Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/731 E. 2020/139 K. 14.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/731
KARAR NO : 2020/139

DAVA : Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
DAVA TARİHİ : 30/07/2018
KARAR TARİHİ : 14/02/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h)) davasının dosya üzerinden yapılan yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacılar vekili tarafından mahkememize sunulan 30/07/2018 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili davacıların grup şirketler olduğunu, …. Mobilya ile …. Mobilya grubun üretici firmaları olup, iki şirketin ürettiği malların yurt içi satışlarının tümü davacı şirketlerden …. Mobilya ürerinden gerçekleştiğini, bu bağlamda aralarındaki alım-satım ve finansman kaynaklı ticari bağ sebebiyle davacı grup şirketlerden herhangi birisinin ticari faaliyetinin haciz, muhafaza, iflas vs. herhangi bir nedenle faaliyetlerinin sekteye uğraması ve/veya sonlanması halinde, diğer şirketlerin de ticari hayatı otomatikman sonlanacağını, bu grup şirketler aynı zamanda borçlanmalarda da, birbirlerinin müteselsil kefili konumunda olduklarını, davacılardan …..; davacı şirketlerden …. Mobilya Aksesuar Sarı. ve Dış Tic. Ltd. Şti.’nin ortağı olup, ayrıca davact şirketlerin her üçünün de borçlarına şahsi malvarlığı ile kefil olan ve/veya şahsi malvarlığı ile birtakım banka borçlarını teminatlandıran kişi konumunda olduğunu, davacılardan …..’in davacı şirketlerden …… Mobilya Aksesuar İth. İhr. San. ve Tic. Ltd. şti. ile …… Mobilya Aks. San. Ve Dış Tic. Ltd. Şti’nin ortağı olup, ayrıca davacı şirketlerin her üçünün de borçlarına şahsi malvarlığı ile kefil olan ve ya şahsi malvarlığı ile birtakım banka borçlarını teminatlandıran kişi konumunda olduğunu, davacılardan ……’un her ne kadar ticaret sicil kayıtlarında resmi ortak olarak görünmese de davacı şirketlerden …. Mobilya yetkilisi ….. ile 4 ay önce ortaklık hususunda mutabık kaldıklarını ve …… tek gelir kaynağı olan …. hat kodlu, …… minibüs hattını davacı şirketlerden …. Mobilya’nın nakit sıkıntısını aşabilmesi için gerekli olan kredi temini için …. Bankası’na ipotek/teminat olarak verdiğini, diğer bir deyişle davacı …… davacı şirketlerden …… Mobilya’ya vermiş olduğu ve sağlayacağı finansman kaynağı doğrultusunda 2018 yıl sonu itibariyle resmi ortağı olacağını, bu husus tüm malvarlığını teşkil eden minibüs hattı üzerine, davacı şirketin borçlarına teminat olmak üzere ipotek tesis ettirmiş olması ile sabit olduğunu, davacılardan ….’in …… Mobilya ile ….. Mobilya’nın eski ortağı olduğunu, davacılardan ….. şirketleri ……’den devraldığını, …. eski ortağı olduğu işbu iki davacı şirketin, kendi ortaklığı döneminde doğan tüm borçlarına kefil olduğunu, dolayısıyla şirketlerin borçlarının ödenmemesi sebebiyle bankalar ve tüm alacaklılar ……’inin de sorumluluğuna gittiğini, bu durum davacı ….’i iflas etme aşamasına getirmekle birlikte, ……’in tek geçim kaynağı olan şahıs firması niteliğindeki …. Yapı Taahhüt şirketinin faaliyetinin de şartlanmasına sebebiyet vereceğini, dolayısıyla davacı şirketlerin konkordato sürecine başvurması ve sürecin koşulları, davacı asili de doğrudan etkileyeceğini,
28/02/2018 tarihli ve 7101 sayılı Kanunla değişik İcra ve İflas Kanunu’nun 285. maddesinde “Borçlarını, vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi otunda bulunan herhangi bir borçlu, vade yerilmek veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflastan kurtulmak için konkordato talep edebilir ” denilmek suretiyle tacir olmayanların/şahısların da, diğer bir deyişle tacir ve/veya şirket olma şartı aranmaksızın her borçlunun konkordato talebinde bulunabileceği öngörüldüğünü, bu nedenle davacı asilin konkordato talebinin kanuna uygun ve yerinde olduğunu,
