Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/40 E. 2020/730 K. 05.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/40
KARAR NO : 2020/730

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 09/01/2018
KARAR TARİHİ : 05/11/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Bakırköy nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine vermiş olduğu 09/01/2018 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde; Müvekkili şirket tarafından … sayılı Yıllık Nakliyat Emtea Sigortası Abonman Poliçesi ile sigortalı olan ….. Giyim Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ne ait emteanın davalı …… Turizm Taşımacılık Gıda san. İnş. Tic. Ltd. Şti.’nin gönderdiği/temin ettiği …. plakalı araçlara yüklenmiş ise de alıcı firmaya ulaşmadığını, sigortalının hasar ihbarı üzerine yapılan ekspertiz incelemesi ve araştırma sonucunda bahsi geçen tırın ruhsatının ve plakasının sahte olduğunu, sürücüye ait sürücü belgesinin dahi sahte olduğunu ve sigortalı emtianın çalındığının anlaşıldığını, müvekkili şirket tarafından sigortalısına ¨ 381.926,43 tazminat ödenmiş olup işbu ödemeyi yapmakla sigortalısının haklarına halef olduğunu, dava konusu olay nedeni ile davalıya rücuen başvuruda bulunulmuş ise de herhangi bir ödeme yapılmadığını, anılan sebeplerle işbu davayı açmanın zaruri olduğunu, belirterek, açıklanan sebeplerle müvekkili tarafın davalarının kabulüne, ¨381.926,43’nin ödeme tarihi olan 02.08.2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekilinin Mahkememize sunduğu 29/01/2018 tarihli cevap dilekçesinde; davacı yan eli ile ikame edilen işbu davaya ilişkin dava dilekçesi ve ekleri müvekkili tarafa tebellüğ etmiş olmakla beraber, davacı yanın iddialarını tümüyle reddettiklerini beyan ettiklerini, davacı yan tarafından sunulan iddiaların ve açılan davanın haksız olduğu hususunda ayrıca açıklamalar yapma haklarını esasa ilişkin cevap verme zorunluluğu doğması durumunda kullanacak olmalarıyla beraber, müvekkili firmaya dava açılamayacak olduğunu beyan ederek, açıkça pasif husumet yokluğu yönünde itirazlarını sunduklarını, müvekkili firmanın uzun yıllardır, … ilçesinde ticaret yapmakta olan bir firma olup, birçok fabrika ve tesisin ticari taşımalarını ve personel taşımacılığını yaptıklarını, firmanın bu işleri yaparken tüm firmalar ile sözleşmeli olarak çalıştığını ve fazla araç gönderileceği durumlarda da alacağını garanti altına almak için ilave araçlara da yeni bir sözleşme yaparak malı yükleten bir firma olduğunu, ancak, davacı yanın ikame etmiş olduğu davada müvekkili firmayı haksız olarak davalı olarak gösterdiğini, bunun davalıya yükletilecek olan hukuki sorumluluğu bir yana olmak üzere bu yönde bir davanın hukuki açıdan da müvekkili firmaya yöneltilmesinin haksız ve hukuksuz olduğunu, davacı tarafın açmış olduğu dava dilekçesi ile beraber gönderildiği ve kendisi tarafından düzenlenen evraklar incelendiğinde, söz konusu olayın yaşandığı aracın müvekkili firmaya ait olmadığının ortada olduğunu, yine söz konusu araç ile ilgili yapılan taşımanın müvekkili firma ile yapılan bir taşıma işi olmadığını, sigorta şirketinin davayı suçta kusuru olan taraflara yönlendirmek zorunda olduğunu, oysaki hırsızlamanın yaşandığı aracın müvekkili firmaya ait olmadığını, müvekkili firma tarafından kiralanan bir araç olmadığını, müvekkili firma tarafından yönlendirilen bir araç olmadığını, dosya içerisinde bulunan evraklar incelendiğinde hırsızlama yapılan araç üzerindeki plaka ve ehliyetin sahtecilik suretiyle çoğaltılmış bir plaka ve ehliyet olduğunu, müvekkili firmanın söz konusu araç ve şoför ile bir ilgisi olmadığı gibi zaten bu taşıma işini de yapmadığını, müvekkili firmanın ….. Giyim firmasına ait