Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/800 E. 2018/1041 K. 18.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/800
KARAR NO : 2018/1041

ASIL DAVA : Şirketin İhyası
ASIL DAVA TARİHİ : 11/09/2017

Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVADA,
İDDİA:
Davacı vekili Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu 11/09/2017 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde; Müvekkil ihyası istenen şirkette çalışmış ve kıdem, ihbar, fazla çalışma ve izin ücret alacakları için 06/09/2011 tarihinde dava açıldığını, dava İstanbul …. İş Mahkemesince 27/11/2014’te karara bağlanmışsa da Yargıtay tarafından, davalı şirketin ihyası yoluna gidilmesi gerektiği gerekçesi ile karar bozulmuş olup yargılaması İstanbul …. İş Mahkemesi’nin … Esas dosyası ile devam ettiğini, müvekkilin alacakları öncesinde, çalışmasının tespiti için 26/04/2007’de hizmet tespit davası açıldığını, bu dava karara çıktıktan sonra alacak davası açıldığını, davalı-borçlu şirket borcu ödememek için tasfiyeye soktuğunu, verilen yetki ile Yargıtay ve Mahkeme kararı gereğince davalı şirketin ihyasını isteme zorunluluğu doğduğunu, borçlu şirket yetkilileri aynı zamanda tasfiye memuru olduklarını, bu sırada şirketin alacak ve borçlarının gerçeğe uygun verilip verilmediğini görme, bilme imkanlarının olmadığını, müvekkilin alacağı mahkeme kararına dayanıyor olmasına karşın şirketin bildirimlerinde yer alıp almadığını bilmediklerini, şirket borçlarında yer alması gereken müvekkili alacağının şirketin borç listesine eklenmesi ve şirket tarafından ödenmesi gerektiğini, müvekkili alacağının işçi alacağı olması diğer borçlara nazaran öncelik hakkı kazandırmakta olduğunu ,bu hususun da dikkate alınması gerektiğini, şirket ortak ve tasfiye memurlarından birinin avukat olduğu yeni fark edildiğini, bu hususun, şirketin tasfiyesinin, şirket alacaklıları aleyhine kullanılıp kullanılmadığının da dikkatlice araştırılması gerektiğini, bu nedenlerle; İstanbul Ticaret Odası’nın … sicil nolu üyesi olan tasfiye halinde …Restoran İşletmeleri Ve Turizm Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nin tüzel kişiliğinin ihyasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
ASIL DAVADA,
SAVUNMA:
Davalı … vekilinin mahkememize sunduğu 04/10/2017 tarihli cevap dilekçesinde; Müvekkili Sicil Müdürlüğü, davaya konu olayın cereyan ettiği dönemde yürürlükte bulunan 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu M.34 ve Ticaret Sicil Tüzüğü m. 28 hükümleri çerçevesinde işlem yaptığını, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluk şirket ” tasfiye memuru ” nda olduğunu, müvekkili davanın açılmasına sebep olmadığını, bu nedenle yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını , sonuç olarak müvekkili yönünden açılan davanın reddini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA,
İDDİA:
Davacı vekili Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu 13/10/2017 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde; Müvekkili ihyası istenen şirkette çalıştığını ve kıdem, ihbar, fazla çalışma ve izin ücret alacakları için 06/09/2011 tarihinde dava açıldığını, dava İstanbul …. İş Mahkemesince 27/11/2014’te karara bağlanmışsa da Yargıtay tarafından, davalı şirketin ihyası yoluna gidilmesi gerektiği gerekçesi ile karar bozulmuş olup yargılaması İstanbul … İş Mahkemesi’nin … Esas dosyası ile devam ettiğini, müvekkilinin alacak davası öncesinde, çalışmasının tespiti için 26/04/2007’de hizmet tespit davası açıldığını, bu dava karara çıktıktan sonra alacak davası açıldığını, davalı-borçlu şirket borcu ödememek için tasfiyeye soktuğunu, verilen yetki ile Yargıtay ve Mahkeme kararı gereğince davalı şirketin ihyasını isteme zorunlulu doğduğunu, borçlu şirket yetkilileri aynı zamanda tasfiye memuru olduklarını, bu sırada şirketin alacak ve borçlarının gerçeğe uygun verilip verilmediğini görme, bilme imkanlarının olmadığını, müvekkilinin alacağı mahkeme kararına dayanıyor olmasına karşın şirketin bildirimlerinde yer alıp almadığını bilmediklerini, şirket borçlarında yer alması gereken müvekkili alacağının şirketin borç listesine eklenmesi ve şirket tarafından ödenmesi gerektiğini, şirketin ihyası için Bakırköy ….. Asliye Ticaret Mahkeme’nin … Esas dosyası ile dava açıldığını ve şirket ortakları/tasfiye memurları davalı taraf olarak sehven gösterilemediğini, mahkemece, şirket ortak ve tasfiye memurları olan davalılara karşı, belirtilen dosya ile birleştirmek üzere dava açılmasına karar verildiğini, İşbu davanın Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas dosyası ile birleştirilmesini İstanbul Ticaret Odası’nın …. sicil nolu üyesi olan …Restoran İşletmeleri Ve Turizm Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nin tüzel kişiliğinin ihyasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA,
SAVUNMA:
