Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/431 E. 2019/696 K. 27.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/431
KARAR NO : 2019/696

DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 30/04/2018
KARAR TARİHİ : 27/06/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/07/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili tarafından Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne hitaben yazmış olduğu 30/04/2018 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle;Müvekkilinin hava, kara ve denizyolu taşımacılığı yaptığını, davalı şirket ile ticari ilişki içerisinde olduğunu, işbu ticari ilişki neticesinde ¨1.091.852,51 hava taşımasından kaynaklanan cari hesap alacağı bulunduğunu, alacağı tahsili için yukarıda ayrıntılı yazılı icra takibinin başlatıldığını, davalı şirketin herhangi bir borcu olmadığı iddiası ile itiraz ettiğini, davalının itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu, izah edilen nedenlerle, davalının itirazının iptaline, takibin devamına, davalı aleyhine %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA;
Davalı tarafa duruşma günü ve dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine karşın davaya cevap vermediği anlaşıldı.

DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava,davacının,faturaya dayalı bakiye cari hesap alacağının tahsili için davalı aleyhine giriştiği icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Bakırköy ….’inci İcra Müdürlüğü’nün…. esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; Takibe konu cari hesap ekstresinden dolayı 295.414,64 USD cari hesap alacağı icra gideri, vekalet ücreti ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek (Yıllık %9,75 (ticari) değişen oranlarda) faizi ile birlikte tahsili için faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu vekilinin süresinde, borca itiraz ettiğini belirterek takibin durmasına sebebiyet verdiği,İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği,bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği,davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişi …tarafından mahkememize sunulan 12/02/2019 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle; davalı tarafından herhangi bir ticari defter ve belge ibraz edilmediğini bu nedenle tek taraflı inceleme yapıldığını, davacı tarafından ibraz edilen ticari defter, belgeler ve dosya münderecatımn incelenmesi neticesinde; davacı tarafından ibraz edilen 2016-2017 yılı ticari defterlerinin usulüne uygun bir şekilde açılış kapanış tasdiklerinin yaptırıldığını, ticari defter kayıtlarının birbirini teyit eder şekilde tutulduğunu, ticari defterlerinin davacı lehine delil niteliğinin mahkemenin takdirlerinde olduğunu, yanlar arasında davacı tarafından davalıya hava yolu taşıma hizmeti verilmesi şeklinde ticari ilişki kurulduğunu, davacının davalı için organize ettiği taşımalar bakımından kısmi ödemeler almış olması, davalının düzenlediği bir takım iade faturalarını kayda almış olması hususları da gözetilerek, davalıya hizmet verdiği ve alacaklı olduğunun söylenebileceğini, davacının her ne kadar cari hesap bakiyesi alacağı şeklinde takipte bulunmuş ise de, taraflar arasında TTK m.89 ve devamı hükümlerine göre tesis edilmiş cari hesap ilişkisinin sabit olmadığını, davacı alacağının düzenlediği faturalardan bakiye alacak olarak değerlendirilmesi gerektiğini, icra takip tarihinde davacının davalıdan 295.414,64 USD alacaklı olduğunu, icra takip tarihinden sonra, dava tarihinden önce davalının davacıya toplam 33.483,27 USD ödeme yaptığı ve bu nedenle dava tarihinde davacının davalıdan 295.414,64 USD -33.483,27 USD = 261.931,37 USD alacaklı olduğunu, davacı yan icra takibinde USD alacağının karşılığı kadar ¨’yi talep ettiğinden ve ¨ alacaklara uygulanan avans faiz oram olan %9,75 oranında faiz oranını talep ettiğinden, davacının alacağını ¨ olarak talep ettiğinin anlaşıldığını, buna göre de, dava tarihinde davacının davalıdan 267.931,37 USD x 3,6744 TCMB kuru = ¨ 984.487,03 alacaklı olduğu (İcra takip tarihindeki kurun alınmasının sebebi, icra takibinde davacı alacağım ¨ bazında talep etdiğini ve yine ¨ alacaklara uygulanan avans faiz oranı olan %9,75 oranından faiz talep etmişdir),davacının icra takibinde ¨ alacağına talep ettiği %9,75 faiz oranının 3095 Say. Kanunla taciller arasında ¨ alacaklara uygulanan avans faiz oranı olduğunu, dolayısıyla uygun olduğu ve değişen oranlarda uygulanması gerektiğini, icra inkar tazminatı ve sair hususların mahkemenin takdirlerinde olduğunu bildirmiştir.