malların bir kısmını taşıyor olmasının, yapılan tüm faaliyetlerden sorumlu tutulacağı anlamına gelmediğini, bunun hayatın olağan akışına ve ticari teamüllere aykırı bir davranış olacağını, müvekkili tarafça dilekçeleri ile beraber sunmuş oldukları kayıtlar incelendiğinde müvekkili firmanın yönetim kurulu ve ortaklar listesi incelendiğinde ve SGK’lı çalışanlar incelendiğinde ne adı geçen şoförün ne de dosyada ifadelerde adı geçen …’nin şirketin çalışanı ya da ortağı olmadığını, öyle olsa dahi söz konusu taşımanın …… Şirketi ile hiçbir bağlantısının bulunmadığını, her ne kadar davacı taraf dava dilekçesinde davalı olarak müvekkili firmayı göstermiş olsa da gerek dava dosyasına sunduğu delilleri incelendiğinde gerekse de hırsızlama olayı ile ilgili soruşturma evrakları incelendiğinde müvekkili firmanın söz konusu olay ile somut veya soyut hiçbir bağının olmadığının aşikar olduğunu, bu bağlamda müvekkili firmaya karşı bu olay özelinde sorumluluk yüklenemeyeceğini, Yargıtay kararları incelendiğinde de müvekkili firmaya karşı bu iddia ile dava açan tarafın arada bir hizmet ilişkisinin olduğunu ispat etmekle mükellef olduğunu, yine bu denli büyük bir davada bu ilişkinin tanık ve benzeri deliller ile ispat edilemeyeceğinin de HMK’da açıkça düzenlendiğini, hal böyle iken müvekkiline karşı açılan iş bu dava dosyasındaki tüm iddiaları reddettiklerini ve husumet itirazlarını yinelediklerini, belirterek, müvekkili tarafça arz ve izah etmiş oldukları üzere hırsızlama olayının yaşandığı kamyon ve kişilerle hiçbir bağlantısı olmayan ve davacı tarafça da bu bağlantıyı ispat edecek bir delil sunulmayan olay ile ilgili müvekkili firma ile yapılan bir yazılı veya şifahi hiçbir iş sözleşmesi olmadığından açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine, tüm yargılama gider ve masraflarının ayrıca avukatlık ücretlerinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava, emtia sigorta poliçesi ile sigorta emtianın kaybı nedeniyle ödenen hasar bedelinin rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Taraf delilleri toplanmış , her iki aracın mülkiyet durumlarının tespiti yapılmış, her iki araca ait kaza tarihini kapsar sigorta poliçeleri, kaza tutanağı getirtilmiş,ekspertiz raporları, hasar dosyası , hasara ilişkin fatura örnekleri , ödeme belgeleri ve bunun bildirimine dair yazı örnekleri getirtilmiştir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişiler …. ve Dr. …. tarafından düzenlenen 08/05/2019 havale tarihli bilirkişi raporunda;
Davacının sigortalısının kaybolan emtialar nedeniyle zararının ¨ 381.906,37 ve kaybolan emtiaların brüt ağırlığının 4.274,50 kg olduğunu, somut olayda gerek taşıma için gelen taşıtın davalı taşıt belgesine kayıtlı olmadığı gibi, gerekse sürücüsünün davalı çalışanı olmadığını, yine dava dışı söz konusu taşımayı davalının organize ettiğini, davalının bu taşıtlara ve sürücüye ilişkin davacının sigortalısına bilgi verdiğinin sabit olmadığını, TTK m.879 manasında dava dışı sürücü ve taşıt ile davalı arasında irtibat kurulamadığı sürece, davalını somut olayda pasif husumet ehliyeti ve taşıyıcı sıfatından söz edilemeyeceğini, davacının sigortalısının yük tesliminde taşıyıcının kimlik ve araç bilgileri tespitini gereği gibi yapmadığı, taşıma irsaliyesi alarak zarar verenin kim olduğunun belirlenmesine dem katkı vermediğini, aksi halde TTK m.879 kapsamında bir ilişkinin ispatı halinde, davalının tüm zarardan sorumlu tutulabileceği, zira sürücü ve taşıt sahte plaka ile yapılan hırsızlık eylemlerinden davalının da TTK m.886 kapsamında tam tazminat söz konusu olabileceğini, dosya kapsamında davacının rücuen tazmin talebinin hırsızlık eyelminin failine yöneltilmesi gerektiğini bildirmişlerdir.
