Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/904 E. 2018/569 K. 11.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BAKIRKÖY
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/904 Esas
KARAR NO : 2018/569

DAVA : Alacak (İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/10/2017
KARAR TARİHİ : 11/05/2018
K.YAZIM TARİHİ : 17/05/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde;müvekkilinin maliki olduğu … …. … Mh. de kain … ada … parsel nolu arsa üzerinde davalı ….San ve Tic. Ltd. ‘nin … bank nezdinde doğmuş borçlarına karşılık ipotek tesis edilmek üzere adı geçen şirketin yetkilisi …’ya vekaletname verdiğini, ancak davalı …’in borçlarını ödemek yerine bu arsayı yeni kurduğu diğer davalı … San ve tic. Ltd.Şti’ne sermaye yaptı- ğını, kredilerin ödenmemesi üzerine taşınmazın Antalya … İcra Müdürlüğü’nün … Tal. sayılı dosyası üzerinden satışa çıkarıldığını, müvekkilinin taşınmazını geri alamadığı gibi bedelinin de ödenmediğini beyanla taraflar arasındaki vekalet ilişkisinin geçersizliğinin tespiti ile taşınmaz üze- rindeki ipoteğin fekkini , her durumda sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan 20.000,00 TL alacağın davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı ….. Şti vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava dilekçe- sinde bahsedilen ipotek senedinin veya kredi sözleşmelerinin tarafı olmadığını, iş bu davada husumet sıfatınınbulunmadığını,alacak zamanaşımının dolduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
Davalılar ….. Şti ve …. vekili cevap dilekçesinde ; müvekkillerinin adresi itibariyle Mardin Mahkemeleri’nin yetkili olduğundan bahisle mahkememizin yetkisine itiraz etmiş,ayrıca vekaletnamenin müvekkili …’ya değil ,kendilerinin tanımadıkları bir kişiye verildiğini, ipoteğin bu şekilde tesis edildiğini, müvekkili ….’nın davacıya farklı zamanda ödünç para verdiğini ve davacının borcunu zamanında ödemmesi üzerine taşınmazın bankaya ipotek verildiğini, icra kanalıyla satılan taşınmazın değerinin belli olduğunu, harcın tamamlanması gerek- tiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Dava; vekalet ilişkisinin geçersizliğinin tespiti ve sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacağın tahsili talebine ilişkindir.
Her ne kadar iş bu dava ticari dava niteliği taşıdığından bahisle mahkememizde ikame olunmuş ise de ;
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlen- dikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi mahkemelerin Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işlet- mesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Yargılamaya konu somut olaya gelince ;İstanbul Ticaret Odası’nın cevabi yazısından davacının gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunmadığı, davacının “tacir” tanımına uymadığı, eldeki uyuş- mazlığın da yukarıda tanımlanan “ticari dava ” nitelik arz etmediği , uyuşmazlığın çözümünde mahke- memizin değil Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu, kamu düzeninden sayılan mahkemenin görevi hususunun HMK 114/1-c md de dava şartları arasında düzenlendiği , taraflarca ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak görevsizlik kararı verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğuna,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkeme- mize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Asliye Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Ba- kırköy Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne gönderilmesine,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin ihtarına,
5- Yargılama gideri ve harçların nihai karar ile birlikte değerlendirilmesine dair,

5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzereDavacı/Vekili Av. … , Davalılardan … /Vekili Av. …. ‘nun yüzüne karşı diğer davalıların yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
11/05/2018

Katip …

Hakim …