Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1152 E. 2019/215 K. 21.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

BAKIRKÖY (3) NO’LU ASLİYE TİCARET
MAHKEMESİ KARARIDIR

DAVA : Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
DAVA TARİHİ : 27/11/2018
KARAR TARİHİ : 21/02/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/03/2019

Mahkememizde görülmekte olan Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacılar vekili tarafından mahkememize sunulan 27/11/2018 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle; “Müvekkillerinin ticari kayıtları ve ödeme-konkordato projesi incelendiğinde; her ne kadar mevcut durumda şirket borçlarını ödeyemez hale gelmiş olsa da, şirketin ve şirket ortakları olan müvekkillerinin malvarlıkları, kârlılık oranı ve cirosu gözetildiğinde yaratılacak kaynak ve ek kaynaklar ile müvekkil şirketin içine düşmüş olduğu ödeme güçlüğünü yenerek faaliyetlerini sürdürebileceğini, Müvekkillerin konkordato projesinin şirketin özvarlığının ortaya çıkmasına büyük yardımının dokunacağını, ödeme projesinin öngörülen şekilde uygulandığı, gerekli tedbirlerin Mahkemenizce alınması ve devam eden işlerden beklenen gelirin şirket aktifine girmesi halinde şirketin borcunu ödeyemez durumdan kurtulabileceğinin görüleceğini, Bu durumda Müvekkillerinin borçlarını yapılandırma mühleti ve fırsatı vermeden iflasa sürüklenmesini beklemek, yüzlerce alacaklıyı, sektöründe markalaşmış ve tanınmış bir işletmenin kapanmasına şirket çalışanlarını ve ailelerini mağdur ederek, doğrudan ve dolaylı olarak piyasadaki birçok gerçek ve tüzel kişiye zincirleme şekilde büyük zararlar vereceğini, müvekkili ….’in müvekkili şirketin %52 pay sahibi ve ortağı, müvekkil ….’in % 48 pay sahibi ve ortağı olduğunu, müvekkillerinin şirketin tüm borçlarında da aynı zamanda müteselsil kefil olduklarını, müvekkil şirketin içine düşmüş olduğu bu ödeme güçlüğünü yenmek için çaba ve emek gösterdiklerini, müvekkili şirketin borçları ile müvekkil şirketin ortakları arasında organik bir bağ ve tam bir entegrasyon olduğunu, bu bağlamda, müvekkil şirket ortağı şirket tarafından üstlenilen borçlarda ve özellikle kredi ilişkilerinde birbirlerinin müşterek borçlusu ve müteselsil kefili durumunda olduğunu, bu nedenle de konkordatonun başarılı olabilmesi için hem müvekkil şirket hem de müvekkil şirketin ortağı içinde konkordato mühleti talep etmek zorunluluğu hasıl olduğunu, alacaklarının büyük kısmının tahsil edilememesi, sektör itibariyle atılımların çok büyük kısmının dövizli fiyatlanması neticesinde banka kredisi kullanmak zorunda kalınmış olması sebebiyle kurlarda ve faizlerdeki artışlarda meydana gelen olumsuzlukların, ülke ekonomisinde beklentilerin ötesi olumsuz gelişmelerin yaşanması, şirketin alacaklarım tahsil edememesi veya geç tahsil etmesi, buna bağlı banka ve diğer borçlarında temerrüde düşmesi, banka temerrüt faizlerinin çok yüksek olması, kurlarda ki aşırı dengesizlik, stabil olmayan piyasa koşulları, müvekkillerinin OHAL sürecinden fazlasıyla etkilendiğini, özellikle ülkemizde yaşanan bu kanlı darbe girişimi dolayısıyla yaşanan ekonomik kriz müvekkil şirketi de etkilediğini ve bu durumun yüksek hadlerdeki kredi faizlerinin vadelerinde ödenmesini