Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/928 E. 2018/171 K. 16.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
BAKIRKÖY
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/928 Esas
KARAR NO : 2018/171

DAVA : Tanıma ve Tenfiz
DAVA TARİHİ : 01/10/2013
KARAR TARİHİ : 16/02/2018
K.YAZIM TARİHİ : 01/03/2018
Mahkememizde görülmekte olan Tanıma ve Tenfiz davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkilinin İtalya merkezli bir şirket olduğunu, davalının taraflar arasındaki akdi ilişkiden (ticari satımdan) kaynaklanan 250.000 kg pamuk teslim etme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, dava konusu malın dava dışı 3. kişilerden alınmak zorunda kalınması nedeni ile doğan fiyat farkına dayalı zararın tazmini istemiyle Udine Mahkemesi’nde açtıkları dava sonucu belirlenen 105.000 USD tutarındaki tazminat bedelinin davalıdan tahsiline karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini beyanla HMK 392 ve İİK 259. maddeleri gereği dava konusu alacağı teminat altına almak üzere davalının menkul ve gayrimenkul malları ile 3. Kişilerdeki hak ve alacakları üzerine teminatsız olarak ihtiyati haciz kararı verilmesini , İtalya ve Türkiye arasında imzalanan 1926 tarihli ‘Türkiye İle İtalya Arasında Adli Himaye, Adli Makamların Hukuk ve Ceza İşlerinde Karşılıklı Müzahareti ve Adli Kararların Tenfizi Mukavelenamesi’ uyarınca Udine Mahkemesi’nin 12/09/2011 tarihli kararının tanınması ve tenfizini ,yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile duruşmadaki beyanlarında özetle; tenfizi istenen kararın davalıya tebliğ edilmediğini, bunun adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde olduğunu, MÖHUK 54/1-c ve 54/1-ç maddeleri uyarınca aranan tenfiz şartlarını taşımadığını, 1965 tarihli Lahey Sözleş- mesi, MÖHUK ve HMK uyarınca kararın usulüne uygun tebliğ ve kesinleşmesinin aranması gerek- tiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Dava, 5718 sayılı MÖHUK ‘nun 50 vd md ne dayalı yabancı mahkeme kararının tanınması ve tenfizi istemine ilişkindir.

Mahkememizce tesis olunan… Esas , …. Karar nolu 20/04/2015 tarihli ilam ile ” İtalya Usul Kanunları gereğince , tebliğ edilmeden bir yıl bekletilmek sureti ile kararın kesinleşmesi mümkün ise de bu usul hükmünün tebligata ilişkin Lahey Sözleşmesine üstün tutulamayacağı gibi kamu düzeninden olan Türk tebligat yasasına aykırı olduğu MÖHUK ‘un 54/ç maddesi uyarınca evrensel bir hak niteliğindeki savunma hakkının ihlali olduğu gibi bu durumun kamu düzenine aykı- rılık teşkil ettiği, bu sebeple tanıma ve tenfiz koşullarının oluşmadığı” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Yargıtay …. HD’nce yapılan temyiz incelemesi sonucu tesis olunan…. Esas, … Karar nolu 01/02/2016 tarihli ilamda “MÖHUK m. 53.’de tenfiz dilekçesine eklenecek belgeler sayılmış, m. 54.’de ise tenfiz şartları belirtilmiştir.Yabancı Mahkeme kararının o ülke adli makam- larınca uygulanan yabancı usul hukuku uyarınca usulüne uygun şekilde kesinleştirilmesi yeterli olup, kesinleşme usulünün kamu düzenine aykırılığı somut olayda bulunmamaktadır; mahkemece, kararın kesinleştirilmesinin davalıya kararın tebliğ edilmemesi nedeni ile kamu düzenine aykırı olduğu gerekçesi ile tenfiz isteminin reddine karar verilmesi yerinde olmayıp, diğer tenfiz şartları bulunup bulunmadığı incelenmeden karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.” denilerek dosya mahkememize iade edilmiş, aynı dairenin …. Esas, …. Karar nolu 21/09/2017 tarihli ilamı ile davalının karar düzeltme talebi reddedilmiştir.
Usul ve yasaya uygun bulunmakla Yargıtay ….HD’nin …. Esas,…. Karar nolu 01/02/2016 tarihli ilamına uyulmasına karar verilmiş, iş bu davada tenfiz şartlarının oluşup oluşmadığı hususu değerlendirilmiştir.
Yabancı mahkeme kararların Türk hukukunda tenfîzi için sahip olmaları gereken nitelikler, MÖHUK m.50’de ” tenfiz kararı” başlığı altında “Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilâmların Türkiye’de icra olu- nabilmesi yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır. Yabancı mahkemelerin ceza ilâmlarında yer alan kişisel haklarla ilgili hükümler hakkında da tenfiz kararı istenebilir. ”şeklinde düzenlenmiştir. Buna göre, mahkemeler ancak yabancı mahkemelerden verilen hukuk, ceza, iş veya idare mahkemesi kararları hakkında -yabancı ilâm MÖHUK m.54’de aranan şartlara uygun olmak kaydıyla – tenfiz kararı verilebilirler.