Bilirkişiler …. ve Dr. … tarafından düzenlenen 19/03/2020 havale tarihli bilirkişi ek raporunda; TTK m.879 manasında dava dışı sürücü ve taşıt ile davalı arasında irtibatın dava dışı doğrudan temsil hükümlerine göre bağlı çalışan … aracılığı ile davalı adına ve hesabına kurulmuş olduğunu, davalının akdi taşıyıcı sıfatı ile fiili taşıyıcının eylem ve eylemsizliklerinden müteselsilen sorumlu olduğunu, davacının emtia nakliyat sigortacısı sıfatı ile yaptığı ile yaptığı ödemeden ¨ 381.906,37 kısmını davalı yana rücu edebileceğini bildirmiştir.
6102 sayılı TTK’nın dördüncü kitabının birinci ve ikinci kısımları taşıma hukukunun genel hükümlerini içerir (TTK m. 850-893). Bu düzenleme çerçevesinde karayolu ile yapılan ve ilgili milletlerarası sözleşmelerin uygulama alanına girmeyen eşya taşımaları, yolcu taşımaları, taşıma eşyası taşıması, değişik tür araçlar ile yapılan (karma kombine) taşımalar ve taşıma işleri yüklenicileri hakkında uygulanacak ortak hükümler belirlenmiştir.
TTK m. 850, taşıyıcıyı, taşıma sözleşmesi ile eşya ya da yolcu taşıma işini veya ikisini birlikte üslenen kişi olarak tanımlamıştır. .
Taşıyıcı, gönderen ile akdettiği taşıma sözleşmesi ile sözleşmeye konu eşyayı varma yerine götürmeyi ve orada gönderilene teslim etmeyi borçlanmaktadır. Böylelikle taşıyıcı, eşyanın kendi koruması altında bir yerden diğer bir yere taşınması işini üstlenmektedir. Bu nedenle sözleşme gereği, eşya taşımalarında taşıyıcının, a) eşyayı varma yerine taşımak, b) orada eşyayıgönderilene teslim etmek olan iki edimi vardır. Eşya taşımada gönderenin taşıyıcıya olan borcu ise taşıma ücretini ödemektir.

Diğer yandan kanun eşyayı her türlü yük olarak ifade etmiştir.
Taşıyıcının üstlendiği edimi yerine getirebilmesi için sözleşme konusu eşyanın, taşıyıcının muhafaza ve kontrolüne bırakılması gereklidir. İşte taşıyıcı,sözleşmede belirlenen taşıma süresi içerisinde taşınmak üzere kendisine bırakılan eşyayı muhafaza etmekle yükümlü tutulmuş bulunmaktadır. Taşıyıcı eşyayı kararlaştırılan şartlarla bir yerden diğer bir yere taşıma yanında, muhafazası altındaki eşyanın her türlü tehlikeye karşı korunması için de özen gösterecektir.Gerçekten de taşıma sözleşmesi taraflar arasında bir borç ilişkisi kurmaktadır. Taşıyıcı bu sözleşme uyarınca üstlendiği edimleri yerine getirmezse,yükle ilgili ortaya çıkan zarardan sorumlu olacaktır. Taşıma edimine ve bunun dışındaki diğer yan edimlere aykırılık çeşitli sorumluluk halleri doğurmaktadır. Taşıyıcının bu sorumluluk halleri TTK’da özel olarak düzenlenmiştir.
