Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/776 E. 2019/1215 K. 19.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/776
KARAR NO : 2019/1215

DAVA : Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
DAVA TARİHİ : 14/08/2018
KARAR TARİHİ : 19/12/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili tarafından mahkememize sunulan 14/08/2018 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket, evrensel kalite standartlarında hizmet veren, orman ürünleri sektörünün öncülerinden olan Türk sanayisinin lokomotif kuruluşlarından biri olduğunu, müvekkili şirketin halen 70 kişilik profesyonel çalışan kadrosu ile bölgenin en fazla istihdam sağlayan sanayi kuruluşu olduğunu, şirketin 2016 yılından itibaren sahip olduğu sunta üretim tesislerinde kapasite artırımı ve yenileme çalışmalarına başladığını, birçok makinenin yenilendiğini, yüksek teknoloji ile üretim yapma imkânı elde edildiğini , ancak yabancı kaynaklarla finanse edilen bu durumun şirketin, borç altına girmesine yol açtığını, piyasa fiyatından yarı yarıya daha ucuz olan devlet tahsisli hammadde alım imkanlarından yararlanılamadığını, piyasadan yüksek fiyatla temin edilen hammaddeyle fabrika kapasitesinin çok altında miktarlarda üretim yapılabildiğini, bu durumun üretim fiyatlarında yükselişe, kar marjlarında düşüşe neden olduğunu, 2018 yılının ilk yarısında borç ve finansman giderleri baskısı ile nakit sıkışıklığı içinde bunalan şirketin, alacaklıların baskısı ile üretim faaliyeti durma noktasına geldiğini, vadesi gelen borçlarını zamanında ödemekte sıkıntıya düştüğünü, şirketin konkordato teklif etmesine yol açan işletme sermaye yetersizliği, yenileme ve kapasite artırım yatırımlarının kısa vadeli yabancı kaynaklarla yapılmak zorunda kalınması , bu durumun finansman giderlerini artırması, şirket borçlarının çok kısa vadeye ve dar bir zaman periyoduna yoğunlaşmış olmasına karşılık şirket alacakları uzun vadeye yayılması olması, borç baskısı altına giren şirketin , yeterli işletme sermayesi yaratabilecek ve tam kapasitesini kullanabilecek ölçüde üretim faaliyetlerine devam etme fırsatı bulamaması, alacakların zamanında tahsil edilememesinin ortaya çıkardığı nakit ihtiyacı ve işletme sermayesi ihtiyatının banka kredileriyle karşılanmaması piyasadan daha yüksek fiyata kısmi alımlara üretim yapılmaya çalışılması bu olumsuzluklar şirketin mali yapsının tamamen bozulduğu anlamına gelmemekle birlikte , zamanı gelen ödemelerini yapabilmek için gereki nakit fonları üretme imkanın da olmadığını gösterdiğini, bu şirketin finansal yapsının sağlam , karlılığınında yüksek olduğu halde dahi çeşitli nedelerle likiditesi düşük olabileceğini, şirket yönetimi, şirket alacaklılarının alacaklarına tam olarak kavuşamamaları ve şirketin de devamlılığı için huzurdaki davayı açtıklarını, konkordato teklifine göre 30/06/2018 tarihi itibariyle borçlardan herhangi bir iskonto talep etmeksizin 31/12/2018 tarihine kadar geri ödemesiz sonraki 2 yıl da eşit paylı ödeme şeklinde müvekkili şirket borçlarını ödeyeceğini, mevcut borçlar için ilave faiz ödenmeyeceğini, müvekkili şirketçe, konkordato sürecinde esasen tamamı şirket faaliyetleri için zaruri olan aktife kayıtlı makine, tesis ve cihazlardan herhangi birinin satışı gerçekleştirilmeyeceğini,müvekkili şirketin mali yönden krize girmesinin nedenleri göz önünde tutulduğunda her şeyden önce, konkordato süreci çerçevesinde zamana gereksinim duyduğunun görüldüğünü , bununla birlikte iyileşme için temel hedefin varlık ve kaynak dengesinin sürdürülebilir bir yapıya kavuşturulması gerektiğini, bu nedenle iyileştirme sürecinde birinci sırada “Sermaye Artırımı” önlemi olduğunu, bu önlem çerçevesinde mahkemenin tensiplerini takiben ¨ 2.000.000,00’lik sermaye artırımı yapılacağını, konkordato ön projemizde yapılacak sermaye atışının ¨ 1.000.000,00 kısmı 2019, kalan ¨1.000.000,00 kısmının ise 2020 yılında nakden ödenmesi öngörülmüş iken, artışın %25’lık kısmının içinde bulundukları 2018 yılında yapılmasına gayret edileceğini, şirketin en büyük alıcı firmaları ile kısmi ön ödemeli satış sözleşmeleri yapılarak bir yandan