Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/73 E. 2021/140 K. 12.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/73
KARAR NO : 2021/140

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/01/2018
KARAR TARİHİ : 12/02/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 09/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili tarafından Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne hitaben yazmış olduğu 17/01/2018 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle; … sahil dolgu alanı içerisinde kalan 149.759,30 m2 yüzölçümlü kamuya ait alanın “yat limanı yapılması ve bu amaçla işletilmesi” amaçlarıyla kullanılmak üzere Defterdarlık ve … Belediye Başkanlığı arasında 05.12.2006 tarihli “Kullanma İzin Sözleşmesi” imzalandığını, Maliye Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğünün 12.03.2007 tarihli görüşü doğrultusunda “yat limanı kullanma ve işletme hakkının” inşaat yapımı karşılığında kişi ve kurumlara verilmesinin uygun görüldüğünü, bu görüşe uygun olarak … Etap Yat Limanı Yapma ve İşletme işinin … Belediye Başkanlığınca gerçekleştirilen 04.03.2007 tarihli ihale ile … İnşaat A.Ş.’ye ihale edildiğini, ihale sonucu “… Belediye Başkanlığı Yat Limanı Yaptırma ve İşlettirme İhale Sözleşmesi” imzalandığını, sözleşmenin … … Noterliğinde 01.05.2007 tarihinde … yevmiye sayı ile onaylandığını,Defterdarlık ve … Belediyesi arasında 03.04.2009 tarihinde imzalanan “Kullanma İzin Sözleşmesi” ve 12.03.2007 tarihli kurum görüşü doğrultusunda Belediye tarafından 04.03.2007 tarihinde ihale edilen alan haricinde kalan ve Belediye tarafından kapasite artırımı yapılan proje tadilatına göre, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki 48.172,36 m2 yüzölçümlü dolgu alanı ile 82.815,05 m2 deniz yüzeyi olmak üzere toplam 130.987,41 m2 yüzeyli alanda imar planı ve uygulama projelerine uygun olarak yat limanı yapılmasını ve bu amaçla işletilmesi işinin 15.02.2011 tarihinde yapılan ihale ile … İnşaat A.Ş. ye ihale edildiğini, arkasından imzalanan “… Belediye Başkanlığı Yat Limanı Yaptırma ve İşlettirme İhale Sözleşmesinin” … …. Noterliğinde 24.03.2011 tarihinde … yevmiye sayı ile onaylandığını, Defterdarlık ve … Belediyesi arasında 03.04.2009 tarihinde ve 05.12.2009 tarihinde imzalanan “Kullanma İzin Sözleşmelerinin” Maliye Bakanlığı tarafından fesih edilmesi sonucu Defterdarlık ve … Belediye Başkanlığı arasında 04.06.2015 tarihli “kullanma izin sözleşmesi” imzalandığını, bu sözleşmeye dayalı olarak Belediye ile ….arasında “Ek Protokol” kabul edildiğini, …’un kullanma izin sözleşmesindeki tüm yükümlülükleri üstlendiğini, …’un .. ve …. Etap ihaleleri alması sonrası, davacı şirketten ihale konusu … projesine ilişkin “proje danışmanlığı” hizmeti almak istediğini, taraflar arasında 13.04.2015 tarihinde “….Projesi Tasarım Uygunluk Kontrolü ve Proje Yönetim Asistanlığı Hizmetleri Sözleşmesinin ” imzalandığını, …’un davacı şirkete bilgi vermeksizin 18.06.2015 tarihinde … Belediye Başkanlığına yazılı olarak başvurarak aralarındaki sözleşmenin davalı şirkete devri isteminde bulunduğunu, belediyenin 19.06.2015 tarihli … sayılı yazısı ile “Sözleşmenin Devrine” onay verdiğini, aynı tarihte davalı şirket ile Belediye arasında Üsküdar … Noterliğinde … yevmiye sayılı “… … Etap Yat Limanı Yaptırma ve İşletme İhalesi Sözleşme Devri Sözleşmesi” isimli sözleşmenin imzalandığını, davalı şirketin bu şekilde yüklenici … Marinanın sözleşmeler ve eki protokol uyarınca yüklendiği tüm yükümlülükleri üstlendiğini bildirdiğini, … Belediye Başkanlığının 19.06.2015 tarihli … sayılı yazısı ile ayrıca “Sözleşmenin Devri Kabulü’ yazılı ile devre onay verdiğini, davalı şirket ile Belediye arasında Üsküdar …. Noterliğinde … yevmiye sayılı “… …. Etap Yat Limanı Yaptırma ve İşletme İhalesi Sözleşme Devri Sözleşmesi” isimli sözleşmenin imzalandığını, davalı şirketin bu şekilde yüklenici …nın sözleşmeler ve eki protokol uyarınca yüklendiği tüm yükümlülükleri üstlendiğini bildirdiğini, ….ile davacı şirket arasında imzalanan 13.04.2015 tarihli, sözleşmenin konusu, kapsamı, kapsama dahil olmayan işlerin ayrıntılı olarak gösterildiğimi, “tasarım uygunluk kontrolü-ihale süreci hizmetleri -yapım işleri süreci saha kontrolü/test ve devreye alma süreci -geçici kabul sürecine” ilişkin hükümleri ayrıntılı olarak düzenlendiğini, “Mimari projenin çizimi, statik hesap raporlanması işlerinin ”görev kapsamı dışında kaldığını, mimari projenin ihalenin alımından sonra bir alt yüklenici ile anlaşılmak suretiyle çizdirildiğini, ancak bu konuda yapılan tüm toplantılara iştirak edildiğini, proje kapsamında yapılacak alımlarda alım konusu malzemenin uygunluğunun denetimi bakımından gerçekleştirilen toplantılara, görüşmelere iş sahibi yada alt yüklenici yanında iştirak edildiğini, alt yüklenicilere iş verilmesi kapsamında ihale dosyalarının oluşturulması, ihale sürecinin yürütülmesi ve neticelendirilmesi hizmetlerinin verildiğini, projenin devamı sırasında haftalık/aylık toplantılar düzenlendiğini, yapılan çalışmaların aktarıldığını ve işverenden alınması gereken onaylar, birlikte değerlendirilmesi gereken konular ve benzerlerinin gündemi oluşturduğunu, ismi sonradan “… Projesi” olarak adlandırılan projede müvekkili şirketin sözleşme uyarınca Mart 2015 ayından Aralık 2015 ayına kadar aralıksız görev ifa ettiğini, işe başlaması ile birlikte sözleşme ekinde belirtilen ekibini şantiyede sürekli hazır ederek hizmet ifa ettiğini, tüm çalışmaların dilekçe ekinde yer alan raporlarda görüleceğini, bu çalışmaların “mimari projenin çizimi, ait yükleniciden ihale yoluyla belirlenmesi, proje kapsamında var otan yapıların yıkılması, hafriyat çalışmalarının yapılması, denizin ilgili kısımlarının taş ile doldurulması çalışmalarf olarak özetlenebileceğini, sözleşme uyarınca … İnşaat A.