Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/428 E. 2018/669 K. 07.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

BAKIRKÖY (3) NO’LU ASLİYE TİCARET
MAHKEMESİ KARARIDIR

ESAS NO : 2017/428
KARAR NO : 2018/669

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ

DAVA TARİHİ : 04/05/2017
KARAR TARİHİ : 07/06/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/06/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekilinin Bakırköy nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu 04/05/2017 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde; Müvekkili şirkete İstanbul Anadolu …. Sulh Ceza Hakimliği’nin 26/08/2016 tarih ve …D.iş sayılı kararı ile kayyım atandığını, akabinde şirketin tümüyle TMSF’ye devrine karar verildiğini,davalının müvekkili şirketin ortağı olduğunu, müvekkili şirketten banka dekontları ile sabit olduğu üzere borç para aldığını, müvekkilinin davalıdan ¨2.613.007,65 tutarında alacağı bulunduğunu, alacağın tahsili için yukarıda ayrıntıları yazılı icra takibinin başlatıldığını, davalının itirazı neticesinde takibin durduğunu, davalının itirazının haksız olduğunu, davalıya borç olarak gönderilen paraların ödenmediğini, davalının itirazının iptaline, takibin devamını, davalı aleyhine %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili Mahkememize sunduğu 15/06/2017 tarihli cevap dilekçesinde özetle;Müvekkilinin davacı şirketten borç para almadığını, 01/08/2016 tarihli Olağanüstü Genel Kurul kararı ile kâr payı dağıtımı yapıldığını, TTK’nın 507 nci maddesine göre, her pay sahibinin kanun ve esas sözleşme hükümlerine göre, pay sahiplerine dağıtılması kararlaştırılmış net dönem kârına payları oranında katılma hakkına sahip olduklarını, davacı şirketin 01/08/2016 tarihli ve … Sayılı Olağanüstü Genel Kurulunda da bu düzenlemelere uygun olarak; kâr dağıtımı konusunun görüşüldüğünü ve şirketin dağıtılabilecek geçmiş yılar kârlarının tamamının yönetim kurulunun uygun gördüğü miktarlarda ve zamanlarda dağıtılmasına ve yine aynı şekilde kâr payı avansı dağıtılmasına oybirliği ile karar verildiğini, kâr payı avans dağıtımı 6362 sayılı SPK tabi olmayan Anonim Şirketler ile Limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerini kapsadığını, genel anlamda kâr payının, işletmelerin dönem sonunda elde ettikleri kardan mahsup edilmek üzere belirli şartların oluşmasına bağlı olarak dönem için dağıtacakları kâr payı olarak tanımlandığını, kâr payının; net dönem kârı veya serbest yedek akçeler üzerinden ortaklara ve kâra katılan diğer kimselere genel kurulca dağıtılmasına karar verilen tutarı, kâr payı avansının; kâr payından mahsup edilmek üzere ara dönem fınansal tablolarına göre oluşan kârlar üzerinden hesaplanan tutarı ifade ettiğini, şirketlerin kâr payı avansı dağıtabilmeleri için, şirket genel kurulunca kâr payı avansı dağıtılmasına ilişkin karar alınması ve kâr payı avansı dağıtılacak hesap döneminde hazırlanan finansal tablolara göre kâr edilmiş olması gerektiğini, ilgili yıldan avans kâr dağıtımına esas kâr tutarı ile gerçekleşen kâr tutarının mukayese edilerek, avans kâr dağıtımı yapılan tutarın gerçekleşen kâr ile uyumlu ise dağıtılan kârın iadesinin hukuken gerekli olmadığını, davacı şirketin avans kâr dağıtımı tutarının doğruluğunun ancak gerçekleşen kâr tutarının tespiti ile mümkün olduğunu, 2016 yılına ilişkin bilanço ve gelir tablolarının celbini talep ettiklerini, müvekkiline borç para verildiğine ilişki soyut iddialar olduğunu, somut deliller sunulmadığını, davanın reddini, kabul anlamına gelmemekle birlikte, müvekkilinin iddia olunana alacaktan sorumlu olduğu varsayılsa dahi, talep edilen alacak miktarının dayanaksız ve fahiş olduğu nazara alınarak, alacak talebinin reddine, reddedilmemesi halinde indirilmesine, ticari faiz talebinin reddine, davacı aleyhine %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava,davacı şirketten haksız olarak kâr payı ve kâr payı avansı olarak alınan paranın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Bakırköy … nci İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhine ¨2.590.808,33 asıl alacak , ¨22.199,32 işlemiş faiz ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsili için faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu vekilinin süresinde, borca itiraz ettiğini belirterek takibin durmasına sebebiyet verdiği,İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği,bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği,davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.

Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişiler Yrd. Doç. Dr…. ve … tarafından düzenlenen 12/02/2018 tarihli bilirkişi raporunda; Davacı şirketin kar payı avansı dağıtım şartlarını yerine getirmediğini, bu nedenle davalının kar payı avansı alma hakkının bulunmadığını, davalının alması gereken geçmiş yıl kar payının ¨670.745,98 olarak belirlendiğini, dolayısıyla bu bedelin dışında kalan (¨2.590.808,63-¨670.745,98=) ¨1.920.062,65 -¨ 28.448,10 fazla hesaplanan adat = ¨1.891.614,54 ‘nin haksız alınan kar payı ve avans niteliğinde olduğunu TTK. m. 512 hükmü uyarınca iade edilmesi gerektiğini bildirdikleri görülmüştür.
Davacı vekili dava dilekçesinde,şirkte ortağı olan davalının şirketten borç para aldığını bu parayı ödemediğini ve hakkında girişilen icra takibine haksız olarak itiraz ettiğinden bahisle davalının itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili ise,davalının şirketten borç para almadığını,alınan paranın 01/08/2016 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan kararlara istinaden davalıya ödenen kâr ve avans payları olduğunu savunmuştur.
Somut olayda uyuşmazlık, davalıya yapılan ödemelerin yasal olup olmadığı,davalının aldığı parayı iade etme yükümlülüğünün bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
TTK’nın 512 nci maddesi hükmü “Haksız yere ve kötüniyetle kâr payı veya hazırlık dönemi faizi alan pay sahipleri, bunları geri vermekle yükümlüdür. Yönetim kurulu üyelerinin kazanç payları hakkında da aynı hüküm uygulanır.” şeklindedir.
Haksız ve kötü niyetle kâr payı alan ortaklar bunları geri vermekle mükelleftir. İade borcunun doğması için, kârın hesaben veya fiilen dağıtılmış olması, dağıtımın haksız olması, kâr dağıtımı yapılan kimselerin kötü niyetli olmaları (kârın haksız alındığını bilmesi veya bilebilecek durumda olması) ve doktrindeki bir görüşe göre kâr dağıtımına ilişkin genel kurul kararının da iptal edilmesi gerekir (Güzin Üçışık/ Aydın Çelik, Anonim Ortaklıkta Finansal Tablolar Yedek Akçeler ve Kâr Dağıtımı, İstanbul 2018, s. 519 vd.). TTK. m. 512 hükmünün şartları oluşmadan geri verme yükümlülüğü doğmaz. Haksız ödenen kâr payı ve hazırlık dönemi faizinin geri alınabilmesi için şirketin ödeme gücünü yitirmiş olması aranmaz, ödemenin haksız ve kötü niyetle yapılmış olması yeterlidir. Bu şartlarla ödenen ücretleri geri alma hakkı olan şirketin, henüz üyelere ödemediği ve sadece borçlandığı ücretleri ödemekten kaçınması ve icabında İİK. m. 72/1 hükmüne dayanarak menfi tespit davası açması da mümkündür (Üçışık/Çelik, s. 515).
Yine, Kâr Payı Avansı Dağıtımı Hakkında Tebliğ hükümleri dikkate alındığında, şirketlerin kâr payı avansı dağıtabilmeleri için, şirket genel kurulunca kâr payı avansı dağıtılmasına ilişkin karar alınması ve kâr payı avansı dağıtılacak hesap döneminde hazırlanan üç, altı veya dokuz aylık ara dönem finansal tablolara göre kâr edilmiş olması gereklidir (KPAT. m. 5). Ayrıca genel kurul kararıyla ve sadece ilgili yılla sınırlı olmak üzere yetki verilmesi zorunludur. Şartlar oluşmadan kâr payı avansı dağıtımı, haksız dağıtım olarak değerlendirilir. Kâr payı avansı, dağıtım tarihleri itibarıyla ortaklara payları oranında ödenir (KPAT. m. 8/1. Ayrıca bkz.; Üçışık/Çelik, s. 556 vd.).
Yukarıda yapılan genel açıklamalardan sonra,davalıya ödeme yapılmasına sebep olan 01/08/2016 tarihli genel kurulun incelenmesi gereklidir.
Davacı şirketin 01/08/2016 tarihinde yapılan Olağanüstü Genel Kurul Toplantısında alman kararlarlardan, huzurdaki dava ile ilişkili olanlar aşağıdaki şekildedir;
“4. Kâr dağıtım konusu görüşüldü, şirketin dağıtılabilecek geçmiş yıl kârlarının tamamının yönetim kurulunun uygun gördüğü miktarlarda ve zamanlarda dağıtılmasına oybirliği ile karar verildi,
