Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1341 E. 2020/350 K. 02.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1341
KARAR NO : 2020/350

DAVA : Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
DAVA TARİHİ : 28/12/2018
KARAR TARİHİ : 02/07/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 14/07/2020

Mahkememizde görülmekte olan Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacılar vekili tarafından mahkememize sunulan 28/12/2018 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin İstanbul Ticaret Siciline …. sicil numarası ile kayıtlı olan “….” ve “….” ile süt ürünleri imalatı (manda yoğurdu, homojenize yoğurt, krema vs.) yaptığını, şirketin içerisinde bulunduğu ekonomik buhran, talihsizlikler silsilesi nedeniyle meydan gelmişse de düzeltilebilir nitelikte olduğunu, kurulduğu günden bu yana büyümeyi amaçlayan müvekkili şirketin içerisinde bulunduğu ekonomik durum, talihsizlikler silsilesinin peşini bırakmamasından meydana geldiğini, 2 senedir birçok başarılı faaliyetler gerçekleştirdiğini , ön projede detaylıca gösterilen olumsuzlukların aynı zaman dilimi içinde ve çok kısa sürede üst üste gelmesi neticesinde oluşan “negatif sinerji” den kaynaklanan kartopu etkisi ile zor duruma düştüğünü, bunun yanı sıra ticari faaliyet yürütülen birçok küçük ve orta büyüklükteki işletmenin darboğaza düşmesi “etki-tepki ilkesi” etkisi göstererek müvekkili şirketi de olumsuz yönde etkilediğini, müvekkili şirketin alacaklısı olduğu 2 şirket hakkında geçiçi mühlet verildiğini,toplam alacaklarının ¨ 612.000,00 olduğunu, detaylı bilgileri ön projede anlatılan , müvekkili şirket …. Matbaacılık A.Ş’den ¨522.500,00 alacaklı olduğunu, müvekkili şirketin 4 adet çeke müstenit alacakları ödenmediğini, borçlu ….. Matbaacılık A.Ş. hakkında Bakırköy ….. Asliye Ticaret Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyası ile geçici mühlet verildiğini ve borçlu şirket de konkordato sürecine adım attığını, müvekkili şirketin ¨ 90.000,00 (2 adet çeke müstenit) alacaklısı olduğu ….. Ticaret-….. isimli firma hakkında da İvrindi Asliye Hukuk Mahkemesinin ….. esas sayılı dosyası ile geçici mühlet verildiğini ve bu firma da konkordato sürecine adım attığını, müvekkili şirketin ¨ 445.000,00 alacaklısı olduğu yıldıran gıda ltd.şti ünvanlı şirket de ödeme güçlüğüne girdiğini, müvekkili şirket, yukarıda belirtilen 3 şirketten almış olduğu çekleri, tedarikçilerine ciro ettiğini, müvekkilinin ödeme aczine düşmesinin asıl nedeni, ticari verimsizlik değil, alacaklısı olduğu şirketlerin ödemelerini tatil etmiş olması olduğunu, müvekkili …., 2016 yılında kurduğu şirketi gerek iyi ikili ilişkileri ile gerekse ticari ahlakı ile büyütmeye yönelik adımlar atmış; bu adımlarda da muvaffak olduğunu, “Genç girişimci” sayılabilecek nitelikleri haiz, iyi bir üniversite hayatına sahip müvekkilinin, ticari faaliyetlerinin devamlılığı adına birtakım girişimlerde bulunduğunu, şirketinin ticari ilişkiler kurduğu diğer şirketler nedeniyle müvekkili de zor duruma girdiğini, şirketin yaşadığı kadere benzer bir kader yaşadığını, müvekkili şirketin tek ortağı ve yetkilisi olan ….’de