şirketin üretim kapasitesi üst seviyelere yükseltileceğini, malzeme işçilik girdi maliyetleri peşin alınmak suretiyle, yani ön ödemeli sistemle çalışmaya hazır büyük hacimli ürün alışı yapacak alıcı firmalarla şimdiden mutabakat sağlandığını, şirketin üretim kapasitesi doğrultusunda, 2018 yılı için devletin şirkete tahsis ettiği orman ürünü (odun) miktarının 70.000 ster, (yaklaşık 40.000 ton) olduğunu, halen piyasadan alman odunun fabrika teslimi tonu ¨400,00 iken, tahsisle alınacak odunun fabrika teslim (nakliye dahil) fiyatı 200,00 ton olduğunu, bu fiyat farkından dolayı tahsisli orman ürünü kullanılmasının şirkete sağlayacağı yıllık avantajı ¨ 8.000.000,00 olup, bu miktar dahi şirket borçlarının tamamen ödenmesine yetecek düzeyde olduğunu, 28/02/2018 tarih ve 7101 sayılı Kanun ile İcra İflas Kanunumuza eklenen maddelerle Konkordatoya ilişkin yeni hükümler getirildiğini, 285 ve devam eden maddelerde konkordato talebi ve yargılamasına ilişkin köklü değişiklikler açıkça hüküm altına alındığını, İcra İflas Kanununun değişen 285. Maddesi ile kimlerin hangi şartlarla konkordato isteyebileceği belirtildiğini bu nedenlerle İİK’nun 286. Maddesinde belirtilen belgelerin eksiksiz olarak hazırlanmış olması sebebiyle 287. Maddesinde belirtilen 3 ay süre ile geçici mühlet kararı verilmesini, geçici mühlet kararının 7101 sayılı kanunla değiştirilen İİK 288. Maddesi hükümlerine göre gerekli ilan ve bildirimlerin yapılmasını, İİK 287/2 gereği geçici komiser tayini kararı verilmesini, müvekkili şirketin, İİK 297/2. Maddesi gereğince malvarlıklarının korunmasına yönelik tedbirlerin alınmasını, İİK 288/1 maddesine göre geçici mühlet, kesin mühletin sonuçlarını doğuracağından, mühlet içinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hangi nedene dayanırsa dayansın müvekkili şirket aleyhine her türlü ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz ve muhafaza işlemleri de dahil tüm takip işlemlerinin yapılmasının ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasını , müvekkili şirketin aktiflerinde bulunan menkul ve gayrimenkul ile üçüncü kişilerin şirketler lehine alacaklılara tahsis ettiği rehin ve ipotek işlemlerine ilişkin rehinin para çevrilmesi yolu ile yapılan takiplerde satışların durdurulmasını , müvekkili şirket aleyhine yapılmış ve yapılacak her türlü takipteki muhafaza, teslim ve tahliyeye dair icrai işlemlerin durdurulmasını ,şirketin elde ettikleri gelirler ve mevduatlar üzerine haciz veya ihtiyati haciz uygulanması halinde şirket faaliyetlerine devam edemeyeceğinden davacı şirketin hak ve alacaklarına haciz veya ihtiyati haciz yolu ile haciz ihbarnamesi gönderilmemesini, gönderilmiş ise kaldırılması yönünde tedbir kararı verilmesini, geçici mühlet içerisinde yapılacak inceleme sonucu bir yıllık kesin mühlet verilmesini, İcra İflas Kanununda belirlenen kesin süre içerisinde yapılacak yargılama sonucu konkordatonun tasdikine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava, İİK’nın 285 ve devamı maddelerince açılan konkordato talebine ilişkindir.
Mahkememiz dosyasının 30/05/2018 tarihli tensip tutanağı uyarınca belirtilen gider avansı eksikliğinin davacı vekilince süresinde tamamlanması üzerine davacı şirket hakkında 29/05/2018 tarihinden itibaren üç ay süre ile geçici mühlet verilmesine, ……,….. ve Prof.Dr. ….’nın geçici konkordato komiseri olarak görevlendirilmelerine,ilgili kurumlara gereken bildirimlerin ve ilanların yapıldığı,borçlunun malvarlığının muhafazası için gerekli görülen bütün tedbirlerin alındığı ,borçluya 23/10/208 tarihinden itibaren de 1 yıl süre ile kesin mühlet verildiği görülmüştür.
Geçici komiser heyetinin toplantı tutanağı ile; konkordato talep eden şirketin tüm malvarlıklarının rayiç değerlerinin tespit ettirilmesine, şirket malvarlıklarının rayiç değerlerinin tespiti işlemi teknik ve özel bilgiyi gerektirdiğinden bu konuda bilirkişiye başvurulmasına, şirkete ait stoklar hesabı altındaki gayrimenkullerin ve binalar hesabı altındaki gayrimenkullerin rayiç değerlerinin tespiti için bilirkişi görevlendirilmesine dair toplantı tutanağı mahkememizce onaylanmıştır.
