Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/851 E. 2018/390 K. 05.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/851
KARAR NO : 2018/390

DAVA : İFLASIN AÇILMASI
DAVA TARİHİ : 26/09/2017
KARAR TARİHİ : 05/04/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 28/04/2018

Mahkememizde görülmekte olan İflasın Açılması davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu 26/09/2017 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde; Müvekkili şirketin son yıllarda gerçekleştirmeyi planladığı büyük projelerinde özellikle son günlerde yaşanan ekonomik kriz nedeniyle başarısız olduğunu, müvekkiline borçlu olan bir firmanın battığını ve müvekkilin alacağını tahsil edemediğini, nakit sıkıntısına düştüğünü, müvekkili tarafından verilen bir kısım bonoların kötü niyetli olarak icraya konulduğunu ve söz konusu icra takibi sonucunda müvekkilin fabrikasında üretim yapmasını sağlayan makinalarına haciz ve muhafazalar yapıldığını ve müvekkilin hiçbir şekilde üretim yapamaz hale geldiğini, ayrıca bu durumdan haberdar olan bankaların müvekkilinin hesaplarını kat ederek müvekkili aleyhine icra takibine başladıklarını, son tahlilde yapılan takiplerin tutarının açık ve net bir şekilde müvekkilin mal varlığının yarısına geçtiğini, tüm bu sebeplerden dolayı altına girmiş olduğu büyük meblağlara ulaşan müvekkilinin borçlarını ödeyemez hale düştüğünü, müvekkilinin bütün alacaklılarına eşit davranılmasını sağlayabilmek amacıyla doğrudan doğruya kendisinin iflasını isteme kararı almış bulunduğunu, doğrudan iflas talebinin kabulü ile müvekkili şirketin iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava, İİK.’nın 178. ve 179. madde hükümlerine dayalı doğrudan iflas istemine ilişkindir.
Davacı şirketin sicil kayıtları celp edilmiş incelenmesinde; davacı şirketin merkez adresi itibariyle Mahkememizin kesin yetkili olduğu, davacı şirketin 11/10/2001 tarihinde İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne tescil edildiği, ana faaliyet konusununSanayi tipi elektrikli ve elektriksiz mutfak araç ve gereçlerinin,dayanıklı tüketim mallarının imalatı,fason olarak imal ettirilmesi ithalat ihracat ve transit ticareti toptan ve perakende dahili ticareti,satış sonrası ve teknik servis hizmetleri,pazarlama,organizasyon ve taahhüt işlerini yapabilir ve ana sözleşmesinde yazılı olan diğer işler olduğu, şirketin tescilli sermayesinin ¨1.450.00,00 olup, son ortaklık yapısına göre Mehmet Biçimveren ve Niyazi Atif Ertem’in ortak olduğu, şirket yetkililerinin de bu kişiler olduğu, görülmüştür.
Davacı şirket vekili İİK ‘nun 178.maddesinde belirtilen şirketlerin aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini gösteren mal beyanını ibraz etmiştir.
İflâs talebi İİK ‘nun 178/2 maddesi atfıyla aynı kanunun 166.maddesinin 2.fıkrasındaki usulle Türkiye Ticaret Sicil gazetesinde ve tirajı 50.000’in üzerinde yurt çapında yayınlanan gazetelerden birinde ilan edilmiş, ilana ilişkin 06/10/2017 tarihli …. sayılı Türkiye Ticaret Sicil gazetesi nüshası ile 06/10/2017 tarihli … gazetesi nüshası dosyaya gönderilmiştir.
Davaya özgü iflas avansı davacı vekili tarafından Mahkeme veznesine yatırılmıştır.
TTK’nın 324. ve İİK’nın 179. maddeleri uyarınca borca batık hale gelen şirket bunu mahkemeye bildirmek ve iflasını istemek zorundadır. İİK’nın 181. maddesinin aynı Kanun’un 160. maddesine yaptığı yollama nedeniyle, İİK’nın 178. ve 179. madde hükümleri uyarınca doğrudan iflas talebinde bulunan şirket temsilcisi ya da müdürü, ilk alacaklılar toplantısına kadar gerekli masraflar ile iflas kararının kanun yolları için gerekli tebliğ masraflarını avans olarak mahkeme veznesine yatırmalıdır.
İİK’nın 178. ve 179. maddesi uyarınca iflasa karar verilebilmesi için şirketin borca batık durumda olması gerekir.Aciz hali borçlunun ödeme araçlarından yoksunluğu nedeniyle, derhal ödemesi gereken para borçlarını ödemek konusundaki yeterli ekonomik imkana sahip olmamasıdır. Borca batıklık ise, borçlunun malvarlığındaki aktif değerler toplamının, pasif değerler toplamını karşılayamaması durumudur. Borçlunun aciz haline kadar ağır olursa olsun (İİK’nın 178/III deki durum olmadıkça) kendi iflâsını isteyen borçlu, aciz halinde bulunduğunu ispat etmek zorundadır. İflas talebi üzerine mahkemece bilirkişi incelemesi yapılarak iflas talebinin yerinde olup olmadığı belirlenir. Borca batıklığın tespiti için TTK’nın 324. maddesi uyarınca bir borca batıklık bilançosu hazırlanmalıdır.