Ş. adına 9 adet fatura düzenlendiğini, buna karşılık davalı şirketin 3 ayrı tarihte kısmı ödemeler yaptığını, projenin davalı şirkete Haziran 2015 de devredilmiş olmasına rağmen, hizmet faturalarının ….adına düzenlenmesine devam edildiğini ve bu tarihten sonraki iki ödemenin de ….tarafından yapılmış olmasına dikkat çekmek istediklerini, ….yetkililerinin toplantılara katıldığını ve tüm yazışmalarda süreci izlemeye ve sürece dahil olmaya devam ettiklerini, düzenlenen 9 adet faturada yazılı toplam ¨ 617.067,68 alacaklarına karşılık ¨ 131.114,40 ödeme yapıldığını, ¨ 485.953,28 alacakları kaldığını, Kasım 2015 e gelindiğinde …’un adlarına fatura düzenlenmemesini ve davalı şirket adına fatura düzenlenmesini istemesi üzerine taraflar arasında görüşmeler başladığını, buna ilişkin e mail yazışmaları sunduklarını, Ekim ve Kasım 2015 tarihli çalışmaları konu alan iki adet faturanın davalı şirkete gönderildiğini, davalı şirketin “sehven düzenlendiği” gerekçesi ile bu faturaları iade ettiğini, sundukları kanıtlarla anlaşılacağı üzere, …’un projenin devrine rağmen gerçekte hiçbir zaman projeden elini çekmediğini, arka planda projeyi yürüttüğünü, davalı şirket ile aralarında organik bağ bulunduğunu, aynı yetkili isimlerin sürece dahil olduğunu, aynı kişilerin her iki şirketi yönettiğini, haricen yaptıkları araştırma soncunda ….aleyhine açılan icra takipleri ve davalarda tüm projelerin adi ortaklığa devredildiğini ve alacak istemlerinin muhatabı olunmadığının savunulduğunun görüldüğünü, “projenin kendileri tarafından sona erdiği” yada ” sözleşmenin tarafı olmadığı” şeklindeki gerekçeler ile hak edişi yapan şirketlerin mağdur edildiklerini, …’un yıllar öncesi ihale edilen projeler bakımından belediye il devlet arasında imzalanan sözleşmelerin usulsüzlükleri nedeniyle ihalelerin Maliye Bakanlığı tarafından fesih edilmesinin basında geniş yer bulduğunu, açıklanan danışıklı, güven ilişkisine aykırı, dürüstlük kuralına uygun olmayan durumlar ve son iki faturanın iade edilmesinden ve görüşülen hukuki belgelerin bir türlü imzalanmamasından sonra müvekkili şirketin haklı nedenlerle daha fazla mağdur olmama adına Aralık 2015 itibariyle işi durdurarak, ekibini sahadan çektiğini ve sözleşme ilişkisine son verdiğini, gönderilen ihtarname ile alacaklarının ödenmesinin istenildiğini, ticaret sicil adreslerinde bir değişiklik olmamasına rağmen ihtarnamenin sicil adreslerine tebliğ edilemediğini, İstanbul …. Belediyesinden de alacağın ödenmesi isteminin kabul edilmediğinin bildirildiğini, ¨ 485.953,29 tutarındaki alacaklarından eski ünvanı “… Yatırım A.Ş.” olan yeni ünvanı ise “… İnşaat Turizm Yatırım A.Ş.” olan dava dışı şirket ile davalı şirketin müştereken ve müteselsil sorumlu olduklarını, başlatılmak zorunda kalınan icra takibinin yetki itirazı üzerine … … İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyasında sürdüğünü, kendisine ulaşan ödeme emrine karşı davalı şirketin haksız ve kötü niyetle borca itiraz edip takibin durmasını sağladığını, diğer takip borçlusu … İnşaat Turizm Yatırım A.Ş. için takip kesinleştiğini belirterek; ¨ 453.953,28 istenebilir hale gelen alacaklarından dolayı takip borçlularının müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarının tespitini, itiraz üzerine duran icra takibinin iptaline davalının alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesini , yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekilinin 23/03/2020 tarihli cevap dilekçesini özetle; HMK.m.119 a göre dava dilekçesinde taraf şirketlerin vergi numarasının yer alması gerektiğini, bu eksikliğin giderilmemesi halinde dava dilekçesinin verilmemiş sayılmasına karar verilmesi gerektiğini, dava konusu faturaların davacı şirket ile dava dışı … İnşaat A.Ş. arasında düzenlenmiş faturalar olduğunu, bu durumun dava dilekçesinde de ikrar edildiğini, müvekkili şirketle ilgisinin bulunmadığını, bu nedenle açılan davanın husumet nedeniyle reddi gerektiğini, ….ile … Belediyesi arasında imzalanan sözleşmelerin yasal biçimde … Belediyesi tarafından müvekkili şirkete devredildiğini, hiçbir şekilde şirket devri anlamını taşımadığını, bu durumda …’un üçüncü kişilerle imzaladığı sözleşmelerden doğan borçlardan sorumlu olmalarının mümkün bulunmadığını, dava dışı ….adına düzenlenen faturaları teslim alan kişi olarak gözüken … isimli kişinin şirketlerinin çalışanı olmadığını, müvekkili şirketin ….isimli şirket ile aralarında organik bir bağ ve ticari ilişki bulunmadığını, davacı şirketin faturalarda açıkladığı hizmetleri verdiğini usule uygun deliller ile kanıtlaması gerektiğini, taraflar arasında imzalanmış bir sözleşme bulunmadığını, yazılan e maillerin taraflar arasında bir hizmet sözleşmesi bulunduğu anlamına gelemeyeceğini, usule uygun ispata yarar delil olmadıklarını, dava dilekçesinin 11. sayfasında taraflar arasında yazılı bir sözleşme olmadığının davacı vekilince de ikrar edildiğini, Aralık 2015 de sözleşmeyi sona erdirdiğini ileri süren davacı şirketin Mart 2016 ya kadar fatura kesmesinin hiçbir hukuki dayanağı olmadığını, bu durumun davacı şirketin kendisi ile çeliştiğini açıkça ortaya koyduğunu, sözleşmenin devrinden sonraki dönemde ödemelerin ….tarafından yapıldığının açıkça kabul edildiğini, bu durumunda ödemeleri yapanın sözleşmenin ve davaya konu faturaların tarafı olan ve bu faturaları teslim alan ….olduğunu gösterdiğini, davacının sunduğu toplantı tutanaklarında müvekkili şirket çalışan ve yetkililerinin imzalarının bulunmadığını, davacının bu iddialarını kanıtlamakla yükümlü olduğunu, davacı şirketin …’a Ekim ve Kasım 2015 aylarındaki verdiği hizmetlerle ilgili müvekkili şirket adına düzenlendiği faturaların kendisine iade edildiğini, 24.11.2015 tarihini taşıyan …. ve … numaralı faturaların davacı tarafından icra takibine dayanak yapılmadığını, buna rağmen söz konusu faturalardan dava dilekçesinde söz edilmesinin mahkemeyi yanıltmaya yönelik olduğunu, ….ile müvekkili şirketin ortakları ve yönetim kurulu üyelerinin farklı kişilerden oluştuğunu, şirketi temsile yetkili kişilerin ve şirket adreslerinin farklı olduğunu, bu durumun davacı tarafından da bilindiğini, açıklanan nedenlerle iki şirket arasında organik bağ bulunmadığını, sadece bir mail adresine ve isme dayalı olarak iki şirket arasında organik bağ bulunduğunun ileri sürülemeyeceğini, sunulu e postaların gerçekliğinin ve içeriğinin doğruluğunun davacı yanca kanıtlanması gerektiğini belirterek; açılan davanın öncelikle husumet nedeniyle olmak üzere tümden reddine, davacı şirketin ayrıca kötü niyet tazminatı ödemesine, dava dilekçesindeki biri birinden farklı alacak istemlerinin netleştirilmesine, eksik harcın tamamlanmasına karar verilmesini , yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.

DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava,yüklenici davacının,işverene yaptığı iş karşılığı yüklenici ile olan sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
… … icra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; Takibe konu cari hesap ekstresinden dolayı ¨551.122,63 cari hesap alacağı icra gideri, vekalet ücreti ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek faizi ile birlikte tahsili için faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu vekilinin süresinde, borca itiraz ettiğini belirterek takibin durmasına sebebiyet verdiği,İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği,bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği,davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişiler …, …., … ve …. tarafından mahkememize sunulan 21/08/2019 havale tarihli bilirkişi ek raporunu özetle;Mahkemece davalı şirketin, davacı şirket tarafından verilen hizmetleri aldığını, davacı şirket ile dava dışı ….arasında imzalanan 13.04.2015 tarihli sözleşmeyi benimsediğini, bu sözleşmeden doğan yükümlülükleri üstlendiği kabul edildiği taktirde icra takip tarihi itibariyle 6 adet hizmet faturasından kaynaklı asıl alacağın ¨485.953,28 olduğunu, açıklanan nedenle icra takip tarihine değin işlemiş direnim faizinin hesaplanamadığını, davacı ticari defterlerinde, icra takip tarihinde davacının dava dışı …’dan ¨ 485.953,28 alacaklı olarak gözüktüğünü, davalı ticari defter kayıtlarında davalı şirketin davacı şirkete borcu gözükmediğini, ancak, davalı ticari defterlerinde, dava dışı … Inş. A.Ş.’nin 2016 yılı sonunda, davalı şirkete “259 Verilen Sipariş Avansları” hesabında ¨ 118.397.033,52 borçlu olarak gözüktüğünü bildirmişlerdir.
Bilirkişiler …, …, … ve … tarafından mahkememize sunulan 11/11/2019 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle; Mahkemece davacı şirketin ayrıca icra takibinden önceki dönem iççin direnim faizi istemeye hakkı bulunduğu kabul edildiğinde, İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 27.12.2016 tarihinde başlatılan ve davalı vekilinin yetki itirazı üzerine … … İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı sürdürülen icra takibinde, takip tarihi itibariyle davacı şirketin ¨ 485.953,28 asıl alacak ve yukarıda açıklanan şekilde hesaplanan toplam ¨ 51.851,83 direnim faizi olmak üzere toplamda ¨ 537,805,11 alacaklı olduğunun hesaplanabileceğini, takip talebinde ise ¨485.953,28 asıl alacak ve takip tarihine değin işlemiş ¨ 65.169,35 direnim faizi ile birlikte toplamda ¨ 551.122,63 alacak isteminin yer aldığını, takip tarihinden sonra asıl alacak ¨485.953,28 ‘ye aylık %1 oranında direnim faizi uygulanabileceğini, taraf vekillerinin davanın esasına yönelik açıklamaları şeklindeki dilekçelerinde yer alan iddia ve savunmalarının kök raporları ile birlikte Mahkeme tarafından değerlendirilebileceğini, bu düşünce ile kök raporlarına yönelik hazırladıkları dilekçeleri uyarınca kök raporlarında yer alan tespit ve değerlendirmelerde başkaca bir değişiklik yapılamadığını bildirmişlerdir.

Bilirkişiler …, …, … ve … tarafından mahkememize sunulan 01/06/2020 havale tarihli bilirkişi 2. Ek raporunu özetle;Davalı şirketin, davacı şirket tarafından verilen hizmetleri aldığını davacı şirket ile dava dışı ….arasında imzalanan 13.04.2015 tarihli sözleşmeyi benimsediğini, bu sözleşmeden doğan yükümlülükleri üstlendiği kabul edildiği taktirde icra takip tarihi itibariyle 6 adet hizmet faturasından kaynaklı asıl alacağın ¨ 485.953,28 olduğunu, dava dışı … İnşaat A.Ş. ile davacı arasında 13.04.2015 tarihinde İmzalanan “….Projesi Tasanm Uygunluk Kontrolü ve Proje Yönetim Asistanlığı Hizmetleri Sözleşmesinin” “2.2. maddesinde yazılı” “…faturaların teslim tarihinden itibaren 30 gön içinde ödenmesi, aksi halde aylık %1 oranında gecikme faizi uygulanacağı…” şeklindeki düzenlemenin geçerli kabul edilmesi halinde, 27.12.2016 icra takip tarihi itibariyle söz konusu 4 ayrı faturadan dolayı istenebilir direnim faizinin bu kez ¨38.314,53 olabileceğini, davacının ticari defterlerinde, icra takip tarihinde davacının dava dışı …’dan ¨ 485.953,28 alacaklı olarak gözüktüğünü, davalı ticari defter kayıtlarında davalı şirketin davacı şirkete borcu gözükmediğini, ancak, davalı ticari defterlerinde, dava dışı … İnş, A.Ş’nin 2016 yılı sonunda, davalı şirkete “259 Verilen Sipariş Avansları” hesabında ¨ 118.397.033,52 borçlu olarak gözüktüğünü, Mahkemece davacı şirketin ayrıca icra takibinden önceki dönem için direnim faizi istemeye hakkı bulunduğu kabul edildiğinde, İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün ..Esas sayılı dosyasında 27.12.2016 tarihinde başlatılan ve davalı vekilinin yetki itirazı üzerine … …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı sürdürülen icra takibinde, takip tarihi itibariyle davacı şirketin ¨ 485.953,28 asıl alacak ve açıklanan şekilde hesaplanan toplam ¨ 38.314,53 direnim faizi olmak üzere toplamda ¨ 524.567,81 alacaklı olduğunun hesaplanabileceğini, takip talebinde ise ¨ 485.953,28 asıl alacak ve takip tarihine değin işlemiş ¨ 65.169,35 direnim faizi ile birlikte toplamda ¨ 551.122,63 alacak isteminin yer aldığını, takip tarihinden sonra asıl alacak ¨ 485.953,28’ye aylık %1 oranında direnim faizi uygulanabileceğini, taraf vekillerinin davanın esasına yönelik açıklamaları şeklindeki dilekçelerinde yer alan iddia ve savunmalannın kök raporları ile birlikte Mahkeme tarafından değerlendirilebileceğini bildirmişlerdir.
