Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/542 E. 2018/591 K. 17.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/542
KARAR NO : 2018/591

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/10/2012
KARAR TARİHİ : 17/05/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 12/06/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Bakırköy nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu 22/10/2012 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde ; Davalının dava dışı … Ltd Şti aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile başlatmış olduğu takipte, alınan talimat ile davacının Avcılar ‘daki adresinde Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … talimat sayılı dosyası üzerinden haciz ve muhafaza işlemi yaptığını, bilahare davacının muvafakati olmadan yeddi emin değişikliği yapılarak mahçuzların davalı tarafa teslim edildiğini , bunun üzerine davacının istihkak davası açtığını, istihkak davasının kabul ile sonuçlanıp Yargıtay incelemesinden de geçmek sureti ile kesinleşmesi üzerine mahçuzların davalı şirket yetkilisinden hasarlı ve kullanılmış olarak teslim alındığını , dolayısıyla davalının haksız haciz ve muhafaza işlemi sonucu makinelerin revizyon gerektirecek hale geldiğini, ayrıca, davacının ticari ilişki içinde olduğu kişilere karşı zor durumda kaldığını, oluşturmuş olduğu piyasa ve müşteri portföyünü kaybettiğini, haciz ve muhafaza nedeni ile iş yerinden çıkmak zorunda kalıp itibar kaybına uğradığını, yeddi emin değişikliği ile mahçuzların davalı tarafa teslim edilmesinin davacının durumunu iyice zorlaştırdığını, dolayısıyla davacının maddi ve manevi zarara uğradığından bahisle fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik ¨10.000,00 maddi , ¨500.000,00 ‘ de manevi tazminatın olay tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsiline, yargılama gideri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir .
CEVAP :
Davalı vekili Mahkememize sunduğu 17/01/2013 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın dava dilekçesinin netice-i talep kısmında ne kadar maddi ve manevi tazminat istediğini açıkça belirtmediğini, davacının dava açmakta hukuki yararının varlığından söz edilemeyceğini, bu nedenle dava dilekçesinin eksik olmasından bahisle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini talep ettiğini, davanın süresinde açılmadığını, davacının talep ettiği maddi manevi tazminat miktarlarının son derece fahiş olduğunu, davacının bir zararı varsa bunun hacizden önceki dönemlerde vergi mükellefi olarak tuttukları defter ve verdikleri vergi beyannamelerinden gösterdikleri kazançların zarar hesabında esas alınmasını ve davacıların oradaki beyanlarıyla bağlı sayılarak hesabı gerektiğini, bu nedenle müvekkilinden talep edilen fahiş tazminat miktarlarının kabulünün mümkün olmadığını, davacı yan , dava dışı borçlu … Şti ile birlikte hareket ederek müvekkilinin zarara uğratmaya çalıştığını ve bu eylemine halen devam ettiğini, davacı dava dilekçesinde 1316 günlük zararının faiziyle karşılanmasını talep ettiklerini, ancak takip tarihinden bu yana tahsil edemedikleri bir alacak mevcut olduğunu ve bu alacağın tahsilinin gecikmesi müvekkilini zor duruma soktuğunu, müvekkilinin bu hale gelmesinin davacının borçluyla kötüniyetli ve muvaazalı anlaşmasının sebep olduğunu, dava dışı borçlu … Şti. ‘nin ticaret sicil kayıtları incelendiğinde tüm hissedarların … soyadlı olduğunun görüleceğini, İstihkak davasında SGK ‘dan gelen yazıda ”… ve …”in davacı şirket personeli olarak çalıştıkları’ bildirildiğini, bütün bu husular , davacı ile dava dışı borçlu şirket arasındaki organik bağı açıkça ispatlamakta olduğunu, bu nedenle davacının tedbir talebinin reddini, İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesi’nin … esas sayılı … Karar sayılı dosyasından hukuka aykırı şekilde verilen karar hakkında HMK.m. 46 çerçevesinde devlete karşı açacakları tazminat davasının bekletici mesele sayılmasını , davacının süresinde açılmayan davasının zamanaşımından reddini, bu taleplerinin kabul edilmemesi halinde davanın esastan reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Mahkememizce verilen 27/11/2014 gün ve … eesas, … karar sayılı ilam Yüksek Yargıtay … ncü Hukuk Dairesi’nin 26/04/2016 gün ve … esas, … karar sayılı ilam ile bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.

DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava, haksız haciz ve muhafaza nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tahsili istemine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişiler …, Prof. Dr. …, …, Prof. Dr. … , Dr. … , … tarafından düzenlenen 09/12/2013 havale tarihli bilirkişi raporunda; Davacı tarafça sunulan 2006-2011 yıllarına ait yasal defterlerden Envanter Defterlerinin ETTK m72 son uyarınca kapanış tasdikleri yaptırılmadığından ETTK m85 uyarınca sahipleri lehine delil niteliğinin bulunmadığını, davacı tarafça sunulan 2012 yılı yasal defterlerinin HMK 222′ ye göre delil niteliğinin bulunduğunu, haciz konusu makinelerin yediemin tarafından kullanılıp kullanılmadığının tespitinin yapılan incelemelerde mümkün olmadığı belirlendiğini, dava konusu mahcuz malların keşif esnasında yapılan tespitlere göre hasarlı olduğu ancak hasarın oluşma tarihi hakkında herhangi bir yorumun yapılamayacağı belirlendiğini, davacı tarafa mahcuzların hasarlı ve kullanılmış olarak teslim edilip edilmediği hususunda da dosya kapsamına göre herhangi bir değerlendirme yapma imkanının bulunmadığı ancak yukarıda da ifade edildiği üzere mahcuz malların keşif esnasında hasarlı ve kullanılamayacak halde oldukları belirlendiğini, dava konusu mahcuzların hasarlarının mevcut olduğu ve hasar dolayısı ile yukarıda rapor içeriğinde ayrıntılı olarak açıklandığı üzere ise mahcuzlar üzerinde yapılacak revizyon için ¨49.857.00 ‘lik parça değişiminin yapılması gerektiği belirlendiğini, davacının yapılan haciz neticesinde makine parkurunun %33’lük kısmını kaybettiği ve söz konusu kaybında davacının zor durumda koldığının kabulü gerektiğini, davacının yapılan haciz dolayısı ile hacizden sonra ki yıllarda cirolarında ve yapılan imalat adetlerinde düşüşlerin söz konusu olduğu davacının 2007 yılından 2008 yılına %300 civarında ciro artışı sağlamasına karşın 2012 yılında (¨506.210,00 ) 2007 yılı cirosunun (¨649.972,45 ) bile altında kaldığı nazara alındığında davacının ticari ilişkide bulunduğu kişilere karşı itibar kaybı ve ciro kaybına neden olduğu belirleniğini, davacının cirosunda ve kazançlarında ki kayıplar dikkate alındığında davacı nezdinde yapılan haciz sonrasında müşteri kayıplarının meydana geldiği belirlendiğini, dava konusu makinelerin haczedilmesi sonrasında şirketin kalan 68 makinası ile imalatlarına devam ettiği ve işini terk etmediği belirlendiğini, rapor içeriğinde ayrıntılı olarak açıklandığı üzere davacı tarafın makinelerin yeniden kurulması ve hat tesisleri için ¨ 40.000,00 ‘lik maliyete katanması gerektiği belirlendiğini, davacı tarafın ayrıca her makinenin yeniden kurulması için de ¨13.600,00 ‘lik masrafa katlanması gerektiğini, yapılan tespit ve hesaplamalara göre davacı tarafın dava konusu haczedilen makineleri tekrar üretimde kullanabilmesi için (¨49.857.00 + ¨40,000.00 + ¨13.600.00) ¨113.457.00 + KDV maliyet katlanması gerektiği belirlendiğini, teknik bilirkişilerin değerlendirme ve tespitlerine göre 1 makinenin günlük 18 düzine çorap üretebileceği ve yapılan üretim doğrultusunda ¨ 3’lik fason fiyatı baz alındığında 34 adet makinanın günlük