Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/176 E. 2018/438 K. 12.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

BAKIRKÖY (3) NO’LU ASLİYE TİCARET
MAHKEMESİ KARARIDIR

ESAS NO : 2017/176
KARAR NO : 2018/438

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/02/2017
KARAR TARİHİ : 12/04/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 03/05/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu 21/02/2017 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde; Davalı aleyhine müvekkili ile davalı arasında…ipliği satışı sebebiyle düzenlenen fatura borçlarının ödenmemesi nedeniyle Bakırköy…. İcra Müdürlüğü’nde …. Esas numarası ile başlatılan icra takibine, davalı 14/02/2017 tarihinde böyle bir borcu olmadığı gerekçesiyle itiraz ettiğini, yapılan itiraz sonucu takibin durdurulduğunu, yapılan itirazın gerçeğe aykırı olduğunu, bu nedenle itirazın iptali ve takibin devamını sağlamak adına iş bu davayı açtıklarını, davalı şirket ile müvekkilinin arasında…ipliği satışının gerçekleştiğini, bu satışlar için müvekkilince fatura düzenlendiğini, 26/09/2016 tarih …. numaralı ¨49.037,97 tutarında, 26/09/2016 tarih … numaralı ¨60.504,90 tutarında, 26/09/2016 tarihli … numaralı ¨83.212,05 tutarında, 26/09/2016 tarihli …. numaralı ¨147.972,83 tutarında, 26/09/2016 tarihli …. numaralı ¨102.552,33 tutarında, 26/09/2016 tarihli …. numaralı ¨132.083,73 tutarında, 20/09/2016 tarihli …. numaralı ¨80.080,73 tutarında, 26/09/2016 tarihli …. numaralı ¨5.652,95 tutarında, 30/09/2016 tarihli ….numaralı ¨10.784,05 10/10/2016 tarihli ….numaralı ¨103.640,35 tutarlı, 30/12/2016 tarihli … numaralı ¨101.160,28 tutarlı faturaların ödemelerinin davalı şirket tarafından gerçekleştirildiğini, sevkleri gerçekleştirilen söz konusu…ipliklere ilişkin fatura borçlarına istinaden müvekkili şirket tarafından, cari hesap ekstresi doğrultusunda iki taraf arasındaki alış ve satışlara ilişkin formların hazırlandığını, 25/10/2016 tarihinde davalı şirkete gönderildiğini, davalı şirketin mutabakatının istendiğini bunun üzerine davalı şirketin müvekkiline olan borca istinaden 193.134,58 USD 25/02/2017 tarihine kadar çek ve nakit olarak kapatacağına ilişkin yazı yollandığını, 01/02/2017 tarihi itibariyle müvekkilinin alacak talebi dolayısıyla borçlu olan davalı şirkete karşı Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı numarası ile 193.134,58 USD tutarında icra takibi başlatıldığını, harca esas değer takibin açıldığı günkü kur üzerinden ¨740.168,96 olarak belirlendiğini, ödeme emri ve ilgili faturaların davalı şirkete 07/02/2017 tarihinde tebliğ edildiğini, davalının 7 günlük itiraz süresi içerisinde 14/02/2017 tarihinde borcunun bulunmadığı iddiası ile borca itiraz ettiğini ve bu şekilde takibin durduğunu, sonuç olarak Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı icra takibine davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptalini, icra takibinin asıl alacak, faiz ve tüm feriler bakımından devamını, yapılan itirazın davalı borçlu aleyhinde takip tutarının %20’sinden az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile ücret-i vekaletin davalı taraf üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı şirkete dava dilekçesi ve tensip zaptının tebliğ edildiği ancak süresi içerisinde cevap dilekçesi sunulmamıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava,davacının,faturaya dayalı bakiye cari hesap alacağının tahsili için davalı aleyhine giriştiği icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyası ile davalı …. ve dava dışı ….’ya ödeme emri gönderilmiş, cari hesaptan kaynaklı 193.134,58 USD asıl alacağın ticari temerrüt faizi ile tahsili için icra takibi başlatıldığı, KBK 100.mad. gereği yapılacak kısmi ödemelerin öncelikle işlemiş faiz, masraf ve ferilerine mahsup edilmesi alep edildiği, davalı ödeme emrini 07/02/2017 tarihinde tebliğ aldığı, advalı vekilinin 14/02/2017 tarihinde borca ve tüm ferilerine itirazı neticesinde takip durmuştur.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222 nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmışbilirkişi …. tarafından mahkememize sunulan 20/11/2017 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacı tarafından ibraz edilen 2016-2017 yılı ticari defterlerinin usulüne uygun bir şekilde açılış kapanış tasdiklerinin yaptırıldığı, ticari defter kayıtlarının birbirlerini teyit eder şekilde tutulduğu, ticari defterlerinin davacı lehine delil vasfı taşıdığı, yanlar arasında, davacı tarafından davalıya iplik satışı yapılması şeklinde ticari ilişki kurulduğu, davacı ticari defterlerinde, icra takip tarihi itibariyle; davacı … Tic. Ltd. Şti.’nin davalı…. Teks.