engellediği gibi, kur farklarının sürekli artışı, iç piyasada kendisini gösteren satış güçlükleri de müvekkil şirketin ödeme güçlüğüne düşmesinin başlıca nedenlerini oluşturduğunu, müvekkil şirketin ve şirketin ortaklarının ödeme güçlüğünden ve bu güçlük dolayısıyla müvekkil şirket aleyhine yapılan ve yapılacak olan icralardan dolayı borca batık duruma düşeceği ve dolayısıyla iflastan kurtulmak ve yine borçlarını vadesinde ödeyememesi dolayısıyla borçlarını ödeyebilmek ve şirketin faaliyetlerini devam ettirebilmek için İLK , 285 maddesi uyarınca konkordato mühleti talebinde bulunmak zarureti hasıl olduğunu, müvekkillerinin vadesi gelen borçlarım zamanında ödeyememesi, icra takipleri dolayısıyla işletmesinin faaliyetinin sona erecek olması, borçlarını vadesinde ödeyememe tehlikesinde bulunması dolayısıyla ÎİK 285, vd. maddeleri uyarınca, iflastan kurtulmak ve işletmesinin faaliyetlerini sürdürmesi ile borçlarını ödemek için konkordato talebinde bulunduğunu, müvekkili şirket ve ortaklarının sadece vade konkordatosu talebinde bulunduğunu, Buna göre tüm alacaklıların alacaklarının tamamının konkordatonun Asliye Ticaret Mahkemesi ’nce onanmasına ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren üç yıl içerisinde üçer aylık eşit taksitlerle ödeme teklifinde bulunduklarını, müvekkili şirketin hali hazırda iflasına karar verildiğinde malvarlığının cebri icra yoluyla (iflas tasfiyesi yoluyla) satılması durumunda, alacaklıların alacaklarının ancak %40′ m hatta bir çok alacaklının iflas tasfiyesi neticesinde hiç bir pay alamayacağı, alacak olanlarında iflas tasfiyesine İlişkin uzun sürecin sonunda % 40 gibi alacağına kavuşacağı maddi gerçekliği karşısında müvekkil şirketin konkordato teklifinin alacaklılarca kabulü halinde alacaklılar alacaklarının %100 ’nı üç yıl içerisinde elde edecekleri gibi müvekkil şirkette faaliyetlerine devam edebilecek hem istihdam yaratacak hem de ülkemize katma değer oluşturacağını, müvekkili şirket ve şirket ortakları İLK. 286. maddesi uyarınca konkordato talebine eklenmesi gereken belgeleri hazırladıklarını ve eksiksiz olarak dilekçe ekinde sayın mahkemeye sunduklarını, müvekkil şirketin, sundukları malî, ticarî ve hukuki belgelerden de anlaşılacağı üzere, müvekkil şirketin teklif ettiği işbu konkordato büyük ölçüde başarı olasılığına sahip olduğunu, Müvekkil şirketin talep ve teklifinin malvarlığının durumuna uygun olup, firmanın geçmişteki saygın ticari yaşamına nazaran alacaklıları zarara uğratma kastından da tamamen âri bulunduğunu. İİK. 286 maddesinde belirtilen belgeler tam ve eksiksiz olarak dilekçem ekinde Sayın Mahkemeye sunulduğunu, Müvekkil şirketin ve ortaklarının malvarlığının korunması yönünden geçici mühlet kararı verilmesini talep ettiklerini, mahkemece re’sen tespit edilecek sebepler ile istemlerinin kabulünü, tensip kararı ile birlikte İİK 287 mad. gereği müvekkilleri hakkında Üç ay süre ile geçici mühlet kararı verilmesini, müvekkili şirket ve ortaklarına bir yıl süre ile kesin mühlet verilmesini, komiser tayin edilerek, gerekti sürecin yürütülmesini ’’ talep ve dava etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava, İİK’nın 285 ve devamı maddelerince açılan konkordato talebine ilişkindir.
