Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/591 E. 2018/671 K. 07.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

BAKIRKÖY (3) NO’LU ASLİYE TİCARET
MAHKEMESİ KARARIDIR

ESAS NO : 2017/591
KARAR NO : 2018/671

DAVA : GENEL KURUL KARARININ İPTALİ

DAVA TARİHİ : 21/06/2017
KARAR TARİHİ : 07/06/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 26/06/2018

Mahkememizde görülmekte olan Genel Kurul Kararının İptali (Limited Şirket Genel Kurul Kararının İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verdiği 21/06/2017 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde; Müvekkilinin, 2008 yılından bugüne kadar … …İnşaat’ın %12,5 hissedarı olmasına rağmen hiçbir temettü almadığını ve şirket kararlarında kendisine hiçbir söz hakkı tanınmadığını, 8 yılı aşkın süredir yalnızca iki kez yapılan genel kurul birleşmelerinde de özellik arz eden hususlara dair destekleyici bilgi edinemeyen müvekkilinin, bilgi edinme talepleri reddedilince ve olağanüstü genel kurul birleşmesi talepleri de kabul edilmeyince mağdur durumda kaldığını, müvekkilin, periyodik şekilde yapılmayan kurallar vasıtasıyla bilgi edinemediği için şirketin hiçbir esaslı kararından haberdar edilmediğini, kendisiyle şirketin ortak olduğu günden bugüne şirketin nasıl yönetildiği, hedeflerinin neler olduğu, kimler ile iş yaptığı ortaklar için nasıl bir kâr payı ödeme planı olduğunun, şirketin bundan sonraki dönemde nasıl yönetileceği ile ilgili hiçbir bilgi paylaşılmadığını, eldeki durumda şirket ortağı olan müvekkilin şirket ile ilgili hiçbir şey bilmediğini ve yönetime katılmadığı gibi kanundan kaynaklı haklarını kullanmak istediğinde de kendisine izin verilmediğini, 26 Temmuz 2016 tarihinde yapılan … İnşaat Ortaklar Kurulu Toplantısı ile bir limited şirketin 8 yıllık faaliyet ve bilançosunun bir kerede görülmesi ve bu sorumluluklardan ibranın söz konusu olması, ortaklardan birinin 20 yıl süre ile müdür seçilmesinin, müvekkilin hiçbir denetim ve yönetim hakkını uygulamasına izin verilmesinin son nokta olduğunu, müvekkilin, şirketin menfaatini gözeterek inceleyemediği belgeleri özel denetçi tarafından incelenmesi, şirketin bağımsız denetim kuruluşları ile denetlenmesini, şirket müdürlerinin yirmi yıl gibi ticari hayata uygun olmayan uzunlukta değil de makul süre ile seçilmesini, şirketin ortaklarına borçlanması ve hak kaybı yaşanmaması için sermaye artırımına gidilmemesi hususlarının görüşülmesi için 4 Ocak 2017 tarihinde olağanüstü ortaklar genel kurul çağrısı talebinde bulunduğunu, davalı şirketin 25 Ocak 2017 tarihinde Olağanüstü Genel Kurul toplantısı yapılmayacağını, görüşülmesi istenen gündem maddelerinin 2017 yılındaki Olağan Ortaklar Genel Kurulun gündemine ekleneceğini ve müvekkilin daha önce inceleme hakkını kullandığı ileri sürülerek müvekkili tarafından öne sürülen tüm talepleri reddettiğini, davacı şirketin 2016 yılına dair Olağan Genel Kurul toplantısının 28/03/2017 tarihinde Silivri/İstanbul adresinde yapıldığını, gündemin 3. Maddesindeki faaliyet raporlarının incelenmesinin, faaliyet raporlarının müzakereye açılmasının ardından Genel Kurul onayına sunulma şeklinde gerçekleştirildiğini, müvekkilin, 2008 yılından 2016 yılına kadar periyodik bir Genel Kurul toplantısı yapılmadığını ve kendisine taleplerine rağmen herhangi bir bilgi verilmediği için şirket faaliyetlerinden haberdar olmadığını, gündemin 4. Maddesinde bilanço ve gelir/gider hesapları müzakereye açıldığını ve ardından müzakere sonrasında 2016 yılına ilişkin bilanço ve gelir/giderlerin oylanması sonucunda müvekkilin ret oyuna rağmen oy çokluğuyla kabul edildiğini, müvekkilin 2008-2016 yıllarına ait şirket evrakını incelemesine izin verilmediğini, evrakın bağımsız denetçiler tarafından incelenmediğini ve özel denetçi talebinin de reddedildiğini, … İnşaat’ın üç tane şirket ortağının bulunduğunu, şirket ortaklığı ve şirket müdürü ….’