Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1180 E. 2018/1249 K. 05.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1180
KARAR NO : 2018/1249

DAVA : Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali)

DAVA TARİHİ : 19/06/2017
KARAR TARİHİ : 05/12/2018
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 04/01/2019

Mahkememizde görülmekte olan Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali) davasının dosya üzerinde yapılan incelemesi sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili tarafından mahkememize sunulan 19/06/2017 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı kooperatifin …. sayılı ortağı olduğunu, türü itibariyle yapı kooperatifi olan davalının kuruluş amacına uygun olarak işyerlerini inşa ederek ferdileşme işlemlerini tamamlayarak tapularını sahiplerine temin ettiğini, müvekkilinin de 17/05/2013 tarihinde taşınmazının tapuda adına kaydını sağladığını, ancak 1989 yılında kurulmuş olan davalı kooperatif tarafından tüm taşınmazların devri sağlanmadığından hukuki statüsünün devam ettiğini, davalı kooperatifin 16/05/2017 tarihinde yapılan 2016 yılına ilişkin Olağan Genel Kurul Toplantısında 2017 yılı çalışma programı ve tahmini bütçenin okunması, müzakereye açılması ve oylanması, yönetim kuruluna bu konuda yetki verilmesine ilişkin 8.madde gereğince aidatların bütçede yer aldığı şekilde toplanması, ödeme yükümlülüğünü zamanında yerine getirmeyen ortaklardan aylık % 1,5 oranında gecikme zammı tahsil edilmesine, bununla birlikte yönetim kurulunun teklifi ile belirli parsellerden m2 başına 0,80 kuruş, bazı parsellerden de m2 başına 0,50 kuruş aidat alınmasına karar verildiğini, müvekkili şirket yetkilisinin toplantıya katıldığını ve alınan karara muhalefet ederek muhalefet şerhi koydurduğunu, kooperatif bünyesindeki sitede birinci etaptaki ortakların taşınmazları bir handaki dükkanlar şeklinde, ikinci kısımdaki müvekkili şirketin de maliki olduğu taşınmazların ise bağımsız bölümler şeklinde olduğunu, hal böyle olunca birinci kısımdaki dükkanlar m2 olarak küçük olduğundan dolayı ödemesi gereken aidat tutarlarının daha düşük olduğunu, müvekkili şirketin sahibi olduğu etapta ise m2 olarak büyük ve bağımsız bölüm taşınmazlar olduğundan dolayı aidat ödemelerinin yüksek çıktığını, bu nedenle aidat ödemelerinin adil olmadığını, diğer sitelerde olduğu gibi belirli m2 üzerlerine tavan aidat uygulaması sistemi getirilmesi gerektiğini, aidat bedeli yüksek olmasına karşın müvekkili şirketin kooperatif yönetiminden aldığı bir hizmet de bulunmadığını, kooperatifin birinci etabı giriş çıkışı tek bir yerden olmakla birlikte güvenlik, altyapı hizmetleri, asansör hizmetleri bakımları, temizlik hizmetleri vs. gibi tüm ortak hizmetlerin kooperatif yönetimi tarafından sağlandığını, buna karşılık bağımsız bölüme sahip müvekkili şirketin kendi güvenliği, altyapı hizmetleri ve temizlik hizmetlerinin ise site yönetiminden ayrı olduğunu, davalı kooperatif yönetiminin müvekkili şirketten vermediği hizmetin karşılığını talep etmekte olduğunu, davalı kooperatif tarafından alınan genel kurul kararına göre müvekkilinin ödemesi gereken aidat tutarının aylık 10.000,00-12.000,00 TL yıllık ise 100.000,00 TL’nin üzerinde bir tutara denk geldiğini, bu bedelin kooperatifin amacına uygun olmamakla birlikte hiç hizmet almadan bu bedelin talep edilmesi ve bu yönde genel kurul kararı alınmasının iyi niyet kuralına ve ana sözleşmeye aykırı olduğunu, kanun gereği üyeler arasında hak ve yükümlülüklerde eşitlik olması gerektiğini ileri sürerek davalı ….Yapı Kooperatifi’nin 16/05/2017 tarihli genel kurul toplantısında alınan 8 nolu kararın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekilinin 22/08/2017 tarihli cevap dilekçesinde; Davacının genel kurul toplantısında alınan kararın iptali için ileri sürdüğü sebeplerin gerek kanunda gerekse de ana sözleşmede belirtilen