Davalı ……. vekilinin mahkememize sunduğu 04/12/2017 tarihli cevap dilekçesinde; Davacı vekili marifetiyle açmış olduğu davada, son olarak …. Mh….. Cd.n…. Bakırköy adresinde mukim olan İTO’da …. no lu sicilde kayıtlı TAsfiye Halinde …Restoran İşletmeleri Ve Turizm Sanayi Ticaret Limited Şirketinin ihyasını talep ettiğini, İTO kayıtları incelendiğinde, ihyası istenen şirketin 28/12/2009 tarihli OKK ile tasfiyeye girdiği, … ve …’nun birlikte tasfiye memuru olarak atandıklarını, 20/12/2011 tarihli OKK ile tasfiyenin sonlanarak şirketin sicil kaydının kapatıldığı görüldüğünü, yine davacı yanın beyanının aksine, şirketin tasfiye kararı aldığı ve de sicilden terkin olduğu tarihte davacı kesinleşmiş bir mahkeme kararına istinaden alacaklı ya da hak sahibi olmadığını, davanın süresinde açılmadığını, şirketin tasfiye sürecinde yasanın verdiği ölçüler çerçevesinde yapılmış olmakla koşulları oluşmayan davanın bu yönüyle de reddi gerektiğini, aksi kanaat halinde, İstanbul …. İş Mahkemesinin …. esas Sayılı davasını sonlandırmakla sınırlı ihya kararı verilmesi gerekeceğini, öncelikle açılan davanın 6102 Sayılı TTK’nın geçici 7. Maddesinin 15. Bendinde belirtili sürede açılmamış olması nedeniyle SÜRE AŞIMINDAN REDDİni, esasa girilecek olması halinde, usul ve yasaya uygun bir şekilde sonlandırılan şirketin ihyası koşulları oluşmadığından esastan reddini; aksi kanaat halinde İstanbul … İş Mahkemesinin …. Esas Sayılı davasını sonlandırmakla sınırlı ihya kararı verilmesini, doğacak tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Asıl ve birleşen davada; dava, hukukî niteliği itibariyle; TTK’nun 545 ve devamı maddeleri uyarınca açılmış limited şirketin ihyası ile ticaret siciline tescili davasıdır.
Dosyanın incelenmesinde, davanın sadece ticaret sicil müdürlüğü aleyhine açıldığı, tasfiye memurları aleyhine davanın açılmadığı anlaşılmakla, mahkememizce davacı vekiline tasfiye memurları aleyhine dava açması ve ilgili davanın mahkememiz dosyası ile birleştirilmesini sağlaması için süre verildiği, verilen süre içerisinde davacı vekilinin tasfiye memurları aleyhine dava açtığı ve mahkememiz dosyası ile birleştirilmesini sağladığı görülmüştür.
… tarafından gönderilen sicil kayıtları incelendiğinde ihyası istenen şirketin terkin olmadan önce merkez adresinin Güngören / İstanbul olduğu, buna göre mahkememizin 6102 sayılı TTK’nun 547/1 maddesi anlamında kesin yetkili olduğu anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 114 ncü maddesinde dava şartları sayıldıktan sonra aynı Kanun’un 115 nci maddesi hükmü
“Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
(2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
(3) Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.” şeklinde olup dava şartı noksanlığı halinde yapılacak işlemler belirtilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta,birleşen davada davalı tasfiye memuru …’na dava dilekçesi ve ön inceleme duruşma gününü bildirir davetiyeler Mernis adresine tebliğ edilmesine rağmen sonradan çıkartılan tebligatlar anılan davalının Mernis adresi olmadığından iade edilmesi üzerine adres araştırması yapılmış ancak sonuç elde edilememesi üzerine tahkikat duruşma gününü bildirir davetiyenin davalı tasfiye memuruna ilanen tebliği hususunda ara karar tesis edilmesine karşın davacı vekili ilanen tebliğ işlemlerini yaptırmadığı gibi ilanen tebligat masraflarını yatırması için kendisine verilen kesin süre içerisinde de belirlenen parayı yatırmamış ve davacı vekilinin adlî yardım talebinin reddine karar verilmiş olup taraf teşkilinin sağlanması dava şartı olup davacı tarafından tamamlanabilir dava şartı verilen kesin süreye rağmen giderilmediğinden asıl ve birleşen davanın taraf teşkiline ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle HMK’nun 114/1-(d) ve 115/2. Maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM/Yukarıda açıklandığı üzere;
1- Asıl ve birleşen davada davacı vekilinin taraf teşkilini sağlamadığı anlaşıldığından asıl ve birleşen davanın taraf teşkiline ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle HMK’nun 114/1-(d) ve 115/2. Maddeleri uyarınca usulden REDDİNE,
2-Alınması gerekli ¨35,90 karar ve ilam harcından peşin alınan ¨31,40 harcın mahsubu ile bakiye ¨4,50 harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA, (Asıl Davada)
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA, (Asıl ve birleşen davada)
4-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨180,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE, (Asıl Davada)

5-Alınması gerekli ¨35,90 karar ve ilam harcından peşin alınan ¨31,40 harcın mahsubu ile bakiye ¨4,50 harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA, (Birleşen Davada)
6-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨242,50 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,(Birleşen Davada)
7-Asıl davada,davalı … ile birleşen davada,davalı tasfiye memuru … kendilerini bir vekil ile temsil ettirdikleri anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap edilen ¨2.180,00 ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile bu davalılara VERİLMESİNE, (Asıl ve birleşen davada)
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere asıl ve birleşen davada davacı vekilinin yüzüne karşı , asıl davada davalı vekili ile birleşen davada davalı … vekili ve davalı tasfiye memurunun yokluğunda oy birliği ile verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 18/10/2018

BAŞKAN …

ÜYE …

ÜYE …

KÂTİP ….