Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/352 E. 2019/442 K. 12.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/352 Esas
KARAR NO : 2019/442

DAVA : Alacak (Sebepsiz Zenginleşmeye Dayalı)
DAVA TARİHİ : 10/04/2017
KARAR TARİHİ : 12/04/2019
G.K.YAZIM TARİHİ: 24/04/2019
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Sebepsiz Zenginleşmeye Dayalı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Küçükçekmece …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin…. Esas sırasına kayıtlı dava dilekçesinde ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili davacı ile davalı … arasında 30/08/2010 tarihinde düzenlenen sözleşme gereğince diğer davalı durumundaki şirketin 5/100 hissesinin 40.000,00 TL bedelle müvekkili tarafından alındığını ve müvekkilinin şirket bünyesinde… dershanesinde Fizik öğretmeni olarak görev yapmasının , 12 ay üzeirnden 2.100,00 TL alacağının belirlendiğini, müvekkilinin 30/08/2010 tarihinden itibaren hissedarı olduğu şirket bünyesinde 15/06/2015 tarihinde karar Fizik Öğretmeni oılarak görev yaptığını, bu süreç içinde öğretmenlik görevi dışında hissedar olmasından kaynaklanan herhangi bir kar payı ödenmediğini, sürekli olarak bu ödemenin ertelendiğini, müvekkili tarafından yapılan ödemenin konusuz kaldığını ve davacının resmi kayıtlarda şirket ortağı olarak görünmediğini beyanla toplam 40.000,00 TL alacağın 30/08/2010 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesi ile duruşmadaki beyanlarında özetle; uyuşmazlığın çözü- münde Ticaret Mahkemeleri’nin görevli olduğunu beyanla mahkemenin görevine itirazda bulunmuş, ayrıca taraflar arasındaki hisse devrinin resmi şekilde yapılmamış olması nedeniyle işlemin yok hükmünde olduğunu, davacının ödediğini iddia ettiği bedeli ispatlaması gerektiğini beyanla davanın esastan reddini savunmuştur.
Küçükçekmece …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce yapılan yargılama sonunda …. Esas, ….karar nolu 26/10/2016 tarihli ilam ile ” dava konusu uyuşmazlığın iş akdi niteliğindeki sözleş- meye dayandığı , davacının pay ve ücret karşılığı yapacağı iş ve hizmetten kaynaklandığı, davalı tarafın anonim şirket olduğu, sunulan sözleşmenin ticari şirket olan Anonim Şirket ortaklığı kur- mayacağı ” gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, dosya tevzien Bakırköy … İş Mahkemesi’nin esasına kaydedilmiştir.
Bakırköy … İş Mahkemesince yapılan değerlendirme sonunda ise … Esas, …. Karar nolu 11/11/2016 tarihli ilam ile ; dava konusu uyuşmazlığın davacının işçilik alacaklarından kaynaklanan bir uyuşmazlık değil, davacının davalı şirketteki hisse devrinden kaynaklı bir uyuşmazlık olduğu, davanın ticari dava niteliği taşıdığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, görevli mahkemenin tespiti hususunda dosya Yargıtay …. Hukuk Dairesi’ne gönderilmiş, Yargıtay …. HD’nce 6100 sayılı HMK’nun gaçici 3. Md gereğince incelenmek üzere dosya İstanbul BAM’ne iade edilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesince yapılan İstinaf incelemesi so- nunda ise; ” HMK’nın 22/2. maddesinde ‘İki mahkemenin aynı dava hakkında göreve veya yetkiye ilişkin olarak verdikleri kararlar kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleştiği takdirde, görevli veya yetkili mahkeme, ilgisine göre Bölge Adliye Mahkemesince veya Yargıtay’ca belirlenir’ hükmüne yer verilmiştir.Somut olayda, Küçükçekmece …. Asliye Hukuk Mahkemesi ile Bakırköy …. İş Mahkemesi karşılıklı olarak birbirlerini görevli görmüş değillerdir. Nitekim Bakırköy …. İş Mahkemesi davanın ticari dava niteliğinde olduğundan bahsederek görevsizlik kararı vermiştir. Bu durumda görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine dosyanın nöbetçi Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesi gerekir iken merci tayini için dosyanın Dairemize gönderilmesi yukarıda anılan yasa maddesine uygun değildir.”denilerek dosya mahal mahkemesine iade olunmuş, İş Mahkemesi’nin gönderme yazısı üzerine dosya tevzien mahkememiz esasına kaydedilmiştir.
Dava, davacının anonim şirket ortaklık ilişkisinin geçersizliği nedenine ve ortak olma ama- cıyla ödenen paranın iadesi talebine ilişkin olup ticari dava niteliği arz etmektedir. Mahkememiz iş bu davada görevlidir.