Konkordato Geçici Komiser heyetinin 20/11/2019 havale tarihli raporunda; Şirketin mevcut makine tesisat ve demirbaşları ile çalışma düzenini koruduğunu, 31/10/2018 tarihi itibariyle 90 personel istihdam edildiğini, şirketin konkordato talebinden sonra ¨ 296.156,28 kâr raporlayarak 30/04/2018 tarihinde ¨ -680.321,40 olan zararının ¨-385.165,12’ye gerilediğini, ancak, şirketin geçici mühlet kararından önceki maruz kaldığı haciz baskılarının etkilerinin halen devam ettiğini, 31/10/2018 tarihi itibariyle kaydi değerler üzerinden özkaynaklarının ¨ – 804.442,17 olduğunu, teknik heyet eşliğinde düzenlenen rayiç değerli bilançoya göre 30/09/2018 tarihi itibariyle özkaynaklarının ¨ -3.182.002,14 olduğunu, 31/10/2018 tarihinde raporlanan kârdan kaynaklı olarak borca batıklığın ¨-2.878.577,66 ‘ye gerilediğini, kamuya olan şirket borçlarının 7143 sayılı kanun kapsamında taksitlendirildiğini, personel maaşlarının düzenli ödendiğini, şirketin esas itibariyle, Orman İşleri Genel Müdürlüğü’nden tahsis edilen odun hammaddesinin alımı için teminat mektubu verilememesi nedeniyle (temerrüde düşülmesi nedeniyle Bankalar teminat mektubu vermemiştir), hammadde alamadığını, dolayısıyla üretim ve satış da yapamadığını, satış yapılamayınca başabaş noktasının, şirketin kâra geçecek satış tutarlarına ulaşamadığını, satış ve üretim olmamakla birlikte, katlanılan sabit giderlerden dolayı da şirketin mali yapısının tamamen bozularak, vadesi gelen borçlarını ödeyemez duruma geldiğini, ancak Orman İşleri Genel Müdürlüğü’nün eski uygulamasını değiştirerek 3. kişilerin teminat mektuplarım kabul etmeye başladığını,şirketin müşterilerinden …. Orman Ürünleri Paz. İth. İhr. Ltd. Şti. vasıtası ile teminat mektuplarını temin ederek Orman İşleri Genel Müdürlüğü’ne verdiği ve oldukça yüklü miktarda orman tahsis alanı elde ettiğini, bir başka deyişle konkordatonun başarıya ulaşması için ön projede yer alması zorunlu olan “kredi temini “ni sağladığını, bu hususun gerek mali defter ve kayıtlar üzerinde gerekse de bizzat fabrikaya gidilerek yerinde yapılan denetim ve incelemelerde tespit edildiğini, ilk 3 ay maruz kalınan haciz ve icra baskısından kurtulamayan şirketin, faaliyetlerine aksatmadan devam etmesi, mevcut çalışma düzenini koruması ve hali hazırda elinde gelire dönüştüreceği orman tahsis alam bulunması nedeniyle, şirketin toparlanması açısından Kanun’un tanıdığı geçici mühletin uzatılması yönündeki imkandan faydalandırılmasının uygun olacağını, keza bu 2 aylık süreçte şirketin faaliyetlerini izleme imkanı olacağından, kesin mühlet konusunda da heyetlerinin kanaatine etki edeceğini bildirmişlerdir.

Konkordato Geçici Komiser heyetinin 21/01/2019 havale tarihli raporunda; Şirketin mevcut makine tesisat ve demirbaşları ile çalışma düzenini koruduğunu, 31/12/2018 tarihi itibariyle 83 personel istihdam edildiğini, 31/12/2018 tarihi itibariyle şirketin ¨ +263.879,37 kâr raporladığını, 30/06/2018 tarihinden sonra ise toplam ¨ 944.200,77 kâr edilmiş olduğunu, 31/12/2018 tarihi itibariyle kaydî değerler üzerinden şirketin Özkaynaklarının ¨ (-) 155.397,48 olduğunu, teknik heyet eşliğinde düzenlenen rapora göre şirketin rayiç değerli Özkaynaklanmn 30/09/2018 tarihinde ¨ -3.182.002,14 iken, raporlanan kârdan kaynaklı olarak, şirketin borca batiklığında ¨ + 952.468,97 TL iyileşme olduğunu ve 31/12/2018 tarihi itibariyle rayiç değerli öz kaynaklarının ¨ -2.229.533,17’ye gerilediğini, şirketin kamuya olan borçlarının 7143 sayılı Kanun kapsamında taksitlendirildiğini, personel maaşlarının düzenli ödendiğini, şirketin konkordato ön projesinde hedeflenen 6 aylık satış rakamını %35 oranında gerçekleştirdiğini, bunun sebebinin şiıketin hammadde tedarikçisi olan Orman İşleri Genel Müdürlüğüne verilmesi gereken teminat mektuplarının teminindeki sıkıntıyı 9. ay itibariyle çözmüş