Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/993 E. 2018/35 K. 18.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

BAKIRKÖY (3) NO’LU ASLİYE TİCARET
MAHKEMESİ KARARIDIR

ESAS NO : 2017/993
KARAR NO : 2018/35

DAVA : Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)
DAVA TARİHİ : 01/11/2017
KARAR TARİHİ : 18/01/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 07/02/2018

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekilinin Bakırköy nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu 01/11/2017 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde ; Davacı-müvekkili …’ın ,İstanbul Ticaret Sicili’ne … sicil numarası ile kayıtlı olan Tic. Ltd. Şti.’nin ortağı ve 06/06/2010 tarihli şirket Ortaklar Kurulu Toplantısında seçilmiş müdürü iken, şirket ortaklarından davalı …’ın, 08/11/2010 tarihinde, sahte imzalar ile Ortaklar Kurulu kararı düzenlediğini, ” müdür azli, müdür ataması ” başlıklı kararı önce Noterden onaylattığını, daha sonra ise, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü”ne ibraz ederek 23/11/2010 tarih … sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilanını sağlayarak, kendisini şirket müdürü haline getirdiğini, davacı-müvekkilinin sahtecilikten haberi olur olmaz, Büyükçekmece Cumhuriyet Savcılığına şikayet dilekçesi vediğini, Büyükçekmcce Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından … hakkında, …. Soruşturma numaralı dosya kapsamında 27/06/2013 tarihli iddianame tanzim edildiğini ve yapılan yargılama neticesinde Büyükçekmece …. Asliye Ceza Mahkemesi’nin …. Esas – … Karar sayılı dosyasında 30/12/2013 tarihinde TCK 207/1 maddesi gereğince neticede 10 ay ceza verildiğini, söz konusu mahkumiyet kararının, Yargıtay …. Ceza Dairesi’nin …. Esas – …. karar sayılı 14/09/2017 tarihli ilamı ile kesinleştiğini, söz konusu nedenlerle, şirket ortağı …, aslında ortada bir Ortaklar Kurulu toplantısı ve kararı olmamasına rağmen, sahte karar oluşturarak kendisini müdür olarak tescil ve ilan ettiğini ve sahteciliği Büyükçekmece …. Asliye Ceza Mahkemesi’nin mahkumiyet kararı ile kesinleştiğini ve bu nedenle davalı …’ın müdürlüğü de batıl hale geldiğini, davalı …’ın, … Tic. Ltd. Şti. müdürlüğünden azli ile sahte karar öncesi müdür olan davacı- müvekkili ….’ın müdürlük sıfatının devam ettiğinin tespitini ve yeniden müdür olarak atanmasına,yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı tarafa duruşma günü ve dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine karşın davaya cevap vermediği anlaşıldı.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava, davalının limited şirket müdürlüğünden azli ile davacının müdür olduğunun tespiti ve yeniden müdür olarak atanması istemine ilişkindir.
Ortaklara ait yönetme hakkı ve temsil yetkisinin kaldırılmasına ilişkin olarak 6102 s. TTK mülga TTK’dan farklı bir düzenleme getirmiştir. Limited şirketlerde müdürlerin görevden alınması, yönetim ve temsil yetkisinin geri alınması ve sınırlandırılmasını düzenleyen TTK md, 630- (1) e göre “Genel kurult müdürü veya müdürleri görevden alabilir, yönetim hakkım ve temsil yetkisini sınırlayabilir”
Görüldüğü üzere TTK md. 630’da müdürlüğün azille sona ermesi bakımından ne ortak olan müdürle ortak olmayan müdür ayrımına gidilmiş ne de müdürlük sıfatının şirket sözleşmesi ya da genel kurul kararıyla kazanılması durumları için farklı hükümler öngörmüştür. Böylece 6102 s. TTK ortak olup olmamasına, veya sözleşmeyle veya genel kurul kararıyla atanıp atanmadığına bakmaksızın genel kurul kararıyla müdür veya müdürleri görevden alma ya da yönetim hak ve temsil yetkisinin sınırlanmasına, imkân sağlamıştır.
Genel kurulda çoğunluğun sağlanamaması halinde TTK md, 630 (2) ye istinaden her ortak, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir. Şirketin pay dağılımı dikkate alındığında davalının genel kurulda azlinin veya yetkilerinin sınırlandırılmasının mümkün olmadığı görülmekledir, O halde TTK md. 630 (2) ye istinaden her bir ortak tarafından mahkemeden haklı sebeplerin varlığına istinaden müdürün azli talep edilebilir.Bununla birlikte limited şirket müdürünün azli veya temsil yetkisinin sınırlandırılmasını isteyen ortağın haklı nedenlerin varlığını ispat etmesi gerekir. Haklı sebeplerin neler olabileceği TTK md. 630 (3)’de örnekseme yoluyla sayılmıştır. Buna göre, yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunur.
