Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1328 E. 2021/639 K. 13.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1328 Esas
KARAR NO : 2021/639

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/12/2018
KARAR TARİHİ : 13/07/2021
K.YAZIM TARİHİ : 06/08/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin orta mahallesi … Cd. … no … …. adresinde depo olarak kullandığı bir dükkanın bulunduğunu, … nolu dükkanında davalı … tarafından kullanıldığını, bu adreste 18/06/2017 tarihinde yangın çıktığını, yangını söndürmek amacıyla kullanılan suyun duvardan sızması ile 1.829,14 kg muhelif neviden ipliğin ıslanmak suretiyle kullanılamaz hale geldiğini, bir kısım ipliklerin ise is ve duman kokusu nedeniyle büyük zarar gördüğünü, ipliklerin bedellerinin faturalar ve cari stok ekstresi gereğince sabit olduğunu, davalı … ….’nın iş yeri sigorta poliçesi olduğunu, bu sigorta poliçesinin davalı …. Sigorta A.Ş tarafından düzenlenmiş olduğunu, zararın giderilmesi bakımından davalılara Beyoğlu …. Noterliğinin 30/06/2017 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname gönderildiğini, İstanbul …. Sulh Hukuk Mahkemesi … D.İş dosyasından delil tespiti yaptırıldığını, raporun davalılara tebliğ edildiğini, davalıların herhangi bir itirazda bulunmadığını, bu raporda iplik değerinin 34.861,81 TL olduğunun belirlendiği gelinen aşamada İstanbul Anadolu …. icra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyadan ilamsız icra takibi yapıldığını, davalıların haksız ve kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiğini, dava dilekçesinin 3. sırasında belirtilen …’nın yangın çıkan 54 numaralı dükkanın maliki olduğunu, BK 69 maddesine göre kusursuz sorumluluğunun bulunduğunu, yangın raporunda aydınlatma sistemi ve elektrik tesisatında yaşanan arızadan yapım ve bakım eksikliğinden yangının kaynaklı olduğunun belirtildiği, bu sebeple davalılar … …. ve … Sigorta yönünden itirazın %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davalı davalılar … …. ve … sigorta tarafından ihbar tarihinden itibaren diğer davalı … bakımından zararın oluşmuş olduğu tarihten itibaren işletilecek avans faizine hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı … Sigorta vekili cevap dilekçesi ile; diğer davalı … …. ile yapılan tüm iş yeri sigorta poliçesi gereğince, 3. şahıslara ait muhteviyat, emtia ve demirbaş kıymetlerinin sigorta kapsamında olmadığını, yangın olayından dolayı müvekkilinin sorumlu olabilmesi için sigortalının kusuru ile yangının meydana gelmiş olması gerektiği, ayrıca müvekkili şirketçe yangının çıkış sebebine ilişkin tespit yaptırıldığını, yangınının yangın elektrik dedektöründe başladığı, elektrik panosu ve tesisat üzerinde kaçak akım rölesinin bulunmadığı, yangın algılama dedektörünün taşınmazın bir parçası olması sebebiyle kiracıya verilen zarardan bina malikinin sorumlu olduğunu, sigortalıya yöneltilecek haksız fiilden kaynaklı bir kusur atfedilemediğinden müvekili şirketin sorumlu olamayacağını, davacının taleplerinin fahiş olduğunu, alacağın likit olmadığını bu sebeple icra inkar tazminatı koşullarının oluşmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … …. vekili cevap dilekçesi ile; müvekkiline atfedilecek bir kusur sorumluluğunun olmadığını, yangının elektrik tesisatından kaynaklandığını, zarara davacı şirketin kusurlu depolama sisteminin sebep olduğunu, davacının dava konusu emtiaların deponun zemininde depoladığı yüksek platformda depolama tercih etmesi gerektiğini, davaya kabul anlamına gelmemek kaydıyla zarardan davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğunu, zira poliçenin yangın mali mesuliyet başlıklı kısmında açıkça bu durumun düzenlendiğini, itirazın haklı ve yerinde olduğunu bu sebeple davanın reddine, %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesi ile; iradi taraf değişikliğini kabul etmediklerini, müvekkiline karşı açılmış bir icra takibi olmadığından pasif husumet yokluğu nedeni ile davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının 53 no’lu bağımsız bölüm maliki olup olmadığının öncelikle araştırılması gerektiğini, sağlam bir duvardan su sızmasının mümkün olmadığını, bu durumun 53 numaralı yapı