Dava itirazın iptali davasıdır.Bilindiği üzere, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 67.maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nun 66.maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlayan bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süre içinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması halinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkar tazminatına da hükmedilebilir.(Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku, 2006, s.219,223) Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki bir ticari ilişki ve bu ilişkiden kaynaklı alacağının olduğunu iddia eden taraf bunu usulü dairesinde ispat etmesi gerekir. İspatın konusu , ispat yükünün kimde olduğu ve ispat vasıtalarının neler olduğu 6100 sayılı HMK.nun 187 ,190 ve 200’ncü maddelerinde açıkça belirtilmiştir.
İspatın konusu HMK.nun 187’nci maddede “İspatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir. Herkesçe bilinen vakıalarla, ikrar edilmiş vakıalar çekişmeli sayılmaz.” Şeklinde belirtilirken, ispat yükünün kimde olduğu ise HMK.nun 190’ncı maddesinde “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”düzenlemesi ortaya konmuştur.
İspat vasıtaları ise HMK.nun 200’ncü maddesinde “Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir.Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir.”düzenlemesi ile ispatın nasıl yapılacağı gösterilmiştir.
Akdi ilişki taraflar arasında düzenlenen bir sözleşme ile , faturaya konu malların teslim edildiğine dair bir irsaliye , teslim fişi ve teslim alındığına dair yazılı bir belge ile ispat edilebilir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13/07/2011 tarihli kararında “Hemen belirtmelidir ki, satılanın tesliminin “hukuki işlem” niteliğinde olup, buna ilişkin savunmanın hangi delillerle kanıtlanabileceğinin belirlenmesinde, hukuki işlemlerin varlığının kanıtlanmasına ilişkin genel usul hukuku kurallarının (1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 288 ve devamındaki hükümler) göz önünde tutulması gerekir.Bunun sonucu olarak ta; herhangi bir hukuki işlem gibi, teslim de anılan hükümdeki senetle (yazılı delille) ispat kuralı çerçevesinde, ilişkin bulunduğu malın miktar ve değerine göre belirlenmelidir. (Kuru Baki, Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 1990 5.basım,C:2,S:1534, S:1603, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06/11/2002 gün 2002/13-875 E., 2002/885 K. sayılı ilamı da bu yöndedir.).
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na göre “faturanın onu teslim alan muhatabı borç altına sokabilmesi için her şeyden evvel borç doğurucu bir hukuki ilişkinin mevcudiyeti ve faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Borç münasebeti olmaksızın düzenlenen ve muhatabı tarafından her nasılsa teslim alınan faturaya 8 gün içinde itiraz edilmemiş olmasının onu borç altına sokacağı şeklinde görüş hem mantıki hem de hukuki dayanaktan yoksun olur. O halde öncelikle taraflar arasında böyle bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının göz önünde tutulması zorunludur.”Akdi ilişki ispat edilemediği sürece davacının davalı adına fatura düzenlemesi ve ticari defterlerine göre bu faturalar nedeniyle alacaklı gözükmesinin davalıyı bağlayıcı bir yanı yoktur. “
Örneğin faturalara dayalı olarak karşı taraftan alacaklı olduğunu iddia eden taraf faturadaki mal ve hizmetin karşı tarafa teslim edildiğini belge ile ispat etmelidir.Tek taraflı düzenlenen faturalar hiçbir zaman bir akdi ilişkiyi ispat vasıtası olmayıp , akdi ilişkinin ifası aşamasında düzenlenen bir belgedir.Bu nedenle faturanın geçerli olabilmesi için hizmetin verildiğine dair belge sunulamaması durumunda faturaların karşı tarafın defterlerinde de kayıtlı olması gerekir.
Davacı yan icra takibinde ödenmediğini iddia ettiği alacak için takibe girişmiştir.Taraflar arasında yazılı bir akit olmadığı sözlü olarak ticari ilişkiye girdikleri anlaşılmıştır.Kendisi lehine bir olaydan hak çıkaran taraf ispat külfeti altındadır.Davacı yanın tek taraflı olarak tanzim ettiği fatura davalı yanca itiraza uğramıştır.