şirketin bankalara ve 3. şahıslara olan borçlarının büyük kısmına kefil olduğunu, sonuç olarak müvekkilleri hakkında İİK 286. maddesinde belirtilen belgelerin eksiksiz olarak hazırlanmış olması sebebi ile 287. maddesinde belirtilen 3 ay süre ile geçici mühlet kararı verilmesini, İİK 287/2 gereğince geçici komiser tayini kararı verilmesini, müvekkillerinin İİK nın 297/2. maddesinin doğrultusunda, malvarlıklarının korunmasına yönelik tedbirlerin alınmasına karar verilmesini, İİK. 288/1 maddesine göre geçici mühlet, kesin mühletin sonuçlarını doğuracağından, mühlet içinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hangi nedene dayanırsa dayansın müvekkiller aleyhine her türlü ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz ve muhafaza işlemleri dahil tüm takip işlemlerinin yapılmasının ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına karar verilmesini, müvekkillerin aktiflerinde bulunan menkul ve gayrimenkuller ile üçüncü kişilerin şirketler lehine alacaklılara tahsis ettiği rehin ve ipotek işlemlerine ilişkin rehnin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takiplerde satışların durdurulmasına karar verilmesini, müvekkiller aleyhine yapılmış ve yapılacak her türlü takipteki muhafaza, teslim ve tahliyeye dair icrai işlemlerin durdurulmasına karar verilmesini, müvekkillerin elde ettikleri gelirler ve mevduatlar üzerine haciz veya ihtiyati haciz uygulanması halinde şirketler faaliyetlerine devam edemeyeceğinden müvekkillerin hak ve alacaklarına haciz veya ihtiyati haciz yolu ile haciz ihbarnamesi gönderilmemesi, gönderilmiş ise kaldırılması yönünde tedbir kararı verilmesini, müvekkillerin araçları üzerine haciz veya ihtiyati haciz yolu ile yakalama kararı konulmamasını konulmuş ise kaldırılması yönünde tedbir kararı verilmesini, geçici mühlet içinde yapılacak inceleme sonucu bir yıllık kesin mühlet verilmesini, İcra İflas Kanununda belirlenen kesin süre içinde yapılacak yargılama sonucu konkordatonun tasdikine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava, İİK’nın 285 ve devamı maddelerince açılan konkordato talebine ilişkindir.
Mahkememiz dosyasının 11/01/2019 tarihli tensip tutanağı uyarınca belirtilen gider avansı eksikliğinin borçlular vekilince süresinde tamamlanması üzerine borçlular hakkında 11/01/2019 tarihinden itibaren üç ay süre ile geçici mühlet verilmesine, Hukukçu ……, Yeminli Mali Müşavir ……. ve Mali Müşavir ….’ın geçici konkordato komiseri olarak görevlendirilmelerine,ilgili kurumlara gereken bildirimlerin ve ilanların yapıldığı,borçluların malvarlığının muhafazası için gerekli görülen bütün tedbirlerin alındığı görülmüştür.
Geçici komiser heyetinin toplantı tutanağı ile; konkordato talep eden şirketin tüm malvarlıklarının rayiç değerlerinin tespit ettirilmesine, şirket malvarlıklarının rayiç değerlerinin tespiti işlemi teknik ve özel bilgiyi gerektirdiğinden bu konuda bilirkişiye başvurulmasına, şirkete ait stoklar hesabı altındaki gayrimenkullerin ve binalar hesabı altındaki gayrimenkullerin rayiç değerlerinin tespiti için bilirkişi görevlendirilmesine dair toplantı tutanağı mahkememizce onaylanmıştır.