TTK’nın 556. madde yollaması ile uygulanması gereken TTK’nın 324. maddesine göre borca batıklık bilançosunda aktiflerin rayiç değerden bilançoya geçirilerek borca batıklık bilançonun çıkarılması gerekir. Böyle bir talep üzerine mahkemece, bu şirketin öncelikle borca batık durumda olup olmadığı rayiç değerlere göre tespit edilmelidir. Bunun için borçlu şirket tarafından mahkemeye ibraz edilen bilanço üzerinde mahallinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, rayiç değerler ve yapılan araştırma ve inceleme sonucu elde edilen gerçekçi verilere göre bilirkişilerce yeniden oluşturulacak şirket bilançosu (borca batıklık bilançosu) da dikkate alınıp bir sonuca gidilmelidir. Borca batıklık, TTK’nın 324. maddesinde gösterilen şekilde varlıkların rayiç değerine ve İİK’nın 178/1. madde ve fıkrasında belirtilen alacaklılar listesinde gösterilenler ile gerçek anlamda tespit edilebilecek diğer borçların tutarına göre belirlenmelidir. Borca batıklıktan kurtulma ise tüm borçların ödenmesi anlamına gelmeyip, aktifin pasiften fazla olmasını ifade eder.
Bir sermaye şirketinin borca batıklık bildiriminde bulunarak iflâsını istemesi halinde, bu durumun mahkemece re’sen tespiti gerekir. Bu tespitin yapılmasında, davacının sunduğu delillere ek olarak, mahkemece gerekli görülen diğer delillerin toplanması, bu kapsamda ilgisi görülen kamu kurumlarından alınacak bilgiler, yapılacak keşif ve mahkemece atanacak bilirkişilerce düzenlenecek raporlar da değerlendirilmelidir. Borca batıklığın tespitinde sadece davacının kayıtlarına değil, varlıklarının rayiç değerlerine de özellikle bakılmalı, bu noktada, konusunda uzman bilirkişilerin görüşüne başvurulmalıdır. Dava teorisindeki genel ilkenin bir istisnası olarak, borca batıklık sadece dava tarihi itibariyle değil, yargılama safhasındaki olumlu veya olumsuz gelişmeler de dikkate alınarak belirlenmelidir. Açıklanan durum karşısında davacı şirketin mevcut kayıtları; mahkemece ulaşılabilecek tapu, trafik, banka, vergi daireleri, sanayi ve ticaret odaları, ticaret sicil kayıtları gibi hakkında bilgi alınabilecek belgeler ve müdahillerin sunacakları bilgi ve belgeler, varlık kalemlerinin rayiç değerlerine ilişkin uzman (teknik) bilirkişi görüşleri ve somut olay bakımından özellik arz edebilecek diğer veriler toplandıktan sonra, konusunda uzman bir bilirkişi heyetinden alınacak teknik, detaylı ve denetime elverişli rapor sonucuna göre borca batıklığın yukarıda gösterilen ilkeler çerçevesinde tespiti ile varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekir.
Davacının İİK 178.maddesi kapsamında kendi iflasını isteme koşullarının bulunup bulunmadığı, acz hali oluşup oluşmadığı, sermayenin 2/3’ünün yitirilip yitirilmediği konularında inceleme yapılabilmesi için ticari defter ve belgeleri üzerinde keşfen bilirkişi incelemesi yaptırılmış,
Bilirkişiler…. ile …. tarafından düzenlenen 08/03/2018 havale tarihli bilirkişi raporunda;Yukarıda yapılan açıklamalar muvacehesinde, yapılan tespit, inceleme ve değerlendirmeler neticesinde; Dava konusunun, aciz nedeniyle doğrudan iflas isteminden ibaret olduğunu, davacının 2017 yılı ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğunu, davacı şirket ortağı …ve ….’in %50 oranında şirket hisselerine sahip olduklarını ve münferiden karar alma yetkisine sahip olduğunu, davacı şirketin 2003-2016 yılları arasında toplamda ¨553.625,91 kar elde ettiğini, 2009 yılında ¨ 879,48 ve 2017 yılında ¨ 2.763.146,17 zarar elde ettiğini, davacı şirket aleyhine birçok icra takibinin yapıldığına dair dosyaya sunulu takip dosyası sureti bulunduğunu, davacı şirket mahallinde yapılan keşifte şirketin gayri faal durumda olduğunu, neticeten, davacı ….. Ltd. Şti’ne ait son mali verilerle çıkartılan rayiç değerlere göre özvarlıklarının ¨ -2.515.167.65 olarak borca batık durumda olduğunu bildirdikleri görülmüştür.