ın bu kararda oy kullandığını ve bu oyun da karara etkili olduğunu, işte bu nedenden ötürü kararın iptal edilmesinin gerektiğini, gündemin 6. Maddesinde şirketin geçmiş yıl kârlarının dağıtılması hususunun genel kurul onayına sunulduğunu, yapılan görüşme sonucunda ise geçmiş yıl kârlarının dağıtılmayacak gelecekte şirket sermayesine eklenmek üzere olağanüstü yedeklerde tutulmasına, sermaye artışı için karar verilmesi durumunda gerekli kararlar alınarak ticaret siciline tescil edilmesi hususunda müvekkilin ret oyuna rağmen oy çokluğu ile kabul edildiğini, öncelikle müvekkilin hissedarlık sıfatını edindiği günden bugüne hiçbir temettü veya herhangi bir hak dağıtımından faydalanamadığını, gündemin 7. Maddesinde ise, şirket müdürü olan ….’a huzur hakkı olarak aylık brüt ¨ 15.000,00 verilmesi hususu genel kurul onayına sunulduğunu, müvekkilin ret oyuna karşılık oy çokluğuyla kabul edildiğini, yönetim kurulu tarafından huzur hakkı verilirken bugüne kadar ki ortaklara karşı hiçbir temettü veya herhangi bir şirket kazanımı sağlanmamasının kabul edilemeyeceğini, neticeten; 28/03/2017 tarihinde yapılan 2016 yılı olağan ortaklar genel kurul toplantısının ve kurulda alınan tüm kararların iptal edilmesine, malvarlığı satışı, hisse devri, hisse rehni, gayrimenkul satışı, ipotek verilmesi ayni sermaye artırımı gibi şirketin borçlandırılmasına dair tüm işlemlerin dava sonuçlanıncaya kadar tedbiren durdurulmasına, müvekkilin zararının tespitine, davalı şirkete müzekkere yazılarak şirket ticari defterlerinin faaliyet raporlarının, bilanço ve gelir/gider hesaplarının, şirket sicil dosyasının mahkemeniz eliyle istenmesine, şirketin içinin boşaltılmasının dava süresince engellenmesi için, şirket defterlerinin ve tüm varlıklarının mahkemece atanacak bilirkişilerce ivedilikle incelenmesine ve tespitine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekilinin 28/07/2017 havale tarihli dilekçesini özetle; Müvekkilinin, 2008 yılından itibaren faaliyet gösterdiğini, şirketin ortaklarının …., …., … …Tic. ve San. Ltd. Şti. ile müvekkili şirketin müdürü olan ….’ın kızı davacı …… olduğunu, davacının evli olup Ankara da ikamet ettiğini, şirketin merkezinin ise İstanbul’da olduğunu, genel kurul kararlarının alınması için bu maddelerin tüm ortaklara sunularak onaylanması gerektiğini, kararların onay için davacıya sunulduğunu ve davacı tarafından onaylandığını, davacının şirket yönetimine katılmasının engellendiğini iddia ettiğini, fakat davacının şirket yönetimine katılmasını engelleyen herhangi bir kimse olmadığını, davacı aynı zamanda şirketin sigortalı çalışanı olduğunu, görüldüğü gibi davacının herhangi bir şekilde şirket çalışmalarına katılması konusunda engellenmediğini, 26/07/2016 tarihli toplantıdan sonra toplantı kararları için iptal davası açıldığını ve ardından olağanüstü genel kurul toplantısı yapılması için davacının talepte bulunduğunu, olağanüstü toplantı yapılmasını gerektirecek bir hususun olmaması ve 2017 yılı başında yapılacak olan olağan toplantının yakın olması nedeninin davacının görüşülmesinin talep ettiği maddelerin tamamını 2017 yılında yapılan toplantıya gündem maddesi olarak eklendiğini, davacının taleplerinin reddedilmediğini aksine değerlendirildiğini, davacı tarafın 28.03.2017 tarihinde yapılan ortaklar genel kurul toplantısına Silivri …. Noterliğinin 09.03.2017 tarih, …. yevmiye numaralı ihtarnamesi ile gündem maddeleri de gönderilerek davet edildiğini, bu davetiye ile beraber şirketin 2016 yılı bilanço ve gelir tablosunun davacıya inceleme için gönderildiğini, ayrıca finansal tablo, yıllık faaliyet raporları vs. rapor ve tablolarında Genel Kurul toplantısından en az 15 gün önce şirket merkezinde pay sahiplerinin incelemesine sunulacağı belirtildiğini, davacı tarafın inceleme ve bilgi hakkının engellenmediğini bilakis gündem maddelerinde yer alan kararlarda sağlıklı oy kullanabilmesi için bilanço ve gelir tablo gönderildiğini ve şirket merkezinde inceleme yapılabileceği de ihtar