Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1274 E. 2018/1373 K. 25.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1274
KARAR NO : 2018/1373

DAVA : Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
DAVA TARİHİ : 23/12/2018
KARAR TARİHİ : 25/12/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 24/01/2019

Mahkememizde görülmekte olan Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h)) davasının dosya üzerinde yapılan incelemesi sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacılar vekili tarafından mahkememize sunulan 23/12/2018 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu tarafından 25/01/1982 tarihinde tescil edildiğini, Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nin 03/02/1982 tarih, …… sayılı nüshasında ilan edildiğini, İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu nezdinde 25/01/1982 tarih, ….. sicil no ile tescilli olan şirketin … ve San. A.Ş. unvanı ile “….Merkezi No: ….. Topkapı / Fatih – İSTANBUL” adresinde faaliyet gösterdiğini, gerçek kişi müvekkillerinin … ve … müvekkili anonim şirketin ortakları olduğunu, şirketin hali hazır ödeme güçlüğü nedeniyle ekonomik açıdan kendileri de zor duruma düştüğünü, borçlarını ödeyemez noktaya geldiklerini, bu nedenle İcra İflas Kanununun konkordato hükümlerine istinatla onlar için de konkordato mühleti ve korunma talep etme zorunluluğunu doğduğunu, müvekkil şirketin kuruluşundan itibaren (36 yıldır) hür türlü motorlu kara taşıtı yedek parçasının ithalat, satış ve dağıtımı faaliyeti yürüttüğünü, ülke genelinde hizmet veren hizmet ağı ile sektörün güven veren firmaları arasında olduğunu, sektöre ve ticari hayata, uluslararası bir marka olan ….. Otomotiv’in bayii olarak adım atıp daha sonra aynı markanın Marmara Bölge Bayiliğini ve nihayet ülke temsilciliğini üstlendiğini, Doğu, Güneydoğu Anadolu ve Ege Bölgelerinde bizzat işlettiği şubeler açtığını, son dönemde ülke genelinde yaşanan ekonomik durgunluğun, şirkete bağlı bir takım özel nedenler sonucu nakit sıkıntısı yaşanmaya başladığını, şirketin kısa vadeli borçlarını ödeyemez noktaya geldiğni ve nihayet iş bu davanın açılması zarureti doğduğunu, müvekkilinin toplam 26 adet gerçek veya tüzel kişiye borcu mevcut olup toplam borç tutarı ¨25.808.703,71 olduğunu, kamu borçlarının toplam tutarının ¨80.665,74 (imtiyazlı), teminatlı borçlarının toplam tutarının ¨13.394.760,66, diğer borçlarının imtiyazsız olduğunu ve toplam tutarının ¨12.333.277,31 olduğunu, müvekkili şirketlerin nakit akışını sağlayamaması yüzünden vadesi gelen borçlarda temerrüde düşerek bir alacaklı tarafından dahi olsa takibata uğraması, tüm alacaklıların müvekkil şirketlere yönelmesine yol açacağını, konkordato mühletinin verilmediği bir sürecin, borçlunun olduğu kadar alacaklıların da zararına olacağını, yeniden ve kapsamlı şekilde düzenlenen “konkordato” kurumunun alacaklı talanını önlerken, hem alacaklıların alacaklarını eksiksiz veya en az kayıpla belli bir takvim içerisinde almalarını, hem de borçlunun ticari varlığının ve ekonomiye olan katkısının devamını öngördüğünü, “Kazan-kazan” ilkesi gözetilerek getirilen “konkordato” düzenlemesine, müvekkili yönünden de müracaat etme zorunluluğu doğduğunu,
İİK 285. Maddesi ve devamı maddeler gereğince adi konkordato’ya müracaat ederek konkordato mühleti talep etmek zorunluluğunun hasıl olduğunu, müvekkillerinin konkordato mühleti ile atanacak komiserin denetimi ve gözetimi ile ticari faaliyetine devam edecek ve teklif ettiği planda borçlarını ödeyeceklerini, müvekkillerinin, verilmesi halinde 3 aylık geçici mühlet, 12 aylık kesin mühlet olmak üzere toplam 15 ay konkordato süresini kullanması halinde alacaklılar ile yapılacak müzakereleri sağlıklı şekilde yürütebileceklerini, konkordato mühletinin verilmesi halinde tüm alacaklılarla yapacakları müzakereler sonucunda en iyi ödeme planı ortaya çıkacağını, bu planın ve yapılandırma anlaşmasının mahkemece tasdiki ile de borçların plana uygun olarak ödenmesi gerçekleşeceğini, müvekkilİ şirketler ile ortakları ve ipotek verenler lehine konkordato mühleti talep etme zorunluluğu doğduğunu, müvekkili şirketin bir takım borçları nedeniyle 3. kişilerin gayrimenkulleri üzerinde ipoteklerin bulunduğunu, özellikle bankaların, konkordato mühleti alan borçluları hem taciz edebilmek hem de elden geldiğince konkordato