…… Mobilya Aks. San. ve Dış Tic. Ltd. Şti. ; davacı şirketin kuruluş tarihi 05/12/2006 olup, işbu kuruluşu Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nin 12/12/2006 tarihli ve 460 sayılı nüshasında ilan edildiğini, davacı şirket; mobilya aksesuar sektöründe satış konusunda faaliyet gösterdiğini, uzun süredir piyasada güvenli bir marka olarak devam eden …. markası piyasada sektöründe önde gelenlerinden olduğunu, ….. markası aynı zamanda yurtdışı pazarlarınında da faaliyet gösterdiğini,
…… Mobilya Aksesuar İth. İhr. San. Ve Tic. Ltd. Şti. ; davacı şirketin kuruluş tarihi 09/09/2005 olup, işbu kuruluşu Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nin 15/09/2005 tarihli ve 6330 sayılı nüshasında ilan edildiğini, davacı şirket 2005 yıhndan itibaren mobilya aksesuar sektöründe üretici – imalatçı olarak faaliyet gösterdiğini, uzun suredir piyasada güvenli bir marka olarak devam eden …. markası piyasada sektöründe önde gelenlerinden olduğunu, ilerleyen zaman içinde ….. markasını oluşturarak yurtdışı pazarlarına da açıldığını, daha sonra bütün ürünlerini ….. markası altında pazarlama kararı aldığını, kurulduğundan bugünlere kadar geçen sürede kaliteli hizmet anlayışıyla sektörünün öncü ve lider kuruluşları arasında yerini aldığını,
…. Mobilya Aksesuar San. ve Dış. Tic. Ltd. Şti.; davacı şirketin kuruluş tarihi 04/10/2010 olup, işbu kuruluşu Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 08/10/2010 tarihli ve 7665 sayılı nüshasında ilan edildiğini, davacı şirket 2010 yılından itibaren mobilya aksesuar sektöründe yurtiçi ve yurtdışı pazarlarda üretici -imalatçı olarak faaliyet gösterdiğini, uzun süredir piyasada güvenli bir marka olarak devam eden ….. markası piyasada sektöründe önde gelenlerinden olup, tüm ürünlerini kendi imal ederek zamanında teslimat ve uygun fiyat politikası ile kurulmuş bulunduğunu, şirketin 3 farklı imalat şubesi (kaplama, porselen, imalat) ve merkezi dahilinde müşterilerine hizmet verdiğini, yeni model üretimini, kendisine ait özel patentli tasarımlar veya müşterilerin talepleri doğrultusunda özel tasarımlar olarak yapabildiğini, işletmenin sanayi sicil belgesi ve kapasite raporu konkordato projesi ekinde sunulduğunu,
davacı şirketler, kuruldukları tarihten itibaren mobilya aksesuar sektöründe üretici – imalatçı olarak faaliyet gösterdiğini, ülke genelindeki ekonomik ve siyasi problemler nedenleriyle davacı şirketlerde ciddi finansal problemler ortaya çıkmakla, nakit akışı kesilmekle, özkaynaklar ile finansal döngü sağlanmaya çalışılmakla birlikte aynı zamanda sektör bazında; hammadde girdi maliyetlerinin döviz üzerinden olması, ülkemizde dolar ve euroda yaşanan devalüasyon neticesinde tüm sanayi ve imalat kuruluşları gibi davacı şirketlerin maliyetlerinin de ciddi oranda artmasına sebebiyet verdiğini, döviz kurlarında yaşanan sürekli artış, faiz oranlarının %22 oranlara ulaşması, ekonomideki dengesizlikler karlılık ve finansman noktasında sektöre ve dolayısı ile davacı şirketlere ciddi zararlar verdiğini ve vermeye devam ettiğini, ülkemiz ekonomik yapısı içerisinde ürettikleri malzemelerin maliyetleri kaynaklı satış fiyatları da mecburi olarak artış gösterdiğini, müşteri potansiyeli azalmaya başladığını, ön ödemeli çalışılan müşteriler piyasadaki belirsizlikler sebebiyle alımlarını ciddi oranda azalttığını, bu bulgular da doğrudan şirketin satış hedeflerini ve finansman politikasını zora düşürdüğünü,
