Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/585 E. 2021/63 K. 21.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/585
KARAR NO : 2021/63

DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/06/2018
KARAR TARİHİ : 21/01/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili tarafından mahkememize sunulan 22/02/2017 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle; Dava dışı …’in deniz, kara, hava taşıma işleri ile iştigal ettiğini, taşımayı üstlendiği bazı yükler ile ilgili olarak, taşımayı fiilen yapma, varış yerinde yükler için depo, teslim, elleçleme gibi işlemleri tamamlamak konusunda davalı şirket ile anlaştığını, davalı şirketten yardım alma karşılığında davalıya anlaşılan bedeli ödediğini, ticari ilişki kesintiye uğradıktan sonra, … şirketinin borcu olmamasına rağmen, davalı şirketin …’e karşı 21.08.2017 tarihinde faturaya dayalı ilamsız takip başlattığını, ödeme emrinin bayram tatilinde … şirketin yetkili olmayan çalışanlarca tebliğ alındığı için kesinleştiğini, haciz işlemleri neticesinde 15.09.2017 tarihinde …’in … Bankasındaki mevduatından haksız olarak ¨ 512.962,21 tahsil edildiğini, davalı şirketin takibe dayanak yaptığı “Irak Kerkük saha kiralama bedeli” açıklamalı faturalarından 4 tanesinin … tarafından ödendiğini, kalan faturaların ise …’e tebliğ edilmediğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, tebliğ edilmiş olsa da ödemek zorunda olduğu herhangi bir borcu bulunmadığını, buna rağmen söz konusu fatura bedellerinin icra takip masraflarının ve ferilerinin haciz baskısı altında ödenmek zorunda kaldığını, söz konusu icra takip dosyası kapandıktan soma, ….’in haksız olarak ödediği bedel kadar davalıdan alacaklı hale geldiğini, …’in tasfiyeye geçmesi ve ticari faaliyetine son vermesi üzerine 20.12.2017 tarihinde söz konusu alacağın, … tarafından müvekkiline temlik edildiğini, davalı şirketin takibe koyduğu faturalardan 4 tanesinin ödendiğine ilişkin dekontları dilekçe ekinde sunduklarını, kalan faturalar tebliğ edilmediğinden, teminat karşılığında davalının malvarlığına ihtiyati haciz konmasını talep ettiklerini, …’in davalıya borçlu olmadığı gibi 26.699,39 USD alacaklı olduğunu, bu alacak bakiyesini de müvekkiline temlik ettiğini, bu alacak için ödeme yapılmaması üzerine İstanbul …. İcra müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine girişildiğini, izah edilen nedenlerle, Küçükçekmece … icra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında haciz baskısı altında ödenen ¨ 512.962,21’nin 15.09.2017 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile istirdadına, davalı aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA;
Davalı vekilinin 07/11/2018 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin alacaklı olduğu icra takip dosyasına konu dayanak faturalar ödenmediğinden, ilamsız icra takibine konu edildiğini, davacının kendisine faturaların bir kısmının tebliğ edilmediğini, tebliğ edilenlerin ödendiğini, işbu davada istirdatını talep ettiklerini, davacının faturaları teslim aldığını, ancak herhangi bir itirazda bulunmadığını, takip dayanağının bedeli ödenmeyen faturalar olduğunu, davacının cari hesap ekstresine dayanmasına muvafakat etmediklerini, itiraz edilmeyerek kesinleşen fatura bedellerinin takipten önce ödendiğini takip borçlusunun kanıtlamak zorunda olduğunu, davacının süresinde takibe itiraz etmediğini, borç ilişkisine ve faturaların içeriğine itirazda bulunmadığını, davalının takip konusu faturaları ödediğini iddia ettiğini, yapılan ödemelerin bu faturalara ilişkin olduğunu yazılı belgelerle ispat etmesi gerektiğini, takip konusu faturalara ilişkin olmayan ve iddialarına dayanak yaptığı cari hesap ekstresinin takip konusu borçla ilgisi olmadığını, izah edilen nedenlerle, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava,temlik edenin, davalıya ödediği toplam ¨ 512.962,21’nin sebepsiz zenginleşme hükümleri doğrultusunda davalıdan temlik sözleşmesine istinaden istirdatı istemine ilişkin alacak davasıdır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222 nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış,
Cizre …. Asliye Hukuk Mahkemesinden talimat yoluyla alınan 22/02/2019 tarihli bilirkişi raporunu özetle: Davalı … Yönetim Danışmanlık Ltd .Şti. ‘nin temlik ile alacaklarını üstlendiği, … … Nakliyat Aş. ile davalı … Arasında borcun bulunup bulunmadığı konusunda, davalı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan incelemede, davalı …. AŞ. ‘den 475.200,57 alacaklı olduğunun tespit edildiğini bildirmiştir.
