Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/455 E. 2018/211 K. 01.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/455
KARAR NO : 2018/211

DAVA : MENFİ TESPİT (ALIM SATIM)
DAVA TARİHİ : 10/05/2017
KARAR TARİHİ : 01/03/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/03/2018

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Alım Satım) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verdiği 10/05/2017 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde; Müvekkilinin Türkmenistan’da işler yapan bir şirket olduğunu, son birkaç yıldan beri Türkiye’de bir şirket kurarak Türkiye ile Türkmenistan arasında ticaret yaptığını, müvekkili ile davalı arasında Türkmenistan’da futbol stadyumundaki saha aydınlatma projesi için malzeme, montaj, işçilik ve çalışır vaziyette teslim etme üzerine anlaşıldığını, iş karşılığı için davalıya 31/05/2017 tarihli 110.000,00USD, 15/06/2017 tarihinde de 32.272,00 USD olmak üzere 2 adet çek verildiğini, yazışmalardan görüleceği üzere, anlaşılan bu malzemelerin bir kısmının hemen, bir kısmının da 4-6 hafta içinde teslim edileceğini, fakat çekler teslim edildikten sonra hiçbir malzeme teslim olmadığını, davalı şirket sahibinin müvekkilini oyaladığını, daha sonrasında işyerini kapattığını, müvekkilinin çekleri verdiğini ancak çek bedelleriyle ilgili herhangi bir malzeme almadığını, şirketin ortadan kaybolduğunu, müvekkilinin saygın bir firma olduğunu, çeklerin karşılıksız çıkma tehlikesinin ortaya çıktığını, bu nedenle davalı şirkete verilen toplam 142.272,00 USD’lik çekten dolayı borçlu olmadığına karar verilmesi ve İİK 72/2 ve HMK gereği çeklerin ödenmesinin müvekkili açsısından telafisi güç zarara sebebiyet vereceğinden, ayrıca dosyada mevcut belgelerde göz önünde bulundurularak %15 teminat karşılığında dava konusu çekler üzerine ihtiyati tedbir konularak çeklerin ödenmesinin durdurulmasına karar verilmesini talep ettiklerini, davanın kabulüne, … Bankası …. Şubesinin 31/05/2017 vade tarihli, 110.000,00 USD, … Bankası … Şubesinin 15/06/2017 vade tarihli, 32.272,00 USD bedelli çekler üzerine uygun bulunan teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı konularak, ibraz edildiğinde ödemesinin durdurulmasına ve çekleri müvekkiline iadesini, mümkün olmadığı takdirde iptaline, çeklerin 3.kişilere verilmesi halinde bunlar içinde ödeme yasağı konulmasına, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalının %20 den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı tarafa duruşma günü ve dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine karşın davaya cevap vermemiş duruşmalara da katılmamıştır.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava avans olarak verildiği iddia edilen çekler nedeniyle menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişi …. tarafından düzenlenen 08/12/2017 tarihli bilirkişi raporunda; Davacı tarafından ibraz edilen 2017 yılı ticari defterlerinin usulüne uygun bir şekilde açılış tasdiklerinin yaptırıldığını, kapanış tasdik süresi henüz gelmediğinden yaptırılmadığını, ticari defter kayıtlarının birbirini teyit eder şekilde tutulduğunu, ticari defterlerinin davacı lehine delil vasfı taşıdığını, davacı tarafından, davalıya sipariş avansı mahiyetinde 2 adet 142.273,00 USD bedelli çeklerin verilmiş olduğunu, yanlar arasında, işbu çeklerin verilmesine dayanak olarak herhangi bir yazılı sözleşme akdedilmediğini,ancak davalının, 31/01/2017 tarihli 140.003,64 USD bedelli proforma faturasının, dava dışı …’e ait malzeme listelerinin ve davalı şirket ile yapıldığı gözüken mal teslimine ilişkin e-mail yazışmalarının ibraz edildiğini, delillerin takdirinin mahkemenizde olduğunu, dava konusu menfi tespiti talep edilen 142.273,00 USD bedelli çeklerin, gerek … Bankası … Şubesinden gelen cevabi yazı ve ekindeki çek görüntülerinden, gerekse davacı tarafından ibraz edilen banka ekstrelerinden, ödendiğinin görüldüğünü, davalı tarafından davacıya 2.773,00 USD bedelli mal teslim edildiği ve neticede davacının davalıdan 139.500,00 USD alacak bakiyesi kaldığını, tüm bu tespitler karşısında, davacının 142.273,00USD değil, 139.500,00 USD yönünden menfi tespit talebinin kabulünün mahkemenin takdirlerinde olduğunu bildirdiği görülmüştür.
