Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/52 E. 2019/681 K. 21.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/52 Esas
KARAR NO : 2019/681

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/01/2017
KARAR TARİHİ : 21/06/2019
K. YAZIM TARİHİ : 03/07/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; ‘davacı müvekkilinin davalıya sunduğu mal bedeline ilişkin alacağın ödenmemesi nedeniyle davalı aleyhine Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün…Esas sayılı dosyası üzerinden takibe girişildiğini, davalı/ borç- lunun takibe ve borca haksız itirazı üzerine takibin durduğunu’ beyanla itirazın iptali ile takibin devamını, davalı tarafın % 20 oranından az olmamak üzere icra/inkar tazminatı ile mahkumiyetini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; ‘davacı ile davalı ara- sında herhangi bir hesap mutabakatı bulunmadığını, takipten önce alacağın talep edilmediğini, ta- raflar arasında 25/08/2015 tarihinde 35000 adet ayakkabı tabanı yapılması konusunda anlaşma yapıldığını, buna göre davacının günde 2500 çift taban yapma yükümlülüğü altına girdiğini, ancak günde 300 çift üretim yaptığını, sözleşmeye aykırı davrandığını eksik sayıda ve ayıplı ürün teslim ettiğini, ayıplı ürünler ile ilgili olarak ihbarda bulunulduğunu, müvekkilinin bu nedenle zarara uğra- dığını, yapılan takibin haksız, itirazın ise yerinde olduğunu’ beyanla davanın reddini savunmuştur.
Dava, İİK 67 md ne dayalı itirazın iptali ve icra inkar/kötü niyet tazminatı talebine ilişkindir.

