Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1005 E. 2019/710 K. 03.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1005 Esas
KARAR NO : 2019/710

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 26/10/2007
KARAR TARİHİ : 03/07/2019
K.YAZIM TARİHİ : 19/07/2019
Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacının vekil aracılığıyla verdiği asıl davaya ilişkin 26/10/2007 harçlandırma tarihli dilekçesi ile davacı şirket olarak davalı kooperatif ile aralarında inşaat sözleşmesi düzenlendiği, sözleşme gereğ….Mevkii … adada kayıtlı taşınmaz üzerindeki 6-14-16-17 bloklarda 286 adet …. ada ….blokta 64 adet, …. ada 1.blokta 94 adet olmak üzere toplam 444 konutun yükleniciliğini üstlendiği, asıl sözleşmenin değişen maddelerinin tekrar düzenlenmesi ile yeniden yapılan değişiklik sözleşmesi olan düzenleme şeklinde arsa payı karşılığı inşaat yapım ve gayrimenkul devir sözleşmesi bulunduğu, sözleşmenin 4.maddesinde öngörülen şekilde davalının ödemelerini yapmadığı, ancak davacı olarak büyük fedakarlıklarla işe devam ettikleri, edimlerini ifa ettikleri, inşaat maliyetinin üye ödentilerinden karşılanması sebebiyle boş

üyeliklerin yerleri dolana kadar giderlerin davacının kendi bütçesinden karşılandığı ve işin gecikmesinin bu şekilde önlenmeye çalışıldığı, 1999 yılında ülkede yaşanan felaket zamanında dahi devam ettikleri ancak deprem akabinde davalı ödemelerinin tamamen durduğu, yapım sözleşmesinin birinci ve ikinci kısım olarak ayrı ayrı düzenlendiği, yapım ve ödemelerin, teslim zamanlarının, tapu devirlerinin burada açıkça düzenlendiği ve 31 Mayıs 1999 yılından eski birim ile 2.115.509.615.597-TL, 31/05/2000 yılından 517.018.970.781-TL olmak üzere toplam 2.632.528.586.376-TL hakedişi tahakkuk ettiği, karşı tarafça imzalanıp onaylandığı halde ödemesinin yapılmadığı, inşaat seviyesinin aynı zamanda teknik heyet ile ve mahkeme marifetiyle tespitinin yapıldığı belirtilerek davacının hakedişleri alamamış olması ve aradan geçen zaman sebebiyle büyük zararların doğduğu ve maddi olarak yıkıma uğradığı gerekçesiyle neticeten … adadaki taşınmazlar üzerinde yer alan 4 adet blok ve … ada 3.blok ile …. ada 1.bloğun kayıtlarına tedbir konularak temerrüdden itibaren en yüksek banka faizi ile fiili ödeme ve tahsil anında alınan ve kullanılan malzemelerin bir önceki bedeline ilave edilerek hesaplanacak farkın da eklenmesi suretiyle davalıdan tahsili, sözleşme gereği tekabül edecek dairelerin adına tescili talep ve dava olunmuştur.
Yargılama devam ederken uzun süre bir diğer mahkemede yargılaması devam eden aynı davacının bu kez yer sahibi ….Kooperatifi aleyhine aynı iddialardan bahisle aynı bedelle aynı talepler ile dava açtığı ve sebepsiz zenginleşme bedeli olan 10.000,00-TL’nin bu davalıdan tahsilini istediği, davalıyı işin ve arsanın asıl maliki olarak hasım gösterdiği davanın mahkememiz dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
Birleşen dava dosyasında davalı …Kooperatifi vekilinin vermiş olduğu cevap dilekçesi ile davacının kendi kooperatiflerinin ortağı olmadığı, aralarında sözleşmesel ilişki kurulmadığı, bu sebeple kendilerinden herhangi bir talepte bulunma hakkının bulunmadığı, kendilerinin asıl davadaki davalı ile aralarında kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzaladığı, ancak yüklenici olarak asıl dosya davalısının edimlerini yerine getiremediği, inşaat faaliyetlerinin durduğu, yüklenicinin edimini yerine getirmemesi sebebiyle hisse devir talep hakkını elde edemediği, yüklenici edimini tam olarak yerine getirdiği takdirde davacının taleplerini yükleniciye karşı ileri sürebileceği, bununla birlikte yüklenici talebi üzerine kooperatif üyelerinden bazı bağımsız bölümlerin devrinin gerçekleştirildiği, ancak inşaat yarım bırakıldığından fazladan devreden haklar varsa bu hakların saklı tutulduğu, inşaat tamamlanmadığı için sebepsiz zenginleşmenin söz konusu olmadığı belirtilerek husumet ve esas yönden davanın reddi talep olunmuştur.
Dava nitelik olarak davacı ile ….Kooperatifi arasında düzenlenen sözleşmeye dayalı edimlerin belli bir kısmının yerine getirilmesine rağmen hakediş tutarının tamamının ödenmediği iddiasına dayalı bakiye hakediş bedelinin şimdilik 10.000,00-TL’sinin davalıdan tahsiline ve edim karşılığı bir kısım dairelerin adına tesciline ilişkin alacak ve tescil, birleşen dava yönünden aynı alacağın davalı yer sahibi kooperatif uhdesinde sebepsiz zenginleşme yarattığı iddiasına dayalı alacak davasıdır.
Toplanan deliller, bilirkişi raporları ve dosya kapsamı ele alınarak asıl dava yönünden davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, birleşen dava yönünden ise; davalı arsa sahibi kooperatif yönünden ise belirli bir imalat seviyesine gelen iş nedeniyle uhdesinde sebepsiz zenginleşme yarattığı ve bu nedenle bu sebepsiz zenginleşmenin alacaklısının imalatı yapan davacı şirket olduğu, dosyadaki talebin ıslahen 159.284,70-TL’ye davacı tarafça çıkarıldığı, her ne kadar rapora vaki itiraz sonrası imalat bedellerinin dava tarihi itibariyle karşılığı daha fazla belirlenmiş ise de, davada ıslahın birden fazla yapılamayacağı ve ıslah edilen bedel üzerinden bu nedenle değerlendirme yapılacağı kanaatiyle, davada ilk alınan bilirkişi raporundaki belirleme üzerinden yapılan ıslah miktarı da gözetilerek neticeten 159.284,70-TL’lik davacı alacağının 10.000,00-TL’lik kısmının birleşen dosya açısından dava tarihinden itibaren, 149.284,70-TL’lik kısmının ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte bu davalıdan alınarak davacıya