olunduğunu, davacını gündemin 5. Maddesinde yer alan müdürün ibrasına ilişkin kararın hukuka aykırı olmasından dolayı iptalini talep ettiğini, ancak alınan kararda bir aykırılık bulunmadığını, genel kurul gündeminin 6. Maddesinde geçmiş yıl karlarının dağıtılmamasının onaya sunulduğunu, genel kurulun bu kararının oy çokluğuyla kabul edildiğini, şirketin bu zamana kadar herhangi bir kar dağıtımında bulunmadığını, gündemin 7. Maddesinde şirket müdür olan müvekkil için aylık huzur hakkı verilmesinin karara bağlandığını, …. için kararlaştırılan huzur hakkının 29/07/2016 tarihinde yapılan olağan ortaklar genel kurul toplantısında ilk kez karara bağlandığını, bu tarihe kadar şirket müdür olan ….’ın şirketten huzur hakkı alması gibi bir durumun söz konusu olmadığını,sonuç olarak davanın reddi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava, davalı şirketin 28/03/2017 tarihinde yapılan 2016 yılına ait olağan genel kurulunda alınan kararların iptali istemine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Dosyada delil olarak davalının ticari defterlerine dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222 nci maddeleri uyarınca davalının ticari defter ve belgeleri ile dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişiler Prof. Dr. … 26/04/2018 havale tarihli bilirkişi raporunda;Dava konusunun, davacı …… tarafından ortağı olduğu davalı … İnşaat Taah. Paz. ve Tic. Ltd. Şti. 28/03/2017 tarihinde yapılan 2016 yılı olağan ortaklar genel kurul toplantısının ve kurulda alınan tüm kararların iptal edilmesi ve malvarlığının satışı, hisse devri, hisse rehni, gayrimenkul satışı, ipotek verilmesi, ayni sermaye arttırılması gibi şirketin borçlandırılmasına dair tüm işlemlerin dava sonuçlanıncaya kadar tedbiren durdurulmasına talebinden oluştuğunu, işbu Mahkemenin 22/06/2017 tarihli ara kararı gereğince ihtiyati tedbir talebi reddedildiğini, davacının bu karar için 03/08/2017 tarihinde istinaf yoluna başvurduğunu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi … Esas sayılı-…karar numaralı İstinaf kararında davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiğini, davalının 2016 yılı ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğunu, davalı … Şirketinin 2013, 2014 ve 2015 yılları envanter, defteri kebir ve yevmiye defterlerinin zayi olduğuna dair mahkeme kararı olduğunu, 28/03/2017 tarihinde yapılan 2016 yılı olağan ortaklar genel kurul toplantısı ile ilgili olarak Silivri … Noterliğinin 09/03/2017 tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile gündem maddeleri de gönderilerek davacının davet edildiği, İhtarnamenin 17/03/2017 tarihinde davalı ……’a tebliğ edildiğini, 06/03/2017 tarihli … sayılı TTSG kayıtlarına göre; kararlarının iptali istenen 28/03/2017 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantı davetinin ve toplantı gündeminin sicil gazetesinde yayımlanmış olduğunu, 28/03/2017 tarihli Ortaklar Kurulu Kararının tescil edildiğine dair şirketin dosyasına intikal eden sicil kaydının bulunmadığını, İTO kayıtlarına göre davalı … şirketinin sermayesinin ¨4.000.00,00 olduğunu, Meslek Grubunun Konut İnşaatı olduğu, Ortaklarının; …. (¨100.000,00 ), …. (¨1.100.000,00), … (¨500.000,00) ve … …. Tic ve San Ltd Şti olduğunu, Yetkililerinin; …. ve… olduğunu, davalı … Şirketinin hissedarlarının; ana hissedarı %57,50 paya sahip olan … …Şirketi olmak üzere %2,5 pay sahipliği ile …., %27,5 pay sahipliği ile …., %12,5 ile … olduğunu, davalı … şirketinin ana hissedarı olan … …Şirketinin İTO kayıtlarına göre; Sermayesinin ¨4.540.000,00 olduğunu, Meslek Grubunun Toprak Ürünleri olduğu, Ortaklarının; …. (¨3.359.600.000,00), …. (¨612.900,00), … (¨567.500,00) olduğunu, yetkililerinin; …. ve… olduğunu, dava dışı … …şirketinin hissedarlarının; ana hissedan %74 paya sahip olan …., diğer ortakları da %13,50 pay sahipliği ile …. ve %12,50 pay sahipliği ile … olduğu, davadışı … …Şirketinin ana hissedarı %74 pay ile …. olduğunu, davalı Şirket TTSG kayıtlarına göre Sermayesinin ¨4.000.000, Ana Sözleşme Tescil Tarihinin 04/08/1986, Ortaklarının …., …., …, … …Tic ve San Ltd Şti ve Yetkililerinin ….,… olduğunu, davalı … Şirketinin finansal tablolarının incelenmesi sonucunda; S Aktif toplamında ¨1.003.054,75 bir azalma meydana geldiği, 2015 yılında ¨123.615,82 kayıtlı değeri olan Taşıtların 2016 yılında sıfır gözüktüğü, 2016 yılı içinde tüm taşıtların satıldığını, bir yıl içinde tüm taşıtların satıldığını, 2016 yılı Kurumlar vergisi beyannamesinde de Elden çıkarılan veya hurdaya ayrılan maddi duran varlıkların maliyeti ¨123.615,82 olduğunu, bunun bilançoda görülen taşıtlar kalemine ait olduğu, ortaklara Borçlar Hesabının ¨530.913,93’den ¨254.192,93’ye düştüğü, davalı … Şirketi’nin ¨276.721,00 tutarında ortaklara olan borçlarının ödendiği, 2016 yılı kurumlar vergisi beyannamesinde transfer fiyatlandırması uygulaması kapsamında Davalı … Şirket’inin, … … Malzemeleri Şirketinden mali işlemler kapsamında ¨ 254.192,93 ödünç para/kredi-faiz aldığı bilgisi yer almakta olduğu, 2016 yılında bilanço pasifinde yer alan ¨254.192,93 ortaklara borçlar tutarının transfer fiyatlandırması kaDsamında ilişkili kişiler olan …. ve … … Malzemeleri şirketi arasında gerçekleştiğini, diğer ticari borçların sıfırdan ¨ 453.765,89’ye çıktığını, uzun vadeli bir borç niteliği taşıdığından ayrıntısının açıklığa kavuşturulmasının yerinde olacağını, davalı şirketin özsemayesinin bir önceki yıla göre azaldığını, ¨3.189.392,98’den ¨ 2.721.185,39’ye düştüğü, bunun temel sebebinin 2016 yılı zararının ¨468.207,59 olmasından kaynaklandığını, şirketin sermayesinin erimeye başladığını, kar marjlarının oldukça düşük olduğunu, davalı … Şirketinin Transfer Fiyatlandırması Yöntemini Uyguladığını, Transfer fiyatlandırması kapsamında ilişkili kişilerin …. ve … …San Ltd Şti olduğunu, 2016 yılı içinde transfer fiyatlandırması kapsamında Davalı … Şirketinin ¨ 820.788,38 alım, ¨2.676.116,90-TL satım işlemi gerçekleştirdiğini, ¨2.676.116,90 tutarındaki toplam Satım işlemlerinin ¨ 2.586.116,90’sinin hammadde-yarı mamül alımı ile ¨ 90.000’sinin ise ikramiye ve benzeri ödemelerden oluştuğunu, ¨820.788,38 tutarındaki toplam Alım işlemlerinin; ¨566.595,45’sinin mamul-ticari mallar alımı ile ¨254.192,93’nin Ödünç Para/kredi-faiz açıklamalı mali işlem olduğunu, davalı … Şirketinin 2016 yılı bilançosunda Ortaklara Borçlar hesabında da ¨ 254.192,93’nin yer aldığını, bu tutarın transfer fiyatlandırmasında alım işlemlerinde yer alan Ödünç para açıklamalı tutar ile aynı olduğu, bu borç ilişkisinin …. ve … …arasında olduğunu, ancak 131 ve 331 ortaklara borçlar hesapları muavin dökümleri talep edilmesine karşın ibraz edilmediğinden daha fazla açıklama yapılmasının mümkün olmadığını, davalı firmanın genel kurulunda alınan 3 ve 4 nolu kararlar bakımından iptal koşullarının oluşmadığını, davalı şirket müdürünün ibrasına ilişkin karar bakımından Yargıtay’ın yerleşik içtihatları dikkate alındığında iptal koşulunun oluşmadığını, davalı firmanın mali durumu değerlendirildiğinde şirketin kâr payı dağıtmama kararının yerinde olduğunu, davalı firmanın mali durumu değerlendirildiğinde dava konusu genel kurul toplantı tutanağının 7. maddesindeki huzur hakkı kararının şirketin mali yapısına uygun olmadığını, bu kararın objektif iyi niyet kurallarına aykırılık dolayısıyla iptal edilebileceğini bildirdikleri görülmüştür.
Dosya içeriğinden davacının davalı şirketin 20.000 payına ve % 12,5 tutarında sermayesine sahip ortağı olduğu, davalı şirket tarafından 28/03/2017 tarihinde 2016 yıllına ilişkin olarak genel kurul toplantısı yapıldığı, davacının dava konusu kararlara muhalif kaldığı ve kararların alındığı tarihten itibaren üç ay içerisinde de iş bu iptal davasını açtığı anlaşılmaktadır.Taraflar arasında ihtilaf konusu olan ve çözüme kavuşturulması gereken temel problem; genel kurulda alınan kararların iptal şartlarının oluşup oluşmadığıdır.
