Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/237 E. 2019/868 K. 12.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/237
KARAR NO : 2019/868

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 06/03/2018
KARAR TARİHİ : 12/09/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/09/2019

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekilinin Bakırköy nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu 06/03/2018 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde ; Davacı müvekkili ….Limited Şirketi’nin bütün hisselerini …’dan ( T.C. …. ) Bakırköy …. Noterliği 16/01/2017 tarih, … yevmiye numaralı Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesine istinaden bedel karşılığı devraldığını, davacı müvekkili adı geçen şirketin hisselerinin satılık olduğu ilanını internetten gördüğünü ve ilanı veren kendisini serbest muhasebeci mali müşavir olarak tanıtan …. isimli kişi ile şirket devri hakkında görüştüğünü, … şirket hisselerinin satılık olduğunu belirttiğini ve davacıyı eski hissedar …. ( T.C. …. ) ile bir araya getirerek hisse devrine aracılık yaptığını, davacı, … ‘ın şirket işlerini takip edebileceğini söylemesi üzerine bir yıl boyunca muhasebe işlerini takip etmesi için kendisi ile ¨ 5.000,00’ ye anlaştığını, … şirket defterlerini davacıdan aldığını, davacı da başka bir serbest muhasebeci mali müşavir ile anlaşarak şirket defterlerini yeniden çıkarttığını, devir tarihi 16/01/2017 olduğu halde geriye dönük olarak 19/01/2016 tarih ….karar numarası ile sanki devir işlemi 12/01/2016 tarihinde yapılmış gibi davacının imzası sahte şekilde taklit edilerek genel kurul kararı alındığını İTO da tescil işlemi bu şekilde yapıldığını, bu tescil sahte evraklar kullanıldığı için yok hükmünde olduğunu, davacı müvekkilinin şirketin tek hissedarı olup bu olgu değiştirilmediğini, ancak sahte evraklarla devir aldığı tarih 1 yıl geriye çekilerek tescil yapıldığını, bunun da davacıya zarar veren bir durum olduğunu , davacı 01/03/2018 tarihinde İstanbul Ticaret Odası Giyimkent Şubesi’ne şirketin yetki belgesi ve ticaret sicil gazetesi örneğini almak için gittiğini, Ticaret Odası Şube yetkilileri şirket hisse devri için verilen 12/01/2016 tarihli Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi’nin sahte olduğunu ve 23/02/2018 tarihinde sermaye artışı için sahte evraklar verildiğini tespit ettiklerini , kolluk kuvvetlerine intikal ettiğini, davacının 01/03/2018 tarihinde Esenler Atışalanı Polis Merkezi Amirliği’ne resmi belgede sahtecilik suçlaması ile … olay numaralı dosyadan şüpheli olarak ifade verdiğini, Polis merkezinde davacıya gösterilen Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesinin Bakırköy … Noterliği 12/01/2016 tarih, … yevmiye numaralı ve imzası davacıya ait olmayan sahte bir evrak olduğunun görüldüğünü, davacının hisseleri devraldığı devir sözleşmesinin 12/01/2016 tarihli olmadığını, davacının hisseleri devraldığı gerçek belgenin 16/01/2017 tarihli Bakırköy …. Noterliği …. yevmiye numaralısı olduğunu, ayrıca 23/02/2018 tarihinde sermaye artışı için ticaret odasına verilen sermaye artışına dayanak şirket genel kurul kararındaki imza da davacıya ait olmadığını, davacının sermaye artışı yönünde bir işlemi de olmadığını, sermaye artışı için 23/02/2018 tarihinde verilmiş evraklar da davacı tarafından düzenlenmemiş olup sermaye artışına dayanak şirket genel kurul kararındaki imza da davacıya ait olmadığını, bu genel kurul kararının da sahte olduğunu ve davacının bilgisi dahilinde olmadığını, davacının yaklaşık 1 yıl geriye dönük şekilde şirket hisselerini almış gibi görünmesinin davacıya bir faydasının olmadığını, sonuç olarak davacının mağduriyetinin artmaması ve şirketin iflasa sürüklenmemesi için dosya üzerinden yapılacak ilk inceleme ile tedbiren veya geçici olarak davacının hisselerinin tamamının kendisine ait şirketini temsile ilişkin gerekli işlemleri tedbiren yapabilmesi yönünde karar verilmesini veya davacıya şirketi temsile ilişkin yetki verilmesini veya gerçek resmi evraklarla ticaret odasında şirketin yetkilisi olduğuna dair gerekli tescil işlemleri yapabileceğine karar verilmesini ve ticaret sicil müdürlüğüne