Eşya taşımalarında eşyaya özen borcunun ihlalinden veya yükün geç tesliminden doğan sorumluluk özel kurallara bağlanmıştır. Bu nedenle taşıyıcının, – taşıdığı eşyanın bozulmasından,- hasara uğramasından, çürümesinden, kaybından veya çalınmasından,kısaca eşyanın ziya ve/veya hasarından sorumluluğu yanında, taşıma süresinin aşılmasından kaynaklanan gecikme zararlarından kaynaklanan sorumluluğu da bulunmaktadır (TTK m. 875/1).
Taşıyıcının yüke özen borcunun ihlalinden doğan sorumluluğu, yükün taşıyıcı veya onun adına teslim almaya yetkili bir temsilci tarafından teslim alınmasıyla başlar ve yükün teslim edilmesine kadar devam eder10. Bu nedenle kanun taşıyıcının eşyayı muhafaza borcu ve buna bağlı olarak ziya ve hasardan sorumlu olacağı durumları bir zaman dilimi ile sınırlandırmıştır.
TTK m. 875/1 hükmü uyarınca taşıyıcı, eşyanın taşınmak üzere kendisine teslim edildiği andan, gönderilene teslim edileceği ana kadar kendisine bırakılan eşyanın ziya ve /veya hasar görmesinden ve taşıma süresinin geçirilmesinden sorumlu bulunmaktadır. Belirtmek gerekir ki, buradaki sorumluluk, taraflar arasında taşıma sözleşmesinin kurulması ile değil, eşyanın taşıyıcıya teslimi ile başlamaktadır.
Eşyanın, gönderen ve taşıyıcının uygun iradeleri sonucu taşıyıcının hâkimiyet alanına sokulmasına teslim alma denilmektedir. Eşyanın teslim alınması iki taraflı bir hukuki işlem sonucu gerçekleştirilir. Bu nedenle teslimden söz edebilmek için gönderenin eşyayı taşıması için taşıyıcıya teslim etmesi,taşıyıcının da eşyanın zilyetliğini kendisinin taşıma sözleşmesinden doğan borcunu yerine getirmek amacıyla almış olması zorunludur.
Taşıma sözleşmesinden, durumun gereğinden veya ticari teamülden aksi anlaşılmadıkça, eşyayı taşıma güvenliğine uygun biçimde taşıta koyarak, istifleyerek, bağlayarak yüklemek ve aracı boşaltmak gönderene yükletilen bir borç olarak görülmektedir (TTK m.863). Ancak bu durumda dahi taşıyıcının yüklemenin işletme güvenliğine uygun olmasını sağlama yükümlülüğü bulunmaktadır.
Taşımanın tamamlanmasından sonra, eşyanın zilyetliğinin varma yerindeki gönderilene bırakılmasına eşyanın teslimi denilmektedir. Teslim etme de çift taraflı bir işlemdir. Bu işlemle taşıyıcı eşyanın tasarruf imkânını gönderilene devreder. Bu andan itibaren taşıyıcının eşya üzerindeki özen yükümü sona erer.
Eşyanın tesliminde gönderilen taşıyıcı ile birlikte eşyayı kontrol etmek ve dış görünüşü itibari ile bir eksiklik varsa bunu derhal taşıyıcıya bildirmek zorundadır.
TTK m. 889/1’e göre, eşyanın zıyaı veya hasara uğramış olduğu açıkça görülüyorsa gönderen veya gönderilen, en geç teslim anına kadar taşıyıcıya bildirimde bulunmazlarsa, eşyanın sözleşmeye uygun olarak teslim edildiği varsayılmıştır.
Teslim alınan eşyadaki ayıplar açıkça görülemeyen gizli ayıplar ise, bunun teslimden itibaren yedi gün içinde muayene edilmesi ve aynı sürede yazılı olarak taşıyıcıya bildirmesi gerekir (TTK m. 889/2-4).
