Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1249 E. 2021/73 K. 26.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1249
KARAR NO : 2021/73

DAVA : Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
DAVA TARİHİ : 18/12/2018
KARAR TARİHİ : 26/01/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h)) davasının dosya üzerinde yapılan incelemesi sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacılar vekili tarafından mahkememize sunulan harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili davacı asillerin davacı şirketin ortakları ve yönetim kurulu üyesi, aynı zamanda davacı şirketin borçlarına kefaleti bulunan kişiler olduğunu, diğer bir deyişle davacı asillerin sadece ortaklık yönetim kurulu üyesi sıfatı bulunmamakta olduğunu, aynı zamanda kefaletten kaynaklanan sebeplerle şahsi malvarlığı ile de şirket borçlarını teminatlandıran kişi konumunda olduğunu, müvekkili davacılar arasında ekonomik ve organik bağ olup; borçluların işbu konkordato başvurusu ile yapılandırılmak istedikleri borçların ortak olduğunu, dolayısıyla konkordato başvurularının aynı dosya üzerinden birlikte gerçekleştirilmesi kanuni zorunluluk olduğunu, davacı asiller için konkordato taleplerinin kanuna uygun ve yerinde olduğunu, davacıların borçlarının ortak olduğunu, davacıların merkez/ikamet adreslerinin de aynı yargı çevresi içerisinde kalmaları nedeniyle usul ekonomisi açısından her bir davacı adına ayrı ayrı dava açmak yerine, tek bir dava ile tüm davacılar adına açmak hukuken yerinde olduğunu, dava konusu borcun ortak olması, ihtiyari dava arkadaşlığı için yeterli bulunduğunu, konkordato hükümleri ve müessesenin niteliği de aynı borçtan sorumlu olan borçluların ayrı dava açmalarına engel teşkil edecek nitelikte olduğunu, davacı şirketin kuruluş tarihi 07/12/2007 olup, işbu kuruluşu Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nin 13/12/2007 tarihli ve 6957 sayılı nüshasında ilan edildiğini, davacı şirket 07.12.2007 yılında … İnşaat Taah. Oto. San. Ve Dış Ti. Ltd. Şti. ünvanı ile kurulduğunu, kurucu ortaklar …. ve … olduğunu, davacı şirket “her türlü inşaat malzemelerinin imalatını ve pazarlamasını yapmak, her türlü inşaat taahhüt işlerine iştirak etmek, teslim etmek, şirket adına gayrı menkuller satın alıp bu gayrımenkullere inşaat tesis etmek, yapmış olduğu tesisleri satmak veya gerektiğinde kiraya vermek, satın aldıkları arsalar üzerinde konut, iş merkezleri inşaatlarını yapmak, gerektiğinde bunları satmak ve kiraya vermek vb.” amaçla kurulduğunu, davacı şirket, ekonominin yapı taşı inşaat sektöründe faaliyet göstermekte olduğunu ve kamu ile özel kurum inşaat taahhüt işlerini gerçekleştirdiğini, … İnşaat, üstlendiği toplu konut – toplu yaşam alanı projeleriyle sektöre hizmet vermenin yanı sıra; yap-sat projeleri ile de birçok konut inşaatı bitirdiğini, davacı şirket tecrübe ve birikimleri ile her türlü inşaat – yapı işlerini yüklenebilecek potansiyele sahip olduğunu, davacı şirket inşaat sektöründe marka halini almış inşaat firmalarının alt taşeronluğunu yaparak, birçok isim yapmış projede kaba ve/veya ince inşaat işlerini gerçekleştirdiğini, davacı şirketin son zamanlarda nakit döngüsünde yaşanan sıkıntılar nedeniyle konkordato talebinde bulunması gereği doğduğunu, işletmenin devamlılığını sağlayabilmek ve tüm alacaklıların sarsılmasını engelleyebilmek adına konkordato sürecinin sağladığı imkanlardan faydalanılmak istendiğini, bu sayede şirketin varlık bütünlüğü korunarak yasada belirtilmiş olan amaca uygun olarak faaliyetlerinin devamı da sağlanmış olacağını, davacı asillerin davacı şirket borçlarına kefaletleri olup, dolayısıyla tüm malvarlıkları ile davacı şirketin borçlarından sorumlu kişiler olduğunu, müvekkilleri asillerin borçlarına kefil oldukları ve nihayetinde ortağı oldukları davacı şirketin, borçlarını vadesinde ödeyememe sebeplerini/davacı şirketin nakit döngüsünde yaşanan sıkıntıların nedenlerini izah etmiş bulunduklarını, davacı şirketin izah olunan nedenlerle konkordato sürecine girmesi ile birlikte, davacı şirketin alacaklılarının, kefaletleri nedeniyle müvekkili davacı asillere karşı takibe başlayacakları aleni olduklarını, davacı borçlu asiller, davacı borçlu şirketin sahibi olduklarından malvarlıkları ile şirket borçlarına karşı sorumlu olduklarından, davacı borçlu şirketin borçlarını vadesinde