Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
BAKIRKÖY (3) NO’LU ASLİYE TİCARET
MAHKEMESİ KARARIDIR
ESAS NO : 2017/247
KARAR NO : 2018/442
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/03/2017
KARAR TARİHİ : 12/04/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/04/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekilinin Bakırköy nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu 10/03/2017 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde ; Müvekkili ….San. A.Ş. ile ….San. A.Ş. arasında yıllardır süre gelen ticari ilişki bulunduğunu, işbu ticari ilişkiye bağlı olarak müvekkili, davalıya fatura ve sevk irsaliyeleri karşılığı ürün verdiğini faturaların döviz olarak kesildiğini, doğal olarak mal satımı USD olarak yapıldığını, davalı peşin ödemeyi istemediğini, vadeli ödeme istediğini ve vadeli olarak verdiğini çeklerin de ¨ olduğunu, piyasada yerleşik olan uygulama, hukuk ve aynı zamanda vicdanın da kabul ettiği çözüm uzun vadeli çeklerin vade günündeki halinde dövize çevrilerek cari hesap döviz borcundan düşüm yapıldığını, müvekkili şirkette doğal olarak davalı ile yıllardır bu şekilde çalışmaya devam ettiğini, bu uygulama davalı şirket ile geçmişte yapıldığını karşılıklı mutabakatlarla varıldığını, davalı şirket 08/07/2015 tarihinde müvekkili şirkete bir değişiklik teklifinde bulunduğunu kendi ifadeleri ile teyide muhtaç bu teklif müvekkili şirket tarafından kabul edilmediğini, hem teklif ticari usullere aykırı olarak alealede bir mail ile yetkisiz bir kişinin yetkisiz kişiye gönderdiği bir mail ile ciddiyetten uzak olduğunu hem de içerik olarak verilen cevapta nakde dönüş süresinin 272 gün olduğu bir ödeme periyodunda döviz yükselişlerinden dolayı müvekkili şirket için bunun kabul edilebilir olmadığının belirtildiğini nakde dönüş süresinin ancak 150 günü bulması durumunda bu teklifin değerlendirilmeye alınabileceğini belirtildiğini bu hali ile teyide muhtaç teklifin reddedildiğini, davalı şirket bu reddedilen teyide muhtaç tekliflerine rağmen yeni siparişler vermeye ve çalışmaya devam ettiğini, ticari teamüllere göre yeni bir teklif kabul edilmiyorsa ve yeni siparişler veriliyor ve çalışmaya devam ediliyorsa eski çalışılan sisteme devam ediliyor demek olduğunu, aksi takdirde ticarete devam edilmeyeceğini, davalı şirketin basiretli bir tacir gibi davranmadığını, mevcut borcunu ödememeye devam ettiğini, karşı tarafın cevabı ihtarnamede belirtmiş olduğu ıskonto farkı hesap alacağından düşüldüğünü, bu düşüme rağmen düşülmediğini iddia etmek ya da davalı şirketin hesabını düzgün tutmadığını ya da iyi niyetli olmadığını gösterdiğini, ayrıca müvekkili ile davalı arasındaki ticari ilişkide taraflar geçmişten beri birbirlerine kur farkı faturaları kestiklerini yani fatura tarihi ile fiili ödeme tarihi arasındaki kur farklarını birbirlerine fatura ettiklerini ve bu uygulama taraflar arasında teamül, bir nevi örf ve adet hukuku haline geldiğini artık aradaki ticari ilişkinin icabı haline geldiğini, Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarının da bu yönde olduğunu, hukuk fatura tarihi ile fiili ödeme tarihi arasında kur farkı oluşup, döviz değer kaybettiğinde davalı bu miktarı müvekkile fatura ettiğini, yine aynı şekilde döviz değer kazandığında kur farkını müvekkili davalıya fatura ettiğini, nitekim davalı bu yönde müvekkile 2012-2013 yıllarında kur farkı faturaları kestiğini, bütün bu işlemler, taraflar arasındaki kur farkı uygulamasının teamül haline geldiğini gösterdiğini, bütün bunlara göre; davalıya bu yönde Bakırköy …. Noterliği’nin 17/02/2017 tarih, …Yevmiye Numaralı İhtarnamesinin keşide