malikinin sorumluluğunda olduğunu, yangının binada ki yapı bozukluğundan kaynaklanmadığını, İstanbul Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı tarafından düzenlenen raporda yangın dedektöründeki elektrik tesisatında oluşan kısa devre/ark sonucu oluşan yüksek ısı nedeni ile kablo izolesinin eriyerek iplikleri tutuşturduğunu, yangın algılama dedektörünün binanın demirbaşı olsadığını ve müvekkilinin sorumluluğunda bulunmadığını sorumluluğun davalı … atkıya ait olduğunu, binanın işyeri olarak kiralandığını depo olarak kullanımın kiralama amacına uygun olmadığını, elektik dedektörü tesisatının sıva üstü olarak geçirildiğini, müvekkiline yapılmış bir temerrüt bildirimi olmadığından faizin davanın bildirildiği tarihten itibaren işletilmesi gerektiğini bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, TTK.m.1472’ye dayalı rücuen tazminat talebine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın 18/06/2017 tarihinde davalı …’in maliki, diğer davalı … ….’nın kiracısı olduğu bağımsız bölümde çıkan yangını söndürmek amacıyla kullanılan suyun duvardan sızması nedeni ile davacı sigorta şirketinin sigortalısının uğradığı zarar nedeni ile yapmış olduğu ödemenin yangının çıktığı davalı yapı maliki, kiracısı ve sigorta şirketinden rücu koşullarının oluşup oluşmadığından kaynaklandığı anlaşılmıştır.
Huzurda görülen davada dava dilekçesi ile husumet yangının çıktığı bağımsız bölümün maliki olduğu iddiası ile … isimli şahıs aleyhine açılmış ise de mahkememizce site yönetimine yazılan müzekkere cevabında binada … isimli bir malikin bulunmadığı, dosyaya davalı sigorta şirketi tarafından sunulan belgelerden bağımsız bölüm malikinin … olduğunun anlaşıldığı belirtilerek davacı vekili tarafından HMK’nın 124. maddesi uyarınca taraf değişikliği talebinde bulunulmuş, gelen tapu kayıtlarında malikin …. olduğu anlaşıldığından davacının taraf değişikliği talebi mahkememizce kabul edilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Bayrampaşa Tapu Sicil Müdürlüğü tarafından gönderilen taşınmaza ait tapu kaydında yangının çıktığı binada kat mülkiyetinin kurulduğu anlaşılmıştır.
TTK.m.1472 hükmü; “(1) Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir. (2) Sigortalı, birinci fıkraya göre sigortacıya geçen haklarını ihlal edici şekilde davranırsa, sigortacıya karşı sorumlu olur. Sigortacı zararı kısmen tazmin etmişse, sigortalı kalan kısımdan dolayı sorumlulara karşı sahip olduğu başvurma hakkını korur.” şeklindedir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.3.1944 tarih ve 37 E. – 9 K. Ve 3.7.1944 tarihli kararında bu husus “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır.
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 19. maddesinde, her kat malikinin anagayrimenkule ve diğer bağımsız bölümlere, kusuru ile verdiği zarardan dolayı diğer kat maliklerine karşı sorumlu olduğu hüküm altına alınmıştır. Yine aynı kanunun Ek Madde 1’i “Bu Kanunun uygulanmasından doğacak her türlü anlaşmazlık sulh mahkemelerinde çözümlenir.” hükmünü amirdir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 10/06/2019 tarih, 2016/11546 E. ve 2019/7157 K. Sayılı ilamına göre;
“Bu durumda mahkemece; kat mülkiyeti kurulmuş olan ana taşınmazdaki davalıya ait bağımsız bölümden kaynaklandığı ileri sürülen zararın rücuen tahsiline ilişkin davada Sulh Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu gözetilerek, HMK’nun 114/1-c maddesine göre, görevsizlik nedeniyle HMK’nun 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde işin esası hakkında hüküm tesisi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.”
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi’nin Dosya No: 2020/2026, Karar No: 2021/938 ve Karar Tarihi: 09/06/2021 tarihli kararına göre;
“Somut olayda, davacı sigorta şirketi sigortalısının halefi olarak kusursuz sorumluluk ilkesi gereğince ev sahibine ve kusur sorumluluğu ilkesine göre ise bina inşaat sahibine karşı rücu talebinde bulunmuştur. HMK’nın 166. maddesi uyarınca davanın aynı sebepten doğmuş olması nedeniyle usul ekonomisi de dikkate alınarak her iki davalı yönünden davanın özel mahkeme olan Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.”
