Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/764 E. 2021/412 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/764
KARAR NO : 2021/412

DAVA : Sigorta (Mal Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 03/08/2018
KARAR TARİHİ : 22/04/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 19/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Mal Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Bakırköy nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu 03/08/2018 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde ;
Davacının sigortalısı dava dışı ….. Elektrik firmasına ait 24.11.2017 tarihli …. numaralı fatura içeriği 105.739,28 EURO bedelli emtianın 11 adet-15.622,00 kg brüt miktarda satın alındığı, 29.11.2017 tarihli … …. taşıması sırasında yüklü araç ile çalındığını, aracın … plakalı çekici ve … plakalı römork olarak taşımada kullanıldığını, taşıma sürecinde hırsızlık sebebi ile davalının mutlak bir şekilde sorumlu olduğunu, davacıya … numaralı nakliyat abonman sigortası poliçesi ile sigortalı emtianın zayii sebebi ile sigortalıya 105.739,28 EURO tazminat ödendiğini, TTK m.1472 gereği sigortalısına halef olan davacının davalı taşıyıcıya rücu ettiğini, meydana gelen tam zayi zararında davalının kusurlu olduğunu, bu nedenlerle davanın kabulü ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekilinin 20.09.2018 havale tarihli dilekçe ile; Dava konusu yükün 24.11.2017 tarihinde davalı yanca taşımada kullanılan … plakalı römorka yüklendiğini, aynı tarihte 20.00-22.00 saatleri arasında .. ‘da … köyünde tır parkından yine davalıya ait … plakalı çekici ile emtia yüklü römorkun çalındığını, konu hakkında ….’da soruşturma devam ettiğini, TTK m.876 gereği davalının sorumlu tutulamayacağını, önlenemez durum söz konusu olduğunu, davalı vekilinin “gasp-yağma” konulu Yargıtay … . Hukuk Daire kararını örnek olarak sunduğunu, taşınan malın emtia kıymeti bildirilmediğini, CMR m.23 gereği zararın hesaplanması ve tazminatın belirlenmesi gerektiğini, davalının CMR sorumluluk sigortası ile taşıma yaptığı, tazminattan sigortacının sorumlu olacağını, bu nedenle davanın reddi ile yargılama gideri vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava, taşıma sözleşmesinden ve nakliyat emtia sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişiler … ve Dr. Öğr. Üyesi … tarafından düzenlenen 19/01/2021 havale tarihli bilirkişi raporunda;
Davacının TTK m. 1472 gereği, ödemesi miktarı ile sınırlı olarak sigortalısına halef olduğunu ve işbu rücuen tazmin talebi ve davası bakımından rücuen tazminat alacaklısı olduğunu, davalının pasif husumete itirazı bulunmadığını, meydana gelen zararın somut olaya uygun olduğunu, davacı ödemesinin tamamının hırsızlık sebebine dayanan tam zayi kaynaklı zarar olarak gözetilmesi gerektiğini, zararın sebebinin otopark alanında şoför ile birlikte yüklü taşıtın çalınmasına dayandığını, tüm zararın TTK m.886 ve CMR m.29 hükümlerine göre davalı sorumluluğunda olduğunu, taşıyıcının sınırlı veya sınırsız sorumluluk ayırımı olmaksızın somut olayda, CMR m.23 hükmüne uygun hesaplanan meydana gelen tam tazminatı ödemesi gerektiğini, davacının lehine tazminata hükmedilecek olursa, ancak dava tarihinden itibaren CMR m.27 gereği %5 yıllık temerrüt faizi talep edebileceğini bildirmişlerdir.
Dava konusu taşıma Bulgaristan-Türkiye arasında uluslararası olarak yapılmıştır.
CMR uluslararası kara taşımalarına uygulanacak hükümleri düzenleyen uluslararası bir sözleşmedir. Eşyaların Kara yolu ile uluslararası taşınmasında yükleme ve teslim yerinin iki ayrı ülkede olması bunlardan en az bir ülkenin CMR (Eşyaların Karayolundan Uluslar Arası Nakliyatı İçin Mukavele Sözleşmesi) ye taraf olması ve taşımanın kara yolundan taşıt lle( motorlu taşıt, dizi halinde taşıt, römorklar ve yarı römorklar )bir ücret karşılığında yapılması halinde CMR hükümlerinin uygulanması için yeterli bulunmaktadır.
Karayolu ile yapılan uluslararası eşya taşımalarına ilişkin kuralların yeknesaklaştırılmasına yönelik olarak hazırlanmış olan CMR sözleşmesi 19 Mayıs 1956 yılında Birleşmiş Milletlere bağlı Avrupa Ekonomik Komisyonu tarafından hazırlanmış ve 02 Temmuz 1961 yılında da yürürlüğe girmiştir.