Mahkememiz dosyasında düzenlenen tensip tutanağı uyarınca belirtilen gider avansı eksikliğinin borçlular vekilince süresinde tamamlanması üzerine borçlular hakkında üç ay süre ile geçici mühlet verilmesine ve geçici konkordato komiser heyeti görevlendirilmesine,ilgili kurumlara gereken bildirimlerin ve ilanların yapıldığı,borçluların malvarlığının muhafazası için gerekli görülen bütün tedbirlerin alındığı görülmüştür.
Geçici komiser heyetinin toplantı tutanağı ile; konkordato talep eden şirketin tüm malvarlıklarının rayiç değerlerinin tespit ettirilmesine, şirket malvarlıklarının rayiç değerlerinin tespiti işlemi teknik ve özel bilgiyi gerektirdiğinden bu konuda bilirkişiye başvurulmasına, şirkete ait stoklar hesabı altındaki gayrimenkullerin ve binalar hesabı altındaki gayrimenkullerin rayiç değerlerinin tespiti için bilirkişi görevlendirilmesine dair toplantı tutanağı mahkememizce onaylanmıştır.
Konkordato geçici komiseri … tarafından mahkememize sunulan 25/12/2018 havale tarihli geçici komiser ön raporunda özetle; Mahkemece geçici konkordato komiseri olarak görevlendirilmesi üzerine, 07/12/2018 tarihinde şirket merkezine gidilerek, şirket yetkilileri İle toplantı yapıldığı; toplantıda öncelikle, şirketin faaliyet alanı, şirketin yönetim yapısı ve şirketi konkordato başvurusunda bulunmaya iten sebepler hakkında bilgiler alındığı, daha sonra komiser olarak yetki, görev ve sorumlukları hakkında bilgilendirmede bulunulduğu, yapılan ilk incelemelerde borçlu şirketin 31/10/2018 tarihi itibariyle özkaynaklarının (+) ¨18.327.687,94 olduğu; kaydi değerlere göre şirketin ¨15.050.000,00 olan sermayesini fazlasıyla koruduğu; kaydi değerlere göre hazırlanmış bilançoya göre şirketin borca batık durumda olmadığı; ancak borca batıklığın, TTK m.376/III hükmüne göre, aktiflerin muhtemel satış fiyatları (rayiç değerleri) nazara alınarak düzenlenecek ara bilançoya göre tespit edilebileceği, rayiç değerlere göre şirketin borca batık olup olmadığım saptamak için, şirket malvarlıklarının rayiç değerlerinin bilirkişi vasıtasıyla tespit ettirilmesi gerektiği ancak bunun için zamana ihtiyaç bulunduğu; bu nedenle, hazırlanan raporda, rayiç değerlere göre hazırlanmış bilançoya göre şirketin borca batık olup olmadığı konusunda bir bilgilendirmede bulunulamadığı;Malvarlıklarının rayiç değerlemelerinin tespitinin geçici mühlet içerisinde tamamlanmasının hedeflendiği, davacı şirketin çalışma kabiliyetini kaybetmediği; mevcut taşıt ve gayrimenkul stokları ile 6 çalışanının bulunduğu, personel ücretlerinin düzenli olarak ödendiği, kamuya olan borçların 7143 Sayılı yasa kapsamında taksitlendirilmiş olduğu, borçlu şirketin konkordato talep etmesinin yegane ve tek sebebi olarak; işletme sermayesinden daha yüksek bir miktarda dış kaynaktan borç kullanımı olduğunun değerlendirildiği, bu dış kaynaktan kullanılan kredilerin, satış amaçlı lüks araç ve yatırım/satış amaçlı gayrimenkul alımmda kullanıldığı, ancak ekonomik kriz ve piyasalardaki durgunluk sebebi ile bu araç ve gayrimenkullerin satılarak nakde dönüştürülememesi sebebiyle şirketin vadesi gelen kredi borçlarını ödeyemediği, konkordato ön projesinde zikredilen borç rakamı ile, şirketin ticari defter kayıtlarındaki borç rakamının uyumlu