Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1166 E. 2019/1154 K. 28.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1166
KARAR NO : 2019/1154

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/10/2018
KARAR TARİHİ : 28/11/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/01/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili tarafından Küçükçekmece Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine sunulan 23/10/2018 tarihli dilekçesini özetle; Davalı borçlu, icra dosyası üzerinden başlatılan takibe, borca ve ferilerine itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, davalının ödeme emrindeki takip öncesi işlemiş faiz alacağına yönelik itirazının kabul edildiğini, bu nedenle takip öncesi işlemiş faiz alacağı iş bu dava konusu edilmediğini, ancak davalının diğer itirazlarının haksız ve sırf alacağı sürüncemede bırakmaya yönelik olduğunu, müvekkili ile davalı borçlu arasındaki ön görüşmeler neticesinde iş yapmak hususunda varılan mutabakat uyarınca müvekkilinin davalı firmaya 90.000 USD tutarında ödemeyi banka havalesi yoluyla doğrudan davalı borçlu firmanın hesabına yaptığını, ancak taraflar arasında bir türlü yapılması düşünülen ticaret ve alışveriş gerçekleşmediğini, tarafların ticari defter ve kayıtları incelendiğinde müvekkilinin davalıya gönderdiği para karşılığında müvekkiline bir mal veya hizmetin bugüne kadar verilmediğinin ortaya çıkacağını, müvekkilinin davalı borçlu firmanın faaliyetlerinin hacmi ve itibarına da güvenerek ilk başlarda ticaret yapma umuduyla beklemiş ise de bir süre sonra bir alış veriş olmayacağına kanaat getirdiğini, ancak ödenen bedel iade edilmediği gibi paranın tahsili için başlatılan icra takibine de haksız ve kötü niyetle itiraz edildiğini ve takibin durdurulduğunu, tüm bu açıklamalar, davalı borçlunun itirazının haksız ve mesnetsiz olduğunu , davalı belirli, likit ve hukuki alacağa haksız itiraz ettiklerinden %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına da hükmedilmesi yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı borçlu üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekilinin Küçükçekemece Asliye Hukuk Mahkemesine sunduğu 15/11/2018 tarihli cevap diilekçesinde; Davanın görevli mahkemede açılmadığını, davacı tarafın, dava dilekçesindeki iddialarını içeren dava konusu ile davanın açıldığı mahkeme arasında, görev uyuşmazlığı olduğunu, davanın taraflarının tacir olduğunu, ilgili yasal mevzuat ve Yargıtay kararları gereğince iş bu davanın Ticaret Mahkemesinde açılması gerekli olup dosyanın görevli mahkeme Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, dava hak düşürücü ve zamanaşımı süresi içinde açılmadığını, dava zamanaşımına uğradığını, davacı tarafın, Bakırköy …. Noterliği’nin 22/03/2018 tarih ve … Yevmiye numarası ile müvekkiline gönderdiği İhtarnamede; 90.000-USD tutarında ödemeyi 15/07/2016 tarihinde gönderdiğini beyan ettiğini ancak iş bu davayı 23/10/2018 tarihinde açmış olup yasal süresi içinde davayı açmadığından zamanaşımına uğradığını, davacının iddialarını ve müvekkili şirket aleyhine yazılan delilleri kabul etmediklerini, davacı tarafın iddiaları ve beyanları çelişkili olduğunu, tamamen birbirine zıt ifadeler içerdiğini, davacı dava dilekçesinde, ödemeyi banka havalesi yoluyla yaptığını beyan ettiğini, Yargıtay kararları gereğince, havale; kural olarak bir borç ödeme vasıtası olduğunu, davacının beyan ettiği banka işlemine dair banka dekontu bulunup bulunmadığı, beyan edilen banka işlemine ilişkin dekontta iddiasını kanıtlar şekilde işlem yapıldığına dair açıklama bulunduğunu, iş bu davada ispat külfetin davacıda olduğunu, davacının dava dilekçesinin içindeki deliller kısmında yer verdiği delillerin ulaşmadığını, onlarla ilgili beyan ve karşı delil sunma haklarının ayrıca saklı tuttuklarını, davacının dava dilekçesindeki deliller kısmının 4. ve 6. Maddesinde belirttiği müvekkilinin ticari ve mali kayıtlara dayanılması hukuken uygun olmadığını, toplanmasına ve davada kullanılmasına itiraz ettiklerini, zira dava konusu olayda ispat külfeti davacıda olduğunu, davacı icra takibinde herhangi bir dayanak sunmadığını, iddiaları da yargılamayı gerektirdiğini,davalı faiz itirazımızı da kabul ettiğini, müvekkilinin icra takibine itiraz etmekte kötü niyetli olmadığını, müvekkilden icra inkar tazminatı edilemeyeceğini, bu nedenlerle işbu davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, avans ödemesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Küçükçekmece …. nci İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhine 90.000,00 USD asıl alacak , 2.263,56 USD işlemiş faiz ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili için ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu vekilinin süresinde, borca itiraz ettiğini belirterek takibin durmasına sebebiyet verdiği,İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği,bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği,davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222 nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde ve dava konusu eser üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış,