Bilindiği üzere Limited Şirketlerde Genel Kurul kararlarının iptaline ilişkin olarak Anonim şirketlerin genel kurul kararlarının iptaline düzenleyen hükümler aynen uygulanır (TTK md. 536). Anonim şirketler hukukunda yokluk ve butlan hallerinin yanı sıra genel kurul kararlarının hükümsüzlük hallerinden birisi de iptal edilebilirliktir. Genel kurul kararlarına karşı iptal davasını açma hakkını düzenleyen TTK. m. 446 hükmüne göre:
“a) Toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten,
b)Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren paysahipleri, … iptal davası açabilir”.
Söz konusu hükümden de açıkça anlaşıldığı üzere, kural olarak pay sahiplerinin iptal davası açabilmeleri için toplantıda hazır bulunmaları, iptale konu ettikleri karara karşı olumsuz oy kullanmaları ve bu muhalefetlerini tutanağa yazdırmaları gerekir.
Toplantıda hazır bulunan, karara muhalif olan ve keyfiyeti zapta geçiren pay sahiplerinin açmış oldukları iptal davasının kabul edilebilmesi için ayrıca bu kararların yasaya, esas sözleşmeye veya iyiniyet kuralına aykırı olduklarının da kanıtlanması gerekir (TTK. m. 445).
Yapılan davete rağmen toplantıya katılmayan ve muhalefet şerhini tutanağa yazdırmayan bir pay sahibi ancak,
a)usulüne uygun toplantı davetinin yapılmamış olması, gündemin gereği gibi ilan edilmemiş olması,
b)genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmemesi, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullanmaları,
c)müktesep hakların ihlal edilmiş olması,
Hallerinden birinin varlığı ve bu aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu kanıtlaması durumunda, iptal davası açabilir.
Davacının, davalı şirketin genel kurul toplantısına katılarak alınan kararlara muhalif kaldığı görülmektedir. Bu nedenle dava konusu kararlar bakımından dava açma şartının gerçekleştiği açıktır. Bununla birlikte iptali talep edilen kararlar bakımından bu kararların kanun, ana sözleşme veya afaki iyiniyete aykırı olup olmadığının incelenmesi gerekir.
İptali Talep Edilen Genel Kurul Gündem Maddeleri Bakımından Yapılan İnceleme ve Değerlendirme;
a)Faaliyet raporu ile mali tabloların onaylanmasına ilişkin gündemin 3. ve 4. maddeleriyle alınan kararlar:
Gündemin 3. ve 4. maddelerinde 2016 takvim yılına ait Genel Kurul faaliyet raporu okunmuş ve bilanço gelir/gider hesapları müzakereye açılmıştır. Yapılan oylama sonucunda 2016 takvim yılına ait Genel Kurul faaliyet raporu ile bilanço ortaklardan …’ın temsilcisi …’in ret oyuna karşılık diğer ortakların kabul oyu ile oyçokluğu kabul edilmiştir.
İptali talep edilen davalı şirket genel kurulunun 3 nolu gündem maddesi faaliyet raporu .4 nolu gündem maddesi bilanço. kâr ve zarar hesaplarının onaylanmasına ilişkin olup, muhasip bilirkişi tarafından yukarıda incilemeler neticesinde faaliyet raporunun yasaya aykırı olduğu, bilançonun gerçeği yansıtmadığı yönünde bir tespitte bulunulmamış olup, anılan gündem maddelerinin iptali bakımından gerekli koşulların oluşmadığından bu maddelere yönelik talebin reddine karar verilmelidir.
b)Şirket müdürünün ibrasına ilişkin gündemin 5. maddeleriyle alınan karar:
Gündemin beşinci maddesine göre şirket müdürlük görevi süresinde yapmış olduğu çalışmalardan dolayı ibra edilmesi hususu genel kurul onayına sunulmuş yapılan oylama sonucunda ortaklardan…’ın temsilcisi …’in ret oyuna karşılık diğer ortakların kabul oyu ile oyçokluğu kabul edilmiştir.
İbra, genel kurulun, yönetim kurulu üyelerine karşı karar şeklindeki bir irade açıklamasıdır. Genel kurul bu kararı ile, yönetim kurulu üyelerinin söz konusu dönemdeki işlemlerini hukuka ve ortaklık açısından işin gereğine uygun bulduğunu beyan etmektedir. Genel kurul, ibra kararı ile, yönetim kurulu üyelerini ilgili dönemdeki faaliyetleri sebebiyle sorumlu tutmayacağını açıklamaktadır. Bu açıdan ibra bir menfi borç ikrarı niteliği taşır (Poroy/Tekinalp/Çamoğlu, N. 613).Ancak ibra, ortaklık dışındakilere etkisi olmayan, tümüyle ortaklık içi bir hukuki işlemdir. Bu nedenle, ibra, İsviçre-Türk Hukukunda, sadece ortaklığı ve belli şartlarda bazı pay sahiplerini bağlar (Akdağ Güney, Necla, Anonim Şiriket Yönetim Kurulu Üyelerinin Hukuki Sorumluluğu,İstanbul 2008, s. 157). TTK md. 436 (2)’ye göre ibra bakımından sadece yönetim kurulu üyesinin değil yönetime dahil diğer üyelerin de oy kullanma yasağı bulunup onların da ibra oylamasında oy kullanmamaları gerekmektedir. Geçerli bir ibradan bahsedebilmek için ibranın TTK md. 436 (2)’de yer alan koşullara uygun yapılması gerekir. Huzurdaki uyuşmazlıkta davalı şirket müdürünün kendi ibrasında oy kullanması TTK md. 436 (2)’ye açıkça aykırılık teşkil etmekle birlikte Yargıtayın yerleşik uygulaması yönetimde görevli kimselerin oyları düşüldükten sonra geriye kalan oylar ibra için yeterliyse aykırılığın iptale yol açmayacağı yönündedir.
