Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/387 E. 2020/857 K. 16.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/387
KARAR NO : 2020/857

DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/01/2015
KARAR TARİHİ : 16/12/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 10/01/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesi ile şirketin davalı firmadan, ürettiği ıslak mendilleri paketlemek için polietilen ve polyesterden oluşan rulo anjbalaj ürünü satın aldığı, ambalajlama işi yaptıktan ve hiçbir ayıp tespit olmadığını mendil ürünün yurt dışına ihraç edildiği, alıcı firmanın ıslak mendil ambalajının rengini kustuğu ve renklerin birbirine karıştığı, jelatin kısmının kalktığı belirtilerek davacının ürünleri iade ettiği, yapılan incelemede ürünlerde gizli ayıp olduğu anlaşıldığından ürünlerin geri alındığı, ambalaj ürünü satan firmaya ürünlerinin geri alınması ve zararlarının ödenmesi konusunda mail atılsa da geri dönüş olmadığı öne sürülmüş, bu nedenle ödenen bedelin faiziyle birlikte iadesi, yapılan giderler ve uğranılan zararlar için şimdilik 59.059,75 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile taraflar arasında derdest bir dava varken müvekkilinin bilgisi dışında yaptırılan tespite itiraz ettiklerini, müvekkilinin ambalaj ürününü tesliminden 6 ay sonra mendilli ambalajı ihraç ettiklerini ürün ambalajında ayıp olduğu gerekçesi ile mendiller alıcı firma tarafından 5 ay sonra geri gönderilmiştir. Bu zaman zarfında ambalajlı ıslak mendil ürünün stoklanmasında ısı, ışık ve nemin önemli olduğunu, mendile emdirilen solventte bulunan alkolün ambalaj malzemesine zarar verme durumu olduğunu, polietilen ve polyester ambalaj malzemesi ürünlerin laminasyonunun selulozik tutkal kullanarak yapıldığını, davacı tarafın mal tesliminde ayıplı mal olduğuna ilişkin bir beyanı olmadığını, mendile emdirilen solventten davacı tarafın sorumlu olduğunu, mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Taraflara usulüne uygun tebligat yapılmıştır.
Mahkememizin … Esas sayılı dosyasından davanın reddine karar verilmiş, Yargıtay, …. Hukuk Dairesi’nin 21/02/2018 tarih ve … Esas …. Karar sayılı ilamıyla “…Uyuşmazlık az yukarıda açıklandığı üzere imalâtın ayıplı olup olmadığı ve ayıbın niteliği ve ihbarın süresinde yapılıp yapılmadığı ve sonuçta davalı yüklenicinin ayıptan sorumlu olup olmayacağı konusunda toplanmaktadır. Dava açılmadan önce alınan Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin .. Değişik iş sayılı dosyasında, imalâttaki kusurun ambalaj işçiliğinden ve malzemeden kaynaklanmakta olup, gizli ayıplı olduğu ve hurda yada sovtaj olarak değerlendirilmesi imkanının bulunmadığı bildirilmiş, mahkemece yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporunda ise, ayıp hali ile zarar iddiası ile davalı eylemleri arasında uygun illiyet bağı kurulamayacağı ve davacının alacak iddiasında bulunamayacağı açıklanmış, davacı vekili tarafından bu rapora yapılan itiraz karşılanmadan hüküm kurulmuştur. Eksik araştırma ile ve raporlar arasında çelişki giderilmeden karar verilmesi doğru değildir. Bu nedenlerle mahkemece yapılacak iş, konusunda uzman bilirkişi seçilmek suretiyle tarafların iddia ve savunmaları üzerinde durulmalı, ayıbın imalâttan mı, yoksa diğer nedenlerden mi kaynaklandığı hususu açıklığa kavuşturulmalı, raporlar arasındaki çelişki üzerinde durulup, itiraz halinde ek rapor alınmalı ve hasıl olacak sonuca uygun bir karar vermekten ibaret olmalıdır…” gerekçesi ile bozulmakla mahkememiz dosyasının esasını almıştır.
Mahkememizce 01.10.2018 tarihli duruşmada Yargıtay, …. Hukuk Dairesi’nin 21/02/2018 tarih ve …. Esas … Karar Sayılı ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizce her ne kadar keşif ara kararı kurulmuş ise de, davacı vekili 21/11/2019 tarihli dilekçesi ile müvekkili şirketin üretim tesisinin ve makinalarının,…’da bulunan şirket merkezine taşınmış olduğunu, üretim anlamında halihazırda Türkiye’de faaliyette bulunulmadığ, incelenecek bir tesis ve makina bulunmadığından mahallinde keşif yapılmasının mümkün olmayacağını, Bulgaristan makamlarınca verilmiş şirket kuruluş belgeleri ile makinaların gönderildiğine dair gümrük evrakları ile ara karardan rücu edilmesi yönünde talepte bulunduğu keşif ara kararından rücu edilerek dosyanın bu hali ile incelenmesi bakımından bilirkişilere tevdii edilmiştir.