Taşıyıcıya teslim edilen eşya, fiili veya hukuki bir sebeple gönderilene teslim edilemiyorsa eşyanın ziyaı söz konusu olur. Bu durumda eşya tamamen veya kısmen tahrip olmuş yahut da önemli ölçüde hasara uğramıştır.Örneğin cam yükünün tamamen kırılması, gıda maddelerinin tamamının bozulması, çürümesi, eşyanın hırsızlık veya başka bir nedenle kaybolması, yanması, geri alma imkânı olmayacak şekilde yanlış kişiye teslim edilmesi gibi sebeplerle ortaya çıkabilir.
Eşyanın varma yerine zamanında veya hiç ulaşmaması halinde de eşyanın ziyaı söz konusudur. Zira TTK m. 874/1’e göre, eşya taşıma süresini izleyen yirmi bir gün içinde teslim edilmezse, hak sahibinin ona zayi olmuş gözü ile bakma hakkı vardır. Hak sahibi, eşyanın bulunduğu haberini aldıktan itibaren otuz gün içinde ziyaı dolayısıyla ödenmiş tazminatı iade karşılığında bulunan eşyanın kendisine teslimini talep edebilir.
Teslim alınan eşyanın, taşıma süresi içerisinde maddi varlığında meydana gelen kötüleşme nedeni ile ekonomik değerinin azalmasına, eşyanın hasara uğraması denilmektedir. Ziyadan farklı olarak, eşya teslim alındığı biçimde, durumda veya miktarda teslim edilememektedir.
Taşıyıcı, taşıma sözleşmesi gereği teslim aldığı yükü zamanında varma yerinde gönderilene teslim etmekle yükümlüdür. Gecikme durumunda ortaya çıkan zararlardan dolayı taşıyıcı, ilgililere karşı sorumlu tutulmuştur2 Taşıyıcı kendisine teslim edilen eşyayı taşıma sözleşmesinde kararlaştırılan ve taşıma senedine geçirilen müddet içinde taşımaz ise gecikme söz konusu olacaktır.
Taşıyıcının TTK m. 875’te hüküm altına alınan, eşyanın taşıma süresi içerisinde ziya ve hasara uğraması ile sürenin aşılması nedeni ile oluşan zararlardan sorumluluğu, sorumluluktan kurtulmaya ilişkin hükümlerle hafifletilmeye çalışılmıştır.
TTK m. 876’da genel bir sorumluluktan kurtulma ölçütü getirilmiştir. Anılan maddeye göre, zıya, hasar ve gecikme, taşıyıcının en yüksek özeni göstermesine rağmen kaçınamayacağı ve sonuçlarını öngöremeyeceği sebeplerden meydana gelmişse, taşıyıcı sorumluluktan kurtulacaktır.
Buna karşılık, TTK m. 878 de ise taşıyıcının, zıya, hasar veya teslimdeki gecikmeden kaynaklanan sorumluluktan kurtulabileceği özel haller gösterilmiştir.
Eşyanın zıya veya hasara uğraması ya da taşıma süresinin aşılması nedeni ile bir zararın doğması durumunda, sorumluluktan kurtulma sebepleri ile sorumluluktan kurtulamayan taşıyıcı meydana gelen zararı tazmin edecektir.Tazminatın nasıl belirleneceği ve esasları TTK’da gösterilmiştir.
TTK m. 875/2’ye göre zararın oluşmasına, gönderenin veya gönderilenin bir davranışı ya da eşyanın özel bir ayıbı sebep olmuşsa, tazminat borcunun doğmasında ve kapsamının belirlenmesinde, bu olguların ne ölçüde etkili olduğu dikkate alınacaktır.
Taşıyıcı, zıya veya hasardan sorumlu olduğu hâllerde, ödenmesi gereken tazminatı ödedikten başka, taşıma ücretini geri verir ve taşıma ile ilgili vergileri, resimleri ve taşıma işi nedeniyle doğan diğer giderleri de karşılar (TTK m. 883).
TTK m. 880/1’e göre, taşıyıcı, eşyanın tamamen veya kısmen zıyaından dolayı tazminat ödemekle sorumlu tutulduğunda, bu tazminat, eşyanın taşınmak üzere teslim alındığı yer ve zamandaki değerine göre hesaplanır.