olduğu; ancak; ön projede, borçlu şirketin konkordatoya tabi borç rakamı olarak yer verilen ¨10.451.697,88’nin, ¨10.079.902,00’sinin verilen sipariş avansından kaynaklandığı, şirket yetkilileri tarafından gayrimenkul alımı için verilen bu avanslar karşılığında, gayrimenkullerin alınamadığının beyan edildiği, hal böyle olunca, ¨10.079.902,00’nin şirketin gerçek bir borcu olmadığı, verilen bu avanslar için karşı taraflarca icra takibi başlatıldığı ve şirketin bu takiplere karşı menfi tespit davası açılacağı beyan edildiğinden, keza zaten olası bir kesin mühlet halinde bu rakamlar karşılığında herhangi bir alım olmadığı için alacak olarak da kabul edilmeyeceğinden, şirketin gerçek konkordatoya tabi alacak rakamının ¨371.795,88 olacağı ve borçlu şirketin toplam borcunun %2’sine denk geleceği, kalan %98’lik borcun kredi kullanımına/Bankalara olan borç olduğu ve İpotekler ile teminat altına alınmış olduğu, ancak; bu ipoteklerin cebri icra ile satılması halinde, alacaklı olan kredi kurumlarının alacaklarına tam olarak kavuşamayacağı değerlendirildiğinde, İİK 308/h mad. gereğince borçlu şirketin bu alacaklılann 3/2’si ile anlaşarak yapılandırma yapması halinde, bu alacaklılann alacağının tamamına kavuşabileceği, keza sunulan projenin ana temasının da, ipotekli olan bu taşıt ve gayrimenkullerin anlaşma sonucunda satılarak borçların ödenmesi yoluna gitmek olduğu, borçlu şirket ortakları …. ve ….’in, şirketin Banka ve Kredi kurumlarına olan tüm borçlarına müşterek ve müteselsilen kefil oldukları, şirketin borçlarını ödeyememesi durumunda, bu kişilerin varlıklarının şirket borçlarım ödemeye yetmeyeceği, davacı gerçek kişilerin şirketin sunduğu ön proje ile borçlann ödenmesini taleplerinin yerinde görüldüğü, şirket malvarlıklarının rayiç değerleri henüz tespit edilemediğinden ve de en önemlisi şirketin konkordatoya tabi gerçek alacakları üzerinden yeniden revize proje hazırlanarak, ivedilikle sayın mahkemeye sunulması gerektiğinden, ön projenin gerçekleştirilebilir olup olmadığı konusunda bu noktada yapılacak değerlendirmelerin çok da sağlıklı olmayacağı kanaati ile rapor sunmuştur.
Geçici komiser … tarafından mahkememize sunulan 19/022019 havale tarihli 2.raporunda özetle; Konkordato komiseri olarak 31/12/2018 tarihli mali verilerin ve rapor tarihi itibariyle şirketin faaliyetlerinin gözlemlenmesi neticesinde; şirketin, konkordato talebine dayanak 31/10/2018 tarihi ile işbu rapor tarihi arasındaki yaklaşık 4,5 aylık süreçte esas faaliyeti çerçevesinde hiçbir araç satışı veya başka bir ticari faaliyeti neticesinde elde edilen bir geliri olmadığı, şirkette 31/12/2018 tarihi itibariyle 5 personel istihdam edildiği, 31/12/2018 tarihi itibariyle kaydi değerli özkaynaklannın pozitif yönde +¨10.464.249,12L olduğu ve kaydi değerli bilançoya göre şirketin borca batık olmadığı, ayrıca şirket ortaklarının ¨5.000.000,00 ödenmemiş sermaye taahhüdü bulunduğu, rayiç değerlere göre şirketin borca batık olup olmadığını saptamak için, şirket malvarlıklarının rayiç değerlerinin bilirkişi vasıtasıyla tespit ettirilmesi gerektiği, rapor içeriğinde gerekçeleri ile izah edildiği üzere, rapor tarihi itibariyle şirketin rayiç değerli özkaynaklarının ve dolayısıyla borca batık olup olmadığının