Davacı tarafça delil olarak ibraz olunan (katılan) …. ile … A.Ş.’ni temsilen … tarafından imzalanan 30/08/2010 tarihli “Şahıslar Arası İş ve Ortaklık Sözleş- mesi” başlıklı belgenin tetkikinde ; “Bu sözleşme, ….A.Ş hisselerinden yüzde beşinin (5/100) ….’a 40000 TL karşılığında satıldığına dair düzenlenmiştir.Bu sözleşme ile ger- çekleşen ortaklık neticesinde …. Dergisi dershanelerinde fizik öğretmeni görevini yürütecek, 12 ay üzerinden 2100 TL maaş alacaktır. Bu sözleşme bir sonraki genel kurul tarihine kadar geçermidir. Genel kurulla birikte resmi hale getirilip resmi gazetede yayınlanacaktır.” denilmiştir.
Davalı taraf her ne kadar , davacının öncelikle söz konusu parayalı ödediğini ispat etmesi gerektiğine dair itirazda bulunmuş ve davacı taraf yapılan ödemeye dair dekont vs sunamamış ise de, imzası inkar edilmeyen söz konusu sözleşmede “40.000 TL tahsil edilecek” denilmediği , “… A.Ş hisselerinden yüzde beşinin (5/100) ….’a 40000 TL karşılığında satıldığı” iba- resinin yer aldığı ayrıca 08/10/2010 tarihli 2007,2008 ve 2009 yıllarına ait Olağan Genel Kurul Top- lantısı Hazirun Cetvelinin 6.sırasında davacı … 10.000,00 sermaye sahibi olarak yer aldığı , toplantıya asaleten katılıp hazirun cetvelini imzaladığı, 10.000,00 TL olarak belirtilen davacı sermayesinin ticaret sicili kaydında 200.000,00 TL olarak kayıtlı şirket esas sermayesinin 5/100 oranına ve davacının ödediğini beyan ettiği 40.000,00 TL’ye isabet ettiği tespit edilmekle 40.000 TL ortaklık bedelinin davalı şirket tarafından tahsil edildiği sonucuna varılmıştır.
Celp olunan ticaret sicili kayıtlarının tetkikinde; davalı şirketin tek yetkilisinin ve ortağının diğer davalı … olduğu, davacının ticaret sicilinde ortak olarak görünmediği, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nin davalı şirket ile ile ilgili kısımlarının tetkikinde , davacının ortaklığına dair bilgi bulunmadığı görülmüştür.
Davalı şirketin Genel Kurullarına ilişkin tutanakların celbi hususunda müzekkere yazılmış ise de ;İstanbul Valiliği Ticaret İl Müdürlüğü’nün 90726394-431.03 sayılı cevabi yazısında “davalı şirketin 2016 tarihli Genel Kurul Toplantısı için Bakanlık Temsilcisi talep edilmediği, Anonim şirketler Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile Bu Toplantılarda bulunacak Gümrük ve Ticaret Temsilcilere Hakkındaki Yönetmeliğin ‘saklama müddeti’ başlıklı 31. Maddesinde yer alan “Genel Kurul toplantısına ilişkin belgeler Bakanlıkça /İl Müdürlüğü’nce beş yıl süreyle saklanır ” hükmü gereğince 02/10/2007, 08/10/2010 tarihli genel kurul toplantısına ait evrakların müdürlük arşivinde imhaya tabi tutulduğu” bildirilmiştir.
Davacının SGK’na tabi çalışmalarını gösterir hizmet dökümü celp edilmiş, davacının davalı şirket ile geçerli bir ortaklık ilişkisinin bulunup bulunmadığı, ortaklık bedeli olarak ödenen paranın iadesinin gerekip gerekmediği hususundaki ihtilafın halli için bilirkişi incelemesine karar verilmiş ise de , yapılan ihtarata rağmen davacı taraf verilen kesin süre içinde takdir olunan bilirkişi ücretini yatırmadığından bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılmıştır.
Davacı, anonim şirket ortaklığının geçersizliğini iddia ile ortak olma amacıyla ödenen bedelinin sebepsiz zenginleşme ilkesine göre iadesini talep etmektedir.
6762 sayılı eski kanunda ve 6102 sayılı yeni TTK ‘da anonim şirket paylarının devri sarece basılı pay senetleri yönünden ele alınmış, pay senedinden bağımsız çıplak payların devrine ilişkin her hangi bir düzenleme getirilmemiştir.
Oysa ülkemiz uygulamasında halka açık şirketler hariç, anonim şirketlerin çoğunda paylar kaydi olarak takip edilmekte, pay senedi çıkarılmasına pek rastlanmamaktadır.
Bu ihtiyaç karşısında, çıplak payların devri hususu doktrin görüşü ve yargı kararları ile şekillenmiştir.
Uygulamada ,çıplak payların devrinin genel hükümlere göre yapıldığı, pay sahibi ile payları satın almak isteyen üçüncü kişi yahut diğer pay sahipleri arasında yazılı bir pay devri sözleş- mesinin imzalandığı ve keyfiyetin pay defterine işlenmesini teminen sözleşmenin bir nüshasının şirkete verildiği görülmektedir. Bunun yanında bazen şirket esas sözleşmesinde hüküm bulunması yahut devrin önemine binaen şirket yönetim kurulları pay devrini görüşüp karar bağlamakta ve devralan kişi pay defterine ancak bu karardan sonra kaydedilmektedir.