Bilirkişiler …, …, … ve … tarafından mahkememize sunulan 01/06/2020 havale tarihli bilirkişi 3. Ek raporunu özetle; davalı şirketin, davacı şirket tarafından verilen hizmetleri aldığını, davacı şirket ile dava dışı ….arasında imzalanan 13.04.2015 tarihli sözleşmeyi benimsediğini, bu sözleşmeden doğan yükümlülükleri üstlendiği kabul edildiği taktirde icra takip tarihi itibariyle 6 adet hizmet faturasından kaynaklı asıl alacağın ¨485.953,28 olduğunu, dava dışı … İnşaat A.Ş. ile davacı arasında 13.04.2015 tarihinde imzalanan “….Projesi Tasarım Uygunluk Kontrolü ve Proje Yönetim Asistanlığı Hizmetleri Sözleşmesinin” “2.2. maddesinde yazılı” “…faturaların teslim tarihinden itibaren 30 gün içinde ödenmesi, aksi halde aylık %1 oranında gecikme faizi uygulanacağı…” şeklindeki düzenlemenin davalı şirket için geçerli bir sözleşme kuralı olarak kabul edilmesi halinde, 27.12.2016 icra takip tarihi itibariyle söz konusu 4 ayrı faturadan dolayı istenebilir direnim faizinin bu kez ¨ 51.768,83 olarak hesaplandığını, icra takip talebinde yer alan … ve … numaralı faturaların davalı şirkete teslim edildiğine ilişkin kanıtlar bulunmadığını, kök raporların da açıklandığı gibi, davacı şirket davalı adına düzenlenen 24.11.2015 tarihli KDV hariç ¨ 65.005,65 bedelli … numaralı ve KDV hariç ¨53.557,75 bedelli … numaralı faturaların davalı şirkete öncesinde teslim edildiği ve davacı şirkete iade edilmesi üzerine bu kez bu fatura tutarlarına KDV eklenerek … ve … numaralı faturaların düzenlenerek icra takiben konulduğunu, davacı şirket tarafından İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 27.12.2016 tarihinde başlatılan ve davalı vekilinin yetki itirazı üzerine … …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı sürdürülen icra takibinde, takip tarihi itibariyle davacı şirketin ¨ 485.953,28 asıl alacak ve açıklanan şekilde hesaplanan toplam ¨ 51.768,83 direnim faizi olmak üzere toplamda ¨ 537.722,11 alacaklı olduğunun hesaplanabileceğini, l.Ek raporlarında açıkça görüldüğü gibi 2. Ek raporlarında da yapılan bir maddi hata sonucu istenebilir direnim faizinin ¨ 38.314,53 olarak gösterildiğini, taraf vekillerinin davanın esasına yönelik açıklamaları şeklindeki dilekçelerinde yer alan ve detaylı bir şekilde özetlenen iddia ve savunmalarının kök raporları ile birlikte Mahkeme tarafından değerlendirilebileceğini bildirmişlerdir.
Dava dışı … İnşaat A.Ş. ile davacı arasında 13.04.2015 tarihinde “….Projesi Tasarım Uygunluk Kontrolü ve Proje Yönetim Asistanlığı Hizmetleri Sözleşmesi” başlıklı bir sözleşme imzalandığı, davacı şirket tarafından gerçekleştirilecek hizmetlerin sözleşmenin 3. maddesinde “Tasarım Kontrolü – İhale Süreci Hizmetleri-Yapım İşleri Süreci Saha Kontrolü-Test ve devreye alma Süreci- Geçici Kabul Süreci” hizmetleri olarak detaylı bir şekilde sıralandığı, aynı maddede davacı şirket tarafından verilmeyecek hizmetlerin de detaylı bir şekilde gösterildiği,
Sözleşmenin 2.1. maddesinde hizmetlerin bedelinin ne şekilde belirleneceğinin,
Sözleşmenin 2.2. maddesinde faturaların teslim tarihinden itibaren 30 gün içinde ödenmesinin, aksi halde aylık %1 oranında gecikme faizi uygulanacağının kabul edildiği,
Sözleşmenin 2.6. maddesinde sözleşmenin ve sözleşmeden doğan hakların devrinin ve temlikinin diğer tarafın yazılı onayına bağlandığı,
Dava dilekçesinin özeti bölümünde açıklanan gelişmeler sonrası, davalı şirketin …. ve … Etap Yat limanı Yaptırma ve İşletme Sözleşmelerini, yüklenici sıfatıyla 19.06.2015 tarihinde devir aldığı, Üsküdar …. Noterliğinde düzenlenen 19.06.2015 tarih … yevmiye sayılı ve 19.06.2015 tarih … yevmiye sayılı “İhale Sözleşmesi Devri Sözleşmesi” başlıklı sözleşmelerin 3. Maddelerinde Belediye ile Defterdarlık arasında İstanbul …. Noterliğinde imzalanmış olan 04.06.2015 tarihli Kullanma İzin Sözleşmesine istinaden Belediye ile dava dışı … İnşaat A.Ş. arasında Haziran 2015 de ek protokol yapıldığı ve davalı yüklenicinin Yüklenici Kullanma izin Sözleşmesi ve eki Haziran 2015 tarihli protokoldeki tüm mükellefiyetleri üstlendiğinin…yazılı bulunduğu,
Dava dışı ….A.Ş. nin … Belediyesine 18.06.2015 tarihinde dilekçe ile başvurarak 03.04.2007 ve 15.02.2011 tarihli encümen kararları ile kendisine ihale olan …. Ve …. Etap Yat Limanı Yapma ve İşletme sözleşmelerini davalı şirkete devir etmeyi istediği, istemin Belediye Başkanlığınca yerinde görülerek 19.06.2015 tarihinde sözleşmenin devrine izin verildiği,
Davalı şirketin 19.06.2015 tarihli “taahhütnamedir” başlıklı noterde onaylanmış belgede … Belediyesi ile ….A.Ş arasında noterlikte imzalanmış 01.05.2007 ve 24.03.2011 tarihli sözleşmeler kapsamında… belediye ile Defterdarlık arasında noterlikte 04.06.2015 tarihinde imzalanan … ve … yevmiye sayılı Kullanma İzin sözleşmelerindeki tüm mükellefiyetlerin tamamını üstlendiklerini, sözleşmeyi üç yıl içinde devir etmemeyi…devralınacak sözleşmelerin tüm şartlarını ve devre esas kira bedellerini kabul ettiklerini…kabul ve taahhüt ettiği,
Dava dışı ….A.Ş. nin 19.06.2015 tarihli “taahhütnamedir” başlıklı noterde onaylanmış belgede, …. Belediyesi ile aralarında noterlikte imzalanmış 01.05.2007 ve 24.03.2011 tarihli sözleşmeler kapsamında, .. ve … Etap Yat Limanı İnşaatı ihalesi nedeniyle yapılan sözleşmelerdeki Belediyeden olan alacak ve haklardan davalı şirket lehine vazgeçtikleri…davalı şirketin belediye ile Defterdarlık arasında noterlikte 04.06.2015 tarihinde imzalanan … ve … yevmiye sayılı Kullanma İzin sözleşmelerindeki tüm mükellefiyetlerin tamamını üstlendiğini…belediye nezdinde bir alacak ve haklarının kalmadığını…. beyan, kabul ve taahhüt ettiği,
Davacı şirketin 09.04.2015-19.08.2015 tarihleri arasında değişik amaçlarla düzenlediği 18 ayrı toplantının … isimli kişinin önce “…” sonrasında ise “….. ” adına toplantılara katıldığı ve diğer katılımcılarla birlikte tutanakları imzaladığı, ….yönetim kurulu üyesi …’un önce …, sonrasında ise … adına toplantılara katıldığı, 08.07.2015 tarihinden sonraki toplantılara katılmadığı, ancak yokluğunda gerçekleşen toplantı tutanaklarının kendisine gönderildiği bilgisinin toplantı tutanağında yer aldığı,
….yönetim kurulu üyesi ….’un davacı şirket yetkisine 13/07/2017 tarihinde gönderdiği e mail ile “….olarak yapmış olduğumuz sözleşmede bizim firma bilgilerimizde değişiklik meydana geldi…. Yeni firma bilgilerini size yazılı olarak bildireceğiz, buna göre zeyiiname düzenlenmesini sağlayabilir misiniz? Eski faturaları davsize iade edip, yeni firmaya tekrar fatura edilmesini sağlayabilir miyiz?… şeklinde istemlerde bulunduğu,
Davacı şirket tarafından 27.07.2015-23.10.2015 tarihleri arasında sahada ve denizde devam eden imalatlara ilişkin haftalık “gözetim raporları hazırlandığı ve elden “…” isimli “….” çalışanı olduğu yazılı kişiye imza karşılığı teslim edildiği,
İş kapsamında görev alanlar arasında gerçekleşen e mail yazışmalarında maillerin davacı şirket ile birlikte ….mail adresini kullanan kişilere de gönderildiği,
Davacı şirket tarafından dava dışı …. A.Ş. adına KDV dahil;Haziran 2015 hizmet bedeli açıklamalı 27.07.2015 tarihli 82.830,22 TL. Temmuz 2015 hizmet bedeli açıklamalı 19.08.2015 tarihli 92.316,95 TL. Ağustos 2015 hizmet bedeli açıklamalı 27.08.2015 tarihli 82.563,95 TL.