O halde davalı şirket bakımından da oydan yoksunluk yasağı dolayısıyla hesaba dahil edilmeyecek oylar yani müdürün oyları toplamdan düşüldüğünde geriye kalan oylar ile davalı şirket müdürünün ibrası geçerli bir şekilde yapılmıştır. Bu karar bakımından iptal koşullarının oluşmadığından bu maddenin iptaline ilişkin talebin reddi gerekmektedir.
c)Kâr dağıtımı yapılmamasına ilişkin gündemin 6. maddesiyle alınan karar:
Gündemin altıncı maddesine göre şirketin geçmiş yıl kârlarının dağıtılıp dağılmaması hususu görüşmeye açılmış yapılan görüşme sonucu geçmiş yıl kârlarının dağıtılmayarak gelecekte şirket sermayesine eklenmek üzere olağanüstü yedeklerde tutulmasına sermaye artışı için karar verilmesi durumunda gerekli kararlar alınarak ticaret siciline tescil edilmesi hususu genel kurul onayına sunulmuş yapılan oylama sonucunda ortaklardan …’ın temsilcisi …’in ret oyuna karşılık diğer ortakların kabul oyu ile oyçokluğu kabul edilmiştir.
Kârın dağıtılıp dağıtılmayacağı ve dağıtılacaksa ne ölçüde dağıtılacağı hususunda genel kurulun geniş takdir yetkisi bulunmaktadır. Gerçekten genel kurul dağıtılabilir kârdan TTK. m. 523/2 hükmüne göre yedek akçe ayırabileceği gibi, belirli şartlar altında bu karın esas sermayeye eklenmesine de karar verebilir. Ancak genel kurul bu yetkilerini kullanırken bazı sınırlamalara tabidir. Kârdan yapılacak ayırımlar konusunda öncelikle emredici kanun hükümlerine riayet etmek gerekir. Bu kapsamda vergi, fon, kanuni yedek akçe gibi emredici kanun hükümleriyle belirlenmiş ayırımların yapılması kaçınılmazdır. İkinci olarak, esas sözleşme hükümleriyle kâr dağıtımı konusunda bazı prensipler belirlenmişse genel kurul bunları da bertaraf edemez. Örneğin esas sözleşmede belirli oranda kârın dağıtılması öngörülmüş ise, pay sahipleri bakımından güçlü bir müktesep hak oluştuğu için genel kurul bu dağıtımı yapmak zorundadır. Üçüncü olarak, gerçek anlamda genel kurulun takdirine bırakılan ayırımlar konusunda da (TTK. m. 523/2-3), genel kurulun takdir hakkını sınırlayan ilkeler söz konusudur. Bunlar, kanun ve esas sözleşmede belirlenenlerden daha fazla miktarda yedek akçe ayrılmasının geniş anlamda objektif iyi niyet kuralları ile şirketin devamlı gelişmesi ve istikrarlı kâr dağıtımı bakımından gerekli olmasıdır. Söz konusu ayırımlara ve kâr dağıtımına ilişkin genel kurul kararlarının iptali istenmesi halinde mahkeme bu kriterleri uyulup uyulmadığını araştıracaktır (Güzin Üçışık/Aydın Çelik, Anonim Ortaklıkta Finansal Tablolar, Yedek Akçeler ve Kar Dağıtımı, İstanbul 2018, s. 399-400).