edildiğini, bu tarih itibari ile davalı müvekkiline 219.689,84-USD toplam borcu olduğunu, bu alacağın 181.695-USD davalının müvekkilden aldığını, bedelini ödemediği mallar karşılığı cari hesap alacağı olduğunu, ayrıca 37.994-USD (¨107,562 tutar kur farkı olarak kesildiğini ancak karşı tarafın kabul etmediğini) kur farkı faturası bulunduğunu, davalı bütün uyarılara rağmen müvekkiline borcunun ödemediğini, borcunu ödemekten kaçmayı tercih ettiğini, cari hesap dökümü incelendiğinde müvekkilinin davalıdan alacaklı olduğu miktarın açık şekilde görüneceğini, bu durum tarafların ticari defterleri ve vergi dairesi BA/BS Formları üzerinde yapılacak inceleme neticesinde de ortaya çıkacağını, müvekkilinin edimi ifa etmiş olmasına rağmen davalı tarafın bugüne kadar tüm uyarılara rağmen müvekkile ödeme yapmadığını, işbu sebeple müvekkilin noter ihtarının çekildiği 17/02/2017 tarihi itibari ile davalıdan alacaklı olduğu 37.994-USD (karşılığı kesilen ¨107,567 tutar kur farkı faturası) ve 181.695,84-USD cari hesap borcu olmak üzere toplam 219.689,84-USD ‘yi tahsil etmek için Sayın Başkanlığınıza başvurmak zaruretinin hasıl olduğunu, neticeden bütün bu sebeplerle; fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydı ile davalının müvekkilden aldığı ve bedelini ödemediği mallar karşılığı 17/02/2017 tarihi itibari ile alacaklı olduğu cari hesap alacağı 181.695,84-USD’nin fiili ödeme tarihindeki kur üzerinde 01/03/2017 tarihinden itibaren (Noter İhtarı ile verilmiş sürenin bitimi) işleyecek Merkez Bankası Avans (Ticari) Faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, yine davalının karşılıklı kesilerek teamül hukuku haline gelen kur farkı faturası 37.994-USD ‘nin 01/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek Merkez Bankası Avans (Ticari) Faizi ile birlikte davalıdan tahsilini , yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekilinin 13/04/2017 havale tarihli dilekçesini özetle;Davacı şirketin davalı şirkete tekstil kimya malzemesi sattığını, satışların döviz faturası ile faturalandırıldığını, 272 gün vadeli bu satışların döviz ödemeli olduğunu, davalının vadeli ¨ çeki verdiğini arada oluşan 37,994-USD kur farkı alacağı ile davacı tarafından davalıya satışı yapılan ancak bedeli ödenmeyen 181.695,84-USD mal bedeli alacağı olmak üzere toplam 219.689,84-USD alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep edildiğini, aleyhe açılan davaya ve talep edilen alacağın tamamına itiraz edildiğini, davalı şirketin dava tarihi itibari ile davacı şirkete borcunu bulunmadığını beyan edildiğini, davaya karşı itirazları sunmadan önce de yanlar arasındaki ticari ilişkinin gelişimi ve yanlar arasındaki uyuşmazlığın ortaya çıkış nedeni ile ilgili kısa bir açıklama yapılmak istendiğini, müvekkili şirketin üretim, boyama ve baskı dahil tekstil alanında faaliyet gösteren kendi alanında önemli bir şirket olduğunu, davacı şirketin ise tekstil kimya malzemeleri ithal ederek satışını yaptığını, yanlar arasında 2009 yılında başlayan ve devam eden ticari ilişki bulunduğunu, müvekkilinin ihtiyacı olan tekstil kimya ürünlerini davacıya gönderdiği satın alma talimatı ile istediğini, davacı şirkette bu talimat doğrultusunda ve talimat şartlarına uygun olarak temin ettiği ürünleri müvekkili şirkette teslim ederek sattığını, müvekkili şirketin davacıya göndererek ürün sipariş ettiği satın almak bedellerinin fatura tarihindeki … alıştan döviz cinsi ile kesildiğini, ¨ olarak ödeneceğini, ödemelerin ise 9 aylık olacağı vb gibi şartlar bulunduğunu, başka bir ifade ile davacı şirket ticari alım satım ilişkisinin kurulduğu ilk zamanlardan beri müvekkili şirkete