5. Kâr payı avansı dağıtım konusu görüşüldü, şirketin kâr payı avansı dağıtılmasına oy birliği ile karar verildi… “
Görüldüğü üzere; 4 nolu karar ile geçmiş yıl kârlarının Yönetim Kurulunun uygun gördüğü miktar ve zamanlarda dağıtılması, 5 nolu karar ile de kâr payı avansı dağıtımına karar verilmiştir.
Davacı şirket geçmiş yıl kârlarını dağıtma kararı almıştır, bu bağlamda 2015 Yılı ve öncesi kârları dağıtılmamıştır, bilirkişi raporuna göre kâr dağıtım kararı alınması halinde dağıtılabilecek 2015 yılı kâr payı ¨3.353.729,92 olarak hesaplanmıştır.
Davalı, davacı şirkette %20 oranında paydaş olduğundan ¨3.353.729,92 x %20 = ¨670.745,98 davalının alabileceği kâr payıdır.
Davalının alabileceği kâr payından tenzil edilmesi gereken adat miktarı bilirkişi kurulu tarafından ¨28.448,10 olarak hesaplanmıştır.
Yukarıda açıklandığı üzere, şirketlerin kâr payı avansı dağıtabilmeleri için, şirket genel kurulunca kâr payı avansı dağıtılmasına ilişkin karar alınması ve kâr payı avansı dağıtılacak hesap döneminde hazırlanan üç, altı veya dokuz aylık ara dönem finansal tablolara göre kâr edilmiş olması gereklidir (KPAT. m. 5). Ayrıca genel kurul karanyla ve sadece ilgili yılla sınırlı olmak üzere yetki verilmesi zorunludur. Yine bu konuda kâr payı avansı dağıtım raporunun da hazırlanması gerekir (KPAT. m. 9). Bütün bu şartların oluşması halinde dahi kârın %50’si avans olarak dağıtabilecektir. Somut olayda anılan yükümlülüklerin yerine getirilmediği anlaşıldığından davalının kâr payı avansı alma hakkı bulunmamaktadır.
Davalıya verilen kâr payı avansının haksız olduğu ve TTK’nın 512 nci maddesi uyarınca iade edilmesi gerektiği belirlendikten sonra davalıya kâr payı adı altında yapılan ödemenin usulsüz olup olmadığı,bu paranın iadesi koşullarının oluşup oluşmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
Her ticaret ortaklığı gibi anonim ortaklığın nihai amacı kâr elde edip ortaklarına dağıtmaktır. Başka bir deyişle “anonim şirket kanunen yasak olmayan her türlü iktisadi maksat ve konular için kurulur” (TTK. md. 331(ETTK.md. 271)) ve kâr elde etmek ve paylaştırmak nihai amacını elde etmek hedefine yönelir ve bu yolda çaba harcar. Ortaklığın bütün organları bu nihai amaca uygun kararlar almak zorundadır. İşte, şirketin kâr elde etmek ve dağıtmak nihai amacından doğan kâr payı, bir vazgeçilmez haktır.(TTK. Md.452(ETTK. md. 385)). (Poroy/Tekinalp/Çamoğlu-Ortaklıklar ve Koop. Hukuku 8.bası s.487)
Anonim şirketlerde kârın dağıtımına ve dağıtım şekline karar verecek olan organ genel kuruldur. Bu karar yenilik doğuran bir hak niteliğindedir. Bu kararla kâr payı şirket borcu haline gelir ( F. Tekil, Şirketler Hukuku, C.2, Anonim Şirketler, 1978 s:471,472). Diğer bir deyişle kâr payının dağıtımına ilişkin genel kurul kararı tarihinden itibaren ortaklar ve diğer ilgililer için alacak hakkı teşkil eder ( H. Domaniç, Anonim Şirketler Hukuku ve Uygulaması, 1988 s:1535). Dolayısıyla genel kurul kararı tarihi, kâr payı ve kâr payı ile ilgili diğer dağıtım konuları bakımından, kararda dağıtım için ayrı bir tarih gösterilmedikçe, bu alacakların muacceliyet tarihidir.