Dosyaya sunulan 05/02/2019 tarihli bilirkişiler …, …, … tarafından düzenlenen raporda dosyaya sunulan rapor ve fotoğrafların incelendiğinde emtiada matbaa mürekkeplerinin emtialara sızmış olduğunun görüldüğü, bu durumun ambalajlamada kullanılan malzeme üzerindeki baskı mürekkebinin emtiaya sızdığının, ambalaj malzemesinin yeterince bariyer özelliği göstermediğini, emtialarda ambalajlamada kullanılan malzemenin jelatin kısmının ayrıştığı, bu ayıbın ise laminasyon işleminin sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilmemiş olmasından kaynaklandığı, emtialarda ortaya çıkmış olan bu durumların gizli ayıp niteliğinde olduğu ve emtiaların ambalajlanmasında kullanılan malzemeden kaynaklandığının tespit edildiği, 13/09/2019 tarihli bilirkişi Kimya Mühendisi … tarafından hazırlanan raporda ayıplı ürünlerin üretilmiş olması davalı firmanın hatasından değil, davacı firmanın üretim kademelerindeki aksaklıklardan kaynaklanan bir üretim hatası olduğunun tespit edildiği, 18/11/2020 tarihli heyet raporunda davalı firmanın ürünün bozulmasında hiçbir katkısı ve sorumluluğunun bulunmadığının tespit edildiği anlaşılmıştır.
Bir davada çekişmeli olguların kimin tarafından ispat edilmesi gerektiği konusuna, ispat yükü denir. İspat yükü ve kuralları TMK’nun 6. ve 7. maddelerinde düzenlenmiştir. Türk Medeni Kanunun 6. maddesine göre “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”
HMK’nın 190. Maddesinde ise ispat yükü düzenlenmiştir. Maddeye göre;”1- İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.2- Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnaların dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”
Dosya tüm deliller ile birlikte değerlendirildiğinde; davacı satılan malın ayıplı olduğu iddiası ile iş bu davayı açmış olup HMK madde 190 ve TMK madde 6 gereğince ayıptan doğan hakların kullanılması için davacınının satılanın ayıplı olduğunu kanıtlamak zorundadır. HMK madde 266 gereğince, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verileceği düzenlenmiş olup Yargıtay, …. Hukuk Dairesi’nin 21/02/2018 tarih ve …. Esas …. Karar Sayılı ilamı da dikkate alınarak dava konusu ıslak mendil ambalajının gizli ayıp olarak belirlemesine sebep olarak tespiti yapılan korona işleminin eksik yapıldığı ve ambalajlamada kullanılan jelatinin ayrışmasına sebep olan laminasyon işleminin sağlıklı şekilde gerçekleştirilememesinden kaynaklı yönünde tespit yapılmış olup bu işlemlerin sağlıklı yapılmamasının sebebinin ıslak mendil ambalajının ayıplı olarak üretilmiş olmasından kaynaklı olup olmadığının tespiti için dosya bilirkişiye tevdii edilmiş, gerek Kimya Mühendisi ….’nun 13.09.2019 tarihli raporda, ürünlerde üretim hatasının olmadığını, davacının paketleme sırasındaki baskı makinelerinin basınç ve sıcaklığının uygun ayarlanmasında kaynaklı zararın oluştuğunu tespit etmiş olup, gerekse de kimya mühendislerinden oluşan 3 lü bilirkişi heyetince düzenlenen rapor ve ek raporda ambalaj üreten davalının sorumlu olmadığı, ambalaj malzemesinin kesip, katlanıp, paketlenme işlemi yapılırken birleştirme işlemi yapılırken sızdırmazlığın tam olarak sağlanamamasından kaynaklandığı, ambalaj malzemesinden kaynaklı bir ayıp olmadığı yönündeki tespitler de dikkate alınarak ispatlanamayan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
AÇILAN DAVANIN REDDİNE,
1-Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan 54,40 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 1.008,60 TL harçtan mahsubu ile Hazine’ye irat kaydına, bakiye 954,20 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 8.477,77 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
4-Davalı tarafından sarf olunan 273,00-TL yargılama giderinin davacıdan tahsil edilerek davalıya ödenmesine,
5-Sarf edilmeyen gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK 394/5 ve 341/1 maddesi gereğince tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 16/12/2020

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza

“iş Bu Evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanununun 5. Madde Uyarınca Güvenli Elektronik İmza İle İmzalanmış Olup, 22. Madde Uyarınca Da Islak İmza İle İmzalanmayacaktır.”