sürecini delmek amacıyla ihtarnameler ve icra takipleri yolu ile kefillere karşı yasallığı tartışmalı icrai süreçler açtığını,mahkemece müvekkillerine konkordato mühleti verilecek olsa bile, projeye konu edilen bir kısım borçlar deyim yerindeyse arka kapıdan dolaşılmak suretiyle mühlet içerisinde cebren ödettirilmeye çalışıldığını, bunun konkordato projesinin gerçekleşmesini, hem de konkordato borçlusunun motivasyonunu olumsuz etkilediğini, alacaklılar arasında da eşitsizliğe yol açtığını, müvekkillerinin borcu nedeniyle kefil olan veya gayrimenkulü üzerinde ipotek tesis edilen 3. kişilerin malvarlığının da korunmasını talep ettiklerini, taleplerinin kabulü ile …. ve Tic. A.Ş. ve …… ve Tic. Ltd. Şti. ile müvekkili şirket ortakları … (TCKN: ….) ve … (TCKN: ….. lehine konkordato mühleti verilmesini, müvekkilleri ile kefillerinin ve müvekkilinin borçları nedeniyle ipotek veren 3. kişilerin malvarlığının korunması ve projenin başarıya ulaşması için gerekli görülen tedbirlerin resen alınmasını, özellikle mühlet verilmesinden önce veya mühlet içerisinde icra takiplerinin açılması durumunda bu takiplerin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE :
Dava, 7101 sayılı ile değişik İcra ve İflas Kanunun 285 ile devamı maddeleri uyarınca konkordato istemine ilişkindir.
7155 sayılı Kanun ile değişik 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 286 ncı maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi hükmü”Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunca yetkilendirilen bağımsız denetim kuruluşu tarafından Türkiye Denetim Standartlarına göre yapılacak denetim kapsamında hazırlanan ve konkordato ön projesinde yer alan teklifin gerçekleşeceği hususunda makul güvence veren denetim raporu ile dayanakları.”
“Birinci fıkranın (e) bendi kapsamında düzenlenecek raporlar ve bu raporlara dayanak olacak denetimlerde, denetim kuruluşlarının faaliyetleri, hak ve yükümlülükleri, raporların inceleme ve denetimleri, bu raporlar sebebiyle doğacak idari ve hukuki sorumluluk ile diğer hususlar hakkında 26/9/2011 tarihli ve 660 sayılı Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümleri uygulanır.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Adalet Bakanlığınca yürürlüğe konulan yönetmelikle belirlenir.”şeklindedir.
Yapılan değişiklikle denetim raporunu hazırlayacak denetim kuruluşlarının faaliyetleri, bu kuruluşların hak ve yükümlülükleri, hazırlanan raporların ilgili kurum tarafından incelenmesi ve denetlenmesi, bu rapor sebebiyle denetim kuruluşlarının idari ve hukuki sorumlulukları ile diğer hususlar hakkında 660 sayılı KHK hükümleri uygulanacaktır. Böylece denetim raporlarını hazırlayacakların çalışma şekli, denetimleri ve sorumlulukları açıkça düzenlenmektedir.
Bu düzenlemeyle, konkordato başvurusunda ibraz edilmesi gereken, bağımsız denetim kuruluşlarınca hazırlanacak olan rapora ilişkin esaslar yeniden belirlenmektedir. Öncelikle,raporu verecek denetim kuruluşları daraltılmakta ve Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunca yetkilendirilen bağımsız denetim kuruluşlarının rapor hazırlaması öngörülmektedir. Ayrıca raporun niteliği değiştirilmekte ve fınansal analiz raporundan makul güvence veren denetim raporuna dönülmektedir. Yine denetimin standardı netleştirilmekte ve raporun Türkiye Denetim Standartlarına göre hazırlanması şart koşulmaktadır. Buna göre Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunca yetkilendirilen bağımsız denetim kuruluşu tarafından Türkiye Denetim Standartlarına göre yapılacak denetim kapsamında hazırlanan ve konkordato ön projesinde yer alan teklifin gerçekleşeceği hususunda makul güvence veren denetim raporu ile dayanakları konkordato başvurusu sırasında mahkemeye sunulacaktır. Böylece konkordato talep eden borçlu hakkında geçici mühlet kararı verilmesi, borçlunun mali durumunu net bir şekilde ortaya koyan ve konkordato ön projesinde yer alan teklifin gerçekleşeceği hususunda makul güvence veren denetim raporuna dayanacaktır. Kanunun gerekçesine göre “Yapılan değişiklik, borçlu ve alacaklının menfaat dengesinin daha iyi bir şekilde korunmasına katkı sağlayacaktır”.