olmasından kaynaklandığını, buna mukabil 6 aylık kârlılık öngörülerini %86 oranında gerçekleştirdiği, satış “rakamına göre kârlılık rakamındaki artışın şirketin aldığı tasarruf tedbirlerinin etkili olduğuna işaret ettiğini, şirketin geçici mühlet talebine dayanak borçları ile 31/12/2018 tarihli borçlan kıyaslandığından, borçlarında toplam ¨ 11.337.764,65 artış olduğunu, bu artışın Orman İşleri Genel Müdürlüğünden yapılan alımların %70’nin karşılığında teminat mektubu verilmesinden ve şirkete finansman desteği sağlayan, neredeyse şirketin tek alıcısı konumunda olan ….. Orman Ürünleri’nden alınan avanslardan kaynaklandığını, şirketin borçlanndaki artışa karşılık, varlıklarında daha fazla miktarda ¨ 12.281.965,42 artış olduğunu, aradaki farkın 6 aylık dönemde raporlanan kârdan kaynaklandığını, şirketin hali hazırda faaliyetlerine kesintisiz devam etmesi, Orman İşleri Genel Müdürlüğü’nden 2019 yılı için 86.000 Siter Orman alam tahsis edilmesi, stoklarında satışa hazır 9 milyon civarında hammadde ve mamul stoğu bulunması, öngörülen 2 milyon sermaye artırımı, ve 3 yıllık satış ve karlılık projeksiyonları ile Şirket yetkililerinin bu aşamaya kadar konkordatonun başarılı olması için gösterdikleri performans bir bütün olarak değerlendirildiğinde, borçlu şirketin mali durumunun iyileşmesinin, konkordatoya tâbi borçlarını öngörülen Ön proje ve muhtemel bazı revizeler çerçevesinde ödeyebileceğini, dolayısıyla konkordatonun başarıya ulaşma ihtimalinin bulunduğu değerlendirildiğini, rapor içeriğinde açıklandığı üzere, olası bir iflas halinde ise âdi alacaklılar alacaklarını %49 gibi bir oranda tahsil edebilecekken, konkordatonun tasdiki halinde alacaklarını %100 oranında tahsil edebileceklerdir ve dolayısıyla alacaklıların durumunun olası bir iflasa nazaran çok daha iyi durumda olacağını, her ne kadar heyetlerince konkordatonun başarıya ulaşma ihtimali bulunduğu kanaatine vanlmışsa da, bu değerlendirmeden, konkordato teklifinin son halinin, ön projedeki projeksiyonla aynı olacağı anlamının çıkarılmaması gerektiğini; zira İİK m.290 hükmünde konkordato komiserine, konkordato projesinin tamamlanmasına katkı sunma hususunda bir vazife yüklendiğini, kesin mühlet verilmesi halinde, heyetilerince, borçlunun ve alacaklıların menfaatleri eşit bir şekilde gözetilerek, projenin tamamlanmasına katkı sunulacağını bildirmişlerdir.
Konkordato Geçici Komiser heyetinin 18/12/2019 havale tarihli raporunda;
Şirket tarafından sermaye artışının yapılmadığını, her ne kadar 24/05/2019 tarihinde şirket ortağı tarafından ….. Bankası hesabına ¨ 500.000,00 yatırılmış ise de, bu bedelden Elektrik bedeli olarak ¨ 150.653,00 Enerjisa’ya havale yapıldıktan sonra, borçlu şirketin finansman desteği aldığı Sunpa’ya iznimiz olmadan aynı tarihte ¨ 349.000,00’nin gönderildiğini, bu durumun sermaye artışının muvazaalı olarak yapıldığını gösterdiğini, şirketin sermaye artışı yapılmamasına gerekçe olarak “Yönetim Kurulu karar defterinin kaybolduğu ve zayi davası açıldığı” gösterdiğini, bunun üzerine, heyetlerince, şirketin yapacağı sermaye artışını, banka hesaplarına bloke etmesinin istendiğini, ancak bu aşamaya kadar herhangi bir adım atılmadığını, şirketin kaydi değerli Özkaynaklarının 30/06/2018 tarihinde ¨ -1.099.598,45 iken 15 aylık dönemde raporlanan kâr/zararın net etkisinden ve ortaklar cari hesabının sermaye artırımında kullanılacağı taahhüt edilerek, özel fonlar hesabına alınmasından kaynaklı olarak, 30/11/2019 tarihinde kaydi değerli özkaynakların ¨-1.569.955,58 olduğunu 30/06/2018 tarihine göre kaydi değerli özkaynaklarda ¨ -470.357,13 gerileme olduğunu, şirketin 30/09/2019 tarihinde ¨ 13.403.602,81 satış rakamı ve buna karşılık ¨ 10.833.369,51 satış maliyeti var iken, 2 aylık dönemde ¨ 3.528.461,60 satışa karşılık ¨ 6.870.926,35 satış maliyeti raporlandığı, bir diğer