konuya ilişkin müzekkere yazılmasını , mahkeme aksi kanaatte ise davacıya şirketi temsile ilişkin yetki verilmemesi durumunda şirketin ekonomik olarak mahvına yol açılmaması için mahkemece gerekli görülecek tedbirlerin alınmasını, yapılacak yargılama neticesinde 19/01/2016 tarihli sahte genel kurul kararının iptali ile yapılan işlemin hükümsüzlüğünün tespitini ve gerçek devir tarihi dikkate alınarak hukuka uygun şekilde davacı adına gerekli tescilin yapılmasını, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Temsil Kayyım … tarafından mahkememize sunulan 20/03/2018 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından sunulan Bakırköy … Noteri 16/01/2017 tarihli şirketin eski ortağı ile davacı arasında yapılan Limited Şirketin pay devri sözleşmesi incelendiğinde gerçekten , davacı … ile …. arasında sözleşme ile 16/01/2017 tarihinde Bakırköy …. Noterliğinin ,…. noter yevmiye nolu Limited şirketin pay devri sözleşmesinde 16/01/2017 tarihinde , … ‘in eski pay sahibi ….’dan ¨ 10.000,00 karşılığında şirket hisselerini satın aldığını, şirketin sadece bir ortağının bulunduğunu, ortaklık payının davacı … tarafından %100 pay sahibi şeklinde temsil edildiğinin görüldüğünü , iş bu dava aşaması bakımından davacının tek yetkili müdürü ve şirketin tek ortağı olduğu hususu gerek noter devir sözleşmesi ve gerekse ticaret sicil kayıtları ile teyit edildiğini, son sicil gazetesinin ve tescil bilgilerinin incelendiğinde 07/09/2012 tarihinde kurulduğunun tespit edildiğini , davacının şirket ortaklığına giriş ise 19/01/2016 tarihli karara istinaden 18/01/2017 tarihinde ticaret siciline tescil edilmiş göründüğünü, yani davacının iddia ettiğinin aksine hisse devir kararının 19/01/2016 tarihli olduğunun sicile kayıtlı olduğunu, bu da davacının sahtelik ve gerçek dışılık iddialarının irdelenmesini gerektiğini, gelinen aşamada davalı şirketin tüm paylarının davacıya ait olduğunu, davacı şirketin tam yetkili temsil ve ilzam yetkisi karar ver icra organı olduğunu , bu yönüyle dava sürecinde davacının yetki ve sorululuğu tartışmadan uzak olduğunu, ihtilaf , 19/01/2016-16/01/2017 arası geçen süreçte şirket pay sahibinin kim olduğunu ve özellikle kamu borçlarından dolayı hangi ortağın sorumlu olması gerektiği hususunda olduğunu, dosyaya sunulan noter sözleşmesi gözetildiğinde bu dönemde davalının şirket ortağı olmadığı, ancak gerçek durumun ticaret sicilinde işleme mesnet gösterilen evrakta yapılacak imza incelemesi ile ortaya çıkacağını, sonuç olarak davacının ortaklık mesnedi gösterdiği 18/01/2017 tarihinde yapılan Ltd. Şirketin Pay Devri Sözleşmesi’nin dışında ve bundan önce özellikle 19/01/2016 tarihinden önce davacının başkaca bir sözleşme ile şirket ortağı olduğunun belirlenmediği takdirde , dava konusu edilen genel kurul kararının yok sayılması gerektiğini, bunun her zaman ileri sürülebileceğini, bu çerçevede öncelikle iptali istenen genel kurul kararının İstanbul Ticaret Sicilinden celp edilmesini, bu kararın mesnedi olan hisse devir sözleşmesinin de celp edilerek , altında yer alan imzaların sahtelik incelemesi yaptırılmasını ve sonucuna göre karar verilmesini temsil kayyımı sıfatıyla davalı şirketin temsilen talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, davalı şirketin,19/01/2016 tarihinde yapılan genel kurulunda alınan kararların batıl olduğunun tespiti ile davacının,davalı şirkete 16/01/2017 tarihinden itibaren ortağı olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişi Prof. Dr. ….tarafından mahkememize sunulan 17/06/2019 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle; inceleme konusu belgelerde … ‘e atfen atılan imzalar ile …’in karşılaştırma belgelerindeki imzaları arasında grafolojik ve grafometrik tanı unsurları açısından benzerlik noktasında herhangi bir ilişki saptanmaması nedeni ile , Bakırköy … Noterliğinin 12/01/2016 tarih ve …. yevmiye numaralı Limited Şirketi Pay Devir Sözleşmesi ile Bakırköy … Noterliğince düzenlenmiş 19/01/2016 tarih ve …. yevmiye numaralı tescil talepnamesinde … ‘e atfen atılan imzaların, karşılaştırma belgelerindeki imzalarına kıyasla , …’in eli ürünü olmadığının tespit edildiğini bildirmiştir.