gönderdiği malzeme bedellerinin fatura tarihindeki döviz cinsinin ¨ karşılığı olarak ödeneceğini kabul edildiğini, ayrıca mal bedellerinin ise 9 ay vadeli olarak kendisine ödeneceğini de bilerek ve kabul ederek davalı şirkete satışını yaptığını ve malları gönderdiğini, bu satın alma talimatı ve bu talimat içeriğindeki şartlar dışında yanlar arasındaki ticari ilişki ile ilgili imzalanmış olan satış sözleşmesi, kur farkı/alacağı sözleşmesi gibi başkaca herhangi bir sözleşme bulunmadığını, yanlar arasındaki ticari ilişkinin kurulduğu ilk zamandan beri de kabul edilen uygulama sebebiyle her mali yıl sonunda davalı şirket yıl içinde yapılan toplam satış cirosunun %5’i oranında Ciro Prim İskonto Faturası keserek davacıya gönderdiğini, davacı da bu faturayı ticari defterlerine işleyerek müvekkil cari hesap borcundan tenzil ettiğini, 2009/2014 yılları arasında davacı ve davalı şirketler karşılıklı olarak diğerine kur farkı faturası düzenleyerek gönderdiğini, taraflar bu faturaları defterlerine işlediğini, 08/07/2015 tarihinde davalı şirket tarafından davacı şirkete mail gönderilerek 01/07/2015 tarihinden itibaren kesilmiş olan faturalar da döviz kur takibi yapılmayacağını, bir başka ifade ile kur farkı talebinin kabul edilmeyeceğinin bildirildiğini, davacı yan bu maili aldığı gün müvekkili şirkete cevabı yazı göndererek yeni çalışma prensipleri ile ilgili satış departmanı görevlilerinin iletişime geçeceği cevabını verdiklerini, 01/07/2015 tarihinden sonra müvekkili şirket tarafından davacı şirkete yine malzeme satın almak için Satın Alma Talimatı gönderilerek sipariş verildiğini, bu sipariş talimatlarında ilk talimatlardaki gibi mal bedellerinin fatura tarihindeki döviz cinsinin ¨ karşılığında ¨ olarak 9 ay sonra ödeneceğinin teklif edildiğini, davacı şirket bu teklifleri kabul ederek müvekkiil şirkete mal göndermeye devam ettiğini, davalı şirket 2016 yılına ait toplam cironun %5 oranında, ¨ 95.063,10 tutarlı Ciro İskonto Faturası keserek davacıya gönderdiğini, davacı bu faturayı kabule etmeyerek defterlerine işlemek istemediğini, yanlar arasındaki uyuşmazlık bu sebeple çıktığını, davacı yan haksız yere ve müvekkili kabulü yokken bu kez kur farkı talebinde bulunduğunu, ancak buna rağmen dava dilekçesi incelendiğinde, davacının ciro iskonto faturasını kabul ederek defterlerine işlediği yolunda beyanı bulunduğunu, davacının dava tarihinde müvekkili şirketten muaccel olan 181.695,84-USD mal bedeli alacağı bulunmadığını, talebin reddine karar verilmesi gerektiğini, yanlara arasındaki ticari ilişkinin yegane dayanağı, davalı şirket tarafından her malzeme ihtiyacı ortaya çıktığında davacıya gönderilen Satın Alma Talimatı ve bu talimat altında yazılı olan şartların olduğunu, buna göre davacı tarafından müvekkile gönderilen alış bedellerinin, fatura tarihinden itibaren 9 ay sonra ödeneceğinin taraflarca kabul edilmiş bulunması olduğunu, nitekim davacı tarafından müvekkiline satılan mal bedelleri, müvekkili şirket tarafından kesilen vadeli çeklerle davacıya ödendiğini, huzurdaki davanın açıldığı 13/03/2017 tarihinde yanlar arasındaki cari hesap incelendiğinde, müvekkili şirketin davacıya 03/03/2017 tarihinde mal bedeli olarak ¨450.000’lik vadeli çekle ödeme yapıldığını, yapılan ödeme sebebiyle de davacının davalı şirkette davaya konu ettiği alacağının bulunmadığını, cari hesapta bulunan kısmın ise dava tarihi itibari ile muaccel olmadığının anlaşılacağını, dolayısı ile davacının, gerek dava tarihi gerekse halen müvekkili şirkette davaya konu ettiği alacağının olmadığını, davacı yan çekle tahsil ettiği mal bedelini tekrar ve huzurdaki davaya konu ederek haksız ve