Eylül 2015 hizmet bedeli açıklamalı 28.09.2015 tarihli 88.337,34 TL. bedelli faturalar düzenlendiği,
Bu tarihten sonra ise KDV istisnasından yararlanan davalı şirket adına KDV siz:
Ekim 2015 hizmet bedeli açıklamalı 24.11.2015 tarihli 65.005,65 TL. … numaralı,
Kasım 2015 hizmet bedeli açıklamalı 24.11.2015 tarihli 53.557,75 TL. bedelli … numaralı faturaların düzenlendiği,
Açıklanan şekilde düzenlenen 6 adet faturanın imzası karşılığı … isimli kişi tarafından elden imza karşılığı teslim alındığı,
Davalı adına düzenlenen son iki faturanın sehven düzenlendiği ileri sürülerek davacı şirkete iade edildiği, iade tarihinin belli olmadığı,
Yukarıda yazılı 6 adet faturanın ekinde davacı şirket tarafından hazırlanan ancak davalı şirket ve dava dışı … A.Ş. imza ve kaşelerinin yer almadığı hakkedişlerde faturada yazılı alacağı oluşturan hizmetlerin ve birim fiyatlarına göre hesaplanan toplam bedellerinin yazılı olduğu,
-Davacı şirketin dava dışı …. A.Ş. adına yukarıda yazılı faturalar
dışında:
25.03.2015 tarihli 34.630,64 TL. bedelli
29.04.2015 tarihli 41.637,48 TL. bedelli
19.06.2015 tarihli 54.846,28 TL. bedelli, faturalar ve “….numaralı faturaya istinaden” açıklamalı ’76.706,67 TL. bedelli,
… numaralı faturaya istinaden” açıklamalı 63.198,15 TL bedelli faturaları da düzenlediği, 
Düzenlenen son iki faturanın davalı şirket adına önceden KDV siz düzenlenen ve iade edilen fatura tutarlarının bu kez KDV li olarak düzenlenen faturalar şeklinde olduğu, aradaki farkın KDV nedeniyle ortaya çıktığı,
Son iki adet faturanın dava dışı şirkete veya davalı şirkete tebliğine ilişkin dava dosyasında kanıt bulunmadığı,
Bu şekilde düzenlenen 9 adet toplamı 617.067,68 TL. olan faturalara karşılık dava dışı ……A.Ş. tarafından 14.04.2015 tarihinde, 29.348,00 TL., 05.08.2015 tarihinde 46.920,12 TL., 08.09.2015 tarihinde ise 54.846,28 TL. olmak üzere toplamda 131.114,40 TL. ödeme yapıldığı, yapılan ödemelerin ilk düzenlenen üç adet faturanın toplamına eşit olduğu, bir başka anlatımla ilk üç fatura bedelinin ödenmiş olması nedeniyle sonradan düzenlenen 6 adet faturanın icra takibine konu yapıldığı,
Taraflar arasında 08.11.2015 ve 23.12.2015 tarihli mailler yazısı içeriğinden bir mutabakat protokolü düzenlendiği, davalı şirketin müşteri olarak protokole eklenildiği,
Davalı şirket yönetim kurulu üyesi ve yetkilisi … isimli kişi tarafından davacı şirket yetkilisine 17.11.2015 tarihinde gönderilen e mail ile KDV istisna belgesinin ve adres değişikliği nedeniyle güncellenmiş Vergi Levhasının gönderildiği,
Davacı şirket tarafından davalı şirkete ve dava dışı … Belediyesi ile … A.Ş. ye Beşiktaş … Noterliğinden 30.09.2016 tarihinde gönderilen ihtarname ile dava dilekçesinde açıklanan maddi olaylar özetlendikten sonra sözleşme kapsamında düzenlenen faturalar ve bu faturalara karşılık yapılan ödemeleri gösterir tablo da eklenerek kalan alacakları 485.953,28 TL. nin tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde ödenmesinin istenildiği, ihtarnamenin davalı şirketin yazılı adresten taşınmış olması nedeniyle tebliğ edilmeksizin çıkış yerine iade edildiği,
Davacı Şirket tarafından, 27.12.2016 tarihinde İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile davalı … ve dava dışı … İnşaat’ hakkında 6 adet faturadan kaynaklı 485.953,28 TL asıl alacak + 65.169,35 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 551.122,63 TL. alacağın yıllık % 12 faiz oranı ile birlikte tahsili için icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı şirkete 21.04.2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekilinin 27.04.2017 tarihinde, icra müdürlüğünün yetkisine, takip konusu borca ve tüm ferilerine itirazı ettiği, diğer borçlu şirkete çıkarılan ödeme emrinin ise 22.03.2017 tarihinde tebliğ edildiği ve itiraz olmaması üzerine icra takibinin kesinleştiği,
… .. İcra Müdürlüğünün … Esaslı dosyasında davalı şirkete yeniden gönderilen ödeme emrinin davalı şirkete 08.11.2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekilinin 10.11.2017 tarihli dilekçesi ile takip konusu borca ve tüm ferilerine itiraz etmesi üzerine icra takibinin durduğu,
Esenyurt SGK’dan gelen 29.11.2018 tarihli cevabi yazı ekindeki belgelerin incelenmesinde, 2015-2016 yıllarında davalı şirkette … isimli bir çalışanın bulunmadığı hususları belirlenmiştir.
Öncelikle davacının dava dışı … Inş. A.Ş. İle yapmış olduğu sözleşmenin davalıya devredilip edilmediği,sözleşmenin davalı şirket tarafından benimsenip benimsenmediğinin tartışılması gerekmektedir.