Bilirkişi …. tarafından mahkememize sunulan 02/07/2019 havale tarihli bilirkişiraporunda özetle: Dava dışı şirket tarafından ibraz edilen ticari defterlerin usulüne uygun bir şekilde açılış kapanış tasdiklerinin yaptırıldığını, ticari defter kayıtlarının birbirini teyit eder şekilde tutulduğunu, ticari defterlerinin dava dışı şirket lehine delil niteliğinin mahkemenin takdirlerinde olduğunu, davalı tarafından, dava dışı … aleyhine K.Çekmece … İcra Müd. … Esas sayılı dosya ile 13 adet faturadan kaynaklı olarak 124.500,00 USD’nin tahsili için icra takibi başlatıldığını, kesinleşen takipte icra dosyasına ¨ 512.962,21 ödeme yapıldığını, akabinde dava dışı …’in, alacağın devri sözleşmesi ile 01.12.2017 tarihinden geçerli olmak üzere tüm alacaklarını davacı … Yönetim’e devrettiğini, davacı tarafından, davalıya borçlu olunmadığı halde haksız olarak icra dairesine ödenmek zorunda kalındığı iddiası ile ¨ 512.9621,21 ’nin iadesi için huzurdaki istirdat davasının açıldığını, dava dışı şirket ile davalı arasındaki ticari ilişkide, USD bazında çalışıldığının, davalının faturaları USD olarak düzenlemesi ve dava dışı şirketin ödemelerini USD olarak yapmasından sabit olduğunu, davalı ticari defter incelemelerine ilişkin alman Bilirkişi raporunda, 25.11.2015 tarihi itibariyle davalının dava dışı …den ¨ 475.200,57 alacaklı olduğunun tespit edildiğini, ancak, yanlar arasındaki cari hesap ilişkisi USD bazında olduğundan, davalı ticari defterlerinde, dava dışı şirkete ait işlemler ¨ olarak tespit edilirken, bunun yanında USD bazında tutulan hesaplarında incelenmesi ve ¨ hesapları ile karşılaştınlması gerektiğini, keza zaten dava konusu icra takibi USD üzerinden başlatıldığından, USD olarak davalının dava dışı şirketten ne kadar alacaklı olduğunun tespit edilmesi gerektiğini, diğer yandan rapor içeriğindeki davalı ticari defter kayıtlarının incelenmesinde; dava dışı şirketten gelen havalelerin ters olarak dava dışı şirket alacağına islenmesi gerekirken borcuna işlenmiş olduğunu, yine dava dışı şirketten gelen havalelerin bir kısmının mükerrer olarak dava dışı şirketin alacağına kaydedilmiş olduğunu, yine dava dışı şirketin USD olarak gönderdiği bir kısım havalelerin ¨ karşılıklarının tamamen yanlış bir şekilde işlenmiş olduğunun görülmesi nedeniyle, davalı ticari defterlerine itibar edilerek, borç/alacak hususunda bir sonuca varılmasının mümkün olmadığını, dava dışı şirket ticari defterlerinde, icra takip tarihinde dava dışı şirketin davalıya borçlu olmadığı gibi 26.699,39 USD alacaklı olduğunun gözüktüğünü, öncelikle; dava konusu icra takibinde, davalının cari hesap alacağına değil, 13 adet faturadan olan alacağına dayandığını, davalının icra takibine konu ettiği 13 adet 124.500,00 USD bedelli faturalardan, 9 adet 84.500,00 USD bedelli faturaların dava dışı şirket kayıtlarında olmadığını, davalı tarafından, işbu faturaların dava dışı şirkete tebliğ edildiğine veya fatura muhteviyatı hizmetin dava dışı şirkete verildiğine dair herhangi bir ispat sunulmadığını, dolayısıyla bu aşamada davacının 84.500,00 USD’ye isabet eden istirdat taleplerinin yerinde olduğunun mahkemenin takdirlerinde olduğunu, kalan 4 adet 40.000,00 USD bedelli faturaların dava dışı şirket kayıtlarında olduğunu, dava dışı şirket davalıdan 26.699,39 USD alacaklı olduğunu beyan ederek, işbu 40.000,00 USD fatura bedellerinin ödenmiş olduğunu iddia etmiş ise de, davalı borcuna işlenen ancak davalıda olmayan 1.260,00 USD bedelli faturanın dayanağının sunulmadığını, yine davalı borcuna işlenen ancak davalıda olmayan 155.410,00 USD bedelli havale ve temlik işleminin dayanağının sunulmadığını, hal böyle olunca, dava dışı şirketin davalıdan alacaklı olmadığı gibi, davalıya 129.970,61 USD Borçlu olması karşısında, icra takibine konu edilen 40.000,00 USD bedelli faturaların ödenmemiş olduğu ve davalının 40.000,00 USD’ye tekabül eden kısım kadar istirdat taleplerinin yerinde olmadığını, neticede; gerek rapor içeriğinde, gerekse sonuç kısmında gerekçeleri ile izah edilen nedenlerle, davacının 124.500,00 USD’lik icra takibinden, 84.500,00 USD’lik kısma isabet eden ¨ 348.155,07’lik kısmının istirdatmı talep edebileceğini, bu bedele ödeme tarihinden dava tarihine kadar hesaplanan faizin ¨ 25.203,09 olduğunu bildirmiştir.