müvekkili şirketlerin yaşadıkları bu darboğaz ortamından kurtulmayı hedeflediklerini, içinde bulunulan sektöre özgü kriz koşulları ile mevcut ülke genelinde yaşanan siyasi ve ekonomik belirsizlikler çerçevesinde, işletmelerin, nakit akışında bir olumsuzluğa sebebiyet verilmemesini, hukuksal icrai koşullar durumunda mal varlığına ilişkin değerlerin çok aşağı düşeceği göz önünde bulundurularak hem işletmelerin, hem tedarikçilerinin, hem de kredi alacaklılarının çıkarlarının dengeli bir şekilde korunmasını amaçladıklarını, sonuç olarak nakit döngüsünde sorunlar yaşanması neticesinde şirketlerin taahhütlerine bağlılığına ilişkin piyasa algısı olumsuz etkilenmeye başlayacağından, şirketlerin bu olumsuz algı neticesinde alacaklılarca malvarlığında cebri icra yollarına başvurularak iflasa sürüklenmesi tehdidi öngörüldüğünü, şirketlerin varlıklarının cebri icra yoluyla parça parça satışa konu olması halinde alacaklıların da bu durumdan olumsuz etkilenmesi kaçınılmaz olduğunu, mevcut durumda şirketlerin tasfiyesi halinde alacaklıların alacağına tam olarak kavuşması mümkün olmadığını, iflas halinde şirketlerin varlıkları hem parça parça, hem de değerinin çok çok altında satılacağını, bu durum neticesinde hem ekonominin temel taşlarından olan işletmeler ortadan kalkacağını hem de alacaklılar alacağına kavuşamayacağını, işbu sebeplerle, işletmelerin devamlılığını sağlayabilmek ve tüm alacaklıların sarsılmasını engelleyebilmek adına konkordato sürecinin sağladığı imkanlardan faydalanılmak istendiğini, bu sayede şirketlerin varlık bütünlüğü korunarak yasada belirtilmiş olan amaca uygun olarak faaliyetlerine devamı da sağlanmış olacağını, davacı şirketler ve asiller vade konkordatosu teklifinde bulunduklarını, davacıların teklifi borçlarını 60 ay vadede ödeyeceğini, davacı şirketlerin ve asillerin tekliflerinin kabul edilmesi halinde borçların 5 yıllık projeksiyon doğrultusunda tedarikçi ve finans kuruluşları ile yapılan anlaşmalara bağlı kalınarak belirli bir vade içinde ödeme imkânı doğacağını, işletmelerin bütünlüğü korunarak değeri artacak ve işletme faaliyetlerini sürdürerek fon yaratmaya devam edebileceğini, ayrıca şirketlerin içinde bulundukları ödeme krizi aşılacağını ve nakit döngüleri yeniden normale döneceğini, en önemli hususlardan biri ise, şirketlerin borçlarını şu anki haline göre …… yönünden %27 , …… yönünden %18, …. Metal yönünden %28 oranında daha yüksek ödeme imkanına kavuşacağını, alacaklıların alacağına daha yüksek oranda kavuşması sağlanabileceğini, davacıların bu teklifleri kapsamında ye/veya komiser heyetinin olası revize edeceği teklif kapsamında, konkordatonun tasdiki ile birlikte tüm borçlarını 60 ay vadede ödemek niyetinde olduğunu, bu bağlamda şirketlerin gelecek yıllara ilişkin gelir tablosuna ve borç ödeme vadelerini içerir nakit akış tablosuna dilekçeleri ekinde konkordato ön projesinde yer verildiğini, bu nedenlerle müvekkili davacıların faaliyetlerine devam edebilmesi ve malvarlıklarının korunabilmesi için icra ve İflas Kanung’nun 287,288., 294, ve 295. maddeleri gereğince; İİK’nun 206/1 sırasındaki haklar hariç olmak üzere, 6183 sayılı Kanundan doğan vergi ve her türlü harç, ceza ile SGK alacakları (prim, idari para cezaları dahil) ile ilgili takipler dahil olmak üzere, hangi nedene dayanırsa dayansın müvekkili davacılar aleyhine takip yapılmamasını, haciz, ihtiyati haciz, e-haciz, ihtiyati tedbir, satış, muhafaza işlemleri uygulanmamasını, evvelce yapılmış olan tüm takiplerin durdurulmasını, davacılar hakkında rehnin paraya çevrilmesi yoluyla yapılmış ve yapılacak tüm icra takiplerinde satışlarının durdurulmasını, rehinli menkullerin muhafazasının durdurulmasını, davacıların tüm kurumlar ve şirketler nezdindeki hak ve alacaklarının kişilerce haciz, muhafaza ve tahsil edilmesinin önlenmesi ve evvelce yapılmış takiplerden üzerine haciz konulan hak ve alacaklar da dahil olmak üzere tüm hak ve alacaklarının davacılara ödenmesi davacıların muhafaza altına alınmış ve alınacak emtia, taşıt, cihaz, leasing kapsamındaki makine ve diğer hak ve alacakların