Konkordato Geçici Komiser Heyetinin 08/04/2019 tarihli raporunda; Davacı şirketin çalışma kabiliyetini kaybetmediğini; demirbaş, tesis makine cihazları ile mevcut çalışma düzenini koruduğunu, faaliyetlerine devam ettiğini, şirket ortağı …..’in ise ilgili dönemde herhangi bir finansal hareketi, gelir/gider hareketine rastlanılmadığını, şirketin 31/03/2019 tarihi itibariyle kaydi değerlere göre özvarlığınm (+) ¨ 1361.981,67 olarak tespit edildiği; TTK 376/3. maddesinde belirtilen “aktiflerin hem işletmenin devamlılığı esasına göre hem de muhtemel satış fiyatları esas alınmak suretiyle düzenlenen bilançolara göre” hesap yapıldığında davacı Şirketin özvarlığınm (+)¨ 1.028.047,42 olduğunu, dolayısıyla da davacı şirketin 31/03/2019 tarihi itibariyle borca batık daramda olmadığını, davacı şirketin dosyaya sunulan ön projesinde yer alan satış ve karlılık hedeflerine ulaştığını, geçici mühlet içerisinde komiserler onayıyla doğan borçlarını ödeyebildiğini, şirketin 3 aylık geçen süreçte göstermiş olduğu performansın mahkemenin takdirine bağlı olarak alınacak geçici mühlete ek 2 aylık sürede daha da artırılacağı ve bu çerçevede kesin mühlet davacı şirketin olası bir iflas imlinde borçlarının %80 ‘inin ödenebileceğini, ancak konkordatonun başarıya ulaşarak tasdik edilmesi halinde borçlarının %100 oranında ödenebileceğini, bunun da alacaklıların iflasa nazaran durumunun daha iyi olacağı anlamına geldiğini, davacı şirketin hali hazırda alacaklı sayının 250’yi aşmadığı imtiyazlı alacaklar dahil toplam borcunun ise 125 milyonun altında olduğunu, dolayısı ile alacaklar kurulunun oluşturulmasına gerek bulunmadığını, netice itibariyle şirketin katma değer yaratacak iç piyasa müşteri potansiyelinin olması, hali hazırda iç piyasa bağlantılarının sonuç vermeye başlaması, faaliyetine kesintisiz devam etmesi, şirketin ön projesinde belirtilen satış ve karlılık hedeflerini yakalaması, şirket alacaklarının tahsiline devam edilmesi ve sair hususlar birlikte değerlendirildiğinde konkordatoya tabi borçların ön projede belirtilen teklif kapsamında ödenebileceğini, ancak ön projenin güncel durum ve tespitlere göre revıze edilmesi gerektiğini, dolayısıyla konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olmasının, davacı şirketin de talebi halinde geçici mühlete ek 2 aylık sürede daha net görülebileceğini bildirmişlerdir.
Konkordato Geçici Komiser Heyetinin 24/05/2019 tarihli raporunda; Davacı şirketin çalışma kabiliyetini kaybetmediğini, demirbaş, tesis makine cihazları ile mevcut çalışma düzenini koruduğunu, faaliyetlerine devam ettiğini, şirket ortağı …..’in ise ilgili dönemde herhangi bir finansal hareketi, gelir/gider hareketine rastlanılmadığını, şirketin 30/04/2019 tarihi itibariyle kaydi değerlere göre özvarlığının (+) ¨ 1.404.175,69 olarak tespit edildiğini; TTK 376/3. maddesinde belirtilen “aktiflerin hem işletmenin devamlılığı esasına göre hem de muhtemel satış fiyatları esas alınmak suretiyle düzenlenen bilançolara göre” hesap yapıldığında davacı şirketin özvarlığımn (+) ¨ 978.565,35 olduğunu, dolayısıyla da davacı şirketin 30/04/2019 tarihi itibariyle borca batık durumda olmadığını, davacı şirketin dosyaya sunulan ön projesinde yer alan satış ve karlılık hedeflerine kısmen ulaştığını, geçici mühlet içerisinde komiser onayıyla doğan borçlarını ödeyebildiğini, raporlarının düzenlendiği tarih itibariyle bir önceki raporlarında bahsettiğimiz ve şirket tarafından hazırlanarak mahkemeye sunulması gereken revize projenin henüz sunulmadığını, şirket yetkilileriyle yapılan görüşmede revize projenin duruşma tarihinden önce mahkemeye sunulacağı ifade edildiğini şirketin, 5 aylık geçen süreçte göstermiş olduğu performansın mahkemenin takdirine bağlı olarak verilecek kesin mühlet içerisinde borçlarını konkordato ön projesi kapsamında ödeyebileceğinin anlaşıldığını, davacı şirketin olası bir iflas halinde borçlarının %75 inin ödenebileceğini, ancak konkordatonun başarıya ulaşarak tasdik edilmesi halinde borçlarımn %100 oranında ödenebileceğini, bunun da alacaklıların iflasa nazaran durumunun daha iyi olacağı anlamına geldiğini, davacı şirketin hali hazırda alacaklı sayının 250’yi aşmadığı imtiyazlı alacaklar dahil toplam borcunun ise 125 milyonun altında olduğunu, dolayısı ile alacaklar kurulunun oluşturulmasına gerek bulunmadığını, sonuç olarak şirketin müşteri siparişlerinin mevsimsel olarak iyi bir sürece girmiş olması, üretim ve ticari faaliyetine kesintisiz devam etmesi, ön projesinde belirtilen satış ve karlılık hedeflerine yaklaşması, özvarlığmda artışın meydana gelmesi, şirket alacaklarının tahsilinde sorun yaşamaması ve sair hususlar birlikte değerlendirildiğinde konkordatoya tabi borçlann ön projede belirtilen teklif kapsamında ödenebileceğini ancak ön projenin güncel durum ve tespitlere göre revize edilmesiyle birlikte, konkordatonun başarıya ulaşmasının kuvvetle muhtemel olduğunu, kesin mühlet verilmesine ilişkin şartların oluştuğunu bildirmişlerdir.