Bilirkişi …. tarafından mahkememize sunulan 27/02/2020 havale tarihli bilirkişi ek raporunda özetle: Davalı tarafından, dava dışı … aleyhine K.Çekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosya ile 13 adet faturadan kaynaklı olarak 124.500,00 USD’nin tahsili için icra takibi başlatıldığını, kesinleşen takipte icra dosyasına ¨ 512.962,21 ödeme yapıldığını, akabinde dava dışı …’in, alacağın devri sözleşmesi ile 01.12.2017 tarihinden geçerli olmak üzere tüm alacaklarını davacı … Yönetim’e devrettiği, davacı tarafından, davalıya borçlu olunmadığı halde haksız olarak icra dairesine ödenmek zorunda kalındığı iddiası ile ¨ 512.9621,21 ’nin iadesi için huzurdaki istirdat davasının açıldığını, dava dışı şirket ile davalı arasındaki ticari ilişkide, USD bazında çalışıldığına, davalının faturaları USD olarak düzenlemesi ve dava dışı şirketin ödemelerini USD olarak yapmasından sabit olduğunu, davalının ticari defter incelemelerine ilişkin alınan bilirkişi raporunda, 25.11.2015 tarihi itibariyle davalının dava dışı …’den ¨ 475.200,57 alacaklı olduğunun tespit edildiğini, ancak, yanlar arasındaki cari hesap ilişkisi USD bazında olduğundan, davalı ticari defterlerinde, dava dışı şirkete ait işlemler ¨ olarak tespit edilirken, bunun yanında USD bazında tutulan hesaplarında incelenmesi ve ¨ hesapları ile karşılaştmlması gerektiğini, keza zaten dava konusu icra takibi USD üzerinden başlatıldığından, USD olarak davalının dava dışı şirketten ne kadar alacaklı olduğunun tespit edilmesi gerektiğini, diğer yandan rapor içeriğindeki davalı ticari defter kayıtlarının incelenmesinde; dava dışı şirketten gelen havalelerin ters olarak dava dışı şirket alacağına islenmesi gerekirken borcuna islenmiş olduğunu, yine dava dışı şirketten gelen havalelerin bir kısmının mükerrer olarak dava dışı şirketin alacağına kaydedilmiş olduğunu, yine dava dışı şirketin USD olarak gönderdiği bir kısım havalelerin ¨ karşılıklarının tamamen yanlış bir şekilde islenmiş olduğunun görülmesi nedeniyle, davalı ticari defterlerine itibar edilerek, Borç/Alacak hususunda bir sonuca varılmasının mümkün olmadığını, dava dışı şirket ticari defterlerinde, icra takip tarihinde dava dışı şirketin davalıya borçlu olmadığı gibi 26.699,39 USD alacaklı olduğunun gözüktüğünü, hal böyle olmakla birlikte, dava dışı şirket tarafından davalı borcuna işlenen ancak davalıda olmayan 1.260,00 USD bedelli faturanın dayanağının sunulmadığını, yine davalı borcuna işlenen ancak davalıda olmayan 32.450,00 USD bedelli havale işleminin dayanağının sunulmadığını, hal böyle olunca, dava dışı şirketin davalıdan alacaklı olmadığı gibi, davalıya 7.010,61 USD Borçlu olduğu, (takipte ödenen 124.500,00 USD dahil edilmeden yapılan hesaplama)
Öncelikle; dava konusu icra takibinde, davalının cari hesap alacağına değil, 13 adet faturadan olan alacağına dayandığını, davalının icra takibine konu ettiği 13 adet 124.500.00 USD bedelli faturalardan. 9 adet 84.500.00 USD bedelli faturaların dava dışı şirket kayıtlarında olmadığını, kalan 4 adet 40.000.00 USD bedelli faturaların dava dışı şirket kayıtlarında olduğunu, ek rapor kapsamında davalı tarafından sunulan mail yazışmalarına göre davalının kalan 9 adet 84.500,00 USD bedelli faturaları da dava dışı şirkette mail ile tebliğ ettiğine ve davalının bu fatura bedelleri kadar alacaklı olduğuna kanaat edilmesi halinde, dava dışı şirketin faturalar haricinde davalıya olan borcunun 7.010.61 USD + 84.500,00 USD davalı alacağı olarak kabul edilen faturalar = toplam 91.510.61 USD dava dışı şirketin davalıya borçlu olacağını, dolayısıyla takipte ödenen 124.500,00 USD – 91.510,61 USD = 32.989,39 USD zaten dava dışı şirket tarafından ödenmiş olduğundan, 32.989,39 USD’nin fazla ödenmiş olduğu ve davacının istirdatını talep edebileceği bedel olarak hesaplandığını,