Yukarıda açıklandığı üzere, genel kurul kararlarının iptalinin nedenlerinden birisi de, alınan kararın objektif iyi niyet kuralına aykırı olmasıdır. Söz konusu olan objektif iyi niyet, MK. m. 2 hükmünde öngörülen dürüstlük kuralıdır. Genel kurulda çoğunluğu oluşturan belli bir grup pay sahibinin yetkilerini kötüye kullanmak suretiyle, ortaklık dışı özel veya ortaklık ile ilgili kişisel çıkarlarının korunmasına yönelik olarak, azınlıktaki pay sahiplerinin menfaatlerine aykırı bir şekilde aldığı kararlar dürüstlük kuralına aykırı kabul edilmektedir. Ancak kararın dürüstlük kuralına aykırılık oluşturabilmesi için her zaman özel ve şahsi menfaat elde edilmesi zorunlu değildir. Eşit hukuki durumda bulunan pay sahipleri hakkında eşit uygulamalara gidilmemesi suretiyle eşitlik ilkesinin ihlali de, dürüstlük kuralına aykırılığın tespitinde ölçüt olarak kabul edilmektedir. Objektif iyi niyet kuralına aykırılığı, ortaklığın geleceği, işleyişi ve yönetimi bakımından önemi göz önünde tutularak, yersiz şekilde genişletmemek ve ancak ciddi etken sebeplerin varlığı halinde kabul etmek gerekir. Bu bakımdan ancak, çoğunluğun yetkilerini kötüye kullanarak ve dürüstlük kuralına aykırı bir şekilde, ortaklığa ve diğer pay sahiplerine zarar vermek için kasıtlı olarak alınan bir genel kurul kararının, iyi niyet kuralına dayanarak iptali istenebilir (Üçışık/Çelik, AO, s. 358). Dolayısıyla somut olayda kârın hiç dağıtılmamasına ilişkin kararın objektif iyiniyet kuralına da aykırı olmaması gerekir.
Kâr payının dağıtılıp dağıtılmaması hususunun takdiri genel kurula ait olmakla birlikte bu yetkinin kullanılması keyfiyete bağlı değildir. Gerçekten de Yargıtay vermiş olduğu bir kararında bu hususu şu şekilde dile getirmiştir: “Her ticaret ortaklığı gibi anonim ortaklığın nihai amacı kâr elde edip ortaklarına dağıtmaktır. Başka bir deyişle “anonim şirket kanunen yasak olmayan her türlü iktisadi maksat ve konular için kurulur” (TTK’nın 271) ve kâr elde etmek ve paylaştırmak nihai amacını elde etmek hedefine yönelir ve bu yolda çaba harcar. Ortaklığın bütün organları bu nihai amaca uygun kararlar almak zorundadır. İşte, şirketin kâr elde etmek ve dağıtmak nihai amacından doğan kâr payı, bir vazgeçilmez haktır. (TTK 385). (Poroy/Tekinalp/Çamoğlu-Ortaklıklar ve Koop. Hukuku 8.bası s.487) Ortaklığın hiç kâr payı dağıtmaması yasaya aykırı olup, kârın ihtiyari nitelikteki kısmının dağıtılmaması ise müktesep hakkın ihlâli sayılamaz. Mahkemece mecburi temettü dışında kalan kısım için kâr dağıtım kararı alınmayarak yedek akçeye ayrılmasının yasaya, ana sözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı olup olmadığı, kâr dağıtımının şirket sermayesinin düşmesi sonucunu doğurup doğurmayacağı, kanunda öngörülen kâr payı dışında kalan kısmın ortaklığın devamlı gelişmesi ve düzenli kâr payı dağıtılmasının temini bakımından uygun ve yararlı olup olmadığı ve kalan kısmın yedek akçeye ayrılmasının afaki iyiniyet kurallarına uygun olup olmadığının tespit edilmesi gerekir.”(Yüksek Yargıtay … nci Hukuk Dairesi’nin 17/03/2016 gün ve… esas ,…karar sayılı ilamı)
Kâr payının hangi gerekçelerle tam olarak dağıtılmadığı hususunun somut bir şekilde davalı tarafından ortaya konulması gerekmektedir. Türk Ticaret Kanunu’nda ise esas itibariyle, sermaye şirketlerinde yıllık kâr dağıtımı bir zorunluluk olarak kabul edilmiştir. TTK’nun 507 nci maddesine göre her pay sahibi, kanun ve esas sözleşme hükümlerine göre, pay sahiplerine dağıtılması kararlaştırılmış “Net Dönem Kârına” payları oranında katılma hakkına sahiptir.
Bunun yanında TTK’nun 523 ncü maddesine göre genel kurul; a) Aktiflerin yeniden sağlanabilmesi için gerekliyse, b) Bütün pay sahiplerinin menfaatleri dikkate alındığında, şirketin sürekli gelişimi ve olabildiğince kararlı kâr payı dağıtımı yönünden haklı görülüyorsa, Kanunda ve esas sözleşmede öngörülenlerden başka yedek akçe ayrılmasına da karar verebilir.
