Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/920 E. 2020/628 K. 09.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/920 Esas
KARAR NO : 2020/628

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/10/2017
KARAR TARİHİ : 09/10/2020
K. YAZIM TARİHİ : 21/10/2020
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle;müvekkilinin davalıdan konfeksiyon ürünü almak üzere 11/03/2017 tarih ve 20.000,00 TL bedelli çeki verdiğini, davacının satın alınan malları davacıya teslim etmediği gibi satış bedeli olarak verilen çeki Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinde takibe koyduğunu, davacının malvarlığı üze- rine haciz uygulattığını, davalının anlaşmaya yanaşmadığını, halen malları da teslim etmediğini, taşın- mazlarının satışı aşamasına gelen davacının mağdur olduğunu beyanla öncelikli icra takibinin tedbiren durdurulmasını, akabinde müvekkilinin takip konusu çek nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitini ve icra takibinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; dava dilekçesi ve duruşma gününün usulen tebliğine rağmen davaya cevap vermemiş, duruşmalara katılmamıştır.
Dava, İİK 72 maddesine dayalı menfi tespit talebine ilişkin olup bedelsizlik iddiasına dayan- maktadır.
Dava konusu uyuşmazlık; davacının , dava ve takip tarihi itibariyle Bakırköy … İcra Müdür- lüğü’nün …. Esas sayılı dosyasına konu alacak nedeniyle davalı tarafa borçlu olup olmadığı (borcun var olup olmadığı) ile borç miktarının ne olduğu hususunda toplanmaktadır.
Celp olunan Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasının tetkikinde, alacaklı … tarafından borçlu … aleyhine …bank’a ait 11/03/2017 keşide- 17/03/ 2017 ibraz tarihli 20.000,00 TL bedelli … seri nolu çeke dayanarak 20.000,00 TL AA + 2.000,00 TL çek tazminatı + 60.00 TL komisyon + 53,42 TL işlemiş faizden ibaret toplam 22.113,42 TL alacağın tahsili talebiyle 27/03/2017 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus icra takibine girişildiği, takibin kesinleştiği, borçlunun menkul ve gayrimenkul varlığı üzerine haciz işlemlerine başlandığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce atanan bilirkişi SMMM … tarafından defterler ve tüm dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen 27/11/2018 tarihli rapora göre ;
Dava konusu somut olayda; davacı tarafından … bank …. Şub. … Hes. … Çek no 11/03/2017 vadeli 20.000,00 TL bedelli çekin davalıya aşağıda yazılı çekin sipariş avansı olarak verildiği iddia edilmektedir
Davacı bu çeki davalıya verdiğine ilişkin, davalıya ait 18/10/2016 tarih … Nolu 20.000.00 TL tutarlı tahsilat makbuzunu ibraz etmiştir, bir diğer ifade ile davacının 20.000.00 TL’lik çeki davalıya verdiği sabittir,
Davacının ticari defterlerinde; dava konusu 20.000,00 TL’lik çeki herhangi bir firmadan olan ticari ilişkisi neticesinde almış olarak değil, Ortaklar cari hesabından giriş yapıldığı, sonrasında işbu çeki 18/10/2016 tarihinde davalıya çıkış yaparak davalıyı 20.000,00 TL borçlandırdığı, ancak 31/12/2016 tarihinde davalının borcunu yine ortaklar cari hesabına devrederek kapattığı, yapılan bu işlem neticesinde davacı ticari defterlerinde verilen çekten dolayı davalının borçlu gözükmediği görülmüştür.
Davalının ticari defterlerinde; dava konusu çekin giriş kaydı tespit edilememiştir. Ancak dava- cıya satış yapıldığına ilişkin 18/10/2016 tarih …. Nolu 20.000,00 TL bedelli muhteviyatı “Mamul Örme Kumaş” olan fatura ibraz edilmiş, işbu fatura davalının ticari defter kayıtlarına da işlenmiştir.Ne varki davalı, ticari defterlerinde her bir firmaya ayrı ayrı cari hesap açmayıp havuz hesap şeklinde toplu kayıtlar işlemiş olduğundan, davalı ticari defterlerinde davacının ayrıca bir cari hesap borç/alacak bakiyesi tespit edilememiştir.
Neticede, her iki yan ticari defter kayıtlarında tespit edilen muvazaalardan dolayı, ticari defter kayıtlarının yargısal denetime elverişli olmadığı görülmektedir,
Hal böyle olmakla beraber; davacı dava konusu çeki davalıya verdiğine ilişkin 20.000.00 TL’lik davalının kendi tahsilat makbuzunu ibraz etmiştir. Bir diğer ifade ile davacının davalıya 20.000,00 TL’lik çek verdiği hususunda herhangi bir ihtilaf yoktur, davalı ise işbu çek karşılığında davalıya 20.000,00 TLTik mal satıldığına ilişkin faturayı ibraz etmiştir.