tespit edilemediği, konkordato ön projesinin incelenmesinde tespit edilen ve ön raporda izah edilen, şirketin gerçek konkordatoya tabi alacak rakamının tespit edilerek, buna göre revize proje hazırlanması hususundaki eksikliğin rapor tarihi itibariyle giderilmediği, tüm bu hususlann haricinde; rapor içerisinde detaylı bir şekilde izah edilen nedenlerle; gerek davacı şirketin Konkordato ön projesinde dayandığı 31/10/2018 tarihli mali verilerinin sehven de olsa gerçeği yansıtmaması ve gerçek mali duruma göre hazırlanmamış bir projenin başarıya ulaşma imkanı olmaması, gerekse gelinen aşamada davacı şirketin mali durumunda bir düzelme olmaması ve düzelme olacağına dairde emareler bulunmaması nedeniyle, konkordatonun başarıya ulaşması ihtimali bulunmadığının düşünüldüğü ve buna göre de davacı şirketin geçici mühletin uzatılması talebinin uygun düşmediğinin sayın mahkemenizin takdirlerinde olduğu kanaati ile rapor sunulmuştur.
Dava, adi konkordato istemli olarak açılmış olup, İİK’nun 285.maddesine göre borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlu, vade verilmek suretiyle veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflastan kurtulmak için konkordato talep edebilir.
İİK’nun 287.maddesinde borçlunun iyileşmesi ve konkordatonun tasdiki ihtimali “konkordatonun başarı şansı” olarak nitelendirilmiştir.
Mahkemenin kesin mühlet kararını verebilmesi için konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olması gerekmektedir.
İİK’nun 289/1 maddesinde mahkemenin kesin mühlet hakkındaki kararını geçici mühlet içinde vereceği düzenlenmiştir.
İİK’nun 288/1 maddesinde geçici mühletin kesin mühletin sonuçlarını doğuracağı, İİK’nun 292.maddesinde ise iflasa tabi borçlu bakımından kesin mühletin verilmesinden sonra gerçekleşecek durumlarda mahkemenin kesin mühleti kaldırarak konkordato talebinin reddine ve borçlunun iflasına resen karar vereceği düzenlenmiştir. Konkordatonun başarıya ulaşamayacağının anlaşılması hali aynı maddenin b bendinde hüküm altına alınmıştır. Yani, konkordatonun başarıya ulaşmayacağının anlaşılması kesin mühletin kaldırılmasını gerektiren hallerdendir. “Mühlet içinde, iyileşmenin ya da alacaklıların konkordatoyu kabulünün mümkün olmayacağının anlaşılması ya da konkordatoyu tasdik etmeyeceğinin açık olması, tasdik şartlarının mevcut olmadığının önceden anlaşılması halinde de konkordato mühleti kaldırılarak talep reddedilecek ve şartlar yerine gelmişse borçlunun iflasına karar verilebilecektir.
İİK’nun 285.maddesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere “borca batık olmamakla birlikte borç ödemeden aciz halinde bulunan bir borçlunun vade konkordatosu istemesi mümkündür. Diğer bir deyişle, mevcudu borçlarının tamamını ödeyebilecek durumda olan bir borçlunun mallarını o anda satarak vadesi gelmiş bütün borçlarını ödemesi mümkün değilse, o zaman borçlu borçlarını yüzde yüz, yani tamamen ödeme taahhüdünde bulunarak alacaklılarından kendisine bir mühlet verilmesini isteyebilir (vade konkordatosu) Bu durumdaki bir borçlunun normal olarak tenzilat konkordatosu isteyebilmesi mümkün olmamak gerekir. Zira böyle bir teklif, ödenmesi “teklif edilen meblağın borçlunun kaynakları ile orantılı olması” şartına uygun düşmez.”