Türkiye CMR ye ve ek protokole 31 Ekim 1995 tarihinde taraf olmuştur.Bu nedenle de dava konusu uyuşmazlıkta CMR Konvansiyonu hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
CMR Sözleşmesinin 8.maddesine göre taşıyıcı yükü teslim aldığı anda;Parça sayısını, bunların üzerindeki marka ve numaraları,yükün ve ambalajlarının görünür durumunu,kontrol etmekle yükümlü bulunmaktadır.Taşıyıcı teslim aldığı eşyanın teslim aldığı zamandaki durumu hakkında ihtirazi bir kayıt koymadan kabul edecek olursa dış görünüşü itibariyle de hiç bir kusurunun olmadığını kabul etmiş sayılır.Ancak eşyayı kayıtsız kabul etmiş olsa bile dışından anlaşılması mümkün olmayan noksanlıkların varlığını iddia ve ispat etmesi de mümkündür.Taşıyıcının bu hüküm gereğince öngörülen sorumluluğu başka bir deyişle yükü kontrol yükümlülüğünün önemi ispat hukuku açısından önemli olup bunu yapmadığı takdirde taşıma sözleşmesini ihlâl etmiş sayılmaz.Ancak kayıp ve hasar durumunda ispat yükünün yer değiştirmesi sonucunu doğurur.
CMR Sözleşmesinin 9.maddesine göre de; taşıma senedi taşıma sözleşmesi yapılmış bulunduğuna, yükün taşıyıcı tarafından kabul edildiğine dair karine teşkil etmektedir.Taşıma senedinde taşıyıcı tarafından beyan edilmiş çekince yok ise aksi kanıtlanmadıkça teslimde yükün ve ambalajlarının iyi durumda olduğu sayılarının marka ve numaralarının taşıma senedinde yazılı olduğu gibi bulunduğu varsayılmaktadır.
Taşıyıcının sorumluluğu ise CMR’nin IV. Bölümünde düzenlenmiş olup bu bölümde taşıyıcının ziya, hasar ve gecikmeden doğan sorumluluğuna yer verilmiştir.
CMR’nin IV. Bölümünün 17.maddesine göre ise, taşıyıcı yükü teslim aldığı andan, teslim edinceye kadar bunların kısmen veya tamamen kaybından doğacak hasardan ve de teslimdeki gecikmeden sorumludur. Buna göre taşıyıcının sorumluluk halleri; Eşyanın hasara uğraması,eşyanın kısmen veya tamamen kaybı,taşımanın gecikmesi,halleridir.
Taşıyıcının taşıma sözleşmesinin konusu olan yükteki ziya ve zarar için sorumluluk süreci yükün teslim alınması ile başlamaktadır.Yükün teslimi ise taşıyıcının yük üzerindeki fiili hâkimiyetinin gönderilene geçtiği anda gerçekleşmektedir. Teslim etme aynı zamanda taşıyıcının yük üzerindeki muhafaza ve gözetim yükümlülüğünün de son bulduğu andır.
Taşıyıcının yükün kısmen veya tamamen kaybından ya da zarara uğramasından olan sorumluluğu kuralı mutlak değildir.CMR Sözleşmesinin 17.maddesinde belirtilen koşullardan biri veya birkaçının doğal sonucu olan özel risklerden doğan kayıp veya hasarlardan taşıyıcı sorumlu tutulamaz.
CMR’nin 23.maddesine göre bir taşıyıcı, yükün kısmen veya tamamen kaybından dolayı tazminat ödemekle sorumlu tutulduğundan, bu tazminat yükün taşınmak üzere kabul edildiği yer ve zamandaki kıymetine göre hesaplanır.
Malın kıymeti, ticaret borsası fiyatına göre saptanır. Eğer böyle bir fiyat yoksa, geçerli piyasa fiyatlarına göre bir tespit yapılır. Eğer ne ticaret borsası fiyatı ne de geçerli piyasa fiyatı mevcutsa tespit, aynı cins ve kalitedeki malların normal kıymetine göre yapılır.
Bununla beraber tazminat, noksan olan brüt ağırlığın beher kilogramı için 8,33 SDR( ÖÇH) yi aşamayacaktır.
Yükün taşınması dolayısıyla ödenen taşıma ücreti, gümrük resimleri ve diğer ödemelerde, malın tamamen kaybedilmesi halinde tamamen ödenir. Kısmen kaybolma halinde ise karşılaşılan zarar oranında ödeme yapılır. Bunlar dışında başka tazminat ödenmez.