cirosunun ¨1.836,00 ‘si olabileceği belirlendiğini, dava konusu haczedilen mallarda ¨1.836,00’lik günlük ciro edilmesi durumunda sektör ortalamasına göre % 12 kazanç elde edildiği varsayıldığında (300 gün çalışma esasına göre) davacı tarafın haczedilen makinalan 1316 Gün boyunca imalat yapmada kullanamadığının kabulü gerektiğini,bu itibarla teknik bilirkişilerin hesaplamasına göre davacı taratın (1316 Gün *¨220,00) 289.520,00 net kazanç kaybına maruz kaldığını, davacı tarafın mali kayıtlarına göre 07/09/2008 yılında tüm makinaları ile tam kapasite çalışması durumunda yıllı cirosunun ¨2.674.524,83 ‘si olabileceği belirlendiğini, hesaplanan yıllık ciroya göre davacı tarafın yıllık faaliyet karının ¨202.951,20’si olduğu ayrıca bir makinanın bir günlük kazancının da ¨5,45 ‘si olabileceği hesaplandığını, davacının Mail verilere göre 07/09/2008-18/04/2012 dönemi arasında ki 1316 günlük süre içerisinde haczedilen makinalardan elde edebileceği Brüt satış gelirinin (1316 Gün * ¨71.84 * 34 Makine) ¨3.214.408.96’si olabileceğini, yapılan tespitler ve mail verilere göre davacı tarafın 07/09/2006 -18/04/2012 dönemi arasında ki 1316 günlük süre içerisinde elde edebileceği net kazancın ( 1316 Gün *¨ 5.45 * 34 Makine ) ¨243.854,80 ‘si olabileceğini, yapılan hesaplamalara göre takdirinin mahkemeye ait olduğunu , davacı tarafın kazanç kaybının mali verilere göre ¨243.854,80 ‘si olduğu ancak Teknik bilirkişilerin tespitlerine göre ¨ 289.520,00 ‘si olduğu ayrıca mail veriler ve teknik bilirkişi değerlendirmelerinin ortalamasının da (243.654,80+ 289.520.00/2) ¨266,667.40 ‘si olacağının hesaplandığını, öğretide eskiden beri oybirliği ile kabul edilen ve Yargıtay’ın yerleşik içtihadı olan , “haksız fiil faili her zaman mütemerrit sayılır” görüşü, 6098 Sayılı Yeni Türk Borçlar Kanununun 117. Madaesinde açık hüküm olarak yer aldığını, bu hükme göre: “..haksız fiilde fiilin işlendiği …. Tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur” bu hüküm uyarınca, davalının tazminle sorumlu olduğu zararları doğuran fiilden itibaren temerrüde düşmüş sayılacağı ve bu tarihten itibaren de kanuni temerrüt faizi işletileceği sonucunun doğduğunu, davacının müşteri , itibar kaybı ve firmanın haksız haciz dolayısı ile maruz kaldığı büyüyememe dolayısı ile talep etti manevi zarara ilişkin talebin değerlendirme ve takdirin mahkemeye ait olduğunu, bildirmişlerdir.
Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda bilirkişi kurulundan ek rapor alınmıştır.
Bilirkişiler …, Prof. Dr. …, …, Prof. Dr. … , Dr. … tarafından düzenlenen 19/02/2018 havale tarihli bilirkişi ek raporunda; Haczedilen ve muhafaza edilen bilgisayarlar üzerinde yapılan araştırmada ; bu ürünlerle ilgili (cihazların faturası) dosya içerisinde bir belge bulunmadığı için kadri maruf olarak haciz tarihi olan 2008 tarihinde belirtilen bilgisayarların değerlerinin ¨750,00 ,¨ 1.100,00, ¨780,00 olduğunu, günümüzde artık bu cihazların teknolojileri geçtiği için kullanılamaz olduğunu (yeni programların kurulamadığı ve üzerinde kurulu olan programlara artık destek verilmediğinden dolayı) maddi bir değerleri olmadığını bildirdikleri görülmüştür.