İnş. San. Ve Tic. Ltd. Şti’den ¨679.679,57 (193.134,68 USD) icra takibine 193.134,58 USD alacağın tahsilinin konu edildiği, rapor içeriğinde ayrıntılı izah edildiği üzere davacının alacağına dayanak fatura muhteviyatlarının davalıya teslim edildiğinin, gerek davalı BA formları, gerekse ibraz edilen sevk irsaliyeleri ve teslim alan isim imzaları ile sabit olduğu, davacı alacağının icra takip tarihinde ¨ karşılığının 193.134,58 USD x TCMB Efek. Sat. Kuru 3,7999 = ¨733.892,09 davacı tarafından icra takip tarihinden sonra ticari temerrüt faizi talep edildiği, ancak davacının icra takibine konu alacağını USD cinsinden olarak tahsil tarihindeki ¨ karşılığını talep ettiğinden, 3095 s. Kanuni faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un 4/A maddesine göre “sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılamadığı halde, ybancı para borcunun faizinde Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranının uygulanması gerektiği, bu oranın icra takip tarihinde %7 oranında olup takdirinin mahkemenin takdirinde olduğunu,bildirdiği görülmüştür.
Dava itirazın iptali davasıdır.Bilindiği üzere, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 67.maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nun 66.maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlayan bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süre içinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması halinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkar tazminatına da hükmedilebilir.(Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku, 2006, s.219,223) Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki bir ticari ilişki ve bu ilişkiden kaynaklı alacağının olduğunu iddia eden taraf bunu usulü dairesinde ispat etmesi gerekir. İspatın konusu , ispat yükünün kimde olduğu ve ispat vasıtalarının neler olduğu 6100 sayılı HMK.nun 187 ,190 ve 200’ncü maddelerinde açıkça belirtilmiştir.
İspatın konusu HMK.nun 187’nci maddede “İspatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir. Herkesçe bilinen vakıalarla, ikrar edilmiş vakıalar çekişmeli sayılmaz.” Şeklinde belirtilirken, ispat yükünün kimde olduğu ise HMK.nun 190’ncı maddesinde “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”düzenlemesi ortaya konmuştur.
İspat vasıtaları ise HMK.nun 200’ncü maddesinde “Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir.Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir.”düzenlemesi ile ispatın nasıl yapılacağı gösterilmiştir.
Akdi ilişki taraflar arasında düzenlenen bir sözleşme ile , faturaya konu malların teslim edildiğine dair bir irsaliye , teslim fişi ve teslim alındığına dair yazılı bir belge ile ispat edilebilir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13/07/2011 tarihli kararında “Hemen belirtmelidir ki, satılanın tesliminin “hukuki işlem” niteliğinde olup, buna ilişkin savunmanın hangi delillerle kanıtlanabileceğinin belirlenmesinde, hukuki işlemlerin varlığının kanıtlanmasına ilişkin genel usul hukuku kurallarının (1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 288 ve devamındaki hükümler) göz önünde tutulması gerekir.Bunun sonucu olarak ta; herhangi bir hukuki işlem gibi, teslim de anılan hükümdeki senetle (yazılı delille) ispat kuralı çerçevesinde, ilişkin bulunduğu malın miktar ve değerine göre belirlenmelidir. (Kuru Baki, Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 1990 5.basım,C:2,S:1534, S:1603, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06/11/2002 gün 2002/13-875 E., 2002/885 K. sayılı ilamı da bu yöndedir.).
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na göre “faturanın onu teslim alan muhatabı borç altına sokabilmesi için her şeyden evvel borç doğurucu bir hukuki ilişkinin mevcudiyeti ve faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Borç münasebeti olmaksızın düzenlenen ve muhatabı tarafından her nasılsa teslim alınan faturaya 8 gün içinde itiraz edilmemiş olmasının onu borç altına sokacağı şeklinde görüş hem mantıki hem de hukuki dayanaktan yoksun olur. O halde öncelikle taraflar arasında böyle bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının göz önünde tutulması zorunludur.”Akdi ilişki ispat edilemediği sürece davacının davalı adına fatura düzenlemesi ve ticari defterlerine göre bu faturalar nedeniyle alacaklı gözükmesinin davalıyı bağlayıcı bir yanı yoktur. “
Örneğin faturalara dayalı olarak karşı taraftan alacaklı olduğunu iddia eden taraf faturadaki mal ve hizmetin karşı tarafa teslim edildiğini belge ile ispat etmelidir.Tek taraflı düzenlenen faturalar hiçbir zaman bir akdi ilişkiyi ispat vasıtası olmayıp , akdi ilişkinin ifası aşamasında düzenlenen bir belgedir.Bu nedenle faturanın geçerli olabilmesi için teslime dair belge sunulamaması durumunda faturaların karşı tarafın defterlerinde de kayıtlı olması gerekir.
Davacı yan icra takibinde ödenmediğini iddia ettiği toplam 193.134,58 USD tutarındaki alacak için takibe girişmiştir.Taraflar arasında yazılı bir akit olmadığı sözlü olarak ticari ilişkiye girdikleri anlaşılmıştır.Davalı yan ise davaya cevap vermemiştir.Kendisi lehine bir olaydan hak çıkaran taraf ispat külfeti altındadır.Davacı yanın tek taraflı olarak tanzim ettiği fatura davalı yanca itiraza uğramıştır.
