Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/143 E. 2018/816 K. 10.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/143 Esas
KARAR NO : 2018/816

DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/02/2018
KARAR TARİHİ : 10/07/2018
K. YAZIM TARİHİ : 25/07/2018

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin davalı ile yapılan …, ….., …., … nolu abonelik sözleşmeleri gereğince davalıdan elektrik enerjisi satın aldığını, davalı tarafça tahakkuk ve tebliğ olunan faturalarda ”Kayıp Kaçak”, ”Perakende Satış Hizmet”, ” İletim Sistemi Kullanım ve Dağıtım” ve sair adı altında haksız ve yasaya aykırı bir şekilde kesinti yapıldığını beyanla HMK 107 md gereğince söz konusu alacaklara karşılık şimdilik 10.000,00 TL’nin her bir haksız kesintinin yapıldığı tarihten itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte müvekkiline ödenmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yük- lenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvek- kilinin sadece üretim yapan bir şirket olduğunu söz konusu bedellerden sorumlu olmadığını, söz konusu kesintilerin yürürlükteki elektrik mevzuatına ve yönetmeliklere uygun olduğunu, haksız olarak yapılmış bir kesinti bulunmadığını, uyuşmazlığın 6446 sayılı EPK’nin 17.md ile geçici 19ve 20 md hükümlerine göre çözümünün gerektiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Dava; davalı tarafça davacıdan ”Kayıp Kaçak”, ”Perakende Satış Hizmet”, ” İletim Sistemi Kullanım ve Dağıtım” adı altında tahsil edilen kesintilerin (istirdatı) talebine ilişkindir.
Taraflar arasındaki abone sözleşmeleri ekleri vs deliller celp edilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21/05/2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı ve Yüksek Yargıtay 3’ncü Hukuk Dairesi’nin kararları ile Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenlemeye göre; kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK Kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu fatu- ralara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alın- masının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Ne var ki,17/06/2016 Tarih 29745 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren geç- mişede etkili 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı kanunun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; Tüketici Hakem Heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geç- mişe de etkili olarak sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK.nun Kanundaki yetkileri genişletilerek yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen;
Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü,
Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Davacının iddiası, davalının savunması ve mevcut delillere göre yapılan inceleme sonucu davacının tahsil edilen ”Kayıp Kaçak”, ”Perakende Satış Hizmet”, ” İletim Sistemi Kullanım ve Dağıtım” bedellerinin kurumun düzenleyici işlemlerine aykırı olduğu yönünde bir iddiası bulunma- dığından 6446 sayılı Kanunun 6719 sayılı Kanunla değişik 17. maddesinin 10.fıkrası hükmü ve geçici 20. maddesi gereğince konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı yönünde hüküm kurulmuştur.
Yukarıda açıklanan bu yasa değişiklikleri dikkate alındığında; Enerji Piyasası Düzenleme Ku- rumu kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan bedeller ile ilgili olarak açılan (ve halen derdest olan) davalar, (açıklanan yasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte) konusuz kalmıştır.
Bu noktada uyuşmazlık; davalının, davanın açılmasına sebebiyet verip vermediği, bu bağlamda davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Yargılama harç ve giderleri, kural olarak davada haksız çıkan (aleyhine hüküm verilen) tarafa yükletilir. (HMK m. 326/I). Bu cümleden olarak, davayı kazanan taraf, davayı bir vekil aracılığı ile takip etmişse, haksız çıkan taraf, yargılama gideri olarak vekalet ücreti ödemeye de mahkum edilir (HMK m. 323/1-ğ).
Bir tarafın, dava açıldığı andaki mevzuata veya içtihat durumuna göre davasında veya savun- masında haklı olup da, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun hükmü veya yeni bir içtihadı birleştirme kararı gereğince davada haksız çıkmış olması halinde, yargılama giderlerine mahkûm edilemeyeceği kuşkusuzdur.
Burada önemle vurgulanmalıdır ki, bir kimseye diğer tarafın dava giderlerinin yükletilmesinin nedeni, o kimsenin diğer tarafın gider yapmasına haksız olarak sebebiyet vermiş olmasıdır. İşte bu nedenledir ki, dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında meydana gelen mevzuat değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden sorumlu tutulması olanaklı değildir.(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 günlü ve 2009/18-421 E.-2009/526 K. sayılı ilamında da aynı ilkeye yer verilmiştir.).
Somut olayda; davacı, davanın açıldığı andaki mevzuata ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır. Yani; davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet ver- mişlerdir.Davacı tarafından, davalıdan kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, perakende satış hizmeti ve sayaç okuma bedellerinin tahsilinin talep edildiği davada, “konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına” dair verilen karar, yargılama sırasında yürürlüğe giren yasa değişikliğinin bir sonucudur. Bu itibarla, dava açıldığı tarihte, yapılan yasa değişikliği henüz ortada bulunmadığından, dava tarihi itibariyle davacının dava açmakta haklı olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
Bu durumda; dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeniyle, davacının dava aç- masında haksız sayılamayacağı cihetle; davacı yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmesi ve yapmış olduğu diğer yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekmiştir.(Yüksek Yargıtay 3’ncü Hukuk Dairesi’nin 28/03/2017 gün ve 2017/2534 Esas, 2017/3956 karar ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3’ncü Hukuk Dairesi’nin 13/04/2017 gün ve 2017/195 Esas, 2017/280 karar sayılı ilamları)
Bu nedenlerle ; yasal değişiklik nedeniyle konusuz kalan davanın esası hakkında karar veril- mesine tesisine yer olmadığına, davanın açıldığı anda davasında haklı olan davacı yararına yargılama gideri ve maktu vekâlet ücreti takdirine karar verilip aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-) Konusuz kalan davanın esası hakkında karar tesisine YER OLMADIĞINA,

2-)Harçlar Kanunu’na göre hesaplanan ve tahsili gereken 35,90 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 170,78 TL harçtan mahsup edilerek Hazine’ye irat kaydına, bakiye 134,88 TL’nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,

3- Kendisini vekil ile temsil ettiren davacı lehine hüküm altına alınan dava değerine göre hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Av. Kan. ve AAÜT gereğince takdir olunan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine,

4- a.) Davacı tarafından sarf olunan ( 29,20 TL başvurma harcı + 35,90 TL nispi peşin harç + 4,30 TL vekalet harcından ibaret ) 69.40 TL harç ile posta/ tebligat/müzekkereden ibaret 141,00 TL yargılama giderinin davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine,
b.) Davalı tarafça sarf olunmuş yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar te- sisine yer olmadığına,
c.) Sarf olunmayan gider/delil avansının karar kesinleştikten sonra ilgilisine iadesine dair,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre, Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurul- masına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri gereğince,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere davalı vekilinin yüzüne karşı ,davacının yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/07/2018

Katip …

Hakim …