Dava dosyasına ödenen bedelin ¨ 512.962,21 / 124.500,00 USD = 4,1202 oran ile istirdatı talep edilebilecek 32.989,39 USD çarpıldığında x 4,1202 = ¨ 135.922,17 davacının istirdatını talep edebileceği bedel olarak hesaplandığı, davacının istirdatını talep edebileceği bedele, ödeme tarihinden dava tarihine kadar avans faiz oram üzerinden hesaplanan faizin 9.839,46 TL olduğunu, mahkeme tarafından mail yazışmalarının kabul edilmemesi, dolayısıyla takip konusu faturalardan 9 adet 84,500,00 USD bedelli faturaların davalı alacağı olarak değerlendirilmemesi halinde, dava dışı şirketin davalıya olan borcunun 7.010,61 USD olduğu, takip konusu faturalardan sadece 4 adet 40.000,00 USD bedelli faturalar dava dışı şirket kayıtlarında olduğundan, davacının 84.500,00 USD’nin istirdatını zaten talep edebileceğini, bunun haricinde takip konusu 40.000,00 USD bedelli faturalar dava dışı şirket kayıtlarında olduğu halde, dava dışı şirket davalıya 40.000,00 USD değil, sadece 7.010,61 USD borçlu olduğundan, 40.000,00 USD – 7.010,61 USD = 32.989,39 USD ödenmiş olmakla davacının bu bedeli de talep edebileceğini ve toplam 84.500,00 USD + 32.989,39 USD = 117.489,39 USD davacının istirdatını talep edebileceği bedel olacağını, dava dosyasına ödenen bedelin ¨ 512.962,21 olduğunu, 124.500,00 USD = 4,1202 oran ile istirdatı talep edilebilecek 117.489,39 USD çarpıldığında x 4,1202 = ¨ 484.077,25 davacının istirdatını talep edebileceği bedel olarak hesaplandığını, davacının istirdatını talep edebileceği bedele, ödeme tarihinden dava tarihine kadar avans faiz oranı üzerinden hesaplanan faizin ¨35.042,55 olduğunu bildirmiştir.
Bilirkişi … tarafından mahkememize sunulan 08/10/2020 havale tarihli bilirkişi 2. Ek raporunu özetle: Davalı tarafından, dava dışı … aleyhine Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosya ile 13 adet faturadan kaynaklı olarak 124.500,00 USD’nin tahsili için icra takibi başlatıldığını, kesinleşen takipte icra dosyasına ¨ 512.962,21 ödeme yapıldığını, akabinde dava dışı …’in, alacağın devri sözleşmesi ile 01.12.2017 tarihinden geçerli olmak üzere tüm alacaklarını davacı HL Yönetim’e devrettiğini, davacı tarafından, davalıya borçlu olunmadığı halde haksız olarak icra dairesine ödenmek zorunda kalındığı iddiası ile ¨ 512.9621,21’nin iadesi için huzurdaki istirdat davasının açıldığını, dava dışı şirket ile davalı arasındaki ticari ilişkide, USD bazında çalışıldığının, davalının faturaları USD olarak düzenlemesi ve dava dışı şirketin ödemelerini USD olarak yapmasından sabit olduğunu, davalı ticari defter incelemelerine ilişkin alınan bilirkişi raporunda, 25.11.2015 tarihi itibariyle davalının dava dışı …’den ¨475.200,57 alacaklı olduğunun tespit edildiğini, ancak, yanlar arasındaki cari hesap ilişkisi USD bazında olduğundan, davalı ticari defterlerinde, dava dışı şirkete ait işlemler ¨ olarak tespit edilirken, bunun yanında USD bazında tutulan hesaplannda incelenmesi ve ¨ hesaplan ile karşılaştınlması gerektiğini, keza zaten dava konusu icra takibi USD üzerinden başlatıldığından, USD olarak davalının dava dışı şirketten ne kadar alacaklı olduğunun tespit edilmesi gerektiğini, diğer yandan rapor içeriğindeki davalı ticari defter kayıtlarının incelenmesinde; dava dışı şirketten gelen havalelerin ters olarak dava dışı şirket alacağına islenmesi gerekirken borcuna islenmiş olduğunu, yine dava dışı şirketten gelen havalelerin bir kısmının mükerrer olarak dava dışı şirketin alacağına kaydedilmiş olduğunu, yine dava dışı şirketin USD olarak gönderdiği bir kısım havalelerin ¨ karşılıklarının tamamen yanlış bir şekilde islenmiş olduğunun görülmesi nedeniyle, davalı ticari defterlerine itibar edilerek, Borc/Alacak hususunda bir sonuca varılmasının mümkün olmadığını, dava dışı şirket ticari defterlerinde, icra takip tarihinde dava dışı şirketin davalıya borçlu olmadığı gibi 26.699,39 USD alacaklı olduğunun gözüktüğünü, hal böyle olmakla birlikte, dava dışı şirket tarafından davalı borcuna işlenen ancak davalıda olmayan 1.260,00 USD bedelli faturanın dayanağının sunulmadığını, yine davalı borcuna işlenen ancak davalıda olmayan 32.450,00 USD bedelli havale işleminin dayanağının sunulmadığını, dolayısıyla dava dışı şirketin davalıdan alacaklı olmadığı gibi, davalıya 7.010,61 USD Borçlu olduğunu, (takipte ödenen 124.500,00 USD dahil edilmeden yapılan hesaplama), dava konusu icra takibinde, davalının cari hesap alacağına değil. 