Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/418 E. 2020/482 K. 08.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/418 Esas
KARAR NO : 2020/482

DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/03/2014
KARAR TARİHİ : 08/09/2020
K.YAZIM TARİHİ : 08/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Bakırköy nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu 05/03/2014 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle;Müvekkili Şirketin, … Mah. … cad. No:… ../…. adresinde bir dönem ticari faaliyette bulunduğunu burada kurulu olan … sayılı tesisattan enerji kullandığını, Ticaret Odası sicil kayıtlarında ve kira sözleşmesindende 09/09/2008 tarihinde bu iş yerinden taşınarak bu iş yerini …’a kiraladığını, kira sözleşmesinde bu durumun açıkça ortada olduğunu, ayrıca …’a ait vergi kayıtları ve esnaf odası kayıtları celbedildiğinde bu durumun açıkça görülebileceğini, müvekkili şirketin kiracısı …’ın mevcut kurum kayıtlarında görüleceği üzere bu iş yerini 09/09/2008 tarihinden 04/09/2013 tarihine kadar kullandığını, fakat kuruma başvuru yaparak aboneliği kendi üzerine geçirmediğini, kiracı … bu dönem içerisinde davalı kurum tarafından kendisine tahakkuk ettirilen 21 adet elektrik faturasını ödemediğini, 2011 yılında elektrik borçlarına af getiren torba yasadan faydalanan …’ın bu 21 adet fatura borcunun kendi kullanım dönemine ait olduğunu beyan ederek bununla ilgili resmi belgeleri kuruma sunduğunu ve borcu kendi adına taksitlendirerek elektrik sayacını 29/04/2011 tarihinde kendi üzerine aldığını, davalı kurumdan taksitlendirme sözleşmeleri istendiğinde bu durumun belgelendirilmiş olacağını, davalı kurum ile sözleşme yaparak borcunu ödemeyen …’ın taksitlendirdiği borcu da ödemediğini, …’ın kullandığı tesisattaki aboneliğin müvekkili adına kayıtlı kaldığından davalı kurumun …’a ait olan borcu müvekkili şirket hesabına aktardığını, bu borcun ait olduğu tesisat dışında Müvekkili şirketin adına kayıtlı adresini bulan davalı kurum çalışanlarının başka tesisata ait borçlarınız var diyerek faaliyet gösterdiği iş yerine ait borcu olmayan …., …. nolu tesisatların elektriğini kestiklerini, müvekkiline “kısmi ödeme yap ve elektriğini açalım sonrada itiraz edersin paranı geri alırsın” teklifinde bulunan davalı kurum karşısında ticari faaliyeti duran müvekkilinin bu cebri baskı altında 13/02/2014 tarihinde ¨28.890,34 ödeme yaparak elektriğini açtırdığını ve kuruma itiraz ettiğini, itirazını kabul edeceklerini bildirerek müvekkiline ödeme yaptıran davalı kurumun müvekkilin itirazını kabul etmediğini, müvekkili şirketin üzerine aktardığı borcun tamamını ödemesini istediğini, borcu ödeyemeyeceğini belirten müvekkilinin enerjisini tekrar kestiklerini, ticari faaliyeti duran ve cebri baskı altında kalan müvekkilinin enerjisini açtırmak için 28/02/2014 tarihinde ¨11.774,10 ( 5.665,46 + 3.365,89 + 2.742,75) daha ödeme yaptığını, kendisinden haksız yere alınan bu paralar nedeniyle müvekkilinin tükenme noktasına geldiğini ve ticari faaliyetinin durmak üzere olduğunu, müvekkili şirketten alınan bu haksız ödemelerden sonra müvekkili şirketten ¨18.684,10 anapara olmak üzere toplam ¨35.349,15 daha para istendiğini,bu borç nedeniyle müvekkili şirketin elektriğinin tekrar kesildiğini, müvekkilin ticari faaliyetinin durduğunu, ihtiyati tedbir talebi hakkında,müvekkili şirketin, davalı kurumun mevzuat hükümlerine aykırı olarak adına haksız ve mesnetsiz olarak tahakkuk ettirdiği faturalar nedeniyle cebri baskı altında ¨40.664,10 ödemek