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek (Yıllık %9,75 (ticari) değişen oranlarda) faizi ile birlikte tahsili için faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu vekilinin süresinde, borca itiraz ettiğini belirterek takibin durmasına sebebiyet verdiği,İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği,bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği,davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişi ….. tarafından mahkememize sunulan 15/05/2019 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle; Yanlar tarafından ibraz edilen 2018 yılı ticari defterlerinin usulüne uygun bir şekilde açılış tasdiklerinin yaptırıldığını, kapanış tasdik süresi henüz dolmadığında kapanış tasdikinin yaptırılmadığını, ticari defter kayıtlarının birbirini teyit eder şekilde tutulduğunu, ticari defterlerinin yanların lehine delil niteliğinin mahkemenin takdirlerinde olduğunu, yanlar arasında davacı tarafından davalının inşaat işlerine alt taşeron olarak hizmet ve mal teslim edilmesi şeklinde ticari ilişki kurulduğunu, davacı ticari defterlerinde icra takip tarihinde, davacı …. San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin, davalı …… Nak. San. Ve Tic. Ltd. Şti.’den ¨576.110,81 alacaklı gözüktüğünü, davalı ticari defterlerinde ise davacının değil, davalının davacıdan ¨ 523,22 alacaklı gözüktüğünü, yanlar arasında ¨ 576.634,03 ihtilaf olduğunu, ihtilafın, davalının davacıya kestiğini, malzeme, akaryakıt, mal iadesi, yemek bedeli faturaları ve banka havalesinden kaynaklandığını, rapor içeriğinde gerekçeleri ile izah edildiği üzere, davalının davacıya ¨ 1.000,00 banka havalesi ile ödeme yaptığım ispatladığını, ancak diğer ¨575.634,03 bedelli faturaların muhteviyatlarının davacıya verildiğinin ispatlanamadığını, dolayısıyla ¨575.634,03 ‘nin davalı alacağı olarak değerlendirilmediğini ve ¨575.634,03 – ¨523,22 = ¨575.110,81 davalının davacıya borçlu olduğunu, davacı kayıtlarına göre de ¨576.110,81 davalıdan olan alacak – ¨1.000,00 davalının banka havalesi ile yaptığı ödemenin = ¨575.110,81 icra takip tarihinde davacının davalıdan alacaklı olduğunu, davacı alacağının kabulü halinde, icra takip tarihinden sonra talep edilen %9,75 faiz oranının 3095 Say. Kan. Tacirler arasında uygulanan faiz oranı olduğu ve dolayısıyla uygun olduğunu, değişen oranlarda uygulanması gerekeceğini bildirmiştir.
Dava itirazın iptali davasıdır.Bilindiği üzere, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 67.maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nun 66.maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlayan bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süre içinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması halinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkar tazminatına da hükmedilebilir.(Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku, 2006, s.219,223) Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki bir ticari ilişki ve bu ilişkiden kaynaklı alacağının olduğunu iddia eden taraf bunu usulü dairesinde ispat etmesi gerekir. İspatın konusu , ispat yükünün kimde olduğu ve ispat vasıtalarının neler olduğu 6100 sayılı HMK.nun 187 ,190 ve 200’ncü maddelerinde açıkça belirtilmiştir.
İspatın konusu HMK.nun 187’nci maddede “İspatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir. Herkesçe bilinen vakıalarla, ikrar edilmiş vakıalar çekişmeli sayılmaz.” Şeklinde belirtilirken, ispat yükünün kimde olduğu ise HMK.nun 190’ncı maddesinde “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”düzenlemesi ortaya konmuştur.
İspat vasıtaları ise HMK.nun 200’ncü maddesinde “Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir.Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir.”düzenlemesi ile ispatın nasıl yapılacağı gösterilmiştir.
Akdi ilişki taraflar arasında düzenlenen bir sözleşme ile , faturaya konu malların teslim edildiğine dair bir irsaliye , teslim fişi ve teslim alındığına dair yazılı bir belge ile ispat edilebilir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13/07/2011 tarihli kararında “Hemen belirtmelidir ki, satılanın tesliminin “hukuki işlem” niteliğinde olup, buna ilişkin savunmanın hangi delillerle kanıtlanabileceğinin belirlenmesinde, hukuki işlemlerin varlığının kanıtlanmasına ilişkin genel usul hukuku kurallarının (1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 288 ve devamındaki hükümler) göz önünde tutulması gerekir.Bunun sonucu olarak ta; herhangi bir hukuki işlem gibi, teslim de anılan hükümdeki senetle (yazılı delille) ispat kuralı çerçevesinde, ilişkin bulunduğu malın miktar ve değerine göre belirlenmelidir. (Kuru Baki, Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 1990 5.basım,C:2,S:1534, S:1603, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06/11/2002 gün 2002/13-875 E., 2002/885 K. sayılı ilamı da bu yöndedir.).
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na göre “faturanın onu teslim alan muhatabı borç altına sokabilmesi için her şeyden evvel borç doğurucu bir hukuki ilişkinin mevcudiyeti ve faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Borç münasebeti olmaksızın düzenlenen ve muhatabı tarafından her nasılsa teslim alınan faturaya 8 gün içinde itiraz edilmemiş olmasının onu borç altına sokacağı şeklinde görüş hem mantıki hem de hukuki dayanaktan yoksun olur. O halde öncelikle taraflar arasında böyle bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının göz önünde tutulması zorunludur.”Akdi ilişki ispat edilemediği sürece davacının davalı adına fatura düzenlemesi ve ticari defterlerine göre bu faturalar nedeniyle alacaklı gözükmesinin davalıyı bağlayıcı bir yanı yoktur. “