Sözleşmenin devri diğer adıyla sözleşmenin yüklenilmesi için “yüklenme anlaşmasına konu olan borç ilişkisinin devredilebilir nitelik taşıması gerekir. Bir borç ilişkisinin devredilebilirliliği, kendisinden doğan hakların ve borçların devredilebilir olmasına bağlıdır. Borç ilişkileri, kural olarak devredilebilir bir nitelik taşırlar. Borçlar Kanunu’nda kendi niteliği gereği devredilemeyen sözleşme ilişkisi bulunmamaktadır…. Taraflar sözleşmenin yüklenilmesini yasaklamış bile olsalar, sonradan bu yasağı kaldırarak sözleşmeyi yüklenilebilir hale getirebilirler” (Dr. Hasan Ayrancı Sözleşmelerin yüklenilmesi (Devri) Yetkin yayınları basım 2003 sf 95-96).
TBK’nın 205/1. maddesi gereğince sözleşmenin devri, sözleşmeyi devralan ile devreden ve sözleşmede kalan taraf arasında yapılan ya da sözleşmede kalan tarafça onaylanan veya önceden verilen izne dayanılarak yapılan ve devredenin devrettiği sözleşmeden doğan taraf olma sıfatıyla birlikte bütün hak ve borçlarının devralana geçiren bir anlaşmadır. Bu yasal düzenlemeye göre aksi taraflarca kararlaştırılmış olmadıkça devralana geçecek olan hak ve borçlar devredilen sözleşmedeki devreden ve sözleşmede kalanın sahip olduğu hak ve borçlardır. Devredenin aynı sözleşme ile ilgili olsa dahi üçüncü kişi ile yaptığı sözleşmeden doğan hak ve borçları önceki yüklenici, devralan ve sözleşmede kalan arasında yapılan devir sözleşmesinde devri alana devredildiği belirtilmiş olmadıkça devralana karşı ileri sürülmesi mümkün değildir.
Bilindiği gibi sözleşmenin devri, sözleşmeyi devralan ile devreden ve sözleşmede kalan taraf arasında yapılan ve devredenin bu sözleşmeden doğan taraf olmas sıfatı ile birlikte bütün hak ve borçlarının devralana geçiren bir anlaşmadır (TBK’nın 205/1. maddesi). Sözleşmeyi devralan ilen devreden arasında yapılan ve sözleşmede kalan diğer tarafça önceden verilen izne dayanan veya sonradan onaylanan anlaşma da sözleşmenin devri hükümlerine tabidir (TBK’nın 205/2. maddesi). Sözleşmenin devrinde taraflardan biri aynı kalmakta, diğer taraf ise tümüyle sözleşmeden çıkmakta, sözleşmeden doğan hak ve borçlar da tümüyle devralana geçmekte, muaccel hale gelen ve ifa edilmemiş edimleri de kapsayan bütünsel bir değişim meydana gelmektedir. Bu değişim hem geçmişe hemde geleceğe etkili olan külli bir değişimdir. Diğer bir ifadeyle, sözleşmenin devri halinde devralan asıl sözleşmenin tarafı konumuna geçer ve asıl sözleşmenin tüm hükümleri kendisini bağlayıcı hale gelir.
Yukarıda ayrıntılı olarak yapılan açıklamalara göre, davacı şirket, dava dışı …A.Ş. isimli şirketle bağıtladığı sözleşmeden kaynaklanan ve az yukarıda açıklanan hizmetlerini, bu şirketin dava dışı … Belediyesi ile imzaladığı sözleşmeleri belediyenin onayı ile davalı şirkete devir etmesinden sonra da davalı şirket yararına aralarında ayrıca imzalanmış bir sözleşme olmaksızın önceki sözleşmedeki hükümlere uygun olarak sürdürdüğünü ileri sürmektedir.
Yukarıda açıklandığı gibi, davalı şirket dava dışı …’un … Belediyesi ile imzaladığı sözleşmeleri yüklenici sıfatıyla devir almış ve bu sözleşmelerden ve eki protokollerden doğan tüm yükümlülükleri açıkça üstlenmiştir.
Bu yüklenimin işveren konumundaki … Belediyesine karşı olduğu çekişmesizdir.
Taraflar ve dava dışı ….arasında davacı şirket ile dava dışı ….arasında imzalanmış sözleşmenin devrine ve bu sözleşmeden doğan borçların davalı şirket tarafından üstlenildiğine ilişkin imzalanmış bir sözleşme bulunmamaktadır.
Yukarıda açıklandığı gibi, davacı şirketin 09.04.2015-19.08.2015 tarihleri arasında değişik amaçlarla düzenlediği 18 ayrı toplantının … isimli kişinin önce ….sonrasında ise … adına toplantılara katıldığı ve diğer katılımcılarla birlikte tutanakları imzaladığı, ….yönetim kurulu üyesi ….’un önce …, sonrasında ise … adına toplantılara katıldığı,08.07.2015 tarihinden sonraki toplantılara katılmadığı, ancak yokluğunda gerçekleşen toplantı tutanaklarının kendisine gönderildiği bilgisinin toplantı tutanağında yer aldığı,….yönetim kurulu üyesi …’un davacı şirket yetkisine 13.07.2017 tarihinde gönderdiği e mail de “….olarak yapmış olduğumuz sözleşmede bizim firma bilgilerimizde değişiklik meydana geldi…. Yeni firma bilgilerini size yazılı olarak bildireceğiz, buna göre zeyiiname düzenlenmesini sağlayabilir misiniz? Eski faturaları da size iade edip, yeni firmaya tekrar fatura edilmesini sağlayabilir miyiz?… şeklinde istemlerde bulunduğu,davacı şirket tarafından 27.07.2015-23.10.2015 tarihleri arasında sahada ve denizde devam eden imalatlara ilişkin haftalık gözetim raporları hazırlandığı ve elden “…”isimli “…”çalışanı olduğu yazılı kişiye imza karşılığı teslim edildiği,İş kapsamında görev alanlar arasında gerçekleşen e mail yazışmalarında maillerin davacı şirket ile birlikte ….mail adresini kullanan kişilere de gönderildiği,davacı şirket tarafından sağlanan hizmetlerle ilgili düzenlenen hakkedişlerin ve buna uygun düzenlenen faturaların öncesinde ve sonrasında aynı kişi tarafından imza karşılığı teslim alınması, yine davacı şirket tarafından düzenlenen haftalık denetim raporlarının aynı kişiye teslim edildiği…”
Taraflar arasında 08.11.2015 ve 23.12.2015 tarihli mailler yazısı içeriğinden bir mutabakat protokolü düzenlendiği, davalı şirketin müşteri olarak protokole eklenildiği,
Davalı şirket yönetim kurulu üyesi ve yetkilisi … isimli kişi tarafından davacı şirket yetkilisine 17.11.2015 tarihinde gönderilen e mail ile KDV istisna belgesinin ve adres değişikliği nedeniyle güncellenmiş Vergi Levhasının gönderildiği …
Şeklinde saptanan maddi olgular ve kanıtlar gözönüne alındığında davalı şirketin dava dışı ilk yüklenici ….ile davacı arasında 13.04.2015 tarihinde imzalanan “….Projesi Tasarım Uygunluk Kontrolü ve Proje Yönetim Asistanlığı Hizmetleri Sözleşmesini ” benimsediği ve bu sözleşmeye bağlı kalmayı ve bu sözleşmeden kaynaklanan sorumlulukları eylemli olarak kabul ederek üstlendiği,devirden önce davacı tarafından düzenlenen 3 adet faturanın …. isimli kişiye tebliğ edildiği ve bu faturaların ödemesinin dava dışı şirket tarafından yapıldığı,davalı şirket adına toplantılara katılan …’ya sonraki faturalarında tebliğ edildiği,sonuç olarak davalı şirketin dava dışı şirket ile davalı arasında yapılan sözleşmeyi devraldığının kabulü gerektiği sonucuna varılmıştır.