Buna göre davacının takibe konu fatura içeriğindeki malları davalıya teslim ettiğini yazılı olarak ispat etmek zorundadır.Davacı tarafından takibe esas alınan irsaliyeli faturalar incelendiğinde,fatura içeriğindeki malların davalıya teslimine ilişkin irsaliyelerde teslim alan imzası bulunduğu görülmektedir.
Takibe konu faturalardaki malların davalıya teslim edildiğine ilişkin davacı tarafından irsaliyeler sunulmakla birlikte Yenibosna Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne yazılan müzekkere verilen cevapta,davalının,davacı tarafından düzenlenen 7 adet faturayı BA (Bilanço Alış) bildirimlerinde bildirdiği ,buna göre davalı söz konusu faturaları defterlerine işlediğini kabul ettiği dolayısıyla fatura içeriğindeki malların davacı tarafından davalıya teslim edildiği sabitttir.
Davacı tarafından takibe konu edilen 33.913,73 USD’lik faturanın davalı tarafından vergi dairesine beyan edilmediği anlaşılmakla birlikte fatura içeriğindeki malların 10/10/2016 tarih ve …. nolu irsaliye ile …. ve ….’a teslim edildiği anlaşılmış olup bu fatura uyarınca davalı şirketin isticvap edilmesine karşın davalı şiket yetkilisinin duruşmaya gelerek beyanda bulunmadığı,buna göre faturada yazılı malları mal teslimine yetkili kişi tarafından alınmış kabul edilmesi sebebiyle anılan faturadaki malların da davalıya teslim edildiği olgusu davacı tarafından ispat edilmiştir.
Tüm bu belirlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;Davacı ile davalı arasında, davacının iplik satışına dayalı bir ticari ilişkinin olduğu, ancak taraflar arasında akdedilmiş yazılı bir anlaşma ve/veya cari hesap sözleşmesi olmadığı,davacının faturadan kaynaklı bakiye cari hesap alacağını tahsil edememesi üzerine 02/02/2017 tarihinde, cari hesap alacağını dayanak göstererek, davalı aleyhine Bakırköy ….İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı takip dosyası ile icra takibine geçtiği, davalı tarafından yapılan itiraz üzerine huzurdaki itirazın iptali davalarının açıldığı,davacının ibraz ettiği yasal ticari defterlerinin sahibi lehine delil niteliğinin bulunduğu,davacının dava konusu alacağını teşkil eden davalı yana tanzim etmiş olduğu faturayı yasal ticari defterlerine usulüne uygun olarak kaydettiği ,davacının yasal ticari defterlerine göre, takip tarihi (02/02/2017) ve dava tarihi (21/02/2017) itibariyle davalıdan 193.134,58 USD cari hesap alacağının olduğu,davalının inceleme gün ve saatinde yasal ticari defter ve belgelerini incelemeye hazır etmediği için davalıya ait ticari defter ve belgeler üzerinde inceleme yapılamadığı,yukarıda yapılan ayrıntılı açıklamalara göre malların davalıya teslim olgusunun da ihtilafsız olduğu,neticeten davacının iplik içerikli faturalardan kaynaklı olarak davalıdan olan bakiye cari hesap alacağının takip ve dava tarihi itibariyle 193.134,58 USD olduğu anlaşılmakla davanın kabulü ile davalının Bakırköy ….İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına karar vermek gerekmiştir.
Davalının aleyhine girişilen icra takiplerinin tamamına haksız ve kötüniyetli olarak itiraz ettiği,dava İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibi cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olduğu,bu durumda açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olduğundan hükmedilen miktarın % 20’si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM/Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davanın KABULÜ ile ; davalının Bakırköy ….İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın 193.134,58 USD asıl alacak yönünden İPTALİ ile takip tarihinden itibaren asıl alacağa davacının talebi aşılmamak üzere 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesi uyarıca kamu bankalarının aynı yabancı para türünden bir yıl süreli mevduata uyguladıkları en yüksek faizin uygulanması suretiyle TAKİBİN DEVAMINA,
2- Asıl alacağın % 20’si üzerinden hesap edilen ¨144.696,42 icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Alınması gerekli ¨48.368,26 karar ve ilam harcından peşin alınan ¨8.434,97 harcın mahsubu ile bakiye ¨39.933,29 harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
4-Davacı tarafından ödenen ¨31,40 Başvurma Harcı ile ¨8.434,97 Peşin Harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan 17 adet tebligat + posta ücreti ¨206,90 ile bir bilirkişi inceleme ücreti ¨ 700,00 olmak üzere toplam ¨906,90 yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen ¨42.272,80 ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
7-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨495,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı,davalı şirketin yokluğunda oy birliği ile verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.12/04/2018

BAŞKAN …

ÜYE …

ÜYE …

KATİP …