Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1283 E. 2019/305 K. 12.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1283 Esas
KARAR NO : 2019/305

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/12/2018
KARAR TARİHİ : 12/03/2019
K.YAZIM TARİHİ : 18/03/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde; Davacıya ait Halkalı …. mahallesi …. ada ….ve … no’lu parseller üzerindeki taşınmazlar üzerinde davalının baz istasyonu bulunduğunu ve bu baz istasyonun da yangın çıktığını, yangının davacıya ait diğer dairelere de sıçradığını bu hususta Küçükçekmece Sulh Hukuk Mahkemesi …. D. İş dosyası ile tespit yaptırıldığını ve diğer dairelerinde yangından zarar gördüğünü bu sebeple davacının yangın sebebi ile uğradığı zarar ile yanan dairelerde ki kira kaybı nedeni ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 1.000,00-TL maddi tazminat ile yaşanılan psikolojik üzüntü nedeni ile 50.000,00-TL manevi tazminatın davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davanın görevli mahkemede açılmadığını görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Her ne kadar iş bu tazminat davası ticari dava niteliği taşıdığından bahisle mahkememizde ikame olunmuş ise de ;
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlen- dikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi mahkemelerin Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işlet- mesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.

Dava konusu somut olayda ; Davacı ile davalı arasında imzalanan sözleşme gereği davacıya ait Halkalı …. Mahallesi …. Ada …. ve …. Parseller üzerinde davalının baz istasyonu kurduğu, burada çıkan yangın sebebi ile yine davacıya ait dört ayrı bağımsız bölüme yangının sirayet etmesi neticesinde bağımsız bölümlerin zarar gördüğünü. zarar miktarının Küçükçekmece …. Sulh Hukuk Mahkemesi….D. İş dosyasından 427.250-TL olarak hesaplandığı ancak şimdilik davacının talebinin 1000,00-TL olduğu ayrıca dava konusu bağımsız bölümlerin her birinin kira getirisinin 1100-TL olması sebebi ile 4400,00-TL olarak hesaplanarak yangın tarihinden itibaren dava sonuna kadar her ay davalıdan alınacak şekilde hüküm tesisi istendiği görülmüştür. Davacı dava konusu bağımsız bölümlerin olay tarihi itibari ile dava dışı 3. Kişilere kiralanmış olduğuna ilişkin kira sözleşmeleri sunmuştur. Davacı tarafından davalı ile aralarında imzalanan sözleşme gereği sözleşme konusu yere münhasır olarak tazminat talep edilmemektedir. Davacı çıkan yangın sebebi ile davalının kullanımına tahsis edilmemiş olan yangının sirayet ettiği mülkiyeti kendine ait olan diğer bağımsız bölümlerde meydana gelen hasara ilişkin zararın tazminini ve bu dairelerden elde etmekten mahrum kaldığı kira gelirinin tazminini talep etmektedir. Bu noktada zarar gören davacı, davalı ile imzalanan sözleşmenin tarafı ise de istenen tazminat sözleşme konusu tahsisli yere ilişkin değildir. Davacının celp edilen ticaret sicil ve vergi dairesi kayıtlarında aktif gerçek kişi tacir ve vergi kaydının olmadığı görülmüştür. Davanın haksız fiile dayalı tazminat davası olduğunun kabulü ile genel hükümlere çözülmesi gerektiğinden mahkememizin görevsizliğine ve genel yetkili ve görevli mahkeme olan Küçükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesine dosyanın gönderilmesine karar verilerek aşağıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada,mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla;açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli ve yetkili Küçükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesine tevzi edilmek üzere Küçükçekmece Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak, üzere davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı
. 12/03/2019

Katip …

Hakim …