verilmesine, birleşen davada davalı ….Kooperatifi’ne yönelik iptal ve tescil istemleri hakkında herhangi bir talepleri olmadığı da gözetilerek bu kısım talepleri ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, 2.kez yapılan ve harçlandırılan ıslah bedeli de gözetilerek fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir. Taraf vekillerinin temyizi üzerine TC Yargıtay …. HD …. Esas …. Karar sayılı 01/02/2017 tarihli kararı ile davacı vekilinin tüm temyize ilişkin itirazlarının reddine, birleşen dosyada davalı ….Kooperatifi vekilinin ise temyiz sebeplerinin kabulü ile taraflar arasında sözleşmesel bir ilişkinin bulunmadığı, davalının borcu üstlendiğine ilişkin herhangi bir beyanının olmadığı gerekçesi ile davanın reddi gerektiği gözetilmeden verilen hükmün bozulmasına karar vermiştir.
6100 sayılı HMK’nın dava şartlarını düzenleyen 114/1-d maddesindeki dava ehliyeti, fiil ehliyetinin medeni usûl hukukunda büründüğü şeklidir. Fiil ehliyetine sahip olan bütün gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptir. Aynı Kanun’un 114/1-e maddesindeki dava takip yetkisi, davada taraf olan kişinin o davayı kendi adına yürütebilme ve talep sonucu hakkında kendi adına hüküm alabilme yetkisidir (HMK md. 53). Sözü edilen kurum, şeklî taraf kuramının kabulünün sonucu olarak ortaya çıkmış ve sözü edilen kuramı tamamlamak amacıyla geliştirilmiştir. Davayı takip yetkisi, maddi hukuktaki tasarruf yetkisinin usul hukundaki karşılığını oluşturur. Ayrıca, bu kavram, davada taraf olmadığı hâlde kanun gereği taraf gibi davranmakla görevli kılınmış olanların hukukî konumlarının açıklanmasında başvurulan bir kavram konumundadır. Kural olarak taraf ehliyeti ve dava ehliyeti bulunan kişinin dava takip yetkisi vardır. Ancak bazı istisnai durumlarda davada taraf olarak gösterilen kişinin taraf ve dava ehliyeti olmasına rağmen dava takip yetkisi olmayabilir. Örn: Hakkında iflas kararı verilen kişinin taraf olduğu hukuki davalarda da istisnai durumlar dışında davayı takip yetkisi iflas idaresine aittir.
Taraf sıfatı (husumet) ise, maddi hukuka göre belirlenen, bir subjektif hakkı dava etme yetkisini ya da bir subjektif hakkın davalı olarak talep edilebilme yetkisini gösteren bir kavramdır. Taraf ehliyeti; davada taraf olabilme, usulî hukuki ilişkinin süjesi olabilme ehliyetidir. Taraf ehliyetine sahip olan kişi, davada davacı veya davalı olabilecektir. Bu nedenle, taraf ehliyeti usûli bir kavramdır. Taraf ehliyetine sahip olabilmek için medeni hukuktaki hak ehliyetine sahip olmak gerekir. HMK’nın 50. maddesine göre, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan, taraf ehliyetine de sahiptir. Buna göre tüm insanlar, hak ehliyetine ve dolayısıyla taraf ehliyetine sahiptir. Dava ehliyeti ise, medeni hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir. (HMK md. 51) Fiil ehliyetine sahip olan kişi, dava ehliyetine de sahiptir ve davayı yürütebilir, usûl işlemlerini yapabilir. Reşit olan ve temyiz kudretine sahip olan kişiler fiil ehliyetine sahiptir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve dava takip yetkisi davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu subjektif hakka ilişkindir. Davacı tarafta yer alan taraf için aktif taraf sıfatı, davalı tarafta yer alan taraf için pasif taraf sıfatından söz edilebilir. Uygulamada, “sıfat” yerine “husumet” terimi de kullanılmaktadır. Sıfat dava şartı olmayıp, itirazdır. Çünkü bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir. Bu durumda ise dava esastan ret veya kabul edilir. Oysa, dava şartları davanın esasına girilmesini engelleyen niteliktedir. Ancak sıfat bir itiraz olduğundan, hâkim diğer itirazlar gibi taraf sıfatını da dava dosyasından anlayabildiği sürece kendiliğinden nazara alır. Sıfat, davada taraflardan birinin davaya konu subjektif dava hakkının bulunup bulunmadığı ile ilgili bir husustur. Tarafların sıfatının yargılama sonuna kadar devam etmesi zorunludur. Bu husus mahkemece re’sen gözönünde bulundurulmalıdır. Bir davada, taraflardan birinin, davacı ya da davalı sıfatının (aktif ya da pasif husumet sıfatının) olmadığı belirlenirse, artık bu davanın esasının çözümüne girilmeden, davanın husumet sıfatı yokluğundan reddi gerekir. Bir kişinin belli bir davada davalı veya davacı sıfatını haiz olup olmadığı şeklinde nitelendirilen husumetin ileri sürülme zamanı yasa ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi davalı veya davacı tarafından ileri sürülmesi gerekli bir def’i de değildir. Davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vakıf olunduğu takdirde re’sen nazara alınması gerekli hukuki bir durumdur.