Davacı, davalının aslında ortada bir ortaklar kurulu kararı toplantısı ve kararı olmamasına rağmen sahtecilik yapıp ortaklar kararı oluşturarak kendisini müdür olarak atanmasını sağladığını ve bunu sicile tescil ettirdiğini ileri sürmektedir.Bu husus kesinleşen ceza Mahkemesi kararı ile de sabittir.Ancak haklı nedene dayalı olarak açılan yönetici azli davasının dinlenebilmesi için ortada usulüne uygun bir şekilde geçerli bir genel kurul kararı ile veya esas sözleşme ile atanmış bir yöneticinin olması gerekir.Davalının müdür seçildiği ortaklar kurulu toplantısı tutanağının sahte olarak oluşturulduğu kesinleşen ceza Mahkemesi kararı ile tespit edilmiştir.Buna göre ilgili ortaklar kurulunda müdür seçimine ilişkin olarak alınan karar yok hükmündedir.
Hükümsüzlük halleri, yokluk ve butlan olarak iki alt kategoride ela alınabilir.
Kavram olarak yokluk; bir hukuki işlemin doğabilmesi için öngörülen ve kurucu nitelikte olan emredici hükümlere aykırılık halidir. Bu aykırılık, işlemin unsurlarında eksikliğe yol açar ve işlemi “yokluk” ile sakat hale getiri. Yok sayılan işlem, şeklen dahi meydana gelmemiştir. Yokluk, bunu ileri sürme konusunda hukuki menfaati bulunan herkes tarafından her zaman ileri sürülebilir ve tespit ettirilebilir, hâkim tarafından da re’sen dikkate alınır. Mahkemenin vereceği tespit hükmü, bu durumu açıklayıcı niteliktedir.
Şirketler hukukundaki emredici hükümlere göre, genel kurul kararlarının oluşabilmesi için iki kurucu unsur gereklidir: Birincisi genel kurul toplantısı yapılması, ikincisi toplantıda karar alınmasıdır. Bunların birisindeki eksiklik halinde, işlem (karar) hiç doğmamış sayılır; yani baştan itibaren yoktur. Örneğin, karar alınmadığı halde alınmış gibi gösterilirse veya Bakanlık temsilcisinin toplantıda bulunmaması halinde işlem, yoklukla sakat olacaktır.
Butlan ise; bir işlemin, konusuna ilişkin emredici hükümlere aykırı olması halidir. Eş söyleyişle, bir işlemin konusu; kanuna, ahlaka, adaba, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı ya da, imkânsız ise, bu işlem batıldır. Yokluktaki gibi, butlanda da kesin geçersizlik söz konusudur; hâkim bunu re’sen göz önünde bulundurur ve herkes bu geçersizliği, iptal davasında öngörülen üç aylık süreyle bağlı olmaksızın ileri sürebilir ve tespit ettirebilir. Yokluk ve butlan arasında sonuçları değil, sebepleri bakımından farklılık bulunmaktadır (Fatih Bilgili, Ertan Demirkapı, Şirketler Hukuku, 2012, 2. Baskı, s.190).
Yokluk, hukuki işlemeni kurucu unsurlarının veya kanunen kurucu unsur olarak kabul edilen diğer olguların gerçekleşmemesi halinde söz konusu olup davalının müdür seçimine ilişkin ortaklar kurulu kararı yok hükmünde olup ortada geçerli bir genel kurul kararı ile atanmış bir müdür olmadığından bu müdürün haklı sebeple azlinin ve önceki müdürün atanmasının istenmesi mümkün olmayıp davalının müdür seçildiği ortaklar kurulu toplantısının yok hükmünde olup açılacak dava bu kararın yok hükmünde olduğu tespiti istemi ile dava dışı şirkete karşı açılması gerektiği,davacı vekilinin açtığı davanın bu nedenlerle dinlenebilir olmadığı gibi Mahkeme tarafından genel kurulun yerine geçerek müdür ataması yapılmasına yasal olanakta bulunmadığından davanın dinlenebilir olmadığından reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davanın dinlenebilir olmadığından REDDİNE,
2-Alınması gerekli ¨35,90 karar ve ilam harcının peşin alınan ¨31,40 harçtan mahsubu ile bakiye ¨4,50 harcın davacıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,

3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨180,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı,davalının yokluğunda oy birliği ile verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 18/01/2018

BAŞKAN …

ÜYE …

ÜYE …

KÂTİP ….