Celp olunan Büyükçekmece … nci İcra Müdürlüğü’nün … talimat sayılı dosyasından, davalı alacaklının dava dışı borçlu … Ltd Şti aleyhine İstanbul … ncü İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile başlatmış olduğu takipte, borçlunun Beylikdüzü … Sanayi Sitesi … Etap … Büyükçekmece adresinde ve mahallinde gösterilecek adreslerdeki menkul ve gayrimenkul malları ile 3. kişilerdeki hak ve alacakların haczi ile muhafaza altına alınması hususunda yazılan talimata binaen, 10/09/2008 tarihinde icra dosyasında borçlu olmadığı anlaşılan davacı şirketin faaliyette bulunduğu … Sanayi Sitesi … Cadde No: … … /… adresindeki iş yerinde hacze başlanıldığı sırada, davacı yetkilisinin borçlu şirket ile ilgilerinin olmadığını belirttiği, bunun üzerine yapılan incelemede borçlu şirketin adına düzenlenmiş belge bulunması nedeni ile hacze devam edildiği ve neticede bilgisayarlar ile 34 adet … marka çorap makinelerinin haczedildiği , haczedilen makinelerin hassas makine olduklarının tutanağın 5. sayfasında belirtildiği ve mahçuzların muhafaza altına alınıp yediemine teslim edildiği ve buna ilişkin yedieminlik zaptının düzenlendiği, bilahare İstanbul … ncü İcra Müdürlüğü’nün 02/12/2008 gün ve … sayılı talimatı üzerine mahçuzların 15/12/2008 tarihinde Edirne Yolu E-5 karayolu üzeri Marmara yolu Çorlu adresinde muhafaza edilmek üzere …’ye teslim edildiği, yani yediemin değişikliği yapıldığı; İstanbul … nci İcra Hukuk Mahkemesi’nin … esas … karar sayılı dosyasında, davacının vekili aracılığı ile davalı alacaklı … AŞ ile dava dışı takip borçlusu … Ltd Şti aleyhine yukarıda belirtilen mahçuz mallara ilişkin açmış olduğu istihkak davasının 05/04/2011 tarihinde kabulüne ve mahçuzların davacıya aidiyetinin tespitine karar verildiği , kararın Yargıtay incelemesinden geçmek sureti ile 02/07/2012 tarihinde kesinleştiği; Çorlu … ncü İcra Müdürlüğü’nün … talimat sayılı dosyasından ise, belirtilen İcra Mahkemesi’nin kararına binaen yazılan İstanbul … ncü İcra Müdürlüğü’nün 17/04/2012 gün ve … esas sayılı talimatı ile mahçuzların Çorlu … ncü İcra Müdürlüğü tarafından davacı şirket yetkilisine 18/04/2012 tarihinde düzenlenen tutanak ile teslim edildiği anlaşılmıştır.
Davalı taraf zamanaşımı def’inde bulunmuşsada, hacizle muhafaza işleminin haksız olduğu , taraflar arasında görülen istihkak davasının sonunda verilen kararın 02/07/2012 tarihinde kesinleşmiş olup, davacının dava açma hakkının da bu tarihte doğmuş olması nedeni ile davanın açılmış olduğu 20/06/2013 tarihi itibari ile zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşıldığından zamanaşımı def’inin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili uyap üzerinden gönderdiği 15/05/2014 tarihli ıslah dilekçesi ile özetle, maddi tazminat talebini ¨413.600,06 daha artırarak toplam ¨423.600,06’ye yükseltip bu miktarın 10/08/2008 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiş ve ıslah harcını da yatırmıştır .Diğer taraftan ıslah dilekçesi davalıya usulüne uygun tebliğ edilmiştir.
Dosya arasındaki bilgi ve belgelerden, davalının alacaklı olduğu dava dışı … Ltd. Şti. isimli şirket aleyhinde takip başlattığı, 10/09/2008 günü borçlunun adresine haciz için gelindiği, adreste davacı şirketin faaliyette bulunduğunun görüldüğü, davacı şirketin borçluyu tanımadığını bildirdiği, ne var ki alacaklı vekilinin talebi üzerine yapılan evrak araştırmasında borçlu şirkete ait 21/10/2007 – 01/10/2007 – 11/09/2007 – 04/09/2007 – 07/11/2007 tarihli evrakın ele geçirildiği, yine davalının sattığı iplik çuvallarının da haciz mahallinde olduğunun görüldüğü, alacaklı vekilinin talebi üzerine 34 adet çorap örme makinesi ve bilgisayarların muhafaza altına alındığı anlaşılmaktadır. Davacı tarafından açılan istihkak davasında, mahkemece davacının istihkak iddia ettiği malları icra satışından satın aldığına ve kendisine ait olduğuna dair daha önce açtığı ve kazandığı istihkak davası olduğu belirlenerek aynı mallara ilişkin istihkak iddiasının anılan dava dosyası nedeniyle davacıya ait olduğu belirlenmiş bulunduğundan kabulüne karar verilmiş olup karar temyiz incelemesinden geçerek kesinleşmiştir. İstihkak davasının kesinleşmesi üzerine davacı muhafaza edilen mallarını ¨2.284,25 nakliye ücreti ödeyerek 18/04/2012 tarihinde geri teslim almıştır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu(TBK)’nun “haksız işlemlerden doğan borçlar”ı düzenleyen 49 ncu maddesinde haksız fiil; “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde tanımlanmıştır.Buna göre, haksız fiil; hukuka aykırı bir eylemle başkasına zarar verilmesidir.