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi’nin Dosya No: 2020/1961, Karar No: 2021/783 ve Karar Tarihi: 18/05/2021 tarihli kararına göre;
“Somut olayda, bağımsız bölüm malikinin halefi olan davacı sigorta şirketi, dava dilekçesinde davalı olarak gösterilen … Gayrimenkul Yatırım AŞ.’ ye ait daireden dava dışı sigortalı … Makine San. Ve A.Ş’ ye ait daireden sızan su sızıntısı nedeniyle sigortalıya ödenen tazminatın rücuan tahsilini tapu maliki olan şirket ve dairede tadilat işlerini yapan bu dosya davalısı …’ ndan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep olup, bu şekilde Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerinin uygulanması gerektiği anlaşılan uyuşmazlığın Sulh Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
Ayrıca aynı davada, bir kısım davalılar hakkında genel mahkemenin, diğer davalılar hakkında ise uzman olan özel mahkemenin görevli bulunması halinde, uyuşmazlık aynı olaydan kaynaklanıyor ve zarar tek ise ya da taleplerden biri yönünden verilecek karar diğerini doğrudan ilgilendirecek nitelikte bulunuyorsa; söz konusu özel mahkeme ile genel mahkeme arasında “yargılama usûlüne” ilişkin esaslı farklılıklar bulunmaması kaydıyla, bütün taraflar ve talepler yönünden uzman olan özel yetkili mahkemece uyuşmazlığın çözülmesi gerekir.
O halde, gerek davalı kat maliki ve gerekse de davalı …’ nun sorumluluğu aynı maddî olaydan kaynaklanmış ve zarar tek olmakla, davaların birlikte görülmesi ve bütün talepler yönünden ihtilafın özel mahkeme olan Sulh Hukuk Mahkemesince çözümlenmesi gerekmektedir.”
Dosya ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafından açılan davada davalılardan …’in maliki olduğu bağımsız bölümde meydana gelen yangının söndürülmesi amacıyla kullanılan suyun sızması nedeni ile davalı …’in Türk Borçlar Kanunu’nun 69. maddesi uyarınca yapı malikinin sorumluluğu kapsamında sorumlu olduğu iddia edilmiş olup söz konusu davalının davacı sigorta şirketinin sigortalısında meydana gelen zarardan sorumlu olup olmadığına ilişkin uyuşmazlığın yangının çıktığı binada kat mülkiyetinin kurulduğu da gözetilerek 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu hükümleri uyarınca çözülmesi ve söz konusu kanunun uygulanmasından doğacak her türlü uyuşmazlığın Sulh Hukuk Mahkemelerinde görülmesi gerektiği açıktır. Her ne kadar mahkememiz diğer davalılar … …. ve … Sigorta şirketi yönünden görevli ise de dava konusu uyuşmazlığın aynı olaydan kaynaklanması ve zararın tek olması, davalılardan biri hakkında verilecek kararın diğer davalıları da etkileyecek olması nedeni ile usul ekonomisi de dikkate alınarak İstanbul BAM …. Hukuk Dairesi’nin yukarıda belirtilen kararları doğrultusunda bütün talepler ve davalılar bakımından ihtilafın özel yetkili mahkeme olan Sulh Hukuk Mahkemesince çözülmesi gerektiğinin kabulü ile kamu düzeninden sayılan mahkemenin görevli olmasının HMK’nın 114/1-c maddesinde dava şartı olarak düzenlendiği, taraflarca ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gerektiği dikkate alınmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle, HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri gereğince DAVANIN USULDEN REDDİNE, uyuşmazlığın çözümünde Küçükçekmece Sulh Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğuna,
2-6100 Sayılı HMK’nın 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
3-HMK’nın 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Küçükçekmece Sulh Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Küçükçekmece Adliyesi Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra usulüne uygun talepte bulunulmaması nedeniyle davaya görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’nın 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARINA,
5- Yargılama gideri ve harçların nihai karar ile birlikte değerlendirilmesine,
Dair; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341. ile 360. madde hükümleri uyarınca mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalılardan … …. ve … vekillerinin yüzüne karşı davalı … Sigorta vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/07/2021

Katip …
E-İmzalı

Hakim …
E-İmzalı

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.”