Konkordato Geçici Komiser Heyetinin 24/05/2019 tarihli raporunda;
En son (22/06/2020) işverenle yaptıkları telefon görüşmesinde ise; işyerini tamamen kapattığını, hiçbir ticari faaliyetinin olmadığını ve şehir dışında olduğunu beyan ettiğini, ayrıca, şirketin mali müşavirinden alınan 2020 yılı ilk beş; aylık Beyannamelerinde de görüldüğü gibi hiçbir faaliyet/üretim/satış olmadığını, 31/12/2019 tarihinden sonra, talep etmiş olmalarına rağmen 2020 yılı ilk altı ayında komiserlik heyetlerine ticari faaliyetiyle ilgili hiçbir belge ve bilgi sunamadığını, şirketin, 2020 yılına ilişkin hiçbir belge bilgi ve mali tabloyu heyetlerine sunamadığı için, iş bu raporlarında sadece 31/12/2019 tarihli verileri üzerinden analiz yapılabildiğini, şirketin, konkordato sürecinde doğmuş borçları 31/12/2019 tarihine kadar komiserler onayıyla banka aracılığıyla yapılmış olup, komiser onayı ile doğan borçlarda son beş; aydır aksaldık yaşandığını, ayrıca son sekiz aydır komiser ücretlerinin tüm uyarılara rağmen ödenmediği tespit edildiğini, bir önceki raporlarında bahsedildiği gibi; şirketin 31/12/2019 tarihi itibarıyla; kaydi değerlere göre özvarlığının (+) ¨ 1.605,535,45 olarak tespit edildiğini, rayiç defler tespitlerinde ise ¨ (+) 513.204.66 öz varlığı olduğunu, ancak şirket merkezinde 17/03/2020 tarihinde yapılan tespit ve toplantımızda, az sayıda boş ambalaj kutusu dışında hiç hammadde stokunun olmadığı tespit edildiğinden, son durum öz varlık ravic defterin ¨ 187.227,21 olduğunu, borca batık dununda olmasa da, şirketin olası iflası halinde cebren yapılacak satışlar neticesinde fiili mal varlığı değerinin alacaklıların alacaklarına kavuşma oranı % 30 oranında olabileceğini, borçlunun mevcut ticari faaliyetinin ve mali verilerinin değerlendirilmesi sonucu; revize projede öngörülen koşulları henüz yakalayamadık, son altı aydır, üretimini durdurması ve işyerini kapatması gibi nedenlerle konkordato sürecinde borçlarını ödeyebilme kabiliyetini büyük ölçüde kaybettiğini bildirmişlerdir.
İİK’nun 285.maddesine göre borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlu, vade verilmek suretiyle veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflastan kurtulmak için konkordato talep edebilir.
İİK’nun 287.maddesinde borçlunun iyileşmesi ve konkordatonun tasdiki ihtimali “konkordatonun başarı şansı” olarak nitelendirilmiştir.
Mahkemenin kesin mühlet kararını verebilmesi için konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olması gerekmektedir.
İİK’nun 289/1 maddesinde mahkemenin kesin mühlet hakkındaki kararını geçici mühlet içinde vereceği düzenlenmiştir.