Haksız fiilden söz edilebilmesi için, şu dört unsurun birlikte bulunması zorunludur: Öncelikle ortada hukuka aykırı bir fiil bulunmalıdır. İkinci unsur, fiili işleyenin kusurudur. Üçüncü olarak, kusurlu şekilde işlenen ve hukuka aykırı olan bu fiil nedeniyle bir zarar doğmalıdır. Nihayet, doğan zarar ile hukuka aykırı fiil arasında nedensellik bağı bulunmalıdır. Bu unsurların tümünün bir arada bulunmadığı, bir veya birkaç unsurun eksik olduğu durumlarda, haksız fiilin varlığından söz edilemez.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya döndüğümüzde;
İstihkak davasında verilen kararın kesinleşmesi üzerine haciz ve muhafaza işleminin haksız olduğu anlaşılmakta olup hukuka aykırı bu eylem nedeniyle davacının zararı bulunduğu gibi davalının kusurunun da bulunup doğan zarar ile hukuka aykırı fiil arasında nedensellik bağı olduğundan davalının davacının zararını gidermekle yükümlüdür. Bilirkişi kurulu raporunda da belirtildiği gibi davacının yoksun kalınan kâr kaybından ibaret zararın mahçuz makinaların performasına göre değil zarar görenin kendi ekonomik kapasitesini gösteren mali tablolarına göre hesaplanması gerektiği, buna göre hesaplanan yoksun kalınan kazanç kaybı zararın ise toplam ¨243.669,50 olduğu, makinaların revizyonu hat tesisi ve yeniden kurulup faaliyete geçirilebilmesi için davacının uğramış olduğu zararın ise, toplam ¨113.457,00 olduğu, ayrıca davacının İstihkak davasının kesinleşmesi üzerine muhafaza edilen mallarını ¨2.284,25 nakliye ücreti ödeyerek taşıttığı bu zararın da davalı tarafından karşılanması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda haciz tutanağında makineler ile birlikte haciz ve muhafaza edildiği anlaşılan bilgisayarlar nedeniyle davacının zararının tespiti amacıyla bilirkişi kurulundan ek rapor alınmış,ek raporda bu zarar tespit edilemediğinden bilgisayarların haciz tarihindeki değerleri belirlenerek bildirilmiştir.Buna göre davacının uğradığı zarar tam olarak belirlenememektedir.
6098 sayılı TBK’nın 50 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü “Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.”şeklinde olup somut olayda da davacının uğradığı zarar tam olarak belirlenemediğinden bu zarar Mahkememizce belirlenmiş,haczedilen bilgisayarlarında haciz tarihi itibariyle değeri de gözönüne alındığında davacı şirketin haczedilen bilgisayarları muhafa edildiği dönemde kullanamamaktan kaynaklanan zararın takdiren ¨1.000,00 olduğu sonucuna varılmıştır.
10/09/2008 günü yapılan haciz işleminden önce davacı şirket borçluyu tanımadığını, hiçbir ilgisi olmadığını beyan etmiş olmasına karşın alacaklı vekilinin talebi üzerine iş yerinde yapılan aramada borçlu şirkete ait evrak bulunmuştur. Ayrıca davacının borçlu şirkete sattığı iplik çuvallarının da işyerinde görülmesi ile haciz ve muhafaza işlemi yapılmıştır. Her ne kadar davalı alacaklı şirketin isteği ile haciz yapılmış ise de davacının işyerinde borçluya ait evrakın ve iplik çuvallarının bulunmasının açıklanamamış olması nedeniyle sonradan açılan istihkak davasının kazanılmış olmasına karşın haczin yapılması sırasında davacının da kusurlu olduğu anlaşıldığından somut olayda davacının bölüşük kusurlu olmasından dolayı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 52 nci maddesi uyarınca hüküm altına alınan maddi tazminat tutarlarından davacının kusurunun ağırlığı gözönüne alınarak takdiren % 25 oranında indirim yapılmasının uygun olacağı buna göre;¨37.392,75 ‘lik onarım , ¨30.000,00’lik hat tesisi ,¨10.200,00’lik kurulum masrafı , ¨750.00’lik bilgisayarlar nedeniyle uğranılan zarar ve ¨ 1.713,18’lik nakliye ücretine ilişkin tazminat alacaklarının dava tarihinden itibaren,Yoksun kalınan kâr ile ilgili ¨182.752,12 tazminatın ise tahakkuk tarihlerine göre ¨15.982,12 ‘sine 31/02/2008 , ¨50.586,90’sine 31/12/2009 , ¨50.586,90’sine 30/12/2010 , ¨50.586,90 ‘sine 31/12/2011 ve¨ 15.009,30’sine ise 18/04/2012 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