zorunda kaldığı gibi bakiye ¨35.349.15’de davalı kuruma borçlu görünmekte olduğunu, bu borç nedeniyle enerjisinin kesildiğini, davalı kurum enerji dağıtımını tekelinde bulundurduğundan bu hususu kendisine cebri bir koz olarak kullanmakta olduğunu, açmış oldukları iş bu dava neticesi ile haklılıklarının ortaya çıkacağını, fakat yargılama süresi dikkate alındığında bu aşamada müvekkili şirketin ticari faaliyetini devam ettirmesi ve bu kamusal haktan istifade ederek mağduriyetinin ivedi olarak giderilebilmesi için tahsilat süreci yasal olarak devam eden borcun Yerleşik Yargıtay İçtihatları (Y 19.HD 2003/11538 Esas 2004/8246 Karar 09/07/2004 tarih) ile de açıkça hükme bağlandığı üzere öncelikle teminatsız olarak veya mahkemece uygun görülecek teminat karşılığında dava konusu alacağa dayalı olarak yapılacak elektrik kesme işleminin dava sonuçlanıncaya kadar durdurulması talep ettiğini, haksız tahakkuk ettirilen borç miktarının menfi tespiti ile ticari faaliyeti aksayan müvekkilinin bu vahameti karşısında ihtiyati tedbir taleplerini yöneltmek zarureti hasıl olduğunu, bu nedenlerle yöneltmiş oldukları davanın sonuçlanmasının zaman alacağı ve Müvekkili Şirketin ticari faaliyetinin elektrik enerjisi olmadan sürdürülemeyeceği göz önüne alındığında faturanın tahsil süreci yasal olarak devam ettiğinden (Y 19. HD E:2003/11538, K:2004/8246 T09.07.2004) öncelikle teminatsız olarak veya Mahkemece uygun görülecek teminat karşılığında dava konusu faturalara dayalı olarak yapılan elektriği kesme işleminin sona erdirilerek müvekkilinin kullandığı …., ….. nolu tesisatlara ivedi olarak elektrik bağlanması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini,davalı Kurumca haksız ve mesnetsiz olarak tahakkuk ettirilen borçla ilgili olarak cebri baskı altında ödedikleri ¨40.664,10’nin istirdatı ile kalan ¨35.349,15-TL’nin toplamı olan ¨76.476,65 borçtan dolayı (fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik ¨20.000,00) borçlu bulunmadıklarının tespitini, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin de davalı kuruma yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin 06/05/2017 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı firmanın 30/12/2008 tarihinde …. nolu tesisatın aboneliği için müvekkili şirket ile abonelik sözleşmesi yaptığını ve aboneliği 29/04/2011 tarihine kadar devam ettiğini, dava dilekçesinde davacının elektrik abonesi olduğu ancak taşınmazdan 09/09/2008 tarihinde taşındığının ifade edildiğini, kira sözleşmelerinin kişinin taşınmazı kullanmaya başlamadan önce veya çok daha sonra her zaman alelade hazırlanıp imzalanabilen nitelikte olduğunu, bu nedenle davacının kira sözleşmesini iddiasına dayanak yaparak, kira sözleşmesi tarihinden itibaren kullanılan elektrik bedelinden sorumlu olmayacağı iddiası ispat kurallarından uzak ve yersiz olacağını, ayrıca dava dilekçesi incelendiğinde 09/09/2008 tarihinde davacının taşınmazdan ayrıldığının ifade edildiğini, abonelik sözleşmesinin 30/12/2008 tarihinde yapıldığını, yani tesisatın bulunduğu adresten taşındığı iddia edilen tarihten daha sonraki bir tarihte (30/12/2008) abonelik sözleşmesi yapıldığını, bu adresten taşındıktan sonra o adresteki tesisat için abonelik sözleşmesi yapılmasının anlaşılır bir izahı olmadığını, bir an için taşınmazdan ayrıldığını kabul ettikleri var sayıldığında; bu durumda dahi davacı vekilinin, davacı şirketin 09/09/2008 tarihinde taşınmazdan ayrıldığını, taşınmazı başkasına kiraladığına ilişkin iddiasının davacının borçtan sorumluluğu