İİK’nun 288/1 maddesinde geçici mühletin kesin mühletin sonuçlarını doğuracağı, İİK’nun 292.maddesinde ise iflasa tabi borçlu bakımından kesin mühletin verilmesinden sonra gerçekleşecek durumlarda mahkemenin kesin mühleti kaldırarak konkordato talebinin reddine ve borçlunun iflasına resen karar vereceği düzenlenmiştir. Konkordatonun başarıya ulaşamayacağının anlaşılması hali aynı maddenin b bendinde hüküm altına alınmıştır. Yani, konkordatonun başarıya ulaşmayacağının anlaşılması kesin mühletin kaldırılmasını gerektiren hallerdendir. “Mühlet içinde, iyileşmenin ya da alacaklıların konkordatoyu kabulünün mümkün olmayacağının anlaşılması ya da konkordatoyu tasdik etmeyeceğinin açık olması, tasdik şartlarının mevcut olmadığının önceden anlaşılması halinde de konkordato mühleti kaldırılarak talep reddedilecek ve şartlar yerine gelmişse borçlunun iflasına karar verilebilecektir.
İİK m. 292’de konkordato sürecinin devam ettirilmesinin artık hukuken temelinin kalmadığı,konkordato sürecinin kesilmesi ve iflasın açılması gereken haller düzenlenmiştir. Mahkeme bu hallerden birinin gerçekleşmesi durumunda,herhangi bir talebe gerek olmaksızın,borçlu iflasa tâbi ise re’sen iflasın açılmasına;iflasa tâbi olmayan borçlu bakımından ise re’sen konkordato talebinin reddine karar verecektir.Ancak bu kararı vermeden önce bir duruşma açarak borçluyu,konkordatoyu bir alacaklı takip etmişse onu ve varsa alacaklılar kurulunu dinlemesi gerekir.Diğer alacaklıları da gerek görürse dinler.
Kanun’un 292.maddesinin 1.fıkrasında konkordato mühletinin belirli sebeplerle kaldırılması düzenlenmiştir.Maddede sayılan hallerde mahkeme daha önce konkordato mühleti vermiştir;ancak mühlet içinde ortaya çıkan haller,konkordato mühletinin amacını ortadan kaldırdığı için mahkeme kesin mühleti kaldıracaktır.
Mahkemenin mühleti kaldırması,aynı zamanda konkordato talebini de reddetmesini gerektirir.Maddede bu husus açıkça düzenlenmiştir.Mahkeme mühleti kaldırarak konkordato talebini reddedecek ve re’sen borçlunnu iflasına karar verecektir.
Konkordato mühleti verildikten sonra mühletin kaldırılması ve iflasa karar verilmesini gerektiren sebeplerden ilki,borçlunun malvarlığının korunması için iflasın açılmasının gerekli olmasıdır.Özellikle borçlunun işletmesinin devamı,devamlı ve hissedilir ölçüde,aktiflerinin azalması ve pasiflerinin artmasına yol açmaktaysa ve bu durumun konkordato süreci içinde geri dönüşü olmayan bir aktif-pasif dengesizliğine yol açacağı öngörülüyorsa;iflasın derhal açılması ile borçlunun malvarlığının tasfiyesi sağlanmak suretiyle daha iyi bir tatmin elde edeceği tahmin ediliyorsa;işletmenin devamı mümkün gözükmüyor yahut çok düşük bir ihtimâl ise,malvarlığının korunması için kesin mühlet kaldırılarak iflasın açılması zorunludur.
Söz konusu şartlar altında iflasın derhal açılmasının “ultima ratio-son çare” olması gerekir.Eğer malvarlığının korunması,örneğin borçlunun tasarruf yetkisinin kaldırılması ve komisere tevdi edilmesi gibi,daha yumuşak uygun tedbirlerle sağlanabilecekse mahkeme ölçülülük ilkesi çerçevesinde bu daha yumuşak tedbirleri tercih etmelidir.
Kesin konkordato mühleti verildikten sonra konkordatonun başarıya ulaşmayacağının anlaşılması kesin mühletin kaldırılmasını gerektiren ikinci haldir.Bu halde mahkeme,komiserin raporundaki verilerden konkordatonun başarıya ulaşma şansının kalmadığı sonucuna varmalıdır.