Somut olayda davacı şirket 01/08/2016 tarihinde yaptığı olağanüstü genel kurul toplantısında (4) nolu gündem maddesi ile geçmiş yıllara ait kârların dağıtılmasına karar verildiği görülmekte olup davalıya düşen kâr payının ¨670.745,98 olduğu bilirkişi kurulu tarafından belirlenmiştir.Buna göre davalının şirketten kâr payı adı altında aldığı parayı TTK’nın 512 nci madde hükmüne göre iade etme yükümlülüğü doğmamıştır.Davacı vekili her ne kadar kâr payı dağıtımı ile ilgili yönetim kurulu tarafından tarih belirlenmediği ve yapılan kâr payı ödemesinin bu nedenle usulsüz olduğunu ve iadesi gerektiği beyan etmiş ise de, yukarıda da açıklandığı üzere genel kurul tarafından kâr payının dağıtılması ile birlikte bir tarih belirlenmediği,bu nedenle davalı yönünden kâr payı alacağının genel kurul tarihi olan 01/08/2016 tarihi itibariyle muaccel olduğu anlaşıldığından davalıya kâr payı ödemesi yapılmasında bir isabetsizlik bulunmadığı sonucuna varılmakla; davalıya dağıtılmasında usulsüzlük bulunmayan kâr payı miktarı olan ¨670.745,98’nin davalıya ödenen miktardan düşülmesi sonucu bulunan ¨ 1.891.614,54’nin kâr payı avansının dağıtılma koşulları oluşmadığından bu miktarın TTK’nın 512 nci maddesi uyarınca davalının iade yükümlülüğü bulunduğu anlaşıldığından davanın kısmen kabul kısmen reddi ile,davalının Bakırköy … .İcra Müdürlüğü’nün ….esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın ¨ 1.891.614,54 asıl alacak yönünden iptaline ve takibin devamına,davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun Borçlunun Temerrüdü başlıklı 117’nci maddesine uygun olarak takip tarihinden önce davalıya bir ödeme ihtarının bulunmadığı, taraflar arasında yazılı bir sözleşme ve belirli bir vade de olmadığından, takip tarihi itibariyle davacının işlemiş faiz alacağının bulunmadığı, davalının aleyhine girişilen icra takibinin tamamına haksız ve kötüniyetli olarak itiraz ettiği,dava İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibidavalıya haksız ödenen kâr payı avansından kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olduğu,bu durumda açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olduğundan hükmedilen miktarın % 20’si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesi gerektiği, davalı,davacının kötüniyetli olarak icra takibine giriştiğini ispat edemediğinden koşulları oluşmayan kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davanın kısmen KABUL kısmen REDDİ ile davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün ….esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın ¨ 1.891.614,54 asıl alacak yönünden İPTALİ ile takip tarihinden itibaren asıl alacağa davacının talebi aşılmamak üzere 3095 sayılı Kanunun 2/2.maddesi uyarıca değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle TAKİBİN DEVAMINA,
2-Davacının,fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-Asıl alacağın % 20’si üzerinden hesap edilen ¨378.322,90 icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davalı vekilinin kötüniyet tazminat talebinin koşulları oluşmadığından REDDİNE,
5-Alınması gerekli ¨31,40 başvuru harcı ile ¨129.216,19 karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
6-Davacı tarafından yapılan 9 tebligat + posta ücreti ¨100,20, bir bilirkişi inceleme ücreti ¨2.000,00 olmak üzere toplam ¨2.100,20 yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan ¨1.520,38 ‘nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, kalan kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
7-Davalı tarafından yapılan 3 posta+tebligat ücreti ¨30 yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan ¨8,28 ‘nin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, kalan kısmın davalı üzerinde BIRAKILMASINA,
8-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen ¨78.574,22 ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
9-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen ¨42.805,72 ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
10-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨588,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
11-Davalı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davalıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.07/06/2018

BAŞKAN …

ÜYE …

ÜYE …

KÂTİP …