Buna göre davacının takibe konu fatura içeriğindeki hizmeti davalıya verdiğini yazılı olarak ispat etmek zorundadır. Yanlar arasında davacı tarafından davalıya hava yolu taşıma hizmeti verilmesi şeklinde ticari ilişki kurulduğu, davacının davalı için organize ettiği taşımalar bakımından kısmi ödemeler almış olması, davalının düzenlediği bir takım iade faturalarını kayda almış olması ve dosyaya ibraz edilen taşıma belgelerinden davacının,davalıya fatura içeriğindeki hizmeti verdiği anlaşılmıştır.
Tüm bu belirlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;Davacı ile davalı arasında,davacı tarafından davalıya hava yolu taşıma hizmeti verilmesi şeklinde bir ticari ilişkinin olduğu, ancak taraflar arasında akdedilmiş yazılı bir anlaşma ve/veya cari hesap sözleşmesi olmadığı,davacının cari hesap alacağını tahsil edememesi üzerine 20/04/2017 tarihinde, ödenmeyen fatura alacağını dayanak göstererek, davalı aleyhine Bakırköy……İcra Müdürlüğü’nün …… esas sayılı takip dosyası ile icra takibine geçtiği, davalı tarafından yapılan itiraz üzerine huzurdaki itirazın iptali davalarının açıldığı,davacının ibraz ettiği yasal ticari defterlerinin sahibi lehine delil niteliğinin bulunduğu,davacının dava konusu alacağını teşkil eden davalı yana tanzim etmiş olduğu faturaları yasal ticari defterlerine usulüne uygun olarak kaydettiği ,davacının yasal ticari defterlerine göre, takip tarihi (20/04/2017) ve dava tarihi (30/04/2018) itibariyle davalıdan 295.414,64 USD cari hesap alacağının olduğu,yukarıda yapılan ayrıntılı açıklamalara göre davacı tarafından düzenlenen faturalar, davacının usulüne uygun tutulmuş ticari defter ve belgeleri,davalı tarafından yapılan kısmi ödemeler ve taşıma belgelerine göre davacı tarafından taşıma işi organizasyonu hizmetinin davalıya verildiği olgusunun ihtilafsız olduğu,icra takibinden önce davalı tarafından kısmi ödemelerin olduğu,bu ödemelerin asıl alacaktan düşülmesi gerektiği, neticeten davacının takibe konu faturalardan kaynaklı olarak davalıdan olan bakiye alacağının takip ve dava tarihi itibariyle 261.931,37 USD olduğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulü ile davalının Bakırköy …….İcra Müdürlüğü’nün ……. esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin devamına karar vermek gerekmiştir.
Dava İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibi cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olduğu,bu durumda açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olduğundan hükmedilen miktarın % 20’si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM/Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen KABUL kısmen REDDİ ile davalının Bakırköy ….İcra Müdürlüğü’nün …esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın 261.931,37 USD asıl alacak yönünden İPTALİ ile takip tarihinden itibaren asıl alacağa davacının talebi aşılmamak ve avans faizini geçmemek üzere 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesi uyarıca kamu bankalarının aynı yabancı para türünden bir yıl süreli mevduata uyguladıkları en yüksek faizin uygulanması suretiyle TAKİBİN DEVAMINA,
2-Davacının,fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-Asıl alacağın % 20’si üzerinden hesap edilen ¨192.488,12 icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Alınması gerekli ¨72.767,14 karar ve ilam harcından peşin alınan ¨13.218,76 ile ¨1.875,00 tamamlama harcının mahsubu ile bakiye ¨57.610,38 harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
5-Davacı tarafından ödenen ¨35,90 Başvurma Harcı, ¨13.218,76 Peşin Harç ile ¨1.875,00 tamamlama harcının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,

6-Davacı tarafından yapılan 13 tebligat + posta ücreti ¨179,20 ,bir bilirkişi inceleme ücreti ¨4.000,00 olmak üzere toplam ¨4.179,20 yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan ¨3.705,52 ‘nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, kalan kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
7-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen ¨55.907,46 ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
8-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨632,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı,davalının yokluğunda oy birliği ile verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.27/06/2019

BAŞKAN …
¸e-imzalıdır
ÜYE …
¸e-imzalıdır
ÜYE …
¸e-imzalıdır
KATİP……
¸e-imzalıdır

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.”