İİK’da iyileşmenin konkordato alacaklılar tarafından kabul edilmeden ya da mahkemece tasdik edilmeden önce gerçekleşmesi halinde,konkordatonun tasdikine kadar gidilmesine gerek kalmayacağı ve mühletin kaldırılacağı kabul edilmiştir (İİK m. 291). Mühlet içinde,iyileşmenin ya da alacaklıların konkordatoyu tasdik etmeyeceğinin aşikâr olması,yani tasdik şartlarının mevcut olmadığının önceden anlaşılması halinde de konkordato mühleti kaldırılarak talep reddedilecek ve şartlar yerine gelmişse borçlunnu iflasına karar verilecektir.Örneğin,komiserin raporundan borçlunun mali ve finansal verilerinin iyileşmeyi imkânsız hale geldiği anlaşılıyorsa,komiser konkordatoyu reddedeceğini açık ve kesin şekilde ortaya koyan alacaklıların sayısından ve öneminden hareketle konkordatonun tasdiki için gerekli çoğunlukların hiç birinin sağlanamayacağı sonucuna varırsa,konkordatonun başarıya ulaşmayacağı önceden anlaşılmış olur ve bu halde mahkeme kesin mühleti kaldırarak iflasa tâbi borçlunun iflasına karar verir.
Tüm bu belirlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Şirketin ticari faaliyetini durdurduğu, üretim ve satışın olmadığı, buna bağlı olarak özvarlığında bir artış olmadığı, geride kalan kesin mühlet sürecinde ise revize projeyi gerçekleştirme imkanının kalmadığı,borçlu şirkette çalışan personel kalmadığı, bugüne kadar tahakkuk etmiş personel maaşlarının ödendiği ve vadesi geçmiş personel maaşlarının olmadığı,şirketin konkordato talep tarihinden bu yana geçen sürede, son iki ayda hiçbir faaliyetinin olmadığı ve özvarlığının azaldığı,davacı şirketin üretim tesisi olan şirket merkezinin tamamen faaliyetsiz olduğu, hiçbir çalışanının ve üretimin olmadığı,ayrıca, şirketin Mali Müşavirinden alınan 2020 yılı ilk beş aylık Beyannamelerinde de görüldüğü gibi hiçbir faaliyet/üretim/satış olmadığı,31/12/2019 tarihinden sonra,2020 yılı ilk altı ayında komiserlik heyetine ticari faaliyetiyle ilgili hiçbir belge ve bilgi sunulmadığı,şirketin, Konkordato sürecinde doğmuş borçları 31.12.2019 tarihine kadar komiserler onayıyla banka aracılığıyla yapılmış olup, komiser onayı ile doğan borçlarda son beş aydır aksaklık yaşandığı,,borca batık durumda olmasa da, şirketin olası iflası halinde cebren yapılacak satışlar neticesinde fiili mal varlığı değerinin alacaklıların alacaklarına kavuşma oranı % 30 oranında olabileceği,borçlunun mevcut ticari faaliyetinin ve mali verilerinin değerlendirilmesi sonucu; revize projede belirtilen koşulları henüz yakalayamadığı,son altı avdır, üretimini durdurması ve işyerini kanatması gibi nedenlerle konkordato sürecinde borçlarını ödeyebilme kabiliyetini büvük ölçüde kaybettiği anlaşılmıştır.