Öncelikle eser sözleşmesi ve hizmet sözleşmesine ilişkin yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır.
Dava tarihinde yürürlükte olan ve uygulanması gereken 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 470. maddesinde eser sözleşmesi;”Yüklenicinin bir eser meydana getirmesi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşme” olarak nitelendirilmiş, sözleşmenin tarafları yüklenici ve iş sahibi olarak isimlendirilmiştir.
Bir sözleşme ilişkisinin kurulabilmesi için sözleşme yapmaya ehil (ehliyet) olanlar arasında, öneri ve kabulün gerçekleşmesi, yani tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamaları (tarafların anlaşması), sözleşme içeriği ve amacının kanunda kesin hükümsüzlük yaptırımına tabi tutulmamış yani yasaklanmamış (meşru içerik) ve sözleşmenin kanunda öngörülen biçimi varsa buna uyularak (şekil) yapılması, sözleşmenin genel unsurlarıdır.
Sözleşmeye ilişkin bu temel unsurlar yanında her sözleşme türünün kendine özgü unsurları bulunmaktadır. Eser sözleşmesinin de kendine özgü olan iki temel unsuru vardır. Bunlar eser ve bedeldir. Bu sözleşme ile bir taraf (yüklenici) istenen özellikle sonucu (eser) meydana getirmeyi, diğer taraf (iş sahibi) ise bu çalışma karşılığında ivaz ödemeyi (bedel) üstlenmektedir.
Eser sözleşmesinde tarafların edimleri birbirinin karşılığını oluşturmakta olduğundan tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmedir. Ayrıca niteliği itibariyle sürekli bir sözleşme olmayıp ani edimli bir sözleşmedir.
Bu sözleşmenin unsuru olan meydana getirilecek eser, aynı zamanda sözleşmenin konusunu oluşturur. Ayırt edici diğer bir temel unsuru ise bedeldir. Meydana getirilecek bir sonuç bulunmasına rağmen bedel ödenmeyeceği kararlaştırılmış ise eser sözleşmesinin varlığından söz edilemez. Bedel, eser sözleşmesinin unsuru ise de tarafların anlaşırken bedeli kararlaştırmamış olmaları sözleşmenin kurulmasına etki etmez. Taraflar kararlaştırmamış olsa da bedel ödeneceğini taraflar biliyor veya bilmesi gerekiyor ise eser sözleşmesinin bulunduğu yine kabul edilecektir.
Eser sözleşmesinin konusu, meydana getirilmesi istenen sonuçtur. İstenen sonuç, bir şeyin yapılmasına ilişkin olabileceği gibi, ortadan kaldırılmasına, iyileştirilmesine veya montajına ilişkin de olabilecektir. Diğer bir ifadeyle baştan yeni bir eser meydana getirilmesine ilişkin olabileceği gibi mevcut bir eserde yapılacak değişiklik veya ilavelerle farklı bir hale getirilmesine de ilişkin olabilir.
Eser sözleşmesi tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamaları ile kurulur ve sözleşmenin geçerliliği kanunda aksi öngörülmedikçe hiçbir şekle bağlı değildir.
6098 sayılı TBK’nın 393. maddesinde hizmet sözleşmesi;”Hizmet sözleşmesi, işçinin işverene bağımlı olarak belirli veya belirli olmayan süreyle işgörmeyi ve işverenin de ona zamana veya yapılan işe göre ücret ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.İşçinin işverene bir hizmeti kısmi süreli olarak düzenli biçimde yerine getirmeyi üstlendiği sözleşmeler de hizmet sözleşmesidir.Genel hizmet sözleşmesine ilişkin hükümler, kıyas yoluyla çıraklık sözleşmesine de uygulanır; özel kanun hükümleri saklıdır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Bir sözleşme ilişkisinin eser sözleşmesi mi yoksa hizmet temini sözleşmesi mi olduğunun belirlenmesine gelince; 6098 sayılı TBK’nın 393. maddesinde hizmet sözleşmesi emek ağırlıklı iken, eser sözleşmesi beceriye dayalı sonuç ağırlıklıdır. Hizmet sözleşmesinde ortaya konan emek nedeniyle ücrete hak kazanılır. Eser sözleşmesinde ise ortaya konan beceri ile oluşturulan eser nedeniyle ücret alınır. Hizmet temini sözleşmesinde; zamana bağlı süreç ağırlıklı çalışma söz konusu iken, eser sözleşmesinde sonuca bağlı çalışma esastır ve hizmet temini sözleşmelerinde hizmet veren taraf işçi veya hükmü şahıs olabilir.
Eser sözleşmesinde yüklenici, iş sahibinin istemi üzerine kural olarak bir şey meydana getirmeyi ve bedel karşılığında teslim etmeyi üstlenmektedir.Sözleşmede beceriye dayalı sonuç unsuru yerine emek verilmesi üstün ise eser sözleşmesi değil, hizmet sözleşmesi söz konusu olacaktır.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelindiğinde; davacı,dava dışı yüklenicinin yüklendiği eser sözleşmesinde dava dışı şirkete tasarım uygunluk kontrolü ve proje yönetim asistanlığı hizmeti vermeyi üstlenmiş,sözleşmenin devri ile bu hizmeti davalı şirkete vermeyi üstlendiği,sözleşmede hizmetin görülmesi amaçlanmakta olup buna göre de taraflar arasında hizmet temini sözleşmesinden kaynaklanan bir ilişkinin olduğu ortaya çıkmaktadır.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27.06.2003 tarih ve 2001/1 Esas, 2003/1 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere; bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır . Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. İşin bedeli sözleşme kurulurken kararlaştırılmış olup, fatura ise bu aşama ile ilgili değil, ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Fatura öncesinde taraflar arasında borç doğurucu hukuki ilişkinin bulunması, faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Faturayı alan (faturayı defterlerine kaydetmemesi koşulu ile) akdi ilişkiyi inkâr ettiğinde, faturayı gönderenin önce akdi ilişkiyi kanıtlaması gerekir.
Fatura, sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. 6102 sayılı TTK’nın 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. 2. fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura içeriğinin doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belge gerçek anlamda fatura olarak kabul edilemez. Bu belge belki icap olarak kabul edilebilir ki, buna itiraz edilmemesi, anılan 21/2. madde hükmü anlamında sonuç doğurmaz. Öte yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkânı yoktur. Faturanın ispat aracı olması, ancak niteliği gereği faturaya geçirilmesi gereken bilgiler (olağan içerik) hakkında geçerlidir.
Sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak düzenlenen faturanın şekli ve kapsamının ne olması gerektiği konusunda, Türk Ticaret Kanunu’nda özel bir hüküm bulunmamakta, anılan Yasa’nın 21. maddesinde neyi ifade ettiği açıklanmaksızın faturanın içeriğinden söz edilmektedir. Faturanın zorunlu içeriği ve şekil şartlarına ilişkin ayrıntılı düzenleme Vergi Usul Kanunu’nda yer almaktadır. Faturanın olağan içeriği, akdin ifası ile ilgili hususlarla sınırlıdır (VUK’nın m. 230). Dolayısıyla, faturanın içeriği, faturanın bu temel niteliğine uygun olmadığı takdirde, sekiz günlük itiraz süresinin geçirilmesi bu hususları yazılı delil haline getirmez. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir (Prof. Dr. Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Sh 111 vd.).
Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya … aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur. Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi halinde alacaklının HMK’nın 222. maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir.
Dava itirazın iptali davasıdır.Bilindiği üzere, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 67.maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nun 66.maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlayan bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süre içinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması halinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkar tazminatına da hükmedilebilir.(Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku, 2006, s.219,223) Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki bir ticari ilişki ve bu ilişkiden kaynaklı alacağının olduğunu iddia eden taraf bunu usulü dairesinde ispat etmesi gerekir. İspatın konusu , ispat yükünün kimde olduğu ve ispat vasıtalarının neler olduğu 6100 sayılı HMK.nun 187 ,190 ve 200’ncü maddelerinde açıkça belirtilmiştir.
İspatın konusu HMK.nun 187’nci maddede “İspatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir. Herkesçe bilinen vakıalarla, ikrar edilmiş vakıalar çekişmeli sayılmaz.” Şeklinde belirtilirken, ispat yükünün kimde olduğu ise HMK.nun 190’ncı maddesinde “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”düzenlemesi ortaya konmuştur.
İspat vasıtaları ise HMK.nun 200’ncü maddesinde “Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir.Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir.”düzenlemesi ile ispatın nasıl yapılacağı gösterilmiştir.
Akdi ilişki taraflar arasında düzenlenen bir sözleşme ile , faturaya konu malların teslim edildiğine dair bir irsaliye , teslim fişi ve teslim alındığına dair yazılı bir belge ile ispat edilebilir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13/07/2011 tarihli kararında “Hemen belirtmelidir ki, satılanın tesliminin “hukuki işlem” niteliğinde olup, buna ilişkin savunmanın hangi delillerle kanıtlanabileceğinin belirlenmesinde, hukuki işlemlerin varlığının kanıtlanmasına ilişkin genel usul hukuku kurallarının (1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 288 ve devamındaki hükümler) göz önünde tutulması gerekir.Bunun sonucu olarak ta; herhangi bir hukuki işlem gibi, teslim de anılan hükümdeki senetle (yazılı delille) ispat kuralı çerçevesinde, ilişkin bulunduğu malın miktar ve değerine göre belirlenmelidir. (Kuru Baki, Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 1990 5.basım,C:2,S:1534, S:1603, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06/11/2002 gün 2002/13-875 E., 2002/885 K. sayılı ilamı da bu yöndedir.).
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na göre “faturanın onu teslim alan muhatabı borç altına sokabilmesi için her şeyden evvel borç doğurucu bir hukuki ilişkinin mevcudiyeti ve faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Borç münasebeti olmaksızın düzenlenen ve muhatabı tarafından her nasılsa teslim alınan faturaya 8 gün içinde itiraz edilmemiş olmasının onu borç altına sokacağı şeklinde görüş hem mantıki hem de hukuki dayanaktan yoksun olur. O halde öncelikle taraflar arasında böyle bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının göz önünde tutulması zorunludur.”Akdi ilişki ispat edilemediği sürece davacının davalı adına fatura düzenlemesi ve ticari defterlerine göre bu faturalar nedeniyle alacaklı gözükmesinin davalıyı bağlayıcı bir yanı yoktur. “
Davacı/ hizmet veren, iş bedeline karşılık olduğunu ileri sürdüğü faturalara dayanarak davalı/borçlu aleyhine ilamsız takibe girişmiş; ¨551.122,63 toplam alacağın tahsilini istemiştir.
Tüm bu belirlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;Davalı şirketin,dava dışı … A.Ş. İle 13/04/2015 tarihli hizmet temini sözleşmesi imzaladığı,sözleşme imzalanan dava dışı şirket adına toplantılara katılan …’nın ihaleyi sonradan dava dışı şirketten devralan ve işi bitiren davalı adına da toplantılara katılması ve e-posta içeriklerine göre,dava dışı şirket ile imzalanan hizmet temini sözleşmesinin davalı tarafından devralındığının kabulünün gerektiği,davacının akdi ilişkiyi ispat ettiği,icra takibine konu faturaların davalı şirket adına hareket ederek toplantılara katılan …. isimli kişiye tebliğ edildiği,davalının devraldığı sözleşmede ödeme konusunda kesin vadenin belirlendiği,buna göre faiz hesabının faturaların tebliğ tarihinden 30 gün geçmekle yapılması gerektiği,neticeten davacının hizmet temini sözleşmesi uyarınca düzenlediği ve faturalardan kaynaklı olarak ¨485.953,28 asıl alacak ve ¨51.768,83L işlemiş faiz olmak üzere toplam ¨537.722,11 alacağı olduğu anlaşıldığından davalının itirazının kısmen iptali ile takibin anılan miktar üzerinden devamına,davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
Dava İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibi cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olduğu,bu durumda açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olması gerekli olup davacı alacağının faturaya dayalı olması nedeniyle likit olduğuı anlaşıldığından davacının icra inkâr tazminatı talebinin kabulüne,davalı,davacının icra takibine girişmekte kötüniyetli olduğunu ispat edemediğinden koşulları oluşmayan kötüniyet tazminat talebinin reddine, karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM/Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davanın kısmen KABUL kısmen REDDİ ile davalının … … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın ¨485.953,28 asıl alacak ve ¨51.768,83 işlemiş faiz olmak üzere toplam ¨537.722,11 yönünden İPTALİ ile takibin icra takip talebindeki şartlar çerçevesinde DEVAMINA,
2-Davacının,fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-Hükmedilen alacağın % 20’si üzerinden hesap edilen ¨107.544,42 icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davalı vekilinin kötüniyet tazminat talebinin koşulları oluşmadığından REDDİNE,
5-Alınması gerekli ¨ 36.731,80 karar ve ilam harcından peşin alınan ¨6.201,69 harcın mahsubu ile bakiye ¨30.530,11 harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
6-Davacı tarafından ödenen ¨59,30 Başvurma Harcı, ¨ 6.201,69 Peşin harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,

7-Davacı tarafından yapılan 37 tebligat + posta ücreti ¨ 242,85, bir bilirkişi ücreti ¨12.000,00 olmak üzere toplam ¨12.242,85 olan yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan ¨ 11.945,17’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, kalan kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
8-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen ¨43.936,11 ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
9-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen ¨4.080,00 ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
10-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨965,80 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekillerinin yüzlerine karşı,oybirliği ile verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.11/02/2021

Başkan …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Katip …
☪e-imzalıdır.☪

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.