13 adet faturadan olan alacağına dayandığını, davalının icra takibine konu ettiği 13 adet 124,500.00 USD bedelli faturalardan 9 adet 84,500.00 USD bedelli faturaların dava dışı şirket kayıtlarında olmadığını, kalan 4 adet 40,000.00 USD bedelli faturaların dava dışı şirket kayıtlarında olduğunu, mahkeme tarafından davalı tarafından sunulan mail yazışmalarına göre davalının kalan 9 adet 84.500,00 USD bedelli faturaları da dava dışı şirkette mail ile tebliğ ettiğine ve davalının bu fatura bedelleri kadar alacaklı olduğuna kanaat edilmesi halinde, dava dışı şirketin faturalar haricinde davalıya olan borcu 7.010,61 USD + 84.500,00 USD davalı alacağı olarak kabul edilen faturalar = toplam 91.510,61 USD dava dışı şirketin davalıya borçlu olacağını, dolayısıyla takipte ödenen 124.500,00 USD – 91.510,61 USD = 32.989,39 USD zaten dava dışı şirket tarafından ödenmiş olduğundan, 32.989,39 USD’nin fazla ödenmiş olduğunu ve davacının istirdatını talep edebileceği bedel olarak hesaplandığını, dava dosyasına ödenen bedelin ¨ 512.962,21/ 124.500,00 USD = 4,1202 oran ile istirdatı talep edilebilecek 32.989,39 USD çarpıldığında x 4,1202 = ¨135.922,17 davacının istirdatını talep edebileceği bedel olarak hesaplandığını, davacının istirdatını talep edebileceği bedele, ödeme tarihinden dava tarihine kadar avans faiz oranı üzerinden hesaplanan faizin ¨ 9.839,46 olduğunu, mahkeme tarafından mail yazışmalarının kabul edilmemesi, dolayısıyla takip konusu faturalardan 9 adet 84.500,00 USD bedelli faturaların davalı alacağı olarak değerlendirilmemesi halinde, dava dışı şirketin davalıya olan borcunun 7.010,61 USD olduğu, takip konusu faturalardan sadece 4 adet 40.000,00 USD bedelli faturalar dava dışı şirket kayıtlarında olduğundan, davacının 84.500,00 USD’nin istirdatını zaten talep edebileceğini, bunun haricinde takip konusu 40.000,00 USD bedelli faturalar dava dışı şirket kayıtlarında olduğu halde, dava dışı şirket davalıya 40.000,00 USD değil, sadece 7.010,61 USD borçlu olduğundan, 40.000,00 USD – 7.010,61 USD = 32.989,39 USD ödenmiş olmakla davacının bu bedeli de talep edebileceği ve TOPLAM 84.500,00 USD + 32.989,39 USD = 117.489,39 USD davacının istirdatını talep edebileceği bedel olacağını, dava dosyasına ödenen bedelin ¨ 512.962,21 olduğunu, / 124.500,00 USD = 4,1202 oran ile istirdatı talep edilebilecek 117.489,39 USD çarpıldığında x 4,1202 = ¨ 484.077,25 davacının istirdatını talep edebileceği bedel olarak hesaplandığını, davacının istirdatını talep edebileceği bedele, ödeme tarihinden dava tarihine kadar avans faiz oranı üzerinden hesaplanan faizin ¨35.042,55 olduğunu bildirmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) “İspat Yükü” başlıklı 190. maddesinde; “(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” şeklinde düzenleme getirilmiştir.
Menfi tespit ve istirdat davaları 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. Maddeye göre; borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Borçlu, menfi tespit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa davaya istirdat davası olarak devam edilir. İspat yüküne ilişkin yukarıda açıklanan genel kural menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir.
Borçlu borcun varlığını inkâr ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.
Görülmektedir ki, menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır. Borçlu bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmiş, ancak bu hukuki ilişkinin senette görülenden farklı bir ilişki olduğunu ileri sürmüşse bu kez, hukuki ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ispat külfeti davacı borçluya düşmektedir. Zira davacı borçlu senedin bir hukuki ilişkiye dayanmadığını değil, başka bir hukuki ilişkiye dayandığını ileri sürmekte; temelde bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmektedir.
Belirtmek gerekir ki, menfi tespit davası icra takibinden önce sonuçlanmaz ve ihtiyati tedbir kararı verilmemiş olması ( veya ihtiyati tedbir kararının kaldırılması) nedeniyle, (menfi tespit davası görülmekte iken) borç alacaklıya (davalıya) ödenmiş olursa, menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir (m.72/6); yani menfi tespit davası ( kendiliğinden) istirdat davasına dönüşür; bu hâlde mahkeme menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam eder ( Kuru, B: İstinaf Sistemine Göre Yazılmış İcra ve İflâs Hukuku Ders Kitabı, Ankara, 2017, s:146). Bu durumda İİK’nın 72/6 maddesi gereğince bedele dönüşen isteminin temeli menfi tespit davasıdır.