TTK m. 880/2, Eşyanın hasara uğraması hâlinde, onun taşınmak üzere teslim alındığı yer ve zamandaki hasarsız değeri ile hasarlı değeri arasındaki fark tazmin edilir. Zararı azaltmak ve gidermek için yapılacak harcamaların birinci cümleye göre saptanacak değer farkını karşıladığı karine olarak kabul edilir.
Eşyanın değeri piyasa fiyatına göre, bu yoksa aynı tür ve nitelikteki malların cari değerine göre tayin edilir. Eşya, taşımak üzere teslimden hemen önce satılmışsa, satıcının faturasında taşıma giderleri mahsup edilerek gösterilen satış bedelinin piyasa fiyatı olduğu varsayılır.
Taşıyıcı, eşyanın zıyaı veya hasarı hâlinde, ödenmesi gereken tazminattan başka, zararın saptanması için yapılması zorunlu olan giderleri de tazminle yükümlüdür (TTK m. 881).
TTK’da esas olarak taşıyıcının sorumluluğu sınırlandırılmıştır. Sınırın hesabında zıya ve hasar halinde eşyanın net olmayan ağırlığı, gecikmede ise taşıma ücreti esas alınmıştır.
TTK m. 882/1, gönderinin tamamının zıya ve hasarı halinde taşıyıcının ödeyeceği toplam tazminatı, eşyanın net olmayan toplam ağırlığının her bir kg için 8,33 hesap birimini çarpımının toplamı ile sınırlandırılmıştır.
TTK m. 886’ya göre, zarara, kasten veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edilen taşıyıcı sorumluluktan kurtulma hâllerinden ve sorumluluk sınırlamalarından yararlanama( TTK Hükümleri Işığında Taşıyıcının (Karayoluyla) Eşya Taşımadan Doğan Sorumluluğu,Prof. Dr. Şükrü YILDIZ, http://acikerisim.Ticaret.Edu.tr / xmlui/ bitstream /handle/ 11467/1352/M00632.pdf?sequence= 1&isAllowed=y Erişim Tarihi 17/11/2020)
Taşıma ve taşıyanın sorumlulğu ile ilgili olarak yukarıda yapılan genel açıklamalardan sonra somut olaya döndüğümüzde;
Davacı … Sigorta A.Ş.’nin …. sayılı Yıllık Nakliyat Emtea Sigortası Abonman Poliçesi ile sigortalısı olan ….. Giyim Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ne ait 733 koli içerisindeki 14.212 adet kot pantolon …/….’den … Deposu/ …. adresine götürülmesi için davalı …… Turizm Taşımacılık Gıda san. İnş. Tic. Ltd. Şti.’nin gönderdiği/temin ettiği …. plakalı araca 10.03.2017 tarihinde yüklenmiştir. Emtianın gideceği adrese teslim edilmemesi üzerine çalındığı anlaşılmıştır. Daha sonra kolluk güçlerince 4.584 adet kot pantolon bulunarak sigortalıya teslim edilmiştir.
Sigortalının hasar ihbarı üzerine davacı sigorta şirketinin talebiyle … Ekspertiz Hizmetleri Ltd. Şti. tarafından ekspertiz incelemesi yapılmış ve 30.06.2017 tarihli …. nolu ekspertiz raporu hazırlanmıştır. Ekspertiz raporuna göre sigortalının ¨381.926,43 zararı bulunduğu tespit edilmiştir.
Davacı sigorta şirketi tarafından sigortalısının ¨381.926,43 zararı 02.08.2017 tarihinde sigortalısına ödenmiştir.
Davacı, sigortalısı ….. Giyim San. Ve Tic. A.Ş. hesabına ¨381.926,43 sigorta tazminatı ödemesi yapmıştır. Yapılan ödeme … Bankası ödeme dekontu ile sabit olup; dosyada mevcut sigorta ekspertiz raporu ve sigorta poliçesi ile de uyumlu olduğu tespit edilmektedir. Ödeme sebebi, tam zayi-kayıp sebebi ile taşıma riskinin gerçekleşmesine dayanmaktadır.