Yargıtay … HD’nin… Esas, …. karar nolu 09/07/2007 tarihli ilamında ” anonim ortaklığın çıplak paylarının devrinin şekle bağlı olmadığı, alacağın temliki suretiyle pay devrinin mümkün olduğu, ayrıca pay devrinin ortaklığa karşı ancak pay defterine kayıt ile hüküm ifade edeceği” belirtilmiş, aynı dairenin emsal nitelikteki başka kararlarında da anonim ortaklığın çıplak paylarının devrinin şekle bağlı olmadığı ,adi sözleşme ile de yapılabileceği ” vurgulanmıştır.
Bu nedenle pay senedi çıkarmamış olan anonim şirketlerde çıplak payların devrinin adi sözleşmeyle yapılması ve sözleşmenin alacağın temliki hükmünde olması yeterli olacaktır.
TTK , limited şirketlerde pay devrinin ve devir borcunu doğruan işlemlerin yazılı şekilde yapılmasını, tarafların noterce onanmasını ve şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemiş ise , esas sermeye payının devri için ortaklar genel kurulunun onayının alınmasını şart koştuğu halde , anonim şirket paylarının devri için böyle bir zorunluluk getirilmemiştir. Fakat uygulamada, anonim şirket paylarının devri için, sözleşmenin noterde düzenlenmesi gerektiği yönünde bir anlayış hakimdir. Oysa , anonim şirketlerde çıplak payların devrine ilişkin devir sözleşmesinin noterde düzenlenmesi ya da noterce tasdik edilmesi şart olmadığı gbi , devrin pay defterine kaydedilmesi için diğer pay sahiplerinin iznine de gerek yoktur. Hatta ,pay devrinin ticaret siciline tescili de zorunlu değildir. Zira , ne TTK ‘da, ne de ticaret Sicili Yönetmeliği’nde anonim şirket pay devirlerinin tescil ettiril- mesi gerektiğine ilişkin bir hükme yer verilmemiştir.
Somut uyuşmazlıkta da, ddavacı ile davalı şirket arasında , davalı anonim şirketin 5/100 oranındaki çıplak payının devrine ilişkin adi yazılı olarak düzenlenip imzalanmış , hukuki geçerliliği bulunan bir sözleşme bulunmaktadır.
Davacı taraf bilirkişi ücretini yatırmadığından davalı şirket kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmamış, davacının ortaklığının davalı şirket kayıtlarına yansıyıp yansımadığı, pay defterine kayıtlı olup olmadığı denetlenememiş ise de;ibraz olunan sözleşmeden ve genel kurul hazirun cetvellerinden dava konusu 40.000,00 TL’nin geçerli bir ortaklık ilişkisi kapsamında pay devir bedeli olarak davalı şirkete ödendiği, sebepsiz zenginleşme kapsamında iade şartlarının oluşmadığı , kar payının dağıtılmaması vs iddia ve taleplerin – eldeki davanın mahiyetine göre- iş bu davada yargılama konusu yapılamayacağı ,usulünce açılmış (fesih… vs talepli) başka bir davada değerlendirilmesi gerektiği, davacının ödenen bedelin iadesine dair talebinin hukuki dayanaktan yoksun olduğu, ayrıca davalı …’ın söz konusu parayı kendi nam ve adına değil davalı şirketi temsilen tahsil ettiği, iş bu davada pasif husumet sıfatının bulunmadığı anlaşılmakla her iki davalı aleyhine açılan davanın reddine karar verilip aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Davalı … . …aleyhine açılan davanın reddine,

2-Davalı … aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine ,

3-Harçlar Kanunu hesaplanan ve tahsili gereken 44,40 TL karar ilam harcının peşin alınan 683,10 TL harçtan mahsup edilerek Hazine’ye irat kaydına, bakiye 638,70 TL harcın karar kesin- leştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,

4-a.)Davacı tarafından sarf olunan yargılama giderinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
b.)Davalı tarafça sarf olunmuş yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar tesisine yer olmadığına ,
c.)Sarf olunmayan gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine ,

5-Kendisini vekil ile temsil ettiren davalılar lehine red olunan dava değerine göre hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Av. Kan. ve AAÜT gereğince takdir olunan 4.750,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalılara ödenmesine dair,

5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre, Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri gereğince, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalılar vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
12/04/2019

Katip …

Hakim …