yönünden herhangi bir geçerliliğinin olamayacağını, abonenin taşınmazdan ayrılıp ayrılmadığının borçtan sorumluluğuna bir etkisinin olamayacağını, zira davacı abonenin taşınmazdan ayrılmış olsa dahi davacının sorumluluğunun fiili kullanıcı ile birlikte müteselsilen devam etmesi gerektiğini, dilekçeleri ekinde yar alan Yargıtay kararı ve daha pek çok Yargıtay kararının da bu yönde olduğunu, davacı abonenin, hizmet alma ihtiyacının şubenin kapatılması münasebetiyle artık ortadan kalkmasıyla birlikte, basit bir başvuru işlemiyle abonelik sözleşmesini sona erdirip; sözleşme nedeniyle hem kendisi ve hem de karşı taraf nezdinde doğmuş tüm hak ve borçlardan arınmış olarak taşınmazdan ayrılması mümkün iken, bunu yapmayarak, kendi aboneliği üzerinden üçüncü kişilerin söz konusu abonelik üzerinden elektrik enerjisi kullanmasına olanak tanımış olması, sözleşme hukukundan kaynaklanan yükümlülüklerine aykırı, dolayısıyla da, sonuçlarına katlanılması gereken bir davranış niteliğinde kabul edilmesi gerektiği ve abonenin aboneliğini iptal ettirmediği sürece abonenin sözleşmeden kaynaklanan sorumluluğunun devam etmesi gerektiğini, açıklanan nedenlerle aboneliğini iptal ettirmeyen davacının sözleşme nedeniyle sorumluluğunun bulunduğunun kabulü gerektiğini, müvekkili şirket yetkililerince yapılan işlemlerin EPDK ve ilgili yasal düzenlemelere uygun olduğunu, bu nedenle davacının adresten taşındığı ve tahakkuk ettirilen elektrik enerjisi bedelinden sorumlu olmadığı yönündeki iddialarının yersiz ve haksız olduğunu,ihtiyati tedbire itiraz ettiklerini, Menfi tespit davası sonucunda davacının davası reddedilmesi durumunda verilen tedbir kararı nedeniyle müvekkili için zararlar doğacağını, müvekkili şirketin bir kamu hizmeti yürütmekte olduğunu ve mevzuat çerçevesinde işlem yaptığını, elektrik borçları için müvekkili şirket tarafından borçlulara taksit imkânı tanındığını, ayrıca tedbir kararının davanın halline dair bir konu olması sebebi ile işbu tedbir kararının kaldırılması gerektiğini, buna karşın yine de tedbir kararı verecek ise en azından teminat alınması ve davacının tedbir kararının verilmesi tarihinden itibaren oluşacak borçlarını zamanında ödemesi karşılığında tedbire karar vermesi gerektiğini, açıklanan nedenlerle şartların oluşmadan verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılması gerektiğini, davacının 30/12/2008 tarihinde …. nolu tesisatın aboneliği için müvekkili şirket ile abonelik sözleşme yaptığını ve aboneliği 29/04/2011 tarihine kadar devam ettiğini, … nolu tesisatın aboneliğinin 29/04/2011 tarihine kadar davacı adına kayıtlı olduğundan tahakkukların onun adına tanzim edildiğini, aboneliğin davacının kendisinin adına olmasına rağmen, bu adreste ikamet etmediği iddiası ile borçlu bulunmadığı yönündeki beyanı hukuki dayanaktan yoksun olup, ispat kurallarından uzak ve yersiz olduğunu, davacının ilgili tesisatın kurulu olduğu adreste müvekkili şirketin yasal abonesi olduğunu, başka bir yere taşınacak abonenin, aboneliğini iptal ettirmediği ve söz konusu adreste aboneliği devam ettiği sürece oluşan borçtan sorumluluğunun devam edeceğini, 5486396 nolu tesisatın aboneliğinin davacı adına kayıtlı olduğundan faturalar onun adına tanzim edilmiş olup yapılan tahakkukların EPDK ve ilgili yasal düzenlemelere uygun olduğunu, açıklanan nedenlerle tahakkukta ve tanzim edilen faturada herhangi bir hata söz konusu olmadığını, müvekkili şirket tarafından yapılan işlemlerin yürürlükteki mevzuata uygun olup davanın reddi talep etmiştir.