Somut olayda; Davalı tarafından, dava dışı … aleyhine K.Çekmece … İcra Müd. … E. sayılı dosya ile 13 ad. faturadan kaynaklı olarak 124.500,00 USD’nin tahsili için icra takibi başlatılmış ve kesinleşen takipte icra dosyasına ¨512.962,21 ödeme yapılmıştır. Akabinde dava dışı …, alacağın devri sözleşmesi ile 01/12/2017 tarihinden geçerli olmak üzere tüm alacaklarını davacı … Yönetim’e devretmiş, davacıda, davalıya borçlu olunmadığı halde, haksız olarak icra dairesine ödenmek zorunda kalındığı iddiası ile ¨512.962,21’nin iadesi için huzurdaki istirdat davasını açmıştır.
Huzurdaki davada, uyuşmazlık konusunun; icra takip tarihinde dava dışı …’in davalıya borçlu olup olmadığı hususunda toplandığı anlaşılmaktadır.
Öncelikle, davalı ve dava dışı … arasındaki ticari ilişkide, taraflar arasındaki Borç/Alacak işlemleri USD bazındadır, şöyle ki davalı dava dışı …’e USD bazında faturalar düzenlemiş, dava dışı şirkette ödemelerini USD bazında yapmıştır.
Davalı ticari defter incelemelerine ilişkin alınan Bilirkişi raporunda, 25/11/2015 tarihi itibariyle davalının dava dışı …’den ¨475.200,57 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Ancak, yanlar arasındaki cari hesap ilişkisi USD bazındadır, bu nedenle davalı ticari defterlerinde dava dışı şirkete ait işlemler TL olarak tespit edilirken, bunun yanında USD bazında tutulan hesaplarında incelenmesi ve TL hesaplan ile karşılaştırılması gerekmekte idi, keza zaten dava konusu icra takibi USD üzerinden başlatıldığından, USD olarak davalının dava dışı şirketten ne kadar alacaklı olduğunun tespit edilmesi gerekmekte idi.
Diğer yandan,bilirkişinin rapor içeriğine aldığı davalı ticari defter kayıtlarının incelenmesinde; dava dışı şirketten gelen havaleler ters olarak dava dışı şirket alacağına işlenmesi gerekirken borcuna işlenmiş, yine dava dışı şirketten gelen havalelerin bir kısmı mükerrer olarak dava dışı şirketin alacağına kaydedilmiş, yine dava dışı şirketin USD olarak gönderdiği bir kısım havalelerin TL karşılıkları tamamen yanlış bir şekilde işlenmiştir.
Hal böyle olunca; davalı ticari defterlerine itibar edilerek, Borc/Alacak hususunda bir sonuca varılması mümkün değildir
Davalı ticari defter kayıtlarına itibar edilmesi mümkün olmadığından ve dava dışı şirket tarafından, davalıya borçlu olunmadığı gibi davalıdan 26.699,39 USD alacaklı olduğu iddia edildiğinden, ispat külfeti açısından dava dışı şirket defterleri bilirkişi vasıtasıyla inceletilmiştir.Yapılan incelemelerde, dava dışı şirketin davalıya gönderdiği USD bazındaki havalelerin davalı kayıtlarında olup olmadığı (TL rakamları yanlış olduğundan, TL rakamları dikkate alınmadan havalenin davalı kayıtlarında var olup olmadığı incelenmiştir), yine davalının düzenlediği faturaların dava dışı şirket kayıtlarında olup olmadığı önem arzetmektedir.
Davalı tarafından, dava dışı … aleyhine başlatılan icra takibinde cari hesaba değil, aşağıda yazılı 13 adet faturaya davanılmıştır, bu nedenle yapılan incelemelerde cari hesap Borç/Alacak rakamının tespiti haricinde, faturaların varlığı ve fatura bedellerinin ödenip ödenmediği yönünden inceleme yapılması gerekmektedir.
TARİH FAT.NO TUTAR USD
19.11.2014 54247 10.000,00 VAR
16.12.2014 4423 10.000,00 VAR
21.01.2015 54269 10.000,00 VAR
26.02.2015 167553 10.000,00 VAR
27.03.2015 167594 10.000,00 YOK
28.04.2015 54350 10.000,00 YOK
27.05.2015 4699 10.000,00 YOK
29.06.2016 4576 10.000,00 YOK
30.07.2015 167256 10.000,00 YOK
28.08.2015 167284 10.000,00 YOK
30.09.2015 54409 10.000,00 YOK
28.10.2015 54418 10.000,00 YOK
25.11.2015 54423 4.500,00 YOK
TOPLAM 124.500,00
Tablodaki faturaların tamamımn içeriği “Irak Kerküt Saha Kiralama Bedeli” dir ve faturalar 1. Ay, 2 ay…. şeklinde devam etmekte, en son faturada ise 13. Ay yazmaktadır. Bir diğer ifade ile davalının iddia ettiği, dava dışı …’den olan alacağı, 13 aylık rutin olarak kesilen Irak-Kerküt Saha Kiramala bedeli faturalarından kaynaklanmaktadır.