Yine İİK’nun 305/1-a bendinde adi konkordatoda teklif edilen tutarın, borçlunun iflası halinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması, malvarlığının terki suretiyle konkordatoda paraya çevirme halinde elde edilen hasılat veya üçüncü kişi tarafından teklif edilen tutarın iflas yoluyla tasfiye halinde elde edilebilecek bedelden faza olacağının anlaşılması, b bendinde teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması hükümleri birlikte değerlendirildiğinde tenzilat konkordatosunun borca batık borçluları için başvurulabilecek yol olduğu anlaşılmaktadır.
Borca batık olmayan borçlunun tenzilat konkordatosu teklif etmesi halinde bu teklif, bir taraftan teklif edilen tutarın borçlunun iflası halinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olması (İİK m,305,f1,b(a)) şartı, diğer taraftan da teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması (İİK m.305.f.1,b) şartı yerine gelmediğinden tasdik edilmeyecektir.(…./…./…/…/… …,Yeni Konkordato Hukuku, Ankara 2018, s.122,123,124)
Yine vade konkordatosu bakımından “….borçluya vade konkordatosu yoluyla da olsa, uzun yıllar faizden kurtulmasını sağlayacak biçimde konkordato bağıtlamak olanağının tanınamayacağı açıktır….Özellikle, yüksek tutarlı borçları kapsayan konkordatolarda, borçlunun çalışarak borçlarını ödemesi uzun yıllara bağlıdır. Borçluya….uzun ödeme süreleri sağlayan bir konkordatonun aktifin borçları tamamen karşıladığı durumlarda kabulü sözkonusu olamaz….Bu gibi durumlarda ….uzun ödeme süresini içeren faizsiz ödeme tekliflerinin kabulüne imkan yoktur.” (…./…., Konkordato ve Yeniden Yapılandırma Hukuku,3.Bası,İstanbul 2017,s.94-95)
Tüm bu belirlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Davacı şirketin kaydi değerlere göre hazırlanmış bilançosuna göre borca batık durumda değildir. Şirketin esas faaliyeti araç kiralama olup elde edilen gelirler temel olarak bu işten sağlanmaktadır.Davacı tarafça konkordato ön projesi dışında revize proje sunulmamış olup, sunulan ön projede eldeki lüks araçların kiralanıp elde edilecek gelirler ve sermaye artırımı ile projenin başarıya ulaşacağı öngörülmüş ilave bir kaynak yaratılmamıştır.Konkordato geçici komiseri raporunda,şirketin tüm çabalara rağmen rayiç değerler üzerinden borca batık olup olmadığının tespitinin yaptırılamadığı buna göre davacı şirketin komiser ile eş güdümlü çalışmadığı,projenin başarıya ulaşması için komisere gerekli bilgilerin aktarılmadığı gibi şirket kayıtlarının da gerçeği yansıtmadığı,geçici mühletin ilan tarihinden itibaren şirketin herhangi bir gelir elde etmediği, görülmektedir.İİK’nun 290/1-a bendinde konkordato projesinin tamamlanmasına katkıda bulunmanın konkordato komiserinin görevlerinden olduğu düzenlenmiş ise de, proje konkordato talep edene aittir ve gerekli görüldüğü taktirde revize proje sunulması de davacının görevidir. Buna rağmen gerek verilen ilk 3 aylık geçici mühlet süresi içerisinde, revize proje sunulmamış, konkordatonun başarıya ulaşacağına dair inandırıcı kanıtlar sunulmaya yönelik adımlar atılmamıştır. Bilakis mahkememizce verilen geçici mühlet süresi içerisinde geçici mühlet verildiği andaki verilerden önemli ölçüde farklı bir tablo ile de karşılaşılmamıştır.Bu dönem içerisinde davacı şirket herhangi bir gelir getirici faaliyet içinde bulunmamıştır.Ön projede her ne kadar sermaye artırımı öngörülmüş ise de,buna ilişkin kararlar alınmadığı gibi ortakların ¨5.000.000,00 tutarında sermaye borçlarının olduğu da gözönüne alındığında projede yer alan sermaye artırımı taahhüdünün inandırıcı olmadığı açıktır.Bunun dışında davacı, projesinde her ne kadar tenzilat talep etmekta ve konkordatoya tabi borçlar ile ilgili faiz ödenmeyeceğini bildirmesi ve bunun yukarıda da açıklandığı gibi tenzilat konkordatosu olarak değerlendirilmesi gerekli olup davacı şirket borca batık olmadığından projenin bu yönüyle de davacının malvarlığı ile uyumlu olduğunu söyleyebilme imkanı bulunmamaktadır.
