Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/468 E. 2019/1089 K. 08.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/468 Esas
KARAR NO : 2019/1089

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 31/10/2017
KARAR TARİHİ : 08/11/2019
K. YAZIM TARİHİ : 14/11/2019
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; davalı ….. İnşaat Proje Taahhüt Tur. ve Tic. A.Ş. ile müvekkili arasında yapılan 01/12/2013 tarihli ‘’Kristal Şehir Projesi Satım Sözleşmesi gereğince müvekkili tarafından satın alınan, …., …., …., … Pafta, …. Ada, …. No.lu parselde inşa edilmekte olan bağımsız bölümlerden, 17. Blok, 1. Katta bulunan 14,15,16 No.lu bağımsız bölümler ile 17. Blok, 15. Katta bulunan …. Nolu bağımsız bölümün teslim tarihi olarak belirlenen 31/12/2015 tarihinde teslimi gerekirken bu güne ka- dar teslim edilmediğini beyanla 31/12/2015 itibaren mahrum kalınan rayiç kira bedeline ilişkin – şimdilik- 10.000,00 TL’nin davalıdan tahsilini,yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalıya yüklen- mesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; inşaatta yaşanan gecik- melerin müvekkili şirketten kaynaklanmadığını, bağımsız bölümlerin inşa olunduğu sahanın içeri- sinde …’ye ait 1200, 500 ve 100’lük isale hatlarının deplase edilmesi, imar yollarının düzenlenmesi ve alınması işlerinin daha fazla vakit almaması için bu işlerin müvekkili şirket tarafından üstlenilerek yerine getirildiğini, deplase işlemleri için 372 günün göze alındığını ancak bu süreye ilaveten 415 gün daha süre verildiğini,imar değişikliğinden etkilenen noktalarda inşaatın durmak zorunda kaldığını, harici satış sözleşmesinin geçersiz olduğunu ,cezai şart/kira bedeli talep edilemeyeceğini vs beyanla davanın reddini savunmuştur.
Dava, adi yazılı Gayrimenkul Satış Sözleşmesi’ndeki teslim şartına uyulmaması nedeniyle mahrum kalınan kira bedeli/cezai şart alacağının tahsili talebine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık ; davacının dava dayanağı adi yazılı Gayrimenkul Satış Sözleş- meleri ile satın aldığı taşınmazların sözleşme ile belirlenen tarihte davacıya teslim edilip edilmediği, davacının geç teslim nedeniyle mahrum kalınan kira bedeli alacağının doğup doğmadığı ve miktarının ne olduğu hususunda toplanmaktadır.
Her ne kadar iş bu dava mahkememizde ikame edilmiş ise de;
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelen- dirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi mahkemelerin Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra Asliye Ticaret Mahke- mesi ile Asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili husus- lardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda;dava konusu Kristalşehir Gayrimenkul Satış Sözleşmesi başlıklı 4 adet adi yazılı sözleşmenin “alıcı” tarafında davacı …, “satıcı” tarafında İhlas İnşaat A.Ş.’nin bulunduğu,
Davacının bağlı bulunduğu İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün cevabi yazısına göre; sözleşmenin tarafı olan davacı …’ün gerçek kişi ticari işletme kaydının, tacir sıfatının bu
lunmadığı, Halkalı Vergi Dairesi’nin cevabi yazısına göre ve davacının mükellefiyet kaydının 21/05/2003 tarihinde başladığı, 31/01/2004 tarihinde re’sen terk edildiği, mükellefin açılış tarihi itibariyle birinci sınıf tacir olmadığı ve bilanço usulüne göre defter tutma yükümlülüğünün olmadığı , ticari davalardan sayılmayan iş bu uyuşmazlığın çözümünde mahkememizin görevli olmadığı , iş bu ihtilafın hallinde Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu, kamu düzeninden sayılan mahkemenin görevi hususunun HMK 114/1-c md de dava şartları arasında düzenlendiği, taraflarca ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın görevsizliğine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1- Göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle, HMK 114/1-c ve 115/2 md gereğince DAVANIN USULDEN REDDİNE, (Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğuna,

2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahke- memize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,

3-HMK’nun 20 md gereğince kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,

4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin ihtarına,
5- Yargılama gideri, vekalet ücreti ve harçların nihai karar ile birlikte değerlendirilmesine dair,

Davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı 5235 Sayılı Kanun’un geçici 2. maddesine göre Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve ….. sayılı Resmi Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla 6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 341 ila 360. madde hükümleri gereğince mahkememize veya aynı sıfatta başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/11/2019

Katip …

Hakim …