iptal sebepleri arasında yer almadığı gibi, iddia edilen hususların gerçeklikle ilgisinin bulunmadığını, aidat ödeme yükümlülüğünden kurtulmaya yönelik olarak davanın kötü niyetli olarak açıldığını, davalı kooperatifin 2016 yılına ilişkin Olağan Genel Kurul Toplantısının 8.maddesi ile inşaat-yatırım ve iştirak bedelleri ile aidat ödemelerini zamanında yerine getirmeyenlerden aylık %1,5 oranında gecikme zammı uygulanmasına, 6’lı A-B-C-D-E-F Blok, 4’lü B-C-D ve Çarşı Bloklarda yer alan iş yerlerinden metrekare başına aylık 0,80 kuruş, 4’lü A Blok’ta yer alan ve belirtilen ada ve parsellerdeki iş yerlerinden de metrekare başına aylık 0,50 Kuruş aidat alınmasına karar verildiğini, iptali istenen kararın gerek kanun ve ana sözleşme hükümleri gerekse de iyi niyet kurallarına uygun olduğunu, yasa ve kooperatif ana sözleşmesine göre müvekkili kooperatifin ortaklarından aidat isteyebileceği gibi bilanço açıklarının kapatılabilmesi için aidat dışında ek mali külfetler yükleyebileceğini, bu mali külfetlerin sınırlı veya sınırsız olabileceği, işyeri hacmi veya paylarla orantılı şeklinde dağıtılabileceğini, 16/05/2017 tarihli toplantıda ortakların, kooperatiften aldıkları çevre aydınlatma, güvenlik, alt ve üst yapı gibi hizmetler karşılığında ödemeleri gereken aidatların belirlenerek kabul edildiğini, dolayısıyla alınan kararda kooperatif ana sözleşmesine ve kanuna aykırı herhangi bir usulsüzlük, aykırılık bulunmadığını, iş yeri hacimleri büyük olan ortakların, kooperatiften aldıkları hizmetlerde yine doğru orantılı şekilde küçük hacimli iş yerlerine göre daha fazla olduğunu, ticaret hacimlerinin büyük olmasına dayalı olarak kooperatif içindeki yollardan, kapılardan, aydınlatmalardan diğer iş yerlerine nazaran daha yüksek oranda yararlanmakta olduğunu, buna karşılık da kooperatife ödedikleri aidat bedelinin daha yüksek olduğunu, müvekkilinin genel kurul ve yönetim kurulunun, anılan site yönetim planı çerçevesinde halen yetkili olduğunu, netice itibariyle; iş bu dava ile iptali istenen ve aidat ödeme yükümlülüğüne ilişkin 16/05/2017 tarihli genel kurul kararının 8.maddesinin ana sözleşme ve kanuna uygun şekilde, iyi niyet ve eşitlik çerçevesinde alınmış bir karar olup, iptal sebeplerinin mevcut olmadığını, davacı tarafça aidat ödeme yükümlülüğünden kaçınmak amacıyla, kötü niyetle, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun şekilde huzurdaki davanın ikame edildiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava;davalı kooperatifin 16/05/2017 tarihli genel kurul toplantısında alınan 8 nolu kararın iptali istemine ilişkindir.
Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu 30/11/2018 havale tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiğini beyan etmiştir.
Davadan feragat,davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.Davadan feragat,davacının mahkemeye karşı yapacağı tek taraflı bir irade beyanı olup feragatın geçerliliği için bunun davalı veya mahkeme tarafından kabul edilmesine veya davalının muvafakat etmesine gerek yoktur.Somut olayda,davacı vekilinin feragat beyanı nedeniyle 6100 Sayılı HMK’nun 307-312. maddeleri gereğince,davanın reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın feragat sebebiyle REDDİNE,
2-Feragat yargılamanın ilk celsesinden sonra vuku bulduğundan Harçlar Kanunun 22. maddesi gereğince ¨35,90 karar ve ilam harcının 1/3’üne tekabül eden ¨11,96’nin peşin yatırılan ¨31,40 peşin harçtan mahsubuna, fazla yatan ¨19,44 ‘nin talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalının kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap edilen ¨2.180,00 ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
5-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨165,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile 10 gün içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.05/12/2018

BAŞKAN …

ÜYE …

ÜYE …

KÂTİP ….