Dava, elektrik abonelik sözleşmesinden kaynaklanan istirdat ve borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Tarafların delilleri toplanarak dava konusu itibari ile teknik bilgi gerektirdiğinden bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi …. tarafından düzenlenen 19/01/2017 havale tarihli bilirkişi raporunda; Davacı … Tekstil İmalat Sanayi ve Ticaret Ltd.Şti’nin elektrik faturalarına konu …numaralı tesisatta 30/12/2008 – 29/04/2011 tarihler arasındaki dönem için elektrik satışına ilişkin abonelik sözleşmesi bulunduğunu, her ne kadar; davacı vekilince dosya kapsamına sunulan Kira Kontratı örneğinden Elektrik faturalarına konu … Mah. … Cd. No:…. Kat; …. adresindeki iş yerinin davacı şirket tarafından 09/09/2008 tarihinden itibaren 1 yıl süre ile …’a kiralanmış olduğu anlaşılmakta ise de, dosya kapsamında yer alan 17/11/2008 tarihli Kacak/usulsüz elektrik tespit tutanağı örneğinden, dava konusu ödenmeyen elektrik faturaları adresine tanzim edilen tutanak muhatabının davacı Diva Tekstil İmalat Sanayi ve Ticaret Ltd.Şti. olduğunu, tutanak içeriğinde mahalde bulunan davacı şirket iş ortağının abisi …’in “Biz buraya taşınalı 20 gün oldu, işlemlerimizi yapıyoruz” şeklindeki imzalı beyanının tutanak kayıtlarına geçtiğini, bu beyan ile uyumlu olarak davalı kurum görevlilerince “Açılan talep numarası elektrikçiden telefonla öğrenildi, talep no …. olabilir” şeklindeki NOTUN tutanak kayıtlarına geçtiğini, bu bilgilerden davacı şirketin tutanağın tanzim edildiği 17/11/2008 tarihinde mahalli yeni kullanmaya başladığını, davacı vekilinin beyanı ile kurum kayıtları arasında çelişki bulunduğunu, abonenin aboneliğini iptal ettirmediği sürece sorumluluğunun devam edeceğini, davalının elektrik tüketim bedeline esas faturaların ödenmemesine rağmen yönetmelik gereği elektriği kesmemesi nedeniyle gecikme zammından veya faizden % 50 oranında müterafık kusurlu olduğunu, ¨40.664,10 tutarındaki talebi ile ilgili olarak ; 22.443,15 -TL(ana para) +7.720,88-TL (%50 müterafik kusur indirimli gecikme zammı) + 1.389,77-TL (%50 müterafik kusur indirimli gecikme zammı KDV si) olmak üzere toplam ¨31.553,80-TL tutarında sorumlu tutulması gerektiğini, 40.664,10-31.553,80=9.110,30-TL istirdat talep edebileceğini, 35.349,15-TL tutarındaki talebi ile ilgili olarak, 18.684,10-Tl (ana para)+7.061,46-TL (%50 müterafik kusur indirimi gecikme zammı) + 1.271,06-TL (%50 müterafik kusur indirimli gecikme zammıKDV’si) olmak üzere toplam 27.016,62 tutardan sorumlu tutulması , 35.349,15-27.016,62 =8.332,53-TL tutarındaki bedelden sorumlu tutulmaması gerekitğini bildirdiği görülmüştür.
Bilirkişi … ve Yrd. Doç. Dr. …. tarafından düzenlenen 03/04/2017 havale tarihli bilirkişi raporunda;Kök raporlarındaki değerledirmeler doğrultusunda , davacı tarafın 31.553,80-TL tutardan sorumlu tutulması gerektiği kanaatine varıldığından 13/02/2014 tarihindeki 28.890,34-TL tutarı zaten ödemekle yükümlü olduğu bu nedenle faiz işletilecek ödeme başlangıç tarihinin 28/02/2014 alınması gerektiğini, davacı tarafça yapılan ödemeler doğrultusunda davacının istirdat talep edebileceğini 9.110,30-TL tutarın 28/02/2014 ödeme tarihi ile 05/03/2014 dava tarihi arası işlemiş faiz hesabı

İstirdat tutarı
Ödeme tarihi
Dava tarihi
Fark gün
Yasal faiz oranı %
İşlemiş yasal faizi
9.110,30-TL
28/02/2014
05/03/2014
5
9
11,39

Hesap edilen 9.110,30-TL tutarındaki istirdat tutarının 28/02/2014 ödeme tarihi ile 05/03/2014 dava tarihi arası işlemiş yasal faiz tutarının 11,39-TL olduğunu bildirdikleri görülmüştür.
