Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/945 E. 2018/1147 K. 08.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/945
KARAR NO : 2018/1147

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/10/2017
KARAR TARİHİ : 08/11/2018
KARAR YAZILDIĞI TARİH : 06/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekilinin Bakırköy nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu 18/10/2017 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde; Davalı tarafından 08/07/2015 tarihinde Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas dosyasından müvekkiline kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığını, söz konusu takipten müvekkilinin 11/10/2017 tarihi itibarı ile haberdar olduğunu, öğrendiği tarih itibarı ile süresi içerisinde takibe usul ve esasa ilişkin itirazlarını sunduklarını, öncelikle müvekkiline karşı başlatılan takip kesinleşmediğini, icra dosyası içerisinde bulunan 27/07/2015 tarihinde müvekkiline ödeme emri ve senet suretinin tebliğ edildiğini gösterir tebliğ mazbatası incelendiğinde; tebligatın gerçek dışı ve usulsüz olduğu hatta evrakta sahtecilik suçunun oluştuğu tespit edileceğini, ayrıca tebligat adresi de müvekkilinin adresi olmadığını, söz konusu tebligat mazbatasında bulunan imzanın müvekkili …’e ait olmadığını, tebligatın müvekkiline yapılmadığını, mahkemece yapılacak imza incelemesi ile ortaya çıkacağını, mahkemece ivedi olarak imza incelemesi yapılması konunda karar verilerek imza incelemesi yaptırılması talep olunduğunu, mahkemece dosya incelendiğinde müvekkiline tebliğe çıkarıldığı iddia edilen ödeme emri üzerinde müvekkilinin T.C. kimlik numarası yanlış yazıldığını ve adres belirtilmediğini, takibin mesnedini oluşturan ¨500.000 bedelli 05/05/2015 tanzim tarihli ve 15/05/2015 vade tarihli senet incelendiğinde; senet üzerinde müvekkili … isminin sonradan ve farklı kalem ile yazıldığını ,müvekkilinin T.C. kimlik numarasının yanlış ve eksik yazıldığını, müvekkilinin imzası ile senet üzerindeki imzanın hiçbir benzerliğinin bulunmadığını ve yine imzanın farklı kalem ile atıldığını, mahkemece ivedi olarak incelenmesi ve senet üzerindeki imzanın sahteliğinin araştırılmasını, takibe konu senet üzerindeki imza müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin ev hanımı olduğunu ve hiç bir suretle ¨500.000,00 gibi yüksek meblağlı bir senedi imzalaması söz konusu olamayacağı gibi, bir ev hanımın bu meblağda bir senede imza atması hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalı yan ile müvekkilinin hiçbir ticari ilişkisi olmadığı gibi ticaret işi ile de uğraşmadığını, takibe konu senet incelendiğinde senet üzerinde ¨500.000,00’nin neden verildiğine dair bir ibare geçmediğini, takip dayanağı senetteki imza müvekkiline ait olmadığını, 13/10/2017 tarihinde Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına ilgililer hakkında evrakta sahtecilik suçundan dolayı suç duyurusunda bulunulduğunu, ayrıca usulsüz tebligatın tespiti için Bakırköy …. İcra Hukuk Mahkemesinde dava açıldığını, gerçeğe aykırı şekilde düzenlenmiş olan sahte senede dayalı müvekkiline karşı başlatılan takipte; takibe, borca ve ferilerine, senet üzerindeki imzaya açıkça itiraz ettiklerini, davalı firmaya ¨ 500.000,00 borçlu olmadıklarını , sonuç olarak ödeme emri tebligatının (-… barkod nolu) müvekkiline yapılmadığının ve tebliğatın usulsüz olduğunun tespit edilmesi gerektiğini, davalı firmaya ¨500.000,00 borçlu olmadıklarını, bu borca ilişkin tarafımızca senet tanzim edilmediğinin tespitini, senetteki imzanın müvekkili eli mahsulü olmadığını , takibe konu senedin müvekkili açısından kambiyo vasfı taşımadığına karar verilmesi ve Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas dosyasında takibin tedbiren durdurulmasına akabinde takibin iptalini, haksız ve kötü niyetli takip nedeniyle %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatını, tüm yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekilinin mahkememize verdiği cevap dilekçesinde; Müvekkili …. firması borçlusu …., borcuna karşılık eşi …’ün kefil olarak yer aldığını , 15/05/2015 vadeli 500.000,00 tutarlı bonoyu müvekkiline verdiğini, bonoya dayalı alacak nedeniyle Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyasından takibe geçildiğini, Borçlu ….’