Talimat yoluyla alınan Ankara …. Asliye Ticaret Mahkemesinin 23/08/2019 tarihli bilirkişi raporunda ; davacı yanca davalı yana gönderilen tutarla ilgili banka dekontunda herhangi bir açıklama bulunmaması nedeniyle Yargıtay kararları gereği anıılan tutarın borç ödemesi olabileceğini bildirmiştir.
Bilirkişi … tarafından mahkememize sunulan 05/07/2019 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle;davalı vekiline ulaşılmış, davalı tarafın defter, kayıt ve belgelerinin dava dosyası kapsamında inceleneceği tevdi edilmiş olup, alınan 03/07/2019 tarihli e- mail de, cevaben: ”Davalı tarafın defter, kayıt ve belgelerinin bilirkişi incelemesine sunulmayacağının ifade edildiği”tespit edildiğini, davalı tarafın defter ve belgelerinin incelemeye sunulmadığından Mahkemece belirlenen uyuşmazlık konularında tespit yapılamadığını, davalı tarafın inceleme günü defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmediğini takdirin mahkemeye ait olduğunu bildirmiştir.
Dava itirazın iptali davasıdır.Bilindiği üzere, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 67.maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nun 66.maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlayan bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süre içinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması halinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkar tazminatına da hükmedilebilir.(Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku, 2006, s.219,223) Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki bir ticari ilişki ve bu ilişkiden kaynaklı alacağının olduğunu iddia eden taraf bunu usulü dairesinde ispat etmesi gerekir. İspatın konusu , ispat yükünün kimde olduğu ve ispat vasıtalarının neler olduğu 6100 sayılı HMK.nun 187 ,190 ve 200’ncü maddelerinde açıkça belirtilmiştir.
İspatın konusu HMK.nun 187’nci maddede “İspatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir. Herkesçe bilinen vakıalarla, ikrar edilmiş vakıalar çekişmeli sayılmaz.” Şeklinde belirtilirken, ispat yükünün kimde olduğu ise HMK.nun 190’ncı maddesinde “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”düzenlemesi ortaya konmuştur.
İspat vasıtaları ise HMK.nun 200’ncü maddesinde “Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir.Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir.”düzenlemesi ile ispatın nasıl yapılacağı gösterilmiştir.
Bilindiği üzere, Türk Borçlar Kanunu m. 555 ve ardından gelen maddelerinde düzenlenmiş olan havale, hukuksal nitelikçe bir ödeme vasıtasıdır. Eş söyleyişle, havalenin, mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal karine mevcuttur. Bu yasal karinenin tersini (havalenin borcun ödenmesinden başka bir amaçla yapıldığını) ileri süren havaleci (muhil), bu iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. (Arif B. Kocaman, Türk Borçlar Hukukunda Havale, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü Yayını, Ankara 2001; Yüksek Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 20/04/2016 gün ve 2016/19-269 esas,2016/529 karar, 12/03/2003 gün ve 2003/3-118 E., 2003/158 K.; 10/10/2012 gün ve 2012/13-264 E., 2012/700 K. sayılı ilamları).
Somut olayda,davacı vekili,iş yapmak üzere davalıya banka havalesi ile 90.000,00 USD gönderildiğini ancak davalının edimini yerine getirmediğinden bahisle bu paranın iadesi amacıyla huzurdaki davayı açmış,davalı vekili ise gönderilen havalenin bir borcun ifası amacıyla gönderildiğini savunmuştur.Dava konusu havaleye ait banka dekontu incelendiğinde,dekontta herhangi bir açıklamanın bulunmadığı görülmektedir.Havale kural olarak mevcut bir borcun ödenmesi amacı ile yapılır.Davacı şirket tarafından davalı hesabına yapılan havalede herhangi bir kayıt bulunmamaktadır.İspat külfeti davacı tarafta olup,havalenin davalıya borç olarak verildiği, yazılı delil ile kanıtlamak zorunda olup davacı gönderilen paranın avans olarak gönderildiğini yazılı deliller ile ispat edememiştir.Davacı vekili açıkça yemin deliline dayanması nedeniyle mahkememizce kendisine yemin delili hatırlatılmış,davacı vekilinin yemin deliline dayanması üzerine davalı şirket yetkilisine yemin davetiyesi gönderilmiş,davalı şirket yetkilisinin yeminini eda etmesi sebebiyle ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM/Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken ¨44,40 peşin harcın davacı tarafından yatırılan ¨6.517,09 harçtan mahsubu ile fazla alınan ¨6.472,69 harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalının kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap edilen ¨34.254,00 ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,

5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve …. sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 28/11/2019

Başkan …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Kâtip ….
☪e-imzalıdır.☪

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.”