davacılara iadesini, davacıların takip borçlusu olduğu takiplerde kendisi aleyhine veya 3. Şahıs konumunda oldukları takiplerde kendisine yönelik 89/1 haciz ihbarnameleri gönderilmesinin tedbiren önlenmesini, davacıların bankalar nezdindeki teminat mektuplarının nakde çevrilmesinin tedbiren durdurulmasını, davacılar aleyhine takas ve mahsup hakkının kullanılmasının durdurulmasını, zımnında yargılama neticesine kadar tensiben ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve şirketlere komiser tayinini, müvekkili davacıların konkordato talebinin kabulü ile; öncelikle İcra ve İflas Kanunu’nun 287. maddesi gereğince 3 aylık geçici mühlet kararı verilmesini ve gerekli görülmesi halinde işbu müddetin 2 ay daha uzatılmasını, gecici mühlet kararının İİK’nun 288. maddesi çerçevesinde ilanını; geçici mühlet neticesinde icra ve iflas kanunu’nun 289. maddesi gereğince 1 yıllık kesin mühlet kararı verilmesine ve gerekli görülmesi halinde bu mühlet kararının 6 ay daha uzatılmasını, kesin mühlet kararının ilanını, icra ve İflas Kanunu’nun 305. vd. maddeleri gereğince konkordatonun tasdikini talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava, İİK’nın 285 ve devamı maddelerince açılan konkordato talebine ilişkindir.
Borçlular vekili mahkememize sunmuş olduğu 20/12/2019 tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiğini beyan etmiştir.
Konkordato komiserleri tarafından alınan borca batıklık raporuna göre,borçlu şirketlerin borca batık olmadığı anlaşılmıştır.
Davadan feragat,davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.Davadan feragat,davacının mahkemeye karşı yapacağı tek taraflı bir irade beyanı olup feragatın geçerliliği için bunun davalı veya mahkeme tarafından kabul edilmesine veya davalının muvafakat etmesine gerek yoktur.Somut olayda,davacılar vekilinin feragat beyanı nedeniyle 6100 Sayılı HMK’nun 307-312. maddeleri gereğince,davanın reddine,borçlular hakkında verilen kesin mühletin kaldırılmasına,konkordato komiser heyetinin görevine son verilmesine ve borçlular hakkında verilen tüm tedbirlerin hüküm ile birlikte kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM/Yukarıda açıklandığı üzere:
1- Davacılar hakkında verilen kesin mühletin kaldırılarak konkordato talebinin feragat nedeniyle REDDİNE,
2- Mahkememizce verilen tüm tedbirlerin hüküm ile birlikte KALDIRILMASINA,
3-Mahkememizce atanan konkordato komiser heyetinin görevine son VERİLMESİNE,
4-İİK’nın 289/son maddesi uyarınca kesin mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine karar verildiği hususunun Ticaret Sicil Gazetesinde ve Basın İlan Kurumu İlan Portalında İLAN EDİLMESİNE ve İİK’nın 288 nci maddesinde belirtilen yerlere BİLDİRİLMESİNE,
5-Konkordato komiseri olarak görevlendirilen komiserlerin bugün itibariyle görevlerinin sona erdiğinin İstanbul Bilirkişilik Bölge Kurulu’na BİLDİRİLMESİNE,
6-Feragat yargılamanın ilk celsesinden sonra vuku bulduğundan Harçlar Kanunun 22. maddesi gereğince ¨54,40 karar ve ilam harcının 2/3’üne tekabül eden ¨36,26’nin peşin Yatırılan ¨35,90 peşin harçtan mahsubuna, eksik yatan ¨0,36’nin davacılardan tahsili ile Hazineye İRAT KAYDINA,
7-Davacıların yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde BIRAKILMASINA,
8-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafından peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacılara İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 164/2 nci madde hükmü uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile 10 gün içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oybirliğiyle karar verildi.14/02/2020

Başkan ….
☪e-imzalıdır.☪
Üye ….
☪e-imzalıdır.☪
Üye ….
☪e-imzalıdır.☪
Kâtip …..
☪e-imzalıdır.☪

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.”