Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/690 E. 2018/1051 K. 19.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/690 Esas
KARAR NO : 2018/1051

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 25/07/2017
KARAR TARİHİ : 19/10/2018
K. YAZIM TARİHİ : 31/10/2018
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Küçükçekmece … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …. Esas sırasına kayıtlı dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; Sözcü Gazetesi’nin 16 Haziran 2015 tarihinde yayınlanan ve … tarafından kaleme alınan “…. döneminde kamu bankaları 11 milyar lira krediyi batırdı” başlıklı yazıda müvekkili bankaya yönelik ticari itibarını sarsan halkın husumetine maruz kılan gerçek dışı itibar ve saygınlığı ile nam ve şöhretini rencide edecek nitelikte somut filli ve yakıştırmalarda bulunulduğunu, müvekkilinin ticari itibarının zedelendiğini beyanla 50.000,00 TL manevi tazminatın yazının yayınlandığı 16 Haziran 2015 tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsilini , müvekkiline yönelik saldırının hukuka aykırılığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; davalı …’in gazete bünyesinde alanında başarılı bir ekonomik yazarı olduğunu, ülkemizde ekonominin temel taşlarından olan bankalara ait verilerin BDDK ve TBB tarafından yayınlandığını, müvekkilinin de her ekonomi yazarının yaptığı gibi herkesin ulaşımına açık olan rakamsal ifadeler sebebiyle herkesçe anlaşılamayan verileri halk tarafından kolay anlaşılabilmek için temel ifadelerle haber yap- tığını, söz konusu verileri bu iki kurumun resmi internet site adreslerinden ulaşılabildiğini, haberdeki iddiaların resmi kurumların verileri olduğunu, müvekkilinin haberinde teknik hataların olduğuna dair iddiaların ise bu iki kurumun verilerinden başkaca veriler kullanılarak ortaya atıldığını, haberin görünür gerçeğe uygun olduğunu, basın yayın organlarının halkın haber alma hakkı adına çalış- malarının yanı sıra ülkedeki kurum ve kuruluşların adeta denetimlerini yapıp kötü durumları önle- mekle de yükümlü olduklarını, haberde sadece davacı banka değil vatandaşların ortak malı olan tüm kamu bankalarının verilerinin yer aldığını, haber başlığının davacı tarafça yanlış yorumlandığını, kullanılan ifadelerin ekonomi içerikli makalelerde sıklıkla kullanılan ifadeler olduğunu, haberin asılsız olmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Dava, basın yoluyla kişilik haklarının ihlali nedeniyle manevi tazminat talebine ilişkindir.
Dava konusu haberin yayınlandığı gazete nüshası ve dava konusu olay ile ilgili Küçükçekmece CBS’nya yapılan soruşturma sonucu verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı, Sulh Ceza Mahkemesince verilen tekzip kararı, davacı ve davalı şirketin ticaret sicili kaydı vs deliller celp edilmiştir.
Küçükçekmece … Asliye Hukuk Mahkemesi’nce yapılan yargılama sonucu tesis olunan … Esas, …. karar nolu 30/01/2017 tarihli ilam ile davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili “yayının yanlı ve gerçek dışı olduğunu, haberin kamu bankalarının ve dolayısı ile davacı bankayı itham eden hakaret niteliği taşıyan iftiradan ibaret olduğunu” beyanla kararın kaldırılması talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
İstanbul BAM …. HD’nce yapılan inceleme sonucu tesis olunan …. Esas, …. karar nolu 19/06/2017 tarihli ilamda aynen;
“Davacı banka ile davalılar arasında yer alan şirket tacir olup, TTK 4.maddesi uyarınca her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile kanunda sayılan işlerden kaynaklanan davalar ticari dava olarak sayılmıştır. Yüksek Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin benzer olaya ilişkin 14/01/2016 Tarih ve … Esas, …. Karar sayılı yargı yeri belirlenmesine dair kararı da bu doğrultudadır.
HMK. 1. Maddesi uyarınca göreve ilişkin kurallar kamu düzeninden olup, yargılamanın her aşamasında gözetilmesi gerekir. Asliye Hukuk Mahkemesince davacının davasının görev dava şartı nedeniyle usulden reddine ve talep halinde dosyanın görevli Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gere- kirken, esastan karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.” denilerek Küçükçekmece … Asliye Hukuk Mahke- mesi’nce yapılan yargılama sonucu tesis olunan …. Esas, … karar nolu 30/01/2017 tarihli ilamının kaldırılmasına, davacının davasının Küçükçekmece …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevsizliği nedeniyle usulden reddine, dosyanın görevli Bakırköy Asliye Ticaret Mah- kemesi’ne gönderilmek üzere mahkemesine iadesine” karar verilmiştir.
BAM’nin kararı doğrultusunda dosya Bakırköy Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmiş tevzien mahkememiz esasına kaydedilmiştir.
Dava basın yolu ile kişilik haklarının ihlali nedeni ile manevi tazminat talebine ilişkin olup 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 2,13 md, TBK 49 ve TMK 25 md ne dayanmaktadır.
Yargıtay …. HD’nin emsal nitelik arz eden…. Esas, …. Karar nolu 26/06/2018 tarihli ilamı ile diğer yerleşik içtihatlarında vurgulandığı üzere ;basın özgürlüğü, Anayasanın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapması güvence altına alınmaktadır. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasa’nın Temel Hak ve Özgür- lükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu’nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Her ne kadar davacı vekili dava dilekçesinde davaya konu haberde “sizin malınız olan ban- kalar, sizin paralarınızı verilmemesi gereken kişilere kredi vermek suretiyle batırıyor” ifadelerinin de kullanıldığını iddia etmiş ise de -davalıların yayın sahibi, imyitaz sahibi ve yazarı olduğu- Sözcü Gazetesi’nin 16 haziran 2015 tarihli nüshanın 7. sayfasında yer verilen “kamu bankaları 1 milyar batırdı” başlıklı haber içeriğinde böyle bir ibare kullanılmadığı, kişisel olarak davacı tarafa yönelik bir ithamın bulunmadığı, tüm kamu bankaları ile özel bankalara ilişkin değerlendirme ve karşılaştırma yapıldığı, haberde yer verilen ayrıntı niteliğindeki bir takım beyanların gazetecilik tekniği gereği okuyucunun dikkatini çekmeye yönelik olduğu, davaya konu haberin yayınlandığı tarih nazara alındığında güncel olduğu, kamu yararı üstün tutulmak suretiyle kaleme alındığı,özle biçim arasındaki dengenin bozulmadığı, davacının kişilik haklarına saldırı niteliği taşımadığı sonucuna varılmakla davanın reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Davanın REDDİNE,

2- Harçlar Kanunu’nun 13 maddesi gereğince davacı harçtan muaf olduğundan harç tahsiline yer olmadığına,

3- Davacı tarafından sarf olunan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından sarf olunmuş yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar tesisine yer olmadığına,
Sarf olunmayan gider/delil avanslarının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,

4- Kendisini vekil ile temsil ettiren davalılar lehine yürürlükteki AAÜT ve Av. Kan. Gereğince red olunan dava değerine göre takdir olunan 5.850,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalılara ödenmesine dair,

5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre, Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri gereğince, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/10/2018

Katip …

Hakim …