Tenfiz Şartları MÖHUK 54. maddesinde dört bent hâlinde ,
1-Karşılıklılık ,
2-Yabancı mahkeme kararının Türk Mahkemelerinin münhasıran yetkisine girmeyen bir ko- nuda verilmiş olması veya yabancı mahkemenin yetkisinin kendisini “aşırı yetki” teşkil edecek surette yetkili görmüş olmaması,
3-Yabancı mahkeme kararının Türk kamu düzenine açıkça aykırı hükümler içermemesi,
4- Aleyhinde tenfiz talep edilen tarafın savunma haklarının ihlal edilmemiş olması şeklinde düzenlenmiştir.

Davacı vekilince 14/04/2014 tarihli dilekçe ekinde sunulan tenfiz konusu Udine Mahkemesi kararı ile dava dosyasının ;
MÖHUK’un 50. maddesinde yer alan şartlar açısından tetkikinde :
Udine Mahkemesi’nin İtalyan Hukuku uyarınca bir yargı makamı (mahkeme) olduğu konusunda herhangi bîr tereddüt bulunmadığı,
Söz konusu mahkemece yapılan yargılama sonunda tesis olunan ilam ile “davalı tarafın yükümlülüklerine uygun davranmadığı belgelerle kesinleştiğinden davacı tarafın talebi kabul edil- miştir. Taraflar arasında imzalanan konusu 250.000 kg lık pamuk balyası temin etmek olan sözleş- menin feshine, davacının davalının lehine zararlarının tazmini için 105.000,00 USD tutarında ya da ödemenin gerçekleşeceği tarihteki döviz kuruna göre bu tutara denk bir tutarı EURO olarak öde- mesine, ayrıca ödeme gerçekleştiği sırada dava talebinden itibaren yasal faizleri ödemesine, tespit olunan yargılama gideri ile avukatlık ücretinin davalı tarafa yüklenmesine ” karar verildiği, buna göre tenfız talebine konu ticari nitelikteki uyuşmazlığın bir miktar para alacağına ( hukuk davalarına) ilişkin olduğu,
– Davacı tarafından 14/04/2014 tarihli dilekçe ekinde sunulan belgeler arasında yer alan 26 Nisan 2010 tarihli Duruşma Tutanağı’na göre yasal süre içerisinde itiraz edilmeyen Udine Mahkemesi kararının 12 Eylül 2011 tarihinde kesinleştiği, kesinleşme şerhinin Mahkeme Müdürü tarafından İmzalanıp onaylandığı, bu itibarla Udine Mahkemesi kararının İtalyan hukukuna güre kesin ve nihai olduğu tespit edilmiştir.

MÖHUK’nun 54 maddesinde yer alan şartlar açısından yapılan incelemede ise;
-İtalya ile Türkiye arasında, karşılıklılığı temin eden 3 Mart 1929 tarihli Türkiye ile İtalya arasında “Adli Himaye Adli Makamların Hukuk ve Ceza İşlerinde Karşılıklı Müzahereti ve Adli Kararların Tenfizi Mukavelenamesi”nin bulunduğu, mukavelenamemin 19. maddesi ve devamında adli yargı kararlarının tenfız usulünün düzenlendiği,böylelikle iki ülke arasında mahkeme kararlarının tenfizi için gerekli olan akdi karşılıklılık şartının gerçekleştiği,
– MÖHUK’ta bir mahkemenin kendisini aşırı yetki teşkil edecek surette yetkili saymış olması bir tenfız engeli olarak öngörülmüş ise de, bu hususun tenfize engel olabilmesi için aleyhine tenfiz istenen davalı tarafından ayrıca ileri sürülmüş olmasının gerektiği, iş bu dosyasında davalının bu yönde bir itirazına rastlanmadığı için, aşırı yetki esasına binaen tenfize engel bir durum bulunmadığı,
– Türk mahkemelerinin münhasıran yetkili olmamasını öngören şart bağlamında ise İtalya’da görülen davanın sözleşmeye aykırılık nedeniyle tazminat konulu olduğu ve bu nedenle de Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmediği ,
– Davalı İtalya’da gerçekleşen yargılama esnasında kendisine usulüne uygun tebligat yapıl- madığını, bu suretle savunma hakkının ihlal edildiğini ve bu durumun kamu düzenine aykırılık teşkil ettiğini ileri sürmüş ise de , davacının 24/01/2014 tarihli replik dilekçesi ekinde dava dosyasına su- nulmuş olan T. C. Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü’nün yazı- sından Udine Mahkemesi tarafından gönderilen belgelerin 15/ Kasım /1965 tarihli Adli ve Gayriadli Belgelerin Yabancı Ülkelerde Tebliğine Dair Lahey Sözleşmesi gereğince …. Tic. A.Ş. adına Av. …’e tebliğ edildiği, aynca yine aynı dilekçe ekinde sunulan belgeler arasında bulunan vekaletname gereğince Av. …’ün ….Ticaret A.Ş. aleyhinde açılmış ve “açılacak” olan davalara ilişkin olarak tebliğ ve tebellüğe yetkili kılındığı,bu itibarla Udine Mahkemesi tarafından davalıyı temsılen vekiline yapılan tebligatın, 1965 tarihli Lahey Sözleşmesi’ne uygun olarak gerçekleştirildiği ,buna göre davalının savunma hakkına riayet edildiği ve kamu düzenine aykırılığın söz konusu olmadığı tespit edilmiştir.