Netice olarak borçlu şirketin kesin mühlet alabilmesi, mali durumunu iyileştirebileceği veya konkordatonun tasdik edileceğinin inandırıcı şekilde ispat edilmesine bağlıdır. Dosya kapsamı, sunulan mali tablolar ve geçici komiser raporları birlikte somut olarak değerlendirildiğinde konkordatonun başarıya ulaşması ihtimalinin bulunduğunun inandırıcı şekilde ispatlanamadığı anlaşıldığından davacı şirketin konkordato davasının reddine ve geçici mühletin kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Somut uyuşmazlıkta konkordato talep eden şirket yanında şirket ortağı olan gerçek kişilerin de şirketin kredilerine müteselsil kefil olması nedeniyle konkordato talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır.Borçlu gerçek kişiler tarafından sunulan ön projelerde konkordatonun başarısının borçlu şirketin konkordatosunun başarısına bağlanmakta olup kendilerine özgü konkordato tedbiri ve hedefi içermediği, bu açıdan da ön projelerin uygulanabilir olmasının mümkün gözükmediği,gerçek kişi borçluların, sadece alacaklıların icra tehdidinden kurtulmak amacı ile konkordato talep etmesinin bu müessesenin amaçlarına uygun düşmediği ve davacı şirkete ait projenin kabul görmeyip konkordato talebinin reddine karar verilmesi gözönüne alındığında gerçek kişi davacıların da davasının reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM/Yukarıda açıklandığı üzere:
1-Borçlular vekilinin geçici mühletin uzatılmasına ilişkin talebinin Reddi ile borçluların konkordato taleplerinin REDDİNE, ve borçlular hakkında verilen geçici mühletin KALDIRILMASINA,
2-Borçlular hakkında tensip ile birlikte verilen tüm tedbirlerin KALDIRILMASINA,
3-Geçici mühletin ve borçlular hakkında verilen tedbirlerin kaldırılmasına ilişkin kararın İİK’nın 288 nci maddenin üçüncü fıkrası yollamasıyla aynı maddenin ikinci fıkrası uyarınca Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi ile Basın-İlân Kurumu Resmî ilân Portalında İLÂNINA,
4-Geçici komiserin görevine son VERİLMESİNE,
5-Geçici komiser olarak görevlendirilen komiserin bugün itibariyle görevinin sona erdiğinin İstanbul Bilirkişilik Bölge Kurulu’na BİLDİRİLMESİNE,
6-Alınması gerekli ¨44,40 karar ve ilam harcından peşin alınan ¨35,90 harcın mahsubu ile bakiye ¨8,50 harcın davacılardan alınarak hazineye İRAT KAYDINA,
7-Davacıların yaptıkları yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde BIRAKILMASINA,
8-Müdahil …. Bankası Anonim Şirketi tarafından sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde İADESİNE
9-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafından peşin olarak yatırılan ¨270,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısım ile iflas avansının karar kesinleştiğinde davacılara İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 164/2 nci madde hükmü uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile 10 gün içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere borçlu …. ve borçlular vekilleri ile bir kısım müdahiller vekillerinin yüzlerine karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.21/02/2019

BAŞKAN …
☪e-imzalıdır.☪
ÜYE ….
☪e-imzalıdır.☪
ÜYE ….
☪e-imzalıdır.☪
KATİP ….
☪e-imzalıdır.☪

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.”