ödeyememesi ile birlikte davacı asillerin de ödeme güçlüğüne düşeceği aleni olduğunu, davacı borçlu asillerin, kefil oldukları borçları nakden derhal ödeme gücü mevcut olmamakla birlikte, asıl borçlu olan davacı şirketin borçlarını ödeyememesi durumunda, davacı şirketin borçlarını tasfiye etmeyi kabul ve taahhüt ettiğini, ancak davacı borçlu şirket konkordato sürecine girince, şirketin alacaklılarının kefalet nedeniyle borçlu asillere yönelecekleri ve davacı borçlu asillerin malvarlıklarını icra marifetiyle satışa çıkartacakları aleni olduğunu, bu nedenle davacı asilin de davacı şirketin borçları sebebiyle ödeme güçlüğüne düşeceği aleni olduğundan ve 28/02/2018 tarihli ve 7101 sayılı Kanunla değişik İcra ve İflas Kanunu’nun 285. maddesinde “Borçlarını, vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlu, vade verilmek veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflastan kurtulmak için konkordato talep edebilir.” denilmek suretiyle tacir olmayanların şahısların da, diğer bir deyişle tacir veya şirket olma şartı aranmaksızın her borçlunun konkordato talebinde bulunabileceğinin öngörülmüş olmasından dolayı davacı asillerin de konkordato müessessinden yararlanabileceğini, davacı şirket ve davacı asiller, vade konkordatosu teklifinde bulunduklarını, borçlarını konkordato projesinde yer alan projeksiyon doğrultusunda tedarikçi ve finans kuruluşları ile yapılan anlaşmalara bağlı kalınarak belirli bir vade içinde ödeme imkânları doğacağını, işletmenin bütünlüğü korunarak değeri artacak ve işletme faaliyetlerini sürdürerek fon yaratmaya devam edebileceğini, ayrıca davacı şirketin içinde bulunduğu ödeme krizi aşılacak ve nakit döngüsü yeniden normale döneceğini, en önemli hususlardan biri ise borçlar şu anki haline göre daha yüksek ödeme imkanına kavuşulacağını, alacaklıların alacağına daha yüksek oranda kavuşması sağlanabileceğini, davacılar, bu teklif kapsamında veya komiser heyetinin olası revize edeceği teklif kapsamında, konkordatonun tasdiki ile birlikte tüm borçlarını vade konkordatosu ile ödemek niyetinde olduğunu, bu bağlamda davacı şirketin gelecek yıllara ilişkin gelir tablolarına ve borç ödeme vadelerini içerir nakit akış tablolarına dilekçelerinin ekinde ibraz etmekte oldukları konkordato ön projesinde yer verildiğini, geçici mühlet kararı sayesinde davacılar gelir elde etmeye devam etmekle birlikte, akabinde verilecek kesin mühlet zarfında da haciz ve muhafaza tehdidi olmaksızın genişleteceği faaliyetleri ile ek gelir sağlamak kaydıyla davacılar elde ettikleri tüm gelirleri mahkemece atanacak komiser denetimindeki bir banka hesabında muhafaza edecek olup, tasdik kararı ile birlikte işbu banka hesabındaki tüm nakitler borç ödemelerinde kullanılacağını, kesin mühlet kararı ile birlikte komiser nezaretinde alacaklılar ile konkordato teklifi komiser heyeti tarafından olası revize edilecek teklif kapsamında borç tasfiye görüşmeleri ivedilikle başlatılacağını, geçici mühlet ve kesin mühlet kararları neticesinde nakit döngüsünü düzeltecek ve iyileşme sağlayacak olan davacılar, tasdik kararı ile birlikte borçlarını ödeyerek ticari hayatına sağlıklı şekilde devam ederek ülke ekonomisine de katkıda bulunmaya devam edeceğini, davacı borçluların iflas yerine faaliyetine devam etmesinin sağlanması, sadece davacıların ticari hayatı için değil, aynı zamanda davacıların alacaklılarının da ticari hayatı için önem arz ettiğini, bu nedenlerle müvekkili davacıların faaliyetlerine devam edebilmesi ve malvarlıklarının korunabilmesi için İcra ve İflas Kanunu’nun 287, 288., 294, ve 295. maddeleri gereğince; İİK.’nun 206/1 sırasındaki haklar hariç olmak üzere, 6183 sayılı Kanundan doğan vergi ve her türlü harç, ceza ile SGK alacakları (prim, idari para cezaları dahil) ile ilgili takipler dahil olmak üzere, hangi nedene dayanırsa dayansın müvekkili davacılar aleyhine takip yapılmaması, haciz, ihtiyati haciz, e-haciz, ihtiyati tedbir, satış, muhafaza işlemleri uygulanmaması, evvelce yapılmış olan tüm takiplerin durdurulmasını, davacılar hakkında rehnin paraya çevrilmesi yoluyla yapılmış ve yapılacak tüm icra takiplerinde satışlarının durdurulması, rehinli menkullerin muhafazasının durdurulmasını, davacıların tüm kurumlar ve şirketler nezdindeki hak ve alacaklarının 3. kişilerce haciz, muhafaza ve tahsil edilmesinin önlenmesi ve