ifadeyle şirketin 2 aylık dönemde satışlarının tutarının %100 fazlası kadar satış maliyeti raporladığını, her dönem cüzi de olsa kâr raporlayan şirketin 2 aylık dönemde raporladığı zararın ¨ -3.800.632,72 olduğunu, şirketin 30/09/2019 tarihinde ¨ 642.186,19 faaliyet kârı var iken, 30/11/2019 tarihine gelindiğinde ¨ -3.117.194,65 faaliyet zararı bulunduğunu, neticede şirketin 30/09/2019 tarihinde ¨ 489.800,72 olan kârının, 30/11/2019 tarihine gelindiğinde ¨-3.310.832,45’lik zarara dönüştüğünü, yine, şirketin kaydi olarak 2.542.591,00 çok yüksek miktarda yedek parça, makine yağı vb. stoklarının gözüktüğü, ancak yapılan incelemelerde 30/06/2019 tarihinde ¨ 59.801,03 olan bu stokların, muvazaalı olarak ¨ 2.542.591,00’ye yükseltildiğini, şirketin ilk rayiç değer tespitinin yapıldığı 30/09/2018 tarihinde kaydi olarak ¨3.817.278,13 olan stoklarının, rayiç değerinin ¨ 2.703.540,58 tespit edildiğini, 30/11/2019 tarihinde ise şirketin Kaydi olarak ¨ 12.896.714,22 olan stoklarının rayiç değerinin, bir diğer ifade ile gerçekte olan stok ¨ 3.386.283,46 olarak tespit edildiğini, mühlet sonrasında şirketin ¨8.396.693,21’lik alınan stoğun maliyete atılmadığı gibi, fabrika depolarında da bulunmadığı, bu farkın tamamen son iki ay içerisinde ortaya çıktığını, şirketin 30/09/2018 tarihinde rayiç değerli dönen varlıkları ¨ 4.430.523,64 iken, borçlarının ¨ 10.048.027,78 olduğunu, 30/11/2019 tarihine gelindiğinde, şirketin rayiç değerli dönen varlıkları ¨ 6.857.650,30, borçlarının ise ¨ 22.213.958,74 olduğunu, dönen varlıkların %54 oranında artmış iken, borçlarının %120 oranında arttığı, bir diğer ifade ile mühlet içerisinde şirketin borçlarının 12 milyon TL arttığını, şirketin rayiç değerli Öz kaynaklarının ¨ -12.869.370,93 olarak hesaplandığını, bir diğer ifade ile Rayiç değerler üzerinden şirketin ¨ -12.869.370,93 Borca Batık olduğunu, şirketin sunduğu revize projedeki Proforma gelir tablolarına bakıldığında, şirketin revize projede bahsettiği yeni üründen ¨ 25.417.152,00 direk olarak kar hedeflediğini, ancak bu karı elde edeceği ne bir gelir rakamına nede maliyetine yer verilmediğini, şirketin kendisine tanınan 1,5 yıllık süreçte hiçbir finansman giderine dahi katlanmadığı halde böyle bir karlılığa ulaşmadığı gibi, mühlet süresince kaydi stoklarla gerçek stoklar arasında ¨ 8.480.000,00 gibi bir fark oluşmasının da tamamen izaha muhtaç olduğunu, dolayısıyla, borçlu şirket tarafından sunulan revize projenin, gerçeklerden uzak, temenniden öteye gitmeyen, inandırıcı olmayan bir proje olduğunu, şirketin kamu borçlarını ödemediğini, mühlet içerisinde kamu borçlarının ¨ 2.894.731,52 artış gösterdiğini, son iki aylık komiser ücretlerinin ödenmediğini, tüm bu hususlar beraber değerlendirildiğinde, ÎİK’nun 292/b mad. dikkate alındığında borçlu şirket yönünden konkordatonun başarıya ulaşma ihtimalinin olmadığını bildirmişlerdir.

Tüm bu belirlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Mahkememize ibraz edilen son konkordato komiser heyeti raporu ile şirketin rayiç değer bilançosuna göre özkaynaklarının ¨ (-)12.869.370,93 olarak hesaplandığı ve şirketin rayiç değerler itibarıyla borca batık durumda olduğu tespit edilmiştir. Konkordato komiser heyeti tarafından konkordato projesinin gerçekleşmesinin kuvvetle muhtemel olduğu yönünde müspet bir kanaat oluşmadığı belirtilmiştir.
İİK’nun 285.maddesine göre borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlu, vade verilmek suretiyle veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflastan kurtulmak için konkordato talep edebilir.
İİK’nun 287.maddesinde borçlunun iyileşmesi ve konkordatonun tasdiki ihtimali “konkordatonun başarı şansı” olarak nitelendirilmiştir.
Mahkemenin kesin mühlet kararını verebilmesi için konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olması gerekmektedir.