Her ne kadar aleyhe temyiz istenen davalı vekili cevap dilekçesinde “Udine Mahkemesi kara- rına konu olan sözleşmenin müvekkili tarafından imzalanmadığını, müvekkilinin hiçbir surette davacı İtalyan Firma ile doğrudan muhatap olmadığını, Türkiye’de davalı adına hareket eden … Ticaret Mümessillik/…. ile muhatap olduğunu, davacıya ilk etapta akreditif açması nedeniyle 250 ton pamuk ipliği gönderildiğini, ….’in isteği üzerine kendilerine 250 ton daha pamuk ipliği gönderilmesine karar verildiğini, ancak davacı tarafından bu meblağ için akreditif açılmaması sebebiyle 250 ton pamuk ipliğinin gönderilmediği”ni ileri sürmüş ise de ,
MÖHUK 55/2 md de “Karşı taraf ancak bu bölüm hükümlerine göre tenfiz şartlarının bulun- madığını veya yabancı mahkeme ilâmının kısmen veya tamamen yerine getirilmiş yahut yerine getirilmesine engel bir sebep ortaya çıkmış olduğunu öne sürerek itiraz edebilir. ’ şeklinde düzenlenen hüküm ile Türk hukukunda, tenfiz davalarında davanın esasına girme yasağı getirilmiştir. Tenfiz davasında yabancı mahkemenin davanın esasına dair hukuki nitelendirmesi , vakıaları değerlendirme biçimi ,hukuk kurallarını doğru tatbik edip etmediği ya da delilleri doğru değerlendirip değerlen- dirmediği dikkate alınamayacağından davalının Udine Mahkemesi huzurunda görülen davanın esa- sına dair itirazları değerlendirme konusu yapılmamıştır.

Toplanan deliller ile dosyadaki bilgi ve belgelere göre mahkememizce yapılan yargılama sonunda; Udine Mahkemesi”nin 12.09.2011 tarihli kararının, MÖHUK 50 vd md deki tenfiz şartlarını taşıdığı tespit edilmekle sübut bulan davanın kabulüne karar verilip aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-DAVANIN KABULÜNE,
5718 Sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanun’un 50 vd md gereğince; Udine Mahkemesi’nin …. sayılı dosyası üzerinden verilen 26/04/2010 tarih , Udine-27/05/2010 kayıt yer/ve tarihli 1897 nolu kararının TANINMASINA VE TENFİZİNE,

2-Harçlar Kanunu’na göre hesaplanan ve tahsili gereken 15.871,09 TL karar harcından mahkememiz veznesine yatırılan (24,30 TL peşin harç + 3.968,00 TL tamamlama harcından ibaret) toplam 3.992,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 11.878,79 TL karar harcının davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,

3-Kendisini vekil ile temsil ettiren davacı lehine AAÜT gereğince takdir olunan 19.890,35 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine,

4- a.) Davacı tarafından sarf olunan ; ( 24,30 TL başvurma harcı + 3.992,30 TL tamamlama harcı + 24,30 TL peşin nispi harç + 3,75 TL vekalet harcından ibaret ) 4,044,65 TL harç ile ( 1.250,00 TL bilirkişi ücreti + 307,00 TL posta/tebligat/müzekkereden ibaret ) 1.557,00 TL yargılama giderinin davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine,
b.) Davalı tarafça sarf olunan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
c-) Sarf olunmayan gider/delil avansının karar kesinleştikten sonra ilgilisine iadesine dair,

Davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde Yargıtay’a gönderilmek üzere mahkememize hitaben yazılacak dilekçe ile temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup dosyasına eklendi.
16/02/2018

Katip …

Hakim …