Öğretide ve uygulamada yerleşmiş tanımıyla bedelsizlik, bir kambiyo senedinin ihdasına neden olan temel alacağın herhangi bir nedenle mevcut olmaması (doğmaması, hükümsüz olması, sona ermesi)dır.Bir kambiyo senedinin temel alacağı geçersizse, ya da sona ermişse, o kambiyo senedi bedelsiz – karşılıksız- demektir.
Bedelsizlik iddiası, Türk Ticaret Kanunu’nun 687’nci maddesi anlamında bir “doğrudan doğruya defi”, kişisel defidir. Yargıtay’ın bu yöndeki görüşü istikrar kazanmıştır. Burada, kambiyo senedinden doğan kambiyo ilişkisi dışındaki nedenlere (temel borç ilişkisine) dayanılmaktadır. Bedelsizlik, bir kişisel defi olduğundan keşideci tarafından kural olarak ancak senet lehtarına karşı ileri sürülebilir (TTK, m. 687, 659/I, 825/I). Çünkü, keşidecinin sadece lehtarla arasında bir temel borç ilişkisi vardır Fakat borçlu, senedi bilerek kendi zararına devraldığını kanıtlamak koşuluyla hamile karşı da bedelsizlik def’ini ileri sürebilir.
Kambiyo senedinde bulunulmasına neden olan ve temel ilişkideki asli para edimini teşkil eden “temel alacak”, o kambiyosenedinin hukuki sebebini oluşturur. Ancak, kambiyo senedinin geçerliliği sebebe bağlı olmayıp, bu senetler maddi anlamda soyut (mücerret) senetlerdir.Bedelsizliğe dayalı menfi tespit davasını hükümsüzlüğe dayalı menfi tespit davasından ayrılmasına yol açan temel husus, kambiyo senetlerinin maddi anlamda soyutluğudur.Çünkü, bu ilke gereğince temel alacağın mevcut olmaması, geçersiz olması kambiyo senedinin hükümsüzlüğü sonucunu doğurmamakta, fakat sebepteki /temel ilişkideki) sakatlık kambiyo borçlusuna “nedensiz zenginleşme defi” öne sürme hakkını vermektedir. Bu nedenle,bedelsizliğe dayalı menfi tespit davalarının yasal dayanağı nedensiz zenginleşmedir(TBK., m. 77 vd.).
Daha açık ifade etmek gerekirse; bu davayı açan borçlu, kambiyo senedinin hükümsüzlüğünü öne sürmemekte, tersine kambiyo senedinin varlığını kabul etmektedir. Ancak, borçlu, temel ilişkiden bir alacak hakkı doğmadığı, hükümsüz olduğu veya sona erdiği halde, kambiyo senedi alacağının istenmesi nedensiz zenginleşme oluşturduğundan kambiyo taahhüdünü yerine getirmek zorunda olmadığını bildirmektedir.
Bedelsizliğe dayalı menfi tespit davaları, (hukuki sebepleri bakımından) kambiyo senetleri hukukuna tâbi değildir. Çünkü, burada uyuşmazlık, taraflar arasındaki asıl borç ilişkisi ile ilgili bulunmaktadır.
Tüm bu açıklamalardan sonra somut olaya döndüğümüzde,davacı,davalı ile yaptıkları sözlü anlaşma uyarınca,davalıya dava konusu çekleri verdiğini ancak sözleşme konusu malların kendisine teslim edilmediğinden bahisle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiş,davalı davaya cevap vermemiştir.
Mal satış ilişkisinde alıcı ve satıcının edimlerini aynı anda ifa ettikleri kabul edilir. Peşin satış karinesinin aksini iddia eden tarafın bu iddiasını yazılı belge ile ispat etmesi gerekir. Davacının çeklerin avans olarak verildiğini ,malların teslim alınmadığını kanıtlaması gerekir.Davacı vekili tarafından dosyaya sunulan deliller çeklerin avans olarak verildiğini ve davalının sözleşmeye konu malları teslim etmediğini kanıtlamaya yeterli görülmemiştir.Davacı vekili,dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayandığından,davacı vekiline yemin delili hatırlatılmış ancak davacı vekili yemin deliline dayanmamıştır.
Tüm bu belirlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı,davalı ile yaptıkları sözlü anlaşma uyarınca,davalıya dava konusu çekleri verdiğini ancak sözleşme konusu malların kendisine teslim edilmediğinden bahisle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiş ise de;dava konusu çeklerin avans çeki olduğu ve davalının malları teslim etmediği usulüne uygun deliller ile ispat edilemediğinden ve davacı vekili yemin deliline de dayanmadığından ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM/Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli ¨35,90 karar ve ilam harcının peşin alınan ¨2.429,66 harçtan mahsubu ile fazla alınan ¨2.393,76 ile harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨165,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı,davalının yokluğunda oy birliği ile verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.01/03/2018

BAŞKAN …

ÜYE …

ÜYE …

KÂTİP …