Davalı, dava dışı sigortalıya ait emtia taşımasını üstlenen akdi taşıyıcıdır. 10.03.2017 tarihinde 14.212 adet ve 733 koli kot emtiası …. ve … trafik plakalı kamyon ile taşınırken tam zayi -kayıp olmuş; taşıma için yükü alanların sahtekarlık ve dolandırıcılık kastı ile mala zarar verdiği belirlenmiştir.
Davalı yan, ticari taşımacılık işi ile iştigal ettiğini, yolcu ve yük taşıma için bir çok taşıma organize ettiğini, ancak bu taşımada işi alanın kendileri olmadığını ileri sürmektedir.
Davacının sigortalısı 16.06.2017 tarihli TUTANAK ile 10.03.2017 tarihinde taşımaya verilen yükün … – …. plakalı …. yönetimindeki araca sevk irsaliyesi ile teslim edildiğini ve sevkinin sağlandığını ileri sürmektedir. Ancak “taşıma irsaliyesi” alınmamış; taşıtın davalı …… tarafından kendilerine yönlendirildiği belirtilmiştir.
Somut olayda, dosya kapsamı evrak arasında davalının taşımayı üstlendiği ve taşıma için dava dışı …. veya belirtilen plakalarda taşıtları yönlendirdiği hususunun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
Çerkezköy Savcılığı … Soruşturma dosyası incelendiğinde, …’nin davalı şirket yöneticisi olduğu bildirilmektedir.
Mağdur-müşteki ifade tutanağı incelendiğinde, 11.03.2017 tarihli beyanında “…Veliköy mahallesinde faailyet gösteren ….. Giyim fabrikasının ürünlerinin sevkiyatını yapmaktayız. Araç yetersizliğinden dolayı 09.03.2017günü facebookta ilan vererek bir tıra ihtiyaç duyduğumuzu söyledik…. Bu şahıs bize ait ürünleri İstanbul ilinde bulunan …. ’e götürecekti. Ancak malların teslim tarihi bugün olmasına rağmen mallar yerine ulaşmadı…. Mallarımızı çalan şahıs ya da şahıslardan şikayetçi ve davacıyım…” ifadelerini verdiği görülmektedir.
Davalı şirket yük taşıma işini organize eden ….isimli kişinin SGK’lı çalışanları olmadığını,bu kişinin şirket ile ilgisinin bulunmadığını savunmuş ise de,Mahkememizce davalı şirketin internet sitesinde yapılan incelemede,iletişim ile ilgili bölümde …. isimli şahsın taşıma ili ilgili olarak iletişim kurulacak kişiler arasında yer aldığı(Bknz;Mahkeme başkanı tarafından 01/07/2019 tarihinde davalı şirketin internet sitesinden alınan internet çıktısı) bu kişi,her ne kadar SGK’lı çalışan olarak kayıtlarda yer almasa da davalı şirket adına taşıma organizasyonunu üstlenecek kişilerden olduğunun sabit olduğu,bu hâli ile bu kişinin üstlendiği taşıma işlerinden davalı şirketin sorumlu tutulması gerektiği açıktır.
Bu da, açıkça yük ilgilisi ….. firmasından tüm taşıma süreçleri bakımından taşıyıcı sıfatının … tarafından belirtilen beyana göre kendilerine yani, davalı …… firmasına ait olduğu belirlenmektedir. Ayrıca, facebook gibi güvensiz ortamlardan rastgele bir şekilde sürücü-taşıyıcı-araç tedariki şeklinde taşıma organizasyonunun ve bunun akabinde bulunan kişinin güveni kötüye kullanma şeklinde taşman malı hırsızlamasının sonuçlarından akdi taşıyıcı sıfatı ile davalı sorumlu olacaktır.