ün bonoda adresi mevcut olduğunu, …’ün adrsi yer almadğından ve şahıslar eş olduğundan dolayı ödeme emri bonoda borçlu adresi olarak yer alan aynı adrese ” …. Mah. …. Cad. No:…. Zeytinburnu/İstanbul” adresine gönderildiğini, tebliğ memuru tarafından tebligat …’e teslim edilmdiğini ve takibe itiraz edilmediğinden takibin kesinleştiğini, İcra takip prosedürü devam eder iken, … huzurda imza sahteliğini ileri sürerek menfi tespit davası açıldığını, Davacı … , bono üzerinde yer alan TC numarasının kendi numarası olmadığını, hatta TC Numarasının noksan olduğunu belirttiini, gerçekten bono üzerinde yer alan TC numarası ;…. iken dava dilekçesinde yer alan TC numarası …. olduğunu, böylece baş taraftaki ”…” yerine ”,…” yazıldığı gibi , son raraftaki ”….” de yer almadığını, 11 rakamdan oluşması gereken TC numarası 10 rakam olarak yer aldığını, bu farklılık … tarafından kasden mi yapılmıştır, yoksa sehven mi olmuştur, bu konunun yorumu şuan için mümkün olmadığını, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma ile açıklık kazanacağını, sonuç olarak Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …. Soruşturma sayılı dosaysının bekletici mesele yapılmasını, huzurdaki davanın davacının eşi olan … ‘e ihbar edilmesini, usul ve esas itirbariyle haksız davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yüklenmesini talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava,hukuki niteliği itibariyle,takip dayanağı bonodaki imzanın sahte olduğu gerekçesiyle,İİK’nun 72’nci maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Davacı,menfi tespit davasını sahtecilik iddiasına dayandırmıştır.Sahtelik iddiasının değerlendirilebilmesi için davacı asilin isticvabı yapılarak imza ve yazı örnekleri alınmış,davacının medarı tatbik imza asılları celp edilmiş,takip dayanağı bono aslı mahkememize sunulduktan sonra mahkememizce re’sen seçilen sahtecilik uzmanı bilirkişiden rapor alınmıştır.
Bilirkişi Prof. Dr. M. ….’un 18/09/2018 havale tarihli raporunda; Belgelerin analizi sonucunda elde edilen bulgular ışığında; inceleme konusu senette …’e atfen atılmış imzalar ile …’ün karşılaştırma belgelerindeki imzaları arasında grafolojik ve grafometrik tanı unsurları açısından saptanan önemli benzemezlikler nedeni ile, inceleme konusu 15/05/2015 vade tarihli, ¨ 500.000,00 bedelli senette …’e atfen atılan imzaların, karşılaştırma belgelerindeki imzalarına kıyasla, …’ün eli ürünü olmadığı kanaatine varıldığını bildirmiştir.
Somut olayda uyuşmazlık,davalı-alacaklı tarafından icra takibine konu edilen bonodaki imzanın davacı-borçluya ait olup olmadığı,davacının,davalıya borçlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle, menfi tespit davası ile ilgili genel bir açıklama yapılmasında ve ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır:
Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır.
Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu (İİK)’nun 72. maddesinde düzenlenmiştir.
Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir.
Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitine yöneliktir.Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır.Dayanılan hukuki ilişkinin gerçekten mevcut olmadığı icra takibine maruz kalmadan önce ileri sürülebileceği gibi, icra takibinden sonrada ileri sürülebilir.Borçlunun icra takibinden önce veya sonra menfi tespit davası açabilmesi için borçlu olmadığının tespitinde hukuki yararının bulunması şarttır.Buna rağmen, borçlunun, alacaklının harekete geçmesini beklemeden borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunabilir. Bu tür bir yararının bulunması halinde borçlu, borçlu olmadığının tespiti için dava açabilir.Bunun dışında, icra takibi taraflar arasındaki maddi ilişkiyi tespit edecek nitelikte olmadığından, alacaklının takibe girişmesinden sonra, hatta takip kesinleştikten sonra da borçlunun, borçlu olmadığının tespitini mahkemeden istemesi mümkündür.Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur.Ancak, borçlu borcunu icra dairesine ödedikten sonra, artık menfi tespit davası açamaz. Bu halde, borçlunun sırf borçlu olmadığının tespitinde, hukuki bir yararı yoktur. Bundan sonra, ödediği paranın geri alınması için bir dava açması söz konusu olur ki, bu da istirdat davasıdır (Prof. Dr. Hakan Pencanıtez, Prof. Dr. Oğuz Atalay, Doç. Dr. Meral Sungurtekin Özkan, Doç. Dr. Muhammet Özekes, İcra ve İflas Hukuku, s.156-164).
Menfi tespit davası, normal bir hukuk davası gibi açılır. Borçlu, itirazın kaldırılması sırasında tetkik merciinde (m.68-68a) ileri sürüp ispat edemediği itiraz ve def’ilerini, menfi tespit davasında yeniden ileri sürebilir; çünkü itirazın kaldırılması kararı, menfi tespit davasında kesin hüküm teşkil etmez.
Tüm bu belirlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;Dava konusu bono üzerindeki imzanın davacıya ait olmadığı,taraflar arasında temel bir ilişkinin bulunmadığı,sahtelik iddiası mutlak def’i olup herkese karşı ileri sürülebildiği,bu nedenlerle davacının davalıya borcu bulunmadığı anlaşıldığından davacının davasının kabulü ile davacının icra takibine konu edilen bonodan dolayı borçlu olmadığının tespiti ile icra takibinin borçlo-davacı yönünden iptaline,sahte imzalı bonoyu icra takibine koyan davalı-alacaklının lehtar olması,bu nedenle bono üzerindeki imzanın davacıya ait olmadığını bilebilecek durumda bulunması nedeniyle takibe girişmekte haksız ve kötüniyetli olduğu anlaşıldığından borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan davalı-alacaklı aleyhine İİK’ nın 72/5 nci maddesi uyarınca alacağın %20’si oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davanın KABULÜ ile; davacının Bakırköy … İcra Müdürlüğünün…. esas sayılı takip dosyasından, takibe konu , 05/05/2015 düzenleme ,15/05/2015 vade tarihli ve ¨500.000,00 bedelli bonodan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespiti ile icra takibinin borçlu -davacı yönünden İPTALİNE
2-Davacı aleyhine başlatılan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından İİK’nun 72/5. Maddesi uyarınca takip konusu alacağın %20’si üzerinden hesap edilen ¨100.000,00 kötü niyet tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
3-Alınması gerekli ¨34.155,00 karar ve ilam harcından peşin alınan ¨8.538,75 harcın mahsubu ile bakiye ¨25.616,25 harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
4-Davacı tarafından ödenen ¨31,40 Başvurma Harcı , ¨8.538,75 Peşin Harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan 17 tebligat + posta ücreti ¨239,75, bir bilirkişi inceleme ücreti ¨800,00 olmak üzere toplam ¨1.039,75 yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen ¨33.950,00 ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
7-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨542,50 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, oy birliği ile verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 08/11/2018

BAŞKAN …

ÜYE …

ÜYE …

KÂTİP …