evvelce yapılmış takiplerden üzerine haciz konulan hak ve alacaklar da dahil olmak üzere tüm hak ve alacaklarının davacılara ödenmesini, davacıların muhafaza altına alındığını ve alınacak emtia, taşıt, cihaz, leasing kapsamındaki makine ve diğer hak ve alacakların davacılara iadesini, davacıların takip borçlusu olduğu takiplerde kendisi aleyhine veya 3. Şahıs konumunda oldukları takiplerde kendisine yönelik 89/1 haciz ihbarnameleri gönderilmesinin tedbiren önlenmesini, davacıların bankalar nezdindeki teminat mektuplarının nakde çevrilmesinin tedbiren durdurulmasını, davacılar aleyhine takas ve mahsup hakkının kullanılmasının durdurulması, mühlet kararından sonraki tarihte davacı şirketin üçüncü kişiler nezdinde doğmuş ve doğacak alacakları üzerine bankalar tarafından bloke konulamayacağı, geçici mühlet kararın verildiği tarihten sonra yapılacak tüm ödemelerin bu tarihten önceki borçlara takas ve mahsup edilmemesini, zımnında yargılama neticesine kadar tensiben ihtiyati tedbir kararı verilmesine ve şirketlere komiser tayinine, müvekkili davacıların konkordato talebinin kabulü ile; öncelikle İcra ve İflas Kanunu’nun 287. maddesi gereğince 3 aylık geçici mühlet kararı verilmesine ve gerekli görülmesi halinde işbu müddetin 2 ay daha uzatılmasına, geçici mühlet kararının İİK.’nın 288. Maddesi çerçevesinde ilanına; geçici mühlet neticesinde İcra ve İflas Kanunu’nun 289. maddesi gereğince 1 yıllık kesin mühlet kararı verilmesini ve gerekli görülmesi halinde bu mühlet kararının 6 ay daha uzatılmasına, kesin mühlet kararının ilanına, yargılama neticesinde icra ve iflas kanunu’nun 305. vd. maddeleri gereğince konkordatonun tasdikine, tasdik kararının ilanına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava, İİK’nın 285 ve devamı maddelerince açılan konkordato talebine ilişkindir.
Borçlular vekili mahkememize sunmuş olduğu 21/01/2021 tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiğini beyan etmiştir.
Konkordato komiserleri tarafından alınan borca batıklık raporuna göre,borçlu şirketin borca batık olmadığı anlaşılmıştır.
Davadan feragat,davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.Davadan feragat,davacıların mahkemeye karşı yapacağı tek taraflı bir irade beyanı olup feragatın geçerliliği için bunun davalı veya mahkeme tarafından kabul edilmesine veya davalının muvafakat etmesine gerek yoktur.Somut olayda,davacılar vekilinin feragat beyanı nedeniyle 6100 Sayılı HMK’nun 307-312. maddeleri gereğince,davanın reddine,borçlu hakkında verilen kesin mühletin kaldırılmasına,konkordato komiser heyetinin görevine son verilmesine ve borçlu hakkında verilen tüm tedbirlerin hüküm ile birlikte kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM/Yukarıda açıklandığı üzere:
1- Davacılar (borçlular) hakkında verilen kesin mühletin kaldırılarak konkordato talebinin feragat nedeniyle REDDİNE,
2- Mahkememizce verilen tüm tedbirlerin hüküm ile birlikte KALDIRILMASINA,
3-Mahkememizce atanan konkordato komiser heyetinin görevine son VERİLMESİNE,
4-İİK’nın 289/son maddesi uyarınca kesin mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine karar verildiği hususunun Ticaret Sicil Gazetesinde ve Basın İlan Kurumu İlan Portalında İLAN EDİLMESİNE ve İİK’nın 288 nci maddesinde belirtilen yerlere BİLDİRİLMESİNE,
5-Konkordato komiseri olarak görevlendirilen komiserlerin bugün itibariyle görevlerinin sona erdiğinin İstanbul Bilirkişilik Bölge Kurulu’na BİLDİRİLMESİNE,
6-Feragat yargılamanın ilk celsesinden sonra vuku bulduğundan Harçlar Kanunun 22. maddesi gereğince ¨59,30 karar ve ilam harcının 2/3’üne tekabül eden ¨39,53’nin peşin Yatırılan ¨35,90 peşin harçtan mahsubuna, eksik yatan ¨3,63 ‘nin davacılardan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
7-Davacıların yaptığı yargılama giderinin kendi üzerlerinde BIRAKILMASINA,
8-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafından peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacılara İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 164/2 nci madde hükmü uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile 10 gün içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oybirliğiyle karar verildi.. 26/01/2021

Başkan ….
☪e-imzalıdır.☪
Üye ….
☪e-imzalıdır.☪
Üye ..
☪e-imzalıdır.☪
Katip …
☪e-imzalıdır.☪

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.