Bir hukuki işlemin hukuka uygun olarak doğabilmesi için öngörülen kurucu nitelikteki emredici hükümlere aykırılık, işlemin unsurlarında eksikliğe yol açmakta ve işlemi yokluk ile sakatlamaktadır. Yok sayılan işlem şeklen dahi meydana gelmemiştir Yokluğun tespiti her zaman ve herkes tarafından ileri sürülebilir ve yokluk kararı açıklayıcı niteliktedir. Emredici hükümlere göre bir genel kurul kararının varlığından bahsedebilmek için iki unsur gerekir. Bunlardan ilki toplantı yapılması ve ikincisi toplantıda yeterli irade beyanları ile karar alınmasıdır. Bunlardan birisindeki eksiklik halinde hukuki işlem yani genel kurul kararı hiç doğmamış sayılır (Ayrıntılı bilgi için bkz. Erdoğan Moroğlu, Anonim Ortaklıkta Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü, İstanbul 2004, s. 25 vd,; 65 vd.; Mehmet Bahtiyar, Ortaklıklar Hukuku, İstanbul 2010, s. 109,) Uygulama ve öğretide sayılan ve genel kurul kararının yokluğuna yol açan başlıca örnekler şöyledir; genel kurula davet, yetkili kişi veya organlarca yapılmamış veya TTK. m. 416’daki istisna dışında davet yapılmaksızın toplantı yapılmış ve karar alınmışsa, ya da oylama yapılmaksızın karar alınmışsa, genel kurul toplantısı yapılmaksızın karar alınmışsa yokluk yaptırımı uygulanır. Hükümet komiserinin bulunmadığı bir toplantıda alınan kararlar, komiserce imzalanmamış bir tutanakta yer alan karar yine yoklukla malûldür.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporuna göre, Bakırköy … Noterliğinin 12/01/2016 tarih ve …. yevmiye numaralı Limited Şirketi Pay Devir Sözleşmesi ile Bakırköy … Noterliğince düzenlenmiş 19/01/2016 tarih ve …. yevmiye numaralı tescil talepnamesinde … ‘e atfen atılan imzaların, karşılaştırma belgelerindeki imzalarına kıyasla , …’in eli ürünü olmadığı anlaşılmıştır.Buna göre,davacının,anılan tarih itibariyle şirket ortağı olmadığı sabittir.Her ne kadar davacının batıl olduğunu iddia ettiği ortaklar kurulu kararının aslı temin edilip imza incelemesi yapılmamış ise de,davacının,19/01/2016 tarihi itibariyle şirket ortağı olmadığı belirlenmişken bu kişinin ortak olmadığı bir şirketin ortaklar kurulu toplantısına katılması ve tutanağı imzalaması da söz konusu olmayacağından davalı şirketin 19/01/2016 tarihli genel kurulunda alınan kararlarda yok hükmünde olup anılan genel kurulda alınan kararların batıl olduğunun tespitine karar vermek gerekmiştir.
Davacı,katılmadığı genel kurul toplantısının batıl olduğunun tespiti yanında,davalı şirkete gerçek devir tarihi olan 16/01/2017 tarihinden itibaren ortak olduğunun tespitini istemiştir.Mahkememizce alınan bilirkişi raporuna göre ,12/01/2016 tarihli limited şirket pay devir sözleşmesindeki imzanın davacının eli ürünü olmadığı tespit edilmiş olup söz konusu devir işleminin bir geçerliliği bulunmadığından davacının bu yöne ilişkin talebinin de kabulü ile davacının,davalı şirkete 16/01/2017 tarihinden itibaren ortak olduğunun tespitine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM/Yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davanın KABULÜ ile ; Davalı şirketin 19/01/2016 tarihinde yapılan genel kurulunda alınan kararların batıl olduğunun TESPİTİNE ,
2-Davacının 16/01/2017 tarihinden itibaren davacı şirket ortağı olduğunun TESPİTİNE,
3-Alınması gerekli ¨44,40 karar ve ilam harcından peşin alınan ¨35,90 harcın mahsubu ile bakiye ¨8,50 harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
4-Davacı tarafından ödenen ¨35,90 Başvurma Harcı ile ¨35,90 Peşin Harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan 27 tebligat+posta ücreti ¨ 317,55 , kayyım ücreti ¨3.000,00 olmak üzere toplam ¨3.317,55 yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap edilen ¨2.725,00 ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
7-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨195,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı şirket temsil kayyımının yüzlerine karşı, oybirliği ileverilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.12/09/2019

Başkan …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Kâtip 242888
☪e-imzalıdır.☪

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.”