İİK’nun 289/1 maddesinde mahkemenin kesin mühlet hakkındaki kararını geçici mühlet içinde vereceği düzenlenmiştir.
İİK’nun 288/1 maddesinde geçici mühletin kesin mühletin sonuçlarını doğuracağı, İİK’nun 292.maddesinde ise iflasa tabi borçlu bakımından kesin mühletin verilmesinden sonra gerçekleşecek durumlarda mahkemenin kesin mühleti kaldırarak konkordato talebinin reddine ve borçlunun iflasına resen karar vereceği düzenlenmiştir. Konkordatonun başarıya ulaşamayacağının anlaşılması hali aynı maddenin b bendinde hüküm altına alınmıştır. Yani, konkordatonun başarıya ulaşmayacağının anlaşılması kesin mühletin kaldırılmasını gerektiren hallerdendir. “Mühlet içinde, iyileşmenin ya da alacaklıların konkordatoyu kabulünün mümkün olmayacağının anlaşılması ya da konkordatoyu tasdik etmeyeceğinin açık olması, tasdik şartlarının mevcut olmadığının önceden anlaşılması halinde de konkordato mühleti kaldırılarak talep reddedilecek ve şartlar yerine gelmişse borçlunun iflasına karar verilebilecektir.
İİK m. 292’de konkordato sürecinin devam ettirilmesinin artık hukuken temelinin kalmadığı,konkordato sürecinin kesilmesi ve iflasın açılması gereken haller düzenlenmiştir. Mahkeme bu hallerden birinin gerçekleşmesi durumunda,herhangi bir talebe gerek olmaksızın,borçlu iflasa tâbi ise re’sen iflasın açılmasına;iflasa tâbi olmayan borçlu bakımından ise re’sen konkordato talebinin reddine karar verecektir.Ancak bu kararı vermeden önce bir duruşma açarak borçluyu,konkordatoyu bir alacaklı takip etmişse onu ve varsa alacaklılar kurulunu dinlemesi gerekir.Diğer alacaklıları da gerek görürse dinler.
Kanun’un 292.maddesinin 1.fıkrasında konkordato mühletinin belirli sebeplerle kaldırılması düzenlenmiştir.Maddede sayılan hallerde mahkeme daha önce konkordato mühleti vermiştir;ancak mühlet içinde ortaya çıkan haller,konkordato mühletinin amacını ortadan kaldırdığı için mahkeme kesin mühleti kaldıracaktır.
Mahkemenin mühleti kaldırması,aynı zamanda konkordato talebini de reddetmesini gerektirir.Maddede bu husus açıkça düzenlenmiştir.Mahkeme mühleti kaldırarak konkordato talebini reddedecek ve re’sen borçlunnu iflasına karar verecektir.
Konkordato mühleti verildikten sonra mühletin kaldırılması ve iflasa karar verilmesini gerektiren sebeplerden ilki,borçlunun malvarlığının korunması için iflasın açılmasının gerekli olmasıdır.Özellikle borçlunun işletmesinin devamı,devamlı ve hissedilir ölçüde,aktiflerinin azalması ve pasiflerinin artmasına yol açmaktaysa ve bu durumun konkordato süreci içinde geri dönüşü olmayan bir aktif-pasif dengesizliğine yol açacağı öngörülüyorsa;iflasın derhal açılması ile borçlunun malvarlığının tasfiyesi sağlanmak suretiyle daha iyi bir tatmin elde edeceği tahmin ediliyorsa;işletmenin devamı mümkün gözükmüyor yahut çok düşük bir ihtimâl ise,malvarlığının korunması için kesin mühlet kaldırılarak iflasın açılması zorunludur.
Söz konusu şartlar altında iflasın derhal açılmasının “ultima ratio-son çare” olması gerekir.Eğer malvarlığının korunması,örneğin borçlunun tasarruf yetkisinin kaldırılması ve komisere tevdi edilmesi gibi,daha yumuşak uygun tedbirlerle sağlanabilecekse mahkeme ölçülülük ilkesi çerçevesinde bu daha yumuşak tedbirleri tercih etmelidir.
Kesin konkordato mühleti verildikten sonra konkordatonun başarıya ulaşmayacağının anlaşılması kesin mühletin kaldırılmasını gerektiren ikinci haldir.Bu halde mahkeme,komiserin raporundaki verilerden konkordatonun başarıya ulaşma şansının kalmadığı sonucuna varmalıdır.