Davalıdan işbu 20.000,00 TL’lik fatura muhteviyatının davacıya teslim edilip edilmediğine ilişkin sevk irsaliyesinin ibrazı istenmiş, davalı faturaya ilişkin 18/10/2016 tarih … numaralı sevk irsaliyesini ibraz etmiş, ancak irsaliye üzerinde herhangi bir teslim alan isim imzasının olmadığı görülmüştür.
Dolayısıyla davalı, davacıdan alınan 20.000,00 TLlik çekin karşılığında davacıya 20.000.00 TL’lik mal satıldığına ilişkin fatura ibraz etmiş ise de, fatura muhteviyatının davacıya teslim edildiğini ispat edememiştir.
Huzurdaki dava konusu çek ile ilgili davacı … tarafından, çekin sipariş avansı olarak verildiği ve karşılığında davalının mal teslim etmediği iddia edilmektedir ve dava davacının vekili (vefat eden) … tarafından açılmıştır.
Aynı çek ile ilgili olarak huzurdaki davanın davalısı … aleyhine, davacı vasfı ile dava dışı … Gayrimenkul Danışmanlık Tic. Ltd. Şti. tarafından menfi tespit talepli olarak 29/06/2017 tarihinde Bakırköy … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin… E. Sayılı dosya ile de dava açılmıştır.
Davacı … Gayrimenkul Şti ile huzurdaki davanın davacısı …’ın vekili aynı kişi olup sonrasında vekilin vefat ettiği anlaşılmıştır.
Bir diğer ifade ile davacı vekili mahkememizdeki iş bu davada, çekin sipariş avansı olarak verildiği ve karşılığında mal teslim edilmediğini iddia ederken, aynı çek için başka bir davada, çekin zayi olduğu, çekteki imzanın müvekkiline ait olmadığını iddia etmiştir.
Neticede , davacı ve davalı tarafından ibraz edilen ticari defterlerinin, TTK ve VUK hüküm- lerine uygun tutulmadığı, kayıtların Muhasebe Usul ve Esasları ile örtüşmediği ve yanların ticari defter kayıtlarının yargısal denetimine elverişli olmadığı, ticari defterlerinin tarafların lehine delil niteliğinin bulunmadığı, davacı tarafından davalıya 18/10/2016 tarihinde dava konusu 20.000,00 TL’lik çekin verildiğinin sabit olduğu, ancak davacının 31/12/2016 tarihinde davalı borcunu ortaklar cari hesabına atarak kapattığı ve dolayısıyla dava tarihinde, davacı ticari defterlerinde davalıdan herhangi bir alacağı olmadığı, bir diğer ifade ile davacı ticari defterlerinde, davalının sipariş avan- sından kaynaklı olarak davacıya herhangi bir borcu gözükmediği, davalının dava konusu çeki davacıdan aldığını kabul etmesine rağmen ticari defter kayıtlarına işlemediği, davacıya 20.000,00 TL’lik mal satıldığına ilişkin faturanın ibraz edildiği, ancak fatura muhteviyatının davacıya teslim edildiğinin ispat edilemediği, her iki yan ticari defterlerinin muvazaalı kayıtlar içermesi nedeniyle tarafların iddia ve savunmalarını ticari defter kayıtları ile ispat edemediği, başkaca yasal delil de sunulmadığı gözetilerek sübuta ermeyen davanın reddine karar verilip aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Davanın REDDİNE,

2- Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan ve tahsili gereken 54,40 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 341,55 TL nispi harçtan mahsubu ile Hazine’ye irat kaydına , bakiye 287,15 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,

3-)Davacı tarafından sarf olunan toplam yargılama giderinin kendi üzeride bırakılmasına,

Davalı tarafça sarf olunmuş yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar tesisine yer olmadığına,
Sarf olunmayan delil/gider avanslarının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,

4- Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine yürürlükteki AAÜT ve Av. Kan gereğince takdir olunan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalıya ödenmesine dair,

Davacı asilin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda 5235 Sayılı Kanun’un geçici 2. md göre Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmi Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla 6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 341 ila 360. madde hükümleri gereğince mahkememize veya aynı sıfatta başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/10/2020

Katip …
E-imzalıdır

Hakim …
E-imzalıdır