Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/226 E. 2019/112 K. 01.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/226 Esas
KARAR NO : 2019/112

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/03/2018
KARAR TARİHİ : 01/02/2019
K. YAZIM TARİHİ : 07/02/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkilinin davalıya sunduğu mal/ve hizmet bedelinden kaynaklanan faturaların ödenmemesi üzerine Küçükçekmece ….. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden girişilen takibin davalının itirazı üzerine durduğunu beyanla itirazın iptali ile takibin devamını, davalı tarafın % 20 oranından az olmamak üzere icra/inkar tazminatı ile mahkumiyetini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; taraflar arasındaki söz- leşme gereğince davacı tarafça ödenmesi gereken iş bedelinin 73.000,00 TL olarak belirlendiğini, iş bedelinin 40.000,00 TL’lik kısmının peşin olarak ödendiğini, kalan 35.000,00 TL’lik kısmının söz- leşme kapsamında davacı tarafça yüklenilen edimler yerine getirildiğinde ödeneceğinin kararlaştı- rıldığını, davacının yüklendiği bazı işleri hiç yerine getirmediğini, bazılarını ise ayıplı olarak yaptığını Küçükçekmece …. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin …. D.iş sayılı dosyası üzerinden yapılan delil tespit ile söz konusu eksik ve ayıplı işlerin belirlendiğini, davacının eksik ve ayıplı ifası nedeniyle müvekkili işyerinin zamanında faaliyete başlayamadığını ve maddi zarara uğradığını , davalı aleyhine girişilen takibin haksız itirazın ise yerinde olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
Dava,İİK 67 md ne dayalı itirazın iptali ve icra inkar tazminatı talebine ilişkindir.

Celp olunan Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün…. Esas sayılı dosyasının tetkikinde ; davacı/ alacaklı tarafından davalı/ borçlu aleyhine faturaya dayalı toplam 33.160,00 TL alacağın tahsili istemiyle 09/02/2018 tarihinde ilamsız takibe girişildiği, ödeme emrini 19/02/2018 tarihinde tebellüğ eden borçlunun aynı tarihte vekili aracılığıyla (süresi içinde ) ibraz ettiği dilekçe ile ” alacaklı görünen tarafa her hangi bir borcunun bulunmadığı”ndan bahisle borca , faize, faiz ora- nına ve tüm ferilerine itiraz ettiği, İİK 66 md gereğince İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, itiraz dilekçesinin alacaklı tarafa tebliğ edilmediği, alacaklı vekilinin yasal süre içinde mahkememize müracaatla iş bu davayı ikame ettiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacının sözleşme ile yüklendiği işleri tam ve gereği gibi yerine getirip getirmediği, davalıya sunduğu mal ve hizmet bedelinden kaynaklanan takip dayanağı fatura kapsamında davalıdan alacaklı olup olmadığı,(alacağın var olup olmadığı), tahsili gereken alacak miktarının ne olduğu, davacının bu alacağı talep edip edemeyeceği, borcun ödenip ödenmediği, borçlunun temerrüte düşüp düşmediği temerrüt tarihinin , uygulanması gereken faiz tür ve oranının, buna göre tahakkuk eden faiz miktarının ve toplam alacağın ne olduğu, icra-inkar tazminatı koşullarının oluşup oluşmadığı hususunda toplanmaktadır.
Her ne kadar iş bu itirazın iptali davası ticari dava niteliği taşıdığından bahisle mahkememizde ikame olunmuş ise de ;
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlen- dikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi mahkemelerin Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Yargılamaya konu somut olaya gelince ;
-Davanın , satım sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili hususunda girişilen takibe vaki itirazın iptali talebine ilişkin olduğu,
-Davalının ticaret şirketi, davacının gerçek kişi olduğu, ….’nun 09/03/2018 tarihl…… nolu cevabi yazısında “(davacı) …’ın gerçek kişi işletme kaydının bulunmadığı gibi ilgisinin tespit edildiği her hangi bir şirket kaydının da bulunmadığı”nın bildirildiği,
– Halkalı Vergi Dairesi’nin 24/10/2018 tarih …. nolu cevabi yazı- sında davacı ” ….TC kimlik nolu … isimli mükellefin işletme hesabında defter tuttuğu ve ikinci sınıf tüccar olduğu”nun bildirildiği,
– Satım sözleşmesinin münhasıran TTK 4. md de sayılan sözleşmeler arasında yer almadığı, ticari dava niteliği bulunmayan iş bu ihtilafın hallinde Küçükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu, kamu düzeninden sayılan mahkemenin görevi hususunun HMK 114/1-c md de dava şartları arasında düzenlendiği, taraflarca ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gerektiği dikkate alınmakla mahkememizin görevsizliğine karar verilip aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1- Göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle, HMK 114/1-c ve 115/2 md gereğince DAVANIN USULDEN REDDİNE, Küçükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğuna,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mah- kememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Küçükçekmece Asliye Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne gönderilmesine,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin ihtarına,
5- Yargılama gideri ve harçların nihai karar ile birlikte değerlendirilmesine dair,

5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/02/2019

Katip …

Hakim …