Celp olunan Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyasının tetkikinde ;davacı … tarafından davalı … Tic. Ltd. Şti aleyhine, 246.090,94 TL bedelli 01/10/2016 tarihli bir adet faturaya dayalı ve cari hesaba ilişkin 246.090,94 TL (asıl) alacağın tahsili talebiyle 27/12/2016 tarihinde ilamsız icra takibine girişildiği, ödeme emrini 03/01/2017 tarihinde tebellüğ eden borçluyu temsilen vekilinin 06/01/2017 tarihinde-süresi içinde-ibraz ettiği dilekçe ile ‘talep edilen alacağın gerçek ve mevcut olmadığı’ndan bahisle esas alacağa, imzaya, faize vs fer’ilerine itiraz ettiği,aynı ta- rihte takibin durdurulmasına karar verildiği, borçlu tarafından tebligat masrafı verilmediğinden itiraz dilekçesinin takip alacaklısına tebliğ edilemediği, alacaklı vekilinin yasal süre içinde mahkememize ibraz ettiği dilekçe ile itirazın iptali talepli iş bu davayı ikame ettiği anlaşılmıştır.
16/11/2018 tarihli duruşmada yapılan ön inceleme duruşmasında ; dava konusu uyuşmazlığın,” davacının takip ve dava tarihi itibariyle takip konusu borç nedeniyle davalıdan alacaklı olup ol- madığı (alacağın var olup olmadığı) alacak miktarının ne olduğu, icra-inkar tazminatı ve kötü niyet tazminatı koşullarının oluşup oluşmadığı hususunda toplandığı” tespit edilmiş, uyuşmazlık konusunun tarafların üzerinde serbestçe tasarrufta bulunabileceği, sulh ve arabuluculuğa elverişli davalardan ol- duğu gözetilerek taraflar uyuşmazlığın sulh ve arabuluculuk yoluyla çözümü hususunda teşvik edil- miş, bu yönde talep ve başvuru bulunmadığı gözetilerek yargılamada tahkikat aşamasına geçilmesine karar verilmiştir.
15/02/2019 tarihli celsede verilen 2 nolu ara kararda ise ;
“a.)Davacının iddiası, davalının savunması ve tüm dosya kapsamına göre ,ön inceleme aşamasında tespit edilen uyuşmazlıkların hâlli için tarafların ticari defter ve belgeleri ile dosya üzerinde 29/03/2019 günü, saat 15:00’da Mahkememiz duruşma salonunda bilirkişi incelemesi yaptırılmasına,
b.Tarafların bilirkişi seçiminde anlaşamamaları nedeniyle re’sen seçilen SMMM ( ….)’nun bilirkişi olarak görevlendirilmesine, bilirkişiye inceleme gününün tebliğine,
c.)Bilirkişinin harcayacağı emek ve mesaileri, dosya kapsamı ve gerektiğinde ticari defterleri yerinde inceleme durumu dikkate alınarak 1.000,00 TL ücret takdirine, takdir edilen bilirkişi ücreti ile 14,00 TL bilir- kişi tebligat gideri, 28,00 TL bilirkişi raporunun taraflara tebliğ gideri olmak üzere toplam 1.042,00TL’nin 2 haftalık kesin süre içerisinde davacı tarafça mahkememiz veznesine depo edilmesine,aksi taktirde 6100 sayılı HMK’nun 324. maddesi gereğince bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı hususunun davacı vekiline ihtarına ….” karar verilmiş, duruşmada hazır bulunan davacı tarafa ara karar açıklanmış, sonuçları ihtar edilmiştir.
Davacı taraf mahkemece verilen kesin süre ve yapılan ihtarata rağmen bilirkişi delili yönün- den ara karara bağlanan gider/delil avansını kesin süre içinde yatırmamıştır.
Kanunde öngörülen ve mahkemece verilen kesin süre ile tarafların keyfi davranışlarının ve yargılamanın sürüncemede kalmasının önlenmesi, hızlı ve etkin bir yargılama yapılması amaçlan- maktadır .Benimsenen ve emsal teşkil eden Yargıtay kararları doğrultusunda, kesin süreye uyulma- masına rağmen , inceleme gün ve saatine kadar ara karara bağlanan delil avansının yatırılması halinde de,sadece kesin süre içinde bilirkişi ücretinin yatırılmaması gerekçesiyle bilirkişi delili red edilmemekte, yargılamanın uzamasına sebebiyet verilmediği hususu gözetilerek bilirkişi incelemesi yapılması yoluna gidilmektedir.
Davacı vekili ibraz ettiği 20/06/2019 tarihli dilekçede ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirket ile iletişim kesildiği için elde olmayan nedenlerle -mücbir sebeple -kesin süre içinde bilirkişi ücretini yatıramadıklarını,yargılamanın uzamasına sebebiyet vermedikleri için delil ika- mesinden ,bilirkişi delilinden vaz geçmiş sayılmalarına karar verilemeyeceğini, bu yönde emsal Yargıtay kararlar da bulunduğunu, bilirkişi ücretinin son celseden önce yatırıldığını beyanla bilirkişi incelemesi yapılmasını talep etmiştir.
6100 sayılı HMK’nun “Sürelerin Belirlenmesi” başlıklı 90. Maddesinde aynen ;
(1) Süreler, kanunda belirtilir veya hakim tarafından tespit edilir. Kanunda belirtilen istisnai durumlardışında, hakim kanundaki süreleri artıramaz veya eksiltemez.
(2) Hakim, kendisinin tespit ettiği süreleri ,haklı sebeplerle artırabilir veya eksiltebilir, gerekli gördüğü takdirde, bu konudaki kararından önce tarafları da dinler”.
Aynı kanunun “Kesin Süre” başlıklı 94.maddesinde ise;
“(1) Kanunun belirlediği süreler kesindir.
(2) Hakim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Aksi halde, belirlenen süreye geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir. Bu şekilde verilecek kesin süre kesindir ve yeniden süre verilemez.