Sınırlı sorumluluğunun istisnası da aynı düzenlemenin 23.5 ve 29. maddelerinde hüküm altına alınmıştır. CMR’nin 29. maddesinde zararın isteyerek kötü hareketle meydana gelmesi halinde sınırlı sorumluluk esası uygulanmayacaktır. İsteyerek kötü hareket kavramının, kasta yakın ağır kusur olarak nitelendirilmesi gerekmektedir. Bunun tespiti de somut olaya göre tayin edilmelidir.
Somut olayda,davacı ile davacının sigortalısı arasında nakliyat abonman poliçesinin imzalandığı,dava dışı davacının sigortalısı şirket ile davalı şirket arasında 24/11/2017 tarihli ve bakır şerit cinsi emtianın Bulgaristan ülkesinden Türkiye’ye karayolu ile taşınması konusunda taşıma sözleşmesi imzalandığı,emtianın taşındığı aracın içinde emtia ile birlikte park edildiği tır parkından çalındığı,davacı şirketin,sigorta poliçesi kapsamında sigortalısına ödeme yaptığı hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Uyuşmazık,davacı tarafından sigortalanan emtianın çalınmasının CMR’nin 29 ncu maddesine göre isteyerek kötü hareket olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği, davalının bu madde gereğince gerçek zararın tamamından sorumlu olup olmadığı,sınırlı sorumluluktan yararlanıp yararlanamayacağı ve ödenmesi gereken tazminatın miktarının ne olduğu noktasında toplanmaktadır.
Bulgaristan yetkili adli makamlarına yazılan talimata verilen cevap incelendiğinde, davacı tarafından sigortalanan aracın park edildiği park yerinin hırsızlığa karşı güvenli olduğu anlaşılmıştır.Buna göre ,davalının CMR m.29’a göre isteyerek kötü hareket etmediği,dolayısıyla anılan madde uyarınca tam zarardan sorumlu olmadığı,davalının eyleminin sınırlı sorumluluğa istisna kabul edilemeyeceği sonucuna varılmalıdır.Her ne kadar bilirkişi kurulu CMR’nin 3 ncü maddesi nedeniyle park yeri işleticilerinin davalı taşıyıcının ifa yardımcısı olduğundan bahisle bu kişilerin kusurlarından davalının da sorumlu olduğunu belirtmiş ise de,somut olay bakımından,park yeri görevlilerinin ihmalinden davalıyı sorumlu tutmak CMR’nin 3 ncü maddesinin uygulama alanını çok fazla genişletmek olacaktır.Davalı üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirerek davacı tarafından sigortalanan emtiayı güvenli bir yerde muhafaza etmiştir.Bu nedenle bilirkişi kurulunun görüşü yerinde olmayıp davalı taşıyıcı gerçek zarardan sorumlu değildir.Davalının sorumluluğunun CMR’nin 23-28 nci maddelerine göre belirlemek gerekmektedir.
CMR’nin 23/3 ncü maddesi uyarınca sınırlı sorumluluk esasına göre davalının sorumlu olduğu tazminat miktarı,15.622 Kg. X 8,33 SDR =130.131,26 SDR olup bu rakamın karar tarihi itibariyle Euro’ya dönüştürüldüğünde 130.131,26 SDR X ¨11,8748 = ¨1.545.282,69 olup karar tarihi itibariye Euro karşılığı ise ¨1.545.282,69 / ¨9,9905 =154.675,21 €’dur.
