Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/475 E. 2020/558 K. 23.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/475
KARAR NO : 2020/558

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/06/2017
KARAR TARİHİ : 23/09/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 20/10/2020
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; her iki davalının tanıştıklarını, müvekkilinin maliki olduğu daireyi elinden almak için birlikte hareket ettiklerini, davalılardan …’ın kendini alacaklı diğer davalının ise kendini borçlu göstererek kambiyo senedi düzenlediklerini, müvekkilini de kandırarak bir şekilde imzalattıklarını, müvekkilinin, kambiyo senedinde alacaklı gözüken davalılardan … ile herhangi bir ticari ilişkisi olmadığı gibi beşeri bir ilişkisinin de olmadığını, bu nedenle müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile davanın kabulüne, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesi ile müvekkilinin …’a 55.000 TL borç verdiğini, bu borç karşılığında …’ın müvekkili ile iş yapacaklarını beyan ettiğini ancak üstünden zaman geçtikçe sürekli müvekkilini iş yapma bahanesiyle oyaladığını, aradan zaman geçmesine rağmen …’ın müvekkiline ait parayı geri vermediğini, müvekkilinin …’dan parasını iade etmesini talep etmiş ancak müvekkili …’ın parasının olmadığını duyması üzerine …’ın ancak borcunu belli zaman senetle ödeyebileceğini teyit ettiğini, …’dan kefil istediğini, …’e Kayış’ın tanıkların huzurunda …’a oğlum diye hitap ettiğini, tanıklar huzurunda senete kefil olup senedi müvekkiline verdiğini, aradan belli zaman geçtiği halde müvekkiline karşı borçlu olan …’ın müvekkiline borcunu ödemediğini, ve müvekkilinin kefil …’e …’a başvurduğunu ancak ondan da alacağını alamayınca icra takibi başvurmak durumunda kaldığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Taraflara usulüne uygun tebligat yapılmıştır.
Büyükçekmece … Asliye Hukuk Mahkemesince 28/12/2017 tarih ve …. Esas, … Karar sayılı görevsizlik kararı ile dosya mahkememize gönderilerek iş bu esas numarası üzerinden yargılamaya devam olunmuştur.
Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının … Soruşturma numaralı dosyasının UYAP kayıtları dosyamız arasına alınmıştır.
Davacı tanıkları dinlenilmiş olup, davacı tanığı … ” Ben davalılardan …’i ve eşi …. ı yakınen tanırım, davacıyı tanırım ama ismen bilmiyorum, ben …’da emlakçılık yapıyorum, davalı …’le esnaf olarak komşuluk ilişkimiz mevcuttu, davacının kızı sürekli …’in yanına gelmekteydi, … de o sırada oto galerisi mevcuttu, …’in eşinin arkadaşı olması sebebiyle sürekli …’in dükkanına gelmekteydi, davacının kızı ihtiyacı olduğu için bireysel kredi çekmek istedi, kredi çekmesinde … yardımcı oldu, ben olayları davacının kızının anlattığı kadarıyla biliyorum, bankadan fazla kredi çekmesine rağmen …’a daha az bir miktar vermiş, kalanını sonradan ödeyeceğini söylemiş ancak ödememiş, dava konusu senede ilişkin görgüye dayalı bir bilgim yoktur, ancak davacının kandırıldığını ve bu yolla senedin alındığını davacıdan öğrendim ama …’le yaptığımız konuşmalarda davacıdan senet alacağını söyledi, senedi niçin alacağını söylemedi, …’in dolandırdığı 7-8 kişiyi tanıyorum, bunlardan biri de benim” seklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanığı …; ” Davacı ve davalıyı uzun zamandır tanırım, ben davalının oto galerisinin bulunduğu muhitte dekorasyon işlerini yapan esnafım, bu nedenle tarafları tanırım, davacı ile … arasında sürekli bir ilişki mevcut değildir, ancak … …’a sıcak ve ilgili davrandığını gördüm, senedin düzenlenmesi ile ilgili 3. kişilerden duydum ancak senet neden düzenlendi bu konuda bir bilgim yoktur, esnaf olmam sebebiyle …’ın çevredeki özellikle yaşlılara senet imzalattığını duydum, ayrıca kredi çektirip çekilen krediyi ellerinden aldığını duydum, benim duyduğum kadarıyla bir başkasına şahitlik yapması gerektiğini bu nedenle imza atmasını söylemiş, senet imzaladığının farkına varmayan davacı senedi imzalamıştır, davacı ile … arasında alacak verecek meselesi olduğuna dair bir bilgim yoktur, diğer davalı …’ı tanımam, ayrıca beni de dolandırmıştır, bana da araba sattı, ancak devrini vermedi, sattığı arabayı da başka bir şahıstan kiralamış olduğunu öğrendim, şu anda nerede olduğunu bilmiyorum” şeklinde beyanda bulunmuştur.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 72.maddesi gereğince, borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında, borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir.
Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 s.TMK m.6).
İspat yüküne ilişkin bu genel kural menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf, o vakıayı ispat etmelidir. kambiyo senedine dayalı menfi tespit davalarında kambiyo senetleri sebepten mücerret olduğundan ispat yükü davacı borçludadır.
