Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1262 E. 2020/114 K. 11.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1262 Esas
KARAR NO : 2020/114

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/12/2018
KARAR TARİHİ : 11/02/2020
K.YAZIM TARİHİ : 28/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine sunmuş olduğu 20.12.2018 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafın müvekkiline karşı 01.10.2018 tarihinde Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün ….Esas sayılı dosyası ile taraflar arasında “özel borç ilişkisi ve hizmet bedeli” alacakları olduğu iddiası ile icra takibi yaptığı, ödeme emrinin davacıya usulsüz tebliğ edildiği, bu nedenle Bakırköy …. İcra Hukuk Mahkemesi …Esas sayılı dosyası ile dava açıldığı ancak bu davanın mezkur takibi ve alacağı ortadan kaldırmadığını müvekkilinin bahse konu sözleşme nedeniyle 25.06.2018 tarihli 4.500 Euro tutarlı 26.07.2018 tarihli 17.000 USD tutarlı borcu olmadığının, faizin fahiş olduğunu bu nedenle Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyasından borçlu olmadığının tespiti ile takiplerin iptaline, %20’den aşağı olmamak üzere davacı lehine kötü niyet tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği,
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın görevli mahkemede açılmadığını, davacının tacir olmadığını, davacının davalı müvekkili şirkette çalıştığını, bunun SGK kayıtlarından da anlaşılabileceğini bu süre zarfında değişik yerlere verilmek üzere 17.000 USD ve 4.500 EURO para aldığını, davacının dava dilekçesini soyut ve afaki iddialara dayandığını, borcun bulunmadığına ilişkin iddiasını ispat edemediğini, bu nedenle davanın öncelikle usulden reddine, bunun mümkün olmadığı takdirde davanın esastan reddi ile %20’den aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ettiği,
Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasındaki ilişkinin ticari olduğunu, görev itirazının yerinde olmadığını, davacının davalı şirketin çalışanı değil … Airlines şirketinin istasyon müdürü ve …. Kargo Ltd Şti’nin yetkilisi olduğunu, bu şirketler ile davalı şirketin ticari ilişki içerisinde olduğunu, davalının, müvekkilinin işçi olduğunun iddiasını iş yeri özlük dosyası vs. ile kanıtlaması gerektiğini bu nedenle davanın kabulüne karar verilmesini talep ettiği,
Davalı vekili ikinci cevap dilekçesinde özetle; Davacının davalı şirkette çalıştığını Bakırköy …. İş Mahkemesi …. Esas sayılı dosyasından da işe iade davası açtığını, davanın halen BAM nezdinde derdest olduğunu, yine Bakırköy … İş Mahkemesi …. Esas sayılı dosyasından hizmet tespiti davası açtığını, bu davada da 01.01.2017 – 20.03.2017 tarihleri arasında davalı şirkette çalıştığını beyan ettiğini, davacının …. Airlines’de çalışmasının işçi sıfatıyla davalı nezdinde çalışmasına engel olmadığını, davacıya gönderilen 17.000 USD’nin …. Air’e ödenmek üzere gönderildiğini ancak davacının ödemeyi yapmadığını ve yine 4.500 Euro’nun ….. isimli hesaba gönderilmesinin istenildiğini ancak daha sonra davalı müvekkil şirketin bu kişiye hiç bir borcu olmadığının anlaşıldığını bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini beyan ettiği,
Davanın, İİK 72/2. Madde gereğince icra takibinden sonra açılan Menfi Tespit davası olduğu,