İİK’da iyileşmenin konkordato alacaklılar tarafından kabul edilmeden ya da mahkemece tasdik edilmeden önce gerçekleşmesi halinde,konkordatonun tasdikine kadar gidilmesine gerek kalmayacağı ve mühletin kaldırılacağı kabul edilmiştir (İİK m. 291). Mühlet içinde,iyileşmenin ya da alacaklıların konkordatoyu tasdik etmeyeceğinin aşikâr olması,yani tasdik şartlarının mevcut olmadığının önceden anlaşılması halinde de konkordato mühleti kaldırılarak talep reddedilecek ve şartlar yerine gelmişse borçlunnu iflasına karar verilecektir.Örneğin,komiserin raporundan borçlunun mali ve finansal verilerinin iyileşmeyi imkânsız hale geldiği anlaşılıyorsa,komiser konkordatoyu reddedeceğini açık ve kesin şekilde ortaya koyan alacaklıların sayısından ve öneminden hareketle konkordatonun tasdiki için gerekli çoğunlukların hiç birinin sağlanamayacağı sonucuna varırsa,konkordatonun başarıya ulaşmayacağı önceden anlaşılmış olur ve bu halde mahkeme kesin mühleti kaldırarak iflasa tâbi borçlunun iflasına karar verir.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde borçlu şirketin durumunun değerlendirilmesi gerekmektedir.Şirket tarafından sermaye artışının yapılmadığı, her ne kadar 24/05/2019 tarihinde şirket ortağı tarafından ….. Bankası hesabına ¨ 500.000,00 yatırılmış ise de, bu bedelden Elektrik bedeli olarak ¨ 150.653,00 Enerjisa’ya havale yapıldıktan sonra, borçlu şirketin finansman desteği aldığı Sunpa’ya komiser heyetinin izni olmadan aynı tarihte ¨ 349.000,00’nin gönderildiği, bu durumun sermaye artışının muvazaalı olarak yapıldığını gösterdiği, şirketin sermaye artışı yapılmamasına gerekçe olarak “Yönetim Kurulu karar defterinin kaybolduğu ve zayi davası açıldığı” gösterdiği, bunun üzerine, komiser heyetince, şirketin yapacağı sermaye artışını, banka hesaplarına bloke etmesinin istendiği, ancak bu aşamaya kadar herhangi bir adım atılmadığı, şirketin kaydi değerli Özkaynaklarının 30/06/2018 tarihinde ¨ -1.099.598,45 iken 15 aylık dönemde raporlanan kâr/zararın net etkisinden ve ortaklar cari hesabının sermaye artırımında kullanılacağı taahhüt edilerek, özel fonlar hesabına alınmasından kaynaklı olarak, 30/11/2019 tarihinde kaydi değerli özkaynakların ¨-1.569.955,58 olduğu,30/06/2018 tarihine göre kaydi değerli özkaynaklarda ¨ -470.357,13 gerileme olduğu, şirketin 30/09/2019 tarihinde ¨ 13.403.602,81 satış rakamı ve buna karşılık ¨ 10.833.369,51 satış maliyeti var iken, 2 aylık dönemde ¨ 3.528.461,60 satışa karşılık ¨ 6.870.926,35 satış maliyeti raporlandığı, bir diğer ifadeyle şirketin 2 aylık dönemde satışlarının tutarının %100 fazlası kadar satış maliyeti raporladığı, her dönem cüzi de olsa kâr raporlayan şirketin 2 aylık dönemde raporladığı zararın ¨ -3.800.632,72 olduğu, şirketin 30/09/2019 tarihinde ¨ 642.186,19 faaliyet kârı var iken, 30/11/2019 tarihine gelindiğinde ¨ -3.117.194,65 faaliyet zararı bulunduğu, neticede şirketin 30/09/2019 tarihinde ¨ 489.800,72 olan kârının, 30/11/2019 tarihine gelindiğinde ¨-3.310.832,45’lik zarara dönüştüğü, yine, şirketin kaydi olarak 2.542.591,00 çok yüksek miktarda yedek parça, makine yağı vb. stoklarının gözüktüğü, ancak komiser heyeti tarafından yapılan incelemelerde 30/06/2019 tarihinde ¨ 59.801,03 olan bu stokların, muvazaalı olarak ¨ 2.542.591,00’ye yükseltildiği, şirketin ilk rayiç değer tespitinin yapıldığı 30/09/2018 tarihinde kaydi olarak ¨3.817.278,13 olan stoklarının, rayiç değerinin ¨ 2.703.540,58 tespit edildiği, 30/11/2019 tarihinde ise şirketin Kaydi olarak ¨ 12.896.714,22 olan stoklarının rayiç değerinin, bir diğer ifade ile gerçekte olan stok ¨ 3.386.283,46 olarak tespit edildiği, mühlet sonrasında şirketin ¨8.396.693,21’lik alınan stoğun maliyete atılmadığı gibi, fabrika depolarında da bulunmadığı, bu farkın tamamen son iki ay içerisinde ortaya çıktığı, şirketin 30/09/2018 tarihinde rayiç değerli dönen varlıkları ¨ 4.430.523,64 iken, borçlarının ¨ 10.048.027,78 olduğu, 30/11/2019 tarihine gelindiğinde, şirketin rayiç değerli dönen varlıkları ¨ 6.857.650,30, borçlarının ise ¨ 22.213.958,74 olduğu, dönen varlıkların %54 oranında artmış iken, borçlarının %120 oranında