Örneğin faturalara dayalı olarak karşı taraftan alacaklı olduğunu iddia eden taraf faturadaki mal ve hizmetin karşı tarafa teslim edildiğini belge ile ispat etmelidir.Tek taraflı düzenlenen faturalar hiçbir zaman bir akdi ilişkiyi ispat vasıtası olmayıp , akdi ilişkinin ifası aşamasında düzenlenen bir belgedir.Bu nedenle faturanın geçerli olabilmesi için mal ve hizmetin verildiğine dair belge sunulamaması durumunda faturaların karşı tarafın defterlerinde de kayıtlı olması gerekir.
Davacı yan icra takibinde ödenmediğini iddia ettiği alacak için takibe girişmiştir.Taraflar arasında yazılı bir akit olmadığı sözlü olarak ticari ilişkiye girdikleri anlaşılmıştır.Kendisi lehine bir olaydan hak çıkaran taraf ispat külfeti altındadır.Davacı yanın tek taraflı olarak tanzim ettiği fatura davalı yanca itiraza uğramıştır.
Buna göre davacının takibe konu fatura içeriğindeki mal ve hizmeti davalıya verdiğini yazılı olarak ispat etmek zorundadır.Davacı tarafından düzenlenen ve davalıya mal ve hizmet verdiğine ilişkin faturaların davalının aleyhine olan ticari defterlerinde kayıtlı olması gözönüne alındığında davacı tarafında fatura içeriğindeki mal ve hizmetin davalıya verildiği ispat edilmiştir.
Davalı tarafından düzenlenen iade faturalarının davacının ticari defterlerinde kayıtlı olmaması ve davalının fatura içeriğindeki malzeme, akaryakıt, mal iadesi, yemek bedeline ilişkin mal ve hizmeti davacıya verdiğini usulüne uygun ispat edemediğinden bu faturalar taraflar arasındaki ticari ilişkide dikkate alınmamıştır.
Tüm bu belirlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;Davacı ile davalı arasında, davacı tarafından davalının inşaat işlerine alt taşeron olarak hizmet ve mal teslim edilmesi şeklinde ticari ilişkinin olduğu, ancak taraflar arasında akdedilmiş yazılı bir anlaşma ve/veya cari hesap sözleşmesi olmadığı,davacının cari hesap alacağını tahsil edememesi üzerine 27/07/2018 tarihinde, ödenmeyen fatura alacağını dayanak göstererek, davalı aleyhine Küçükçekmece …. nci İcra Müdürlüğü’nün …… esas sayılı takip dosyası ile icra takibine geçtiği, davalı tarafından yapılan itiraz üzerine huzurdaki itirazın iptali davalarının açıldığı,davacının dava konusu alacağını teşkil eden davalı yana tanzim etmiş olduğu faturaları yasal ticari defterlerine usulüne uygun olarak kaydettiği ,davacının yasal ticari defterlerine göre, takip tarihi (27/07/2018) ve dava tarihi (30/04/2018) itibariyle davalıdan ¨576.110,81 cari hesap alacağının olduğu,ancak davalı tarafından yapılan ödemenin cari hesap alacağından düşülmediği,yukarıda yapılan ayrıntılı açıklamalara göre davacı tarafından düzenlenen faturalar, davalının aleyhine delil niteliğinde olan ticari defterlerinde kayıtlı olduğu,davalı tarafından düzenlenen faturaların ise davacının ticari defterlerinde kayıtlı olmayıp davalının fatura içeriğindeki malve hizmetin davacıya verildiğini ispat edemediği, neticeten davacının takibe konu faturalardan kaynaklı olarak davalıdan olan bakiye alacağının takip ve dava tarihi itibariyle ¨575.110,81 olduğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulü ile davalının Küçükçekmece … nci İcra Müdürlüğü’nün …… esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin devamına,davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Dava İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibi cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olduğu,bu durumda açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olduğundan hükmedilen miktarın % 20’si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesi gerektiği,davalı tarafından süresi içinde cevap dilekçesi verilmemesi ve bu dilekçenin verilmemiş sayılması nedeniyle davalı tarafından istenen kötüniyet tazminatı talebi ile ilgili olarak karar verilmemesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM/Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen KABUL kısmen REDDİ ile davalının Küçükçekmece …….İcra Müdürlüğü’nün ……. esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın ¨575.110.81 asıl alacak yönünden İPTALİ ile takip tarihinden itibaren asıl alacağa davacının talebi aşılmamak üzere 3095 sayılı Kanunun 2/2.maddesi uyarıca değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle TAKİBİN DEVAMINA,
2-Davacının,fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-Asıl alacağın % 20’si üzerinden hesap edilen ¨115.022,16 icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Alınması gerekli ¨39.285,82 karar ve ilam harcından peşin alınan ¨ 6.957,99 harcın mahsubu ile bakiye ¨32.327,83 harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
5-Davacı tarafından ödenen ¨35,90 Başvurma Harcı, ¨6.957,99 Peşin harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,

6-Davacı tarafından yapılan 13 tebligat + posta ücreti ¨162,60 ,bir bilirkişi inceleme ücreti ¨1.000,00 olmak üzere toplam ¨1.162,60 yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan ¨1.160,50’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, kalan kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
7-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen ¨36.954,43 ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
8-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen ¨1.000,00 ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
9-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨632,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı,davalı vekilinin yokluğunda oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.05/09/2019

Başkan …
E-imzalı
Üye …
E-imzalı
Üye …
E-imzalı
Kâtip ….
E-imzalı

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.”