Bakırköy … İcra Müdürlüğü …. Esas sayılı dosyanın incelenmesinde; davalı alacaklının; 26.07.2018 düzenleme tarihli davalı ….. Kargo tarafından dava dışı …’a 17.000,00-USD bedelli ödemeye ilişkin havale dekontu ve 25.06.2018 düzenleme tarihli davalı ….Kargo tarafından dava dışı …. ‘e 4.500,00-EUR bedelli ödemeye ilişkin havale dekontu dayanak gösterilerek 02.10.2018 tarihinde 4.500,00-EUR karşılığı 31.050,00-TL ,7.000,00-USD karşılığı 100.810,00-TL asıl alacak+ geçmiş gün faizi olmak üzere toplam 136.990,27-TL üzerinden 7 örnek ilamsız icra takibi yaptığı ödeme emrinin borçluya 04.10.2018 tarihinde tebliğ edildiği borçlu/ davacının süresi içinde itiraz etmediği ancak Bakırköy … İcra Hukuk Mahkemesi …. Esas sayılı dosyadan usulsüz tebligat nedeni ile açılan memur muamelesini şikayetin kabul edilerek tebligat tarihinin 14.11.2018 tarihi olarak düzeltildiği (kesinleşme şerhinin dosyada bulunmadığı) davalı alacaklı tarafından açılan takipten 02.04.2019 tarihinde “her türlü alacak ve cezai hakları saklı kalmak kaydı ile feragat edildiği” icra müdürlüğü tarafından dosyasının vazgeçme olarak 02.04.2019 tarihinde işlemden kaldırıldığı,
Davalı tarafından bildirilen; Bakırköy … İş Mahkemesi …. Esas sayılı dosyasından açılan davanın davacı tarafından davalı şirket ve SGK’ya açılan sigorta tespit davası olduğu, Bakırköy … İş Mahkemesi …. Esas sayılı dosyadan açılan davanın ise davacı tarafından davalıya karşı açılan işçi- işveren ilişkisine dayalı alacak davası olduğu,
Elde edilen deliler ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
6102 sayılı TTK. 4.maddesine göre bir davanın ticari dava olabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan sayılması gerekir. Aynı Kanunun 12. maddesinde “Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir” hükmünü içermektedir. Aynı kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda; Davacı tacir değildir. Davaya konu 19.11.2019 tarih ve 170.000USD tutarlı havale davalı …. Kargo hesabından ….’a , 25.06.2018 tarihli 4.500EURO ödeme ise ….. hesabına yapılmış olup; davalının şahsına havale yapılmamıştır. Davalı tarafından davacının çalışanı olduğu ve ödemelerin davacı talebi ile yapıldığı iddia edilerek görevli mahkemenin iş mahkemesi olduğu iddia edilmekte ise de; taraflar arasında görülmekte olan Bakırköy … İş Mahkemesi …. Esas sayılı dosyasında davacı 01.01.2012- 20.03.2017 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığını, davalı ise 30.05.2012-31.12.2016 tarihleri arasında işyerlerinde çalıştığını iddia etmektedir. Her iki tarafın da beyanları doğrultusunda taraflar arasında ki iş akdinin havale tarihinden çok önce feshedildiği ve taraflar arasında ki husumetinde dosyamıza celp edilen dosya içeriklerinden 2017 yılından bu yana sürdüğü sabit olup; davalı tarafından 3 kişilere yapılan ödemelerin taraflar arasındaki işçi – işveren ilişkisi nedeni ile davacının talebi / talimatı doğrultusunda yapıldığı bu nedenle iş mahkemesinin görevli olduğu savunmasına itibar edilmemiştir. Davacının aşamalarda ki dava dışı …. Air şirketinde istasyon müdürü olarak çalıştığı ve davalı ile bu şirket arasında ticari ilişki bulunduğu bu nedenle davalı tarafından Bakırköy … İcra Müdürlüğü …. Esas sayılı dosyadan yapılan takipte borçlu olarak “… Airlines İnternational Airport Temsilciliği (…)” olarak takip yapıldığı beyanı nedeni ile davaya konu borcun kaynağının davacının temsilcisi olduğu iddia edilen şirket olması durumunda mahkememiz görevli olacağından bu beyan üzerinde de durulmuş olup: davacı vekili 11.02.2020 tarihli duruşmada davacı vekili “davalının iddia ettiği borcu müvekkil …. Air’a bağlantılı olarakta kabul etmemektedir” şeklinde ki beyanı doğrultusunda mahkememizin görevli olmadığı hukuki uyuşmazlığın genel yetkili mahkemede çözülmesi gerektiği kanaati ile aşağıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Bakırköy Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre, Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı karar verildi 11/02/2020

Katip …

Hakim …