Kârın dağıtımı bakımından asıl önemli olan husus ise şirkette dağıtılabilecek bir kâr bulunmasıdır. Her ne kadar genel kurulda şirketin geçmiş yıllara ilişkin kârının dağıtılmaması öngörülmüş ise de,bilirkişi raporuna göre esasen şirketin zararda olduğu bu bağlamda geçmiş yıllarda elde edilen kârın öncelikle geçmiş yıllarda uğranılan zararın kapatılması için kullanılması gerektiği dolayısıyla kârın dağıtılmaması kararı bakımından iptal koşullarının oluşmadığı anlaşıldığından bu maddenin iptaline ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
b)Şirket müdürüne ¨15.000,00 huzur hakkı verilmesine ilişkin gündemin 7. maddesiyle alınan karar:
Gündemin yedinci maddesinde Şirket Müdürü ….’a huzur hakkı verilmesi hususu görüşmeye açılmış müdüre aylık brüt ¨15.000,00’nin verilmesi hususu oyçokluğu kabul edilmiştir
6102 sayılı TTK’nın 394. maddesinde, yönetim kurulu üyelerine tutarı esas sözleşme veya genel kurul kararıyla belirlenmiş olmak şartıyla huzur hakkı, ücret, ikramiye, prim ve yıllık kârdan pay ödenebileceği hükmü düzenlenmiştir. Huzur hakkı her toplantı için ayrı ayrı belirlenebileceği gibi aylık olarak belirli bir ücret biçiminde de tespit edilebilir. Ücretin miktarı ise şirketin mali yapısı, şirketin bu yöndeki uygulaması, yönetim kurulunun bu iş için harcadığı emek ve mesai ile orantılı olmalıdır.Yönetim kurulu üyeleri için belirlenen ücretlerin fahiş olup olmadığı değerlendirilirken genel kurulun yapıldığı dönemde şirketin ortaklık yapısı, finansal durumu, şirketin geçmiş uygulamaları, ortaklık yapısı ve mali durum açısından davacı şirketle aynı-benzer durumda bulunan şirketlerin yöneticilerinin aldığı emsal ücretler göz önünde bulundurulup karşılaştırılmak suretiyle yönetim kurulunun harcadığı emek ve mesai ile orantılı, pay sahiplerinin vazgeçilmez nitelikteki kârdan pay alma haklarını da ihlal etmeyecek şekilde tespiti gerekmektedir.
TTK 507/1.maddesi uyarınca “Her pay sahibi, kanun ve esas sözleşme hükümlerine göre pay sahiplerine dağıtılması kararlaştırılmış dönem kârına payı oranında katılma hakkını haizdir…”. Şirket yöneticilerine verilecek yüksek miktarlı huzur hakkı ile yönetim kurulu üyesi olmayan ortakların payları oranında kâr payı alma haklarının zayıflatıldığı, belli ortaklara örtülü kâr dağıtılması sonucunu doğuracağı bir gerçektir.
Limited şirketlerde müdürlere verilecek ücrete ilişkin yetki TTK md. 616’ya istinaden münhasıran genel kurulda olup devredilemez. İptali talep edilen 7. Gündem maddesinde müdür için ¨15.000.TL aylık ücret belirlenmiş olup, müdürlerin ücretlerine ilişkin bu karar kanuna ve esas sözleşmeye aykırılık teşkil etmemektedir. Bu noktada şirketin kâr dağıtmaması yönetim kurulu üyelerine ücret verilmemesi için bir sebep teşkil etmez. Kötü yönetim dolayısıyla şirketin zararı söz konusu ise buna karşın TTK md. 553 vd. da yer alan sorumluluk hükümlerine gidilebilir.
Bununla birlikte kararlaştırılan bu ücretin objektif iyi niyet kurallarına aykırılığı bakımından şirketin mali yapısı dikkate alındığında bu tutarda bir ücretin müdüre ödenmesi ve aynı zamanda pay sahibi olan müdüre bu yolla diğer pay sahiplerine nazaran menfaat sağlanmış olmasının eşitlik ilkesine ve objektif iyi niyet kurallarına aykırılık teşkil edeceği anlaşıldığından bu maddenin de iptaline karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davanın kısmen KABUL kısmen REDDİ ile;Davalı şirketin 28/03/2017 tarihli olağan genel kurulunda 7 nolu gündem maddesi ile alınan ve şirket müdürüne aylık brüt ¨15.000,00 huzur hakkı verilmesine ilişkin kararın İPTALİNE,
2-Davacının diğer maddelerin iptaline ilişkin talebinin REDDİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken ¨35,90 peşin harcın davacı tarafından yatırılan ¨ 31,40’den mahsubu ile bakiye ¨4,50 harcın davalıdan alınarak hazineye irat KAYDINA,
4-Davacı tarafından yapılan 17 tebligat+posta ücreti ¨189,20, bir bilirkişi inceleme ücreti ¨ 2.000,00 olmak üzere toplam ¨2.189,20 yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına(1/5) göre hesaplanan ¨437,84’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, kalan kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı tarafından yapılan 2 tebligat+posta ücreti ¨20,20 yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına(1/5) göre hesaplanan ¨16,16’nin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, kalan kısmın davalı üzerinde BIRAKILMASINA,

6-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen ¨2.180,00 ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
7-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre reddedilen miktar üzerinden hesap edilen ¨2.180,00 ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
8-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafından peşin olarak yatırılan ¨165,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
9-Davalı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davalıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.07/06/2018

BAŞKAN …

ÜYE …

ÜYE …

KÂTİP ….