Tüm bu belirlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Bilindiği üzere bir tacir iki halde doğrudan doğruya, takipsiz olarak kendi iflasını isteyebilir. Bu haller yukarıda da anlatıldığı gibi İİK.m.178 ve m.179’da düzenlenmiştir. İİK.m.178 genel olarak bütün tacirler için geçerli iken, İİK.m.179 sadece sermaye şirketlerine uygulanabilir. İİK.m.178’e göre borçlu tacir “aciz halinde bulunduğunu” ileri sürerek kendi iflasını isteyebilir. İİK.m.179’a göre ise bir sermaye şirketi “pasifinin aktifinden fazla olduğunu-borca batık olduğunu” iddia ederek kendi iflasını isteyebilir, hatta istemek zorundadır.Bir sermaye şirketi borca batık olması halinde, yönetim kurulu durumu mahkemeye bildirmeye yalnızca yetkili değil, aynı zamanda mecburdur. Çünkü, bir şirketin borca batık olması halinde bu durumun kamu düzenini ilgilendiren bir durum olduğu kabul edilerek emredici hükümlerle bu durumdaki şirket ve kooperatiflerin idare ve temsil ile görevlendirilmiş olan organlarına durumu mahkemeye bildirerek şirketin iflasını isteme görev ve yetkisi verilmiştir. Somut olayda, davacı şirket vekili, şirketin pasifinin aktifinden fazla olduğunu, mali durumunu düzeltmesi imkanı bulunmadığını ileri sürerek, doğrudan doğruya iflaslarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Dosya ve davacı şirketin ticari defterleri üzerinde yaptırılan incelemeler neticesinde bilirkişi kurulunca davacı şirketin TTK 376/3.maddesi çerçevesinde aktiflerin muhtemel satış fiyatı esasına göre rayiç değerler yönünden 31/12/2017 tarihi itibariyle¨ -2.515.167.65 borca batık durumda olduğu tespit edilmiştir. Kayden borca batık olduğu görülen şirketin salt bu durumu, tek başına iflâs kararı vermeye yeterli değildir. Böyle bir durumda alacaklılara sermaye şirketinin borca batıklık iddiasının gerçek olmadığını kanıtlama olanağını vermek amacıyla iflas talebinin İİK.’nın 166.maddesinde öngörülen usulle ilan edilmesi ve bu ilandan sonra itiraz edenlerin itirazları değerlendirilerek mahkemece iflas koşullarının oluşup oluşmadığının re’sen araştırılarak varılan sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekmektedir. Mahkemenin şirketin gerçek olmayan hukuki muamelelerle borca batık hale geldiği ve kötü niyetli olarak kendi iflasını isteyip istemediği hususunu re’sen araştırması gereklidir. Dosyadaki deliller çerçevesinde davacı şirket yönünden iflâs isteminin kötü niyetli olmadığı, fiktif işlemlerin bulunmadığı tespit edilmiş olup buna göre davacı şirketin pasiflerinin aktiflerinden fazla olduğu,borç ödemeden aciz halinde vegayri faal durumda bulunduğu, İİK.m.178 kapsamında aciz nedeniyle doğrudan doğruya iflas koşullarının oluştuğu anlaşıldığından davacı şirketin iflâsına karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davanın KABULÜNE,
2- İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde …. sicil numarası ile kayıtlı ve muamele merkezi “Beylikdüzü , ….i Sitesi …. Caddesi No:….Kat:….Beylikdüzü /İstanbul ” olan … LİMİTED ŞİRKETİ’nin 05/04/2018 günü saat: 11:07 itibariyle İFLASINA,
3- İflas ile ilgili olarak Bakırköy Nöbetçi İflas Müdürlüğüne müzekkere YAZILMASINA,
4- İflas ile ilgili olarak İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne BİLDİRİLMDE BULUNULMASINA,
5- İflasın, iflas müdürlüğü tarafından İİK’nun 166.maddesinde yazılı usullere göre İLANINA,
6- İflas avansının Bakırköy İcra ve İflas Müdürlüğü’ne AKTARILMASINA,
7-Alınması gerekli ¨35,90 karar ve ilam harcından peşin alınan ¨31,40 harcın mahsubu ile bakiye ¨4,50 harcın davacıdan alınarak hazineye İRAT KAYDINA,
8-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
9-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafından peşin olarak yatırılan ¨117,50 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile 10 gün içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ile müdahiller… ile ….’ın yüzlerine karşı diğer müdahiller vekillerinin yokluğunda oy birliği ile verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.05/04/2018

BAŞKAN …

ÜYE ….

ÜYE ….

KÂTİP …