Borçluların kesin mühlet alabilmesi, mali durumunu iyileştirebileceği veya konkordatonun tasdik edileceğinin inandırıcı şekilde ispat edilmesine bağlıdır. Dosya kapsamı, sunulan mali tablolar ve komiser raporları birlikte somut olarak değerlendirildiğinde konkordatonun başarıya ulaşması ihtimalinin bulunduğunun borçlular tarafından inandırıcı şekilde ispatlanamadığı anlaşılmıştır. İİK’nun 292.madde de, konkordatonun başarıya ulaşmayacağının anlaşılması halinde konkordato talebinin reddi ile iflasa tabi borçlunun iflasına karar verileceği düzenlenmiş olup,komiser heyeti raporları ve dosya içerisindeki tüm bilgi ve belgelerden konkordatonun başarıya ulaşmayacağının anlaşılması ve borçlu şirketin işletmesinin devamı,devamlı ve hissedilir ölçüde,aktiflerinin azalması ve pasiflerinin artmasına yol açtığı ve bu durumun konkordato süreci içinde geri dönüşü olmayan bir aktif-pasif dengesizliğine yol açacağı ;borçlu şirketin iflasın derhal açılması ile borçlunun malvarlığının tasfiyesi sağlanmak suretiyle daha iyi bir tatmin elde edeceği,kesin mühlet verilen borçlu gerçek kişinin konkordato talebinin başarıya ulaşmasının borçlu şirketin konkordato projesinin başarıya ulaşmasına bağlı olduğu,borçlu şirketin konkordato projesinin yukarıda açıklandığı üzere başarıya ulaşma imkânının kalmadığı,bu nedenle borçlu gerçek kişi yönünden de koşulların gerçekleşmediği,şirketin faaliyetini durdurması ve çalışarak esas sözleşmede belirtilen amacını gerçekleştirme ihtimâlinni kalmaması nedeniyle borca batık olmamasına rağmen İİK’nın 292 nci maddesinde belirtilen koşulların oluşması nedeniyle iflasının açılmasının alacaklılar açısından daha avantajlı olduğu anlaşıldığından mahkememizce borçlu şirkete ve borçlu gerçek kişiye verilen kesin mühletin kaldırılarak konkordato taleplerinin reddine ve borçlu şirketin iflâsına karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM/Yukarıda açıklandığı üzere:
1-Borçlular hakkında Mahkememizce verilen kesin mühletin kaldırılarak borçluların konkordato talebinin İİK’nın 292.maddesi uyarınca REDDİNE ve borçlu İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün …. sicil numarası ile kayıtlı ve muamele merkezi “…. Mahallesi,… Cadde No:… … / İSTANBUL ” olan …. GIDA PAZARLAMA SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ’nin 02/07/2020 günü saat: 15:14 itibariyle İFLASINA,
2- İflas ile ilgili olarak Bakırköy Nöbetçi İflas Müdürlüğüne müzekkere YAZILMASINA,
3- İflas ile ilgili olarak İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne BİLDİRİLMDE BULUNULMASINA,
4- İflasın, iflas müdürlüğü tarafından İİK’nun 166.maddesinde yazılı usullere göre İLANINA,
5- İflas avansının Bakırköy İcra ve İflas Müdürlüğü’ne AKTARILMASINA,
6-Konkordato komiser heyetinin görevine son VERİLMESİNE,
7-Mahkememizce verilen tüm tedbirlerin hükümle birlikte KALDIRILMASINA,
8-İİK’nın 289/son maddesi uyarınca kesin mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine karar verildiği hususunun Ticaret Sicil Gazetesinde ve Basın İlan Kurumu İlan Portalında İLAN EDİLMESİNE ve İİK’nın 288 nci maddesinde belirtilen yerlere BİLDİRİLMESİNE,
9-Konkordato komiseri olarak görevlendirilen komiserlerin bugün itibariyle görevlerinin sona erdiğinin İstanbul Bilirkişilik Bölge Kurulu’na BİLDİRİLMESİNE,
10-Alınması gerekli ¨54,40 karar ve ilam harcından peşin alınan ¨35,90 harcın mahsubu ile bakiye ¨18,50 harcın davacılardan alınarak hazineye İRAT KAYDINA,
11-Davacıların yaptıkları yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde BIRAKILMASINA,
12-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacılar tarafından peşin olarak yatırılan ¨200,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacılara İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 164/2 nci madde hükmü uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile 10 gün içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere borçlular vekili ile borçlu şirket yetkilisinin yüzlerine karşı, müdahiller vekillerinin yokluğunda oy birliği ile verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.02/07/2020

Başkan ….
☪e-imzalıdır.☪
Üye ….
☪e-imzalıdır.☪
Üye ….
☪e-imzalıdır.☪
Kâtip ….
☪e-imzalıdır.☪

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.”