Mahkememizce bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; elde edilen deliller ve tüm dosya kapsamından davanın eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedelinin tahsili istemiyle açıldığı, davacı taşeron ile asıl dosya davalısı kooperatif arasında inşaat yapım sözleşmesi düzenlendiği ve toplam 444 konutun yapımını davacı üstlendiği, diğer taraftan asıl ve birleşen dosya davalıları arasında 04.01.1996 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiğinin uyuşmazlık konusu olmadığı, asıl dava yönünden Yargıtay ilamının bozma konusu yapılmadığı, Uyuşmazlığın davacı ile yapılan sözleşmede taraf olmayan iş sahibi olan ….Kooperatifi’ne husumet yöneltilip yöneltilemeyeceği konusunda toplandığı.
Taşeron tarafından iş sahibi (arsa maliki) aleyhine dava açıldığı. Sözleşme ilişkisinin davacı ile bozma konusu yapılmayan asıl dosya davalısı arasında kurulumuş olduğu sözleşmelerin nispiliği prensibi uyarınca imzası bulunan tarafları bağladığı. Sözleşmede taraf olmayan ….Kooperatifi’nin borcu üstlendiğine dair bir belge ya da irade beyanı bulunmadığı. Bu nedenle bu kooperatif yönünden davanın pasif husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği gözetilerek aşağıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl dava yönünden
Yargıtay …. Hukuk dairesi….Esas …. Karar sayılı 01.02.2017 tarihli ilamında asıl dava bozma konusu yapılmadığından bu dava yönünden yeniden hüküm kurulmasına YER OLMADIĞINA,
2-Birleşen dava yönünden,
Davacının davalı …. Kooperatifi aleyhine açtığı davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
3-Birleşen dosya bakımından 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince davacı tarafından peşin ve ıslah yolu ile yatırılan 19.647,00 TL toplam harcın karar tarihine göre alınması gereken 44,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 19.602,60 TL’nin karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
4-Davalı tarafından yapılan 25,20 TL başvurma harcı, 2.721,00 TL temyiz karar harcından ibaret toplam 2.746,20 TL harcın davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Davalı tarafından yapılan 6,50 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7- Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince takdir olunan 2.725 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ….Kooperatifi’ne VERİLMESİNE ,
Dair davacı ve davalı ….vekilinin yüzüne karşı, davalı … Kooperatifi vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/07/2019

Katip …

Hakim …