Maddenin gerekçesinde;”…denetim raporunu hazırlayacak denetim kuruluşlarının faaliyetleri, bu kuruluşların hak ve yükümlülükleri, hazırlanan raporların ilgili kurum tarafından incelenmesi ve denetlenmesi, bu raporlar sebebiyle denetim kuruluşlarının idari ve hukuki sorumlulukları ile diğer hususlar hakkında 660 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerinin uygulanması hükme bağlanmaktadır. Böylece konkordato ön projesinde yer alan teklifin gerçekleşeceği hususunda makul güvence veren denetim raporlarını hazırlayanların çalışma şekli, denetimleri ve sorumlulukları açıkça düzenlenmekte ve bu çerçevede hazırlanacak raporla, konkordato talep edenin gerçek mali durumunun mahkeme huzuruna taşınması sağlanmaktadır.”denilerek yeni getirilen değişikliğin amacı dile getirilmiştir.Bu amaç konkordato talep eden şirketin gerçek mali durumunun Mahkemece bilinmesidir.
Kanunda ayrıca 660 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmış olup anılan KHK’nın 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde bağımsız denetim ” Finansal tablo ve diğer finansal bilgilerin, finansal raporlama standartlarına uygunluğu ve doğruluğu hususunda, makul güvence sağlayacak yeterli ve uygun bağımsız denetim kanıtlarının elde edilmesi amacıyla, denetim standartlarında öngörülen gerekli bağımsız denetim tekniklerinin uygulanarak defter, kayıt ve belgeler üzerinden denetlenmesi ve değerlendirilerek rapora bağlanmasını,” şeklinde tanımlanmıştır. Her ne kadar yasa koyucu bağımsız denetimden açıkça söz etmemekte ise de,konkordato talep eden şirketin gerçek mali durumunun mahkeme huzuruna taşınması amacına ancak bağımsız denetim veya bağımsız denetime yakın bir denetim ile ulaşılabilecektir.
Yapılan değişiklikle …bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Adalet Bakanlığınca yürürlüğe konulan yönetmelikle belirleneceği hüküm altına alınmış ve karar tarihi itibariyle yönetmelik çıkmamıştır.Ancak Kanun koyucu kanun maddesinde ve gerekçesinde açıkça makul güvence veren denetim raporunun ne olduğu hususunda açıkça düzenleme yapmıştır.Artık kanunda ve gerekçesinde belirtilen denetim raporunu karşılamayan bir raporu ilgili yönetmeliğin yürürlüğe girmemesi nedeniyle kabul edilmesi veya yönetmeliğin çıkmasının beklenmesi amaca uygun düşmeyecek,kanun koyucunun derhal yürürlüğe girmesini öngördüğü hükmün yönetmelik çıkıncaya kadar uygulanmaması sonucunu doğuracaktır.Kaldı ki Adalet Bakanlığı tarafından çıkartılacak yönetmelik Kanun’a aykırı olamayacaktır.
Somut uyuşmazlıkta,borçlu şirketler tarafından,makul güvence veren denetim raporu olarak ibraz edilen belgeler incelendiğinde,bu belgelerin,yasa değişikliğinden önce istenilen finansal analiz raporundan çokta farklı olmadığı,makul güvence verildiğinin bildirilmesi rapora yasanın aradığı anlamda bir denetim raporu olma özelliği kazandırmayacağı,sözü geçen denetim raporunun konkordato talep eden şirketlerin gerçek mali durumunu yansıtmaktan çok uzak olduğu,bağımsız denetçi tarafından şirketlerin, defter, kayıt ve belgeler üzerinden denetim yapıldığının belli dahi olmadığı,şirketler tarafından ibraz edilen finansal tablolar incelenerek raporun hazırlandığı,ayrıca makul güvencenin bağımsız denetim kuruluşu tarafından verildiğine dair bir ibarenin bulunmadığı gibi denetim ile ilgili bir sözleşmenin dahi dosyaya ibraz edilmediği,buna göre borçlular tarafından sunulan ve “makul güvence veren denetim raporu ” olarak adlandırılan raporların kanunun aradığı anlamda bir denetim raporu olmadığı,gerçek kişiler yönünden ise,konkordato talebinin başaraya ulaşması şirketler tarafından sunulan projelerin başarıya ulaşmasına bağlı olduğu,ayrı bir ödeme planı içermediği,şirketler yönünden dava reddedildiğinden gerçek kişiler yönünden de davanın reddi gerektiğinden ,davanın,İİK’nun 286/1-(e) maddesi yollamasıyla HMK’nın 114/2 ve 115/2.maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM/Yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davacı şirketlerin 7155 Sayılı Kanunun 13.maddesiyle değişik 2004 Sayılı İİK’nun 286/1-(e) bendi uyarınca konkordato talebine eklenecek belgelerden olan makul güvence veren denetim raporu olarak sunduğu belgelerin, yasanın aradığı anlamda bir denetim raporu olmadığı anlaşıldığından davanın İİK’nun 286/1-(e) maddesi yollamasıyla HMK’nın 114/2 ve 115/2.maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-Harç peşin alındığında yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 25/12/2018

BAŞKAN …

ÜYE …

ÜYE …

KATİP …