İşbu faturalardan, ilk 4 aylık fatura (40.000 USD) dava dışı şirket kayıtlarında bulunmakta, kalan 9 aylık fatura (84.500 USD) ise dava dışı şirket kayıtlarında bulunmamaktadır.
Davalının 13 ad. faturasımn içerikleri aynı, dönemleri değişiktir, bir diğer ifade ile davalı, dava dışı şirkete 13 ay boyunca bu hizmeti verdiğini iddia edip fatura düzenlerken, dava dışı şirket kayıtlarında ilk 4 ay bulunmakta, kalan aylar bulunmamaktadır. Dava dosyasında davalı tarafından, “Irak Kerkût Saha Kiralama Bedeli” hizmetinin 13 ay süre ile verildiğine ilişkin bir delil bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca, davalının icra takibine konn ettiği 9 ad. 84.500,00 USD bedelli fatura dava dışı şirket kayıtlarında olmadığından, bu faturalar muhteviyatı hizmetin, dava dışı şirkete verildiğinin ispata muhtaçtır.
Geriye 40.000,00 USD bedelli 4 ad. fatura kalmıştır. Bu faturalar dava dışı şirket kayıtlarında olmakla birlikte, dava dışı şirket bu fatura bedellerini ödemiş gözükmekte ve üstüne de davalıdan 26.699,39 USD alacaklı gözükmektedir. Dolayısıyla dava dışı şirketin gerçekten davalıdan 26.699,39 USD alacaklı olup olmadığını incelenmesi gerekmektedir.
Bu bağlamda; dava dışı şirket kayıtları üzerinden gidilerek, dava dışı şirket kayıtlarında davalı borcuna işlenen, ancak davalıda olmayan kayıtların dayanaklarının sunulması gerekmektedir.
Dava dışı şirket kayıtlarında, 18.08.2014 tarih … nolu 1.260,00 USD bedelli davalı borcuna kaydedilen fatura davalı kayıtlarında bulunmamaktadır. İncelemelerde, dava dışı şirket bu fatura muhteviyatı hizmetin davalıya verildiğine ilişkin herhangi bir ispat vasıtası sunmadığından,bu aşamada, 1.260,00 USD dava dışı şirket alacağı olarak değerlendirilmesi mümkün değildir.
Dava dışı şirket ticari defterlerinde, aşağıda ki ödemeler ve Temlik işlemi davalı borcuna işlenmekle birlikte, davalı ticari defterlerinde bulunmamaktadır.
DAVA DIŞI ŞİRKETTE OLUP DAVALIDA OLMAYAN ÖDEME VE TEMLİKLER
17.11.2014 Uzay temlik 119.460,00
29.04.2016 GÖNDERİLEN HAVALE 5.900,00
17.03.2014 8302 Euro GÖNDERİLEN HAVALE 11.320,00
29.04.2014 GÖNDERİLEN HAVALE 3.400,00
19.01.2015 GÖNDERİLEN HAVALE 1.800,00
30.01.2015 GÖNDERİLEN HAVALE 500,00
25.03.2015 GÖNDERİLEN HAVALE 1.750,00
6.05.2015 GÖNDERİLEN HAVALE 7.780,00
24.01.2014 GÖNDERİLEN HAVALE 3.500,00
20.02.2015 GÖNDERİLEN HAVALE 1.025,00
4.04.2016 GÖNDERİLEN HAVALE 2.130,00
25.04.2016 GÖNDERİLEN HAVALE 2.000,00
TOPLAM 160.565,00 USD

Dava dışı şirket ticari defter kayıtlarında, davalıdan 26.699,39 USD alacaklı gözükmektedir. Ancak bilirkişi tarafından yapılan incelemelerde, davalı borcuna işlenen 33.710,00 USDTik havale + faturanın dayanağı sunulamamıştır. Dolayısıyla 26.699,39 USD – 33.710,00 USD = (-) 7.010,61 USD dava dışı şirket davalıya borçlu olmaktadır.
O halde; davalının icra takibine konu ettiği (4×10,000,00 USD) 40.000,00 USD bedelli fatura, dava dışı şirket kayıtlarında davalı alacağına işlenmiş hali ile dava dışı şirketin davalıya sadece 7.010,61 USD borcu kaldığından, icra takibinde 40.000,00 USD’lik fatura bedelleri bir kez daha ödendiğinden -7.010,61 USD = 32.989,39 USD davacının istirdatını talep edebileceği bedel hesaplanmaktadır. Bir diğer ifade ile dava dışı şirket davalının alacağına 40.000,00 USD’yi işlemiş ama bu faturalardan sadece 7.010,61 USD borcu kalmıştır. Bu nedenle fazladan ödediği bedel 32.989,39 USD’dir.
Davalının 84.500,00 USD bedelli faturası ise dava dışı şirket kayıtlarında bulunmamaktadır. Bu nedenle davacı 84.500,00 USD’yide zaten fazladan ödemiş olmakla istirdatını talep edebilecektir.
TOPLAM 84.500,00 USD + 32.989,39 USD = 117.489,39 USD davacının istirdatını talep edebileceği bedel olacaktır.
Tüm bu belirlemeler ışığında asıl davadaki somut olay değerlendirildiğinde;Dava dışı temlik eden … firması ile davalı şirket arasında Irak Kerküt saha kiralama adı altında hizmet sözleşmesinin kurulduğu,bu sözleşme kapsamında davalının dava dışı temlik eden firmaya 13 adet fatura düzenlediği,bu faturaların ödenmemesi üzerine davalının dava dışı … firması aleyhine icra takibine giriştiği icra takibi sonucu dava dışı firmanın icra dosyasına ¨512.962,21 ödeme yaptığı ve bu dosyaya ilişkin alacağını davacı firmaya temlik ettiği,davacı vekili de,dava dışı şirket tarafından davalının hiç bir alacağı olmamasına rağmen icra dosyasının kesinleşmesi nedeniyle ödemenin yapıldığı,davalı tarafından icra takibine konu faturalardaki hizmetin dava dışı firmaya verilmediğinden bahisle süresi içerisinde huzurdaki istirdat davasını açtığı,yapılan bilirkişi incelemesi ve dosyaya sunulan evraklardan,davalı tarafından dava dışı firmaya verilen hizmet nedeniyle düzenlenen 13 adet sadece 4 adedinin dava dışı firmanın ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğu,diğer faturaların kayıtlı olmadığı gibi bu faturaların dava dışı şirkete tebliğine ilişkin yazılı bir delilin sunulmadığı,davalı tarafından faturalarıne-mail ile tebliğ edildiğine ilişkin beyan ve e-mail yazışmalarının davacı tarafından kabul edilmediği,her ne kadar HMK’nın 199 ncu maddesi uyarınca elektronik ortamdaki veriler belge olarak kabul edileceği düzenlenmiş ise de, tek taraflı düzenlenen ve muhatabı tarafından kabul edilmeyen verinin belge olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı,e-mailin karşı tarafa gönderilip gönderilmediğinin denetlemesinin yapılamadığı,bu hali ile elektronik ortamdaki verinin belge olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı,dolayısıyla davalının 9 adet faturada belirtilen hizmeti dava dışı şirkete verdiğini yazılı delil ile ispat edemediği gibi cevap dilekçesinde açıkça yemin deliline de dayanmaması nedeniyle yemin delilinin de davalıya hatırlatılmadığı,dava dışı şirketin ticari defterlerinde her ne kadar 26.699,39 USD davalıdan alacaklı gözükmekle birlikte bu alacağın 33.710,00 USD’lik kısma ilişkin davacı tarafından dayanak belge sunulmadığı,buna göre dava dışı şirketin davalıya defterinde kayıtlı icra takibine konu faturalar nedeniyle 7.010,61 USD borcunun bulunduğunun kabulü gerektiği, neticeten dava defterlerine kayıtlı faturalar nedeniyle 32.989,39 USD fazla ödeme yaptığı,neticeten dava dışı şirketin defterinde kayıtlı olmayan ve hizmetin verildiğine ilişkin yazılı bir delil bulunmayan 84.000,00 USD’lik 9 adet faturadan dolayı borcunun bulunmadığı gibi 32.989,39 USD’yi icra takibi ile mükerrer ödediği anlaşıldığından dava dışı şirket tarafından 84.000,00 USD + 32.989,39 USD=117.489,39 USD(¨484.077,25)’nin istirdadını talep edebileceği anlaşıldığından davanın kısmen kabulü ile ¨484.077,25’nin talep ile bağlı kalınarak 15/09/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile bilikte davalıdan tahsili ile temlik alan davacıya ödenmesine,davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davaıc vekili her ne kadar davalı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiş ise de,davalının icra takibine girişmekte kötüniyetli olduğu ispat edilemediğinden koşulları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davanın kısmen KABUL kısmen REDDİ ile; 484.077,25 TL’nin taleple bağlı kalınarak 15/09/2018 tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan istirdadı (tahsili) ile davacıya VERİLMESİNE,
2-Davacının,fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-Davacı vekilinin kötüniyet tazminat talebinin koşulları oluşmadığından REDDİNE,
4-Alınması gerekli ¨33.067,32 karar ve ilam harcından peşin alınan ¨ 8.760,12 harcın mahsubu ile bakiye ¨24.307,20 harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
5-Davacı tarafından ödenen ¨35,90 başvuru harcı ile ¨ 8.760,12 peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafından yapılan 28 adet tebligat + posta ücreti ¨276,00 , iki bilirkişi inceleme ücreti ¨1.919,00 olmak üzere toplam ¨ 2.195,00 yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan ¨2.071,40’nin avalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,kalan kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA, 7-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen ¨41.253,86 ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
8-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre reddedilen miktar üzerinden hesap edilen ¨4.332,74 ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
9-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨195,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,

5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 21/01/2021

Başkan …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Katip ….
☪e-imzalıdır.☪

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.