10/09/2008 günü yapılan haciz işleminden önce davacı şirket borçluyu tanımadığını, hiçbir ilgisi olmadığını beyan etmiş olmasına karşın alacaklı vekilinin talebi üzerine iş yerinde yapılan aramada borçlu şirkete ait evrak bulunmuştur. Ayrıca davacının borçlu şirkete sattığı iplik çuvallarının da işyerinde görülmesi ile haciz ve muhafaza işlemi yapılmıştır. Her ne kadar davalı alacaklı şirketin isteği ile haciz yapılmış ise de davacının işyerinde borçluya ait evrakın ve iplik çuvallarının bulunmasının açıklanamamış olması nedeniyle sonradan açılan istihkak davasının kazanılmış olmasına karşın haczin yapılması sırasında davacının da kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Nitekim istihkak davasında da davalı alacaklı şirket aleyhinde inkar tazminatına hükmedilmemiş olup haczin kasten zarar verme amacıyla yapılmamış olması, davacının borçlu şirkete ait evrakın ve iplik çuvallarının varlığını açıklayamaması nedenleri ile davacının manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davalı aleyhine açtığı maddi tazminat davasının ıslah edilmiş haliyle TBK’nun 52. Maddesi de göz önüne alınarak kısmen kabul kısmen REDDİNE; ¨37.392,75 onarım,¨ 30.000,00 makinelerin kurulumu için hat tesisi , ¨10.200,00 kurulum masrafı , ¨182.752,12 yoksun kalınan kar ,¨ 750,00 bilgisayarlar nedeniyle uğranılan zarar ve ¨1.713,18 nakliye ücreti olmak üzere toplam ¨ 262.808,05 tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
2-Davacının,fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-¨37.392,75 ‘lik onarım , ¨30.000,00’lik hat tesisi ,¨10.200,00’lik kurulum masrafı , ¨750.00’lik bilgisayarlar nedeniyle uğranılan zarar ve ¨ 1.713,18’lik nakliye ücretine ilişkin tazminat alacakları ile igili dava tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına,
4-Yoksun kalınan kar ile ilgili ¨182.752,12 tazminatın ise tahakkuk tarihlerine göre ¨15.982,12 ‘sine 31/02/2008 , ¨50.586,90’sine 31/12/2009 , ¨50.586,90’sine 30/12/2010 , ¨50.586,90 ‘sine 31/12/2011 ve¨ 15.009,30’sine ise 18/04/2012 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi UYGULANMASINA
5-Davacının davalı aleyine açtığı manevi tazminat davasının REDDİNE,
6-Alınması gerekli ¨17.952,42 karar ve ilam harcından peşin alınan ¨7.573,50 harç ile ¨7.064,00 ıslah harcının mahsubu ile bakiye ¨3.314,92 harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
7-Davacı tarafından ödenen ¨21,15 Başvurma Harcı ile ¨7.573,50 Peşin Harç ve ¨7.064,00 ıslah harcının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
8-Davacı tarafından yapılan 40 adet tebligat + posta ücreti ¨439,00 , iki bilirkişi inceleme ücreti ¨9.000,00 , keşif araç ücreti ¨100,00 olmak üzere toplam ¨9.539,00 yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan ¨2.457,77 davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, kalan kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
9-Davalı tarafından yapılan 17 adet tebligat + posta ücreti ¨245,00 , bir bilirkişi inceleme ücreti ¨250,00 , keşif harcı ¨170,80 olmak üzere toplam ¨665,80 yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan ¨494,25 davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, kalan kısmın davalı üzerinde BIRAKILMASINA,
10-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen ¨21.718,48 ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, (maddi tazminat ile ilgili olarak)
11-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre reddedilen miktar üzerinden hesap edilen ¨15.597,52 ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE, (maddi tazminat ile ilgili olarak)
12-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre reddedilen miktar üzerinden hesap edilen ¨2.180,00 ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,( manevi tazminat ile ilgili olarak)
13-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨486,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
14-Davalı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davalıya İADESİNE,
Dair,6100 sayılı HMK’nun geçici 3 üncü maddesinin 2 inci fıkrası yollamasıyla mülga 1086 sayılı HUMK’nun 26/09/2004 gün ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümleri uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 17/05/2018

BAŞKAN …

ÜYE …

ÜYE …

KÂTİP …