Yukarıda da belirtildiği gibi, Türk Ticaret Kanunu’nun 875. maddesi uyarınca taşıyıcı, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde, eşyanın ziyaından veya hasarından doğan zararlardan sorumludur. Taşıyıcı aynı zamanda adamlarının görevlerini yerine getirmeleri sırasındaki fiil ve ihmallerinden de kendi fiil ve ihmali gibi sorumludur (TTK m.879). Somut olayda, ziyaın taşıma sırasında meydana geldiği açık bulunduğundan ve davalı tarafça da TTK’nın 876. maddesine göre kurtuluş kanıtı sunulmadığı anlaşıldığından, taşıyıcı olan davalının Türk Ticaret Kanunu’nun 875. maddesi gereğince somut olayda meydana gelen zarardan sorumlu bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Davalının meydana gelen zarar nedeniyle sorumluluğunun belirlenmesi amacıyla tazminata esas alınacak değer de TTK’nın 880. maddesinde belirlenmiş olup, taşıyıcının sorumluluğu kural olarak, eşyanın tamamı değerini kaybetmişse tamamının, eşyanın bir kısmı değerini kaybetmişse, değerini kaybeden kısmının, net olmayan ağırlığının her bir kilogramı için 8,33 Özel Çekme Hakkını karşılayan tutar ile sınırlıdır (TTK m. 882/2). Ancak, zarara, kasten veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edilen taşıyıcı Kanunda öngörülen sorumluluktan kurtulma hâllerinden ve sorumluluk sınırlamalarından yararlanamaz (TTK m. 886).
Bu kapsamda değerlendirme yapıldığında,facebook gibi güvensiz ortamlardan rastgele bir şekilde sürücü-taşıyıcı-araç tedariki şeklinde taşıma organizasyonunun ve bunun akabinde bulunan kişinin güveni kötüye kullanma şeklinde taşman malı hırsızlamasının sonuçlarından akdi taşıyıcı sıfatı ile davalı sorumlu olacaktır.Davalı akdi taşıyıcının bu şekilde alt taşıyıcı bulması pervasızca hareket kabul edilmelidir.Buna göre; zarara, kasten veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edilen taşıyıcı veya 879. maddede belirtilen kişiler, sorumluluk sınırlamalarından yararlanamayacak olup ,davalı taşıyıcı pervasızca hareketinin sonucu olarak meydana gelen zararın tamamından sorumlu tutulmalıdır.Hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre,ekspertiz tarafından hesap edilen zarar miktarının piyasa rayiçlerine de uygun olduğu,sigorta şirketi tarafından karşılanan zararın poliçe kapsamında kalıp davacının ekspertiz tarafından belirlenen zararı sigortalısına ödediği ve TTK’nın 1472 nci maddesi uyarınca sigortalısının halefi olduğu ve rücu koşullarının oluştuğu anlaşıldığından davanın kısmen kabulü ile 381.906,37 TL’nin ödeme tarihi olan 02/08/2017 tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunun 2/2.maddesi uyarıca değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davanın kısmen KABUL kısmen REDDİ ile; 381.906,37 TL’nin ödeme tarihi olan 02/08/2017 tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunun 2/2.maddesi uyarıca değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
2-Davacının,fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-Alınması gerekli ¨ 26.088,02 karar ve ilam harcının peşin alınan ¨6.522,35 harçtan mahsubu ile bakiye ¨ 19.565,67 harcın davalıdan alınarak hazineye İRAT KAYDINA,
4-Davacı tarafından ödenen ¨35,90 Başvurma Harcı ile ¨6.522,35 Peşin Harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan 21 tebligat+posta ¨202,60 ,bir bilirkişi inceleme ücreti ¨1.600,00 olmak üzere toplam ¨ 1.802,60 yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan ¨182,51’nin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, kalan kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen ¨35.183,45 ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
7-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre reddedilen miktar üzerinden hesap edilen ¨20,06 ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
8-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨100,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 05/11/2020

Başkan …
☪e-imzalıdır.☪
Üye ….
☪e-imzalıdır.☪
Üye ….
☪e-imzalıdır.☪
Katip …
☪e-imzalıdır.☪

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.