Mahkemece, ….Esas …. K sayılı dosyadan yapılan yargılama sonunda ,davacının kendisinden abonelik sözleşmesi uyarınca tahsil edilen paranın haksız tahsil edildiğinden bahisle istirdadını ve anılan sözleşme uyarınca tahakkuk ettirilen borçtan dolayı borçlu olmadığının tespitini talep ettiği ,davacı vekilinin davalı olarak sözleşme imzaladığı … Dağıtım A.Ş.’ni davalı göstererek iş bu davayı açmış ise de,davalı şirketin 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 3.maddesinin 1.fıkrası uyarınca kısmi bölünme yoluyla bölündüğü ve bölünen şirketin … Dağıtım A.Ş. adını aldığı,davalı ….’den elektrik hizmeti satın alan aboneler ile yapılmış olan parekende satış abonelik sözleşmeleri ile bu sözleşmelerden kaynaklanan tüm hak,alacak ve borçların kül halinde ….Satış A.Ş.’ne devredildiği,buna göre davanın açılış tarihi itibariyle bölünen şirkete açılması gerektiği,her ne kadar davacı sözleşmeyi davalı şirket ile yapmış ise de,kendi dayandığı deliller arasında yer alan tahsilat makbuzları incelendiğinde,bu makbuzların dava dışı … Satış A.Ş. tarafından düzenlendiği,bu nedenle davacının bölünen şirketin varlığından haberdar olduğu ve davasını bu şirkete yöneltmesi gerekirken davalı şirkete yönelttiği, davalı şirketin davada pasif husumetinin bulunmadığı gerekçesi ile ,davanın pasif husumet yokluğundan r davanın 02.03.2018 karar tarihli kararı ile reddine karar verilmiştir.
Davacının istinaf talebi üzerine yapılan istinaf incelemesinde , Yargıtay ….Hukuk Dairesi’nin benzer uyuşmazlık ile ilgili olarak verdiği 8.10.2015 tarih ve … E.-… K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere , tedarikçi ve pazarlayıcı konumunda bulunan şirketlerin ,dava konusu bedellerin iadesinden müteselsilen sorumlu oldukları benimsendiği, Bu sebeple , her ne kadar bölünme sözkonusu ise de , davalı … şirketinin ,dava dışı perakende şirketi ile müteselsil sorumluluğu bulunduğu gözetilmeksizin ,davanın yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığı, müteselsil sorumluluk ilkesi dikkate alınarak,davacının istirdat ve menfi tesbit talebine konu ettiği borç miktarlarının,hesaplamaya ilişkin bilirkişi raporlarının yerel mahkemece tartışılıp değerlendirildikten sonra sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiğinden , istinaf konusu kararın HMK.nun 353/1-a-6 maddesine göre kaldırılmasına karar verilmiştir.
Davalı kurumdan celp edilen abonelik sözleşmesi ve Yargıtay 3HD 19.03.2018 KT 2016/1371 Esas 2018/2639 Karar sayılı emsal kararına uygun şekilde ek rapor alınmak üzere dosyanın bilirkişiye tevdine karar verilmiş
Bilirkişi …ve Yrd. Doç. Dr. … tarafından düzenlenen 06/05/2019 havale tarihli yargısal denetime ve hüküm kurmaya elverişli buluması nedeni ile hükme esas alınan bilirkişi raporunda özetle;
…. Perakende tarafından 26/10/2018 tarihli yazı ekinde sunulan abonelik sözleşme tarihinin 28/04/2011 olduğu, Sözleşmeye esas abonelik numarasının …. olduğu , müşteri bölümünde sadece imza bulunduğu, dosya kapsamına daha öncesinde sunulan Abone Detay Form Bilgilerinden Davacı Diva Tekstil Imalat Sanayi Ticaret adına 30.12.2008 başlangıç – 29.04.2011 bitiş tarihli abonelik bulunduğu anlaşıldığını Yargıtay 3.HD Dairesi’nin 19/03/2018 2016/13741 Esas. 2018/2639 Karar sayılı ilamı gereği davacı tarafça ödemesi yapılan 40.664,44-TL tutar için Yargıtay 3.Hukuk Dairesi’nin 19/03/2018 2016/13741 Esas. 2018/2639Karar sayılı ilamı (faturaların ödenmemesine rağmen elektriğin kesilmemesi durumunda davalı şirket bakımından ancak yasal istenebileceği hususunda müterafik edebileceği doğrultusunda) 8.815,48-TL istirdat talep edebileceği görüş kanaatine varıldığı , Davacı şirketçe borçlu olmadıkları talep edilen faiz dahil 35.349,15-TL tutar için 18.684, 10 TL. (ana para) + 6.969,38 TL. (fatura son ödeme tarihi ile dava tarihi arası yasal faiz) + 1.254,49 TL. (Yasal faiz KDV’si) = 2690797 TL. tutardan sorumlu tulması, aradaki farkın 35.349,15 TL. – 2690797 TL = 8.441,18 TL. tutarında olduğu ve menfi tespit talebinin olabileceği sonucuna vanıldığı yönündeki görüş ve kanaatlerini bildirmişlerdir.