Nitekim Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 16/10/2019 tarih ve 2018/2939 Es. 2019/4786 K. Sayılı “Menfi tespit davalarında ispat yükü kural olarak alacaklıdadır.Ancak kambiyo senetleri sebepten mücerret olduğundan borçlu olunmadığının ispat yükümlülüğü davacı borçluya aittir.Borçlu bononun tarafların iradesi dışında düzenlendiğini, teminat bonosu olduğunu yazılı delil ile ispatlamalıdır.Bu konuda tanık dinletilmesi de mümkün değildir.” şeklindeki kararında ispat yükünün davacı borçluda olduğu belirtilmiştir.
Bununla birlikte senedin talilinin ne olduğu ve senedin nasıl talil edildiği hususunun değerlendirilmesi gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.06.2015 tarih, 2013/19-2402/2015/1532 E/K sayılı kararında “Senette borcun nedeni “mal” ya da “nakit” olarak belirtilmişse, tarafların yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından, ispat yükü bunun aksini ileri süren tarafa ait olacaktır. Eğer yanlardan biri senet metninde yazılı kaydın doğru olmadığını söylüyorsa, lehine olan senet karinesi çürümüş sayılacak, bunun sonucu olarak da, iddiası paralelinde ispat yükünü de üstlenecektir. Buna senedin ta’lili denmektedir. Bu anlamda ta’lil senet metninde açıklanan düzenleme (ihdas) nedenine aykırı beyanda bulunma anlamına gelmektedir.” şeklinde senedin hangi şekilde talil edildiği belirtilmiştir.
Dosya tüm deliller ile birlikte değerlendirildiğinde; davacı Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğünün …. Esas Sayılı icra dosyasında takibe konu alacak olarak gösterilen 19.09.2014 tarihli bononun iyi niyetinin suistimal edilerek, kumpasa getirilerek imzalatıldığı iddiası ile iş bu davayı açmıştır. Davacının bono üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığı yönünde bir iddiası bulunmamakta, iradesinin fesada uğratılarak bononun imzalatıldığını iddia etmektedir. Bu kapsamda davacı hile iddiasını ispat yükü davacı borçluda bulunmaktadır. Hile iddiası ise tanık da dahil her türlü delille ispatlanabilir (Bu yönde bkz. Yargıtay 19. HD.nin 27/06/2018 tarih, 2017/935 Esas ve2018/3620 Karar). Davacı da hile iddiasını ispat için tanık dinletmek istemiş olup, mahkememizce hile iddiasının maddi vakıa yönünden tanıkla kanıtlanabileceği gözetilerek davacı tarafın gösterdiği tanıklar dinlenilmiş maddi vakıanın ispatı yönünden bilgileri olup olmadığı sorulmuş ise de tanıklardan …’ın senede ilişkin görgüye dayalı bir bilgisinin olmadığın, davacının kızının anlattıkları ile olayı bildiğini beyan etmiş, diğer tanık … ise senede karşı bilgisi sorulduğunda 3. Kişilerden duyumunun olduğunu senedin neden düzenlendiğini bilmediğini, kedisinin de husumetinin olduğunu beyan etmiş olup, davacı tarafça dava konusu senedin bedelsiz olduğu hususlarındaki iddiası ile ilgili dosyaya yazılı delil de sunulmamış, Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının … Soruşturma numaralı dosyası incelendiğinde de dolandırıcılık suçuna ilişkin suç ihbarı sonucu kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, bu kararın kesinleştiği, davacının dava dilekçesinde yemin deliline dayanmaması da dikkate alınarak ispatlanamayan davanın reddi ile, ihtiyati tedbir kararı verildiği ve uygulandığı anlaşılmakla icra takibin durmuş olması nedeni ile alacaklı lehine davanın % 20 oranında tazminatı davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
AÇILAN DAVANIN REDDİNE,
1-Tedbir kararı nedeniyle takip durduğundan davalı alacaklı lehine davanın % 20 oranında tazminatı davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan 54,40 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 1.024,65 TL harçtan mahsubu ile Hazine’ye irat kaydına, bakiye 970,25 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
3- Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine red olunan dava değeri üzerinden yürürlükteki AAÜT gereğince hesaplanan 8.600,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edi- lerek davalıya ödenmesine,
3-Davacı tarafından sarf olunan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4- Davalı tarafından sarf olunmuş yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar tesisine yer olmadığına,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK 394/5 ve 341/1 maddesi gereğince tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 23/09/2020

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza

“iş Bu Evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanununun 5. Madde Uyarınca Güvenli Elektronik İmza İle İmzalanmış Olup, 22. Madde Uyarınca Da Islak İmza İle İmzalanmayacaktır.”