hukuka aykırı bir şekilde mükerrer olarak talep ettiğini, bu sebeplerle, davacının mal bedeli alacak iddiasının hangi tarihli faturalara dayalı olduğu hususunu açıklaması gerektiği gibi, ayrıca 31/12/2016 tarihli ¨95.063,10 bedelli Ciro İskonto Faturasının cari hesaptan mahsubu gerektiğini, davacının müvekkili şirketten kur farkı alacağından kaynaklı alacağı olmadığını, bu yoldaki talebin reddine karar verilmesi gerektiğini, zira yanlar arasındaki ticari ilişkinin dayanağının müvekkilinin ihtiyaç duyduğu mallar için davacıya gönderdiği Satın Alma Talimatı olduğunu, bu talimat şartlarında, davacı tarafından davalıya gönderilen mal bedelleri, Fatura tarihinden … alıştan döviz karşılığı ¨ olarak ödeneceğini kaydının bulunduğunu, müvekkili şirket tarafından davacıya gönderilen 01/07/2015 tarihinden itibaren kur farkı takibi yapılamayacağını ve fatura tarihindeki kur üzerinden ¨ ödemesi yapılacağının ayrıca bildirildiğini, bu tarihte sonra gönderilen Satın Alma Talimatında aynı hususa vurgu yapıldığını, davacı yan bu talimata istinaden mal gönderdiğini, davacının dilekçesinde iddia ettiği ve ekindeki delil listesinde gönderdiği mutabakat formları 01/07/2015 tarihinden eski döneme ait olduğunu, bu tarihten sonraki formlar da müvekkili şirket kur farkı takibine karşı mutabık olunmadığı açıklaması ile cari hesaba itiraz edildiğini, davacının sattığı mallar için kestiği döviz cinsi faturalar olduğu gibi, ¨ faturaları da bulunduğunu, yanlara arasında kur farkı alacağının talep edilebileceğine dair sözleşme olmadığını, tersine müvekkilinin mal alımı için davacıya gönderdiği teklif formlarında mal bedellerinin, fatura tarihindeki kur hesabından 9 ay sonra ¨ ödeneceği açıklaması olduğunu ve davacıya bu açıklamayı kabul ederek mal gönderdiğini, bu sebeple kur farkı alacağı talebi de yasaya, yanlar arasındaki sözleşmeye aykırı olduğunu, bu nedenlerle itirazlarının kabulü ile davacının davalı aleyhine açtığı bulunmayan ve muaccel hale gelmeyen mal bedeli ve kur farkından kaynaklı alacak talebinin tümüyle reddini, haksız ve kötü niyetli dava sebebiyle de toplam ¨77.770,20 vekalet ücreti tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de ayrıca davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava,cari hesaptan kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Davacı vekili 12/04/2018 celsede davadan feragat ettiğini beyan etmiştir.
Davadan feragat , davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.Davadan feragat,davacının mahkemeye karşı yapacağı tek taraflı bir irade beyanı olup feragatın geçerliliği için bunun davalı vea mahkeme tarafından kabul edilmesine veya davalının muvafakat etmesine gerek yoktur.Somut olayda,davacı vekilinin feragat beyanı nedeniyle 6100 Sayılı HMK’nun 307-312. maddeleri gereğince,davanın reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davanın feragat nedeniyle REDDİNE,
2-Feragat yargılamanın ilk celsesinden sonra vuku bulduğundan Harçlar Kanunun 22. maddesi gereğince alınması gereken ¨35,90 karar ve ilam harcının 2/3’üne tekabül eden ¨23,93’nin peşin yatırılan ¨14.069,08 harçtan mahsubuna, fazla yatan ¨14.045,15’nin talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı vekili, davacıdan yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığını bildirdiğinden, davalı yararına yargılama gideri ve vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨495 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
6-Davalı tarafından yatırılan ¨100,00 gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davalıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 12/04/2018
BAŞKAN …
ÜYE …
ÜYE …
KÂTİP …