Elde edilen deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Öncelikle davacının davasını 20.000-TL üzerinden ikame ettiği mahkemece 17.03.2014 tarihli tensip tutanağının 4 no’lu kararı gereği davanın kısmi dava olarak açılamayacağı gerekçesi ile 76.476,65-TL üzerinden harçlandırılması gerektiği gözetilerek davaya devam olunmuş ise de davacının davasının kısmi dava olarak açıldığı ve Yargıtay’ın kısmi dava açılmasında davacının yargılama giderlerinden tasarruf etme noktasında korunmaya değer hukuki yararı bulunduğu gözetilerek alacağın tümü hakkında dava açmaya zorlanamayacağı hususu birlikte değerlendirilerek davacının kısmi dava açmakta ki hukuki yararı gözetilmiştir. (Yargıtay 3HD 2020/3672E. 2020/3672 K sayılı 30.06.2020 KT ilamı da bu doğrultudadır)
Her ne kadar davalı kurum tarafından davacıya ait abonelik sözleşme tarihi 28.04.2011 olarak bildirilmiş ise de davalı kurum kayıtları ve abone detay bilgilerinden davacının 30.12.2008 tarihli abonelik sözleşmesinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacının dava dilekçe içeriğine göre dava dışı … kiraladığı işyeri aboneliğini üzerine geçirmemiş ise de davacıda davalı kuruma müracaat ederek aboneliğini sonlandırmamıştır. Bu şartlar dairesinde davacının dava konusu borçtan dolayı sorumluluğu bulunmakta ise de davalınında Yargıtay 3.HD Dairesi’nin 19/03/2018 2016/13741 Esas. 2018/2639 Karar sayılı ilamında vurgulandığı üzere ödenmeyen faturalar nedeni ile elektriği kesmeyen davalının tutumunun müterafik kusur teşkil edeceği nazara alınarak gecikme zammından indirim yapılması gerekeceği bu indirim ise en fazla yasal faize kadar olacağı gözetilerek alınan rapor neticesinde davacı tarafından yapılan 40.664,44-TL tutara ilişkin ödemenin 8.815,48-TL’sinin istirdatı ile 35.349,15-TL tutar için yapılan ödemenin 8.441,18 TL.’sinden borçlu olmadığının tespiti ile davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile
a)Davacı tarafından ödemesi yapılan 40.664,44-TL borcun dava konusu edilen 10.000-TL tutarında ki kısmına ilişkin 8.815,48-TL tutarın istirdatı ile bu alacağının davalıdan tahsil edilerek davacıya VERİLMESİNE
b)Davacı tarafından borçlu olmadığı gerekçesi ile tahakkuk ettirilen 35.349,15-TL tutarlı alacağın dava konusu edilen 10.000-TL tutarında ki kısmına ilişkin 8.441,18-TL’lik davalı alacağı nedeni ile borçlu olmadığının TESPİTİNE
Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3- Harçlar Kanunu gereğince tahsili gereken 1.178,80TL karar harcından mahkememiz veznesine yatırılan 341,55-TL peşin harç ile 964,50-TL tamamlama harcının mahsubu sonucu bakiye 128,05-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE
4-a.) Davacı tarafından sarf olunan ( bilirkişi ücreti + posta/tebligat/ müzekkereden ibaret ) 1.423,00-TL yargılama gideri ile (25,20-TL başvuru harcı 341,55-TL peşin nisbi harç + 3,80-TL vekalet harcın+ 836,45-TL tamamlama harcın +31,40-TL istinaf karar harcı +85,70-TListinaf kanun yoluna başvurma harcından ibaret ) toplam 1.323,80-TL harcın kabul/ red oranına göre 2.565,18-TL’sinin davalıdan tahsil edilerek davacıya VERİLMESİNE,
b.) Davalı tarafça sarf olunan 100,00-TL yargılama giderinin kabul/ red oranına göre 13,72-TL’sinin davacıdan tahsil edilerek davalıya VERİLMESİNE,
c.) Sarf olunmayan gider/delil avansının karar kesinleştikten sonra ilgilisine İADESİNE,
5- a.)Kendisini vekil ile temsil ettiren davacı lehine hüküm altına alınan dava değerine göre yürürlükte bulunan Av. Kan. ve AAÜT gereğince takdir olunan 3.400,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa VERİLMESİNE
b.)Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine reddedilen dava değerine göre yürürlükte bulunan Av. Kan. ve AAÜT gereğince takdir olunan 2.743,34-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalı tarafa VERİLMESİNE
Dair, 5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre, Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 08/09/2020

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı