Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/312 E. 2021/208 K. 04.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/312
KARAR NO : 2021/208

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/03/2018
KARAR TARİHİ : 04/03/2021

Birleşen Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1239 Esas ve 2019/668 Karar sayılı dosyası ile ilgili olarak

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/12/2018

GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
ASIL DAVADA;
Davacı vekilinin Bakırköy nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu 29/03/2018 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde ;Müvekkilinin, 7 no.lu davalı ……. Teknik Makine ve Kalıp Sanayi Dış Tic Ltd. Şti.’ne Aralık 2009’da ortak olduğunu, taraflar, 18.12.2009 tarihinde, müvekkili şirkete ortak olarak alınması ile birlikte kendi aralarında bir sözleşme imzalayarak, müvekkili şirkette %20 oranında hissedar olduğunu, şirketin ürettiği tüm makinelerin satışı, fiyatlandırılması, tanıtımı gibi konularda tek yetkili olarak belirlendiğini kayıt altına aldıklarını, taraflar ayrıca bu harici sözleşme ile, müvekkilinin ortak olduğu tarih itibariyle, şirketin alacak ve borçlarını, demirbaş ve stoklarını, banka hesabındaki paranın miktarını da kayıt altına aldıklarını, sözleşmenin ilk sayfasında ortakların isimlerinin karşısındaki 150.000 € miktarındaki toplam 600.000 € sermayeyi müvekkilinin kendi hesabından çektiğini ve ortaklara elden teslim ettiğini, müvekkili ortak olması, sözleşmedeki yetkileri de kullanarak, şirketin tanıtım, pazarlama, satış faaliyetlerinde bizzat bulunması ile birlikte, atölye çapındaki faaliyetten, kendisine ait fabrikada üretim yapabilen, uluslararası ihracat yapabilen büyük bir şirkete dönüştüğünü, müvekkilinin, ortak olduğu günden itibaren hiçbir genel kurula davet edilmediğini, kararlar müvekkilinin yokluğunda alındığını, müvekkiline bugüne kadar kar payı ödenmediğini, müvekkilinin şirketin neden kar dağıtmadığını sorduğunda yatırım yapılarak kapasitenin büyütüldüğü ifade edildiğini, ancak, 9 yılda, şirketin diğer ortaklarının mal varlıkları ciddi oranda arttığını, müvekkilinin, ortaklık nezdindeki işlemler yönünden temsil eden, müvekkilinin menfaatlerini takip eden, vekaletname verdiği biri de bulunmadığını, bunların temel sebebinin, müvekkilinin diğer ortaklara güvenmesi ve Türkiye’de şirketlerin hukuki ve vergisel düzenlemelerinden haberdar olmaması ile ilgili olduğunu, müvekkilinin, ortakları ile toplantı için geldiği 2018 Ocak ayında, fabrikanın girişinde, “… Teknik” tabelasının kaldırıldığını, … isimli tabela konulduğunu , … Makine ticaret unvanı, müvekkiline kendi ortağı olduğu ……. Teknik Makine firmasının ticaret unvanından tanıdık geldiğini, müvekkili ….. Makine firmasını araştırdığını, müvekkilinin, araştırma neticesinde, 6 no.lu davalı olan …. Makine firmasının, 1, 2 ve 3 no.lu davalılar tarafından 14.11.2017 tarihinde kurulduğunu, şirketin iştigal alanının aynı olduğunu, ……. Teknik firmasının adresinde faal olduğunu, kendi ortağı olduğu şirketin yöneticileri tarafından yönetildiğini tespit ettiğini, müvekkilinin, ortaklarının sadakatından şüpheye düştüğünden araştırmasına devam ettiğini, bu defa, 5 no.lu davalı olan ….. Kalıp Sanayi Ve Dış Tic. Ltd. Şti.’nin de, aynı şekilde, ….. Teknik ile aynı adreste faal olduğunu, ortaklarının ve yetkililerinin aynı olduğunu, aynı alanda iştigal etmek üzere kurulduğunu tespit ettiğini, müvekkilinin bu durumu davalılar ile görüştüğünde, davalılar, bu şirketlerin kağıt üzerinde olduğunu, … Teknik şirketine bir zararı olmadığını, resmi ve özel yazışmalar için kendisinin imzasına ihtiyaç olduğunda her zaman kendisini bulamayacaklarını, bu nedenle gerek görülmediğini, zaman içerisinde tekrar … Teknik bünyesinde faaliyetlerin devam ettirileceğini anlattıklarını, ancak müvekkilinin bu değişikliklerin sebebi konusunda ikna olmadığını, … Teknik ve …. Kalıp Sanayi firmalarında ortak olup da, yeni kurulan … Makine firmasında ortak olmayan 4 no.lu davalı …’ın da, eşi ile arasındaki boşanma davasından mal kaçırma kastı ile … Makine firmasında ortak olarak gösterilmediğini bizzat davalılardan öğrendiğini, müvekkili, bu gelişmeler üzerine, şirket kayıtlarında inceleme ve araştırma yapmak istediğini, bu talebinin, ortaklarınca kısmen engellenmeye çalışıldığını, kısmen de stok ve demirbaş listeleri müvekkiline verildiğini, müvekkiline teslim edilen stok ve demirbaş listesinden dahi, müvekkilinin ortağı olduğu şirketin içinin bila bedel boşaltılarak diğer şirketlere aktarıldığı anlaşıldığını, zira yeni kurulan, birkaç aylık ticari ömrü olan … şirketinin, sermayesini aşan bir aktif değere sahip olması hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müvekkilinin yaptığı incelemelerde, şirketin hesaplarından ortaklara yapılan birçok ödemelere rastladığını, yeni kurulan şirketlerin sermayelerinin de içi boşaltılan … Teknik firmasından temin edildiğini tespit ettiğini, davalıların …… Eylemler ile ….. Teknik şirketinin içini boşaltmaları, önce ….. Kalıp Sanayi ve sonrasında yeni kurdukları … Makine firmasına aktarmaları hakkında müvekkiline, ortaklarının, müvekkilinin ortağı olduğu … Teknik unvanlı şirketin içini nasıl boşalttığını zamanla, şirket kayıtlarında yaptırmaya çalıştığı incelemeler ile ortaya çıkarmaya çalışmakta olduğunu halen müvekkiline verilen zararın boyutunun belirsiz olduğunu, müvekkilinin talebi üzerine şirket muhasebecisinin temin ettiği 3 şirketin mizanların incelendiğinde durumun vahametinin daha da net anlaşıldığını, davalı şahısların eylemleri, öncelikle müvekkilinin malvarlığına karşı dolandırıcılık suçu teşkil ettiğini, davalıların, fikir ve eylem birliği içerisinde, sistematik ve organize eylemlerle, müvekkilinin ortağı olduğu şirketi, adeta hortumladıklarını, şirketin içini boşalttıklarını, eylemlerin, 7 yıl gibi bir süreye yayıldığını, bu süreçte, şirketin içinin boşaltılabilmesi için yeni 2 şirket kurulduğunu, hiçbir aktif değeri olmayan bu şirketlerin, müvekkilinin ortağı olduğu …… Teknik firmasının aktiflerini, müşterilerini, bankalar nezdindeki itibarını, çalışanlarını, stok ve demirbaşlarını kullanarak, ….. Teknik firması küçülürken, yeni şirketlerin her açıdan büyüdüğü nazara alındığında, eylemlerin güveni kötüye kullanma suçunun sınırlarını aştığını, organize dolandırıcılık boyutuna ulaştığı görüleceğini, kâr etmekte olan bir şirketin zarar etmesi veya ortaklara ödeme yapmaması için naylon fatura kullanıldığı yönünde bir kanaat oluştuğunu, müvekkilinin ortağı olduğu şirketin, bizzat yetkili temsilcileri, ortakları ve müdürleri tarafından içinin boşaltıldığını, tüm aktif değerlerinin …… Makine ve ….. Kalıp Sanayi şirketlerine aktarıldığını, ortaklarının ve müdürlerin, esas sözleşme ve ortaklar kurul kararı veya müvekkilinin onayı olmaksızın rekabet yükümlülüğünü ağır şekilde ihlal ettiklerini, müvekkiline organize eylemlerle büyük zarar verdiklerinin sabit olduğunu, müvekkili açısından, limitet şirket ortaklığından haklı nedenle ayrılarak ayrılma payının tahsilini isteme hakkı sabit olduğunu, ayrılma payı, müvekkilinin ortağı olduğu …. Teknik şirketindeki hisselerinin gerçek değerinden ibaret olduğunu, ancak, …. Teknik şirketinin gerçek değeri, muvazaalı olarak kurulan ve … Teknik aktiflerinin hukuka aykırı olarak aktarıldığını bu şirketlerin de öz sermaye değerlemesinin yapılması ile mümkün olduğunu, ayrıca müvekkilinin, izah edilen organize ve sistematik eylemlerle zarara uğratıldığını, ortağı olduğu şirketin için boşaltıldığını, davalı şirketler ve şahısların, bu eylemlerle, müvekkilin ortağı olduğu şirketin fabrikasını, demirbaşlarını ve stoklarını kullandıkları, şirket çalışanlarını çalıştırdıkları sabit olduğunu, açıklanan nedenlerle, müvekkilinin zararından tüm davalılar müvekkiline karşı müşterek ve müteselsilen sorumlu olduklarını, davalıların, müvekkili aleyhine, muvazaa ile kurdukları şirketler de, müvekkiline karşı sorumlu olduklarını , davalıların, hem ortak ve hem yönetici sıfatı ile rekabet yasağını ihlal ederek, müvekkilini zarara uğrattıklarını, yöneticiler ayrıca, esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ağır kusurları ile ihlal ederek müvekkiline zarara uğrattıklarını, bu zararın boyutu, ancak şirketlerin tüm kayıt ve belgelerinin, hesap hareketlerinin, banka kayıtlarının celbi ve incelenmesi ile mümkün olabileceğini, müvekkilinin ortağı olduğu ….. Teknik, müvekkili ile aynı oranda hissedar olan …. ve …. tarafından temsil edildiğini, diğer şirketler de aynı yetkili temsilciler tarafından temsil edildiğini, müvekkilinin, davalıların eylemlerinden haberdar olması ve tarafların ciddi anlamda ihtilaf yaşamaya başladığı bu dönemde, davalıların, şirketlerin içini boşaltarak, aktiflerini başkaca şirketlere veya şahıslara aktarma, demirbaş ve stoklarını nakletme, yeni şirketler kurma, şirketlerin aktiflerini ayni haklarla sınırlama, temlik etme, banka hesaplarını boşaltma konularında tasarruflarda bulunma ihtimalleri çok yüksek olduğunu, bu nedenlerle, her üç davalı firma açısından da, yetkili temsilciler … ve …’nün temsil yetkilerinin kaldırılarak şirketlere kayyım atanmasına karar verilmesini, kayyım atanması yönündeki talepleri ile birlikte, … Teknik firmasına ait ……. Mahallesi Silivri adresindeki fabrika binasının bulunduğu arsanın tapu kaydı ile şirkete ait araçların, üçüncü şahıslara devir ve temlikinin veya ayni bir hakla sınırlanmasının önlenmesi bakımından ihtiyati tedbir kararı verilmesini , …… Teknik şirketine ait iken …. Kalıp Sanayi Ve … Makine şirketi tarafından kullanılan stoklara ve demirbaşlar cihaz ve makinelere, tüm sermayenin aktarıldığı … Makine banka hesaplarına ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini yargılama neticesinde, ¨ 100.000 maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsilini, ¨100.000 ayrılma payının, dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsilini, yargılama harç ve giderleri ile avukatlık ücretlerinin davalılara tahmilini talep ve dava etmiştir.
ASIL DAVADA CEVAP :
Davalılar vekilinin 02/05/2018 havale tarihli cevap dilekçesini özetle; davacının davalı ……. Teknik Makine ve Kalıp San Pis Tic Ltd Sti’ne hisse aldığı tarihte ¨ 100.000,00 olan kayıtlı şirket hissesinin, diğer ortakların % 5 hisselerini bu kaydi sermaye tutarının % 20′ sine yani 20.000 ödeyerek hisse satın aldığını , davacının bu müvekkil şirkete, (ekip ve ekipman-aktif pasifi için) hiçbir ödeme yapmadığını, bilahare de davacı şirket faaliyeti için hiçbir ödeme yapmadığını, şirket defter ve kayıtlarında sunulan dekont ve sözleşme diye sunulan fotokopilerin bu davalı şirket ile hiçbir ilgisi olmadığını, davacının bu şirketin sicilinde hissedar olarak kayıtlı olduğundan, ortaklıktan ayrılma talebini sadece bu davalıya karşı ileri sürebileceğini, diğer tüm davalıların bu davalı şirketten olan talepler ile bir ilgisi olamayacağını, bu talebin ise diğer davalılardan talep edilen hususlarla hukuki sebebi aynı olmadığını, yani şirketten haklı sebeple çıkma talebi ortaklara ve ortak olmadığı diğer şirketlere yöneltilemeyeceğini, bu müvekkil şirketin, davacıya karşı bir haksız fiilinin bulunması mümkün bulunmadığını, davacının sadakat ve rekabet kurallarına aykırı davranması, şirketi,aldığı makineleri haksız fiyatlandırma ile sadece kendi için çalıştırmış olması nedeniyle ortaklığı kar kaybına sebep olduğundan, ortaklıktan çıkarılması ile kar kaybı nedeniyle tazminat talepli karşı davalarının olduğunu, davacının ortaklıktan ayrılmak için hiçbir haklı sebebinin olmadığını, davacının bu şirkette tek yetkili olduğuna ilişkin iddiasının gerçeğe aykırı olduğunu, davacı müvekkili şirketten satın aldığı makinelerden memnun olduğundan daha fazla makineye ihtiyacı olduğunu belirterek, müvekkili şirkete ortak olmak istediğini, ancak müvekkillerin bir ortağa gereksinimleri olmadığı için bu talebi geri çevrildiğini, aracılar vasıtası ile müvekkili şirket ortaklarını kendilerinden çok makine alacağına ikna ederek, müvekkili şirketin davacı dışındaki 4 ortağı kendi %5 şirket hisselerini pay defterinde yazılı bedeli mukabili davacıya devrettiklerini, bu suretle şirkette hissedar sıfatı elde eden davacı -senede 1-2 defa, o da şirketin fuara katıldığı zamanda geldiğini, şirkete maddi -manevi ve bedeni -mesleki hiçbir katkısı olmadığını, müvekkili şirketin hiçbir müşterisi davacı tarafından getirilmediğini, şirketteki diğer kurucu 4 ortak mesleki bilgi-beceri ve bedenleri ile maddi ve manevi olarak 7×24 şirkette bulunduklarını, şirketin üretim yapmasmı sağladıklarını, davacı hissedar olduktan sonra, 17.01.2010 tarihli İngilizce metin sözleşmeyi imzalayarak şirketten 30 adet makine almayı vaad ettiklerini, ancak davacı sözleşme ile almayı üstlendiği makinelerden sadece 9 tanesini ederinin 70-80 bin Euro eksiğine satın aldığını, bu hususlar şirket muhasebe kayıtları ve belgeleri ispatlanacağını, müvekkili şirket davacıya, sadece maliyetini alarak makine yaptığını, şirket davacıya sattığı makineler nedeniyle kardan mahrum olduğunu, bu kar davacı tarafından yurt dışında elde edildiğini, asıl şirketin içini boşaltan davacı olduğunu, davacının şirketten ortaklara sebepsiz para çıkışları olduğu iddiasının doğru olmadığını, davacı ortaklığa girdiğinde şirketin bankada 250.000 Eurosu olduğunu, ve bu paradan kullanılarak Silivri Pamukovada arsa satın alınmak istendiğinde yabancı ortak nedeniyle izinler uzun süreceğinden bu fabrika önce ortak …’ye alındığını, bilahare izinler tamamlanınca ……. ile arsanın şirkete alınmasına karar verildiğini, diğer yandan ortaklar kötü niyetli haksız davranış sergilemiş olsalar bu arsayı ortak adından şirket adına geçişini sağlanmayacağını, davacının … Teknik dışındaki diğer iki şirketten haberi olmadığını, ortakların bu şirketler ile boşaltma işlemi yaptığını iddiasının da gerçeğe aykırı olduğunu, davacının hissedar olduğu … teknik şirketinin genel kurullarına çağırılmadığını, kimseye vekalet vermediğini, iddia ettiğini, genel kurul kararlarına görüleceği üzere sadece şirketin idamesi için gerekli kararlar alındığını ,ne davacı aleyhine, ne de diğer ortaklar lehine bir karar alınmadığını, GK kararlarında imzası olduğunu, davacının kimseye vekalet vermemesi ise ortaklara güvendiğinden değil, aksine kimseye güvenmediğinden olduğunu, bu nedenledir ki yurt dışında ve Türkiye’de tek ortaklı şirket kurduğunu, davacının davranışları ile kendisi sadakat ve rekabet kurallarına aykırı faaliyetlerde bulunduğunu, şirket ve ortakların sırlanan başkaları ile paylaştığı tespit edildiğini, bu nedenle karşı davaları ile davacının şirketten çıkarılması taleplerinin olduğunu, işbu dava açıldıktan sonra davacı hakkında yapılan araştırmada, diğer ortaklar olan müvekkillerin izni olmadan sadakat ve rekabet kurallarına aykırı olarak davacının kendisi tek ortaklı olarak 05.01.2017 tarihinde …… İnşaat Makina İmalat Ltd Şti unvanlı bir şirketi müvekkili şirketlerin merkez adresi olan ve ilk ticari hayatının başladığı Başakşehirde kurduğunu öğrendiklerini, müvekkili şirket fabrikasının bulunduğu Silivri Pamukova mevkiinde müvekkili şirketin çaprazında bulunan araziyi satın alarak burada fabrika binası insaa etmeye başladığını , davacının şirket sırlarını başkaları ile paylaştığını, davacının şirketten ayrılma isteğinden ortakların ve şirketin haberi olmadan önce piyasada müşteri ya da dost firmaların kapısını çalarak, ortaklarla ayrılma konusunda anlaşamadığını söylediğini, bu durumdan işbu davadan sonra bazı müşterilerin araması sonucu haberdar olunduğunu, davacı ortağın artık müvekkili şirket …… Teknik Makine Kalıp San Dış Tic Ltd Şti.nde hissedar olarak yer almasının şirkete ve ticari faaliyetlerine zarar verdiğini, aile içi meselelerde yer alarak şirket çıkarlarına aykırı davrandığını, ortakların ve şirketin sırlarını dışarı çıkarmakta olduğunu bu nedeniyle ortaklıktan çıkarma talepli karşı davalarının söz konusu olduğunu, dava dilekçesinde davalı olarak yazılı olan -…. …. Makine ve Kalıp İmalat Sanayi Dış Tic Ltd Şti olarak, müvekkil kişi davalıların ortak olduğu bir firma olmadığını, davalı ortakların 11.03.2010 tarihinde tescil ettirdiklerini ve her biri % 25 hissedar oldukları ……. Kalıp Sanayi ve Dıs Ticaret Ltd. Şti. davacının bu şirket ile hiçbir ilgisinin olmadığını, bu nedenle bu şirketten davacının hiçbir hak ve alacağı ve talebi olamayacağını, bu şirketin davacıya hiçbir borcu ve sorumluluğu olamayacağını, bu şirketten iddia ettiği talepler ile … Teknik Makine ve Kalıp Sanayi Dış Tic Ltd Şti den olan talepleri arasında hiçbir hukuki sebep bağı olmadığını, ayrıca bu şirketle ilgili talep haklan olsa idi bile hak düşürücü ve zamanaşımı süreleri geçtiğini, …… Makine Kalıp İmalat Sanayi ve Dış Ticaret Ltd Şti’ nin de davalı ile hiçbir ilgisi olmadığını, bu firmaya husumet yöneltilmesi kabul edilemeyeceğini, tüm taleplerin haksız ve mesnetsiz olduğunu, bu şirket iddiaların aksine bu şirketi kuran 3 ortak davacının ve diğer ortak ………. aleyhindeki davalar nedeniyle üretim ve ve ticari faaliyetin tehlike altında olması nedenleriyle ticari itibarlarını ve üretimlerini canlandırmak için kurulduğunu, haliyle davacının … Teknik şirketine zaten aldığını ve almadığı makineler ile aldığı parça ve malzemeler nedeniyle şirket öz sermayesine zarar verdiğinden bu yeni şirkette yer alması fiilen mümkün olamayacağını, ayrıca yabancı ortak olması nedeniyle ticari faaliyetin ilerlemesinde ve kararlan almakta zorluk yaşanmak istenmediğini, bu nedenlerle davacının doğrudan ya da dolaylı olarak bir katkısı, ödemesi olmadığını, davacının bu şirketten de hiçbir hak ve alacak talebi etmesinin usul ve yasaya uyan mesnedi olmadığını, tüm taleplerinin ve davasının önce ayrıştırılması sonra reddi gerektiğini,
Diğer kişi (ortaklar) davalılar yönünden;
Bu şahıs davalılar tüm şirketlerde kurucu ortak sıfatıyla yer aldığını, davacının şirketlerden olan talepleri ile bu kişilerden olan talepleri de ayrı hukuki sebebe dayanmakta olduğundan ayrılması gerektiğini, şirketler yönünden ileri sürdükleri tüm gerekçeler ile de davada ileri sürülen iddia ve taleplerin haksız ve mesnetsiz olduğunu, kurucu davalı ortaklar zor şartlarda var olmaya, yerli ve öz sermaye ile ülke ekonomisine katkıda bulunmaya çalıştığını, usul yasaya uygun olarak ticari faaliyet ve üretim yaptıklarını, ortaklar davacıya kaşı haksız fiilde bulunmadığını, şirketlerinde haksız fiili olmadığını, TK 632. Hükmü karşısında davacının ortaklardan işbu dava ile talepte bulunması usul ve yasaya aykırı olduğunu, ortaklara karşı açılan davanın ve talepleri reddi gerektiğini, davacının davasındaki tüm tedbir talep gerekçeleri gerçeğe, usul yasaya ve hakkaniyete aykırı bir durum olduğunu , temsilcilerin görevden alınması, şirketlere kayyım atanması talebi tamamen şirketlere ve ortaklara zarar vermeye yönelik talepler olduğunu, şirketlerin fiili durumları itibarıyla, davacının konumu itibarıyla da davacının tedbire ilişkin tüm taleplerinin reddi gerektiğini, davacının şirketin makine, stoklar vs ilişkin fabrikadan çıkışının önlenmesi talebi de tamamen haksız bir talep olduğunu, şirketin üretim yapmasını engelleyecek, ticari faaliyetine mani olacak talepler olduğunu, davacının ayrılma talebi ile şirketlerin çalışamaz hale getirilmesine ilişkin iddia ve talepler usul ve yasaya aykırı olduğu gibi, hem çalışanların hak kayıpları, hem de ülke ekonomisine zarar meydana getireceğinden mahkemenin bu talepleri reddetmesini, şirket ortaklığının dava tarihi itibarıyla dondurulmasını talep ettiklerini, davacının ortaklığının dava tarihi itibariyle dondurulmasını, bu hususun ticaret sicil kaydına işlenmesini, davaların ve taleplerinin ayrılmasını, hak düşürücü süre ve zamanaşımı itirazlarının her bir talep ve iddia için nazara alınmasını, davacının tüm tedbir taleplerinin (kayyum atanması-tapu kaydı-şirket stok ve makinelerinin çıkışının önlenmesine ilişkin çünkü şirketin ticari faaliyeti %20 ortağın çıkmak istemesi ile tehlikeye atılmasını hiçbir yasal düzenleme mümkün kılmaz) vs. diğer şirket ve ortaklarla ilgili tedbir taleplerinin reddini, yargılama sonunda davacının davasının ve taleplerinin ayrı ayrı reddini, yargılama ve masraflarının davacıyla yükletilmesini talep etmiştir.
KARŞI DAVA DİLEKÇESİ;
Davalı-karşı davacı … Teknik Makine ve Kalıp San. Dış Tic. Ltd. Şti. vekilinin Mahkememize sunduğu 02/05/2018 havale tarihli cevap dilekçesinde;Müvekkili şirket 28/12/2004 te ortakları …-… -…-… tarafından 10.000 YTL bedelle kurulduğunu, esas sözleşmesini 100.000’ye artırdığını, 2009 yılında davalının Mısır’daki şirketi için 3 adet …… makine üretip, ihracatçı firma marifeti ile sattığını, makinelerin fiyatı faturalarda ve şirket defter kayıtlarında görüleceği üzere o günkü Euro kuru üzerinen 250.000 Euro olduğunu, davacı makinelerden memnun kalınca müvekkili şirkete gelerek kendisinin çok makine alacağını ancak kendisinin ortak olarak alınmasını şart koştuğunu, müvekkili şirket ortakları önce kabul etmemişlerse de kendisini müşteri diye getiren hatırlı kişilerin önerileri ile tescilli sermeyanin yazılı bedelleri üzerinden %20 sine tekabül eden şirket oranda payları davalıya devrederek davalıyı hissedar yaptıklarını, (18/12/2009) ancak davalı şirkete hiç bir ödeme yapmadığını, kurucu ortaklar şirket kurulduğundan buyana her gün, her aşamada şirkette bulunduklarını, fiilen bilgi beceri ve emekleri ile üretimin ve ticaretin her aşamasında yer aldıklarını, şirketin tüm kazancı bu ortakların çalışması ile gerçekleştirdiğini, davalı ise senede 1-2 defa, genellikle fuar zamanı şirkete uğradığını, gereken siparişleri verdiğini, bilgileri aldığını ve başkaca hiçbir katısı bulunmadığını, örneğin davalının aldığı makinelerden sonra ortakların bilgi beceri ve uğraşları ile üretilen makineler daha geliştirildiğini, davacı şirketten 30 makine alacağına ilişkin ingilizce metin sözleşmeyi 17/01/2010 tarihinde hazırlayarak şirketle imzaladıklarını, müvekkili şirket o günkü performans ile yılda ancak 6 makine üretebildiklerini, bunların 3’ü davacı için üretildiğini, böyle süreçte davacıya 9 adet makine 3 yılda üretilip ……. Dış Ticaret Ltd. Şti. (karşı davada davalı) tarafından ihraç edildiğini, ancak başkasına satılan makinelerin 250.000 Euro satılırken, müvekkili şirket davalıya, sadece maliyetini alarak makine yaptığını, şirket davalıya sattığı makineler nedeniyle 80.000*9=720.000 Euro kardan mahrum olduğunu, bu kar davalı tarafından yurt dışında elde edildiğini, asıl şirketin içini boşaltan davalı olduğunu, şirket karlılığı düştüğünü, davalıya makinelerin fiyatlarının rayice çekilmesinin elzem olduğunun anlatıldığını, davalı fiyatı rayice çekmediğini , bu nedenle de 20 makineyi almadığını, müşteri bulacağını vaad etmesine rağmen hiçbir müşteri getirmediğini, kendisi almayı sözleştiği makineleri de almadığını, bu suretle şirketin 30 makine nedeniyle kar kabı olduğunu, davalının makinelerden başka kendisine birçok kalıp ve malzemeyi de ucuz fiyata şirketten aldığını, bu kalıp ve malzemeler nedeniyle şirket kayıtlarında görüleceği üzere alacaklı olduğunu, davalının müvekkili şirketin ve diğer ortakların izni olmadan , sadakat borcuna aykırı olarak tek ortaklı olarak 05.01.2017 tarihinde …… İnşaat Makina İmalat Ltd. Şti ünvanlı bir şirketi müvekkili şirketlerin merkez adresi olan ve ilk ticari hayatının başladığı Başakşehirde kurduğunu, Silivri pamukova mevkiinde müvekkili şirket fabrikasının çaprazında arazi alarak, burada fabrika binası inşaa ettiğini, başkalarına da burada makine imalatı yapacağını, yada makina imalatı yapan bir şirkete kiraya vereceğini söylediğinin öğrenildiğini, bütün bu kısa sürede öğrenilen oluşum , davacının müvekkili şirketle aynı işi yapabilmek için şirket ortaklığını haklı sebep bahanesi ile bozmaya çalıştığını kuşkuya yer vermeyecek kadar açık hale getirdiğini, davalı ortağın şirkette yarattığı kar kaybının ve şirket muhasebe kayıtlarındaki borcun tespitini, hissesi nedeniyle alacağı çıkması halinde şirketin tazminat ve alacağından takas ve mahsubunun , fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasını talep ettiklerini, bu nedenlerle öncelikle davalının -karşı davacının ortaklığının dondurulmasını durumun ticaret siciline bildirilmesini, haklı sebeple ortaklıktan çıkarılmasını, davalının şirketle sözleşme gereği almayı vaad ettiği makineleri şirketi maliyetine çalıştırmak suretiyle 9 tanesini rayiçten düşük fiyatla almak suretiyle kar mahrumiyeti yaratması ve alamadığı 21 adet makine nedeniyle de şirketi kar kaybına uğratması nedeniyle ve aldığı kalıp /parça vs. Nedeniyle olan şirket alacağının tespitini, davalının davasında alacağı çakması halinde şirket alacağından takas ve mahsubunu, artırmaya ve fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasını, alacakları dava tarihinden en yüksek ticari avans faizi işletilmesini, masraf ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep etmiştir.
KARŞI DAVAYA SAVUNMA;
Karşı davaya cevap veren davalı …. vekilinin 01/06/2018 tarihli dilekçesini özetle; Karşı davacının, müvekkilinin haklı nedenle ortaklıktan çıkarılması için ileri sürdüğü hususların kısaca müvekkilinin ortağı olduğu … şirketi ile yapılan ticaretten kar kaybına uğradığını, bu şirketin kendilerine borçlu olduğunu, müvekkili ortaklardan birinin eşinin açtığı davada tanık olarak gösterildiğini, müvekkilinin şirkete yanında bir danışmanla gelerek fabrika binasını gezdiğini, muhasebecisi ile de gelerek şirket kayıtlarından örnek aldığını, müvekkilinin başka bir şirket kurduğunu, bu şirket adına arsa satın aldığını, müvekkilinin başka bir şirket kurduğunu, bu şirket adına arsa satın aldığını ve üzerine fabrika binası inşa edilerek kiraya verileceğinin öğrenildiği gibi iddialara dayandığını, asıl davaya cevap dilekçesinde de aynı iddialar ileri sürülerek savunma yapıldığını, cevaba cevap dilekçesinde iddiaları karşılandığını, müvekkilinin ortağı olduğu … Teknik firmasından, haklı nedenle ayrılma davası açması üzerine müvekkilinin ortağı olduğu ve müşteri olarak getirdiği Mısırlı …. ile yapılan 8 yıl önceki bir sözleşmeye dayanılarak müvekkilinin şahsından kar kaybı talebinde bulunulmasının hiç bir hukuki dayanağı olmadığını, müvekkiline bu hususta husumet yöneltilemeyeceğini, sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ağır şekilde ihlal eden, bedellerini almasına rağmen makineleri büyük oranda teslim etmeyen, teslimini de büyük gecikmelerle gerçekleştiren, karşı davacıdır, müvekkilinin haklı nedenle ortaklıktan çıkarılması talebine dayanak gösterilen maddi olgular da aynı şekilde hukuki dayanaktan yoksundur, müvekkilinin ortağı olduğu … Teknik firmasının tabelasının kaldırılarak … Tabelasının asıldığını görmesiyle başlayan süreçte, danışmanlarıyla yaptığı inceleme ve araştırmalarda şirketin içinin …. Kalıp ve … şirketleri üzerinden boşaltıldığını, … Teknik şirketinin zamanla faaliyetinin diğer şirketlere kaydırıldığını, fabrikasının bütün makine, demirbaş, cihaz ve işçilerinin kullanılarak müvekkilinin ortak edilmediği …. Kalıp ve yeni kurulan … şirketi üzerinden üretime devam edildiğinin tespit edilerek haklı nedenle ortaklıktan ayrılma ve rekabet etmeme, özen ve sadakat borçlarına aykırılık nedeniyle yöneticilere açtığı tazminat davası üzerine böyle dayanaksız bir karşı dava açma ciyetini gidilmişse de davacının huzurdaki davayı açma sebebi asıl davayı sürüncemede bırakma amacı olduğunu, karşı davacı vekilinin, müvekkilinin şirketin faaliyetlerine hiçbir katkısının olmadığını, diğer ortakların emekleri ile şirketin büyüdüğünü, müvekkilinin yılda 1-2 kez fuar dışında şirkete gelmediğini ileri sürdüğü iddialarının doğru olmadığını, karşı davacı, müvekkilinin yetkilisi olduğu … şirketi ile yapılan ticaret nedeniyle kardan mahrum kaldıklarını ileri sürüyor iseler, bunu ancak, alıcının, satış sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini süresinde, eksiksiz olarak yerine getirmemesi yani borçlu temerrüdü ve ifayı aşan bir zarar var ise ileri sürebileceğini, müvekkilinin bu konuda husumet yöneltilemeyeceğini, bahsi geçen makine alım sözleşmesinde 2 taraf bulunduğunu, bu taraflardan biri … Teknik diğeri de … olduğunu, müvekkilinin her iki şirkette de pay sahibi olduğunu, davacının iddia ettiği kar kaybı ve diğer alacaklardan müvekkilinin şahsi sorumluluğu bulunmadığını, bu nedenle husumet itirazında bulunduklarını, karşı davacı vekilinin Mart 2018’de müvekkilinin, emlakçı olarak tanıştırdığı biri ile geldiğini, fabrikanın her alanını gezdirdiğini, sonradan davacının avukatı olduğunu öğrendiklerini, sonrasında da ortaklıktan ayrılmak istediğini beyan ederek muhasebecisi ile gelerek şirket kayıtlarına ulaştığını ifade etmiş ise de bu iddialarının da kesinlikle kabul etmediklerini, karşı davalı ile birlikte ayrıca bir de tercüman eşliğinde şirkete, davalılar ile ihtilafın sulh yolu ile çözümlenmesi için görüşmeye gidildiğini, davalılar ile toplantı yapıldığını, davalının yanında bulunma amaçlarının, davacının şirketteki hisse değerinin tespitini, gayrimenkulün ve şirketin değerine yönelik olarak fikir edinme amacına matuf olduğunu, davacının, rekabet kurallarına aykırı olarak 5.1.2017 tarihinde …… isimli bir şirket kurduğunu, … Teknik fabrikasına yakın bir yerden arsa aldığını, sebebi sorulduğunda kiralama maksadı ile aldığını söylediği belirtilmiş ise de müvekkili tarafından bu şirketin kurulduğu ve arsa alındığı doğru olduğunu, bu husus davalılarca da bilindiğini, zira arsa, fabrikanın karşısında olduğunu, şirketin faaliyet alanı inşaat, PVC, HDPE boruları, strech film vs olup müvekkilinin ülkemizde başkaca birçok yatırımları daha bulunduğunu, müvekkilinin ülkemizin ekonomik gücüne, potansiyeline, yasalarına ve hukuk sistemine güvendiğini, şirketin 2017 yılı mizanını dilekçe ekinde sunduklarını, mizanda da görüleceği üzere şirketin inşaat faaliyetlerine yönelik harcamalar yaptığı görüleceğini, karşı davacı vekili tarafından, müvekkilimizin şirket hesabına gönderdiği bir kısım paraların kendisinin …. Bankası hesabına iade edildiğini ve bir daha sebepsiz para göndermemesi yönünde uyarıldığını iddia etmiş ise de davacı vekilinin bahsettiği bütün ödemeler, …… Group ile … Teknik arasındaki makine alım satım sözleşmesine ilişkin olduğunu bu nedenlerle müvekkiline yöneltilen kar kaybı ve alacak istemine karşı husumet itirazında bulunduklarını, karşı davanın tümden reddini, yargılama harç ve giderleri ile avukatlık ücretlerinin karşı davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA İDDİA ;
Davacı vekilinin Bakırköy nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu 18/12/2018 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde ; müvekkili ile davalı arasındaki 17/01/2010 tarihli sözleşme gereğince davalının müvekkiline ……. makine ve aksesuarları satmayı, müvekkilinin de bedelini ödemeyi taahhüt ettiğini, sözleşmeden sonra müvvekkili şirketin unvanında değişiklik yapıldığını, müvekkilinin ödemeleri yapmasına rağmen davalının makine teslim edimini yerine getirmediğini, müvekkilinin davalıya 2.730.296,52 Euro ödeme yaptığını, buna karşılık davalının müvekkiline 1.631.065,27 Euro bedelli makine teslimi yapıp fatura ettiğini, geçen zaman nedeniyle müvekkilinin makinelerin teslimine inancının kalmadığını ve bu nedenle noter ihtarnamesi ile sözleşmeyi feshettiklerini, ancak davalının müvekkilinin yaptığı ödemelerden kalan alacağının iade edilmediğini ileri sürerek 1.099.231,25 Euro tutarındaki alacaklarının ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 08/11/2018 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faiziyle fiili ödeme tarihindeki kur üzerinden davalıdan tahsiline , yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA SAVUNMA ;
Davalı vekilinin 12/03/2019 havale tarihli cevap dilekçesini özetle; davacı şirketin ortağı ……… nin 2009 yılında müvekkilinden 3 adet makine satın aldığını ve makineleriden memnun kaldığını ve şirkete ortak edilirse şirketler grubu için bu makinelerden çok sayıda alacağını taahhüt etmesi nedeniyle bedelsiz olarak kendisine %20 hisse verilerek şirkete ortak yapıldığını, ortak olmasından bir ay sonra da 17/01/2010 tarihli sözleşmenin imzalandığını, müşterek ortağın grup şirketlerine müvekkil şirketten 10 adet makine satın aldığını ve bu makinelerin müvekkil şirket grubundan …. şirketi tarafından teslim edildiğini, bu hususun da davacının kabulünde olduğunu, müvekkilinin başka şirketler için ürettiği makinelerden kar etmesine rağmen davacı şirkete üretilen makinelerden hiç kar elde edemediğini, fiyatın rayiçlere getirilmesi talep edilmiş ise de bu talep kabul edilmediğinden makine satış ve teslimi yapılmadığını, 2018 yılında davacı …….. ‘nin müvekkili şirket aleyhine bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyası ile tasfiye ve tazminat davası açtığını, kendilerinin de bu davaya karşı haksız fiyatlandırma ile aldığı 9 makine ve almayı taahhüt ettiği 21 makine için kay kaybı ve bakiye alacak davası açtıklarını, bu davanın devamı sırasında davacının iş bu davayı açtığını, davacının yabancı olması nedeniyle teminat yatırması geretiğini, davacının sözleşmenin tarafı olma özelliğinin bulunmadığını, hak düşürücü ve zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu, davacıya bir borçlarının bulunmadığını, bireştirme taleplerinin bulunduğunu savunarak davanın reddini , yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Mahkememizce 14/01/2021 tarihli celsede,davacının davalılar aleyhine açtığı, davalıların kendisini zarara uğrattıkları iddiasına dayalı maddi tazminat davası ile davacının davalı … teknik firması yetkilileri … ve …. aleyhine açtığı yönetici azline ilişkin davaların bu dosyadan tefriki ile ayrı bir esasa kaydına karar verilmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
ASIL DAVADA;Dava,6102 sayılı TTK’nın 638. maddesi gereğince açılan limited şirket ortaklığından çıkma ve davacının ortağı olmadığı şirketlerde yönetici olan gerçek kişi davalıların yönetim ve temsil yetkisinin kaldırılması istemine ilişkindir.
KARŞI DAVADA;Dava,davalının,haklı nedenle limited şirket ortaklığından çıkartılması istemine ilişkindir.
BİRLEŞEN DAVADA;Dava,alacak istemine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişi …., …, …, Dr. …. ve … tarafından düzenlenen 22/07/2019 havale tarihli bilirkişi raporunda; Davalı … Teknik şirketinin uzun süreden beri kar dağıtmaması, şirketin mal varlığının …. ve … şirketlerine aktarılarak … Teknik şirketinin gayri faal hale getirilmesi, davalılar tarafından, davalı kişilerden …’ın boşanma davası ile ilgili olarak … Teknik’e uygulanan ihtiyati tedbirlerden dolayı, piyasadaki olumsuz algıyı bertaraf etmek için satışların diğer firmalar üzerinden yapıldığının ikrar edilmiş olması gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde, davacı açısından şirketten çıkmak için haklı nedenlerin oluştuğunu, bununla birlikte, davacının haklı nedenle çıkma talebine karşılık, davalı … Teknik de davacının çıkarılması gerektiği yönünde karşı dava açtığından; davacının şirketten çıkma talebinin haklı olup olmadığının tespitinin bir öneminin de bulunmadığını, bir başka deyişle tarafların iradelerinin, davacının şirketten çıkması yönünde birleşmiş olduğunu, … Teknik şirketinin mal varlığının …. ve … şirketlerine aktarılarak … Teknik şirketinin gayri faal hale getirildiğini, bu durumun da, ‘‘davalı kişilerden …’in boşanma davası ile ilgili olarak … Teknik’e uygulanan ihtiyati tedbirlerden dolayı, piyasadaki olumsuz algıyı bertaraf etmek için satışların diğer firmalar üzerinden yapıldığı” şeklinde davalılar tarafından ikrar edildiğini, böylece … Teknik’in zarar görmesine dolayısıyla da davacının ayrılma payının erimesine sebebiyet verildiğini, bu hususun mali verilerle de tespit edildiğini, bu durumda davalı … Teknik ile …. ve … şirketlerinin tüzel kişilik perdesinin kaldırılması ve haksız rekabet hükümleri de dikkate alınarak, …. ve … şirketlerinin elde etmiş olduğu gelirin davalı … Teknik şirketi tarafından elde edilen gelir olarak kabul edilmesi ve buna göre davacının ayrılma akçesinin hesaplanması gerektiğini, … Teknik ve diğer 2 firmanın Konsolide olarak Rayiç değerli Aktif ve Pasifi değerlendirildiğinde, Rayiç değerli Özkaynaklarının ¨ 12.738.523,61 olarak hesaplandığını, bu durumda davacının ayrılma akçesinin 12.738.523.61 x %20 = ¨ 2.547.704.72 olarak hesaplanabileceğini, ayrılma payının hesaplanmasında diğer şirketlere yanılan malvarlığı aktarımı da dikkate alındığından, ayrıca davacının bir zararından söz edilemeyeceğini, dolayısıyla davacının ayrıca uğramış olduğu zararların tazminine ilişkin talebinin yerinde olmadığını, taraflar arasındaki sözleşme incelendiğinde, davacının 30 adet makina satın alma taahhüdünün bulunduğu ancak sözleşmede davalının ‘‘her bir makinanın gerçek fiyatının 250.000,00 EURO olmasına karşılığık, 30 adet makine satın alınacağının taahhüd edilmesi nedeniyle makinaların maliyet fiyatına satıldığı ve dolayısıyla da 80.000,00 EURO x 9 = 720.000,00 EURO kardan feragat edildiği” yönündeki iddialarına ilişkin herhangi bir ibarenin bulunmadığını, davalı tarafından geriye kalan 21 makinanın satın alınmaması nedeniyle zarara uğradığına ilişkin olarak da herhangi bir delil sunulmadığını, davalı şirketin ikrarına göre, satılan 9 adet makinanın maliyet fiyatına satıldığını, davacı tarafından geriye kalan 21 adet makinanın satın alınan 9 adet makinanın fiyatından daha yüksek bir fiyatla satın alınacağına ilişkin de bir taahhüt verilmediğini, dolayısıyla davalı şirketin zarar iddiasının ispata muhtaç olduğunu bildirmişlerdir.
Bilirkişi … , …, …., Dr. …. ve … tarafından düzenlenen 03/01/2020 havale tarihli bilirkişi ek raporunda; Davalı … Teknik şirketinin uzun süreden beri kar dağıtmaması, şirketin mal varlığının …. ve … şirketlerine aktarılarak … Teknik şirketinin gayri faal hale getirilmesi, davalılar tarafından, davalı kişilerden …’ın boşanma davası ile ilgili olarak … Teknik ve uygulanan ihtiyati tedbirlerden dolayı, piyasadaki olumsuz algıyı bertaraf etmek için satışların diğer firmalar üzerinden yapıldığının ikrar edilmiş olması gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde, davacı açısından şirketten çıkmak için haklı nedenlerin oluştuğunu, bununla birlikle, davacının haklı nedenle çıkma talebine karşılık, davalı … Teknik de davacının çıkarılması gerektiği yönünde karşı dava açtığından; davacının şirketten çıkma talebinin haklı olup olmadığının tespitinin bir öneminin de bulunmadığını, bir başka deyişle tarafların iradelerinin, davacının şirketten çıkması yönünde birleşmiş olduğunu, … Teknik şirketinin mal varlığının …. ve … şirketlerine aktarılarak … Teknik şirketinin gayri faal hale getirildiğini, bu durumun da, ‘‘davalı kişilerden …’ın boşanma davası ile ilgili olarak … Teknik’e uygulanan ihtiyati tedbirlerden dolayı, piyasadaki olumsuz algıyı bertaraf etmek için satışların diğer firmalar üzerinden yapıldığı” şeklinde davalılar tarafından ikrar edildiğini, böylece … Teknik’in zarar görmesine dolayısıyla da davacının ayrılma payının erimesine sebebiyet verildiğini, bu hususun mali verilerle de tespit edildiğini, bu durumda davalı … Teknik ile …. ve … şirketlerinin tüzel kişilik perdesinin kaldırılması ve haksız rekabet hükümleri de dikkate alınarak, …. ve … şirketlerinin elde etmiş olduğu gelirin davalı … Teknik şirketi tarafından elde edilen gelir olarak kabul edilmesi ve buna göre davacının ayrılma akçesinin hesaplanması gerektiğini, davacının, taşınmazların rapor tarihindeki güncel değerlerinin ve yine marka değerinin dikkate alınması gerektiği yönündeki iddilarmın yerinde olduğunu, buna göre davacının çıkma payının tekrar hesaplanması gerektiğini, bu bağlamda yapılan hesaplamalar neticesinde;
… Teknik ve diğer 2 firmanın Konsolide olarak Rayiç değerli Aktif ve Pasifi değerlendirildiğinde, Rayiç değerli Özkaynaklarının ¨ 21.669 249,61 olarak hesaplandığını, bu durumda davacının ayrılma akçesinin 21.669 249,61 x %20=4.333.849,92 olarak hesaplanabileceğini, ayrılma payının hesaplanmasında diğer şirketlere yapılan malvarlığı aktarımı da dikkate alındığından, ayrıca davacının bir zararından söz edilemeyeceğini, dolayısıyla davacının ayrıca uğramış olduğu zararların tazminine ilişkin talebinin yerinde olmadığını, taraflar arasındaki sözleşme incelendiğinde, davacının 30 adet makina satın alma taahhüdünün bulunduğu ancak sözleşmede davalının “her bir makinanın gerçek fiyatının 250.000,00 EURO olmasına karşılık, 30 adet makine satın alınacağının taahhüd edilmesi nedeniyle makinaların maliyet fiyatına satıldığı ve dolayısıyla da 80.000,00 EURO x 9 720.000,00 EURO kardan feragat edildiği” yönündeki iddialarına ilişkin herhangi bir ibarenin bulunmadığını, davalı tarafından geriye kalan 21 makinanm satın alınmaması nedeniyle zarara uğradığına ilişkin olarak da herhangi bir delil sunulmadığını, davalı şirketin ikrarına göre, satılan 9 adet makinanın maliyet fiyatına satıldığını, davacı tarafından geriye kalan 21 adet makinanın satın alınan 9 adet makinanın fiyatından daha yüksek bir fiyatla satın alınacağına ilişkin de bir taahhüt verilmediğini, dolayısıyla davalı şirketin zarar iddiasının ispata muhtaç olduğunu,
Birleşen dava yönünden;
Davacı …’nin davalı … Teknikle 2.730.296,52 EURO ödeme yapıldığını, davalıdan 1.631.065,27 EURO bedelinde makine teslim alındığını ve bakiye olarak 1.099.231,25 EURO alacağı kaldığım iddia ettiğini, her ne kadar davacının talebi arasında davacı tarafından gönderilen ve davalı tarafından da defterlere işlenen 82.000,00 EURO bulunmasa bile, dava, davacı şirketin alacağının tespiti ve tahsiline ilişkin olduğundan, davacının alacaklı olup olmadığı hususu değerlendirilirken anılan bedelin de dikkate alınması gerektiğini, davalı tarafından, davacı şirket yetkilisi ….’e gönderilen ödemelerin davacı …şirketine yapılmış olduğunun da kabulü gerektiğini, dolayısıyla bu hususlar dikkate alınarak bir hesaplama yapıldığında, seçenekli olarak yapılan hesaplamalar neticesinde;
Davacı talepleri içerisinde olmayan, ancak davalı kayıtları ile davacının gönderdiği sabit olan 82.000,00 EURO’nun da davacı alacağı olarak değerlendirilmesi haihıde, davacının davalıdan 203 605,39 EURO alacaklı olacağını, ancak taleple bağlılık gereği, 82.000,00 EURO davacı talepleri içerisinde yer almadığından, davacı alacağı olarak değerlendirilmemesi halinde, davacının davalıdan 121.605,39 EURO alacaklı olacağını,
……… firmasının 182.874,37 EURO borcunun, davacının alacaklı olduğu bedelden mahsup edilebilmesi için, bu firmanın davacının grup şirketi olduğunun ispat gerektiğini, bu aşamada dosyada bu yönde bir delil görülmediğinden, davacının alacaklı olduğu bedelden mahsup edilmediğini bildirmişlerdir.
Bilirkişi Prof. Dr. … tarafından düzenlenen 22/01/2020 havale tarihli bilirkişi raporunda;
Marka değerini gerçek değerine en yakın olarak hesaplandığı düşünülen gelir yaklaşımı ile yaptığı hesaplamaların dayanağını oluşturan finansal veriler ile varsayımlar raporunda detaylarında yer aldığını, bu kapsamında belirtilen varsayım ve analizler doğrultusunda firmanın sahip olduğu marka etrafında bugüne kadar yaratmış olduğu hasılatlar ile gelecekte yaratması muhtemel hasılata bağlı olarak ” İsim Hakkından Kurtulma Yöntemi” kullanılarak yapılan hesaplamada markanın değerinin 25 Aralık 2019 tarihi itibariyle ¨ 7.266.200 olduğunu bildirmiştir.
Bilirkişi … , …, …, Dr. …. ve … tarafından düzenlenen 09/09/2020 havale tarihli bilirkişi 2.ek raporunda;
Asıl dava yönünden ;
Ek rapor kapsamında davalı şirketlerin 30/06/2020 tarihi itibariyle güncel rayiç değerli varlık ve borçları ile rayiç değerli özkaynaklarının tespiti neticesinde , davacının ayrılma akçesinin 7.683.107,52 olarak hesaplandığını,
Birleşen dava yönünden;
Rapor içerisinde taraf itirazlarının ayrıntılı bir şekilde cevaplandığını, ancak kök raporda varılan sonucu değiştirecek yeni bir bilgi ve belge sunulmadığından kök rapordaki hesaplama ve görüşlerinin aynen koruduklarını bildirmişlerdir.
Bilirkişi … , …, …, Dr. … ve … tarafından düzenlenen 15/12/2020 havale tarihli bilirkişi 3.ek raporunda;
Davalı … Teknik şirketinin uzun süreden beri kar dağıtmaması, şirketin mal varlığının …. ve … şirketlerine aktarılarak … Teknik şirketinin gayri faal hale getirilmesi, davalılar tarafından, davalı kişilerden …’ın boşanma davası ile ilgili olarak … Teknik’e uygulanan ihtiyati tedbirlerden dolayı, piyasadaki olumsuz algıyı bertaraf etmek için satışların diğer firmalar üzerinden yapıldığının ikrar edilmiş olması gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde, davacı açısından şirketten çıkmak için haklı nedenlerin oluştuğunu, karşı dava açısından ise davalının şirketten çıkarılmasına dair haklı nedenlerin oluşmadığını, asıl davada davalı şirketin müdürlerinin yetkisinin kaldırılmasına ilişkin talebin yerinde olduğunu, bu durumda davalı … Teknik ile …. ve … şirketlerinin tüzel kişilik perdesinin kaldırılması ve haksız rekabet hükümleri de dikkate alınarak, …. ve … şirketlerinin elde etmiş olduğu gelirin davalı … Teknik şirketi tarafından elde edilen gelir olarak kabul edilmesi ve buna güre davacının ayrılma akçesinin hesaplanması gerektiğini, davacının, taşınmazların rapor tarihindeki güncel değerlerinin ve yine marka değerinin dikkate alınması gerektiği yünündeki iddilarının yerinde olduğunu, buna göre davacının çıkma payının tekrar hesaplanması gerektiğini, bu bağlamda yapılan hesaplamalar neticesinde;
… Teknik ve diğer 2 firmanın ……. olarak rayiç değerli aktif ve pasifi değerlendirildiğinde, rayiç değerli özkaynaklarının … Teknik ve diğer 2 firmanın …… olarak rayiç değerli aktif ve pasifi değerlendirildiğinde, rayiç değerli özkaynaklarının ¨ 32,303.537,58 hesaplandığını, bu durumda davacının ayrılma akçesinin 32.303.537,58 x %20 =¨ 6.460.707,52 olarak hesaplanabileceğini, ayrılma payının hesaplanmasında diğer şirketlere yapılan malvarlığı aktarımı da dikkate alındığından, ayrıca davacının bir zararından söz edilemeyeceğini, dolayısıyla davacının ayrıca uğramış olduğu zararların tazminine ilişkin talebinin yerinde olmadığını, taraflar arasındaki sözleşme incelendiğinde, davacının 30 adet makına satın alma taahhüdünün bulunduğu ancak sözleşmede davalının “her bir maki naran gerçek fiyatının 250.000,00 EURO olmasına karşılılık, 30 adet makine satın alınacağının taahhüd edilmesi nedeniyle makinaların maliyet fiyatına satıldığı ve dolayısıyla da 80.000,00 EURO x 9 = 720.000,00 EURO kardan feragat edildiği” yönündeki iddialarına ilişkin herhangi bir ibarenin bulunmadığını, davalı tarafından geriye kalan 21 makinanm satın alınmaması nedeniyle zarara uğradığına ilişkin olarak da herhangi bir delil sunulmadığını, davalı şirketin ikrarına göre, satılan 9 adet makinanın maliyet fiyatına satıldığını, davacı tarafından geriye kalan 21 adet makinanın satın alınan 9 adet makinanın fiyatından daha yüksek bir fiyatla satın alınacağına ilişkin de bir taahhüt verilmediğini, dolayısıyla davalı şirketin zarar iddiasının ispata muhtaç olduğunu,
Birleşen dava yönünden;
Davacı …’nin davalı … Teknikle 2,730,296,52 EURO ödeme yapıldığını, davalıdan 1,631.065,27 EURO bedelinde makine teslim alındığını ve bakiye olarak 1.099,231.25 EURO alacağı kaldığını iddia ettiğini, her ne kadar davacının talebi alarasında davacı tarafından gönderilen ve davalı tarafından da defterlere işlenen 82,000,00 EURO bulunmasa bile, dava, davacı şirketin alacağının tespiti ve tahsiline ilişkin olduğundan, davacının alacaklı olup olmadığı hususu değerlendirilirken anılan bedelin de dikkate alınması gerektiğini, davalı tarafından, davacı şirket yetkilisi …’e gönderilen ödemelerin davacı … şirketine yapılmış olduğunun da kabulü gerektiğini, dolayısıyla bu hususlar dikkate alınarak bir hesaplama yapıldığında, seçenekli olarak yapılan hesaplamalar neticesinde;
Davacı talepleri içerisinde olmayan, ancak davalı kayıtları ile davacının gönderdiği sabit olan 82.000,00 EURO’nun da davacı alacağı olarak değerlendirilmesi halinde, davacının davalıdan 203.605,39 EURO alacaklı olacağını, ancak taleple bağlılık gereği, 82.000,00 EURO davacı talepleri içerisinde yer almadığından, davacı alacağı olarak değerlendirilmemesi halinde, davacının davalıdan 121.605,39 EURO alacaklı olacağını,
………. firmasının 182.874,37 EURO borcunun, davacının alacaklı olduğu bedelden mahsup edilebilmesi için, bu firmanın davacının grup şirketi olduğunun ispat gerektiğini, bu aşamada dosyada bu yönde bir delil görülmediğinden, davacının alacaklı olduğu bedelden mahsup edilmediğini bildirmişlerdir.
Asıl davaya karşı açılan karşı dava ve birleşen davanın da olması gözönüne alındığında her bir davanın ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir.
ASIL DAVADA;
Limited şirketin infisah sebeplerinin nelerden ibaret olduğu TTK.m.636 da sayılmış bulunmaktadır. Bu maddenin birinci bendine göre, ana sözleşme ile şirketin infisah sebeplerini önceden kararlaştırmak mümkündür. Ortaklar, kanunda gösterilen sebepler dışında diğer infisah sebeplerini serbest iradeleriyle tespit edip bunları şirket sözleşmesine dercededebilirler.
Örneğin, ortaklardan birinin ölümü veya iflâsı yahut şirket müddetinin sona ermesi gibi sebepleri infisah sebebi olarak kabul edebilirler.
Bunun yanı sıra TTK.m.636/3 de “Haklı sebeplerin varlığında, her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir” hükmü getirilmiştir.
Haklı sebebe sonuç bağlanan hallerden bir tanesi de ortaklık sözleşmelerinde ortaklığın feshi ve yine buna bağlı olarak ortaklıktan çıkma-çıkarma halleridir.TTK’nın 636/3’ncü maddesinde düzenlenen fesih davasının tamel şartı,haklı sebebin olmasıdır. Genel olarak söylenebilir ki, ilgili hükümlerde, haklı sebeple feshin yanında ortaklığın sona erme sebepleri şahsında doğan yahut feshi talep eden ortağın ortaklıktan çıkarılması kabul edildiği gibi (çıkarma), ortağın haklı sebeplerin mevcudiyeti halinde şirketten çıkmasına da (çıkma) müsaade edildiği görülmektedir (Kollektif şirket için TK. 245, 255/1, 257, anonim şirket için TK. 531, limited şirket için TK. 636/3, 638/2, 639/2 b, 640/3; ayrıntılı bilgi için bkz. Nuri ERDEM, Anonim Ortaklığın Haklı Sebeple Feshi, İstanbul 2012, s. 5 vd). TTK.’ da limited ortaklığın, ortaklardan birinin talebi üzerine ve haklı sebeplerden dolayı mahkeme kararıyla sona erebileceği düzenlenmiştir. Keza, haklı sebeplerin varlığı halinde ortak, Mahkeme kararı ile limited ortaklıktan çıkma hakkına sahiptir.
TTK’nın 636/3’ncü maddesinde haklı sebepten bahsedilmesine rağmen,bu kavram tanımlanmamıştır.Bu nedenle belirsiz bir hukuki kavramla karşı karşıya bulunduğumuz söylenebilir.Her ne kadar limited ortaklığın feshi bakımından haklı sebep kavramı tanımlanmamışsa da,kollektif ortaklığın haklı sebeple feshini düzenleyen TTK’nın 245’nci maddesisinde hem haklı sebep kavramı tanımlanmış hem de örnekseme yoluyla hangi hallerin haklı sebep teşkil edeceği ifade edilmiştir.Bu düzenlemeye göre haklı sebep;ortaklığın kuruluşuna yol açan fiili ve kişisel sebeplerin ortaklığın işletme konusunu elde edilmesini imkânsız kılacak veya güçleştirecek şekilde ortadan kalkmasıdır.Ancak doktrinde,TTK’da ve ETT’da yer alan bu tanımın başarılı olmadığı ve yanlış yorumlamalara neden olabileceği ifade edilmektedir.Doktrinde birbirine benzer şekilde haklı sebep kavramı tanımlanmaktadır.Bu yazarlardan ……..’na göre haklı sebep;hukuki ilişkinin sürdürülmesini çekilmez hale getiren ve bozucu yenilik doğuran bir bildirim veya dava ile hukuki ilişkiyi sona erdirmek ve değiştirmek yetkisinin kullanılmasını adil gösteren hukuki olgudur.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde genel olarak denilebilir ki,ortaklığın devam etmesi,doğruluk ve … kurallarına göre dava açan ortaktan beklenemiyorsa,haklı sebep gerçekleşmiştir.Elbette bu değerlendirmede davacı ortağın ortaklık ilişkisinin ortadan kaldırılması veya değiştirilmesi hususundaki menfaatiyle ortaklık ilişkisinin aynen devam ettirilmesinde çıkarı olan kimselerin menfaatleri karşılaştırılmalı ve somut olayda hangi menfaat daha üstün geliyorsa ona göre karar verilmelidir.(Ydr.Doç.Dr.Ali Haydar Yıldırım,Limited Ortaklığın Haklı Sebeple Feshi,Bursa 2013,s.126-127)
Esasen haklı sebep, en geniş tarifiyle, sürekli bir borç ilişkisine devam etmeyi, dürüstlük kuralı gereği çekilmez hale getirdiği kabul edilebilecek hukuki olgudur.Haklı sebebin, genel manada, sürekli bir borç ilişkisine devam etmeyi dürüstlük kuralı gereği çekilmez hale getirdiği kabul edilebilen hukuki olgular olarak ifade edildiği göz önünde bulundurulacak olursa; ortaklıklar hukukunda haklı sebep tanımı yapılırken “çekilmezlik” olgusunun, yukarıda da belirtildiği gibi, “paydaşları ortak olmaya yönelten nedenlerin ortaklık maksadının gerçekleşmesini imkânsız yahut aşırı miktarda güçleştirecek biçimde ortadan kalkması” olarak somutlaştırıldığı söylenebilir. (ERDEM, s. 23 vd.).
Kanunda, sözü geçen maddede, haklı sebep örneklerine de yer verilmiştir. Bir ortağın “şirketin yönetim işlerinde veya hesaplarının çıkarılmasında şirkete ihanet etmiş olması, kendisine düşen asli görevleri ve borçları yerine getirmemesi, kişisel menfaatleri uğruna şirketin ticaret unvanını veya mallarını kötüye kullanması, uğradığı sürekli bir hastalık veya diğer bir sebepten dolayı, üstüne aldığı şirketin işlerini yapmak için gerekli olan yeteneği ve ehliyetini kaybetmesi” gibi haller maddede sayılan haklı sebep örnekleridir. Fakat bu sayılan haller, haklı sebep kavramının niteliği göz önünde bulundurulursa doğaldır ki sınırlayıcı değildir. Bu bakımdan somut uyuşmazlık kapsamındaki olguların yasada sayılanlara birebir ayniyetini aramamak gerekir. Genel anlamda ortakların davranışları limited ortaklığın faaliyetlerini önleyecek, zarara uğratacak yahut karşılıklı güveni sarsmış ve ortaklar artık bir arada olamayacaklar ve ortaklık faaliyetlerini sağlıklı şekilde yürütemeyecekler ise haklı sebeplerin varlığını kabul gerekir (Baştuğ, s. 47).Yine, ortaklık anlayışını ortadan kaldıran, bireysel çıkarlara yönelen, ortaklar arasında kişisel ve grupsal çıkarların ön plana çıktığı ve ortaklık amacının gerçekleşmesinin olanağının kalmaması gibi hallerde haklı nedenlerin oluştuğunun kabulü gerekir.(Yüksek Yargıtay 11’nci Hukuk Dairesi’nin 07/12/2015 gün ve 2014/15623 esas,2015/11122 karar sayılı ilamı) Özellikle somut uyuşmazlıktaki gibi az ortaklı limited şirketlerde kişisel bağların ve birlikte çalışma niyeti afectio societatis’ in sıkılığı göz önünde bulundurulursa kişisel sebeplerin de kimi zaman birer haklı sebep teşkil edebileceği anlaşılacaktır.
Nitekim Yüksek Mahkemenin uygulamasında da pek çok çeşitli ve hatta kişisel sayılabilecek olgunun limited ortaklığın feshinde haklı sebep olarak yorumlandığı görülecektir. Örnek olarak, şirket mükellefiyetlerinin yerine getirilmemesi, rekabet yasağının ihlali, sadakat borcuna aykırı hareketler, şirket defterlerinin düzgün tutulmaması gibi ortaklığa ilişkin sebepler yanında diğer ortaklar ve yakınlarına rencide edici sözler söylemek, haksız fiilde bulunmak (Yüksek Yargıtay 11’nci Hukuk Dairesi’nin, E. 1997/9084; K. 1997/8442, T. 21/11/1997 ) tutuklanma gibi sebeplerle ortaklık işlerinden uzak kalma ve boşanma (Yüksek Yargıtay 11’nci Hukuk Dairesi’nin E. 2003/3080, K. 2003/9839, T. 27/10/2003 ) gibi kişisel sebeplerin de uygulamada haklı sebep olarak nitelendirildiği görülmüştür.
Kişisel sebeplerin yanı sıra elbette nesnel sayılabilecek olgular da şirketin feshine yol açabilirler. Söz gelimi şirketin kar elde edemez hale gelmesi, uzun süredir gayrı faal olması da şirketin feshine sebebiyet verebilir.
Limited ortaklık sürekli bir borç ilişkisidir. Ortağın ortaklıkla arasındaki hukuki bağ, sahip olduğu hak ve borçlar birlikte değerlendirildiğinde, sözleşmede çıkma hakkı tanınmadıkça ahde vefa ilkesi gereğince ortağın sebepsiz yere ortaklıktan ayrılması düşünülemez.Ancak sürekli borç ilişkisi doğuran sözleşmelerde tarafl arın MK m. 2’deki dürüstlük kuralı gereğince, devamı kendisi için çekilmez hâle gelen bir ilişkiyi sürdürmesi beklenemeyeceğinden, haklı sebeplerin varlığı hâlinde bu ilişkiyi sona erdirmesi mümkündür. Limited ortaklıklarda, haklı bir sebebin gerçekleştiğini düşünen her ortak TTK m. 638/2 hükmüyle verilen imkândan yararlanarak haklı sebeple çıkma davası açabilir. Kanuni çıkma hakkı olarak da anılan haklı sebeple çıkma hakkı, sözleşmeyle çıkma hakkı tanınmış olsa dahi bâkidir. Nitekim haklı sebeple çıkma hakkı vazgeçilmez, mutlak bir haktır.
Haklı sebep uygulamada bahsi çok geçen temel bir kavramdır. Özel hukukun birçok alanında ve özellikle ticaret hukukunda yaygın kullanımı olduğu söylenebilir. Ortaklıklar hukuku anlamında bazı tanımlara göz atıldığında, örneğin …… haklı sebebi, ortaklık ilişkisini çekilmez hale getiren ve dürüstlük kurallarına göre ortak açısından bu ilişkinin sürdürülmesinin kendisinden istenemeyeceği nedenler şeklinde ifade etmektedir. Limited ortağın çıkma gerekçeleri bağlamında bazı durumlara topluca işaret etmesi bakımından ifade edilecek olursa haklı sebep, ortak açısından ilişkinin objektif imkânsızlığına neden olan, ilişkinin sürdürülmesi imkânını ortadan kaldıran hâller şeklinde tanımlanabilir. Şirketler hukuku açısından Kanunda haklı sebebin tanımı genel hükümlerde veya limited şirketlere ilişkin hükümlerde yer almamaktadır. Sadece kollektif şirketlerin sona ermesi bölümünde TTK m.245’de haklı sebebin tanımı yapılarak numerus clausus olmayan haklı sebep hâlleri sayılmıştır. Bu maddeye göre haklı sebep: “şirketin kuruluşuna yol açan fiili veya kişisel sebeplerin şirketin işletme konusunun elde edilmesini imkansız kılacak veya güçleştirecek şekilde ortadan kalkmış olması” şeklinde tanımlanmış, bir ortağın yönetimde, hesaplarda şirkete ihanet etmesi, kendisine düşen asli görev ve borçları yerine getirmemesi, şirket unvanını veya mallarını şahsi çıkarları için kötüye kullanması, şirket işlerini yapamayacak duruma gelmesi gibi hâlleri haklı sebebe örnek olarak dört bent halinde sıralamıştır. Bu örneklerden de açıkça anlaşılacağı üzere haklı sebep herhangi bir ortakla ilgili olabileceği gibi ortaklar arasındaki münasebetlerde de kendisini gösterebilir.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde genel olarak denilebilir ki,ortaklığın devam etmesi,doğruluk ve … kurallarına göre dava açan ortaktan beklenemiyorsa,haklı sebep gerçekleşmiştir.Elbette bu değerlendirmede davacı ortağın ortaklık ilişkisinin ortadan kaldırılması veya değiştirilmesi hususundaki menfaatiyle ortaklık ilişkisinin aynen devam ettirilmesinde çıkarı olan kimselerin menfaatleri karşılaştırılmalı ve somut olayda hangi menfaat daha üstün geliyorsa ona göre karar verilmelidir.(Ydr.Doç.Dr.Ali Haydar Yıldırım,Limited Ortaklığın Haklı Sebeple Feshi,Bursa 2013,s.126-127)
Genel anlamda ortakların davranışları limited ortaklığın faaliyetlerini önleyecek, zarara uğratacak yahut karşılıklı güveni sarsmış ve ortaklar artık bir arada olamayacaklar ve ortaklık faaliyetlerini sağlıklı şekilde yürütemeyecekler ise haklı sebeplerin varlığını kabul gerekir (Baştuğ, s. 47).Yine, ortaklık anlayışını ortadan kaldıran, bireysel çıkarlara yönelen, ortaklar arasında kişisel ve grupsal çıkarların ön plana çıktığı ve ortaklık amacının gerçekleşmesinin olanağının kalmaması gibi hallerde haklı nedenlerin oluştuğunun kabulü gerekir.(Yüksek Yargıtay 11’nci Hukuk Dairesi’nin 07/12/2015 gün ve 2014/15623 esas,2015/11122 karar sayılı ilamı) Özellikle somut uyuşmazlıktaki gibi az ortaklı limited şirketlerde kişisel bağların ve birlikte çalışma niyeti ……… ‘ in sıkılığı göz önünde bulundurulursa kişisel sebeplerin de kimi zaman birer haklı sebep teşkil edebileceği anlaşılacaktır.
Haklı sebebin gerçekleşip gerçekleşmediğini takdir yetkisi ise hâkime aittir. Şüphesiz hâkim söz konusu sebebin haklı olup olmadığını takdir ederken ilgili limited şirketin yapısını da göz önünde bulunduracaktır. Şöyle ki limited şirketler TTK m. 124 hükmünde açıkça sermaye şirketleri arasında sayılmış olmakla birlikte, anonim şirketlere kıyasla şahıs ortaklığı özellikleri gösteren nitelikleri de mevcuttur. Pay devrinin imzaları noter onaylı sözleşme mecburiyetiyle zorlaştırılmış olması, yan edim yükümlülükleri getirme imkânı,çıkma ve çıkarılma kurumlarının düzenlenmiş olması gibi hükümler limited şirketin bu yönünü göstermektedir. Dolayısıyla çok ortaklı, tüm ortakların şirket işleriyle bizzat ilgilenmeyip daha ziyade anonim şirketlerde olduğu gibi kişiliklerinin ön plana çıkmadığı, yaptığı yatırımın değerlenmesine önem verdiği “kapitalist karakterli” limited şirketlerde, ortakların şahıslarında meydana gelen sebepler her zaman haklı sebep sayılamayabilir. Bu hâlde ortaklar, ortaklık ilişkilerinden kaynaklanan, yani objektif nedenlerden dolayı haklı sebebe dayanarak çıkma haklarını kullanabileceklerdir. Ortaklığın sürekli zarar etmesi, uzun yıllar boyunca kâr dağıtılmaması, şirketin atıl durumda olması, ortakların birbirlerine duydukları … ortamının kaybolması,amacın gerçekleşmesinde hukuki veya ekonomik imkânsızlıkların doğması şeklinde doktrinde birçok husus örnek olarak sayılmıştır.(Yrd.doç.Dr.Bünyamin Gürpınar,Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XX, Y. 2016, Sa. 2,http://webftp.gazi.edu.tr/hukuk/dergi/20_2_4.pdf,Erişim Tarihi: 25/11/2017)
Kişisel sebepler, pay sahiplerinin maddi haklarının ihlâl edilmesinden bağımsız olarak ortaklığın haklı sebeple feshine gerekçe teşkil edecek ise, bu sebeplerin, ortaklığın devamına ve pay sahiplerinin bundan sonra birlikte çalışmasına engel teşkil edecek ağırlıkta olmalarını aramak gerekir. Bu da ancak pay sahiplerinin kişiliklerinin önemli olduğu şahıs şirketi benzeri aile şirketlerinde yahut az ortaklı küçük limiteti ortaklıklarda söz konusu olabilir (Erdem, s. 154-155).
Yine, TTK. m. 608 hükmüne göre her ortağın kâr payı alma hakkı bulunmaktadır. Şirket maksadının gerçekleşmesi veya gerçekleşmesinin imkânsız hale gelmesi durumunda da şirketin feshine karar verilmesi gerekir. YTI), 26.03.1963 tarih ve E. 3438, K. 1963/4856 sayılı kararında, “…TTK 434/2’de geçen ‘şirket maksadının husulünün imkânsızlaşması’ şetimdeki ifade, sadece işletme konusu işin bünyesinden doğan imkânsızlıklara taalluk etmektedir. İdarecilerin kötü idaresi hakkında ayrıca hükümler sevkedilmişiir. Kâr elde edememe halinin, maksat ve mevzuun husulünü imkânsız hale getirdiğinm kabul, ancak uzun müddet kazanç sağlanamaması ve kazanç ihtimâlinin tamamen ortadan kalkması halinde mümkün olur” görüşüne yer vererek, uzun süre kazanç sağlamama ve kazanç ihtimâlinin ortadan kalkması durumunda maksadın imkânsızlaştığının kabul edilmesi gerektiğini belirtmiştir.
Somut olayda, davacının ortak olduğu şirketin uzun süreden beri herhangi bir kar payı dağıtmaması, bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere, şirketin mal varlığının …. ve … şirketlerine aktarılarak … Teknik şirketinin gayri faal hale getirilmesi, davalılar tarafından, davalı kişilerden …’ın boşanma davası ile ilgili olarak … Teknik’e uygulanan ihtiyati tedbirlerden dolayı, piyasadaki olumsuz algıyı bertaraf etmek için satışların diğer firmalar üzerinden yapıldığının ikrar edilmiş olması gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde, davacı açısından şirketten çıkmak için haklı nedenlerin oluştuğu, anlaşılmıştır.
Çıkma durumunda sözkonusu olabilen payın gerçek değeri; payın, ortaklığın öz varlıkları, kârlılık durumu, dağıtılan kâr payları ve sermaye yapısı gibi çeşitli unsurların dikkate alınarak hesaplandığı değerdir. Kanunda sözü edilen, ortaklıktan çıkarılan pay sahibine ödenecek miktarın payın hesaplanacak gerçek değere göre hesap edilerek ödenmesi, esasen payın değerinin hesap edilmesinde geçerli olan ilkelerden bir tanesidir, ifade edildiği üzere payın gerçek değerine göre hesaplama yapılması, yine öğretide ittifakla kabul edildiği üzere ortaklığın aktif ve pasiflerinin bilanço ve defter üzerindeki değerinden tamamen farklıdır. Gerçek değer yanında, defter üzerindeki değer (defter değeri), payın borsa değeri, işleyen teşebbüs değeri yahut tasfiye değerine göre hesaplama gibi farklı yöntemler de mevcuttur. Gerçek değer, aslen, bir işletme için ticari hayatta üçüncü bir kişinin ödemeyi göze alabileceği değerdir (Erdem, s. 274-276).
Ayrılma payının şirket öz varlığının hüküm tarihine en yakın tarihteki rayiç değeri üzerinden hesaplanması da gerekir.Bu çerçevede alınan bilirkişi raporuna göre davacının çıkma payı alacağının ¨ 6.460.707,52 olduğu belirlendiğinden hesap edilen çıkma payının karar tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … Teknik Makine ve Kalıp San.Dış.tic.Ltd.Şti ‘den tahsili ile davacıya verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Davacı ortaklıktan çıkma davasının,davalı … Teknik Makine ve Kalıp San.Dış.tic.Ltd.Şti ortakları …,…,… ve …’a da yöneltmiş ise de,ortaklıktan çıkma davasının,sadece şirkete karşı ileri sürülmesi gerekli ve yeterli iken davacının şirket ortakları aleyhine de dava açması mümkün olmadığından davacının bu davalılar aleyhine açtığı davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Asıl davada davacı vekili,davacının şirket ortaklığından haklı nedenle ayrılmasına izin verilmesinin yanında davalılar …. Form Mak. Ve kalıp San.Dış.Tic.Ltd.Şti. Ve … Mak. Ve kalıp San.Dış.Tic.Ltd.Şti. Yöneticileri … ile … ‘nün yönetim ve temsil yetkilerinin kaldırılması amacıyla dava açmış ise de,getirtilen ticaret sicil kayıtlarına göre,davacının anılan şirketlerin ortağı olmadığı ,dolayısıyla aktif husumetinin bulunmadığı anlaşıldığından davacının bu kişiler aleyhine açtığı davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
KARŞI DAVADA;
Karşı davada,davacı vekili,davacı-karşı davalının şirket ortaklığından çıkarılması ve tazminat istemi ile huzurdaki davayı açmıştır.
TTK’nın 616/1-h maddesinde, bir ortağın şirketten çıkarılması için mahkemeden istemde bulunulması yetkisinin genel kurulun devredilemez yetkileri arasında olduğu ifade edilmiştir. Yine TTK’nın 621/1-h maddesinde br ortağın haklı sebepler dolayısıyla şirketten çıkarılması için mahkemeye başvurulması ve bir ortağın şirket sözleşmesinde öngörülen sebepten dolayı şirketten çıkarılması genel kurulun kararı ile ve temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması halinde alınabileceği yönünde düzenleme bulunmaktadır.
Haklı sebeple ortağın ortaklıktan çıkarma için limited şirket tarafından mahkemeye başvurulmadan önce limited şirket genel kurulunda TTK 621/1-h maddesi uyarınca ve nitelikli çoğunluk tarafından bu kapsamda bir kararın alınması dava şartıdır.Bu eksikliğin sonradan da tamamlanabilecek olup, bu suretle hemen davanın reddi yerine HMK 115/2 maddesi uyarınca, mahkemece, talebi halinde davacı şirkete, ortaklıktan çıkarma davasına izne dair usulüne uygun şekilde alınan genel kurul kararını sunması için makul bir kesin mehil verilerek öncelikle dava şartı eksikliğinin giderilmesinin beklenilmesi ve sonucuna göre işlem yapılması gerekmekte olup Mahkememizce genel kurul kararının sunulması için karşı davacı vekiline kesin süre verilmesine karşın,karşı davacı vekili karşı davalının şirketten çıkarılması yönünde mahkemeye başvurulması ile ilgili herhangi bir belge sunmadığından davanın özel dava şartı noksanlığı nedeniyle HMK’nın 114/2 ve 115/2 nci maddeleri uyarınca usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
Karşı davacı vekili aynı zamanda,karşı davalının,karşı davacı şirketi zarara uğrattığından bahisle tazminat davası açmış ise de, taraflar arasındaki sözleşme incelendiğinde, davacının 30 adet makina satın alma taahhüdünün bulunduğu ancak sözleşmede davalının “her bir makinanın gerçek fiyatının 250.000,00 EURO olmasına karşılığık, 30 adet makine satın alınacağının taahhüd edilmesi nedeniyle makinaların maliyet fiyatına satıldığı ve dolayısıyla da 80.000,00 EURO x 9 = 720.000,00 EURO kardan feragat edildiği” yönündeki iddialarına ilişkin herhangi bir ibarenin bulunmadığı, davalı tarafından geriye kalan 21 makinanın satın alınmaması nedeniyle zarara uğradığına ilişkin olarak da herhangi bir delil sunulmadığı anlaşıldığından ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
BİRLEŞEN DAVADA;
Birleşen davada davacı vekili,müvekkili ile davalı arasındaki 17/01/2010 tarihli sözleşme gereğince davalının müvekkiline ……. makine ve aksesuarları satmayı, müvekkilinin de bedelini ödemeyi taahhüt ettiğini, sözleşmeden sonra müvvekkili şirketin unvanında değişiklik yapıldığını, müvekkilinin ödemeleri yapmasına rağmen davalının makine teslim edimini yerine getirmediğini, müvekkilinin davalıya 2.730.296,52 Euro ödeme yaptığını, buna karşılık davalının müvekkiline 1.631.065,27 Euro bedelli makine teslimi yapıp fatura ettiğini, geçen zaman nedeniyle müvekkilinin makinelerin teslimine inancının kalmadığını ve bu nedenle noter ihtarnamesi ile sözleşmeyi feshettiklerini, ancak davalının müvekkilinin yaptığı ödemelerden kalan alacağının iade edilmediğini ileri sürerek 1.099.231,25 Euro tutarındaki alacaklarının ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 08/11/2018 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faiziyle fiili ödeme tarihindeki kur üzerinden davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada, davacı …… , davalı ….. Teknik’e 2.730.296,52 EURO ödeme yapıldığını davalıdan 1.631.065,27 EURO bedelinde makine teslim alındığını ve bakiye olarak 1.099.231,25 EURO alacağı kaldığını iddia etmektedir.
Davacı tarafından, …… ve Ortakları Komandit Ortaklığının 31.12.2011 tarihinde…… firmasına devredildiğine ilişkin tercüme edilmiş sözleşme sunulmuştur Bir diğer ifade ile, devir neticesinde …… firmasının Unvanı 31 12 2011 tarihinden İtibaren ….. olmuştur
Davacı yanın iddia ettiği 2 730 296,52 EURO ödemeye ilişkin belgeler dosyaya sunulmuştur.
Davacı yan, davalı … Teknik> toplam 2,730.296,52 EURO Ödeme yaptığını beyan etmektedir
Davalı yanda ise davacıdan gelen ödemeler 1812,296,52 EURO olarak gözükmektedir. 07.03.2012 tarihinde davacının gönderdiği 82.000,00 EURO davacı tarafından İbraz edilen dekontların içinde bulunmamakla birlikte bu bedel davalıda kayıtlı olduğundan davacı alacağı olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.Davalı kayıtlarında davacının yaptığı 2.812,296.52 EURO ödemenin 1.872.000,00 TURO’su davacıdan. 940.296.52 EURO’ ise davacıdan değil, asıl davanın davacısı Mohamed Abdelhakim’den giriş yapılmıştır Gerçekte ise dekontlardan, tüm ödemelerin davacı firma tarafından gönderildiği anlaşılmıştır.
Esasen, davacı yan 1.631.065,27 EURO bedelli makineleri … Teknikken değil, …. Dış Tİcaret’den almıştır Ancak …. Dış Tic. … Teknik’in ihracatçı ve grup firması olduğundan, yanlar arasında bu hususta bir ihtilaf bulunmamakta, her iki yanda davacının gönderdiği bedeli … Teknik’in grup şirketi olan ….’in yaptığı satışlardan mahsup etmiştir
Yukarıdaki 1 631 065,27 EURO’luk satışlar …. Dış Tic.’in ticari defterlerinde kayıtlı olup, Fatura bedellerinin tahsilatı olarak …… firmasına Alacak, … Teknik firmasına borç kaydı işlenmiş, … Teknik’tede ……. firmasına Borç …. Dış Tic’e alacak işlenmiştir Bir diğer ifade ile …. Dış Tic/.’in sattığı makinelerin bedeli … Teknik’e geldiğinden, virman kayıtları ile ….’deki davacı borcu kapatılmıştır.
Davalı … Teknik ve grup şirketi …. Dış Tic Tarafından, davacıya 43.104,16 EURO bedelli kalıp faturası düzenlenmiş, yine ……. ve …… firmalarına 182.874,37 EURO bedelli makine ve kalıp faturası düzenlenmiş ve toplam 225.978,53 EURO davacının alacağından mahsup edilmiştir,
Her ne kadar davalı yan, dava dışı …… ve ……. firmasına yapılan 182.874,37 EURO bedelli makine ve kalıp satışını, davacının grup şirketi olduğundan bahisle, davacı alacağından mahsup etmiş ise de, ……. ‘nun davacı şirketin grup şirketi olduğuna dair herhangi bir ispat vasıtası sunulmadığından, davacı alacağından mahsup edilmesi doğru değildir. Keza davacının alacağından mahsup edilen 100,00 USD (74,37 EURO) bedelli makine yedek parçası zaten bedelsiz olarak gönderilmiştir Dolayısıyla davalının davacı alacağınan mahsup ettiği 182,874,37 EURO’yu davacı alacağı olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Ancak; belirtmek gerekirse, ……….’nun borcu davacı alacağından mahsup edilmez ise ………. davalıya 182.874,37 EURO borçlu olmaktadır.
Davacı yana … Teknik …….. firmasından gönderilen toplam 43.106,14 EURO bedelli kalıp ve makine yedek parçası faturalarının ……. ’leri bilirkişi tarafından incelenmiş ve 43.106,14 EURO bedelli emtianın davacıya gönderildiği sonucuna varılmıştır. Ancak bu emtiadan 205,00 EURO’luk kısmı BEDELSİZ gönderildiğinden, davalının alacağı olarak değerlendirilmesi gereken miktar 42.99,6 EURO olarak hesaplanmıştır.
Davalı ticari defterlerinde 07 03.2012 tarihinde davacıdan gelen 82.000,00 EURO davacı alacağına işlenmiştir.
Her ne kadar davacının talebi arasında davacı tarafından gönderilen ve davalı tarafından da defterlere işlenen 82.000,0 EURO bulunmasa bile dava, davacı şirketin alacağının tespiti ve tahsiline ilişkin olduğundan davacının alacaklı olup olmadığı hususu değerlendirilirken anılan bedelin de dikkate alınması gerekmiştir.
Davalı yan davacının gönderdiği, 10.12.2011 tarihindeki 540.000,00 EURO ve 21.02 2012 tarihindeki 400.296,52 EURO (540.000,00 USD) olmak üzere toplam 940.296,52 EURO’yu davacıdan değil, davacı şirketin ortağı ve asıl dava davacısı olan ……. ‘den giriş yapmıştır. Buna karşılık ……. ’e; 10.02.2012 tarih 539.950,00 EURO …… Şub.,07.03.2012 tarih 394.776,70 EURO (519.372,00 USD) ……. Şub. Olmak üzere, 934 726,70 EURO Banka havalesi ile ödeme yapılmıştır
Yine her ne kadar, davacı tarafından, şirket yetkilisi ……’e gönderilen ödemeler, kendisine yapılmış ödemeler olarak kabul edilmemiş ise de; anılan kişinin davacı şirketin yetkili temsilcisi olması, davalının usulüne uygun tutulmuş ve dolayısıyla da takdiri delil niteliği bulunan ticari defterlerine göre bu kişiye yapılan ödemelerin kayıt altına alınması, diğer yönden davacı şirket yetkilisine iade edilen bedeller ile davacının davalıya yaptığı ödemelerin büyük oranda örtüşmcsi, davacı şirket yetkilisinin kendisine yapılan ödemelere ilişkin olarak, davacı şirketten bağımsız bir mal veya hizmet verdiğine dair herhangi bir delil sunulmaması, davalının ödeme yaptığı ……’in isminin bir kısmının davacı şirketin ticaret unvanında yer almış olması, bu durumun da davacı şirketin ve şirket yetkilisinin bütünleşmiş olduğunu göstermesi, dolayısıyla da bir an için davacı şirketin ve davacı şirket yetkilisinin ayrı kişilikler olduğu kabul edilse dahi, oluşan bu bütünleşme nedeniyle tüzel kişilik perdesinin kaldırılması şartlarının burada da gerçekleşmesi gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde, davacı şirket yetkilisi ……’e gönderilen ödemelerin davacı ……. şirketine yapılmış olduğunun kabulü gerekmekte olup davacının avans olarak gönderdiği paraya karşılık makine teslim edildiğinin davalı tarafından ispat edilememesi nedeniyle davanın kısmen kabulü ile,03.605,39 € alacağın dava tarihinden itibaren 3095 Sayılı Kanunun 4/a maddesi uyarınca kamu bankalarının aynı yabancı para türünden 1 yıl süreli mevduata uyguladıkları en yüksek faizi ile birlikte fiili ödeme günündeki T.C Merkez Bankası döviz satış kuru üzerinden hesaplanacak Türk Lirası karşılığının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
ASIL DAVADA:
1-A)Davacının,davalı …… Teknik Makine ve Kalıp San.Dış.tic.Ltd.Şti aleyhine açtığı haklı nedenle ortaklıktan çıkma davasının KABULÜ ile;davacının,İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün ……. sicil numarasında kayıtlı … Teknik Makine ve Kalıp San.Dış.tic.Ltd.Şti ortaklığından TTK’nın 636/3.maddesi uyarınca haklı nedenle çıkmasına İZİN VERİLMESİNE,ayrılma akçesi olarak hesap edilen ¨ 6.460.707,52’nin karar tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … Teknik Makine ve Kalıp San.Dış.tic.Ltd.Şti ‘den tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
B)Davacının,davalı ……. Teknik Makine ve Kalıp San.Dış.tic.Ltd.Şti ortakları …,…,… ve … aleyhine açtığı haklı nedenle ortaklıktan çıkma davasının pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
C)Davacının,davalılar …. Form Mak. Ve kalıp San.Dış.Tic.Ltd.Şti. Ve … Mak. Ve kalıp San.Dış.Tic.Ltd.Şti. Yöneticileri … ile … aleyhine açtığı yönetici azli davasının aktif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2-Alınması gerekli ¨441.330,93 karar ve ilam harcından peşin alınan ¨3.415,50, tamamlama harcı olarak alınan ¨107.702,80 harcın mahsubu ile bakiye ¨330.212,63 harcın davalı … Teknik Makine ve Kalıp San.Dış.tic.Ltd.Şti’den alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
3-Davacı tarafından ödenen ¨35,90 Başvurma Harcı ile ¨3.415,50 Peşin Harç, ¨107.702,80 tamamlama harcının davalı ……. Teknik Makine ve Kalıp San.Dış.tic.Ltd.Şti’den tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan 50 adet tebligat + posta ücreti ¨ 448,80 , bir bilirkişi inceleme ücreti ¨ 38.000,00 , ATGV araç ücreti ¨ 364,00, keşif harcı ¨314,00 fotokopi ücreti ¨585,00 ücreti olmak üzere toplam ¨ 39.711,80 ‘nin yargılama giderinin davalı … Teknik Makine ve Kalıp San.Dış. Tic.Ltd.Şti’dan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davalı …. Form Mak. Ve kalıp San.Dış.Tic.Ltd.Şti. Tarafından yapılan ¨4.000,00 bilirkişi ücretinin davacıdan alınarak davalı …. Form Mak. Ve kalıp San.Dış.Tic.Ltd.Şti.’ne VERİLMESİNE,
6-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen ¨129.369,21 ücreti vekaletin davalı … Teknik Makine ve Kalıp San.Dış. Tic. Ltd.Şti’den alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Davalılar …,…,… ve … kendilerini bir vekil ile temsil ettirdikleri anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap edilen ¨4.080,00 ücreti vekaletin davacıdan alınarak bu davalılara VERİLMESİNE,
8-Davalılar … ile … kendilerini bir vekil ile temsil ettirdikleri anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap edilen ¨4.080,00 ücreti vekaletin davacıdan alınarak bu davalılara VERİLMESİNE,
9-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨1.385,80 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,

KARŞI DAVADA:
1-Davacının,davalının şirket ortaklığından çıkartılması istemi ile açtığı davada;davacının verilen kesin süre içerisinde ortaklar kurulu kararını dosyaya sunmadığı anlaşıldığından,davanın,genel kurul kararına ilişkin özel dava şartı noksanlığı nedeniyle HMK’nın 114/2 ve 115/2.maddeleri uyarınca REDDİNE,
2-Davacının, davalı aleyhine açtığı maddi tazminat davasının ise esastan REDDİNE,
3-Alınması gerekli ¨59,30 karar ve ilam harcından peşin alınan ¨35,90 harcın mahsubu ile bakiye ¨ 23,40 harcın davacıdan tahsili ile Hazineye İRAT KAYDINA
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap edilen ¨4.080,00 ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
6-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨ 200,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,

BİRLEŞEN DAVADA:
1-Davanın kısmen KABUL kısmen REDDİ ile;203.605,39 € alacağın dava tarihinden itibaren 3095 Sayılı Kanunun 4/a maddesi uyarınca kamu bankalarının aynı yabancı para türünden 1 yıl süreli mevduata uyguladıkları en yüksek faizi ile birlikte fiili ödeme günündeki T.C Merkez Bankası döviz satış kuru üzerinden hesaplanacak Türk Lirası karşılığının davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
2-Davacının fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE,
3-Alınması gerekli ¨84.896,17 karar ve ilam harcından peşin alınan ¨114.547,49 harcın mahsubu ile fazla alınan ¨ 29.65,32 karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
4-Davacı tarafından ödenen ¨35,90 Başvurma Harcı, ¨84.896,17 Peşin harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,

5-Davacı tarafından yapılan 7 tebligat + posta ücreti ¨ 79,00 yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan ¨ 14,63’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, kalan kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen ¨76.298,26 ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
7-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen ¨143.294,00 ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
8-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨1.190,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere asıl ve birleşen davada davacı – karşı davada davalı vekili ile asıl ve birleşen davada davalılar – karşı davada davacı vekilinin yüzüne karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 04/03/2021

Başkan …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Katip …
☪e-imzalıdır.☪

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.