(3) Kesin süre içinde yapılması gereken işlemi, süresinde yamayan taarfın o işlemi yapma hakkı ortadan kalkar.”hükmüne yer verilmiştir.
Bu verilere göre dava dosyası ele alındığında, 15/02/2019 tarihli celsede tesis olunan 2 nolu ara karar ile davacı tarafa takdir olunan 1.000,00 TL bilirkişi ücreti ile 14,00 TL bilirkişi tebligat gideri, 28,00 TL bilirkişi raporunun taraflara tebliğ gideri olmak üzere toplam 1.042,00 TL’yi mahkeme veznesine depo etmek üzere 2 haftalık kesin süre verildiği ve bu süre içinde ara karar gereği yerine getirilmediği takdirde bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılacakları hususunda duruşmada hazır bulunan davacı vekili Av…’a ihtarat yapıldığı, buna rağmen davacı tarafın mahkemece verilen kesin süre içinde, hatta inceleme gün ve saatine kadar takdir olunan bilirkişi ücreti ile diğer giderleri yatırmadığı, bu nedenle bilirkişi incelemesinin yapılamadığına dair 29/03/2019 tarihli tutanağın düzenlendiği, takip eden 31/05/2019 tarihli celseye davacı tarafın katılmadığı, ancak davanın davalı tarafça takip edilmesi nedeniyle yargılamanın bulunduğu aşama itibariyle sözlü yargılamaya geçileceğine dair ihtaratın tebliğ olunduğu, bundan sonra davacı tarafın 19/06/2019 tarihinde 112006 sıra nolu makbuz ile 1.042,00 TL gider/delil avansını yatırarak yukarıda özetlenen nedenlerle bilirkişi incelemesinin yapılmasını talep ettiği, ancak inceleme gününün, bilirkişi ücretinin belirlendiği ve kesin süreye dair ihtaratın yapıldığı 15/02/2019 tarihli celsede hazır bulanan davacı vekilinin müvekkili ile iletişim sorunu olduğuna dair beyanda bulunmadığı, sürenin kesin olduğu ve sonuçları ihtar olunmasına rağmen sürenin buna göre belirlenmesini istemediği anlaşılmıştır.
Yerleşmiş Yargıtay içhihatları, doktrin görüşü ve mahkememiz uygulamasına göre bir olayın “mücbir sebep” olarak nitelendirilmesi için o olayın önceden sezilemez, karşı konulamaz olması ve harici bir etkenden ileri gelmiş olması gerekir.Mücbir sebepler deprem ,kasırga, sel , tsunami gib doğal afetler ya da savaş ,grev gib insan halleri de olabilir.
Davacı vekilinin ,müvekkili ile iletişimin kesilmesinin söz konusu olağanüstü hallerden kay- naklandığına dair iddia ve delil ileri sürülmediği gibi, bu haller dışında her hangi bir nedenle iletişim sağlanamaması halinin de tek başına “mücbir sebep” oluşturmayacağı, ayrıca hakimin tayin ettiği kesin sürenin hem mahkemeyi hem de tarafları yasal olarak bağladığı gözetilerek HMK 94/3 md gereğince, kesin süre içinde bilirkişi ücretini yatırmayan davacının bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılmasına karar verilmiş, yargılamanın uzamasına matuf aksi yöndeki beyan, iddia ve taleplere itibar edilmemiştir.
Türk Medeni Kanunu’nun “İspat yükü” başlıklı 6.maddesinde ” kanunda aksine bir hüküm olma- dıkça , taraflardan her biri ,hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür” denilmektedir.
İş bu davada ispat yükü davacı tarafta olup dava konusu edilen alacağın varlığını ve miktarını kesin deliller ispat ile yükümlüdür. Ancak davacının ibraz ettiği dava dilekçesinin “deliller” kısmında ve UYAP ortamından ibraz olunan 09/02/2019 tarihli delil listesinde ” yemin” veya başkaca kesin delil bildirilmemiştir.
6100 sayılı HMK’nun “taraflarca getirilme ilkesi” başlıklı 25. Maddesinde ” (1) kanunda ön- görülen istisnalar dışında , hakim iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkat alama ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahil bulunamaz. (2) kanunla belirlenen durumlar dışında , hakim ,kendiliğinden delil toplamayamaz.” hükmüne yer verilmiştir.
“Tasarruf” (HMK 24.md) ve ” taraflarca getirilme ilkesi”(HMK 25.md) nin uygulandığı el- deki davada , davacı tarafın dava konusu alacağın varlığın ispata yarar kesin ve yasal delil suna- madığı sonucuna varılmakla, sübuta ermeyen davanın reddine karar verilmiş,yasal şartlar oluşma- dığından davalı lehine kötü niyet tazminatı takdiri yoluna gidilmemiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Davanın REDDİNE,

2- Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan ve tahsili gereken 44,40 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 4.202,62 TL nispi harçtan mahsubu ile Hazine’ye irat kaydına , bakiye 4.158,20 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,

3-)Davacı tarafından sarf olunan toplam yargılama giderinin kendi üzeride bırakılmasına,

Davalı tarafça sarf olunmuş yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar tesisine yer olmadığına,
Sarf olunmayan delil/gider avanslarının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,

4- Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine yürürlükteki AAÜT ve Av. Kan gereğince takdir olunan 20.715,46 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalıya ödenmesine dair,

5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre, Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/06/2019

Katip …

Hakim …