arttığı, bir diğer ifade ile mühlet içerisinde şirketin borçlarının 12 milyon TL arttığı, şirketin rayiç değerli Öz kaynaklarının ¨ -12.869.370,93 olarak hesaplandığı, bir diğer ifade ile Rayiç değerler üzerinden şirketin ¨ -12.869.370,93 Borca Batık olduğu, şirketin sunduğu revize projedeki Proforma gelir tablolarına bakıldığında, şirketin revize projede bahsettiği yeni üründen ¨ 25.417.152,00 direkt olarak kâr hedeflediği, ancak bu kârı elde edeceği ne bir gelir rakamına ne de maliyetine yer verilmediği, şirketin kendisine tanınan 1,5 yıllık süreçte hiçbir finansman giderine dahi katlanmadığı halde böyle bir kârlılığa ulaşmadığı gibi, mühlet süresince kaydi stoklarla gerçek stoklar arasında ¨ 8.480.000,00 gibi bir fark oluşmasının da tamamen izaha muhtaç olduğu, dolayısıyla, borçlu şirket tarafından sunulan revize projenin, gerçeklerden uzak, temenniden öteye gitmeyen, inandırıcı olmayan bir proje olduğu, şirketin kamu borçlarını ödemediği, mühlet içerisinde kamu borçlarının ¨ 2.894.731,52 artış gösterdiği, buna göre de şirketin konkordato projesinin uygulanabilirliğinin mümkün olmaktan çıktığı anlaşılmaktadır.
Borçlunun kesin mühlet alabilmesi, mali durumunu iyileştirebileceği veya konkordatonun tasdik edileceğinin inandırıcı şekilde ispat edilmesine bağlıdır. Dosya kapsamı, sunulan mali tablolar ve geçici komiser raporları birlikte somut olarak değerlendirildiğinde konkordatonun başarıya ulaşması ihtimalinin bulunduğunun inandırıcı şekilde ispatlanamadığı anlaşılmıştır. İİK’nun 292.madde de, konkordatonun başarıya ulaşmayacağının anlaşılması halinde konkordato talebinin reddi ile iflasa karar verileceği düzenlenmiş olup,komiser heyeti raporları ve dosya içerisindeki tüm bilgi ve belgelerden konkordatonun başarıya ulaşmayacağının anlaşılması karşısında mahkememizce borçlu şirkete verilen kesin mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine, borçlu şirketin iflâsına karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM;Yukarıda açıklandığı üzere:
1-Borçlu hakkında Mahkememizce verilen kesin mühletin kaldırılarak borçlunun konkordato talebinin REDDİNE ve İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün ….. sicil numarasında kayıtlı ve muamele merkezi ” …… Mahallesi …. Bulvarı …… Sit. No:…. …. / …. ” olan davacı (Borçlu) …… SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ’nin 19/12/2019 günü saat: 10:59 itibariyle İFLASINA,
2-İflas ile ilgili olarak Bakırköy Nöbetçi İflas Müdürlüğüne müzekkere YAZILMASINA,
3- İflas ile ilgili olarak İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne BİLDİRİLMDE BULUNULMASINA,
4- İflasın, iflas müdürlüğü tarafından İİK’nun 166.maddesinde yazılı usullere göre İLANINA,
5- İflas avansının Bakırköy İcra ve İflas Müdürlüğü’ne AKTARILMASINA,
6-Konkordato komiser heyetinin görevine son VERİLMESİNE,
7-Mahkememizce verilen tüm tedbirlerin hükümle birlikte KALDIRILMASINA,
8-İİK’nın 289/son maddesi uyarınca kesin mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine karar verildiği hususunun Ticaret Sicil Gazetesinde ve Basın İlan Kurumu İlan Portalında İLAN EDİLMESİNE ve İİK’nın 288 nci maddesinde belirtilen yerlere BİLDİRİLMESİNE,
9-Konkordato komiseri olarak görevlendirilen komiserlerin bugün itibariyle görevlerinin sona erdiğinin İstanbul Bilirkişilik Bölge Kurulu’na BİLDİRİLMESİNE,
10-Alınması gerekli ¨44,40 karar ve ilam harcından peşin alınan ¨35,90 harcın mahsubu ile bakiye ¨8,50 harcın davacıdan alınarak hazineye İRAT KAYDINA,
11-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
12-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafından peşin olarak yatırılan ¨793,80 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 164/2 nci madde hükmü uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile 10 gün içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere borçlu şirket vekili ile bir kısım müdahiller vekillerinin yüzlerine karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.19/12/2019

Başkan ….
☪e-imzalıdır.☪
Üye …..
☪e-imzalıdır.☪
Üye ….
☪e-imzalıdır.☪
Kâtip ….
☪e-imzalıdır.☪

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.”