CMR kapsamında yapılan taşımalarda meydana gelen kayıp ve hasarlarda taşıyıcı kural olarak anlaşmanın 23 ve 25. maddeleri uyarınca belirlenen esaslar çerçevesinde sorumludur. Anılan maddeler uyarınca taşıyıcının sorumluluğu sınırsız olmayıp, ödemekle yükümlü olacağı tazminat kayıp veya tam ziya halinde eksik brüt ağırlığın kilogramı başına 8.33 hesap birimini aşamayacak olup, eksik brüt ağırlığa göre yapılacak bu hesaplama sonucu bulunan miktar ile taşıma nedeniyle yapılan diğer masraflar toplamı taşıyıcının azami olarak sorumlu tutulabileceği tazminat miktarını oluşturacaktır. Buna göre, CMR’de temel ilke taşıyıcının gerçek zararı aşmamak üzere sınırlı sorumlu olması olup, meydana gelen gerçek zararın anılan maddelerde belirlenen sınırlı sorumluluk miktarını aşması halinde taşıyıcı, anlaşma uyarınca sınırlı sorumluluk miktarı kadar sorumlu olacaktır. Taşıyıcının sorumluluğunun bu şekilde sınırlandırılmış olmasına rağmen anlaşmada düzenlenen istisnai durumlarda bu ilke uygulanmayacaktır. Bu durumlar, 24. maddede düzenlenen belli bir ücret karşılığında sevk mektubuna sınırı geçen bir değerin beyan edilmesi ile 29. maddede düzenlenen hasarın taşıyıcının kötü hareketinden veya isteyerek kötü harekete eşdeğer sayılan kusurundan kaynaklanması halinde taşıyıcı sorumluluğu kaldıran, sınırlayan hükümlerden yararlanamayacaktır. Anılan maddeler uyarınca somut olay değerlendirildiğinde taşıyıcının sınırlı sorumluluk halini kaldıran istisnai durumların somut olayda yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı bulunmamaktadır. Bu durumda, taşıyıcının sorumluluğunun anlaşmada öngörülen sınırlı sorumluluk esaslarına göre tespiti gerekli olup, davalı taşıyıcının sorumlu olacağı azami miktarın anlaşmanın 23 ve 25. maddeleri uyarınca hesaplattırılarak meydana gelen gerçek zararın bu maddeler uyarınca hesaplanan azami sorumluluk miktarını geçmesi halinde taşıyıcının gerçek zarar miktarı ile değil, anlaşma uyarınca ödemekle yükümlü olduğu azami miktarla sınırlı olarak sorumluluğuna hükmedilmesi, gerçek zarar miktarının anılan maddeler uyarınca hesaplanacak azami sınırın altında kalması halinde ise gerçek zarar miktarı ile sorumlu tutulması gerekli olup Mahkememizce hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre davacının gerçek zararının 105.739,28 € olduğu,SDR hesabına göre taşıyıcının sorumlu olduğu üst limitin 154.675,21 € olduğu,buna göre gerçek zararın daha az olması nedeniyle gerçek zarara hükmedilmesi gerekmektedir.
Gerek 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu ve gerekse Sigorta Eksperleri Yönetmeliği’nde sigorta eksperi, “sigorta konusu risklerin gerçekleşmesi sonucunda ortaya çıkan kayıp ve hasarların miktarını, nedenlerini ve niteliklerini belirleyen ve mutabakatlı kıymet tespiti, ön ekspertiz ve hasar gözetimi gibi işleri mutat meslek olarak yapan tarafsız ve bağımsız kişi” olarak tanımlanmış olup, buna göre sigorta eksperleri sigorta şirketlerinden ve sigortalıdan bağımsız ve tarafsız olarak çalışan kişilerdir.
Buna göre,ekspertiz raporları 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun m.22 hükmünde delil niteliğinde olup, aynı zamanda HMK.m.204/2 hükmünde sayılan delillerdendir.(Yüksek Yargıtay 11 inci Hukuk Dairesi’nin 02/03/2000 gün ve 1999/8071 esas,2000/1725 karar,29/09/2009 gün ve 2009/9312 esas,2009/9790 karar,18/02/2014 gün ve 2012/17193 esas,2014/2863 karar sayılı ilamları)Ekspertiz raporuna göre taşınan emtianın değeri 105,739,28 € olarak belirlenmiştir.
Bilirkişi raporuna göre de ,emtianın gerçek değeri ….-çıkış yeri satış fiyatının rayiç değerlere uygun olduğu anlaşıldığından davanın kabulü ile 105.739,28 € alacağın CMR’nin 27 nci maddesi gereğince dava tarihinden itibaren yıllık %5 oranında faiz uygulanmak suretiyle davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM/Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;105.739,28 € alacağın CMR’nin 27 nci maddesi gereğince dava tarihinden itibaren yıllık %5 oranında faiz uygulanmak suretiyle davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
2-Alınması gerekli ¨42.539,43 karar ve ilam harcından peşin alınan ¨10.634,86 harcın mahsubu ile bakiye ¨ 31.904,57 harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
3-Davacı tarafından ödenen ¨35,90 Başvurma Harcı ile ¨10.634,86 Peşin Harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan 17 adet tebligat + posta ücreti ¨134,35 , 2 adet yurtdışı istinabe harcı ¨160,00 ile bir bilirkişi inceleme ücreti ¨ 2.000,00 olmak üzere toplam ¨2.294,35 yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen ¨48.187,05 ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
6-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨1.000,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı ve davalı vekillerinin yüzlerine karşı,oybirliği ile verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.22/04/2021

Başkan ….
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Katip …
☪e-imzalıdır.☪
“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.